Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Duygu KALUKÇU
|
Başvurucu
|
:
|
Engin DUMAN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 6/1/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca tutuklamanın hukuki olmadığı şikâyeti
dışındaki iddialar yönünden kısmi kabul edilemezlik kararı verilmiş, başvurunun
tutuklamanın hukukiliğine ilişkin kısmının kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî bir darbe
teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış, bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke
genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine karar verilmiş ve olağanüstü hâl
19/7/2018 tarihine kadar birçok kez uzatılmıştır. Kamu makamları ve yargı
organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok
uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör
Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen
bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri
[GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).
9. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde
darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa
bile FETÖ/PDY ile bağlantılı olan ve aralarında yargı mensuplarının da
bulunduğu çok sayıda kişi hakkında Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından
soruşturma başlatılmıştır. Bu kapsamda teşebbüsün savuşturulduğu gün Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığınca -aralarında Yüksek Mahkeme üyelerinin de bulunduğu-
üç bine yakın yargı mensubu hakkında FETÖ/PDY ile bağlantılarının bulunduğu
iddiasıyla başlatılan soruşturmada bu kişilerin büyük bölümü hakkında gözaltı
ve tutuklama tedbirlerine başvurulmuştur (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§
51, 350).
10. Bu kapsamda Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
başvurucu hakkında FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan soruşturma başlatılmıştır.
11. Başvurucu 16/7/2016 tarihinde gözaltına alınmış ve
Tokat Sulh Ceza Hâkimliğinin 17/7/2016 tarihli kararı ile silahlı terör
örgütüne üye olma suçundan tutuklanmıştır.
12. Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yetkisizlik
kararı ile dosyanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık)
gönderilmesine karar vermiştir.
13. Başvurucu hakkında devam eden soruşturma sürecinde
Tokat Sulh Ceza Hâkimliğinin 16/8/2016 tarihli ve 12/10/2016 tarihli; Ankara 3.
Sulh Ceza Hâkimliğinin 7/11/2016 tarihli; Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin
6/12/2016 tarihli; Samsun 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 4/2/2017 tarihli; İstanbul
10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 13/3/2017 tarihli; İstanbul 12. Sulh Ceza
Hâkimliğinin 6/4/2017 tarihli kararları ile tutukluluk hâlinin devamına
hükmedilmiştir.
14. Başvurucu, Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 7/11/2016
tarihli tutukluluğun devamı kararına itiraz ettiğini ancak itirazın incelenmesi
neticesinde verilen kararın tarafına tebliğ edilmediğini belirtmiş; UYAP
üzerinden yapılan inceleme neticesinde başvurucu tarafından yapılan itirazın
Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından 26/12/2016 tarihli karar ile ve kesin
olmak üzere reddedildiği tespit edilmiştir.
15. Başvurucu 6/1/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
16. Başvurucu hakkında 2/5/2017 tarihinde yapılan
tutukluluk incelemesi neticesinde Sulh Ceza Hâkimliğince adli kontrol
tedbirleri uygulanarak başvurucunun tahliyesine karar verilmiştir.
17. Başsavcılık, yürütülen soruşturma neticesinde 14/9/2020
tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiş ve bu karar itiraz
edilmeksizin kesinleşmiştir.
IV. İLGİLİ
HUKUK
18. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu'nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı 141. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar
dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
...
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan
veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya
beraatlerine karar verilen,
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
19. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat isteminin
koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
"Karar veya hükümlerin
kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya
hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde
bulunulabilir."
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
20. Mahkemenin 13/1/2021 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
21. Başvurucu; kuvvetli suç şüphesi olmaksızın ve
görevinden kaynaklanan güvencelere riayet edilmeksizin görevli olmayan bir
mahkeme tarafından tutuklandığını, olayda tutuklama nedenlerinin bulunmadığını,
tutuklamanın orantısız bir tedbir olduğunu ve adli kontrol tedbirinin neden
yetersiz kalacağının değerlendirilmediğini belirterek kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
22. Bakanlık görüşünde, kabul edilebilirlik yönünden
başvurucunun 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesindeki tazminat yolunu tüketmesi
gerektiği ileri sürülmüştür. Esas yönünden yapılan değerlendirmede ise
tutuklama kararına ve iddianamedeki delillere atıf yapılarak somut olayda suç
işlendiğine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu belirtilmiştir.
23. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında genel
hatlarıyla başvuru formunda belirttiği iddialarını tekrarlamıştır.
B. Değerlendirme
24. Bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine
başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece
mahkemelerince düzeltilmesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir hak
arama yoludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403,
26/3/2013, §§ 16, 17).
25. Anayasa Mahkemesi, yakalandıktan veya tutuklandıktan
sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen
kişilerin tutuklanmalarının hukuki olmadığı iddialarına ilişkin olarak
-bireysel başvurunun karara bağlandığı tarih itibarıyla verilen kararların
kesinleşmiş olması kaydıyla- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat
davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna
varmıştır (Kamil Erdoğan, B. No: 2017/4023, 19/4/2018, §§ 39-42, Hüseyin
Hançer, B. No: 2013/8319, 7/1/2016, §§ 38-40).
26. Somut olayda, başvurucu hakkında yürütülen soruşturma
neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği ve soruşturma
dosyasının kapandığı anlaşılmıştır (bkz. § 17). Dolayısıyla tutuklamanın hukuki
olmadığına ilişkin iddiasıyla ilgili olarak başvurucu yönünden, yukarıda anılan
kararlarda varılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Tutuklamanın hukuki olmaması dolayısıyla kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 13/1/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.