logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Burhan Yaz (2) [1.B.], B. No: 2017/13781, 1/7/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

BURHAN YAZ BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2017/13781)

 

Karar Tarihi: 1/7/2020

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Mustafa EKİM

Başvurucu

:

Burhan YAZ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, hâkim olarak görev yapan başvurucunun konutunda yapılan arama ve elkoymanın hukuka aykırı olması nedeniyle mülkiyet ile özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının; gözaltına alındığı sırada gerekmediği hâlde kelepçe takılması ve bu şekilde naklinin sağlanması ile buna ilişkin görüntülerin basında yayımlanması nedeniyle de kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 5/1/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden erişilen Kırşehir Cumhuriyet Başsavcılığının (Savcılık) soruşturma dosyasındaki bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

7. 1968 doğumlu olan başvurucu, hâkim olarak görev yapmaktayken 24/8/2016 tarihinde meslekten ihraç edilmiştir.

8. Başvurucu, Fetulahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturmaları kapsamında 4/8/2016 tarihinde gözaltına alınmış, 9/8/2016 tarihinde tutuklanarak ceza infaz kurumuna gönderilmiştir.

9. Başvurucu; arama sırasında eşine ait çanta içinde bulunan paraya ve sekiz yaşındaki kızına ait cep telefonuna el konulduğunu, gözaltında kendisine kelepçe takıldığını ve sağlık kontrolü için götürüldüğü esnada basın mensuplarınca fotoğraflarının çekildiğini, elleri dört saat boyunca kelepçeli şekilde Kırşehir'den Ankara'ya nakledildiğini belirterek görevli polis memurları hakkında Kırşehir Cumhuriyet Başsavcılığına 16/8/2016 tarihinde suç duyurusunda bulunmuştur.

10. Savcılık, söz konusu şikâyetler hakkında görevi kötüye kullanma suçundan 23/11/2016 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şu şekildedir:

"...

Arama sırasında müştekiye kelepçe takma işleminde de bir hukuka aykırılığın bulunmadığı zira kolluk tarafından, hakkında yakalama kararı bulunan kişi hakkında hukuki işlemler tesis edildiği, olaya konu suçun niteliği de göz önünde bulundurulduğunda kaçma ve delilleri karartma şüphesinin hasıl olduğu ayrıca kolluk görevlilerinin ifadesine göre müştekinin evden çıkarılıp aracına bindirilmesi sırasında çocuğunun kendisini bu şekilde görmemesi için bu mesafede kelepçenin çıkarılması isteğinin kollukça karşılandığı, arama tutanaklarına göre müştekinin çocuğunun adrese bağlı başka bir eklentide olmasının da bunu desteklediği bu noktada müştekinin çocuğunun önünde kendisine kelepçe takıldığı iddasının zaten gerçeği yansıtmadığı,

Mevzuatımıza göre gözaltına alınan kişinin adli muayene raporlarının alınmasının zorunlu olduğu buna göre müştekinin raporunun alınmak üzere hasteneye götürüldüğü sırada basın mensupları tarafından resimlerinin çekilmesinde kolluğa yüklenebilecek bir kusur olmadığı, kolluk görevlilerinin beyanlarına göre o tarihteki soruşturmaların yoğunluğu nedeniyle hastanede sürekli basın mensuplarının haber yapmak amacıyla beklediği bu nedenle müştekinin hastaneye götürüldüğü sırada resimlerinin çekilmiş olabileceğini belirttikleri, bu durumda müşteki hakkında basında haber yapılmasının olağan olduğu kaldı ki müştekinin dilekçesinde de belirttiği kararları nedeniyle kamu tarafından tanındığı, yapılan haberin gerçek olması, güncel olması ve kamu yararı bulunması nedeniyle basın hürriyeti kapsamında olduğu, bu anlamda kolluğun bu şekilde haber yapılmasını engelleyici görevinin bulunmadığı,

Müştekinin gözaltına alınmadan önce, çıkarılırken ve nakil işlemi sonrasında alınan adli muayene raporlarına göre, herhangi bir darp-cebir izi, lezyon ya da şikayetinin bulunmadığı, bu anlamda kendisine eziyet edildiğine dair iddiaların asılsız olduğu, kaldı ki kolluk görevlilerinin beyanlarına müştekinin herhangi bir aracın bagajında değil, rutin olarak uygulandığı üzere nakil aracında götürüldüğü ve yolculuğun dört saat olmadığı ayrıca yukarıda açıklandığı üzere nakil işleminin ardından Ankara Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesi'nin 05/08/2016 tarihli raporunda müştekinin darp cebir izi ve aktif şikayetinin bulunmadığının belirtildiği yine müştekinin şikayet dilekçesi ile iddiasına konu eylemler arasında on günden fazla bir sürenin geçtiği, buna göre müştekinin bu iddialarını nakilden sonra Ankara Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesi'nde ya da derhal dile getirmemesinin zaten hayatın olağan akışına da uygun olmadığı,

Yukarıda anlatılanlar ışığında müştekinin iddiasını ispata yarar hiçbir delilin ele geçirilemediği gibi iddiasının aksine delillerin bulunduğu, bu sebeple müştekinin iddialarının gerçekleşmediği anlaşılmakla,

Müştekinin iddiasına konu olay ve kolluk görevlileri hakkında 5271 sayılı CMK'nın 172. Maddesi gereği KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA,

..."

11. Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz, Kırşehir Sulh Ceza Hâkimliği tarafından 1/12/2016 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.

12. Başvurucu 6/12/2016 tarihinde tebliğ edilen karara karşı 5/1/2017 tarihinde süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

13. Bununla birlikte başvurucu, gözaltındaki tutma koşulları, gerekmediği hâlde kelepçe kullanılması ve kolluk memurlarının şiddetine maruz kaldığı iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına da 16/8/2016 tarihinde şikâyette bulunmuştur.

14. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sonucunda Ankara'da meydana geldiği iddia edilen olaylar nedeniyle kolluk görevlileri hakkında kovuşturma yapılmamasına karar verilmiş; anılan karara yapılan itiraz, Sulh Ceza Hâkimliğince reddedilmiştir.

15. Başvurucu bu karara karşı bireysel başvuru yoluna başvurmuştur. Söz konusu başvuru Komisyonca kötü muamele yasağı, özel hayata saygı hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı yönünden incelenerek 28/1/2020 tarihinde kabul edilemez bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

16. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 93. maddesi şöyledir:

 “Yakalanan veya tutuklanan kişilerin nakli

Madde 93- (1) Yakalanan veya tutuklanarak bir yerden diğer bir yere nakledilen kişilere, kaçacaklarına ya da kendisi veya başkalarının hayat ve beden bütünlükleri bakımından tehlike arz ettiğine ilişkin belirtilerin varlığı hâllerinde kelepçe takılabilir.”

17. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 295. maddesi şöyledir:

 “Muhafızın görevini kötüye kullanması

Madde 295 - (1) Gözaltına alınan, tutuklu veya hükümlünün muhafaza veya nakli ile görevli kişilerin, görevlerinin gereklerine aykırı hareket etmeleri halinde, görevi kötüye kullanma suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

 (2) Muhafaza veya nakli ile görevli olan kimse, görevinin gereklerine aykırı olarak gözaltına alınan, tutuklu veya hükümlünün bulunduğu yerden geçici bir süreyle uzaklaşmasına izin verirse; altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Gözaltına alınan, tutuklu veya hükümlünün bu fırsattan yararlanarak kaçması halinde, kaçmaya kasten imkan sağlama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.”

B. Uluslararası Hukuk

1. Uluslararası Mevzuat

18. 1955 tarihli Suçların Önlenmesi ve Suçluların Islahı üzerine Birinci Birleşmiş Milletler Konferansı tarafından kabul edilen ve Ekonomik ve Sosyal Konsey tarafından 31/7/1957 tarihli ve 663 C (XXIV) ve 13/5/1977 tarihli ve 2076 (LXII) sayılı kararları ile onaylanan Mahpusların Islahı için Asgari Standart Kurallar kısıtlama araçlarına ilişkin aşağıdaki temel ilkeyi içermektedir:

 “33. Kelepçe, zincir, demir ve dar gömlek gibi kısıtlama araçları bir cezalandırma vasıtası olarak hiçbir zaman kullanılamaz. Ayrıca, zincir ve demir kısıtlamak için kullanılamaz. Aşağıdaki haller dışında, diğer kısıtlama araçları da kullanılamaz:

 (a) Mahpusun yargısal ya da idari bir makam önüne getirildiği zaman çıkarılması koşuluyla, nakil sırasında kaçmasına karşı bir önlem olarak kullanılması;

...”

2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Uygulaması

19. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) göre kısıtlama yöntemlerinden biri olan kelepçeleme, yasal yakalama ya da tutuklama ile bağlantılı olarak uygulandığında ve koşulların makul olarak gerektirdiğinden daha fazla güç kullanma ya da kamuya teşhir içermediğinde genellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 3. maddesinde düzenlenen işkence yasağı kapsamında bir sorun teşkil etmez. Bu bağlamda söz konusu kişinin yakalamaya direneceğine ya da kaçmaya yelteneceğine, zarar veya ziyana yol açacağına ya da delil karartacağına inanmak için bir nedenin var olup olmadığı önem taşımaktadır (Raninen/Finlandiya, B. No: 20972/92, 16/12/1997, § 56; Öcalan/Türkiye [BD], B. No: 46221/99, § 182; Gorodnitchev/Rusya, B. No: 52058/99, 24/5/2007, §§ 101, 102, 105, 108; Mirosław Garlicki/Polonya, B. No: 36921/07, 14/6/2011, §§ 73-75).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

20. Mahkemenin 1/7/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

21. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılama imkânının bulunmadığını belirterek adli yardım isteminde bulunmuştur.

22. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan ve yabancı olan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Özel Hayata Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

23. Başvurucu, konutunda arama ve elkoyma işlemlerinin hukuka uygun gerçekleştirilmemesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

24. Başvuru konusu olayda ileri sürülen arama ve elkoyma işlemlerinin hukuka uygun gerçekleştirilmemesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin olarak daha önce bireysel başvuruda bulunulduğu ve başvurucunun anılan şikâyetiyle ilgili olarak 2017/17528 sayılı dosya üzerinden Komisyon tarafından yapılan inceleme sonunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle başvuru hakkında kabul edilmezlik kararı verildiği tespit edildiğinden başvurunun bu şikâyet yönünden mükerrer başvuru niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

25. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının mükerrer başvuru olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.

C. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

26. Başvurucu, konutunda yapılan arama sırasında eşine ait çanta içinde bulunan 8.500 TL paraya el konulması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

27. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru yoluna başvurulabilmesi için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).

28. Somut olayda başvurucunun el konulan paranın iadesi talebi Ankara 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 16/11/2016 tarihli kararıyla Ankara 2. Sulh Ceza Hâkimliğine itirazı kabil olacak şekilde reddedilmiştir. Başvurucu bireysel başvuru dosyasına bu karara itiraz ettiğine dair herhangi bir bilgi veya belge sunmamıştır. Dolayısıyla başvurucu, iddialarını ileri sürebileceği itiraz olağan kanun yolunu tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunmuştur.

29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

D. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

30. Başvurucu; ailesinin, akrabalarının ve muhtarın önünde gözaltında ellerine metal kelepçe takıldığını ve sağlık kontrolü için götürüldüğü esnada basın mensuplarınca fotoğraflarının çekildiğini, Kırşehir'den Ankara'ya elleri dört saat boyunca kelepçeli şekilde, küçük bir arabanın arka bagajına yapılan bölmede nakledildiğini, aşırı sıcağa ve havasızlığa rağmen ara verilmeden yolculuk yaptırıldığını belirterek kötü muamele yasağı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

31. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Bu itibarla başvurucunun bu bölümdeki iddialarının kötü muamele yasağı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

32. Anayasa’nın 17. maddesinde herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı güvence altına alınmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında insan onurunun korunması amaçlanmış; üçüncü fıkrasında da kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı, kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan ceza veya muameleye tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 80).

33. Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal açıdan zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 81).

34. Bununla birlikte bir muamelenin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına girebilmesi için asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olması gerekmektedir. Bu asgari eşik göreceli olup her olayda asgari eşiğin aşılıp aşılmadığı somut olayın özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda muamelenin süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi faktörler önem taşımaktadır (Tahir Canan, § 23). Değerlendirmeye alınacak bu unsurlara muamelenin amacı ve kastı ile ardındaki saik de eklenebilir. Ayrıca kötü muamelenin heyecanın ve duyguların yükseldiği bağlamda meydana gelip gelmediğinin tespiti de dikkate alınması gereken diğer faktördür (Cezmi Demir ve diğerleri, § 83).

35. Başvurucu, FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında 4/8/2016 tarihinde Kırşehir'de gözaltına alınmış ve 5/8/2016 tarihinde Ankara'ya nakledilmiştir.

36. Birleşmiş Milletler Mahpusların Islahı için Asgari Standart Kurallarda, kelepçenin nakil sırasında tutulanın kaçmasına karşı bir önlem olarak kullanılabileceğinin öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda başvurucuya tedbir amaçlı olarak kelepçe takıldığı belirtilmiştir. Öte yandan başvurucu, sırf kelepçe takılmış olması nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüş; bunun dışında hastaneye getirilip götürülürken veya şehirlerarası transferi sırasında kolluğun insan onurunu zedeleyecek bir davranışına maruz kaldığını iddia etmemiştir. Başvurucunun kelepçeden dolayı elinde ya da kolunda herhangi bir yaralanma meydana geldiğine yönelik bir iddiasının bulunmadığı ve bu yönde bir doktor raporunun da olmadığı gözden uzak tutulmaması gereken bir husustur.

37. Başvurucu hastaneye götürüldüğü sırada basın mensuplarının fotoğraf çekmesine ve kamera kaydı yapmasına kolluk tarafından izin verildiğini ileri sürmüşse de bunun kolluk kuvvetleri tarafından teşhir amaçlı olarak kasten yapıldığını ortaya koyabilmiş değildir. Başvurucunun hastaneye transferinde olağan dışı bir rota takip edildiğine, ulaşım esnasında teşhir edilmesine neden olacak nitelikte bir araç kullanıldığına ya da hastanede geçirilen zamanın bilinçli şekilde uzatılmak suretiyle basın mensuplarına görüntü alma imkânının sağlandığına yönelik kanaat oluşturacak bir bulgu da mevcut değildir.

38. Özgürlüğü iradesi dışında sınırlandırılan kimselerin kısa süreli olmayan nakilleri sırasındaki tutulma ve nakil şekillerinin kendine özgü koşulları kötü muamele yasağı kapsamında gerçek bir sorun olarak ortaya çıkabilir. Bununla birlikte bu koşulların söz konusu naklin niteliğinden kaynaklanan veya özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinin ötesinde asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olması gerekmektedir.

39. Şüphelilere kelepçe takılması, ilgili hukukta açıklanan mevzuattan kaynaklanan bir yöntem olup şüphelilerin kaçmasının ya da başkalarına zarar vermesinin önlenmesi amacını taşıdığında şüphe bulunmamaktadır.

40. Başvurucu, şikâyetine konu ettiği sıcak havada bir aracın arka bölmesinde yaklaşık dört saat boyunca kelepçeli bir şekilde nakledilmesinin kaçınılmaz elem seviyesinin ötesinde asgari bir ağırlık derecesine ulaştığı kanaati oluşturacak bir açıklamada bulunmamıştır. Kelepçeli bir şekilde naklin niteliğinden kaynaklanan, yaz aylarında -sıcak havada- yolculuk yapılmasının ve kelepçe takılmasının doğal sonucu olan olumsuz etkiler kötü muamelenin asgari bir ağırlık derecesine ulaştığının kabul edilmesi için yeterli görülmemiştir.

41. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın mükerrer başvuru olması nedeniyle REDDİNE,

C. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 1/7/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Burhan Yaz (2) [1.B.], B. No: 2017/13781, 1/7/2020, § …)
   
Başvuru Adı BURHAN YAZ (2)
Başvuru No 2017/13781
Başvuru Tarihi 5/1/2017
Karar Tarihi 1/7/2020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, hâkim olarak görev yapan başvurucunun konutunda yapılan arama ve elkoymanın hukuka aykırı olması nedeniyle mülkiyet ile özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının; gözaltına alındığı sırada gerekmediği hâlde kelepçe takılması ve bu şekilde naklinin sağlanması ile buna ilişkin görüntülerin basında yayımlanması nedeniyle de kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Konut dokunulmazlığı Başvurunun Reddi
Mülkiyet hakkı Müsadere ve Elkoyma Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Kötü muamele yasağı Diğer kötü muamele iddiaları Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 93
5237 Türk Ceza Kanunu 295
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi