logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ahmet Ertaş [2.B.], B. No: 2017/16951, 10/6/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AHMET ERTAŞ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/16951)

 

Karar Tarihi: 10/6/2020

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Recai AKYEL

Raportör

:

Ali Rıza SÖNMEZ

Başvurucu

:

Ahmet ERTAŞ

Vekili

:

Av. Fatma DEMİRER

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin hukuki olmaması ile soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; gözaltında olumsuz koşullarda barındırılma nedeniyle de kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru10/2/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir. Komisyon ayrıca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar vermiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

A. Genel Bilgiler

6. PKK'nın silahlı bir terör örgütü olduğu ulusal ve uluslararası makamlar tarafından kabul edilmiş, tartışmasız bir olgudur. Anılan örgütün gerçekleştirdiği terörist şiddet, bölücü amaçları dolayısıyla anayasal düzene, millî güvenliğe, kamu düzenine, kişilerin can ve mal emniyetine yönelik ağır tehdit oluşturmaktadır. Bu yönüyle ülkenin toprak bütünlüğünü hedef alan PKK kaynaklı terör, onlarca yıldır Türkiye'nin en hayati sorunu hâline gelmiştir (Gülser Yıldırım (2) [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, §§ 7-18).

7. Bununla birlikte kamuoyunda demokratik açılım süreci, çözüm süreci ve Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi gibi farklı isimlerle ifade edilen süreç içinde 2012 yılının son döneminden itibaren PKK tarafından gerçekleştirilen terör saldırıları önemli ölçüde azalmıştır. Ancak Suriye'de son yıllarda yaşanan iç savaşın Türkiye'nin güvenliği üzerinde etkileri olmuş, PKK ve DAEŞ kaynaklı terör olayları yeniden artmaya başlamıştır. Kamuoyunda 6-7 Ekim olayları ve hendek olayları olarak bilinen terör eylemleri bunların başında gelmektedir (Gülser Yıldırım (2), §§ 19-27).

8. Hendek olayları kapsamında PKK tarafından birçok yerleşim yerinde cadde ve sokaklara hendekler kazılıp barikatlar kurularak, bu barikatlara bomba ve patlayıcılar yerleştirilerek teröristler tarafından şehirlerin bir kısmında öz yönetim adı altında hâkimiyet sağlanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda çok sayıda terörist, halkın bu yerlere giriş ve çıkışını engellemek istemiştir. Güvenlik güçleri, hendeklerin kapatılması ve barikatların kaldırılması suretiyle yaşamın normale dönmesini sağlamak amacıyla operasyonlar yapmış ve teröristlerle çatışmaya girmiştir. Aylarca devam eden bu operasyon ve çatışmalar sırasında çok sayıda güvenlik görevlisi hayatını kaybetmiş, tonlarca bomba ve patlayıcı imha edilmiştir (Gülser Yıldırım (2), §§ 28-30).

9. Terör saldırılarının gittikçe yoğunlaştığı ve ülkenin birçok bölgesine yayıldığı bu dönemde hem güvenlik güçleri hem de siviller hedef alınmıştır. Bu bağlamda PKK tarafından 6/9/2015 tarihinde Yüksekova'da askerî karakola, 28/11/2015 tarihinde Sur'da güvenlik görevlilerine, 13/1/2016 tarihinde Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde polis lojmanlarına,24/3/2016 tarihinde Sur'da askerî karakola, 31/3/2016 tarihinde Bağlar'da polis aracına, 11/4/2016 tarihinde Hani'de askerî karakola, 15/4/2016 tarihinde Şırnak'ta güvenlik görevlilerine, 1/5/2016 tarihinde Dicle'de jandarma binasına, 10/5/2016 tarihinde Bağlar'da polis aracına, 12/5/2016 tarihinde Sur'da doğrudan sivillere, aynı gün İstanbul'da askerî servis aracına, 29/5/2016 tarihinde Kulp'ta güvenlik görevlilerine, 30/5/2016 tarihinde Silopi'de polis aracına, 28/6/2016 tarihinde Dicle'de polis aracına, 10/8/2016 tarihinde Sur'da polis ekiplerine, 15/8/2016 tarihinde Bismil'de Bölge Trafik Müdürlüğüne, 9/10/2016 tarihinde Şemdinli'de askerî kontrol noktasına ve 4/11/2016 tarihinde Bağlar'da emniyete ait hizmet binalarına yönelik olarak silahlı ve/veya bombalı saldırılar düzenlenmiş; ayrıca bombalı intihar saldırıları gerçekleştirilmiştir. Bu saldırılarda 60 güvenlik görevlisi ve -aralarında 3 çocuk ve Diyarbakır Baro Başkanı'nın da bulunduğu- 51 sivil hayatını kaybetmiş, 308 güvenlik görevlisi ve 289 sivil yaralanmıştır (Sebahat Tuncel (3), B. No: 2017/23601, 10/10/2018, § 9; Tuncer Bakırhan, B. No: 2017/28478, 11/10/2018, § 9).

B. Başvurucunun Tutuklanmasına İlişkin Süreç

10. Başvurucu, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Manisa il eş başkanıdır.

11. Manisa Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) PKK/KCK terör örgütünün hiyerarşik yapılanması içinde faaliyet gösteren kişilerin tespitine yönelik başlatılan soruşturma kapsamında Manisa 1. Sulh Ceza Hâkimliğinden (Hâkimlik) 18/9/2016 tarihinde alınan iletişimin dinlenmesi, izlenmesi, tespit edilmesi, kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi yönündeki karar uyarınca başvurucunun da aralarında yer aldığı şüphelilere ait telefonlar dinlenilmeye başlanmıştır.

12. Başvurucu, anılan soruşturma kapsamında Cumhuriyet savcısının talimatıyla 11/12/2016 tarihinde gözaltına alınmıştır. Başvurucu, soruşturma işlemlerinin yürütüldüğü Manisa İl Emniyet Müdürlüğüne getirilerek burada gözaltında tutulmuştur.

13. Başvurucunun ifadesi 27/12/2016 tarihinde kolluk görevlileri tarafından alınmıştır. Başvurucunun ifade alma işlemi sırasında müdafii de hazır bulunmuştur. Başvurucu savunmasında özetle herhangi bir terör örgütü ile ilişkisinin ve irtibatının olmadığını, yaptığı tüm faaliyetlerin üyesi olduğu siyasi partinin çalışmaları olduğunu, talimatları HDP genel merkezinden aldığını ve aldığı bu talimatları ilçe başkanlıklarına verdiğini, yasa dışı herhangi bir faaliyetinin ve çalışmasının olmadığını belirterek suçlamaları kabul etmemiştir.

14. Cumhuriyet savcısı 9/1/2017 tarihinde başvurucunun da aralarında bulunduğu on üç şüpheliyi silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmaları istemiyle Hâkimliğe sevk etmiştir.

15. Sorgu tutanağına göre başvurucuya yüklenen suç anlatılmış, başvurucunun müdafii de sorgu esnasında hazır bulunmuştur. Başvurucunun sorgudaki ifadesi şu şekildedir:

"... Halkların Demokratik Partisi Manisa il eş başkanı olarak 2016 yılı Nisan ayından itibaren görev yapmaktayım, serbest meslek sahibiyim, ben C.K.yı doğrudan tanımam ancak emniyette bana bu kişinin beni aradığı ifade edildi, ismi geçen Mayader'in yasal bir kurum olduğunu biliyorum, işlevinin ne olduğunu tam olarak bilmiyorum, Halkların Demokratik Partisi yasal bir partidir, yasal bir partinin faaliyetleri doğrultusunda ne yapılması gerekiyorsa onu yaptık, Ramazan ayında fitre zekat adı altında örgüte finans sağlamak amacıyla para topladığımız iddiası doğru değildir, böyle bir şey yok, Ydgh Ege Bölge sorumlusu olarak ismi geçen H.Ö.yü tanımam, 200 TL para yardımı yaptığım doğru değildir, Batı Rojava Derneği olarak ismi geçen derneği bilirim, bu dernek bundan 40-45 gün öncesine kadar faaliyetlerini sürdürüyordu, yasal bir dernekti, ancak 40-45 gün öncesinde KHK düzenlemesi gereğince kapatıldığını duydum, adı geçen derneğin faaliyetine ilişkin tam olarak bir tespit yapamam ancak bizim terör örgütüne yardım kapsamında herhangi bir giysi, yiyecek vesaire toplama gibi bir faaliyetimiz olmadı, bu suçlamayı kabul etmiyorum, parti faaliyeti kapsamında bizim binamıza zaman zaman ihtiyaç sahipleri için giysi bırakıldığı olmuştur, halen de bu parti binasında şu anda bile olabilir, bu tamamen fakirler için yardım faaliyeti kapsamındadır, suçlamayı kabul etmiyorum, 15 Ağustos ayında Turgutlu ilçesinde düzenlenen toplantı tamamen parti faaliyeti kapsamında yapılan bir toplantıydı, milletvekilimiz de katıldı, yasal toplantıdır, benzer soruşturmalar kapsamında partimizin bir çok yöneticisi ve üyesi tutuklanmıştır, bu kişilerin aileleri bizden parti olarak yardım istemiş olabilir, aynı yardımı diğer partilerden de yaptığını biliyorum, onlara hukuki yardım vesaire yardımların yapılması tamamen yasal girişimlerdir, tape kayıtlarının tamamını siyasi faaliyetlerimize ilişkin olduğunu düşünüyorum, gayri yasal bir iş yapmadım, silahlı terör örgütüne üye olma suçlamasını kabul etmiyorum ..."

16. Hâkimlik 9/1/2017 tarihinde, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmasına karar vermiştir. Kararın ilgili bölümü şöyledir:

"... şüphelilerin savunması, şüphelilere isnat edilen eylemler ve bu konudaki tutanak içerikleri ve dosyadaki mevcut deliller kapsamında üzerilerine atılı Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma eylemine ilişkin kuvvetli suç şüphesi altında olduklarının kabulü ile, delillerin tam olarak toplanmamış oluşu, suçun mahiyeti, CMK'nın [Ceza Muhakemesi Kanunu] 100. maddesinde düzenlenen katalog suçlardan oluşu, atılı suçun cezasının kanunda yazılı alt ve üst sınırı, soruşturmanın devam ediyor olması, delilleri karartma şüphesi karşısında adli kontrol hükümlerinin uygulamasının yetersiz kalacağı anlaşılmakla 5271 sayılı CMK'nun 100 ve devamı maddeleri uyarınca üzerlerine atılı 'Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma' eylemine ilişkin ayrı ayrı tutuklanmalarına ... [karar verildi.]"

17. Başvurucu 16/1/2017 tarihinde tutuklama kararına itiraz etmiş, Manisa 2. Sulh Ceza Hâkimliğince 23/1/2017 tarihinde "... ' Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma' suçundan tutuklanan şüpheli Ahmet ERTAŞ'a isnat olunan suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, şüphelinin üzerine atılı suçun CMK [Ceza Muhakemesi Kanunu] 100. maddesinde belirtilen katalog suçlardan olması ve tutuklama sebeplerinin değişmemesi, suçun işlendiği konusunda kuvvetli suç şüphesini gösterir somut delillerin bulunması ..." gerekçesiyle itirazın kesin olarak reddine karar verilmiştir. Anılan kararın başvurucuya tebliğ edildiği tarih dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.

18. Başvurucu 10/2/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

19. Başsavcılık 25/8/2017 tarihli iddianame ile başvurucunun da aralarında bulunduğu yüz otuz sekiz kişi hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle aynı yer ağır ceza mahkemesinde kamu davası açmıştır.

20. İddianamede öncelikle PKK/KCK'nın silahlı terör örgütü olduğundan bahsedilmiş, sonrasında ise başvurucunun suçlamaya konu edilen eylemlerine yer verilmiştir. Başsavcılık başvurucunun PKK/KCK terör örgütü hiyerarşisi içinde yer almak suretiyle silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediğini iddia etmiştir. İddianamede suçlamaya esas alınan olgular özetle şöyledir:

i. Başvurucunun kırsal alanda yaralanan bir PKK/KCK terör örgütü mensubunu görmek için Kızıltepe'de (Mardin) bulunan ve sivil olduğu değerlendirilen C.K. isimli kişiyi Mezopotamya Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma ve Kültür Derneğine (MEYA-DER) [22/11/2016 tarihli ve 29896 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 677 sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılmıştır.] yönlendirerek bu kişiye yardımcı olduğu ileri sürülmüştür. Bu bağlamdaki telefon konuşmalarına (soruşturma belgelerinde ifade edildiği şekliyle) aşağıda yer verilmiştir.

- 20/6/2016 tarihinde başvurucu ile C.K. arasında yapılan görüşmenin içeriğinin ilgili kısmı şöyledir:

"[C.K.] : Ben şimdi Kızıltepedeyim

 [Başvurucu] : Evet

 [C.K.] : Bir arkadaşımız var

 [Başvurucu] : Evet

 [C.K.] : Bir müddet önce ben biri ile konuştum, bir ... oluyor diğer tarafta biliyormusun biz geldik

 [Başvurucu] : Evet

 [C.K.] : Biz onun icin geldik, fotoğrafını bize gönderdi

 [Başvurucu] : Hıı

 [C.K.] : Burda bir başkası var, yarın gelip bizi görmesi lazım, bu tarafta senin bize ne kadar yardımın olabilir

 [Başvurucu] : Gidin partiye

 [C.K.] : He

 [Başvurucu] : Ya May-der, Meya-der'e

 [C.K.] : ... Hee Ahmet abi seni bekletiyorum kusura bakma

 [Başvurucu] : Yok yok rica ederim

 [C.K.] : ... Herhalde hastalanmış mı ne, biz dedik gelmişken bir ziyaret edelim dedik, onun için seni rahatsız ettik

 [Başvurucu] : Rica ederim

 [C.K.] : ...(ses anlaşılmadı)

 [Başvurucu] : Azadiye meydanı var ya Azadiye meydanı

 [C.K.] : Evet

 [Başvurucu] : Özgürlük meydanı diyorlar

 [C.K.] : Evet

 [Başvurucu] : Orada orada parti binası var

 [C.K.] : Tamam

 [Başvurucu] : DTP'nin, oraya gidin

 [C.K.] : Evet, evet

 [Başvurucu] : Orda aynı orada, icerisinde Meya-der de var

 [C.K.] : Meya-der

 [Başvurucu] : Hee, ordaki arkadaşlar size yardımcı olur

 [C.K.] : Tamam gözüm üstüne

 [Başvurucu] : Tamam

 [C.K.] : Tamam hürmet ederim, gözüm üstüne, gözüm üstüne, Allah izin verirse ben seni ararım "

- 20/6/2016 tarihinde C.K. ile başvurucu arasında yapılan diğer görüşmenin içeriğinin bir kısmı ise şöyledir:

"[C.K.] : Vallah biz şu an Kızıltepedeyiz

 [Başvurucu] : Hee

 [C.K.] : O arkadaş, o arkadaş köyde toplantı vardı gelmedi

 [Başvurucu] : Evet

 [C.K.] : Bir baska arkadaşı gönderdi o da aynı bir sonuç alamadı, bir başkası var o da herhalde heval (arkadaş) ayağından yaralı, sınırda

 [Başvurucu] : Hımm

 [C.K.] : Bir köye gelip bize telefon açması gerekiyor bizde ondan haber bekliyoruz

 [Başvurucu] : Öyle mi

 [C.K.] : Kuc'mu diyorlar Kucki'mi diyorlar o tarafta

 [Başvurucu] : Neyse neyse

 [C.K.] : İdil tarafında İdil tarafında he

 [Başvurucu] : Tamam şeyh tamam

 [C.K.] : Tamam

 [Başvurucu] : Tamam tamam

 [C.K.] : Tamam ben seni ararım

 [Başvurucu] : Tamam kendine iyi bak

 [C.K.] : Tamam hürmet ederim gözüm üstüne

 [Başvurucu] : Arkadaşlara selam söyle "

ii. PKK/KCK terör örgütüyle irtibatlı olduğu değerlendirilen ve 677 sayılı KHK ile kapatılmasına karar verilen Batı Rojava Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği adına başvurucunun Ramazan ayında anılan terör örgütüne müzahir şahıslardan örgüte finans sağlamak amacıyla fitre ve zekât ismi altında para toplama eylemini organize ettiği, bu çerçevede komisyonlar kurarak numaralandırılmış boş zarfların ilgililere dağıtılması, akabinde de bu zarfların toplanıp HDP Manisa il saymanı olan İ.T. ve HDP il yönetiminde görevli M.B. isimli kişilere teslim edilmesi konusunda tüm HDP ilçe başkanlarına talimat verdiği iddia edilmiştir. Ayrıca bu durumun adli dinleme kapsamında tespit edilmesi üzerine yapılan çalışmalar sonucunda İ.T. ve M.B.nin Turgutlu (Manisa) ilçesi girişinde 45 UY 6.. plakalı araç içinde kolluk görevlilerince yakalandıkları, adı geçen bu şüphelilerin üzerinde ve bulundukları araçta yapılan aramada terör örgütüne yardım olarak toplandığı ileri sürülen 35.120 TL'nin ele geçirildiği belirtilmiştir. Bu bağlamdaki telefon konuşmalarının bir bölümüne (soruşturma belgelerinde ifade edildiği şekliyle) aşağıda yer verilmiştir.

- Başvurucu ile aynı soruşturmada şüpheli olarak yer alan ve tutuklanmasına karar verilen HDP'nin Salihli ilçe başkanı olan A. arasında 21/6/2016 günü yapılan görüşmenin içeriğinin bir kısmı şöyledir:

"[A. ]: Birde o şeyleri o şey zarfları başkan

 [Başvurucu] : Evet

 [A. ]: Bize vermişsiniz de kim onları gezdirecek başkan ya

 [Başvurucu]: Mahalle komisyonları yapın

 [A. ]: Baskan biz on kere komisyon yaptık da komisyonlar çalışmıyor ya, kimse yanaşmıyor

 [Başvurucu]: Her mahallede her mahallede bir komisyon yapın, A. arkadası da simdi ben arayacam, A. arkadaş falan yardımcı olsun ya

 [A. ]: Ama yani o insanlar yapması gerekiyor, dokuzun aya dokuzuncu ay aha dokuzuncu ay madem ki calısma ....ne komisyona gerek var, ne bileyim kongreye ne gerek var, yani arkadaslar bu surecte yardımcı olsalar ya da söyleseler, yarısını üstlerine alsalar yarısını da ben alırım, ama sadece bana verseler ben nasıl alayım yani arkadaş gercekten

 [Başvurucu]: Baskan tek senle olmaz, tek senle olmaz, olur mu boyle

 [A. ]: Boyledir yani ordan siz geliyorsunuz mesela tamam her sey güzel, ama siz gittiz mi bir insan ortada kalıyor, bu da beni kahrediyor baskan yani, her seyde boyle yani

 [Başvurucu]: Yok yok kalbini ferah tut, biz biz biz bu ilcelerdeki komisyonlar önümüzden çıksın, nefes alırız, hiç olmazsa diğer......(ses anlasılmadı) takılırız

 [A. ]: Hıı

 [Başvurucu]: E tamam başkan, simdi ben onu arıyorum

 [A. ]: Hee,onlara da soyle

 [Başvurucu]: Ben Arıyorum Sey Yapsınlar, ustunde Dursunlar Ya

 [A. ]: Yani Zaten Zaman Kalmadı

 [Başvurucu]: ... (ses anlasılmadı)

 [A. ]: Bu gün başlasak bayram gününe ancak içinden çıkabiliriz yani zaman kalmadı

 [Başvurucu]: Hı hı doğrudur, doğrudur

 [A. ]: Tamam başkan

 [Başvurucu]: Simdi onları arıyorum ama yarın, yarın mutlaka başkan o şeyi göndermen gerekiyor, mutlaka

 [A. ]: He ben bulursam mutlaka göndereceğim başkan, aksam saat beşte altıda gelince yanına gidecem

 [Başvurucu]: Bana bak, biz il başkanlar toplantısına gittik ya, mesela ilçe başkanlarına sorundur, il başkanlarına sorundur, eş genel başkanlarına sorundur

 [A. ]: Evet evet

 [Başvurucu]: Hani Anayasa Mahkemesine gönderirlerse, bir problem çıkarsa sorundur ha

 [A. ]: Hee tamam"

- 3/7/2016 tarihinde başvurucu ile A. arasında yapılan diğer görüşmenin içeriğinin bir kısmı şöyledir:

"[Başvurucu]: He merhaba iyi aksamlar baskan

 [A. ]: Başkan merhaba

 [Başvurucu]: Ne yapıyorsunuz

 [A. ] : Valla çalışmamız vardır, aksam ee sey yapıyoruz, biz dağıtıyoruz

 [Başvurucu] : Hıı Hıı

 [A. ] : Hı

 [Başvurucu] : Yarın sayman arkadas gelecek

 [A. ] : Yarın mı

 [Başvurucu] : He

 [A. ] : Ee tamam baskan

 [Başvurucu] : O tamamdır

 [A. ] : Hı Hı

 [Başvurucu] : Yani sizde ne kadar varsa onu teslim edersiniz

 [A. ] :İyi tamam başkan, yani biraz "

- Bir dönem HDP Yunusemre ilçe eş başkanı olarak çalışan S.C. ile başvurucu arasında 26/6/2016 günü yapılan görüşmenin içeriğinin bir kısmı şöyledir:

"[Başvurucu] : Merhaba gözüm üstüne S. arkadaş

 [S.C.] : Nasılsınız iyimisiniz

 [Başvurucu] : Sağol teşekkür ederim arkadaş, siz nasılsınız iyimisiniz

 [S.C.] : Sağolasın, Siz hiç zarf getirmediniz ya

 [Başvurucu] : Heeh

 [S.C.] : Dedim siz hic zarf getirmemişsiniz

 [Başvurucu] : Arkadaslar getirecek getirecek

 [S.C.] : Ne zaman getirecekler Ramazan bitecek

 [Başvurucu] : Bu aksam toplantımız var, herhalde yarın getirirler ya

 [S.C.] : Yarın getirecekler öyle mi

 [Başvurucu] : Hı Hı

 [S.C.] : Bizi görsünler, getirsinler bana versinler

 [Başvurucu] : Hee tamam tamam

 [S.C.] : Kim getirecekse ver ona bana versin

 [Başvurucu] : Tamam ben verdim onlara, onların yanında

 [S.C.] : Tamam, kim getiriyor

 [Başvurucu] : B. arkadaşlar

[S.C.] : E tamam ona söyle bize versinler, bizim mahalleninkini bize versin dağıtalım bir kac arkadaşa da soyleyeyim, geç kalıyoruz, tamam

 [Başvurucu] : Hı Hı Tamam"

- Başvurucu ile aynı soruşturmada şüpheli olarak yer alan ve tutuklanmasına karar verilen HDP Manisa il saymanı olan İ. arasında 28/6/2016 günü yapılan görüşmenin içeriğinin bir kısmı şöyledir:

" [Başvurucu] : Merhaba İ. arkadaş

 [İ. ] : Merhaba başkan

 [Başvurucu] : Ne yapıyorsunuz durumunuz nasıl?

 [İ. ] : Vallahi durumumuz iyidir, biz döndük, biz şimdi diğer tura gidip geleceğiz artık yarın gitmeyeceğiz

 [Başvurucu] : Turgutlu'ya ben onlara söyledim zaten, artık siz biliyorsunuz gidiyorsanız

 [İ. ] : Biz gideceğiz olmazsa yolumuzun üstünde uğrarız, başkan bir Akhisar'dan mı Gölmarmara'ya, Alaşehir tarafına geçelim

 [Başvurucu] : Evet Akhisar'dan Gölmarmara tarafına geçin

 [İ. ] : Hee yolumuzun üstünde ordan Gölmarmara'ya, şeye geçelim

 [Başvurucu] : Salihli'yi

 [İ. ] : Alaşehir'i, Alaşehir, Salihli

 [Başvurucu] : Salihli ve Alaşehir evet

 [İ. ] : Biz Gölmarmara'da kimseyi göreceğiz mi yoksa sen onları gördün mü?

 [Başvurucu] : Ben gördüm dün Manisa'ya gelmişlerdi çünkü ben konuştum

 [İ. ] : Hee o zaman biz kimseye uğramıyoruz Gölmarmara'da

 [Başvurucu] : Yok yok direk geçin, çünkü ben onlara söyledim, dediler biz daha hepsini toplamadık, birazın şey yaptık, yani ben onlara söyledim

 [İ. ] : E tamam o zaman

 [Başvurucu] : Tamam ?

 [İ. ] : Biz direk Alaşehir'e geçiyoruz, yolumuzun üstünde diğerlerine uğruyoruz ve Manisa'ya geliyoruz "

- 2/7/2016 tarihinde İ. ile başvurucu arasında yapılan diğer görüşmenin içeriğinin bir kısmı şöyledir:

" [İ. ] : Başkan, Akhisar Soma, diyorlar biz hazır değiliz

 [Başvurucu] : Evet

 [İ.T.] : Yarın gelince biz konuşuruz diyor, ya da getirip yapalım

 [Başvurucu] : Tamam

 [İ. ] : Eee ben gideyim mi diğer tarafa diğer tur'a Alaşehir tarafı

 [Başvurucu] : Ara, ara, gel

 [İ. ] : Gerekmezse ben gitmem zaten böyle böyle derlerse ben gitmem zaten

 [Başvurucu] : Tabi gerek olmazsa gitmezsin, boşa niye gidesin ki

 [İ. ] : Tamam başkan tamam"

- 9/7/2016 tarihinde İ. ile başvurucu arasında yapılan diğer görüşmenin içeriğinin bir kısmı şöyledir:

"[İ. ] : Alo efendim Başkan

 [Başvurucu] : Merhaba, siz ne yapıyorsunuz?

 [İ. ] :Merhaba teşekkür ederim, Vallahi biz geziniyoruz, Gölmarma'ya geçiyoruz

 [Başvurucu] : Vallahi ?

 [İ. ] : Evet

 [Başvurucu] : Soma'ya gittiniz mi?

 [İ. ] : Soma yok, Soma tamamdır

 [Başvurucu] : Ee, Siz Gölmarmara'ya gittiniz, Akhisar'a gidip geleceksiniz

 [İ. ] : Sonra Manisa'ya geleceğiz diğerleri hazır değiller

 [Başvurucu] : Hıı, tamam"

- Bir dönem HDP Gölmarmara ilçe yönetimde yer alan C.G. ile başvurucu arasında 3/7/2016 günü yapılan görüşmenin içeriğinin bir kısmı şöyledir:

"[C.G.] : Biz bugün gelmedik vallahi

 [Başvurucu] : Bir şey olmaz biz ne yapalım biz biliyoruz, arkadaslara söylüyoruz arkadaslar da şey yapıyor, aslında bizler için bir eksikliktir bu ha

 [C.G.] : Evet vallahi billahi

 [Başvurucu] : Çünkü öyle bir sureç ki böyle bir eksikliğin içerisine girersek birbirimize söyleyecek hic bir şeyimiz kalmaz

 [C.G.] : Evet vallahi

 [Başvurucu] : Hım, neyse ben onun için aramadım, şey için yarın sayman sizin oraya gelecek

 [C.G.] : İyidir

 [Başvurucu] : Dedim sizin haberiniz olsun, tamam ?

 [C.G.] : Tamam gözüm üstüne

 [Başvurucu] : Hazırlıklı olun

 [C.G.] : Tamam gözüm üstüne "

- Başvurucu ve HDP Manisa il yönetiminde görevli olan M.U. arasında 3/7/2016 tarihinde yapılan görüşmenin içeriğinin bir kısmı şöyledir:

" [M. U.] : İyiyiz canının sağlığı Manisa'ya geldim şimdi de

 [Başvurucu] : Heh geldin mi

 [M.U.] : He he geldim, daha bir saat olmadı geleli de

 [Başvurucu] : Hı hı

 [M.U.] : Şimdi sabah erkenden topraktan çıkacağım tekrar geri gideceğim aklıma şey geldi, bu bende zarflar var onları ne yapcam

 [Başvurucu] : Şeye ver

 [M.U.] : Yani nasıl vereceğim

 [Başvurucu] : İ.lere Ver

 [M.U.] : Bu akşam nasıl şey ulaşayım ki, yani bu akşam verme sansım var, peki birkaç gün sonra falan gelse versem, yani sıkıntı olur mu daha doğrusu, sıkıntı yaşamayalım sonra

 [Başvurucu] : Ya onu bilmiyorum ama

 [M.U.] : Kim ilgileniyor İ.'mi ilgileniyor

 [Başvurucu] : Hı hı İ., İ. ile M.

 [M.U.] : Anladım, tamam ben o zaman bir arayayım sen iyisin demi sıkıntı yok"

iii. Başvurucunun soruşturma mercilerince PKK/KCK silahlı terör örgütünün şehirlerdeki gençlik yapılanması olduğu kabul edilen Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketinin (YDG-H) Ege Bölgesi sorumlusu olduğu değerlendirilen Güven kod isimli H.Ö. ile iritbatlı olduğu ve bu kişiye 200 TL para yardımında bulunduğu iddia edilmiştir.

- Bu bağlamda 12/7/2016 tarihinde başvurucu ile H.Ö. arasında yapılan telefon konuşmasının ilgili kısmına (soruşturma belgelerinde ifade edildiği şekliyle) aşağıda yer verilmiştir:

"[H.Ö.]: Alo

[Başvurucu] : Alo

[H.Ö.] : Ben nereye geleyim

[Başvurucu]: Yav ben arkadaşa söyledim, dedim sizi arayacak siz birbirinizi görün artık

[H.Ö.]: He tamam

[Başvurucu]: Hı hı biz

 [H.Ö.]: Tamam

[Başvurucu]: Ben iki yuz, iki yüz milyon verdim arkadaşa, İ. arkadaşa

[H.Ö.]: Tamam

[Başvurucu]: Tamam

[H.Ö.]: Tamam

[Başvurucu]: Tamam hadi kendine iyi bak

[H.Ö.]: Sağol teşekkür ederim"

iv. Başvurucunun soruşturma makamlarınca PKK terör örgütünün alt yapılanması olduğu kabul edilen KCK'nın (Kürdistan Halklar Topluluğu) Ege Bölgesi sorumlusu olduğu değerlendirilen K.O. ile irtibatlı olduğu, K.O.nun talimatı ile Batı Rojava Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği adı altında terör örgütü mensuplarına gönderilmek üzere gıda kolisi toplama organizasyonunu yaptığı, bu kapsamda aynı soruşturmada şüpheli olarak yer alan ve tutuklanmasına karar verilen HDP'nin Yunusemre ilçe yöneticisi olan R.Y.ye talimat vererek İzmir'den gelen kamyonun olduğunu belirtip kamyon şoförüne R.Y.nin telefon numarasını verdiği ve ardından da toplayıp HDP ilçe binası içinde depoladıkları gıda kolilerini kamyona yüklemesini R.Y.den istediği, R.Y.nin de gıda kolilerini kamyona yükleyip gönderdiğini başvurucuya bildirdiği, bu konu ile ilgili olarak 155 Polis İmdat hattına ihbar geldiği, ihbarı değerlendiren güvenlik görevlilerince söz konusu aracın takibe alındığı, 11/11/2016 tarihinde 63 LL 3.. plakalı aracın Salihli'de (Manisa) durdurulduğu ve bahse konu araçta yapılan aramada yaklaşık 10 ton gıda maddesi ele geçirildiği, el konulan gıda maddelerinin kolluk görevlilerince yaptırılan belirlemeye göre33.911 TL değerinde olduğunun tespit edildiği ileri sürülmüştür. Bu bağlamdaki telefon konuşmalarının bir bölümüne (soruşturma belgelerinde ifade edildiği şekliyle) aşağıda yer verilmiştir.

- 16/7/2016 tarihinde başvurucu ile K.O arasında yapılan görüşmenin içeriğinin bir kısmı şöyledir:

"[Başvurucu]: Alo

 [K.O.]: Merhaba

 [Başvurucu]: Merhaba arkadaş

 [K.O.] : Ya ben şey diyecektim, yarın ben geldiğim zaman, bir computer (bilgisayar) ayarlayın, o işle meşgul olmayalım

 [Başvurucu]: Kimin vardı ya, neyse ben arkadaşlara söylerim, bakalım kimin varmış

 [K.O.] :E tamam

 [Başvurucu]: Diz üstü değil mi

 [K.O.] : Evet

 [Başvurucu] : Hee

 [K.O.] : Laptop, laptop olur

 [Başvurucu] : Tamam

 [K.O.] : Tamam hadi kendine iyi bak, hadi gözüm üstüne "

- 19/8/2016 tarihinde başvurucu ile K.O arasında yapılan diğer görüşmenin içeriğinin bir kısmı şöyledir:

"[K.O.] : Sen şehirde misin

 [Başvurucu]: Yok sehirde değilim ama yakınım

 [K.O.] :Sen şehre gelecek misin bugün

 [Başvurucu]: Evet

 [K.O.] :He tamam ben dedim bugun oraya geleyim

 [Başvurucu]: Hı hı akşam zaten bizim toplantımız var

 [K.O.] :E tamam, saat kaçtadır

 [Başvurucu]: Saat yedi buçuk gibi

 [K.O.] : Hee e tamam, ben geleceğim yanlız gelip beni şeyden almalısınız, araba bulursam araba ile gelirim araba bulamazsam otogara gelirim

 [Başvurucu]: E tamam,sen kaç gibi gelirsin,geleyim seni alayım

 [K.O.] :Gelince seni ararım"

- 16/10/2016 tarihinde başvurucu ile K.O. arasında yapılan diğer görüşmenin içeriğinin bir kısmı şöyledir:

"[K.O.]: He Ben K.,K

 [Başvurucu]: Hee Kemal Arkadas

 [K.O.]: Hee Hee

 [Başvurucu]: Tamam Ben Ankara'daydım

 [K.O.] : Ee

 [Başvurucu]: Telefonum da sessizdeydi

 [K.O.] : He

 [Başvurucu]: Telefonum bozuldu, numaraların hepsi gitti

 [K.O.] : Evet evet ben hallettim

 [Başvurucu]: Sen hallettin mi

 [K.O.] : He

 [Başvurucu]: Tamam

 [K.O.] : Kolileri gönderdim

 [Başvurucu]: Sen gönderdinmi

 [K.O.] :Haberin olsun

 [Başvurucu]: Alaşehir'de istiyordu ya

 [K.O.] : Ben Turgutlu'ya gönderdim, artık orda da siz ayarlayın yani

 [Başvurucu]: Tamam

 [Başvurucu]: Gelip oradan alsınlar

 [K.O.] : Tamam

 [Başvurucu]: Turgutlu'dan mı, onlar Turgutlu'dan mı alsınlar

 [K.O.] : He

 [Başvurucu]: Tamam, tamam

 [K.O.] :Tamam, hadi kendine iyi bak"

v. Başvurucunun 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından PKK/KCK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın ceza infaz kurumundaki koşullarının iyileştirilmesini amaç edindiği belirtilen ve HDP tarafından organizesi kararlaştırılan "Özgürlük Nöbeti'' isimli eylemi il eş başkanı olarak üstlendiği ve tüm Türkiye çapında yapılan bu eylemi Manisa ve ilçelerinde gerçekleştirerek örgüte müzahir kitlelerin bu eyleme katılımını sağladığı iddia edilmiştir.

vi. Soruşturma mercilerince PKK/KCK terör örgütünün propagandasını yapan yayın organlarından biri olduğu değerlendirilen Manisa ANF isimli internet sitesinde başvurucunun ''iktidarın kürtçe yaşamı haram eden ve kürde nefes aldırmak istemeyen siyasi bir politika dayatılmak istendiği'', "Kürdistan coğrafyasının çok diktatör ve zalim gördüğü, Kürtler bunların hakkından gelen ve tarihe altın harfler ile yazılan bir direnişen sahibi oldular, Rukenler tarihe altın harfler ile yazılan direnişi kendi kanları ile yazmıştır, bizler de Ruken [Soruşturma makamlarınca güvenlik güçleri ile girdiği çatışmada ölen bir terörist olduğu değerlendirilmektedir.] ve yoldaşlarını ardırları olarak yaktıkları ateşi meşaleyi taşıyacağız'' şeklinde beyanlarda bulunduğu iddia edilmiştir.

vii. HDP'nin eş genel başkanları olan S.D. ve F.Y. ile bir kısım milletvekilinin4/11/2016 tarihinde tutuklanması sonrasında başvurucunun organizesinde kamuoyu ve gündem oluşturmaya yönelik olarak 6/11/2016 tarihinde HDP Manisa İl Başkanlığı binası önünde yaklaşık otuz beş kişilik grup ile basın açıklaması yaptığı belirtilmiştir.

21. Başvurucuya isnat edilen suça dayanak olan olgulara ilişkin olarak Başsavcılığın hukuki değerlendirmesi iddianamede şöyle ifade edilmiştir:

"... şüphelinin PKK/KCK/YDG-H silahlı terör örgütünün şehir yapılanması içerisinde yönetici konumunda olduğu ve Manisa HDP il başkanlığı görevini terör örgütünün faaliyetini organize ederken kamufle etmek maksatlı kullandığı ve bu doğrultuda faaliyet gösterdiği anlaşılmıştır. "

22. Manisa 3. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 8/9/2017 tarihinde iddianamenin kabulüne karar vermiş ve E.2017/681 sayılı dosya üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır.

23. Yapılan yargılama sonununda Mahkemenin 4/9/2018 tarihli kararıyla başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 7 yıl 6 ayhapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Aynı kararla başvurucunun tahliyesine de hükmolunmuştur.

24. Başvurucu, mahkûmiyet hükmüne karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstinaf incelemesi sonunda İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesi 5/12/2019 tarihli kararıyla anılan mahkûmiyet hükmünün bozulmasına karar vermiştir. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemesinde derdesttir.

IV. İLGİLİ HUKUK

25. İlgili ulusal ve uluslararası hukuk için bkz. Gülser Yıldırım (2) §§ 64-89 ; Ayhan Bilgen [GK], 2017/5974, 21/12/2017, §§ 48-62.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

26. Mahkemenin 10/6/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar

1. Gözaltı Tedbirlerinin Hukuki Olmadığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

27. Başvurucu, şartları oluşmadığı hâlde hakkında uygulanan gözaltı tedbirinin hukuki olmaması ve gözaltı süresinin uzunluğu nedenleriyle Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

28. Bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir hak arama yoludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, §§ 16, 17).

29. Anayasa Mahkemesi, kanunda öngörülen gözaltı süresinin aşıldığı veya yakalama ve gözaltına alınmanın hukuka aykırı olduğu iddialarına ilişkin olarak bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla asıl dava sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak- 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Hikmet Kopar ve diğerleri [GK], B. No: 2014/14061, 8/4/2015, §§ 64-72; Hidayet Karaca [GK], B. No: 2015/144, 14/7/2015, §§ 53-64; Günay Dağ ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1631, 17/12/2015, §§ 141-150; İbrahim Sönmez ve Nazmiye Kaya, B. No: 2013/3193, 15/10/2015, §§ 34-47).

30. Buna göre 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucunun durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yolu olduğu ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincillik niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.

31. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun hukuka aykırı şekilde gözaltına alındığı iddiasıyla ilgili olarak yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Tutuklamanın Hukuki Olmadığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

32. Başvurucu; kuvvetli suç şüphesi ve somut deliller bulunmadan hakkında hukuken geçersiz bir tutuklama kararı verildiğini, delilleri karartma ve kaçma şüphesi olmadığı hâlde koşulları oluşmadan verilen tutuklama kararı nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

33. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

34. Anayasa'nın "Kişi hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:

"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.

...

Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir."

35. Başvurucunun bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.

i. Uygulanabilirlik Yönünden

36. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması" kenar başlıklı 15. maddesi şöyledir:

"Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.

Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz."

37. Anayasa Mahkemesi, olağanüstü yönetim usullerinin uygulandığı dönemlerde alınan tedbirlere ilişkin bireysel başvuruları incelerken Anayasa'nın 15. maddesinde ortaya konulan temel hak ve özgürlüklere ilişkin güvence rejimini dikkate alacağını belirtmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 187-191).

38. Soruşturma mercilerince başvurucuya yöneltilen ve tutuklama tedbirine konu olan suçlama, başvurucunun PKK/KCK terör örgütünün hiyerarşik yapılanması içinde yer alması ve dolayısıyla bu terör örgütüne üye olmasıdır. Anayasa Mahkemesi 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe teşebbüsünden sonra doğrudan darbe teşebbüsüyle bağlantılı olarak yürütülen soruşturmalarda veya -doğrudan teşebbüsle bağlantılı olmasa bile- teşebbüsün arkasındaki yapılanma olduğu anlaşılan FETÖ/PDY ile bağlantılı soruşturmalarda uygulanan tutuklama tedbirlerinin hukukiliğini incelerken bu suçlamaların olağanüstü hâl ilanını gerekli kılan olaylarla ilgili olduğunu değerlendirmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 48, 216, 222, 229; Selçuk Özdemir [GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017, § 57).

39. Anayasa Mahkemesi Aydın Yavuz ve diğerleri kararında darbe teşebbüsünden sonra ilan edilen olağanüstü hâle ilişkin yaptığı değerlendirmede 21/7/2016 tarihinde ilan edilen olağanüstü hâlin temel olarak darbe teşebbüsü nedeniyle olduğunu, bununla birlikte bu süreçte ülkenin maruz kaldığı terör saldırılarının da olağanüstü hâl ilanında ve olağanüstü hâlin devam ettirilmesinde etkisinin bulunduğunu, dolayısıyla bu dönemde uygulanan tedbirlerin genel olarak 15 Temmuz darbe teşebbüsünün faili olduğu belirtilen FETÖ/PDY'nin yanı sıra terörden kaynaklanan tehdit ve tehlikenin de bertaraf edilmesine yönelik olduğunu ifade etmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri , §§ 226-229).

40. Bu itibarla başvurucu hakkında olağanüstü hâl döneminde PKK/KCK terör örgütü ile bağlantılı bir suçtan uygulanan tutuklama tedbirinin hukuki olup olmadığının incelenmesinin Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında yapılması gerekir. Bu inceleme sırasında öncelikle başvurucunun tutuklanmasının başta Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri olmak üzere diğer maddelerinde yer alan güvencelere aykırı olup olmadığı tespit edilecek, aykırılık saptanması hâlinde ise Anayasa'nın 15. maddesindeki ölçütlerin bu aykırılığı meşru kılıp kılmadığı değerlendirilecektir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 193-195, 242; Selçuk Özdemir, § 58).

ii. Kabul Edilebilirlik Yönünden

 (1) Genel İlkeler

41. Anayasa'nın 19. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına sahip olduğu ilke olarak ortaya konduktan sonra ikinci ve üçüncü fıkralarında, şekil ve şartları kanunda gösterilmek şartıyla kişilerin özgürlüğünden mahrum bırakılabileceği durumlar sınırlı olarak sayılmıştır (Murat Narman, B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 42).

42. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bir müdahale olarak tutuklamanın Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen ve tutuklama tedbirinin niteliğine uygun düşen; kanun tarafından öngörülme, Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Halas Aslan, B. No: 2014/4994, 16/2/2017, §§ 53-54).

43. Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasına göre tutuklama ancak "suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler" bakımından mümkündür. Bir başka anlatımla tutuklamanın ön koşulu, kişinin suçluluğu hakkında kuvvetli belirtinin bulunmasıdır (Mustafa Ali Balbay, B. No: 2012/1272, 4/12/2013, § 72).

44. Öte yandan Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında, tutuklama kararının kaçma ya da delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek amacıyla verilebileceği belirtilmiştir. 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesine göre de şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların bulunması, şüpheli veya sanığın davranışlarının delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe oluşturması hâllerinde tutuklama kararı verilebilecektir. Maddede ayrıca işlendiği konusunda kuvvetli şüphe bulunması şartıyla tutuklama nedeninin varsayılabileceği suçlara ilişkin bir listeye yer verilmiştir (Halas Aslan, §§ 58, 59).

45. Diğer taraftan Anayasa'nın 13. maddesinde, temel hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamaların ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir. Bu bağlamda dikkate alınacak hususlardan biri tutuklama tedbirinin isnat edilen suçun önemi ve uygulanacak olan yaptırımın ağırlığı karşısında ölçülü olmasıdır (Halas Aslan, § 72).

46. Her somut olayda tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirtinin olup olmadığının, tutuklama nedenlerinin bulunup bulunmadığının ve tutuklama tedbirinin ölçülülüğünün takdiri öncelikle anılan tedbiri uygulayan yargı mercilerine aittir. Zira bu konuda taraflarla ve delillerle doğrudan temas hâlinde olan yargı mercileri Anayasa Mahkemesine kıyasla daha iyi konumdadır. Bununla birlikte yargı mercilerinin belirtilen hususlardaki takdir aralığını aşıp aşmadığı Anayasa Mahkemesinin denetimine tabidir. Anayasa Mahkemesinin bu husustaki denetimi, somut olayın koşulları dikkate alınarak özellikle tutuklamaya ilişkin süreç ve tutuklama kararının gerekçeleri üzerinden yapılmalıdır (Gülser Yıldırım (2), §§ 123, 124).

 (2)İlkelerin Olaya Uygulanması

47. Somut olayda öncelikle başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Başvurucu, PKK/KCK silahlı terör örgütünün üyesi olma suçundan 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır. Dolayısıyla başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.

48. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.

49. Hâkimliğin tutuklama kararında, başvurucu yönünden kuvvetli suç şüphesini oluşturan somut olguların bulunduğuna genel ifadelerle değinilmiş ancak bu somut olguların neler olduğu açıklanmamıştır (bkz. § 16).

50. Başvurucu hakkında düzenlenen iddianamede ise suçlamaya ilişkin dayanılan olgular ayrı ayrı ortaya konulmuştur. Bu itibarla Anayasa Mahkemesince başvurucunun suç işlediğine dair kuvvetli belirtinin bulunup bulunmadığı yönündeki incelemenin anılan olgular temelinde yapılması gerektiği değerlendirilmiştir.

51. Bu kapsamda soruşturma makamlarınca yapılan tespitlere göre başvurucunun kırsal alanında yaralanan bir PKK terör örgütü mensubunu görmek için Kızıltepe'de bulunan bir kişiyi -kamu makamlarınca bu terör örgütü ile bağlantılı olduğu değerlendirilen ve bu sebeple olağanüstü hâl döneminde çıkarılan bir KHK ile kapatılmış olan- MEYA-DER isimli derneğe yönlendirerek o kişiye bu şekilde yardımcı olduğu, Ramazan ayında Batı Rojava Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği adına anılan terör örgütüne müzahir şahıslardan örgüte finans sağlamak amacıyla fitre ve zekât adı altında para toplama eylemini organize ettiği, soruşturmaya konu edilen PKK terör örgütünün gençlik yapılanması olan YDG-H'nin Ege Bölgesi sorumlusu olduğu değerlendirilen Güven kod isimli H.Ö. ile irtibatlı olduğu ve bu kişiye bir miktar para yardımında bulunduğu, PKK terör örgütünün alt yapılanması olan KCK'nın Ege Bölgesi sorumlusu olduğu değerlendirilen K.O. ile irtibatlı olduğu ve bu kişinin talimatıyla Batı Rojava Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği adı altında terör örgütü mensuplarına gönderilmek üzere gıda kolisi toplama organizasyonunu yaptığı, PKK'nın propagandasına dönüşen bazı eylemleri organize ederek bunlara bizatihi katıldığı, söz konusu örgütün güdümünde propaganda içerikli yayın yaptığı ileri sürülen Manisa ANF isimli internet sitesinde PKK terör örgütünü ve üyelerini sahiplenerek öven açıklamalarda bulunduğu ifade edilmiştir. Öte yandan başvurucunun PKK terör örgütüne finans sağlamak amacıyla para ve gıda kolisi toplama organizasyonunu yaptığı suçlamalarına ilişkin dayanak olarak haklarında soruşturma yürütülen diğer şüphelilerin bulundukları araçlarda yapılan aramalarda 35.120 TL nakit para ve 10 ton gıda maddesinin (33.911 TL değerinde) ele geçirilmiş olması da gösterilmiştir (bkz. § 20). Soruşturma mercilerince yapılan bu tespit ve değerlendirilmeler bir bütün olarak dikkate alındığında bu olguların başvurucunun PKK/KCK terör örgütü ile bağlantılı bir suç işlediği hususunda kuvvetli belirti olarak kabul edilmesinin temelsiz ve keyfî olduğu söylenemez.

52. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan ve kuvvetli suç şüphesinin bulunması şeklindeki ön koşulu yerine gelmiş olan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar göz ardı edilmemelidir.

53. Başvurucunun tutuklanmasına karar verilen terör örgütüne üye olma suçu, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen suç tipleri arasında olup isnat edilen suça ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrıca anılan suç, 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen suçlar arasındadır (bkz. § 24; Gülser Yıldırım (2), § 148). PKK'nın yurt içinde ve yurt dışındaki faaliyetleri dolayısıyla bu terör örgütüyle bağlantılı birtakım faaliyetlerde bulunmakla suçlanan başvurucunun serbest bırakıldığında yurt içinde saklanması veya yurt dışına çıkması ve burada barınması imkânı -özellikle darbe teşebbüsünden sonra ilan edilen olağanüstü hâl döneminde- diğer kişilere göre çok daha fazladır (benzer yöndeki bir değerlendirme için bkz. Yıldırım Ataş, B. No: 2014/4459, 26/10/2016, § 61; Devran Duran, § 66).

54. Somut olayda Hâkimlikçe başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken işlendiği iddia olunan silahlı terör örgütüne üye olma suçunun niteliğine, delillerin tam olarak toplanmamış olmasına, isnat edilen suçun 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesindeki katalog suçlar arasında yer almasına, suçun konusunun ağırlığı ve önemi dikkate alındığında adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacak olmasına ve suça ilişkin yaptırımın niteliğine göre tutuklamanın ölçülü olmasına dayanıldığı görülmektedir (bkz. § 16).

55. Dolayısıyla tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar ve somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile Hâkimlik tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde başvurucu yönünden özellikle -suçun ağırlığına atfen-kaçma şüphesine ve ayrıca delilleri etkileme şüphesine yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olduğu söylenebilir.

56. Başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır (Gülser Yıldırım (2), § 151).

57. Öncelikle örgüt suçlarının soruşturulması kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir şekilde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmamalıdır (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756, 16/11/2016, § 214; Devran Duran, § 64).

58. Somut olayda başvurucunun terörle bağlantılı bir suç nedeniyle tutuklanması dikkate alındığında Hâkimliğin isnat edilen suç için öngörülen yaptırımın ağırlığını, işin niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.

59. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin, açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

60. Buna göre başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına tutuklama yoluyla yapılan müdahalenin Anayasa'da (13. ve 19. maddelerde)bu hakka dair yer alan güvencelere aykırılık oluşturmadığı görüldüğünden Anayasa'nın 15. maddesinde yer alan ölçütler yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

3. Soruşturma Dosyasına Erişimin Kısıtlandığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

61. Başvurucu; soruşturma dosyasındaki gizlilik kararı nedeniyle suçlamalara ilişkin temel delillere erişemediğini, hangi delilere dayanılarak suçlandığını bilmediğini, tutukluluğa etkili bir şekilde itiraz edemediğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

i. Uygulanabilirlik Yönünden

62. Başvurucunun şikâyetlerine konu kısıtlama kararının verildiği belirtilen soruşturmada başvurucuya yöneltilen suçlamanın olağanüstü hâl ilanına ve bunun devam ettirilmesine sebebiyet veren olaylarla ilgili olduğu kabul edildiğinden öncelikle kısıtlamanın Anayasa'nın 19. maddesinde yer alan güvencelere aykırı olup olmadığı tespit edilecek, aykırılık saptanması hâlinde ise Anayasa'nın 15. maddesindeki ölçütlerin bu aykırılığı meşru kılıp kılmadığı değerlendirilecektir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 193-195, 242).

ii. Kabul Edilebilirlik Yönünden

63. Anayasa Mahkemesi, soruşturma dosyalarına erişime yönelik olarak verilen kısıtlama kararlarının tutuklu kişilerin özgürlüklerinden mahrum bırakılmalarına karşı itirazda bulunma hakkı üzerindeki etkisini birçok kararında incelemiştir. Bu kararlarda, öncelikle yakalanan veya tutuklanan kişiye yakalama ya da tutuklama sebeplerinin ve hakkındaki iddiaların bildirilmesi gerektiği ancak buradaki bildirim yükümlülüğünün isnat edilen suçlamalara esas tüm bilgi ve delilleri kapsamadığı belirtilmiş; bu bağlamda başvurucunun tutuklamaya konu suçlamalara ilişkin temel unsurları bilip bilmediği dikkate alınmıştır (Günay Dağ ve diğerleri, §§ 168-176; Hidayet Karaca, §§ 105-107; Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, §§ 248-257).

64. Somut olayda ifade ve sorgu tutanakları, tutukluluğa ilişkin kararlar, başvurucu veya müdafileri tarafından verilen tutukluluğa ilişkin dilekçeler ve soruşturma dosyasındaki bilgi ve belgeler incelendiğinde başvurucunun tutukluluğuna temel teşkil eden bilgi ve belgelerden haberdar olduğu, bunların içeriği hakkında yeterli bilgiye sahip bulunduğu, tutukluluk durumuna karşı itirazlarını sunma konusunda kendisine yeterli imkânın tanındığı görülmektedir.

65. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

66. Buna göre başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yapılan müdahalenin Anayasa'da bu hakka dair 13. ve 19. maddelerde yer alan güvencelere aykırılık oluşturmadığı görüldüğünden Anayasa'nın 15. maddesinde yer alan ölçütler yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

B. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

67. Başvurucu; bodrum katında bulunan ve 10 m2den daha küçük bir nezarethanede tek başına gözaltında tutulduğunu, bahse konu bu yerin sağlık ve kişisel hijyen koşulları yönünden oldukça yetersiz olduğunu, bu süreçte hukuka aykırı bir biçimde ailesi ile görüştürülmediğini, ayrıca dış dünya ile iletişim kurmasına olanak sağlayan televizyon ve radyo gibi eşyaların da temin edilmediğini, dolayısıyla gözaltında insani olmayan şartlarda barındırıldığını belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

2. Değerlendirme

68. Bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, §§ 16, 17).

69. Somut olayda başvurucu, genel olarak gözaltı sürecinde kamu görevlileri tarafından kötü muameleye maruz bırakıldığını ve insani olmayan gözaltı koşullarında kasti bir şekilde tutulduğunu ileri sürmektedir. Bu bölümdeki iddialar bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun yakalandığı andan itibaren kamu görevlilerinin kendisine kötü muamelede bulunduğundan şikâyetçi olduğu görülmektedir. Başvurucu, gözaltında tutulma koşullarının yetersizliğinden bahsetmişse de bu kapsamda maruz kaldığını ileri sürdüğü kötü muamelenin kamu görevlilerinin kasıt ve/veya ihmalinden mi yoksa salt tutulma koşullarından mı kaynaklandığını açıkça belirtmemiştir. Dolayısıyla söz konusu iddiaların Anayasa Mahkemesince doğrudan incelenebilmesi için yeterli bilgi ve belge bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda somut olayın koşullarında başvurucunun anılan iddialarının kamu görevlilerinin kasıt ve/veya ihmalinden kaynaklanıp kaynaklanmadığına dair adli ve/veya idari bir soruşturmayla ortaya konması gerekmektedir (Alparslan Altan [GK], B. No: 2016/15586, 11/1/2018, § 183).

70. Başvurucunun iddialarını herhangi bir adli ve/veya idari bir merciye ilettiğine dair bilgi ya da belge sunmadığı da gözetildiğinde hukuk sisteminde mevcut idari veya yargısal başvuru yolları tüketilmeksizin yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincillik niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.

71. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A.1.Gözaltına almanın hukuka aykırı olması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Tutuklamanın hukuki olmaması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

4. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 10/6/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Ahmet Ertaş [2.B.], B. No: 2017/16951, 10/6/2020, § …)
   
Başvuru Adı AHMET ERTAŞ
Başvuru No 2017/16951
Başvuru Tarihi 10/2/2017
Karar Tarihi 10/6/2020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin hukuki olmaması ile soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; gözaltında olumsuz koşullarda barındırılma nedeniyle de kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Yakalama, gözaltı Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Tutukluluk (suç süphesi ve tutuklama nedeni) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Tutulan kişinin yargı merciine başvuru hakkı (hakim önüne çıkarılma) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Kötü muamele yasağı Nezarethanenin fiziki koşuları Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 91
100
101
109
116
141
142
153
5237 Türk Ceza Kanunu 214
314
3713 Terörle Mücadele Kanunu 1
2
3
5
KHK 668 Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname 3
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi