TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
ALİ BACACI BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/64727)
Karar Tarihi: 10/6/2020
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
Celal Mümtaz AKINCI
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Raportör
Cafiye Ece YALIM
Başvurucu
Ali BACACI
Vekili
Av. Suat ÇETİNKAYA
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, Cumhuriyet Savcısının itirazının başvurucuya tebliğ edilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 7/12/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formları ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
9. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmıştır. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).
10. Başvurucu hakkında hükümlü olarak bulunduğu Menemen Açık Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) darbe girişimini destekleyici söylem ve hareketlerde bulunduğu iddiasıyla disiplin soruşturması başlatılmıştır.
11. Yapılan soruşturma sonucunda Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının 8/8/2016 tarihli kararı ile 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 43. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (d) bendi uyarınca başvurucunun "3 ay süre ile ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası" ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
12. Başvurucunun itirazı üzerine Karşıyaka İnfaz Hâkimliği (İnfaz Hâkimliği) Cumhuriyet savcısından görüş almış; Cumhuriyet savcısı 18/8/2016 tarihli görüş yazısında itiraz konusu disiplin cezasının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle itirazın reddini, disiplin cezasının onaylanmasını talep etmiştir. İnfaz Hâkimliği 20/10/2016 tarihli kararı ile başvurucunun itirazının kabulüne, disiplin cezasının iptaline karar vermiştir.
13. Kararın gerekçesinde, uyulması zorunlu olan kanuni sürelere uyulmadığı için disiplin cezasının iptaline karar verildiği belirtilmiştir.
14. İnfaz Hâkimliğinin iptal kararına karşı Cumhuriyet savcısı 26/10/2016 tarihinde Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının kararının usul yönünden hukuka uygun olduğunu belirterek itiraz etmiştir. Cumhuriyet savcısı 26/10/2016 tarihli itirazının ilgili kısımları şöyledir:
"...Menemen R/Açık Ceza İnfaz Kurumu'nda 15/07/2016 tarihinde yaşanan olay ile ilgili 25/07/2016 tarihli alınan kurum içi istihbaratlar ve hükümlü ifadelerine istinaden araştırma yapılmak amacı ile tutanak tutulduğu, yani olayın 25/07/2016 tarihinde öğrenildiği, tutulan tutanağın ertesi günü yani 26/07/2016 işleme alınarak aynı gün soruşturma için muhakkik atandığı, 29/07/2016 tarih ve 2016/11484 sayılı yazısı ile Karşıyaka İnfaz Hakimliği'nden ek süre talebinde bulunulduğu, Karşıyaka İnfaz Hakimliği'nin de 01/08/2016 tarih ve 2016/2463 esas ve 2016/2414 sayılı kararı ile 7 günlük ek süre talebinin ONANDIĞI, 01/08/2016 tarihinde kamera kayıtları incelenmesi sonucunda hazırlanan CD Çözüm Tutanağına istinaden 25/07/2016 tarihinde düzenlenen tutanakla bağlantısı bulunan başka hükümlülerin olmasından dolayı Menemen R/Açık Ceza İnfaz Kurumu'nun 01/08/2016 tarih ve 2016/11612 sayılı yazısı ile yeni bir disiplin dosyanın açıldığı ve bu dosyaya da muhakkik atandığı ve ilgili dosyalar hakkında muhakkikin zamanında raporunu tanzim edip disiplin kuruluna sunduğu, her iki dosyanında konu yönünden birlik arz ettiğinden disiplin kurulunca birleştirilerek ele alınıp incelendiği ve bunun da ilgili kararda açıkça belirtildiği aşikardır.
...
Karşıyaka İnfaz Hakimliği'nin gerekçeli kararında her ne kadar usul yönünden cezaların iptali kararı verilmiş ise de; disiplin dosyası bütün olarak ele alınarak incelendiğinde Menemen R/Açık Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu'nun 08/08/2016 tarih ve 2016/586 sayılı verilen kararı ve yine 08/08/2016 tarih ve 2016/54 karar sayılı İşyurdu Yönetim Kurulu Kararı'nın usul yönünden uygun olduğu aşikardır.
Karşıyaka İnfaz Hâkimliği'nin 08/08/2016 tarih 2016/2764 esas 2016/3380 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, Menemen R/Açık Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığı'nın 08/08/2016 tarih ve 2016/586 sayılı Disiplin Cezası Kararı'nın ve Menemen R/Açık Ceza İnfaz Kurumu İşyurdu Yönetim Kurulu Başkanlığı'nın 08/08/2016 tarih ve 2016/54 sayılı Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna iade kararlarının ONAYLANMASINA 4675 sayılı Kanunun 6. Maddesi uyarınca itirazen kamu adına talep olunur..."
15. İtirazı değerlendiren Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) Cumhuriyet savcısının itirazının kabulüne, Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının kararının onanmasına karar vermiştir. Mahkemenin kararının gerekçesi şöyledir:
"...Suç oluşturan eylemin suçun oluştuğu tarihten sonra öğrenilmesi üzerine başlatılan disiplin soruşturmalarının iptal edilmesi suç oluşturan eylemleri haklı gösteremeyeceği, 5275 sayılı Kanunun 47. maddesi 2. fıkrasında değinildiği üzere suç oluşturan eylemlerin öğrenilmesinden itibaren soruşturmanın başlatılacağı dosya içeriğinden anlaşılmakla, Menemen R/Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü C.Savcısının itirazının kabulüne, Karşıyaka İnfaz Hakimliğinin 20/10/2016 tarih, 2016/2764 E, 2016/3380 K. Sayılı kararının iptaline karar vermek gerekmiştir..."
16. Başvurucu nihai kararı 25/11/2016 tarihinde öğrenmiş, 7/12/2016 tarihinde süresi içinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. 5275 sayılı Kanun'un 43. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (d) bendi şöyledir:
"...(2) Ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezasını gerektiren eylemler şunlardır:
d) Kurumda korku, kaygı veya panik yaratabilecek biçimde söz söylemek veya davranışta bulunmak..."
18. 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu'nun "İnfaz hâkimliğince şikâyet üzerine verilen kararlar" kenar başlıklı 6. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"...Şikâyet başvurusu üzerine infaz hâkimi, duruşma yapmaksızın dosya üzerinden bir hafta içinde karar verir; ancak, gerek gördüğünde karar vermeden önce şikâyet konusu işlem veya faaliyet hakkında re’sen araştırma yapabilir ve ilgililerden bilgi ve belge isteyebilir; ayrıca ceza infaz kurumu ve tutukevi ile ilgili Cumhuriyet savcısının da yazılı görüşünü alır.
İnfaz hâkimi, inceleme sonunda şikâyeti yerinde görmezse reddine; yerinde görürse, yapılan işlemin iptaline ya da faaliyetin durdurulmasına veya ertelenmesine karar verir.
İnfaz hâkiminin kararlarına karşı şikâyetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren bir hafta içinde Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine göre acele itiraz yoluna gidilebilir.
İtiraz, infaz hakimliğinin kurulduğu yer ağır ceza mahkemesine yapılır..."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 10/6/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Silahların Eşitliği ve Çelişmeli Yargılama İlkelerinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
20. Başvurucu; hükümlü olarak bulunduğu Ceza İnfaz Kurumunda aldığı disiplin cezasına itirazı üzerine İnfaz Hâkimliğinin itirazının kabulüne ve disiplin cezasının iptaline karar verdiğini, bu karara karşı Cumhuriyet savcısının itiraz ettiğini, anılan itirazın kendisine tebliğ edilmeden Mahkemece disiplin cezasının onanarak kesinleştiğini, silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.
21. Bakanlık görüşünde, Mahkemenin evrak içeriğine ve karardaki gerekçeye göre Disiplin Kurulunun kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, sırf sürelere uyulmamış olmasının suç oluşturan eylemleri haklı göstermeyeceği gerekçeleriyle İnfaz Hâkimliğinin kararını kaldırarak Disiplin Kurulu Başkanlığının kararını onadığını belirtmiştir. Bakanlık ayrıca hukukun uygulanması ve yorumlanmasının mahkemelerin resen gözeteceği bir husus olduğunu, disiplin cezasına yapılan itiraz incelemesinde disiplin cezasının şartlarının oluşup oluşmadığını belirlemenin hâkimin takdir yetkisi kapsamında kaldığını vurgulamıştır.
22. Bakanlık görüşüne karşı başvurucu, bireysel başvuru dilekçesindeki iddialarını tekrarlamıştır.
2. Değerlendirme
23. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
24. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı, suç isnadına bağlı yargılamaların yanında bir kimsenin medeni hak ve yükümlülüklerinin karara bağlanmasıyla ilgili yargılamalarda da uygulanır. Anayasa'nın 36. maddesinin (1) numaralı fıkrasının medeni meselelerde uygulanabilmesi için ortada hukuk düzeni tarafından kişiye tanınmış veya en azından savunulabilir temeli bulunan bir hakkın bulunması gerekir. İkinci olarak bu hakla ilgili olarak ilgili kişinin menfaatini etkileyen bir uyuşmazlık mevcut olmalıdır. Öte yandan bu uyuşmazlık ihtilaf konusu hakkın tespiti ve bu haktan yararlanılması bakımından belirleyici bir nitelik arz etmelidir (Mehmet Güçlü ve Ramazan Erdem, B. No: 2015/7942, 28/5/2019, § 28).
25. Somut olay açısından başvuruya konu şikâyetin medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili bir uyuşmazlık olup olmadığı adil yargılanma hakkının kapsamının tespiti açısından önem taşımaktadır. Başvurucunun şikâyetinin konusu, Ceza İnfaz Kurumunda aldığı disiplin cezasına itirazı üzerine inceleme yapan İnfaz Hâkimliğinin kararına karşı Cumhuriyet savcısının itirazının kendisine tebliğ edilmediğine ilişkindir. Başvurucunun Ceza İnfaz Kurumunda gerçekleştirdiği eylemlerine ilişkin olarak 5275 sayılı Kanun’un disiplin hükümleri çerçevesinde disiplin kurulu tarafından ceza verilmiştir. Başvurucuya uygulanan disiplin cezası nedeniyle yaptığı itirazın İnfaz Hâkimliği tarafından incelenmesinin medeni hak kapsamında kaldığının ve dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6. maddesinin birinci fıkrasının uygulanmasının mümkün olduğunun kabul edilmesi gerekir (Giyasettin Aydın, B. No: 2013/1852, 25/3/2015, § 37).
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
26. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de görülmediğinden silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Genel İlkeler
27. Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes iddia, savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir. Anayasa'nın anılan maddesinde adil yargılanma hakkından ayrı olarak iddia ve savunma hakkına birlikte yer verilmesi, taraflara iddia ve savunmalarını mahkeme önünde dile getirme fırsatı tanınması gerektiği anlamını da içermektedir (Mehmet Fidan, B. No: 2014/14673, 20/9/2017, § 37).
28. Anayasa'nın 36. maddesine "...ile adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin de dâhil olduğu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Fazlı Celep, B. No: 2015/1025, 21/3/2018, § 22).
29. Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32). Bu usul güvencesi, uyuşmazlığın her iki tarafına da savunmasının temel dayanağı olan delilleri sunma imkânı tanınmasını kapsamaktadır (Yüksel Hançer, B. No: 2013/2116, 23/1/2014, § 18).
30. Silahların eşitliği ilkesinin tamamlayıcısı olan çelişmeli yargılama ilkesi kural olarak bir hukuk ya da ceza davasında tüm taraflara, gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında bilgi sahibi olma ve bunlarla ilgili görüş bildirebilme imkânı vermektedir (Hüseyin Sezen, B. No: 2013/1793, 18/9/2014, § 38).
31. Ceza davaları ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin davaların usul kuralları da dâhil olmak üzere yargılamanın tüm aşamalarında silahların eşitliği ilkesi ve çelişmeli yargılama hakkının güvence altına alınarak adil yargılanma hakkının korunması hukuk devleti olmanın bir gereğidir. Asıl kural tarafların eşit şartlarda yargılamaya katılımının sağlanması, gösterdikleri kanıtlardan ve sundukları görüşlerden bilgi sahibi olması ve bunlarla ilgili görüşlerini bildirebilme imkânının kendilerine verilmesidir (Taylan Özgür Tor, B. No: 2013/2454, 12/3/2015, § 43). Bireylerin aleyhlerine başlatılan dava ve diğer yargısal süreçlerden haberdar edilmeleri, bunlara ilişkin dilekçe ve talep yazılarının kendilerine tebliğ edilmesi karşı savunma yapabilme, iddia ve görüşlerini dile getirebilme imkânının korunması bakımından büyük önem taşımaktadır (Hacı Karabulut, B. No: 2017/14871, 9/10/2019, § 30).
32. Anayasa Mahkemesi, benzer iddiaların ileri sürüldüğü bir başvuruda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamenin tebliğ edilmediği şikâyetini incelenmiştir. Anayasa Mahkemesince başvurucunun Yargıtay önündeki başarı şansını zedeleyen her türlü mütalaadan haberdar edilme hakkına sahip olduğu ve tebliğnamenin niteliğine rağmen başvurucuya tebliğnameye karşı yazılı görüş bildirme olanağının tanınmamasının başvurucunun silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerini ihlal ettiği sonucuna varılmıştır (Gürhan Nerse, B. No: 2013/5957, 30/12/2014, §§ 33-40).
33. Öte yandan adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri mutlak değildir. Bazı durumlarda birtakım zorunluluklar veya daha üstün değerdeki bir kamusal yarar gözetilerek bu ilkelerin gereklerinin belli ölçüde yumuşatılması ve bunlara aykırı tedbirler alınması mümkündür. Dolayısıyla silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine aykırı işlemlerin yapılması tek başına adil yargılanma hakkının ihlal edilmesi sonucunu doğurmaz. Sözü edilen ilkelere aykırı işlemlerin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğinden söz edilebilmesi için bu aykırılığın bir bütün olarak bakıldığında yargılamanın hakkaniyetini zedelemiş olması gerekir (Hacı Karabulut, § 32).
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
34. Somut olayda başvurucunun da aralarında bulunduğu hükümlüler hakkında darbe girişimi sırasında, darbe girişimini destekleyici söylem ve eylemlerde bulunduğu iddiasıyla disiplin soruşturması yapılmıştır. Başvurucunun söylem ve eylemleri nedeniyle ziyaretçi kabulünden yoksun bırakılmasına, ayrıca adli soruşturma yapılması için suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmiştir. Başvurucu, ziyaretçi kabulünden yoksun kalma cezasına itiraz etmiş; İnfaz Hâkimliği başvurucunun itirazını kabul ederek disiplin cezasının iptaline karar vermiş ve başvurucu lehine bir durum oluşmuştur. Cumhuriyet savcısı tarafından İnfaz Hâkimliğinin kararına itiraz edilmiştir. Mahkeme itirazı kabul ederek disiplin cezasının onaylanmasına karar vermiştir. Başvurucu, Cumhuriyet savcısının itirazının kendisine tebliğ edilmediğini iddia etmektedir.
35. Başvurucunun Cumhuriyet savcısının itirazından haberdar edilmesi, itiraz içeriğindeki iddialara karşı savunmalarda bulunabilmesi için gereklidir. Cumhuriyet savcısının itirazı tebliğ edilmeyerek başvurucunun Cumhuriyet savcısının iddialarına karşı görüş bildirme imkânı elinden alınmış, başvurucu zayıf ve dezavantajlı bir konuma düşürülmüştür.
36. Cumhuriyet savcısının itirazı başvurucuya tebliğ edilmemiş, başvurucu bu itirazdan disiplin cezasının onanması kararının kendisine tebliğiyle birlikte haberdar olmuştur. Başvurucunun silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine aykırı bir uygulamaya maruz kalmıştır. Ancak bu aykırılığın bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedeleyip zedelemediği değerlendirilmelidir. Bu nedenle itirazda dile getirilen görüşlerin Cumhuriyet Savcılığı tarafından daha önce dile getirilip getirilmediği başvurucunun bu itirazda belirtilen görüşlerden haberdar olup olmadığı, karşı beyanda bulunma imkânının olup olmadığı değerlendirilmelidir.
37. Başvurucu, Cumhuriyet savcısının itirazının içeriğindeki görüşlerinden daha önceki safhalarda haberdar olmamıştır. Cumhuriyet savcısının daha önce başvurucunun itiraz talebine karşılık olarak disiplin cezasının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek disiplin cezasının onanması ve itirazın reddedilmesi yönünde İnfaz Hâkimliğine görüş bildirdiği, detaylı bir gerekçeye yer vermediği anlaşılmaktadır. Başvurucunun Cumhuriyet savcısının görüşüne karşı disiplin cezasının onanması kararının verilmesinden önceki safhalarda beyanda bulunma imkânı elde edemediği görülmektedir. Dolayısıyla Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının başvurucuya tebliğ edilmeksizin başvurucu aleyhine karar verilmesinin bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği kanaatine varılmaktadır.
38. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun adil yargılanma hakkı kapsamında silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
B. Diğer İhlal İddiaları Yönünden
39. Başvurucu; duruşma yapılmadan, tanık dinlenmeden gerekçesiz şekilde karar verildiğini, verilen disiplin cezası nedeniyle koşullu salıverilme süresinin etkilendiğini, masumiyet karinesinin, adil yargılanma hakkının, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verildiğinden başvurucunun diğer şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
40. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."
41. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında, ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi hususunda genel ilkeler belirlenmiştir.
42. Mehmet Doğan kararında özetle uygun giderim yolunun belirlenebilmesi açısından öncelikle ihlalin kaynağının belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Buna göre ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca kural olarak ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmedilir (Mehmet Doğan, §§ 57, 58).
43. Anayasa Mahkemesinin tespit edilen ihlalin giderilmesi amacıyla yeniden yargılama yapılmasına hükmettiği hâllerde ilgili usul kanunlarında düzenlenen yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak yargılamanın yenilenmesi sebebinin varlığının kabulü ve önceki kararın kaldırılması hususunda derece mahkemesinin herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Zira ihlal kararı verilen hâllerde yargılamanın yenilenmesinin gerekliliği hususundaki takdir derece mahkemelerine değil ihlalin varlığını tespit eden Anayasa Mahkemesine bırakılmıştır. Derece mahkemesi Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirttiği doğrultuda ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yapmakla yükümlüdür (Mehmet Doğan, § 59).
44. Başvurucu, yeniden yargılama yapılmasına hükmedilerek ihlalin giderilmesi ve uğradığı zararın tazminine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
45. Anayasa Mahkemesi, Cumhuriyet Savcılığının itirazının başvurucuya tebliğ edilmeden başvurucu aleyhine karar verilmesi nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Dolayısıyla ihlalin itiraz tebliği sağlanmadan itirazı karara bağlayan mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
46. Bu durumda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Buna göre yapılacak yeniden yargılama ise 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş, öncelikle ihlale yol açan mahkeme kararının ortadan kaldırılması ve nihayet ihlal sonucuna uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılması amacıyla Mahkemeye gönderilmek üzere İnfaz Hâkimliğine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
47. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğu sonucuna varıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
48. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 239,50 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.239,50 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının güvencelerinden olan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin adil yargılanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması amacıyla Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Karşıyaka İnfaz Hâkimliğine (E.2016/2764, K.2016/3380 sayılı dosyası) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
E. 239,50 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.239,50 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 10/6/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.