logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ali Özmen İnşaat Taah. Tur. Gıda Madencilik San. ve Tic. Ltd. Şti. [1.B.], B. No: 2017/18746, 22/7/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ALİ ÖZMEN İNŞAAT TAAH. TUR. GIDA MADENCİLİK SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/18746)

 

Karar Tarihi: 22/7/2020

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

M. Emin ŞAHİNER

Başvurucu

:

Ali Özmen İnşaat Taah. Tur. Gıda Madencilik San. ve Tic. Ltd. Şti.

Vekili

:

Av. Mehmet EYİ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, başvurucunun idari para cezası tutanağında başvurulması gerekli yargı mercii olarak gösterilen idare mahkemesinde dava açmasına rağmen yanlış yargı kolunda dava açtığından bahisle davanın reddedilerek vekâlet ücreti ödemek zorunda bırakılması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 22/3/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu, Tavşanlı'da inşaat işiyle iştigal eden bir şirkettir. Başvurucunun yapımını sürdürdüğü inşaatta iş kazası meydana geldiği ileri sürülmüştür.

9. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK/Kurum) Kütahya İl Müdürlüğü Tavşanlı Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 26. maddesi uyarınca gerekli bildirimin yapılmadığı gerekçesiyle 23/5/2016 tarihinde 4.932 TL idari para cezası tesis edilmiştir. İdari Para Cezası Tutanağı başvurucuya 30/5/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.

10. Kurumun iş kazası ve meslek hastalığı bildiriminin süresi içinde yapılmaması konulu ve mezkûr para cezasının ödenmesi talebini içeren 23/5/2016 tarihli yazısında ayrıca başvurucunun idari para cezasına karşı başvuru yolu olarak on beş gün içinde Müdürlüğe itiraz edebileceği, itirazın reddedilmesi hâlinde de itirazın reddine dair kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesinde dava açabileceği belirtilmiştir.

11. Başvurucu, hakkında tesis edilen para cezası verilmesine ilişkin idari işleme karşı 6/5/2016 tarihinde Tavşanlı Sosyal Güvenlik Merkezine itirazda bulunmuştur. Başvurucu itiraz dilekçesinde iş kazasına uğrayan A.H.nin şirketlerinin çalışanı olmayıp iş kazası geçirmesinin mümkün olmadığını iddia etmiştir. Tavşanlı Ünite İtiraz Komisyonu 20/6/2016 tarihli kararıyla, işlemlerin Kurum Denetmenliğince tanzim olunan 4/4/2016 tarihli rapora istinaden yapıldığı gerekçesiyle reddine karar vermiştir. İtirazın reddine ilişkin komisyon kararı da başvurucuya 12/7/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. İlgili kararda da tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesinde dava açabileceği belirtilmiştir.

12. Başvurucu, SGK'nın para cezası verilmesine ilişkin işlemi ile bu işleme karşı yaptığı itirazın reddine ilişkin Ünite İtiraz Komisyonunun ret işleminin iptali talebiyle 11/8/2016 tarihinde Eskişehir 1. İdare Mahkemesinde dava açmıştır. Başvurucu dava dilekçesinde Şirket yetkililerinin ifadelerine başvurulmadan düzenlenen rapora istinaden cezanın kesildiğini, rapor ve dayanağı belgelerin davacı Şirkete tebliğ edilmediğini, yalnızca kaza geçiren şahsın beyanına dayanılarak cezanın kesildiğini ileri sürmüştür.

13. Eskişehir 1. İdare Mahkemesi 24/8/2016 tarihli kararıyla, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) 20/4/2016 tarihli kararına göre Kütahya'nın idare ve vergi mahkemesi yönünden Eskişehir İdare ve Vergi Mahkemesi yargı alanından çıkarılarak bağlı bulunduğu bölge idare mahkemesi yargı alanı içinde bulunan en yakın idare ve vergi mahkemesi olan Manisa İdare ve Vergi Mahkemesi yargı alanına bağlanması öngörüldüğü gerekçesine istinaden davanın yetki yönünden reddine ve dava dosyasının yetkili Manisa İdare Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

14. Manisa 2. İdare Mahkemesi de 19/10/2016 tarihli kararıyla, HSYK'nın 6/9/2016 tarihli kararına göre 1/10/2016 tarihinden itibaren Kütahya İdare Mahkemesinin faaliyete geçirilmesine karar verildiğinden atama işlemiyle ilgili bu davanın görüm ve çözümünün söz konusu idari işlemi tesis eden davalı idarenin bulunduğu yer olan Kütahya İdare Mahkemesine ait olduğu gerekçesine istinaden davanın yetki yönünden reddine ve dava dosyasının yetkili Kütahya İdare Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

15. Kütahya İdare Mahkemesi ise 23/1/2017 tarihli kesin kararıyla, 30/3/2015 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 6/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Kanun'la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere idari yaptırım kararlarına karşı bu Kanun'un kanun yoluna ilişkin hükümlerinin diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde uygulanacak olması nedeniyle görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Kanun dikkate alınacağından idari para cezasına karşı açılan davanın adli yargının görevine girdiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiştir. Kararda ayrıca Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 990 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesi ve 129,55 TL yargılama giderinin başvurucu üzerinde bırakılması hükümlerine de yer verilmiştir.

16. Mahkeme kararı başvurucuya 22/2/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.

17. Başvurucu 22/3/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Mahkemenin 22/7/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

19. Başvurucu, idarece tarafına gönderilen İdari Para Cezası Tutanağı'nda başvurulması gerekli yargı mercii olarak gösterilen idare mahkemesinde dava açmasına rağmen yanlış yargı kolunda dava açtığından bahisle davanın reddedilerek vekâlet ücreti ödemek zorunda bırakılmasından yakınmaktadır. Başvurucuya göre idari para cezasını tesis eden idarenin başvurulması gerekli yargı mercileri konusunda kendisini yanıltması sonucu görevsiz mahkemede dava açmış olmasında kendisine herhangi bir kusur izafe edilemeyecektir. Başvurucu sonuç olarak aslında görevli olmayan yargı merciini müracaat yeri olarak göstermek suretiyle görevli olmayan yargı yerinde dava açılmasına sebep olan taraf idare iken yine idare lehine vekâlet ücretine hükmedildiğini belirterek mülkiyet hakkının, kanuni hâkim güvencesinin ve hak arama hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

21. Başvurucunun ileri sürdüğü ihlal iddialarının niteliği nazara alınarak başvurunun kabul edilebilirlik kriterlerinden olan anayasal ve kişisel önemden yoksun olma kriteri yönünden incelenmesi gerekir.

22. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında anayasal açıdan önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvuruların esastan incelenmeksizin reddedilebileceği hüküm altına alınmıştır.

23. Anılan hükümle anayasal ve kişisel önemden yoksun başvuruların esastan incelenmemesine imkân tanıyan ek bir kabul edilebilirlik kriteri getirilmiştir. Dolayısıyla diğer tüm kabul edilebilirlik kriterlerini taşısa hatta esas hakkında incelemeye geçildiğinde ihlal kararı verilebilecek özelikte olsa bile 6216 sayılı Kanun’da belirtilen nitelikteki bir başvuru kabul edilemez bulunabilecektir (K.V. [GK], B. No: 2014/2293, 1/12/2016, § 55).

24. Kanun’da anayasal ve kişisel önemden yoksun başvuruların kabul edilemez bulunabilmesi için iki koşul öngörülmüştür. Anayasal önem olarak adlandırılabilecek olan birinci koşul başvurunun Anayasa’nın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımaması, kişisel önem olarak adlandırılabilecek olan ikinci koşul ise başvurucunun önemli bir zarara uğramamasıdır (K.V. § 57).

25. Anayasa hükümlerinin yorumlanması açısından önem taşıma unsurunun başta Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru yoluyla daha önce yorumlamadığı meseleleri kapsadığında kuşku bulunmamaktadır. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, bir meseleyle ilgili olarak daha önce Anayasa’nın ilgili hükümlerini yorumlamış olsa bile değişen durumları dikkate alarak yeniden yorumlama ihtiyacı duyabilir. Bu durumda da o meseleye ilişkin başvurunun anayasal öneminin bulunduğunu kabul etmek gerekir (K.V., § 63).

26. Anayasa hükümlerinin uygulanması açısından başvurunun önem taşıdığının söylenebilmesi için kamu makamları ve derece mahkemelerinin belli bir meseleye ilişkin uygulamalarının Anayasa Mahkemesi yorumlarından farklı olması ve bu farklılığın da önemli olması gerekir (K.V., § 64).

27. Kişisel önemin bulunmaması koşulu ise -başvurucunun içinde bulunduğu koşullar da dâhil olmak üzere- her olayın kendine özgü koşulları dikkate alınarak ve objektif verilerden hareket edilerek Anayasa Mahkemesi tarafından değerlendirilir (K.V., §§ 66, 67).

28. Anayasa Mahkemesi, önüne gelen iddialara ilişkin birçok başvuruda masumiyet karinesinin kapsam ve içeriğini belirlemiştir. Bu kapsamda somut başvuruda dile getirilen şikâyetlere benzer şekildeki ihlal iddialarına ilişkin başvurularda (Taner Koyuncu, B. No: 2015/11678, 24/5/2018, §§ 30-33; Mehmet Güzeloğlu, B. No: 2014/3134, 7/6/2017, §§ 38-41; Mehmet Şirin Akın, B. No: 2015/17644, 3/7/2018, §§ 33-36) ilgili Anayasa kurallarının yorumlandığı anlaşılmaktadır.

29. Buna göre Anayasa Mahkemesinin sıklıkla uygulanmış açık bir içtihadının bulunduğu mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin başvurunun genel bir soruna işaret etmediği gibi Anayasa'nın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından da önem taşıdığının ortaya konulamadığı sonucuna varılmıştır.

30. Başvurucu, Mahkemece somut olayda aleyhine hükmedilen vekâlet ücretimiktarının 990 TL olduğunu ifade etmektedir. Anılan miktarın inşaat işiyle iştigal eden bir şirkete sahip olan mali durumuna ciddi anlamda zarar verdiği ve kendisi için ne denli önemli olduğu hususunda başvurucunun herhangi bir açıklamasının olmadığı da gözetildiğinde başvuru konusu miktarın başvurucu açısından önemli bir zarar oluşturduğu kanaatine ulaşılamamıştır.

31. Sonuç olarak somut olayda başvuru Anayasa'nın yorumlanması ve uygulanması açısından önem taşımadığı gibi başvurucunun da önemli bir zarara uğramadığı sonucuna varılmıştır.

32. Açıklanan gerekçelerle anayasal ve kişisel önemden yoksun olduğu anlaşılan başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun anayasal ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 22/7/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Ali Özmen İnşaat Taah. Tur. Gıda Madencilik San. ve Tic. Ltd. Şti. [1.B.], B. No: 2017/18746, 22/7/2020, § …)
   
Başvuru Adı ALİ ÖZMEN İNŞAAT TAAH. TUR. GIDA MADENCİLİK SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
Başvuru No 2017/18746
Başvuru Tarihi 22/3/2017
Karar Tarihi 22/7/2020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, başvurucunun idari para cezası tutanağında başvurulması gerekli yargı mercii olarak gösterilen idare mahkemesinde dava açmasına rağmen yanlış yargı kolunda dava açtığından bahisle davanın reddedilerek vekâlet ücreti ödemek zorunda bırakılması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı Para Cezası Anayasal ve Kişisel Önemin Olmaması
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi