logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Surp Haç Tibrevank Ermeni Lisesi Vakfı [2.B.], B. No: 2017/20289, 21/7/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SURP HAÇ TİBREVANK ERMENİ LİSESİ VAKFI BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/20289)

 

Karar Tarihi: 21/7/2020

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Umut FIRTINA

Başvurucu

:

Surp Haç Tibrevank Ermeni Lisesi Vakfı

Vekili

:

Av. Ömer KANTİK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru miras yolu ile intikal ettiği hâlde Maliye Hazinesi adına tescil edilen taşınmazların gayrimüslim cemaat vakfına iadesi sürecinde açılan tazminat davasının kısmen reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 10/4/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu, merkezi İstanbul şehrinde olan Ermeni Lisesi Vakfıdır.

A. Vasiyetname ve Tenfiz Süreci

9. İstanbul'un Kadıköy ilçesi Zühtüpaşa Mahallesi 279 ada 5 parsel sayılı arsa niteliğindeki taşınmazın 24/32 payı -1.048,87 m2- Ermeni kökenli vatandaş K.Ç. (vasiyet eden) adına kayıtlıdır. Vasiyet eden, Beyoğlu 3. Noterliğinin 31/8/1960 tarihli vasiyetnamesi ile adına kayıtlı taşınmazdaki hissesinin tamamını başvurucu Vakfa vasiyet etmiştir. Vasiyet eden 17/1/1968 tarihinde vefat etmiştir.

10. Başvurucu Vakıf, vasiyet edenin mirasçılarının ve miras paylarının belirlenmesi için İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesinde veraset davası açmıştır. Mahkemenin 7/5/1969 tarihli veraset belgesine göre vasiyet edenin tek mirasçısı kardeşidir.

11. Kadıköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi 10/9/1970 tarihli kararı ile itiraza uğramayan Beyoğlu 3. Noterliğinin 31/8/1960 tarihli vasiyetnamenin tenfizine karar vermiştir.

12. Kadıköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesince 12/10/1970 tarihinde verilen izne istinaden vasiyete konu arsa niteliğindeki taşınmaz, kat mülkiyetine çevrilmiş ve 24/32 hisseye karşılık olarak altı bağımsız bölüm düşmüştür.

13. Vasiyet eden adına kayıtlı olup Mahkemenin tenfiz kararı uyarınca başvurucu Vakfa devredilmesi gereken taşınmazlar on iki on üç yıl boyunca devredilmemiştir. Başvurucu Vakıf anılan karar uyarınca zilyetliğinde bulundurduğu taşınmazları kiraya vermek suretiyle taşınmazlardan gelir elde etmiştir. Ayrıca bahsi geçen taşınmazların vergileri 1983 yılına kadar Vakıfça ödemiştir.

B. Hazine Adına Tescil ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Süreci

14. Kadıköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi vasiyet edenin başkaca mal varlığı bulunması nedeniyle tereke dosyasında Av. O.A.nın kayyum olarak atanmasına karar vermiş, kayyum ise Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 1974 tarihli bir kararına istinaden vakıfların vasiyetname ile mal edinemeyeceklerinden bahisle dosyanın yeniden ele alınmasını ve keyfiyetin Hazineye ihbar edilmesini istemiştir. Mahkeme, bu dilekçe üzerine durumu Hazineye ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne bildirmiş; Vakıflar Genel Müdürlüğü ve başvurucu Vakıf dilekçelerini sunmuştur.

15. Kadıköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi 20/9/1984 tarihli ek karar ile başvurucu Vakfın veraset yoluyla mal edinemeyeceği kanaatiyle daha önce verilen ve itiraza uğramadan kesinleşmiş tenfiz kararını iptal ederek tereke kapsamından çıkarılan taşınmazları yeniden terekeye dâhil etmiştir.

16. Bunun üzerine Maliye Hazinesi tarafından vasiyet edenin kardeşi hakkında gaiplik kararı alınması amacıyla Kadıköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılmıştır. Mahkeme 15/11/1989 tarihinde vasiyet edenin kardeşinin gaipliğine hükmetmiş, kararın kesinleşmesinin ardından tavzih yoluyla vermiş olduğu 16/10/1990 tarihli kararla ise vasiyete konu taşınmazların Hazine adına tapuya tescil edilmesine karar vermiştir. Karar üzerine altı bağımsız bölüm 18/12/1990 tarihinde Hazine adına tescil edilmiştir.

17. Maliye Hazinesi 1992 yılında A. İnşaat ve Dış Tic. A.Ş. ile inşaat sözleşmesi yapmış ve İstanbul 25. Noterliğinin 25/6/1992 tarihli işlemi ile 5 parsel sayılı taşınmazın diğer hissedarlarıyla birlikte adı geçen Şirkete vekâlet vermiştir. Bina yıkılmış ve 5/11/1992 tarihli işlem ile cins tashihi yapılarak arsaya dönüştürülmüştür. İstanbul'un Kadıköy ilçesi Zühtüpaşa Mahallesi 279 ada 4 parsel sayılı taşınmaz ile vasiyetname kapsamında kalan 5 parsel sayılı taşınmaz 5/11/1992 tarihinde tevhit edilmiş ve oluşan 2.771 m2 büyüklüğündeki 19 parsel sayılı taşınmazın 1.049 m2 si Hazine adına tescil edilmiştir.

18. Tevhit edilen taşınmazla ilgili olarak 30/11/1992 tarihinde inşaat ruhsatı alınmış ve otuz iki daire yapılmasına karar verilmiştir. Kadıköy 7. Noterliğinin 29/1/1993 tarihli işlemi ile bağımsız bölümlerin kimlere ait olacağı belirlenmiştir. Başvurucu Vakfın beyanına göre biri hisseli olmak üzere on üç bağımsız bölüm Hazineye kalmıştır. Başvurucu Vakıf, noter işlemi neticesinde 279 ada 19 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 1, 5, 6, 7, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 19 ve 20 numaralı bağımsız bölümlerin tamamı ile 8 numaralı bağımsız bölümün 77078/171802 hissesinin Hazineye ait olacağının öngörüldüğünü ifade etmiştir. Maliye Hazinesi tarafından 7, 8, 10, 12 ve 14 numaralı bağımsız bölümler muhtelif tarihlerde üçüncü kişilere satılmıştır.

C. İade Süreci

19. 20/2/2008 tarihli ve 5737 sayılı Vakıflar Kanunu 27/2/2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5737 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesi ile 1936 beyannamelerinde kayıtlı olup hâlen bu vakıfların tasarruflarında bulunan, nam-ı müstear veya nam-ı mevhumlar adına tapuda kayıtlı olan taşınmazlar ile 1936 beyannamesinden sonra cemaat vakıfları tarafından satın alınmış, cemaat vakıflarına vasiyet edildiği veya bağışlandığı hâlde mal edinememe gerekçesiyle Hazine, Vakıflar Genel Müdürlüğü, vasiyet edenler veya bağışlayanlar adına tapuda kayıtlı olan taşınmazların tapu kayıtlarındaki hak ve mükellefiyetleri ile birlikte bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on sekiz ay içinde müracaat edilmesi hâlinde Vakıflar Meclisinin olumlu kararından sonra ilgili tapu sicil müdürlüklerince cemaat vakıfları adına tescil edilmeleri hükme bağlanmıştır.

20. Başvurucu Vakıf 5737 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesi kapsamında vasiyetnameye konu taşınmazların iade edilmesi için Vakıflar Genel Müdürlüğünden talepte bulunmuştur. İdare 5/7/2010 tarihli yazısıyla taleplerin değerlendirmeye alınmadığını bildirmiştir.

21. 5737 sayılı Kanun'a 22/8/2011 tarihli ve 651 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 17. maddesiyle eklenen geçici 11. maddesinin birinci fıkrası ile cemaat vakıflarının 1936 beyannamesinde kayıtlı olup malik hanesi açık olan taşınmazları, 1936 beyannamesinde kayıtlı olup kamulaştırma, satış ve trampa dışındaki nedenlerle Hazine, Vakıflar Genel Müdürlüğü, belediye ve il özel idaresi adına kayıtlı taşınmazları ve 1936 beyannamesinde kayıtlı olup kamu kurumları adına tescilli olan mezarlıkları ve çeşmelerinin tapu kayıtlarındaki hak ve mükellefiyetleri ile birlikte bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on iki ay içinde müracaat edilmesi hâlinde Vakıflar Meclisinin olumlu kararından sonra ilgili tapu sicil müdürlüklerince cemaat vakıfları adına tescil edilmesine olanak tanınmıştır. Ayrıca maddenin ikinci fıkrasında da cemaat vakıfları tarafından satın alınmış, cemaat vakıflarına vasiyet edildiği veya bağışlandığı hâlde mal edinememe gerekçesiyle Hazine veya Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tapuda kayıt edilen taşınmazlardan üçüncü şahıslar adına kayıtlı olanların Maliye Bakanlığınca tespit edilen rayiç değerinin Hazine veya Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından ödeneceği düzenlenmiştir.

22. Başvurucu Vakıf, 5737 sayılı Kanun'un geçici 11. maddesinin yürürlüğe girmesi üzerine sekiz taşınmazın adına tescili talebiyle Vakıflar İstanbul 2. Bölge Müdürlüğüne müracaat etmiştir. Vakıflar Meclisi 25/3/2013 tarihinde taşınmazların anılan Kanun maddesinin kapsamında olmadığı gerekçesiyle bu talebi reddetmiştir.

D. Tazminat Davası Süreci

23. Başvurucu Vakıf, 5737 sayılı Kanun'un geçici 11. maddesi kapsamında diğer taşınmaz bölümleriyle ilgili talepte bulunma hakları saklı kalmak kaydıyla sadece Maliye Hazinesi tarafından üçüncü kişilere satılan beş bağımsız bölümle ilgili olarak İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) haksız fiilden kaynaklanan tazminat davası açmıştır. Başvurucu Vakıf dava dilekçesinde özetle dava konusu taşınmazla ilgili olarak yapılan tevhit işlemi neticesinde inşaat ruhsatı alındığını, noterde tüm hissedarların katılımıyla yapılan paylaşıma göre on üç bağımsız bölümün Hazineye düştüğünü belirtmiştir. Vakıf ayrıca sekiz bağımsız bölümün hâlen Hazine adına kayıtlı olduğunu, 7, 8, 10, 12 ve 14 numaralı bağımsız bölümlerin ise Hazine tarafından üçüncü kişilere satıldığını ileri sürmüştür. Son olarak üçüncü kişilere satılan bu taşınmazlarla ilgili tazminat talebinde bulunmuştur.

24. Maliye Hazinesi savunma dilekçesinde özetle başvurucu Vakıf tarafından kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden Hazineye on üç bağımsız bölüm düştüğü iddiasının yersiz olduğunu, sözleşme gereğince dokuz bağımsız bölümün Hazine adına tescil edildiğini vurgulamıştır. Yüklenici inşaat firması tarafından Hazine alacağına karşı teminat olarak fazladan dört bağımsız bölümün üzerinde kat irtifakı kurulmuş ise de bunların inşaat yapımı aşamalarında kademeli ve belli bir program dâhilinde, şirketin inşaatı bitirme oranına göre şirket tasarrufuna bırakıldığı ifade edilmiştir. Ayrıca başvurucu Vakfın 5737 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesinde belirtilen vakıflardan olmadığı ve bu taşınmaz üzerinde hak iddia etmesinin söz konusu olmayacağı öne sürülmüştür.

25. Mahkemece 21/3/2014 tarihinde bilirkişilerle birlikte keşif yapılmıştır. Yapılan keşif sonucu 15/4/2014 tarihli bilirkişi raporu ve bu rapora itiraz üzerine düzenlenen ek raporlar Mahkemeye sunulmuştur.

26. Bilirkişi raporu ve ek raporlarda özetle şu tespitlere yer verilmiştir:

i. Dava konusu 279 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 24/32 hissesi K.Ç. adına kayıtlıyken komşu 4 parsel sayılı taşınmaz ile tevhit edilerek 19 parsel sayılı taşınmaz oluşmuştur. Bu parsel üzerinde 18 kattan oluşan binada 32 bağımsız bölüm bulunmaktadır.

ii. Taşınmazda kayıtlı 1, 5, 6, 7, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 19 ve 20 numaralı bağımsız bölümlerin tamamı Maliye Hazinesi adına kayıtlıyken 8 numaralı bağımsız bölüm M.D. ile hisseli olarak Maliye Hazinesi adına kayıtlıdır.

iii. 7, 8, 10, 12 ve 14 numaralı bağımsız bölümlerin satışı Hazine tarafından gerçekleştirilmiştir. 7 numaralı bağımsız bölüm ihale yoluyla satılmıştır. Son duruma göre sekiz bağımsız bölüm hâlen Hazine adına kayıtlıdır.

iv. Dava konusu parselin bulunduğu yer, mevki ve mimari projesi itibarıyla 10, 12 ve 14 numaralı bağımsız bölümlerin dava tarihi itibarıyla rayiç değeri ayrı ayrı 2.200.000 TL, 8 numaralı bağımsız bölümün dava tarihi itibarıyla rayiç bedeli 2.000.000 TL, 7 numaralı bağımsız bölümün dava tarihi itibarıyla rayiç bedeli 1.600.000 TL'dir.

 v. İtiraz üzerine dosya yeniden değer yönünden bilirkişilere tevdi edilmiş ve ek rapor alınmıştır. Buna göre 8, 10, 12 ve 14 numaralı bağımsız bölümlerin maliki Hazine iken Hazine temsilcisinin verdiği vekâlet ile satışlar A. İnşaat ve Dış Tic. A.Ş. tarafından yapılmıştır. 7 numaralı bağımsız bölüm ise ihale ile Hazine tarafından satılmıştır. Raporda belirtilen değerler değerlendirme tarihine uygundur.

vi. Dava konusu yapılan 8, 10, 12 ve 14 numaralı bağımsız bölümlerin kat karşılığı inşaat sözleşmesinde müteahhite düşen yerlerden olup olmadığı hususunda net bir açıklama bulunmadığı ifade edilerek anılan bağımsız bölümlerin sözleşme gereğince arsa sahibi Hazineye düşen bağımsız bölümler mi yoksa müteahhite düşen bağımsız bölümler mi olduğunun net olarak belirlenmesi için dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Bilirkişiler tarafından 26/8/2015 tarihli ikinci ek rapor Mahkemeye sunulmuştur.

vi. Raporda yükleniciyle yapılmış kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre %34,60 hissenin müteahhite, %65,40 hissenin arsa sahibine ait olacağının kararlaştırıldığı açıklanmıştır. Sözleşmenin özel idari teknik şartnamesinde hazineye verilecek daire adedinin 1, 3, 4, 5, 6, 7 ve 10. katlardan 140 m2 alanlı toplam yedi, 3 ve 10. katta 217 m2 alanlı iki olacağının öngörüldüğü ifade edilmiştir.

27. Mahkeme 3/9/2015 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Kararın gerekçesinde özetle;

i. Başvurucu Vakfın mevcut yasal düzenlemeler kapsamına göre dava açma hakkının bulunup bulunmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği açıklanmıştır. Bilirkişiler tarafından hazırlanan 26/11/2014 tarihli raporda başvurucu Vakfın 5737 sayılı Kanun'un geçici 11. maddesinin ikinci fıkrasına dayanarak Hazineden tazminat talep edebileceğinin belirtildiği ifade edilerek Vakfın dava açma hakkının olduğu kabul edilmiştir.

ii. Dava konusu taşınmazda resen oluşturulan bilirkişi kurulu ile birlikte 21/3/2014 tarihinde keşif yapıldığı, yapılan keşif sonucu düzenlenen 15/4/2014 tarihli bilirkişi raporu ve ek raporuna itibar edildiği ifade edilmiştir. Raporda özetle sözleşmeye göre Hazineye dokuz bağımsız bölüm verileceği açıklanmıştır.

iii. Başvurucu Vakfın dosya kapsamına göre cemaat vakıflarından olduğu ve yabancı vakıf niteliğinde bulunmadığı belirtilmiştir.

iv. Hazinenin kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve satış vaadi sözleşmesi ile taşınmaz üzerinde inşaat yapımını sağladığına ve Hazinenin başvurucunun halefi olarak sözleşmeyi imzaladığına dikkat çekilmiştir.

v. Sözleşmede arsa sahibinin oranının %65,40 olduğu ve buna karşılık dokuz bağımsız bölüm isabet ettiği açıklanmıştır. Kalan dört bağımsız bölümün ise sözleşmede müteahhit hissesine tekabül eden bağımsız bölümler olduğu belirtilmiştir. Bu bağımsız bölümlerin idare tarafından verilen vekâletname ile yüklenici şirket tarafından satıldığının tapu kaydından görüldüğünün altı çizilmiştir. Buna göre anılan bağımsız bölümlerin sözleşme gereğince müteahhidin emeği karşılığında verildiğinin açık olduğu belirtilmiştir.

vi. Sonuç olarak davalı idarenin sadece 7 numaralı bağımsız bölümün satışı nedeni ile başvurucu Vakfa karşı sorumlu olduğu, diğer dört bağımsız bölümün ise müteahhidin sözleşmedeki %34,60 hissesine denk geldiği kanaatine varılmıştır.

28. Başvurucu Vakıf tarafından temyiz edilen karar Yargıtay 20. Hukuk Dairesince (Daire) 4/10/2016 tarihinde onanmıştır. Başvurucu Vakfın karar düzeltme talebi Daire tarafından 27/2/2017 tarihinde reddedilmiş, nihai karar başvurucu vekiline 13/3/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.

29. Başvurucu 10/4/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

30. İlgili hukuk için bkz. Haralambos Sakati ve diğerleri, B. No: 2015/15815, 4/4/2019, §§ 34-37.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

31. Mahkemenin 21/7/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

32. Başvurucu;

i. Dava konusu taşınmazların Maliye Hazinesi ile yüklenici arasında imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında müteahhide düşen bağımsız bölümler olmadığını, Tapu Müdürlüğü ve noterler tarafından düzenlenen belgelerin kesin delil niteliğinde olduğunu belirtmiştir. Anılan sözleşme uyarınca dava konusu bağımsız bölümlerin Maliye Hazinesince müteahhide devredilmediğini, buna ilişkin bir belge bulunmadığını, kaldı ki bu sözleşmenin kendilerini bağlamayacağını ifade etmiştir. Dava konusu taşınmazların Maliye Hazinesince doğrudan üçüncü kişilere satıldığının altını çizmiştir.

ii. Tavzih kararının hukuka ve içtihatlara aykırı olduğundan, verilen kararların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla çeliştiğinden ve eksik inceleme ve araştırma neticesinde hüküm tesis edildiğinden yakınmıştır.

iii. Maliye Hazinesinin kat karşılığı inşaat sözleşmesini yaparken basiretli davranmadığını, basiretli davranabilseydi ya arsa payından daha fazlasını ya da daha değerli olan üst katlardaki bağımsız bölümleri alabileceğini iddia etmiştir. Sözleşmenin Vakfın menfaatine uygun yapılmadığından şikâyet etmiştir. Taşınmazın iyi idare edilmemesi nedeniyle uğranılan zarardan Maliye Hazinesinin sorumlu olduğuna dikkat çekmiştir.

B. Değerlendirme

33. Anayasa’nın ''Mülkiyet hakkı'' kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:

 “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”

1. Genel İlkeler

34. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden şikâyet eden bir kimse, önce böyle bir hakkının var olduğunu kanıtlamak zorundadır (Mustafa Ateşoğlu ve diğerleri, B. No: 2013/1178, 5/11/2015, § 54). Bu nedenle öncelikle başvurucunun Anayasa'nın 35. maddesi uyarınca korunmayı gerektiren mülkiyete ilişkin bir menfaatinin olup olmadığı noktasındaki hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekir (Cemile Ünlü, B. No: 2013/382, 16/4/2013, § 26; İhsan Vurucuoğlu, B. No: 2013/539, 16/5/2013, § 31).

35. Anayasa'nın 35. maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır (AYM, E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, § 20). Bu bağlamda mülk olarak değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmayan menkul ve gayrimenkul mallar ile bunların üzerinde tesis edilen sınırlı ayni ve fikrî hakların yanı sıra icrası kabil olan her türlü alacak da mülkiyet hakkının kapsamına dâhildir (Mahmut Duran ve diğerleri, B. No: 2014/11441, 1/2/2017, § 60).

36. Mülkiyet hakkı, özel hukukta veya idari yargıda kabul edilen mülkiyet hakkı kavramlarından farklı bir anlam ve kapsama sahip olup bu alanlarda kabul edilen mülkiyet hakkı, yasal düzenlemeler ile yargı içtihatlarından bağımsız olarak özerk bir yorum ile ele alınmalıdır (Hüseyin Remzi Polge, B. No: 2013/2166, 25/6/2015, § 31; Mustafa Ateşoğlu ve diğerleri, § 51).

37. Anayasa'nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkı mevcut mal, mülk ve varlıkları koruyan bir güvencedir. Bir kişinin hâlihazırda sahibi olmadığı bir mülkün mülkiyetini kazanma beklentisi -kişinin bu konudaki menfaati ne kadar güçlü olursa olsun- Anayasa'yla korunan mülkiyet kavramı içinde değildir. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki Anayasa'nın 35. maddesi soyut bir temele dayalı olarak mülkiyete erişmeyi ve mülkiyeti edinmeyi değil mülkiyet hakkını güvence altına almaktadır. Bu hususun istisnası olarak belli durumlarda bir ekonomik değer veya icrası mümkün bir alacağı elde etmeye yönelik meşru bir beklenti Anayasa'da yer alan mülkiyet hakkı güvencesinden yararlanabilir (Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi, B. No: 2012/636, 15/4/2014, §§ 36, 37; Mehmet Şentürk [GK], B. No: 2014/13478, 25/7/2017, §§ 41, 53; Mustafa Ateşoğlu ve diğerleri, §§ 52-54).

38. Meşru beklenti objektif temelden uzak bir beklenti olmayıp belirli bir kanun hükmüne veya başarılı olma ihtimalinin yüksek olduğunu gösteren yerleşik bir yargı içtihadına ya da aynı menfaatle ilgili hukuki bir işleme dayanan yeterli derecede somut nitelikteki bir beklentidir (Selçuk Emiroğlu, B. No: 2013/5660, 20/3/2014, § 28; Mehmet Şentürk, § 42). Dolayısıyla Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ortak koruma kapsamında olan, meşru beklentiye dayalı mülkiyet hakkının tespiti mevcut hukuk sisteminde iddia edilen mülkiyet iddiasının tanınmasına bağlı olup bu tespit, mevzuat hükümleri ve yargı kararları ile yapılmaktadır (Üçgen Nakliyat Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2013/845, 20/11/2014, § 37). Temelsiz bir hak kazanma beklentisi veya sadece mülkiyet hakkı kapsamında ileri sürülebilir bir iddianın varlığı meşru beklentinin kabulü için yeterli değildir (Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi, § 37).

2. İlkelerin Olaya Uygulanması

39. Başvuruya konu somut olayda vasiyet eden, Beyoğlu 3. Noterliğinin 31/8/1960 tarihli vasiyetnamesi ile adına kayıtlı taşınmazdaki hissesinin tamamını başvurucu Vakfa vasiyet etmiştir. Vasiyet edenin 1968 yılında vefatı üzerine itiraza uğramayan vasiyetnamenin Kadıköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 10/9/1970 tarihli kararıyla tenfizine karar verilmiş ancak bu kararın anılan Mahkemenin 20/9/1984 tarihli ek kararıyla iptal edilmesi üzerine vasiyetnameye konu taşınmazlar yeniden tereke kapsamına alınmıştır. Kadıköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 16/10/1990 tarihli tavzih kararıyla ise vasiyetnameye konu taşınmazların Hazine adına tesciline karar verilmiştir.

40. Buna göre miras yolu ile başvurucu Vakfa kalan taşınmazların Hazine adına tescil edilmekle 16/10/1990 tarihinde elden çıktığı anlaşılmaktadır. Hâl böyle iken başvurucu Vakfın mülkiyet hakkına konu ettiği vasiyetname konusu taşınmazlar ile hukuki ilişkisi Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruları incelemeye başladığı 23/9/2012 tarihinden yaklaşık yirmi iki yıl önce kesilmiş olduğundan mülkiyet hakkına yönelik şikâyet Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin dışında kalmaktadır. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi zaman bakımından yetki içinde sonuçlanmış olmak kaydıyla kamu makamlarınca müdahalenin incelenerek esası hakkında bir karar verilmesi veya müdahaleyle ilgili tanınan tazminat ve benzeri bir yolun mevcut olması durumlarını da dikkate alarak değerlendirme yapacaktır (benzer bir yaklaşım için bkz. Agavni Mari Hazaryan ve diğerleri, B. No: 2014/4715, 15/6/2016, §§ 111-120).

41. Somut olayda derece mahkemeleri ilgili kanun kapsamında miras yolu ile intikal ettiği hâlde Maliye Hazinesi adına tescil edilen taşınmazların başvurucu Vakfa ait olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Buna göre derece mahkemelerinin tespitlerinden ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır.

42. 22/8/2011 tarihinde 5737 sayılı Kanuna eklenen geçici 11. madde ile belirli şartlar dâhilinde gayrimüslim cemaat vakıflarının taşınmazlarının aynen iade edilmesine veya bunun mümkün olmaması hâlinde taşınmazın rayiç bedeli üzerinden zararın tazminine yönelik düzenlemeler getirilmiştir. Başvurucu Vakıf da bu düzenleme çerçevesinde idareye müracaat etmiş, talebin reddi üzerine açılan dava kısmen kabul edilmiştir.

43. Başvurucu Vakıf vasiyetname konusu taşınmazla ilgili olarak yapılan tevhit işlemi neticesinde inşaat ruhsatı alındığını, noterde tüm hissedarların katılımıyla yapılan paylaşıma göre on üç bağımsız bölümün Hazineye düştüğünü belirtmiştir. Vakıf ayrıca sekiz bağımsız bölümün hâlen Hazine adına kayıtlı olduğunu, 7, 8, 10, 12 ve 14 numaralı bağımsız bölümlerin ise Hazine tarafından üçüncü kişilere satıldığını ileri sürmüştür.

44. Bu durumda öncelikle Hazine tarafından üçüncü kişilere satıldığı öne sürülerek 5737 sayılı Kanun'un 11. maddesi kapsamında tazminata konu edilen beş bağımsız bölümün kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre Hazineye ait olup olmadığının ve başvurucunun bu yerlerde hak iddia edip edemeyeceğinin belirlenmesi gerekir.

45. Mahkemeye göre başvurucu Vakfın halefi olarak kat karşılığı inşaat sözleşmesini imzalayan Hazineye bu sözleşmeye istinaden dokuz bağımsız bölüm düşmektedir. Mahkeme 8, 10, 12 ve 14 numaralı bağımsız bölümlerin ise yüklenicinin hissesine düşen bağımsız bölümler olduğu sonucuna vararak bu bağımsız bölümler yönünden tazminat talebinin reddine karar vermiştir. Sözleşmeye göre 7 numaralı bağımsız bölümün Hazine payına düşen bağımsız bölümlerden olduğunu tespit eden Mahkeme bu bağımsız bölüm yönünden ise tazminat talebini kabul etmiştir. Buna göre başvuruya konu bağımsız bölümlerden bir kısmının Hazinenin, dolayısıyla da başvurucu Vakfın mülkünde olmadığı, Hazine adına tescil edilen bağımsız bölüm yönünden ise tazminat talebinin kabul edildiği anlaşılmaktadır.

46. Meşru beklentinin varlığını gösteren koşulların mevcut olup olmadığını değerlendirme konusunda takdir yetkisi -kural olarak- yargılamada sunulan delillere ilk elden ulaşma imkânı bulunan derece mahkemelerine aittir. Somut olayda Mahkemenin yukarıda değinilen gerekçeleri, tarafların delilleri ve ilgili hukuk kurallarının yorumuna ilişkin olup açıkça keyfî olduğu veya bariz bir takdir hatası içerdiği de söylenemez.

47. Ayrıca bireysel başvuru formu ve eki belgelerden Hazine adına kayıtlı olan diğer bağımsız bölümler yönünden de başvurucu Vakıf tarafından hukuk sisteminde mevcut idari ve yargısal yollara başvuruda bulunulduğu görülmektedir. Bahsi geçen taşınmazların başvurucu Vakfa iade edilmemesi durumunda ayrı bir bireysel başvuruda bulunulmasının önünde de herhangi bir engel bulunmamaktadır.

48. Diğer taraftan başvurucu Vakıf kat karşılığı inşaat sözleşmesinin Vakfın menfaatine uygun yapılmadığını ve taşınmazın iyi idare edilmemesi nedeniyle uğradıkları zarardan Maliye Hazinesinin sorumlu olduğunu ileri sürmüş ise de bu iddiasını tazminat davasında dile getirmemiştir. Bu nedenle konuyla ilgili ayrıca bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.

49. Son olarak başvurucunun başvuruya konu bağımsız bölümler yönünden meşru bir beklentisi olduğunu gösteren bir kanun hükmü veya yerleşik yargı içtihadı gibi somut bir temele dayanmadığı görülmektedir. Buna göre somut olayda başvurucunun Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı kapsamında bir mülkünün veya somut ve yeterli bir hukuki temele dayalı olarak mülkiyeti elde etme yönünde meşru bir beklentisinin bulunduğunu kanıtlayamadığı anlaşılmaktadır.

50. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 21/7/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Surp Haç Tibrevank Ermeni Lisesi Vakfı [2.B.], B. No: 2017/20289, 21/7/2020, § …)
   
Başvuru Adı SURP HAÇ TİBREVANK ERMENİ LİSESİ VAKFI
Başvuru No 2017/20289
Başvuru Tarihi 10/4/2017
Karar Tarihi 21/7/2020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru miras yolu ile intikal ettiği hâlde Maliye Hazinesi adına tescil edilen taşınmazların gayrimüslim cemaat vakfına iadesi sürecinde açılan tazminat davasının kısmen reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı Sözleşme (Kamu kurumlarının taraf olduğu) Konu Bakımından Yetkisizlik

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 864 Kanunu Medeninin Sureti Mer'iyet ve Şekli Tatbiki Hakkında Kanun 8
2762 Vakıflar Kanunu 1
44
geçici 1
5737 Vakıflar Kanunu 3
geçici 7
geçici 11
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi