TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HACİ BOĞATEKİN BAŞVURUSU (4)
|
(Başvuru Numarası: 2017/20962)
|
|
Karar Tarihi: 12/2/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Gülsüm Gizem GÜRSOY
|
Başvurucu
|
:
|
Haci BOĞATEKİN
|
Vekili
|
:
|
Av. Hüseyin BOĞATEKİN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, başvurucunun internette yayım yapan bir gazetede
yayımlanan haber nedeniyle cezalandırılmasının ifade ve basın özgürlüklerini
ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 12/4/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucu 4/6/2015 tarihinde www.gergerfirat.com
adlı internet haber sitesinde WC Meydan
Muharebesi başlıklı, başvuruya konu olan yazıyı kaleme almıştır.
8. Söz konusu yazı nedeniyle müşteki, başvurucunun hakaret
suçundan cezalandırılması talebiyle 17/6/2015 tarihinde suç duyurusunda
bulunmuştur.
9. Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucunun
cezalandırılması talebiyle 8/10/2015 tarihli iddianame düzenlenmiştir.
10. Başvurucu hakkında Adıyaman 4. Asliye Ceza Mahkemesinin
(Mahkeme) 17/11/2016 tarihli kararıyla hakaret suçundan 7.080 TL adli para
cezasına hükmedilmiştir.
11. Karara karşı yapılan istinaf başvurusu, Gaziantep Bölge
Adliye Mahkemesinin 7/2/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
12. Başvurucu nihai kararı 3/4/2017 tarihinde öğrenmiştir.
13. Başvurucu 12/4/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
14. 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 29. maddesi
şöyledir:
"5271 sayılı Kanunun 286 ncı maddesine
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
(3) İkinci fıkrada belirtilen temyiz
edilemeyecek kararlar kapsamında olsa bile aşağıda sayılan suçlar nedeniyle
verilen bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları temyiz edilebilir:
a) Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Hakaret (madde 125, üçüncü fıkra),
2. Halk arasında korku ve panik yaratmak
amacıyla tehdit (madde 213),
3. Suç işlemeye tahrik (madde 214),
4. Suçu ve suçluyu övme (madde 215),
5. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya
aşağılama (madde 216),
6. Kanunlara uymamaya tahrik (madde 217),
7. Cumhurbaşkanına hakaret (madde 299),
8. Devletin egemenlik alametlerini aşağılama
(madde 300),
9. Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti
Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama (madde 301),
10. Silâhlı örgüt (madde 314),
11. Halkı askerlikten soğutma (madde 318),
suçları.
15. Aynı Kanun'un 31. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...
f) 286 ncı maddenin üçüncü fıkrasında yapılan
düzenleme, bu maddenin yayımlandığı tarihten itibaren on beş gün içinde talep
etmek koşuluyla aynı suçlarla ilgili olarak bölge adliye mahkemelerince
verilmiş kesin nitelikteki kararlar hakkında da uygulanır..."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 12/2/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu; gazetecilik faaliyeti ve ifade özgürlüğü
kapsamında daha önce ceza aldığı bir davayı hicivli bir şekilde eleştirdiği
yazısı nedeniyle hakkında adli para cezasına hükmedilmesinin ifade
özgürlüğünün, mahkûmiyetine hükmedilen kararın somut bir gerekçe içermemesi
nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
B. Değerlendirme
18. 7188 sayılı Kanun'un 29. maddesiyle 4/12/2004 tarihli ve
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 286. maddesine eklenen (3) numaralı
fıkra uyarınca -temyiz edilemeyecek kararlar kapsamında olsa bile- sayılan
suçlar nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları
temyiz edilebilecektir. Anılan fıkrada sayılanlar arasında 5237 sayılı Kanun'da
geçen hakaret (madde 125, üçüncü fıkra) suçu da yer almaktadır.
19. 7188 sayılı Kanun'un 31. maddesi ile 5271 sayılı Kanun'a
eklenen geçici 5. maddeye göre de 5271 sayılı Kanun'un 286. maddesinin (3) numaralı
fıkrasında yapılan düzenleme -on beş gün içinde talep etmek koşuluyla- aynı
suçlarla ilgili olarak bölge adliye mahkemelerince verilmiş kesin nitelikteki kararları hakkında da
uygulanacaktır.
20. Buna göre 7188 sayılı Kanun ile 5271 sayılı Kanun'un 286.
maddesine eklenen (3) numaralı fıkra kapsamındaki suçlarla ilgili olarak daha
önce bölge adliye mahkemeleri ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki
kararlar bakımından da temyiz kanun yoluna başvurulmasına olanak tanınarak
temyiz edilebilecek kararların kapsamı genişletilmiştir. Kanun koyucu, kesin
nitelikteki kararlara karşı temyiz kanun yolu açarak farklı uygulamaların önüne
geçmeyi ve yeknesak bir uygulama yapılmasını amaçlamıştır. Temyiz kanun yolu
açılan suçlar incelendiğinde (bkz. § 14), temel haklar ile bağlantılı olanların
esas alındığı görülmektedir. Buna göre kanun koyucunun anılan değişiklikle bu
konudaki hak ihlallerinin önüne geçmeyi amaçladığı söylenebilir.
21. Başvurucu, Adıyaman 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/11/2016
tarihli ve E.2015/767, K.2016/623 sayılı kararıyla 26/9/2004 tarihli ve 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince kamu
görevlisine hakaret suçundan
mahkûm edilmiştir. Anılan mahkûmiyet hükmü, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 9.
Ceza Dairesinin 7/2/2017 tarihli ve E.2017/195, K.2017/234 sayılı istinaf
başvurusunun esastan reddi kararıyla kesinleşmiştir. Yukarıda
belirtilen değişiklikler gözetildiğinde başvurucu hakkındaki kesinleşmiş hükmün
-belli sürede başvurmak koşuluyla- temyiz edilebilme olanağına kavuştuğu
anlaşılmaktadır.
22. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır."
23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
24. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru
yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm
organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya
çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu
nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine ilişkin iddiaların öncelikle
derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından
değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No:
2012/403, 26/3/2013, § 16).
25. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak
ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek
ikincil nitelikte bir başvuru yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil
niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için
öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca
başvurucunun şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal
mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve
kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve
başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, § 17).
26. Başvuru yollarının tüketilip tüketilmediği, ilke olarak
Anayasa Mahkemesine başvurunun yapıldığı tarihteki duruma bakılarak değerlendirilir.
Ancak Anayasa Mahkemesi bazı durumlarda bireysel başvuru yapıldıktan sonra
oluşturulan yeni başvuru yollarının tüketilmesi gerektiğine de karar verebilir.
Özellikle belli konulardaki sorunlara çözüm bulmak amacıyla sonradan
oluşturulmuş bir yol söz konusu ise ikincillik ilkesi, o konudaki temel hak ve
özgürlüklerin ihlali iddialarının -bu yol vasıtasıyla- öncelikle idari ve
yargısal makamlarca değerlendirilmesine imkân tanınmasını gerekli kılabilir
(bazı değişikliklerle bkz. Sait Orçan, B.
No: 2016/29085, 19/7/2017, § 35).
27. Her hâlükârda bir başvuru yolunun tüketilmesinin gerekli
olması için ulaşılabilir olması, ihlal iddiaları yönünden makul bir başarı
şansı sunması ve yeterli giderim sağlaması gerekir. Dolayısıyla bireysel
başvuru yapıldıktan sonra yeni bir başvuru yolunun oluşturulması hâlinde
Anayasa Mahkemesinin görevi söz konusu başvuru yolunun düzenleniş şekli
itibarıyla ulaşılabilir olup olmadığını, ihlal iddiaları yönünden makul bir
başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama niteliğini haiz olup olmadığını
değerlendirmektir (Sait Orçan, §§ 36, 37).
28.
Somut olayda 7188 sayılı Kanun ile 5271 sayılı Kanun'un 286. maddesine eklenen
(3) numaralı fıkra kapsamındaki suçlarla ilgili olarak daha önce bölge adliye
mahkemeleri ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar bakımından
temyiz kanun yolu açılmıştır. Sonradan açılan temyiz
kanun yolunun ulaşılabilir
olmadığı ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim
sağlama kapasitesinin bulunmadığı söylenemez. Sonradan açılan bu yol, usul
hukukundaki temyiz kanun yolunun başvuru süresi ve belli sınırda kalan cezalar
açısından genişletilmiş şeklini oluşturmaktadır (benzer değerlendirmeler için
bkz. Mehmet Ayçilek, B. No: 2018/
14603, 10/12/2019, § 30).
29. Sonuç olarak anılan başvuru yolu tüketilmeden yapılan
başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil
niteliği ile bağdaşmayacağı açıktır.
30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul
edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade ve basın özgürlüklerini ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 12/2/2020
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.