TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
FERHAT AŞAN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2017/22230)
Karar Tarihi:16/6/2022
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Hicabi DURSUN
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Raportör
Hasan HÜZMELİ
Başvurucu
Ferhat AŞAN
Vekili
Av. Mehmet ALTUNTAŞ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, bir gösteriye katılmasından dolayı açılan kamu davasında başvurucu hakkında kovuşturmanın ve cezanın ertelenmesi kararları verilmesinin başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını, kamu malına zarar verme suçundan yapılan yargılamanın uzun sürmesinin de makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 24/4/2017 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu Ferhat Aşan 1995 doğumlu olup başvuru tarihinde Mersin'de ikamet etmektedir.
6. 4/10/2011 tarihli Olay Yakalama Muhafaza Altına Alma Tutanağı'na (Olay Tutanağı) göre kolluk güçleri, bir terör örgütü mensubunun defin işlemi öncesi, sonrası ve bu işlem esnasında güvenlik güçlerine yönelik taşlı, sopalı ve bıçaklı saldırıda bulunan, terör örgütü ve liderini övücü slogan atan, terör örgütü bayrağını ve örgüt liderinin posterini açan, terör örgütü propagandası yapan ve kolluk güçlerine direnen gruplara müdahalede bulunmuştur. Tutanağa göre 13.30 ile 18.00 saatleri arasında gerçekleştirilen toplantı ve yürüyüşte kolluk güçlerinin müdahaleleri sonucu, başvurucunun da aralarında olduğu on yedi çocuk olmak üzere elli kişi -organize edenler hariç- yakalanmıştır. Olay Tutanağı'nda, yakalanan elli kişinin eylemleri ve nasıl yakalandığına ilişkin ayrıntılı bir açıklama yapılmamış; sadece genel nitelikte tespitlerde bulunulmuştur.
7. Mersin İl Emniyet Müdürlüğünün düzenlediği 7/10/2011 tarihli fezlekenin "Suça Sürüklenenlerin Yakalanmasına Konu Olay" başlıklı kısmında yer alan açıklamalar özetle şöyledir:
- PKK/KONGRA-GEL terör örgütü idaresinde yayın yapan bir internet sitesinde 4/10/2011 tarihinde terörist cenazesinin sahiplenmesi talimatı verilmiştir.
- Saat 13.30 sıralarında polis merkezi önünde toplanan, 15-20 kişiden oluşan çocuklar ilgili yerde tedbir amacıyla bulunan kolluk güçlerine taşlı saldırıda bulunmuştur. Bu esnada bir polis memuru kolundan yaralanmıştır.
- Saat 15.00 sıralarında cenaze aracı eşliğinde yaklaşık 1.500 kişilik bir grup yürüyüşe geçmiştir. Grup içindeki bazı kişiler tanınmamak için yüzleri bez ve puşilerle kapatmıştır. Yine bazı kişiler "biji serok apo, şehit namırın, intikam intikam, öca[la]nsız dünyayı başınıza yıkarız, ey şehit riyate riyame ye" (ey şehit yolun yolumuzdur, hpg cepheye misillemeye, her kürt gerilla doğar, TC şaşırma bizi dağa taşırma) şeklinde sloganlar atmış; terör örgütünü temsil eden bayrak, örgüt liderinin ve ölen örgüt mensuplarının posterlerini taşımıştır. Yürüyüş esnasında bazı şahıslar güvenlik güçlerine taşlı saldırıda bulunmuştur.
- Saat 15.10 sıralarında, tanınmamak için yüzünü kapatan şahısların olduğu grubu kolluk güçleri durdurmuş; eylemin kanuna aykırı olması nedeniyle dağılmaları yönünde uyarılarda bulunmuştur.
- Saat 15.45 sıralarında kolluk görevlileri, cami önünden Çiftçiler Caddesi'ne kadar yürüyüş yapan grubun kamu düzenin korunması amacıyla buradan itibaren belediyenin toplu taşıma araçlarıyla Güneykent Mezarlığı'na naklinin sağlanması için Barış ve Demokrasi Partisi yöneticilerinden talepte bulunmuş ancak şahıslar belediyenin araçları olmadığından bahisle grupla yürüyerek mezarlığa gideceklerini ifade etmiştir. Fezlekeye göre grup, terör örgütünü simgeleyen bayrak ve örgüt liderinin posterlerini taşımış; yasa dışı slogan atmış ve terör örgütü propagandası yapmıştır.
- Gruptaki yüzleri kapalı bazı şahıslar Gazi Mustafa Kemal Bulvarı üzerinde bulunan üst geçide terör örgütü bayrağı ile örgüt liderinin ve ölen terör örgütü mensuplarının posterlerini açmıştır. Anılan kişiler yasa dışı sloganlar ve alkışlar eşliğinde on dakika üst geçitte beklemiştir.
- Saat 16.45 sıralarında gruptaki bazı şahıslar defin işlemi sırasında terör örgütü lehine slogan atmış, "devrim şehitleri" olarak adlandırdıkları kişiler adına saygı duruşunda bulunarak "Ey şehit riyate riyame ye." (Ey şehit yolun, yolumuzdur.) şeklinde slogan atmışlardır.
- Yasa dışı slogan atan grup dağılırken güvenlik güçlerine yönelik yaralayıcı maddelerle saldırmıştır. Bu saldırı neticesinde dördü polis memuru olmak üzere beş kişi yaralanmış, kamuya ve sivillere ait bazı araçlar zarar görmüştür. Mezarlık içindeki güvenlik kameralarının görüş açıları değiştirilmiş, kameralara zarar verilmiş, ayrıca bazı şahıslar tarafından mezarlık içinde bulunan ağaç ve otlar ateşe verilmiştir.
- Terör örgütü cenazesini sahiplenmek amacıyla toplanan grupta yer alan, terör örgütü bayrağını taşıyan, terör örgüt lideri ve ölen örgüt mensuplarının posterlerini taşıyan, yasa dışı slogan atan, defin işlemi öncesinde, esnasında ve sonrasında güvenlik güçlerine saldırıda bulunan ve bu grubu yönlendirdikleri tespit edilen, başvurucunun da aralarında olduğu elli kişi yakalanarak haklarında soruşturma başlatılmıştır. Yakalama işlemleri sonrası da eylemler devam etmiştir.
8. Başvurucu; terör örgütü propagandası yapma, mala zarar verme, kamu malına zarar verme, toplantı ve gösteri yürüyüşüne silahla katılma ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarını işlediği iddiasıyla aynı tarihte gözaltına alınmıştır. 7/10/2011 tarihinde tutuklanan başvurucu 3/11/2011 tarihinde tahliye edilmiştir.
9. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından anılan suçlardan cezalandırılması talebiyle başvurucu ile on dört kişi hakkında 1/11/2011 tarihli iddianame düzenlenmiştir. Söz konusu iddianamenin başvurucunun terör örgütü propagandası yapma, mala zarar verme, kamu malına zarar verme, toplantı ve gösteri yürüyüşüne silahla katılma, görevi yaptırmamak için direnme suçlarını işlediği iddialarına ilişkin kısmı şu şekildedir:
"SORUŞTURMA KAPSAMI OLAYLAR, TESPİT VE TEMİN OLUNAN DELİLLER :
...
..PKK/KONGRA-GEL terör örgütü mensubu ROJHAD (KOD) [S.K.]’nın cenazesini sahiplenmek amacıyla toplanan grup içerisinde yer alarak terör örgütünü temsil eden sözde bayraklar ile üzerinde örgüt elebaşısı ve ölen örgüt mensuplarının fotoğraflarının bulunduğu bez parçalarını açarak yasadışı slogan atan, Güneykent mezarlığında defin işlemi esnasında, öncesinde ve sonrasında emniyet tedbiri alan güvenlik güçlerine yönelik taşlı, sopalı ve bıçaklı saldırıda bulunun ve grubu provoke ederek yönlendiren ve bizzat olaylar içerisinde Yukarıda açık kimlik ve adres bilgileri yazılı bulunan Suça sürüklenen çocuklar ...,Ferhat AŞAN, ...'ın yer alarak saldırıda bulundukları tespit edilmişler,
Terör örgütü mensubunun cenazesine katılan şahısların toplanmaları, yürüyüş ve defin işlemi sırasında imkanlar ölçüsünde, Mobese kamerası, kamera ve Hava destekli Polis Helikopteriyle takipleri yapılarak görüntüleri kayıt altına alınmıştır.
DSC_0547 nolu fotoda suça sürüklenen Ferhat AŞAN isimli şahsın grup ile birlikte hareket ettiği,
YAPILAN DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Suça sürüklenen çocuk beyanları, olay ve yakalama tutanağı, görüntü inceleme ve tespit tutanağı ile tahkikat evraklarının yapılan incelemesi neticesi, PKK/KONGRA-GEL terör örgütünce, örgüt güdümünde yayın yapan internet siteleri aracılığı ile örgüt tabanına yönelik yapılan eylem çağırıları ve talimatları doğrultusunda;
Suça sürüklenen ..., Ferhat AŞAN,... isimli şahısların, PKK/KOGNRA-GEL terör örgütü adına kırsal alanda silahlı faaliyet yürüttüğü sırada Kahramanmaraş ili bölgesinde güvenlik güçleriyle girdiği silahlı çatışma sonucu ölü olarak ele geçirilen ROJHAT (K) [S.K.] isimli örgüt mensubunun cenazesini sahiplenmek, terör örgütünü desteklemek ve kamuoyu oluşturmak amacıyla, 04.10.2011 günü ilimiz Güneykent mezarlığında defnedilen örgüt mensubunun cenazesine örgütsel ilişkileri ile birlikte katıldıkları, terör örgütünü temsil eden sözde bez parçaları, örgüt elebaşısı ve ölen örgüt mensuplarının posterleri ile üzerinde örgütü sahiplenici ve destekleyici ibarelerin bulunduğu döviz ve pankartları açarak terör ve şiddet yöntemlerini teşvik edici yasadışı sloganlar atan grupla birlikte hareket ederek örgüt propagandası yaptıkları,
Terörist cenazesinin Güneykent mezarlığına götürülüşü esnasında ve sonrasında tedbir amaçlı bulunan güvenlik güçlerine, polis merkezi amirliğine, ekip araçlarına, vatandaşa ait ev ve işyerleri ile araçlarına yönelik taşlı, sapanlı, Molotof kokteylli, bıçaklı ve el yapımı patlayıcı madde ile saldırıda bulunan grup içerisinde aktif bir şekilde yer aldıkları ve bizzat saldırıda bulundukları,
Suça sürüklenenlerin terörist cenazesinin ilimize intikali itibarı ile defin işlemleri sonrasına kadar tanınmamak amacıyla yüzlerini puşi ve bez parçaları ile kapattıkları ve sık sık kıyafetlerini değiştirmek suretiyle kendilerini gizlemeye çalıştıkları,
Bu kapsamda;
Suça sürüklenen Ferhat AŞAN’ın, terörist cenazesini sahiplenmek amacıyla toplanan eylemci grup içerisinde yer aldığı ve birlikte hareket ettiği halde görüntülendiği,
Suça sürüklenen çocukların birbirleriyle ilişki ve irtibat içerisinde oldukları ve terörörgütünün talimatları doğrultusunda birlikte hareket ettikleri, bilerek ve isteyerek ölen örgüt mensubunu sahiplenmek amacıyla terörist cenazesine katıldıkları, örgütsel ilişkileri ile birlikte başvurdukları terör ve şiddet yöntemleri neticesinde güvenlik görevlilerinin yaralanmasına, ekip otoları, sivil araçlar ile ikamet ve Belediye’ye ait araçta maddi hasar meydana gelmesine sebebiyet verdikleri, yakalanmamak için gözaltı işlemlerini gerçekleştiren görevlilere direnerek ve mukavemet göstermek suretiyle görev yapmalarını engellemeye çalıştıkları tespit edilmekle suça sürüklenen çocukların üzerilerine atılı bulunan suçları işledikleri ..."
10. Başvurucu; soruşturma aşamasında alınan 7/10/2011 tarihli ifadesinde ikametinin mezarlığa yakın olduğunu, kalabalığı görmesi üzerine defin işlemine katıldığını, yüzünü gizlemediğini, üzerine atılı suçlamalara ilişkin eylemleri gerçekleştirmediğini savunmuş; emniyet tarafından çekilen fotoğraftaki kişinin kendisi olduğunu belirtmiştir. İfadeye katılan müdafi, başvurucuya atılı suçlara ilişkin dosya kapsamında herhangi bir delil olmadığını vurgulamıştır.
11. 6/10/2011 tarihli Fotoğraf İnceleme ve Tespit Tutanağı'nda (Tespit Tutanağı) kolluk görevlileri, "DSC_0547" numaralı fotoğrafı inceleyerek başvurucunun da terör örgütünü övücü nitelikte slogan atan, güvenlik güçlerine taşla saldırıda bulunan şahıslarla hareket ettiğini belirtmiştir.
12. Açılan kamu davası sonucu Mersin 2. Çocuk Mahkemesi (Çocuk Mahkemesi) başvurucu hakkındaki davanın mala zarar verme suçundan şikâyetten vazgeçme nedeniyle düşmesine, terör örgütü propagandası yapma, toplantı ve gösteri yürüyüşüne silahla katılma suçlarından kovuşturmanın ertelenmesine, kamu görevlisine direnme suçundan 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezası ile bu cezanın ertelenmesine, kamu kurumuna ait eşya hakkında mala zarar verme suçundan 3 yıl 4 ay hapis cezasına hükmetmiştir. Olay tarihinde başvurucunun yaşının küçük olduğunu gözeten derece mahkemesinin mahkûmiyet gerekçesi şu şekildedir:
"PKK/KONGRA-GEL terör örgütü güdümünde yayın yapan; Firatnews.com isimli internet sitesinde 04 Ekim 2011 tarihinde 'HPG’DEN GERİLLA ROJHAT İÇİN AÇIKLAMA' başlığı ile yayınlanan haberin devamında, 'HPG Anakarargah Komutanlığı Maraş’ın Pazarcık ilçesinde Türk ordusunun pususu sonucunda yaşanan çatışmada hayatını kaybeden HPG gerillası [S.K.] (Rojhat) için bir açıklama yayınladığı, ... Rojhat arkadaşımızın görkemli direnişini aynı görkemli ruh ve kararlılıkla haklımızın da büyük sahipleneceğine inanıyoruz' şeklinde yayınlanan haberlerle müzahir kitleye mesaj vererek terörist cenazesinin sahiplenmesi yönünde eylem talimatı verildiği,
Terörist cenazesinin ilimize intikali esnasında...emniyet birimlerince gerekli emniyet tedbirleri alınmıştır.
...04.10.2011 günü saat: 13.00 sıralarında sokak içerisinde (12-18) yaş arası yaklaşık (15-20) kişilik bir grup toplanmış, Polis Merkezi Amirliği ve çevresinde tedbir amaçlı bulunan görevlilere yönelik taşlı saldırıda bulunulmuş, saldırı neticesi ..polis memuru ... yaralandığı,
04.10.2011 günü saat:13.30 sıralarında ... yaklaşık (500) kişilik grup tarafından terör örgütü ve ölen örgüt mensuplarını sahiplenici yasa dışı sloganlar atılarak sözde örgütü temsil eden bayraklar, örgüt elebaşısı ve ölen teröristlerin fotoğraflarının bulunduğu bez parçaları açılarak örgüt propagandası yapıldığı,
Saat:15.00 sıralarında ... grup içerisinde bulunan ve tanınmamak için yüzlerini bez ve puşilerle kapatan bazı şahıslar tarafından 'biji serok apo, şehit namırın, intikam intikam, öcansız dünyayı başınıza yıkarız, ey şehit riyate riyame ye (ey şehit yolun yolumuzdur, hpg cepheye misillemeye, her kürt gerilla doğar, tc şaşırma bizi dağa taşırma' şeklinde sloganlar atılmış, sözde terör örgütünü temsil eden bez parçaları, örgüt elebaşısının posterleri ile ölen örgüt mensuplarına ait resimlerin bulunduğu posterleri açılarak yürüyüşe devam edilmiş, grup içerisinde bulunan bazı şahıslar tarafından zaman zaman emniyet tedbiri alan güvenlik güçlerine yönelik sözlü ve taşlı saldırıda bulunulmuş,
...Saat:15.45 sıralarında ... tüm uyarılara rağmen ikazlara uymayarak terör örgütünü simgeleyen bez parçaları ve örgüt elebaşısının posterlerini açarak yasadışı sloganlar eşliğinde grubu yürütüp, vatandaş üzerinde baskı oluşturmak amacıyla terör örgütünün propagandası yapıldığı,
... tüm uyarılara rağmen ikazlara uymayarak terör örgütünü simgeleyen bez parçaları ve örgüt elebaşısının posterlerini açarak yasadışı sloganlar eşliğinde grubu yürütüp, vatandaş üzerinde baskı oluşturmak amacıyla terör örgütünün propagandası yapıldığı,
Saat:16.45 sıralarında ... ölen örgüt mensubunun defin işlemi sırasında ve sonrasında grup içerisinde bulunan bazı şahıslar tarafından terör örgütü ve elebaşısı lehinde 'biji serok apo, şehit namırın, hpg cepheye misillemeye, her kürt gerilla doğar' şeklinde sloganlar atılmış, grup tarafından zafer işareti yapılarak Devrim Şehitleri adına bir dakikalık saygı duruşundan bulunularak 'ey şehit riyate riyame ye (ey şehit yolun yolumuzdur)' şeklinde sloganlar eşliğinde intikam yemini yapıldığı,
Dağılımlar esnasında yasadışı sloganlar atan grup tarafından tedbir alan güvenlik güçlerine yönelik taşlı ve bıçaklı saldırıda bulunulmuş, yapılan saldırı neticesinde; ... polis memuru (...) yapılan bıçaklı saldırı neticesinde sağ elinden, ... polis memuru Nuri VANER’in sağ kolundan, ... polis memuru (...) sağ elinden,
... polis memuru (...) elinden yaralandığı, ayrıca, atılan taşlardan dolayı... isimli bayan başından yaralandığı, yine eylemci grup tarafından yoğun bir şekilde güvenlik güçlerine ve araçlarına yönelik yapılan taşlı saldırı neticesinde; Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü hizmetlerinde kullanılmakta olan ... otobüsün ... camı, ... kullanılmakta olan ... araç, Ulaştırma Şube Müdürlüğü hizmetlerinde kullanılmakta olan ... aracın ...camları,... Güneykent mezarlığı içerisinde bulunan güvenlik kameralarının yüzleri bez parçaları ile kapalı bazı şahıslar tarafından görüntü alınmaması için görüş açılarının değiştirildiği, (2) adet güvenlik kamerasında maddi hasar meydana geldiği, terörist cenazesini sahiplenmek amacıyla Günüykent mezarlığına gelen müzahir şahıslar tarafından mezarlık içerisinde bulunan ağaç ve otlar ateşe verilmek suretiyle yangın çıkartıldığı,
Devam eden olaylarda;
Saat:17.00 sıralarında Güneykent mezarlığından dağılan grup içerisinden değişik yaş grubundan bazı şahıslar 10-15 ve 20-25 kişilik gruplar halinde bir araya gelerek Okan Merzeci Bulvarı ve Mersinli Ahmet Bulvarı üzerine taş ve çöp konteynırları yola çekerek yolu trafiğe kapatmış, güvenlik güçlerine ve ekip araçlarına yönelik taşlı saldırıda bulunulmuş, yapılan müdahalenin ardından grup ara sokaklara kaçarak dağıldığı,
Saat:17.50 sıralarında Şevket Sümer Mahallesi 156. cadde üzerinde iki ayrı noktada lastik yakarak yol trafiğe kapatılmış, aynı cadde üzerinde bulunan 44 nolu mobese kamarasının altına ateş yakılarak mobese kamerasının görüntü alması engellenmiş ve zarar verilmek istendiği, Saat:18.00 sıralarında ... isimli şahsın ikametinin penceresinde Türk Bayrağın asılı olmasından dolayı eylemci grup tarafından atılan taşlardan (1) adet camı kırıldığı, ... Mersin Büyük Şehir Belediyesine... belediye otobüsüne taş atılması sonucu... maddi hasar meydana geldiği,
PKK/KONGRA-GEL terör örgütü mensubu ROJHAD (KOD) [S.K.]’nın cenazesini sahiplenmek amacıyla toplanan grup içerisinde yer alarak terör örgütünü temsil eden sözde bayraklar ile üzerinde örgüt elebaşısı ve ölen örgüt mensuplarının fotoğraflarının bulunduğu bez parçalarını açarak yasadışı slogan atan, Güneykent mezarlığında defin işlemi esnasında, öncesinde ve sonrasında emniyet tedbiri alan güvenlik güçlerine yönelik taşlı, sopalı ve bıçaklı saldırıda bulunun ve grubu provoke ederek yönlendiren ve bizzat olaylar içerisinde ... Suça sürüklenen çocuklar ...,Ferhat AŞAN,...'ın yer alarak saldırıda bulundukları tespit edildiği, Terör örgütü mensubunun cenazesine katılan şahısların toplanmaları, yürüyüş ve defin işlemi sırasında imkanlar ölçüsünde, Mobese kamerası, kamera ve Hava destekli Polis Helikopteriyle takipleri yapılarak görüntüleri kayıt altına alındığı,
04.10.2011 günü meydana gelen olaylar ile ilgili çekimi yapılan mobese-kamera ve fotoğraf görüntülerinin yapılan incelemesinde;
... DSC_0547 nolu fotoda suça sürüklenen Ferhat AŞAN isimli şahsın grup ile birlikte hareket ettiği,
...04.10.2011 tarihli olay nedeniyle, atılı suçları tevilli ikrarları, kamera görüntüleri, müştekilerin beyanları ve tüm dosya kapsamıyla sabit olmakla atılı suçlardan cezalandırılmalarına karar vermek gerektiği.."
13. Mahkûmiyet ve kovuşturmanın ertelenmesine ilişkin kararlar başvurucu müdafii tarafından 28/8/2013 tarihinde temyiz edilmiştir.
14. Yargıtay 14/11/2016 tarihinde, kovuşturmanın ertelenmesine ilişkin kararların temyiz edilebilecek (itiraza tabi olması) kararlardan olmadığından herhangi bir değerlendirme yapmadan iadesine kararı vermiştir. Yargıtay, nitelikli mala zarar verme suçundan kurulan hükümden sonra yürürlüğe giren 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun'la 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 152. maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklik nedeniyle mevcut hukuki durumun takdiri ve tayini yönünden yeniden değerlendirme yapılması gerektiğini belirterek kararı bozmuştur. Başvurucu hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan hükmü ise onamıştır.
15. Başvurucu, kovuşturmanın ertelenmesine dair kararla ilgili olarak tüketilen başvuru yolu ve akıbeti hakkında herhangi bir açıklamada bulunmamıştır. Kovuşturmanın ertelenmesine ilişkin kararların temyize edilebilecek kararlardan olmaması nedeniyle iade edilmesi üzerine Çocuk Mahkemesinin kararların itirazen incelenmesi için dosyayı Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdiği tespit edilmiştir. İtirazı inceleyen Mahkeme 18/1/2017 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir. Anılan nihai kararın tebliğine ilişkin olarak başvuru formunda herhangi bir açıklama bulunmadığı gibi belge de sunulmamıştır. Çocuk Mahkemesi bilgi talebi üzerine gönderdiği 12/1/2022 tarihli cevap yazısında, nihai kararın tebliğine ilişkin bir belge olmadığını belirtmiştir.
16. Bozma kararı sonrası Çocuk Mahkemesi 6/2/2017 tarihinde, nitelikli mala zarar verme suçundan yeniden yargılama yapılması için dosyayı görevsizlik kararıyla Mersin 6. Ağır Ceza Mahkemesine göndermiştir. Mersin 6. Ağır Ceza Mahkemesi (çocuk mahkemesi sıfatıyla) dosyayı 22/3/2017 tarihinde esas kaydederek başvurucu ile on dört kişinin yargılamasına başlamıştır. Dosya, inceleme tarihi itibarıyla derdesttir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
1. Kanun Metinleri
17. 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanun'un 7. maddesinin ikinci fıkrasının 11/4/2013 tarihli ve 6459 sayılı Kanun'la değiştirilmeden önceki hâli şöyledir:
“Yukarıdaki fıkra uyarınca oluşturulan örgüt mensuplarına yardım edenlere veya şiddet veya diğer terör yöntemlerine başvurmayı teşvik edecek şekilde propaganda yapanlara fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşyüzmilyon liradan birmilyar liraya kadar adli para cezası verilir.”
18. 6545 sayılı Kanun'un 65. maddesiyle değiştirilen 5237 sayılı Kanun'un 152. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Mala zarar verme suçunun;
a) Kamu kurum ve kuruluşlarına ait, kamu hizmetine tahsis edilmiş veya kamunun yararlanmasına ayrılmış yer, bina, tesis veya diğer eşya hakkında
İşlenmesi halinde, fail hakkında bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur."
19. 5237 sayılı Kanun'un 265. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."
20. 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 32. maddesinin (1) ve (2) fıkrası şöyledir:
“Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşlerine katılanlar, ihtara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar ederlerse, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçu, toplantı ve gösteri yürüyüşünü tertip edenlerin işlemesi halinde, bu fıkra hükmüne göre verilecek ceza yarı oranında artırılarak hükmolunur.
İhtara ve zor kullanmaya rağmen kolluk görevlilerine karşı cebir veya tehdit kullanılarak direnilmesi halinde, ayrıca 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 265 inci maddesinde tanımlanan suçtan dolayı da cezaya hükmolunur."
21. 2911 sayılı Kanun'un 33. maddesinin birinci fıkrasının 2015 yılında yapılan değişiklikten önceki hâli şöyledir:
"(Değişik: 22/7/2010 - 6008/2 md.) Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine 23'üncü maddenin (b) bendinde sayılan silah veya araçları taşıyarak katılanlar, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Silah veya aracın ateşli silah ya da patlayıcı veya yakıcı madde olması durumunda, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. Silah veya aracın bulundurulmasının suç oluşturması halinde, ayrıca bu suçtan dolayı da ilgili hakkında kanun hükümlerine göre cezaya hükmolunur."
22. 2/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“(1) 31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı;
b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine,
karar verilir.
...”
2. Yargıtay Kararı
23. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin bir kararının ilgili kısmı şöyledir:
"...somut olaylarda, yasadışı toplantıya dönüşen etkinliklerde grup içerisinde yer almaktan başkaca eylemi bulunmayan sanığa atılı 2911 sayılı Kanunun 28/1. maddesinde belirtilen şekilde kanuna aykırı olarak yapılan gösteriyi düzenleme, yönetme veya düzenleyen ve yöneten kişilerin fiillerine iştirak etme suçlarının unsurları itibarı ile oluşmadığı gözetilerek, sanığın beraati yerine hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri kurulması (23/3/2018, E. 2018/276, K.2018/944)"
B. Uluslararası Hukuk
24. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) Gülcü/Türkiye (B. No: 17526/10, 19/1/2016, § 19) kararına konu olayda yerel mahkeme; suç tarihinde yaşı 15'ten büyük ancak 18'den küçük olan başvurucunun PKK terör örgütünün internet siteleri aracılığıyla yaptığı çağrılar doğrultusunda gerçekleştirilen yasa dışı gösterilere etkin bir şekilde katıldığını, topluluk ile birlikte “Biji Serok Apo” şeklinde slogan atıp olaylara müdahale etmek isteyen güvenlik güçlerine taşlı saldırıda bulunduğunu kabul etmiştir. Bu eylemleri sonucunda başvurucuya terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçu ile diğer suçlardan toplam 7 yıl 6 ay hapis cezası verilmiştir (Gülcü/Türkiye, §§ 21-24). Mahkûmiyet hükmü kesinleştikten ve bunun infazına başlandıktan yaklaşık iki yıl sonra 6008 sayılı Kanun'la 2911 sayılı Kanun'a eklenen 34/A maddesi kapsamında yerel mahkeme değerlendirme yapmış; lehe kanun düzenlemeleri gereğince başvurucunun terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan beraatine ve tahliyesine, diğer suçlar hakkında da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermiştir (Gülcü/Türkiye, §§ 27-41). Kararda 5237 sayılı Kanun'un 220. maddesinin (6) numaralı fıkrasında 3713 sayılı Kanun'un 7. maddesinde ve 2911 sayılı Kanun'da 6352 ve 6459 sayılı Kanunlarla yapılan değişikliklere, konuyla ilgili Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararına (bkz. § 47) ve bazı uluslararası belgelere değinen AİHM, başvurucu hakkında verilen mahkûmiyet hükmünün Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 11. maddesi kapsamında toplanma özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasını incelemiştir. AİHM yaptığı incelemede şu tespitlerde bulunmuştur:
i. Davada söz konusu müdahalenin yasal dayanağının mevcut olduğu konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Mevcut davada ulusal makamlar kamu düzeni ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi gibi meşru amaçlar izlemiştir (Gülcü/Türkiye, §§ 105, 109).
ii. Müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olup olmadığı yönünden ise toplanma özgürlüğüne getirilecek her sınırlamanın gerekliliğinin ikna edici bir şekilde ortaya konması gerekir. Söz konusu müdahalenin acil bir toplumsal gereksinime cevap vermesi, izlenen meşru amaçla orantılı olması ve müdahaleyi haklı kılmak için ulusal makamlar tarafından ileri sürülen gerekçelerin yerinde ve yeterli olması hâlinde demokratik bir toplumda gereklilikten bahsedilebilir (Gülcü/Türkiye, §§ 110, 111).
iii. Mevcut davada yerel mahkeme, başvurucunun PKK tarafından iki internet sitesinde yapılan çağrılar üzerine terör örgütüne üye olma suçundan mahkûmiyetine temel alınan yürüyüşe katıldığı sonucuna varmıştır. Ancak yerel mahkeme bu sonuca nasıl vardığına ilişkin herhangi bir gerekçe göstermemiştir. Bu bakımdan herhangi bir kimsenin bir yasa dışı örgütün hedef veya talimatlarıyla örtüştüğü şeklinde değerlendirilmesi mümkün olan bir eylem veya ifadesinden dolayı yasa dışı örgüt üyeliğinden mahkûm edilmesi kaygı vericidir (Gülcü/Türkiye, § 112).
iv. Bir kararın gerekçelerini gösterme yükümlülüğü, Sözleşme’nin 10. ve 11. maddeleri ile korunan haklara yönelik keyfî müdahalelere karşı önemli bir usul güvencesi sunar. Buna karşın somut olayda yerel mahkemenin başvurucunun 5237 sayılı Kanun'un 314. maddesinin (2) numaralı fıkrası ve 3713 sayılı Kanun’un 7. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca mahkûm edilmesini haklı kılmak için yerinde ve yeterli gerekçeler ileri sürmemiş olması, başvurucuyu Sözleşme’nin 11. maddesi kapsamındaki hakkı dolayısıyla kendisine sağlanması gereken usul güvencesinden de yoksun bırakmıştır (Gülcü/Türkiye, § 114).
v. Başvurucunun toplantı özgürlüğüne yapılan müdahalenin orantılılığı değerlendirilirken yaşının küçüklüğü de dikkate alınmıştır. Bu bağlamda bir çocuğun yakalanmasının, tutuklanmasının veya hapsedilmesinin en son çare olarak başvurulacak ve mümkün olduğunca kısa süreliğine uygulanacak bir tedbir olması gerekir ancak mevcut davada ulusal makamlar başvurucunun tutuklanmasına, tutukluluk hâlinin devamına veya hapis cezasına karar verirken yaşını yeterince dikkate aldığını gösterememiştir. Başvurucuya verilen ve kısmen infaz edilen toplam 4 yıl 8 ay 20 gün hapis cezasının aşırı ağır olduğu kabul edilmiştir (Gülcü/Türkiye, § 115).
vi. Başvurucunun polis memurlarına taş attığı gerekçesiyle 2911 sayılı Kanun’un 32. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 33. maddesinin birinci fıkrası ve 5237 sayılı Kanun'un 265. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca mahkûm edilmesi konusunda ise kişilerin bu tür eylemlere müdahil olması hâlinde toplantı özgürlüğüne müdahalede bulunulması gereksinimi incelenirken devlet yetkililerinin daha geniş bir takdir payı vardır ve bu tür bir eylem için yaptırım uygulanmasının Sözleşme’nin 11. maddesinde yer alan güvencelere uygun olduğu vurgulanmalıdır. Ancak her ne kadar daha sonra hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de öncesinde başvurucuya anılan maddelerden verilen ve kısmen infaz edilen 2 yıl 9 ay 10 günlük hapis cezasının sert olduğu, başvurucunun uzun süre tutuklu yargılandığı gözönünde bulundurulduğunda verilen cezaların aynı şekilde orantısız olduğu sonucuna varılmıştır (Gülcü/Türkiye, § 116).
vii. Sonuç olarak başvurucu hakkındaki mahkûmiyet hükümleri, hapis cezaları ve belirli tarihler arasında tutulmasının demokratik bir toplumda gerekli olmadığı ve Sözleşme’nin 11. maddesinin ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır (Gülcü/Türkiye, § 117).
25. AİHM, Agit Demir/Türkiye (B. No: 36475/10, 27/2/2018) kararında da terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçu bakımından Gülcü/Türkiye kararına benzer tespitlerde bulunmuş ve olayların meydana geldiği tarihte 15 yaşından küçük olan başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olmadığı gerekçesiyle Sözleşme’nin 11. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir.
26. Yılmaz ve Kılıç/Türkiye (B. No: 68514/01, 17/7/2008) kararında AİHM, mahkûmiyet kararına esas alınan delillerin yalnızca ifade biçimleri olduğu, öte yandan dosyada bulunan belgelerden söz konusu sloganların bizzat başvuranlar tarafından atılıp atılmadığının tespit edilmediğini gözeterek, başvurucuların ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini kabul etmiştir (Yılmaz ve Kılıç/Türkiye, §§ 58, 66).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
27. Anayasa Mahkemesinin 16/6/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
28. Başvurucu; toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı kapsamında katıldığı cenaze yürüyüşünde şiddete başvurmadığı, slogan atmadığını ve herhangi suç oluşturan bir eylemde de bulunmadığını iddia etmiştir. Başvurucu ayrıca topluluk ile birlikte yürürken yüzü açık şekilde çekilmiş bir fotoğraf dışında dosya kapsamında herhangi bir delil olmadığını vurgulamıştır. Başvurucu sırf bir yürüyüşe katılımdan dolayı cezalandırıldığını iddia ederek Anayasa'nın 2. ve 26. maddeleri ile Sözleşme'nin 11. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
29. Bakanlık görüşünde; ilk olarak başvurucuya mahkûmiyet hükmü yerine kovuşturmanın ertelenmesi kararı verilmek suretiyle özgürlüğü bağlayıcı bir tedbire ve medeni haklardan yoksun bırakılmaya hükmedilmediği, bu nedenle mağdur sıfatının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Öte yandan somut olayda başvurucunun da aralarında olduğu suça sürüklenen çocukların PKK terör örgütünün talimatları doğrultusunda ölen örgüt mensubunu sahiplenmek amacıyla terörist cenazesine katıldıklarına, şiddet eylemleri neticesinde güvenlik görevlilerinin yaralanmasına ve maddi hasarasebebiyet verdiklerine, örgütü sahiplenici ve destekleyici ibarelerin bulunduğu döviz ve pankartları açarak terör ve şiddet yöntemlerini teşvik edici sloganlar atan grupla birlikte hareket ettiklerine yönelik kabul ve değerlendirmeyle başvurucu hakkında soruşturma açıldığı ve derece mahkemelerince cezalandırıldığı açıklanmıştır. Bu bağlamda kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesinin başvurucunun haklarına müdahale teşkil edip etmediği, müdahalenin meşru amacının kamu düzeni ve güvenliğinin korunması, suç işlenmesinin önlenmesinin ve başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunmasının olup olmadığının AnayasaMahkemesinin önceki kararları eşliğinde değerlendirilmesi gerektiğini ifade edilmiştir.
30. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında, bireysel başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.
2. Değerlendirme
31. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu hakkında başka hiçbir iddiaya yer verilmeksizin yalnızca bir toplantıya katılmış olması nedeniyle cezanın ve kovuşturmanın ertelenmesi yönünde kararlar verilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun hukuka aykırı olarak cezalandırıldığı iddiasının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
32. Anayasa’nın "Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı" kenar başlıklı 34. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.
..."
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
33. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Müdahalenin Varlığı
34. Başvurucu hakkındaki terör örgütü propagandası yapma ve yürüyüşe silahla katılma suçlarına ilişkin dava, hükme bağlanmayarak ertelenmiş; kamu görevlisine direnme suçu yönünden ise hükmedilen 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezası ertelenmiştir. Ayrıca başvurucu üç yıl denetim altına alınmıştır.
35. Başvurucu hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün ertelenmesi, başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yönelik bir müdahale niteliğindedir. Öte yandan Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında kovuşturmanın ertelenmesine ilişkin kararlarla ilgili olarak yaptığı değerlendirmede kovuşturma tehdidinin devam ettiği, sonunda isnat edilen suçlardan aklanma ihtimali bulunsa bile kişinin bu etki altında ilerde haklarını kullanmaktan imtina etme riski bulunduğu sonucuna varmıştır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi içtihadına göre henüz mahkûm edilmemiş olsa bile ertelenen kovuşturmanın gelecekte yeniden başlayabilme olasılığının başvurucularda stres ve cezalandırma endişesini devam ettireceği kanaatine varılmış, söz konusu kararlarda başvurucuların ifade ve basın özgürlüklerine müdahalede bulunulduğu kabul edilmiştir (Fatih Taş [GK], B. No: 2013/1461, 12/11/2014, §§ 69-79; Ali Gürbüz ve Hasan Bayar, B. No: 2013/568, 24/6/2015, §§ 46-49; İrfan Sancı, B. No: 2014/20168, 26/10/2017, §§ 43, 44).
36. Somut olayda kovuşturmanın ertelenmesi kararları ile birlikte verilen temyize tabi mahkûmiyet hükmünün Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği gözetildiğinde kovuşturmanın ertelenerek üç yıl süreyle denetim altına alınan başvurucu hakkında -bu suçlar yönünden- henüz kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı olmamasına rağmen başvurucunun ileride kovuşturmaya maruz kalma ve cezalandırılma riskinin bulunduğunun dikkate alınması gerekir. Bu sebeplerle başvurucu hakkında kovuşturmanın ertelenmesi kararı verilerek denetim altına alınmasının da başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yönelik bir müdahale olduğunun kabul edilmesi gerekir. Dolayısıyla söz konusu derece mahkemesi kararlarının başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yönelik bir müdahale niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerekir.
ii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
37. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
38. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk koşullarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir.
(1) Kanunilik
39. 2911 sayılı Kanun'un 33. maddesinin (a) bendi, 5237 sayılı Kanun'un 265. maddesi ve 3713 sayılı Kanun’un 7. maddesi ile 6352 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır.
(2) Meşru Amaç
40. Başvurucu hakkında toplantı ve gösteri yürüyüşüne silahla katılma, kamu görevlisine direnme ve terör örgütü propagandası yapma suçlarından açılan kamu davasında hükmolunan cezanın ve kovuşturmanın ertelenmesi ile denetimli serbestlik altına alınması yönündeki kararların Anayasa'nın 34. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden kamu düzeninin korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır.
(3) Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk
(a) Genel İlkeler
(i) Demokratik Toplumda Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının Önemi
41. Anayasa Mahkemesi demokratik toplum düzeninin gerekleri ifadesinden ne anlaşılması gerektiğini daha önce pek çok kez açıklamıştır. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, demokratik toplumun en temel değerleri arasında yer almakta olup bireylerin ortak fikirlerini birlikte savunmak ve başkalarına duyurmak için bir araya gelebilme imkânını korumayı amaçlamaktadır. Kolektif bir şekilde kullanılan ve düşüncelerini ifade etmek isteyen kişilere şiddeti dışlayan yöntemlerle düşüncelerini açıklama imkânı veren bu hak çoğulcu demokrasilerin gelişmesinde zorunlu olan farklı düşüncelerin ortaya çıkması, korunması ve yayılmasını güvence altına almaktadır (Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, § 115; Osman Erbil, B. No: 2013/2394, 25/3/2015, § 45; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri [GK], B. No: 2014/920, 25/5/2017, § 79; Dilan Ögüz Canan, B. No: 2014/20411, 30/11/2017, § 36; Yılmaz Güneş ve Yusuf Karadaş, B. No: 2015/10676, 26/12/2018, § 31).
42. Bu hak, ifade özgürlüğünün özel bir biçimidir. Anayasal haklar içinde kendine has özerk rolünün ve özel uygulama alanının varlığına rağmen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı aynı zamanda ifade özgürlüğü ışığında değerlendirilmelidir. İfade özgürlüğünün demokratik ve çoğulcu bir toplumdaki önemi, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı için de geçerlidir (Ali Rıza Özer ve diğerleri, § 115; Osman Erbil, §§ 31, 45; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 72; Dilan Ögüz Canan, § 34; Gülşah Öztürk ve diğerleri, B. No: 2013/3936, 17/2/2016, § 66; Ömer Faruk Akyüz, B. No: 2015/9247, 4/4/2018, § 52).
43. İfade özgürlüğünde olduğu gibi toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı da sadece toplumun geneli tarafından savunulan ve kabul gören görüş ve fikirleri korumakla yetinmez. Bunun haricinde toplumun genelini rahatsız edebilecek, endişelendirecek hatta şoke edecek veya onların belirli düzeyde tepkilerini çekebilecek bazı fikirleri savunma amacıyla da toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenebilir (Yılmaz Güneş ve Yusuf Karadaş, § 33).
44. Toplumsal çoğulculuğa ancak her türlü fikrin serbestçe ifade edilebildiği özgür bir tartışma ortamında ulaşılabilir. Demokrasinin temel özelliklerinden biri de toplumsal meselelerin diyalog yoluyla ve şiddeti dışlayan yöntemlerle çözülmesine imkân vermektir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanarak toplanan insanların ileri sürdükleri fikirler bu fikirlere katılmayan diğer insanları rahatsız edebilir ve onların tepkilerini çekebilir. Ancak burada önemli olan söz konusu hakkın -tüm bu rahatsızlığa rağmen- barışçıl bir şekilde kullanılmasıdır (Yılmaz Güneş ve Yusuf Karadaş, § 34).
45. Anayasa’nın 34. maddesi fikirlerin silahsız ve saldırısız, başka bir ifade ile barışçıl bir şekilde ortaya konabilmesi için toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını güvence altına almıştır. Dolayısıyla toplantı hakkının amacı, şiddete başvurmayan ve fikirlerini barışçıl bir şekilde ortaya koyan bireylerin haklarının korunmasıdır. Demokratik bir toplumda, mevcut düzene itiraz eden ve barışçıl yöntemlerle mevcut düzenin değiştirilmesi gerektiğini savunanlara dahi toplantı özgürlüğü ve diğer yasal araçlarla bu fikirlerini ifade edebilme imkânı sunulmalıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri, §§ 117, 118; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 80; Osman Erbil, § 47; Dilan Ögüz Canan, § 37; Gülşah Öztürk ve diğerleri, §§ 67, 68; Ömer Faruk Akyüz, § 54; Yılmaz Güneş ve Yusuf Karadaş, § 41).
46. Kamu gücünü kullanan organlar toplantı hakkının kullanılmasını engellemiş iseler ya şiddetin toplantı ve gösteri yürüyüşünün tamamına hâkim olduğunu kanıtlamaları ya da hakkına müdahale ettikleri bireylerin bizzat bu şiddet olaylarına katıldığını ispat etme yükümlülüğü altındadır. Bu bağlamda barışçıl bir toplantıya müdahale etmek için genel ve muğlak bazı gerekçelere dayanılması yeterli kabul edilemez. Bir toplantının barışçıl olmadığı iddia edildiği takdirde kimin ne şekilde şiddet kullandığının gösterilmesi gerekir (Ferhat Üstündağ, § 56; Yılmaz Güneş ve Yusuf Karadaş, § 45).
(ii) Müdahalenin Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygun Olması
47. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan bir müdahale zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değilse demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemez (Yılmaz Güneş ve Yusuf Karadaş, § 40).
48. Keyfî uygulamalardan ve usulsüz sınırlandırmalardan kaçınılması için barışçıl bir toplantıya tedbir almak veya alınan tedbirlere aykırı davrananlara ceza vermek suretiyle yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğunun derece mahkemelerince ilgili ve yeterli gerekçe ile ortaya konulması, kamu düzeni ve başkalarının haklarının korunması ya da diğer meşru amaçlar ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılması arasında adil bir denge kurulması gerekmektedir (Dilan Ögüz Canan, § 53; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 83; Ömer Faruk Akyüz, § 61; Yılmaz Güneş ve Yusuf Karadaş, § 48).
(b) Başvuru Konusu Olayın Değerlendirilmesi
49. Eldeki bireysel başvuru dosyasında derece mahkemesinin kabulüne göre başvurucu, bir örgüt üyesinin cenazesi sahiplenmek amacıyla yapılan ve terör örgütünün propagandasına dönüşen toplantıya ve gösteri yürüyüşüne katılmıştır. Başvurucunun yasa dışı slogan atan, güvenlik güçlerine yaralayıcı maddelerle saldıran, terör örgütünün bayrağı ile terör örgütü lideri ve mensuplarının fotoğraflarının olduğu posterleri taşıyan grup içerisinde yer aldığı derece mahkemesince sabit görülmüştür (bkz. §§ 6-12).
50. Mahkemenin kararına göre terör örgütü lehine slogan atılması, terör örgütünün bayrakları ile örgüt mensuplarının fotoğraflarının taşınması ve güvenlik güçlerine karşı şiddet eylemlerinde bulunulması nedeniyle başvuru konusu toplantı barışçıl olmaktan çıkmıştır. Başvuru konusu toplantının kanuna aykırı hâle gelmesi nedeniyle toplantıya müdahale edildiği ve yakalama işlemleri yapıldığı kamu makamlarınca açıklanmıştır (bkz. §§ 8, 12).
51. Başvurucunun katıldığı yürüyüşün barışçıl niteliğini kaybettiğine dair kabule bir itirazlarının olmadığı görülmüştür. Bununla birlikte başvurucu, kendisinin herhangi bir şiddet eylemine karışmadığını ve yürürken çekilmiş bir fotoğraf dışında dosya kapsamında yaşanan şiddet olaylarında bir katkısı olduğuna dair herhangi bir bulgu olmadığını ileri sürmüştür. O hâlde somut olayda bu hususun irdelenmesi gereken bir ön mesele olarak ele alınması gerekir. Bir diğer mesele ise, açık bir biçimde barışçıl olmaktan çıkmış toplantılara katılan başvurucuların bu davranışları nedeniyle cezalandırılmasının demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığının belirlenmesidir.
52. Mahkeme kararının gerekçe kısmına bakıldığında başvurucunun cezalandırılmasının 4/10/2011 tarihli Olay Tutanağı ile 6/10/2011 tarihli Tespit Tutanağı'na dayandırıldığı, bu tutanaklardaki tespitlerin en azından esaslı delil oluşturduğu görülmektedir. Başvuruyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin rolü, derece mahkemelerince yapılan değerlendirmelerin ve varılan sonuçların hukuka uygunluğunu denetlemek değildir. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilmek istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi esasen derece mahkemelerine aittir (birçok karar arasından bkz. Orhan Kılıç [GK], B. No: 2014/4704, 1/2/2018, § 44).
53. Öte yandan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına getirilen kısıtlamaların zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılayıp karşılamadığının değerlendirilmesi hususunda da kamu gücünü kullanan organlar ile mahkemelerin belirli bir takdir yetkisi vardır. Bununla birlikte olayın somut koşullarında bir toplantı veya gösterinin şiddet içerdiğine ilişkin idari mercilerin veya derece mahkemelerinin kabulleri ile gerekçelerinin nihai denetim yetkisi Anayasa Mahkemesine aittir (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. Dilan Ögüz Canan, § 32; Yılmaz Güneş ve Yusuf Karadaş, § 47). Bu kapsamda ilk olarak derece mahkemesinin cezalandırmaya dayanak kabul ettiği hususlar ile vardığı sonuca ilişkin gerekçenin birlikte değerlendirilmesi gerekir.
54. Olay Tutanağı'nın incelenmesi sonucunda yaklaşık yedi saat süren toplantı ve gösteri yürüyüşü süresince meydana gelen -şiddet hareketlerinin de mevcut olduğu- olaylar açıklanmıştır. Zikredilen tutanakta aralarında başvurucunun da aralarında olduğu elli kişinin terör örgütüne ait bayrak ile lider ve mensuplarının fotoğraflarını taşıdığı, terör örgütü lehinde sloganlar attığı, şiddet hareketlerine katıldığı ve bu nedenlerle yapılan müdahaleler sırasında yakalandığı hususlarına ilişkin genel bir açıklama ile yetinilmiştir. Buna karşın kolluk görevlilerince düzenlenen tutanaklarda, olaylara yönelik müdahaleler esnasında kolluk güçlerince yakalandığı belirtilen başvurucunun eylemleri somutlaştırılmamıştır (bkz. §§ 6, 7).
55. Öte yandan cezalandırmanın bir diğer dayanağı olan 6/10/2011 tarihli Tespit Tutanağı'nın Anayasa Mahkemesince yapılan incelemesi neticesinde tutanakta üç fotoğrafın olduğu, üstte yer alan fotoğrafta başvurucunun bir grupla beraber yürüdüğü, ikinci fotoğrafın ilk fotoğrafın yakınlaştırılmış hâli olduğu, son fotoğrafın ise mukayese amaçlı emniyet merkezinde çekildiği anlaşılmıştır. Mevcut fotoğraflarda başvurucunun ve birlikte yürüdüğü grubun herhangi şiddet hareketinde bulunmadığı, elinde herhangi bir pankart, bayrak veya yaralayıcı bir madde olmadığı görülmüştür.
56. Derece mahkemesi, Anayasa Mahkemesinin talebi üzerine gönderdiği 2/12/2021 tarihli yazısında başvurucunun cezalandırılmasına esas alınan herhangi görüntü kaydı veya görüntü kayıt çözüm tutanağı bulunmadığını belirtmiştir.
57. Tüm bu tespitler ışığında dosyada bulunan belgelere göre cezalandırılmaya esas sloganların ve güvenlik güçlerine yönelik yaralayıcı maddelerin bizzat başvurucu tarafından atılıp atılmadığının tespit edilmediğini gözlemlenmiştir. İddianame ve derece mahkemesi kararında da cezalandırılmasına esas alınan eylemleri gerçekleştirdiğine dair somut ve yeterli bir açıklama yapılmamıştır. Ayrıca başvurucunun toplantının barışçıl olmaktan çıkmasında herhangi bir şekilde rolü olduğuna dair değerlendirmeye esas olacak nitelikte bir belge de bulunmamaktadır.
58. Derece mahkemesi, toplantı hakkına müdahale ettiği başvurucunun bizzat bu şiddet olaylarına katıldığını ispat etme ve ne şekilde şiddet kullandığını gösterme yükümlülüğü altındadır. Genel ve soyut bazı gerekçeler cezalandırma için yeterli değildir (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. § 46). O hâlde somut olayda başvurucu hakkında yalnızca bir etkinliğe katılmış olması nedeniyle terör örgütü propagandası yapma, toplantıya silahla katılma ve direnme suçlarından kamu davası açılmış, son olarak da cezanın ve kovuşturmanın ertelenmesi kararları verilmiştir.
59. Eğer toplantı şiddet içeriyorsa veya şiddete çağrıda bulunuluyorsa bu toplantının barışçıl olduğu, dolayısıyla Anayasa'nın 34. maddesinin sağladığı korumadan yararlanacağı söylenemez (Ferhat Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 51; Yılmaz Güneş ve Yusuf Karadaş, § 42). Bununla birlikte bir kimsenin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, katıldığı bir toplantı sırasında yer yer görülen şiddet hareketleri sebebiyle otomatik olarak ortadan kalkmaz. Bir kimse davranışlarıyla şiddet kullanma niyetini ortaya koymamış veya katıldığı bir toplantıda cereyan eden şiddet hareketlerine iştirak etmemiş ise bu kişinin Anayasa'nın 34. maddesinin altında güvenceye alınmış olan hakları korunmaya devam eder (Ferhat Üstündağ, § 54; Yılmaz Güneş ve Yusuf Karadaş, § 43).
60. Güvenlik güçlerince silahlı bir çatışmada öldürülmüş bir terör örgütü üyesi için cenaze töreni düzenlenmesi veya düzenlenmiş böyle bir törene katılmak devlet yetkilileri ve toplumun büyük çoğunluğunca kabul edilemez bulunabilir. Üstelik başvuruya konu cenaze töreninde ciddi şiddet olayları yaşanmıştır. Bununla birlikte somut olayda herhangi bir şekilde terör örgütü propagandası yaptığına veya şiddete başvurduğuna ya da toplantı hakkının sınırlarını aştığına dair ilgili ve yeterli bir değerlendirme ortaya konulmayan başvurucu hakkında tek bir fotoğraf karesine dayanarak soruşturma ve kovuşturma yürütüldüğü, terör örgütü propagandası yapma ve toplantı ve gösteri yürüyüşüne silahla katılma suçlarından kovuşturmanın ertelenmesine, kamu görevlisine direnme suçundan -ertelenen- 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezası kararları verilen başvurucunun üç yıl denetim altına alındığı anlaşılmıştır.
61. Toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılan ve bir gösteride yasaklanmamış davranışlarda bulunan kişilerin toplantı hakkı, kınanabilir bir olaya karışmadıkları sürece en hafif kabul edilecek cezanın dahi uygulanmamasını temin eder. Zira bu tip soruşturmalar veya cezalandırmalar caydırıcı etki doğurma potansiyeli taşımaktadır (benzer değerlendirmeler için bkz. Osman Erbil, §§ 51, 71; Ömer Faruk Akyüz, § 60).Başvurucunun iddialarının inceleme konusu yapılmadığı ve farklı menfaatlerin (açıklamalar için bkz. § 48) değerlendirmediği anılan kararda da varılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
62. Tüm bu açıklamalar ışığında başvurucunun cezalandırılmasının ve denetim altına alınmasının gerekli olduğuna ilişkin ilgili ve yeterli bir gerekçeler sunulmamış ve dolayısıyla müdahalenin, zorunlu bir sosyal ihtiyacı karşılayıp karşılamadığı tespit edilememiştir. Bu nedenlerle başvurucunun Anayasa'nın 34. maddesinde öngörülen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
İrfan FİDAN bu görüşe katılmamıştır.
B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiası ve Bakanlık Görüşü
63. Başvurucu, nitelikli mala zarar verme suçundan uzun süren yargılama nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
64. Bakanlık görüşünde; suçlamanın niteliği, şüphelilerinin sayısı, toplanması ve değerlendirilmesi gereken delillerin çeşitliliğinin, kapsamının ve içeriğinin dikkate alınarak ihlal iddialarını değerlendirmesi gerektiği açıklanmıştır.
65. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında, bireysel başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir. Ayrıca, aynı kapsamda açılan diğer bir davanın da yargılanma süresinin makul olmadığını belirterek bu dosyada birleştirilmesini talep etmiştir.
66. 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'a eklenen geçici 2. maddeye göre Anayasa Mahkemesine yapılan ve münhasıran bu maddenin yürürlüğe girdiği 31/7/2018 tarihi itibarıyla Anayasa Mahkemesinde derdest olan yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasıyla ilgili bireysel başvuruların Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu (Tazminat Komisyonu) tarafından incelenerek karara bağlanması öngörülmüştür. Anayasa Mahkemesi Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018, §§ 27-36) kararında Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönünden inceleyerek Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna varmış; başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle başvurunun kabul edilemezliğine karar vermiştir. Mevcut başvuruda da söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
67. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduklarına karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
68. Başvurucu, ihlalin tespit edilmesi ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması ile yargılanmanın yenilenmesini talep etmiştir. Ayrıca başvurucu 50.000 TL manevi tazminat ve 10.000 TL maddi tazminat talebinde bulunmuştur.
69. Başvuruda tespit edilen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
70. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya 13.500 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Başvurucunun uğradığını iddia ettiği zararla ilgili bilgi ve belge sunulmadığından maddi tazminat talebi reddedilmiştir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
B. Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE İrfan FİDAN'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
C. Kararın bir örneğinin toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Mersin 2. Çocuk Mahkemesine (E.2011/767, K.2013/433) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuya net 13.500 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 257,50 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 4.757,50 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/6/2022 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY
1. Başvurucu, bir örgüt üyesinin cenazesini sahiplenmek amacıyla yapılan ve terör örgütünün propagandasına dönüşen toplantıya ve gösteri yürüyüşüne katılmıştır. Başvurucunun yasa dışı slogan atan, güvenlik güçlerine yaralayıcı maddelerle saldıran, terör örgütünün bayrağı ile terör örgütü lideri ve mensuplarının fotoğraflarının olduğu posterleri taşıyan grup içerisinde yer aldığı derece mahkemesince de sabit görülerek cezalandırılmıştır(bkz. §§ 6-12).
2. Çoğunluk, başvurucunun herhangi bir şekilde terör örgütü propagandası yaptığına veya şiddete başvurduğuna ya da toplantı hakkının sınırlarını aştığına dair derece mahkemesince ilgili ve yeterli bir değerlendirme yapılmadığı gerekçesiyle başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır.
3. Ancak mahkemenin kararı incelendiğinde başvurucunun da katıldığı toplantı, terör örgütü lehine slogan atılması, terör örgütünün bayrakları ile örgüt mensuplarının fotoğraflarının taşınması ve güvenlik güçlerine karşı şiddet eylemlerinde bulunulması nedeniyle barışçıl olmaktan çıkmış, derece mahkemesince de bu şekilde kabul edilmiştir (bkz. §§ 8, 12).
4. Terörizm, ulusal sınırları aşarak toplum ve devlet hayatı üzerinde sosyal ve ekonomik bakımdan büyük çapta tahribatlara sebep olmaktadır. Herhangi bir amaca ulaşmak için propagandaya yönelik ses getirici eylemlerle insanların öldürülmesi, korku ve dehşet salınması olan terör; bireylerin temel hak ve özgürlüklerini, özellikle yaşam hakkını ciddi bir şekilde tehdit etmektedir (Mehmet Alanç ve diğerleri [GK], B. No: 2017/15462, 29/9/2021 § 54)
5. Terör örgütleri ve destekçileri, görüşlerinin toplum içinde yayılmasını, fikirlerinin kökleşmesini hedefler ve bu amacın gerçekleşmesine yönelik her türlü gayrimeşru vasıtaya başvurabilirler. Terörün veya terör örgütlerinin propagandasının da söz konusu vasıtalardan biri olduğunda kuşku yoktur. Terör, başta ifade özgürlüğü olmak üzere demokratik toplumun tüm değerlerine düşmandır (Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri [GK], B. No: 2018/17635, 26/7/2019, § 79; Ayşe Çelik, B. No: 2017/36722, 9/5/2019, § 43; Sırrı Süreyya Önder [GK], B. No: 2018/38143, 3/10/2019, § 61).
6. Başvurucuların katıldığı toplantıda terör örgütü lehine sloganlar atılmış; terör örgütünü temsil eden bayrak, örgüt liderinin ve ölen örgüt mensuplarının posterleri taşınmış, terör hareketi açıkça onaylanmış, dolayısıyla terör örgütü üyeleri tarafından gerçekleştirilen eylemler kahramanca davranışlar olarak sunulmuş, silahlı çatışmalarda ölen örgüt mensupları yüceltilmiştir. Bu kapsamda başvuruya konu toplantının, halkın örgüte sempatisini artırmak ve giderek aktif desteğini sağlamak amacıyla yapılan başvuruya konu barışçıl olmayan toplantının ve terör örgütünün propagandası niteliğindeki açıklamaların şiddete başvurulması konusunda insanları bilinçlendirmeye veya cesaretlendirmeye zemin sağladığı, bir terör örgütünün siyasi veya sosyal etkinliğini artırmaya, sesinin kitlelere duyurulmasına hizmet ettiği hususları da gözetilmelidir. Başvurucu bu nitelikteki bir toplantıya katıldığı ve yaşanan şiddet hareketlerinerağmen toplantıda kalmaya devam ettiği anlaşılmaktadır.
7. Anayasa Mahkemesi Ferhat Üstündağ (B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 69-70) kararında, toplantıya katılanlar yöntem olarak şiddeti kullanmamış olsalar ve toplantı bir şiddet eylemi olmaksızın tamamlanmış olsa bile toplantıda terör örgütü sembollerinin sergilenmesi halini, terör örgütünün eylemlerini onaylayarak kamuoyu önünde ona sahip çıkmak, anılan örgütün işlediği cürümleri iyi görmek ve dolayısıyla desteklemek niteliğinde olduğunu ifade etmiştir. Dolayısıyla başvurucu yönünden de başvuruya konu toplantı barışçıl toplantı kavramı dışında kalmıştır.
8. Açıkladığım nedenlerle, başvurucunun cezalandırılması şekildeki müdahalenin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına aykırı bir müdahale olarak değerlendirilemeyeceği kanaatindeyim.
Üye