TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
İDRİS BALUKEN BAŞVURUSU (3)
|
(Başvuru Numarası: 2017/22387)
|
|
Karar Tarihi: 13/1/2021
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Mustafa İlhan ÖZTÜRK
|
Başvurucu
|
:
|
İdris BALUKEN
|
Vekili
|
:
|
Av. Reyhan YALÇINDAĞ BAYDEMİR
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, milletvekili olan başvurucunun yaptığı bir
basın açıklamasında kullandığı ifadeler nedeniyle cezalandırılmasının ifade
özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 14/4/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, olayların meydana geldiği tarihte
milletvekili olarak görev yapmaktadır.
9. Başvurucunun 7/2/2016 tarihinde Mardin Büyükşehir
Belediyesi konferans salonunda yaptığı basın açıklamasında kullandığı ifadeler
nedeniyle Mardin Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucu hakkında kamu görevlisine
hakaret ile Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve
organlarını aşağılama suçlarından iddianame düzenlenmiştir.
10. Yargılamayı yapan Mardin 2. Asliye Ceza Mahkemesi
başvurucunun her iki suçtan adli para cezasıyla mahkûmiyetine karar vermiştir.
11. İstinaf talebi üzerine ilk derece mahkemesi kararını
inceleyen Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi 22/2/2017 tarihli
kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar vermiştir.
Başvurucu, istinaf ilamından 16/3/2017 tarihinde haberdar olduğunu
belirtmiştir.
12. Başvurucu 14/4/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
13. 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 29. maddesi
şöyledir:
"5271 sayılı Kanunun 286 ncı
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
(3) İkinci fıkrada belirtilen temyiz
edilemeyecek kararlar kapsamında olsa bile aşağıda sayılan suçlar nedeniyle
verilen bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları temyiz edilebilir:
a) Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Hakaret (madde 125, üçüncü fıkra),
...
9. Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti
Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama (madde 301),
...
suçları.”
14. Aynı Kanun'un 31. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...
f) 286 ncı maddenin üçüncü fıkrasında
yapılan düzenleme, bu maddenin yayımlandığı tarihten itibaren on beş gün içinde
talep etmek koşuluyla aynı suçlarla ilgili olarak bölge adliye mahkemelerince
verilmiş kesin nitelikteki kararlar hakkında da uygulanır. Bu bendin
uygulandığı hâlde, cezası infaz edilmekte olan hükümlülerin, 100 üncü madde
uyarınca tutukluluğunun devam edip etmeyeceği hususu, hükmü veren ilk derece
mahkemesince değerlendirilir."
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
15. Mahkemenin 13/1/2021 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
16. Başvurucu; milletvekili olarak görev yapmaktayken
yaptığı basın açıklamasında geçen ifadeler nedeniyle cezalandırıldığını, söz
konusu konuşmalarında izledikleri politikalar nedeniyle Hükûmeti ve Sağlık
Bakanı'nı eleştirdiğini, kullandığı ifadelerin yasama sorumsuzluğu ve siyasi
ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını, bu konuşmaları nedeniyle
cezalandırılmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
17. Bakanlık görüşünde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
(AİHM) ve Anayasa Mahkemesinin bazı içtihatlarına değinilerek ilk derece ve
istinaf mahkemelerince yapılan değerlendirmeler neticesinde ulaşılan sonucun
hukuka uygun olduğu ifade edilmiştir.
18. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında
milletvekili olarak yasama sorumsuzluğunun bulunmasına karşın
cezalandırıldığını, kullandığı ifadelerin Sağlık Bakanı'na ve Hükûmete karşı
eleştiri niteliğinde olduğunu, hakaret ya da aşağılama kastının bulunmadığını, bu
konuşmaları nedeniyle cezalandırılmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini
ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
19. 7188 sayılı Kanun'un 29. maddesiyle 4/12/2004 tarihli
ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 286. maddesine eklenen (3) numaralı
fıkra uyarınca -temyiz edilemeyecek kararlar kapsamında olsa bile- sayılan
suçlar nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları
temyiz edilebilecektir. Anılan fıkrada sayılanlar arasında 26/9/2004 tarihli ve
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda geçen hakaret (madde 125, üçüncü fıkra) ve Türk
milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını
aşağılama (madde 301) suçları da yer almaktadır.
20. 7188 sayılı Kanun'un 31. maddesi ile 5271 sayılı
Kanun'a eklenen geçici 5. maddeye göre de 5271 sayılı Kanun'un 286. maddesinin
(3) numaralı fıkrasında yapılan düzenleme -on beş gün içinde talep etmek
koşuluyla- aynı suçlarla ilgili olarak bölge adliye mahkemelerince verilmiş
kesin nitelikteki kararlar hakkında da uygulanacaktır.
21. Buna göre 7188 sayılı Kanun ile 5271 sayılı Kanun'un
286. maddesine eklenen (3) numaralı fıkra kapsamındaki suçlarla ilgili olarak
daha önce bölge adliye mahkemeleri ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki
kararlar bakımından da temyiz kanun yoluna başvurulmasına olanak tanınarak
temyiz edilebilecek kararların kapsamı genişletilmiştir. Kanun koyucu, kesin
nitelikteki kararlara karşı temyiz kanun yolu açarak farklı uygulamaların önüne
geçmeyi ve yeknesak bir uygulama yapılmasını amaçlamıştır. Temyiz kanun yolu
açılan suçlar incelendiğinde (bkz. § 13) temel haklar ile bağlantılı olanların
esas alındığı görülmektedir. Buna göre kanun koyucunun anılan değişiklikle bu
konudaki hak ihlallerinin önüne geçmeyi amaçladığı söylenebilir.
22. Başvuruya konu edilen mahkûmiyet hükümleri Gaziantep
Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddi
kararıyla kesinleşmiştir (bkz. § 11). Yukarıda belirtilen değişiklikler
gözetildiğinde başvurucu hakkındaki kesinleşmiş hükmün -belli sürede başvurmak
koşuluyla- temyiz edilebilme olanağına kavuştuğu anlaşılmaktadır.
23. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son
cümlesi şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için
olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru
hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri
sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal
başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması
gerekir."
25. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel
başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm
organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya
çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu
nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine ilişkin iddiaların
öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından
değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve
Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).
26. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen
hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek
ikincil nitelikte bir hak arama yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil
niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için
öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca
başvurucunun şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal
mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve
kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve
başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Ayşe
Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, § 17).
27. Başvuru yollarının tüketilip tüketilmediği, ilke
olarak Anayasa Mahkemesine başvurunun yapıldığı tarihteki duruma bakılarak
değerlendirilir. Ancak Anayasa Mahkemesi bazı durumlarda bireysel başvuru
yapıldıktan sonra oluşturulan yeni başvuru yollarının tüketilmesi gerektiğine
de karar verebilir. Özellikle belli konulardaki sorunlara çözüm bulmak amacıyla
sonradan oluşturulmuş bir yol söz konusu ise ikincillik ilkesi, o konudaki
temel hak ve özgürlüklerin ihlali iddialarının -bu yol vasıtasıyla- öncelikle
idari ve yargısal makamlarca değerlendirilmesine imkân tanınmasını gerekli
kılabilir (bazı değişikliklerle bkz. Sait Orçan, B. No: 2016/ 29085,
19/7/2017, § 35).
28. Her hâlükârda bir başvuru yolunun tüketilmesinin
gerekli olması için ulaşılabilir olması, ihlal iddiaları yönünden makul bir
başarı şansı sunması ve yeterli giderim sağlaması gerekir. Dolayısıyla bireysel
başvuru yapıldıktan sonra yeni bir başvuru yolunun oluşturulması hâlinde
Anayasa Mahkemesinin görevi söz konusu başvuru yolunun düzenleniş şekli itibarıyla
ulaşılabilir olup olmadığını, ihlal iddiaları yönünden makul bir başarı şansı
sunma ve yeterli giderim sağlama niteliğini haiz olup olmadığını
değerlendirmektir (Sait Orçan, §§ 36, 37).
29. Somut olayda 7188 sayılı Kanun ile 5271 sayılı
Kanun'un 286. maddesine eklenen (3) numaralı fıkra kapsamındaki suçlarla ilgili
olarak daha önce bölge adliye mahkemeleri ceza dairelerince verilen kesin
nitelikteki kararlar bakımından temyiz kanun yolu açılmıştır. Sonradan açılan temyiz
kanun yolunun ulaşılabilir olmadığı ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı
şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunmadığı söylenemez.
Sonradan açılan bu yol, usul hukukundaki temyiz kanun yolunun başvuru süresini
ve belli sınırda kalan cezalar açısından genişletilmiş şeklini oluşturmaktadır.
30. Sonuç olarak anılan başvuru yolu tüketilmeden yapılan
başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile
bağdaşmayacağı açıktır.
31. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 13/1/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.