logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mehmet Akçakoca [2.B.], B. No: 2017/22477, 18/10/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MEHMET AKÇAKOCA BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/22477)

 

Karar Tarihi: 18/10/2023

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Mücahit AYDIN

Başvurucu

:

Mehmet AKÇAKOCA

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru ceza infaz kurumunda mektup ve faks gibi yazılı haberleşme araçlarının kullanılmasının yasaklanması nedeniyle haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklanarak 19/7/2016 tarihinde Silivri 6 No.lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) konulmuştur. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının (Başsavcılık) 12/8/2016 tarih ve 2016/141 sayılı yazılı talimatı uyarınca Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının (Kurul) 30/11/2016 tarihli kararı ile FETÖ/PDY soruşturması kapsamında tutuklu bulunanlara olağanüstü hâl süresince dışarıdan gelen mektup, faks ve telgrafların verilmemesine, kendilerinin dışarıya göndermek istedikleri mektup ve faksların kabul edilmemesine karar verilmiştir.

3. Başvurucu anılan karara karşı Silivri 1. İnfaz Hâkimliğine şikâyette bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği; 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 114. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca tutukluların yazılı haberleşmelerinin soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısınca kısıtlanabileceğinin düzenlendiği, başvurucunun mektuplaşmasının anılan mevzuat uyarınca Başsavcılığın talimatı doğrultusunda kısıtlandığı ve Kurul kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle şikâyeti reddetmiştir.

4. Başvurucunun ret kararına karşı yaptığı itiraz ağır ceza mahkemesince; Kurul kararının Başsavcılığın 2/8/2016 tarih ve 2016/141 sayılı yazısına istinaden verildiği, infaz hâkimliğinin Başsavcılık kararını inceleme görev ve yetkisi bulunmadığı ve şikâyetin görev yönünden reddedilmesi gerektiği, bununla beraber infaz hâkimliği kararının sonuç kısmında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.

5. Başvurucu, nihai hükmü 3/4/2017 tarihinde öğrendikten sonra 26/4/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

6. Başvurucu 2/5/2017 tarihinde Ceza İnfaz Kurumundan tahliye edilmiştir.

7. Adli yardım talebinin kabulüne Komisyonca karar verilmiştir. Başvurucunun haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddialarının kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiş, diğer ihlal iddiaları ise Komisyonca kabul edilemez bulunmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

8. Başvurucu; tutuklu bulunduğu sürede kendisine yakınlarıyla mektuplaşma hakkı tanınmadığını, iki haftada bir telefon görüşmesi ve iki ayda bir açık görüş yapabilmesine rağmen yakınlarıyla mektuplaşamadığı için ciddi bir psikolojik bunalıma girdiğini, yasağın kaldırılmasına yönelik itirazlarının reddedildiğini, bu nedenle ifade özgürlüğünün, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının, adil yargılanma hakkının, haberleşme hürriyetinin ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından tutukluların yazılı haberleşme araçlarını kullanmasını yasaklayan bir karara karşı yetkili sulh ceza hâkimliğine itiraz yoluyla başvurulması gerektiği, başvurucunun 2/5/2017 tarihinde tahliye edildiği gözetildiğinde ise anılan uygulamaya karşı 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinin (3) numaralı fıkrası kapsamında dava açılabileceği belirtilerek bu hususların kabul edilebilirlik incelemesinde dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında tahliye edilmiş olmasına rağmen tutuklu olduğu sürede eşine ya da çocuklarına mektup yazamadığını ifade ederek başvuru formundaki iddia ve taleplerini yinelemiştir.

9. Başvuru, haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmiştir.

10. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).

11. Tüketilmesi gereken başvuru yollarının ulaşılabilir olması yanında telafi kabiliyetini haiz olması ve tüketildiğinde başvurucunun şikâyetlerini gidermede makul başarı şansı tanıması gerekir. Dolayısıyla mevzuatta bu yollara yer verilmesi tek başına yeterli olmayıp uygulamada da etkili olduğunun gösterilmesi ya da en azından etkili olmadığının kanıtlanmamış olması gerekir (Ramazan Aras, B. No: 2012/239, 2/7/2013, § 29). Bununla birlikte soyut olarak makul bir başarı sunma kapasitesi bulunan bir başvuru yolunun uygulamada başarıya ulaşmayacağına dair şüphe, o başvuru yolunun tüketilmemesini haklı kılmaz. Özellikle sonradan oluşturulan ve henüz uygulaması olmayan başvuru yollarının bu kapsamda değerlendirilmesi gerekir (Ramazan Korkmaz, B. No: 2016/36550, 19/7/2017, § 33).

12. Anayasa Mahkemesi benzer bir başvuruda; soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından tutukluların yazılı haberleşme araçlarını kullanmasını yasaklayan bir karar verilmesi durumunda bu kararın kaldırılması ve bu suretle haberleşme hürriyetine yönelik müdahalenin sona erdirilmesine ilişkin olarak yetkili sulh ceza hâkimliğine itiraz yoluyla başvurulmasının elverişli bir başvuru yolu olarak değerlendirilebileceğini ifade etmiştir. Tutuklunun yazılı haberleşme araçlarını kullanmasını yasaklayan müdahalenin sona erdiği durumlarda ise etkili hukuk mekanizmasının 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat istemi" kenar başlıklı 141. maddesinin (3) numaralı fıkrasında öngörülen tazminat davası olduğunu belirtmiştir (H.Ö., B. No: 2017/34332, 12/12/2018, §§ 39-41).

13. Somut olayda başvurucunun Başsavcılık kararına karşı İnfaz Hâkimliğine yaptığı şikâyetin incelenmeyerek görev yönünden reddedildiği anlaşılmaktadır. Şikâyet konusu tedbir başvurucunun tahliye edildiği 2/5/2017 tarihine kadar uygulanmıştır. Dolayısıyla haberleşme hürriyetine yönelik olarak uygulanan ve sonradan kaldırılan söz konusu tedbirin hukuka uygun olup olmadığı 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca açılacak davada incelenebilecek ve bir hukuka aykırılık tespit edildiğinde başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Somut olay bağlamında bu hususlar dikkate alındığında 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (3) numaralı fıkrasında öngörülen tazminat davası açma yolunun tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olarak kabul edilmemesi için bir nedenin olmadığı ve makul bir başarı sunma kapasitesinin bulunduğu değerlendirilmektedir. Sonuç olarak belirtilen olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincillik niteliği ile bağdaşmadığı kanaatine varılmıştır.

14. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,

C. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 18/10/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Mehmet Akçakoca [2.B.], B. No: 2017/22477, 18/10/2023, § …)
   
Başvuru Adı MEHMET AKÇAKOCA
Başvuru No 2017/22477
Başvuru Tarihi 26/4/2017
Karar Tarihi 18/10/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru ceza infaz kurumunda mektup ve faks gibi yazılı haberleşme araçlarının kullanılmasının yasaklanması nedeniyle haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Haberleşme-ceza infaz kurumu uygulamaları (sakıncalı mektup hariç) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi