logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Akın Fener ve diğerleri [2.B.], B. No: 2017/22695, 14/4/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AKIN FENER VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/22695)

 

Karar Tarihi: 14/4/2022

R.G. Tarih ve Sayı: 4/8/2022-31913

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Gülsüm Gizem GÜRSOY

Başvurucular

:

1. Handan KAYA

Vekilleri

:

Av. Öztürk TÜRKDOĞAN

 

 

Av. Linda Sevinç HOCAOĞULLARI

 

 

2. Musa EKİCİ

Vekili

:

Av. Duygu DEMİREL

 

 

3. Akın FENER

 

 

4. Ali GÜN

 

 

5. Baran ÇAY

 

 

6. Cengiz GÜLKAYA

 

 

7. Erdal ÖZYURT

 

 

8. Ersel ATAÇ

 

 

9. Gülten ERDEN KARADAŞ

 

 

10. İbrahim TOY

 

 

11. Kadir ÖZDEMİR

 

 

12. Kenan SENCER

 

 

13. Murat BEKTAŞ

 

 

14. Necip KAPLAN

 

 

15. Nur Mehmet ATLI

 

 

16. Savaş İLHAN

 

 

17. Suat GÜNEŞ

 

 

18. Topçu UZAR

 

 

19. Yücel KARAOSMAN

 

 

20. EĞİTİM VE BİLİM EMEKÇİLERİ SENDİKASI

 

 

21. Nurten YILMAZ

 

 

22. Özgür ÖZDEMİR

Başvurucular Vekili

:

Av. Bedia BORAN BULUT

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, izinsiz ve yasaklama kararlarına aykırı olarak gösteri ve eylemlere katılan sendika üyelerinin idari para cezasıyla cezalandırılmasının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Konu yönünden hukuki irtibat bulunması nedeniyle aynı mahiyetteki dosyalar bu dosya üzerinde birleştirilmiştir.

3. Başvurular süresinde yapılmıştır.

4. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

9. Başvurucular Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ile KESK'e bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikasının (EĞİTİM SEN/Sendika) üyeleridir.

A. Başvuruya Konu Olaya İlişkin Arka Plan Bilgisi

10. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış, bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl (OHAL) ilan edilmesine karar verilmiştir. Olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihinde son bulmuştur. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).

11. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY'nin kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık, ticaret, sivil toplum ve medya gibi farklı alanlardaki yapılanmasına yönelik olarak Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından soruşturmalar yürütülmüş; çok sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri uygulanmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 51, Mehmet Hasan Altan (2) [GK], B. No: 2016/23672, 11/1/2018, § 12). Ayrıca OHAL döneminde çeşitli kurumlarda görev yapan çok sayıda kamu görevlisi, terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca (MGK) devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olduğu gerekçesiyle kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile kamudan ihraç edilmiştir.

12. KESK Aydın Şubeler Platformu (Platform) 9/2/2017 tarihinde Aydın Valiliğine (Valilik) dilekçe vererek 9/2/2017 tarihinde saat 18.30'da ve 11/2/2017 tarihinde saat 14.00'te Atatürk Kent Meydanı'nda OHAL KHK'ları ile kamu görevlilerinin ihraç edilmelerini protesto etmek amacıyla "iş güvencesi" konulu basın açıklaması yapmayı talep etmiştir. Belirtilen tarihlerde yapılan basın açıklamalarında gerekli güvenlik tedbirleri alınmıştır.

13. Platform 12/2/2017 tarihinde de 2017 yılının Şubat ve Mart aylarında imza metni ile bildirinin dağıtılması yönünde bir karar almıştır. Karar şu şekildedir:

"Konfederasyonumuz KESK'in hazırlamış olduğu iş güvencesi ile ilgili imza metni ve Aydın KESK Şubeler Platformu tarafından hazırlanan bildirinin Atatürk Kent Meydanında 15.00-18.00 saatleri arasında Şubat-Mart 2017 aylarında dağıtımının yapılmasına karar verilmiştir."

14. Platform 13/2/2017 tarihinde Valiliğe dilekçe vererek Şubat-Mart 2017 tarihlerinde Atatürk Kent Meydanı'nda iş güvencesi ile ilgili bildiri dağıtmak ve imza standı açmak için talepte bulunmuştur. Valilikçe 14/2/2017 tarihinde yapılacak etkinlik için izin verilmiş ancak15/2/2017-19/2/2017 tarihleri için yineledikleri toplantı ve gösteri talepleri "görülen lüzum üzerine" uygun bulunmamış, daha ayrıntılı bir gerekçe sunulmamıştır. 14/2/2017 tarihinde gerekli güvenlik tedbirleri alınmıştır.

15. Valilik 23/2/2017-25/3/2017 tarihlerini kapsayacak şekilde yapılmak istenen eylem ve etkinliklerin ise yasaklanmasına karar vermiştir.

16. İzin verilmeyen ve yasaklama kararı verilen tarihlerde çeşitli eylemlere katılan başvurucular hakkında 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca "emre aykırı davranışta bulundukları" gerekçesiyle idari para cezası verilmiştir.

17. İdari para cezalarına yapılan itirazları inceleyen Aydın 1. ve 2. Sulh Ceza Hâkimlikleri (Hâkimlik) Valilikten savunma almıştır. Valiliğin Şubat-Mart 2017 dönemindeki eylemlere (basın açıklaması, bildiri dağıtımı, oturma eylemi vb.) izin verilmemesine/bu eylemlerin yasaklanmasına ilişkin olarak savunmasında bildirdiği gerekçeler şu şekilde özetlenebilir:

-Platform tarafından yapılmak istenen eylemlerin OHAL kapsamında KHK ile görevden uzaklaştırılan sendika üyelerine destek vermek amacıyla yapılmak istenmesi, bu yöndeki etkinlikler konusunda ısrar edilmesi, sosyal paylaşım sitelerinde eylem çağrısında bulunulması, aynı içerikli eylem ve etkinliklerde sürekliliği sağlamak amacıyla her gün düzenlenmesi hâlinde kitlenin karşıt görüşlü gruplarla karşı karşıya geleceği, etkinliğin marjinal gruplar ve terör örgütleri tarafından provoke edilme ihtimalinin bulunması.

B. Somut Olaya İlişkin Bilgiler

18. Başvurucuların idari para cezası ile cezalandırılmalarına neden olan eylemler şöyledir:

- 15/2/2017 tarihinde saat 15.00 sıralarında Atatürk Kent Meydanı'nda üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler olan dokuz kişilik grup "Hukuksuz ihraçlara ve açığa almalara teslim olmayacağız, direneceğiz" yazan pankart açmış ve bildiri dağıtmıştır. Nur Mehmet Atlı, Kadir Özdemir, Gülten Erden Karadaş, Yücel Karaosman, Savaş İlhan bu eyleme katılmıştır.

- 16/2/2017 tarihinde saat 15.00 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler olan dokuz kişilik grup "Hukuksuz ihraçlara ve açığa almalara teslim olmayacağız, direneceğiz" yazan pankart açmış, bildiri dağıtmıştır. Nur Mehmet Atlı, Kadir Özdemir, Ali Gün, Yücel Karaosman, Ersel Ataç, Savaş İlhan bu eyleme katılmıştır.

- 17/2/2017 tarihinde saat 14.50 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler olan dört kişilik grup "Hukuksuz ihraçlara ve açığa almalara teslim olmayacağız, direneceğiz" yazan pankart açmıştır. Yücel Karaosman, Suat Güneş, Savaş İlhan bu eyleme katılmıştır.

- 18/2/2017 tarihinde saat 15.00 sıralarında aynı yerde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler olan otuz dört kişilik grup "Hukuksuz ihraçlara ve açığa almalara teslim olmayacağız, OHAL'de işimiz geleceğimiz için direniyoruz" yazan pankartlar açmış ve "Gün Gelecek Devran Dönecek AKP Halka Hesap Verecek, Baskılar Bizi Yıldıramaz!" şeklinde sloganlar atmıştır. Nur Mehmet Atlı, Ali Gün, Yücel Karaosman, Topçu Uzar, Akın Fener, Nurten Yılmaz, Özgür Özdemir, İbrahim Toy, Erdal Özyurt, Suat Güneş, Cengiz Gülkaya, Necip Kaplan, Musa Ekici, Handan Kaya, Kenan Sencer bu eyleme katılmıştır.

- 20/2/2017 tarihinde saat 15.00 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler olan beş kişilik grup bildiri dağıtıp basın açıklaması için hazırlık yapmaya başlamış ve bulundukları yerden ayrılmamıştır. Nur Mehmet Atlı, Kadir Özdemir, Ali Gün, Yücel Karaosman bu eyleme katılmıştır.

- 21/2/2017 tarihinde saat 15.00 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler olan altı kişilik grup bildiri dağıtarak işlerine son verilmesiyle ilgili olarak yüksek sesle söylemde bulunup durdukları yerden ayrılmamıştır. Nur Mehmet Atlı, Kadir Özdemir, Ali Gün, Yücel Karaosman, Savaş İlhan bu eyleme katılmıştır.

- 22/2/2017 tarihinde saat 15.30 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler olan beş kişilik grup birbirine kenetlenerek bulunduğu yere oturmak suretiyle eylem yapmıştır. Nur Mehmet Atlı, Kadir Özdemir, Gülten Erden Karadaş, Ali Gün, Murat Bektaş, Savaş İlhan bu eyleme katılmıştır.

- 23/2/2017 tarihinde saat 15.00 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler bulunan üç kişilik grup oturma eylemi yapmıştır. Kadir Özdemir, Yücel Karaosman, Savaş İlhan bu eyleme katılmıştır.

- 24/2/2017 tarihinde saat 15.00 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler olan dört kişilik grup birbirine kenetlenerek bulunduğu yere oturmak suretiyle eylem yapmaya devam etmiştir. Kadir Özdemir, Ali Gün, Yücel Karaosman, Savaş İlhan bu eyleme katılmıştır.

- 25/2/2017 tarihinde saat 16.00 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler, ellerinde Sendikaya ait bayrak, flama, pankart ve bir masayla kent meydanı havuz önüne gelen dokuz kişilik grup getirmiş olduğu "Hukuksuz ihraçlara ve açığa almalara teslim olmayacağız, direneceğiz" yazılı pankartı havuz önündeki direklere bağlamış; masayı da kurarak imza kampanyası başlatmıştır. Baran Çay, Gülten Erden Karadaş, Ali Gün, Yücel Karaosman, Topçu Uzar, Akın Fener, Suat Güneş, Savaş İlhan bu eyleme katılmıştır.

- 27/2/2017 tarihinde saat 15.05 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler bulunan üç kişilik grup oturma eylemi yapmıştır. Kadir Özdemir, Ali Gün, Yücel Karaosman bu eyleme katılmıştır.

- 28/2/2017 tarihinde saat 15.05 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler olan üç kişilik grup birbirine kenetlenerek oturma eylemi yapmıştır. Kadir Özdemir, Yücel Karaosman, Savaş İlhan bu eyleme katılmıştır.

- 1/3/2017 tarihinde saat 15.05 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler olan üç kişilik grup birbirine kenetlenerek oturma eylemi yapmıştır. Kadir Özdemir, AliGün, Savaş İlhan bu eyleme katılmıştır.

- 2/3/2017 tarihinde saat 15.00 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler olan üç kişilik grup birbirine kenetlenerek bulunduğu yere oturmak suretiyle oturma eylemi yapmış ve "İşimizi Geri İstiyoruz!" şeklinde slogan atmıştır. Kadir Özdemir, Yücel Karaosman, Savaş İlhan bu eyleme katılmıştır.

- 3/3/2017 tarihinde saat 15.00 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler olan üç kişilik grup birbirine kenetlenerek bulunduğu yere oturmak suretiyle oturma eylemi yapmış ve "İşimizi Geri İstiyoruz!" şeklinde slogan atmıştır. Kadir Özdemir, Yücel Karaosman, Savaş İlhan bu eyleme katılmıştır.

- 6/3/2017 tarihinde saat 15.00 sıralarında aynı yerde üzerinde "Emekçiyiz, Haklıyız, Kazanacağız, İşimizi Geri İstiyoruz KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler bulunan iki kişilik grup oturma eylemi yapmıştır. Kadir Özdemir, Yücel Karaosman bu eyleme katılmıştır.

- 7/3/2017 tarihinde saat 15.05 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler bulunan iki kişilik grup oturma eylemi yaparak "İşimizi Geri İstiyoruz!" şeklinde slogan atmıştır. Kadir Özdemir, Savaş İlhan bu eyleme katılmıştır.

- 8/3/2017 tarihinde saat 15.00 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler bulunan üç kişilik grup oturma eylemi yapmıştır. Nur Mehmet Atlı, Kadir Özdemir, Savaş İlhan bu eyleme katılmıştır.

- 9/3/2017 tarihinde saat 15.00 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler bulunan iki kişilik grup "İşimizi Geri İstiyoruz!" şeklinde slogan atmıştır. Kadir Özdemir, Savaş İlhan bu eyleme katılmıştır.

- 11/3/2017 tarihinde saat 14.00 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler, ellerinde Sendikaya ait bayrak, flama, pankart ve bir masayla kent meydanı havuz önüne gelen on bir kişilik grup getirmiş olduğu "Hukuksuz ihraçlara ve açığa almalara teslim olmayacağız, direneceğiz" yazan pankartı açmış, oturma eylemi yaparak birbirlerine kenetlenmiş ve "İşimizi Geri İstiyoruz, Baskılar Bizi Yıldıramaz, İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek!" şeklinde slogan atmıştır. Nur Mehmet Atlı, Kadir Özdemir, Gülten Erden Karadaş, Ali Gün, Topçu Uzar, İbrahim Toy, Savaş İlhan bu eyleme katılmıştır.

- 13/3/2017 tarihinde saat 15.00 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler bulunan, kent meydanı havuz önüne gelen iki kişilik grup "İşimizi Geri İstiyoruz!" şeklinde slogan atmıştır. Nur Mehmet Atlı, Savaş İlhan bu eyleme katılmıştır.

- 14/3/2017 tarihinde saat 15.05 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler bulunan dört kişilik grup oturma eylemi yaparak birbirlerine kenetlenmiş ve "İşimizi Geri İstiyoruz!" şeklinde slogan atmıştır. Nur Mehmet Atlı, Kadir Özdemir, Yücel Karaosman, Savaş İlhan bu eyleme katılmıştır.

- 15/3/2017 tarihinde saat 15.00 sıralarında üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelek bulunan Kadir Özdemir kaldırımda durarak elindeki bildirileri yoldan geçen vatandaşlara dağıtmıştır.

- 16/3/2017 tarihinde saat 15.00 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler bulunan üç kişilik grup oturma eylemi yaparak birbirlerine kenetlenmiş ve "İşimizi Geri İstiyoruz!" şeklinde slogan atmıştır. Kadir Özdemir, Yücel Karaosman, Savaş İlhan bu eyleme katılmıştır.

- 18/3/2017 tarihinde saat 14.05 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler bulunan ve kent meydanı havuz önüne gelen altı kişilik grup getirmiş olduğu "Hukuksuz ihraçlara ve açığa almalara teslim olmayacağız, direneceğiz" yazan pankartı açmış, oturma eylemi yaparak birbirlerine kenetlenmiş ve "İşimizi Geri İstiyoruz, Baskılar Bizi Yıldıramaz, İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek!" şeklinde slogan atmıştır. Nur Mehmet Atlı, Kadir Özdemir, Savaş İlhan bu eyleme katılmıştır.

- 20/3/2017 tarihinde saat 15.10 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler olan üç kişilik grup oturma eylemi yaparak "İşimizi Geri İstiyoruz!" şeklinde slogan atmıştır. Kadir Özdemir, Handan Kaya, Savaş İlhan bu eyleme katılmıştır.

- 21/3/2017 tarihinde saat 15.10 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler olan üç kişilik grup oturma eylemi yaparak "İşimizi Geri İstiyoruz!" şeklinde slogan atmıştır. Kadir Özdemir, Yücel Karaosman, Savaş İlhan bu eyleme katılmıştır.

- 22/3/2017 tarihinde saat 15.10 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler olan iki kişilik grup oturma eylemi yaparak "İşimizi Geri İstiyoruz!" şeklinde slogan atmıştır. Kadir Özdemir, Yücel Karaosman bu eyleme katılmıştır.

- 25/3/2017 tarihinde saat 14.05 sıralarında aynı yerde üzerinde "KESK EĞİTİM-SEN" yazılı yelekler olan sekiz kişilik grup "Hukuksuz ihraçlara ve açığa almalara teslim olmayacağız, direneceğiz" yazan pankart açmış, oturma eylemi yaparak birbirlerine kenetlenmiş ve "İşimizi Geri İstiyoruz, Baskılar Bizi Yıldıramaz, İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek!" şeklinde slogan atmıştır. Gülten Erden Karadaş, Ali Gün, Yücel Karaosman, Savaş İlhan bu eyleme katılmıştır.

19. Sonuç olarak başvurucular 15/2/2017-25/3/2017 tarihlerinde 39 günlük periyotta, küçük gruplar hâlinde kısa süreli 29 ayrı toplantı düzenleyerek ihraçları protesto etmiştir.

20. Eylemlerin yapıldığı tarihlerde Valiliğin izin vermeme ve yasaklama kararları mevcuttur. Bu kararlara rağmen eyleme devam eden gruplardan, etkinliğin kamu düzeni, genel güvenlik ve asayiş açısından Valilikçe yasaklandığı belirtilerek eylemlerine son vermeleri istenmiştir. Başvurucular her bir toplantıdan sonra eylemlerine devam etmeleri üzerine polis merkezine götürülmüş, kimlik tespiti ile diğer işlemler yapılmış ve başvurucular daha sonra polis merkezinden ayrılmıştır.

21. Başvuruculara katıldıkları her bir eylem nedeniyle 227 TL idari para cezası verilmiştir. Başvurucular söz konusu cezalara itiraz etmiş ancak itirazları derece mahkemelerince kesin olarak reddedilmiştir.

22. Hâkimlik kararlarında; başvuruya konu eylemlerin izin vermeme ve yasaklama gerekçelerine yer verildikten sonra başvurucuların KESK üyesi oldukları, eylem tarihinden önce OHAL kapsamında ihraç edilen kamu görevlilerine destek vermek ve yapılan bu işlemleri protesto etmek amacıyla Platform tarafından eylem kararı alındığı, söz konusu Sendikanın eylemleri ile ilgili olarak Valilikçe yasaklama kararı verildiği belirtilmiştir.

23. Hâkimlik kararlarında; söz konusu izin vermeme ve yasaklama kararlarının eylem tarihinden önce Sendika Yönetim Kurulu üyelerine bildirildiği not edildikten sonra eylemlerin konusunun OHAL kapsamında yapılan ihraçları protesto etmeye yönelik olduğu belirtilmiştir. Bunun yanı sıra 15 Temmuz 2016 tarihinde anayasal düzeni ortadan kaldırmak amacıyla yapılan silahlı darbe teşebbüsünden sonra OHAL ilan edildiği; 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun 11. maddesinde kapalı ve açık yerlerde yapılacak toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yasaklamak, ertelemek, izne bağlamak, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılacağı yer ve zamanı tayin, tespit ve tahsis etmek, izne bağladığı her türlü toplantıyı izletmek, gözetim altında tutmak ve gerekiyorsa dağıtmak konusunda idareye yetki verildiği vurgulanmıştır.

24. Hâkimlik tarafından verilen kararlarda; adı geçen Sendikanın aynı içerikli eylem ve etkinliklerini sürekli yapma konusunda ısrarcı olduğu, silahlı darbe girişiminden sonra terör örgütlerine yönelik operasyonların devam ettiği ifade edilmiştir. Hâkimlik; darbe girişiminden sonra aradan geçen süre nazara alındığında olayın sıcaklığını koruduğunu, tehdidin devam ettiğini, bu durumda bu yöndeki toplantı, oturma, broşür dağıtma, slogan atma eylemlerinin marjinal gruplar ve terör örgütleri üyeleri ile bu örgütlerin sempatizanları tarafından provoke edilebileceğini, toplumsal infiale neden olabileceğini belirterek kamu düzeni ve asayişin bozulabileceği yönünde değerlendirmede bulunmuştur. Hâkimlik; Valiliğin yasaklama kararlarının esas, içerik ve yöntem olarak hukuka uygun olduğunu, başvuruculara söz konusu eylemlere izin verilmediğinin/eylemlerin yasaklanmış olduğunun bildirilmesine rağmen başvurucuların eyleme devam ettiğini tespit ederek verilen idari para cezalarının usule uygun olduğuna karar vermiştir.

25. Nihai kararlar başvuruculara tebliğ edildikten sonra başvurucular süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

26. Mevcut başvuruya ilişkin ulusal ve uluslararası hukuk kaynaklarının derli toplu verildiği karar için bkz. Erdal Karadaş, B. No: 2017/22700, 28/5/2019, §§ 29-33.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

27. Anayasa Mahkemesinin 14/4/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası Yönünden

1. Başvurucunun İddiaları

28. Başvurucu, Sendika tarafından alınan karar doğrultusunda gerçekleştirilen sendikal etkinlik nedeniyle Sendikanın üye ve yöneticilerinin idari para cezası yaptırımına tabi tutulduğunu ve bu durumun sendikalar için caydırıcı nitelikte olduğunu belirterek ifade ve örgütlenme özgürlüğü, sendika hakkı ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

29. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmıştır. Anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bu ön koşullar başvurucunun kamu gücünün eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı güncel bir hakkının ihlal edildiği iddiasında bulunması, iddia edilen ihlalden kişinin kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olması ve bunların sonucunda başvurucunun mağdur olduğunu iddia etmesidir (Fetih Ahmet Özer, B. No: 2013/6179, 20/3/2014, § 24).

30. Bir başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilebilmesi için başvurucunun mağdur olduğunu ileri sürmesi yeterli olmayıp iddia edilen ihlalden doğrudan etkilendiğini, bir başka ifadeyle mağduriyetini kanıtlaması gerekir. Bu itibarla mağdur olduğu zannı veya şüphesi mağdurluk statüsünün kabulü için yeterli değildir (Ayşe Hülya Potur, B. No: 2013/8479, 6/2/2014, § 24) Öte yandan hukukumuzda özel hukuk tüzel kişilerinden biri olan derneklerin sadece dernek tüzel kişiliğine ait hakların ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilecekleri öngörülmüştür. Anayasa Mahkemesinin yerleşik hâle gelmiş içtihadına göre ise yalnızca üyelerinin haklarını etkileyen müdahaleler nedeniyle topluluk tarafından bireysel başvuruda bulunulamayacağı kabul edilmiştir (Türk Pediatrik Onkoloji Grubu Derneği, B. No: 2012/95, 25/12/2012, §§ 20-23; Ahmet Pervane ve İnsan Hakları Derneği, B. No: 2016/3349, 2/6/2020, §§ 32-37; Egeçep Derneği, B. No: 2015/17415, 17/4/2019, §§ 33-38; Pak Eğitim İşçileri Sendikası, B. No: 2015/13767, 29/11/2018, §§ 10-14).

31. Somut olayda başvurucu Sendikaya herhangi bir yaptırım uygulanmamış, başvurucu Sendika da tüzel kişiliğin haklarını doğrudan etkileyen somut bir olgu ileri sürmemiştir. Sendika üyelerine uygulanan idari para cezaları yalnızca üyelerinin haklarını etkileyen nitelikte müdahaledir. Dolayısıyla somut olayda başvurucu Sendikanın mağdur sıfatı bulunmamaktadır.

32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Diğer Başvurucuların İhlal İddiaları Yönünden

1. Başvurucuların İddiaları

33. Başvurucular; 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü sonrasında OHAL ilan edildiğini, OHAL ilanıyla birlikte KHK'ların yayımlanmaya başladığını, kendilerinin 7/2/2017 tarihli ve 29972 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 686 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile görevlerinden ihraç edildiğini belirtmiştir. Başvurucular, KHK ile KESK'e bağlı sendikalara üye 1.487'si EĞİTİM SEN üyesi olmak üzere 3.131 kişinin ihraç edildiğini ifade etmiştir. Başvurucular; darbe teşebbüsü ile doğrudan ya da dolaylı bir ilişkilerinin olmadığını, bu haksızlığa dikkat çekebilmek için KESK'in aldığı karar doğrultusunda eylemlere katıldığını belirtmiştir. Başvurucular devamında darbe teşebbüsünden kısa bir süre sonra saldırının bertaraf edildiğini, demokrasi nöbetlerine ve referanduma ilişkin olarak siyasi partilerce geniş katılımlı gerçekleştirilen mitinglere herhangi bir saldırı yapılmadığını, mitinglerde bir asayiş sorunu yaşanmadığını dile getirmiştir. Başvuruculara göre somut olayda ilk idari para cezasına hükmedilmesinden sonra eylemlerin devam etmesine rağmen ilk derece mahkemesinin dikkat çektiği sorunlarla karşılaşılmamıştır. Bu nedenle başvurucular, Valiliğin izin vermeme ve yasaklama kararlarının koşulların gerektirdiği bir duruma dayanmadığını iddia etmiştir.

34. Başvurucular kendileri ile Sendika üye ve yöneticilerinin fiillerinin idari para cezası gerektiren bir eylem olmadığını, idari para cezasının öngörülemez bir ceza olduğunu, Valiliğin yasaklama kararının koşulların gerektirdiği bir duruma yönelik değil muhalif sesleri susturmaya yönelik olduğunu öne sürmüştür. Başvurucular, kendilerine her bir eylem nedeniyle idari para cezası verilmesinin demokratik toplum gerekleri ve evrensel hukuk ilkeleriyle bağdaşmadığını belirtmiştir.

35. Başvurucular, sendikaların kararı uyarınca düzenlenen sendikal faaliyetlere katıldıkları için haklarında idari para cezası verilmesi nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme, sendika hakları ile ifade ve örgütlenme özgürlüklerinin ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

36. Bunun yanı sıra başvurucular; ilk derece mahkemesi kararlarının duruşma açmadan ve kesin olarak verilmesi nedeniyle kanıtları sunma ve tanıklarını dinletme haklarının ellerinden alındığını, kararların yetersiz gerekçeye dayandığını, bu nedenle etkili bir başvuru yolu bulunmadığını, eğitim-iş kolunda sadece EĞİTİM SEN'in bu yaptırımlara muhatap olduğunu belirterek adil yargılanma hakkı ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.

2. Değerlendirme

37. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddialarının özü, katıldığı toplantı ve gösteri sonrasında idari para cezası uygulanmasına ilişkindir. Belirtilen nedenlerle başvurucuların şikâyetlerinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (sendika hakkının kapsamı için bkz. Tayfun Cengiz, B. No: 2013/8463, 18/9/2014, §§ 30-32; aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Gülfidan Yıldırım, B. No: 2014/12290, 19/7/2017, § 22).

38. Anayasa’nın "Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı" kenar başlıklı 34. maddesi şöyledir:

"Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir."

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

39. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

i. Müdahalenin Varlığı

40. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının sadece kullanılması sırasında değil kullanılmasından sonraki işlemlerin de hak üzerinde sınırlayıcı etkisi bulunmaktadır (Osman Erbil, B. No: 2013/2394, 25/3/2015, § 53; Dursun Soydan ve diğerleri, B. No: 2015/2948, 14/11/2018, § 39; sendika hakkına ilişkin olarak bkz. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri ([GK], B. No:2014/920, 25/5/2017, § 48). Bu sebeple başvurucuların katıldığı basın açıklaması nedeniyle daha sonra idari para cezası ile cezalandırılmasının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yönelik bir müdahale olduğu kabul edilmelidir.

ii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

41. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması" kenar başlıklı 15. maddesi şöyledir:

"Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.

Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz."

42. Anayasa Mahkemesi, olağanüstü yönetim usullerinin uygulandığı dönemlerde alınan tedbirlere ilişkin bireysel başvuruları incelerken Anayasa'nın 15. maddesinde ortaya konulan temel hak ve özgürlüklere ilişkin güvence rejimini dikkate alacağını belirtmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 187-191). Başvuru konusu olayda, Sendika kararı doğrultusunda katıldıkları eylemler neticesinde başvurucular hakkında idari para cezası uygulanması şeklindeki müdahalenin OHAL ilanını gerekli kılan olaylarla ilgili olduğu değerlendirilmiştir.

43. Bu itibarla başvurucular hakkında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını kullanmaları sonucu uygulanan idari yaptırım kararlarına ilişkin inceleme Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında yapılacaktır. Bu inceleme sırasında öncelikle sınırlamanın Anayasa'nın 13. ve 34. maddelerinde yer alan güvencelere aykırı olup olmadığı tespit edilecek, aykırılık saptanması hâlinde ise Anayasa'nın 15. maddesindeki ölçütlerin bu aykırılığı meşru kılıp kılmadığı değerlendirilecektir (kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı bağlamında bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 193-195, 242; eğitim hakkı bağlamında bkz. Mehmet Ali Eneze, B. No: 2017/35352, 23/5/2018, § 31; aile hayatına saygı hakkı ve haberleşme hürriyeti bağlamında bkz. Bayram Sivri, B. No: 2017/34955, 3/7/2018, § 47; din özgürlüğüne ilişkin bkz. Murat Kalkan, B. No: 2017/21904, 11/12/2018, § 41).

44. Anayasa'nın 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

45. Sınırlamanın Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, Anayasa'nın 34. maddesinde belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma ve demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

 (1) Kanunilik

46. 5326 sayılı Kanun'un 32. maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır (5326 sayılı Kanun'un 32. maddesine ilişkin kanunilik değerlendirmesi için bkz. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, §§ 52-69).

 (2) Meşru Amaç

47. Başvurucuların idari para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin kararların Anayasa'nın 34. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden kamu düzeninin korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır.

 (3) Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk

 (a) Genel İlkeler

48. Somut olaya uygulanan genel ilkeler için Anayasa Mahkemesinin Erdal Karadaş (aynı kararda bkz. §§ 54-61) kararına bakılabilir.

 (b) İlkelerin Olaya Uygulanması

49. Somut olayda Aydın Valiliği talepleri uygun görmeme şeklinde veya resen Aydın Kent Meydanı'nda çeşitli toplantıların yapılmasını yasaklamıştır (bkz. §§ 11-17). Söz konusu kararların kamu düzeninin ve kamu güvenliğinin korunması amacıyla alındığı görülmektedir. Eldeki başvuruda başvurucular, Erdal Karadaş kararında belirtilen toplantı ve gösterilere de katılmakla birlikte benzer başka gösterilerde de yer almıştır.

50. Anayasa Mahkemesi Erdal Karadaş kararına konu olayda; OHAL sürecinde 2017 yılının Şubat ayı içinde belli tarihlerde basın açıklaması yapmak için KESK Şubeler Platformu tarafından izin talebinde bulunulmuş, Valilikçe bu tarihlerden bazıları için izin verilmiş ve talep edilen diğer tarihlerde basın açıklamasına izin verilmemiştir. Anayasa Mahkemesi, izin verilmeyen tarihlerde barışçıl nitelikteki basın açıklamalarına katılan başvurucuya verilen iki adet idari para cezası şeklindeki müdahalenin olağan dönem şartlarında zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği ve kamu düzeninin korunması amacı ile başvurucunun hakları arasında adil bir denge kurulamadığı tespitiyle demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığına karar vermiştir (Erdal Karadaş, §§ 72-76).

51. Anayasa'nın 15. maddesi yönünden yaptığı incelemede de müdahalenin durumun gerektirdiği ölçüde hakkın sınırlanması gerekliliğine aykırılık teşkil ettiğini tespit eden Anayasa Mahkemesi, başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yönelik olarak Anayasa'nın 34. maddesinde belirtilen güvencelere aykırı bu müdahaleyi meşru kılmadığına karar vermiştir. Sözü edilen kararda; basın açıklamalarının barışçıl şekilde yapıldığı, barışçıl şekilde gerçekleşen eylemler nedeniyle de kamu düzeninin bozulmadığı, kamu düzeninin bozulma tehlikesinin varlığının da ikna edici ve yeterli gerekçelerle ortaya konulamadığı belirtilmiştir. Kararda; belirtilen gerekçelerin genel nitelikte olduğu ve somut olayda yaptırım konusu eylemlere özgü olmadığını dikkate alan Anayasa Mahkemesi başvurucunun özel durumunu ve sendika üyesi olmasını gözeterek idari para cezasının başvurucunun toplantı hakkına bir müdahale teşkil ettiğine ve buna bağlı olarak caydırıcı etki doğurabileceğine hükmetmiştir (Erdal Karadaş, §§ 77-83).

52. İncelenen başvurunun koşulları, belirtilen ilkeler ile idarenin ve Hâkimliğin gerekçeleriyle birlikte değerlendirildiğinde şu tespit ve sonuçlara ulaşılmıştır: Somut olayda başvurucuların katıldığı bildiri dağıtımı, pankart açma, oturma eylemi, slogan atma ve basın açıklamalarının barışçıl şekilde sürdüğü, kolluk tarafından yapılan uyarı, ardından başvurucuların emniyete götürülerek yapılan kimlik tespiti sonrasında gösterilerin olaysız sonlandığı görülmektedir. Barışçıl şekilde gerçekleşen eylemlerde ikinci olarak kamu düzeninin eylemlerden ne ölçüde etkilendiği de önemli bir unsur olup somut olayda kamu düzeninin bozulmadığı anlaşılmaktadır. Kamu düzenin bozulmadığı durumlarda ise bozulma tehlikesinin varlığının ikna edici ve yeterli gerekçelerle kamu otoritelerince ortaya konulması yaptırım uygulanması için zaruridir. Mevcut durumda ortaya konulan gerekçelerin genel nitelikte olduğu ve somut olayda yaptırım konusu eylemlere özgü olmadığı görülmektedir (benzer değerlendirmeler için bkz. Erdal Karadaş, § 72).

53. Buna ek olarak her ne kadar idarenin izin vermeme ve yasaklama kararları süresiz nitelikte olmayıp belli tarihlerle sınırlı olsa ve içinde bulunulan süreç her zamankinden daha çok tedbir alınmasını gerektirse de somut olayda anayasal bir hakka müdahale söz konusudur. Bu bağlamda Hâkimliklerin adil bir denge kurmak amacıyla somut olayın koşullarını değerlendirip değerlendirmediğine bakılmalıdır. Hâkimliklerin başvurucuların ihraç edilmiş olmalarına ilişkin öznel durumlarını, eylemlerin yapılması sırasında herhangi bir olay yaşanmamış ve eylemlerin darbe teşebbüsünden yaklaşık yedi sekiz ay sonra yapılmış olmasını dikkate almadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla başvurucuların eylemlerden çok kısa bir süre önce görevlerinden ihraç edildiği ve ihraç edilmelerinin başvurucular üzerindeki etkisi gözönüne alınmalıdır. Başvurucular ve onlarla aynı durumda olan kişilerin seslerini somut olaylarda birden fazla kez duyurmuş olmalarının kamu otoriteleri üzerinde baskı oluşturma ve kamuoyu nezdinde sorunlarını duyurma ihtiyaçları bakımından yeterli görülemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır. Zira geçimini sağladığı işini kaybetmek sadece ihraç edilen kamu görevlisini değil aile bireylerini doğrudan etkilemekte ve o kişilerin sürekli gündemini oluşturmaktadır. Bu nedenlerle uygulanan idari para cezalarının başvurucuların demokratik tepkisini etkin bir şekilde dile getirmesi önünde bir müdahale teşkil ettiği değerlendirilmiştir (benzer değerlendirmeler için bkz. Erdal Karadaş, §73).

54. Sonuç olarak kamu otoritelerinin kamu düzeninin bozulduğu ya da bozulma tehlikesinin varlığını OHAL şartlarıyla bağlantılı ve olgulara dayalı olarak ortaya koyamadıkları sonucuna varılmıştır. Ayrıca başvurucular yönünden barışçıl şekilde uzun süre devam eden eylemlerde aynı kişilere çok sayıda idari para cezası uygulanmasının -sürecin bütününe bakıldığında- orantılı olduğundan söz edilemez.

55. Yukarıdaki bilgiler dikkate alındığında somut olayda başvurucuların eylemlerine yapılan müdahaleler yönünden bahsi geçen Erdal Karadaş kararındakinden farklı bir sonuca ulaşılması için bir neden bulunmamaktadır. Başvuruculara idari para cezası verilmesi şeklindeki müdahalenin zorunlu toplumsal bir ihtiyaca karşılık geldiğinin ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya konulduğunun kabul edilmesi mümkün olmamıştır.

56. Bununla birlikte söz konusu müdahalelerin Anayasa'nın olağanüstü dönemlerde temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulmasını ve sınırlandırılmasını düzenleyen 15. maddesi kapsamında meşru olup olmadığının incelenmesi gerekir.

57. Anayasa Mahkemesi tarafından daha önceki kararlarda, başvuru konusu olan somut olaylarda Anayasa'nın 15. maddesinin olağanüstü hâlin gerektirdiği şartların önceden izin alma yükümlülüğüne uymayanlara idari para cezası uygulanması suretiyle toplantı hakkının sınırlandırılmasını gerektirip gerektirmediği incelenmiştir. Barışçıl nitelikte bir etkinliğe katılan kişilerin salt basın açıklaması öncesinde izin yükümlülüklerini yerine getirmedikleri gerekçesiyle idari para cezasıyla cezalandırılmalarının -durumun gerektirdiği ölçüde hakkın sınırlanması gerekliliği karşısında- OHAL döneminde de izlenen amaçla orantılı bir sınırlama olarak kabul edilemeyeceğine karar verilmiştir (Erdal Karadaş, §§ 77-83).

58. Günlük yaşama, trafiğe veya kamu hizmetlerinin sunumuna engel oluşturmayan, güvenlik riski oluşturduğu da gösterilemeyen barışçıl eylemlere ilişkin eldeki başvurularda da bu kararlarda ulaşılan sonuçlardan ayrılmayı gerektiren bir yön bulunmamaktadır. Buna göre bütün başvurucular yönünden yapılan müdahalelerin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı, yukarıda anılan kararlarda yapılan değerlendirmeler de dikkate alınarak somut olayda Anayasa'nın 15. maddesinin başvurucuların toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yönelik Anayasa'nın 34. maddesinde belirtilen güvencelere aykırı bu müdahaleyi meşru kılmadığı değerlendirilmiştir.

59. Açıklanan gerekçelerle -Anayasa'nın 15. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde- başvurucuların Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

60. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

 (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

61. Başvurucular, ihlal tespiti ile yargılamanın yenilenmesi ve para cezalarının iadesine karar verilmesini talep etmiş; birinci başvurucu ayrıca 10.000 TL manevi, ikinci başvurucu 15.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuş; diğer başvurucular tazminat talebinde bulunmamışlardır.

62. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).

63. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural, mümkün olduğunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).

64. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı veya mahkemenin ihlali gideremediği durumlarda Anayasa Mahkemesi, 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı olarak ihlali ortadan kaldırmak amacıyla yeniden yargılama sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak ilgili mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir kararın kendisine ulaştığı mahkemenin yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir (Mehmet Doğan, §§ 58, 59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2),§§ 57-59, 66, 67).

65. Anayasa Mahkemesi başvuruculara verilen idari para cezaları nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. Bu nedenle ihlalin idarenin işleminden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte idari para cezalarının iptali istemiyle açılan davaların reddedilmesi ve dolayısıyla ihlalin giderilememesi nedeniyle ihlalin aynı zamanda mahkeme kararlarından da kaynaklandığı görülmektedir.

66. Bu durumda toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Buna göre yapılacak yeniden yargılama ise 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılması kapsamında Aydın 1. ve 2. Sulh Ceza Hâkimliklerine (Ekli tablonun (D) sütununda numaraları belirtilmiştir.) gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Bu doğrultuda ihlal sonucuna uygun olarak idari para cezalarının iptali talebinin reddine ilişkin mahkeme kararlarının ortadan kaldırılmasına ilgili Hâkimliklerce karar verilmesi gerekmektedir.

67. Öte yandan yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından birinci ve ikinci başvurucuların tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

68. Dosyadaki belgelerden tespit edilen yargılama giderlerinin ekli tabloda belirtildiği şekliyle başvuruculara ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A.1. Başvurucu Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası yönünden başvurunun kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Diğer başvurucular yönünden, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Aydın 1. Sulh Ceza Hâkimliğine ve Aydın 2. Sulh Ceza Hâkimliğine [ekli tablo (D) sütununda belirtilen dosya esas ve karar numaraları] GÖNDERİLMESİNE,

D. Birinci ve ikinci başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

E. Dosyadaki belgelerden tespit edilen harç ve vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderlerinin ekli tabloda gösterildiği şekliyle başvuruculara ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 14/4/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Akın Fener ve diğerleri [2.B.], B. No: 2017/22695, 14/4/2022, § …)
   
Başvuru Adı AKIN FENER VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2017/22695
Başvuru Tarihi 12/5/2017
Karar Tarihi 14/4/2022
Birleşen Başvurular 2017/26802, 2017/26149, 2017/22706, 2017/24159, 2017/22702, 2017/28216, 2017/27585, 2017/24158, 2017/22715, 2017/27579, 2017/22701, 2017/28128, 2017/27582, 2017/22714, 2017/22699, 2017/31735, 2017/29260, 2017/28223, 2017/27584, 2017/22712, 2017/24161, 2017/22698, 2017/28219, 2017/22713, 2017/22716, 2017/31734, 2017/22705, 2017/28221, 2017/22703, 2017/27581, 2017/22707, 2017/22710
Resmi Gazete Tarihi 4/8/2022 - 31913

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, izinsiz ve yasaklama kararlarına aykırı olarak gösteri ve eylemlere katılan sendika üyelerinin idari para cezasıyla cezalandırılmasının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı Toplantı ve gösteri yürüyüşü Kişi Bakımından Yetkisizlik
İhlal Yeniden yargılama

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5326 Kabahatler Kanunu 32
5442 İl İdaresi Kanunu 11
66
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi