TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ŞEMSETTİN ÜNLÜ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/24058)
|
|
Karar Tarihi: 30/6/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Eser AKINCI
|
Başvurucular
|
:
|
1. Şemsettin ÜNLÜ
|
|
|
2. Şennur ÜNLÜ
|
|
|
3. Ezilenlerin Sosyalist
Partisi
|
Başvurucular Vekili
|
:
|
Av. Gülhan KAYA
|
|
|
4. Doğukan ÜNLÜ
|
|
|
5. Hasan TUNA
|
Başvurucular Vekili
|
:
|
Av. Sezin UÇAR
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, bir şahsın üzerindeki patlayıcı maddeleri
patlatması sonucu birçok kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olduğu olayla
ilgili etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 15/5/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucular Bakanlığın görüşüne karşı beyanda
bulunmamıştır.
III. OLAY VE
OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. İçlerinde başvurucuların yakınları da olan bazı
şahıslar 19/7/2015-24/7/2015 tarihleri arasında Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde
basın açıklaması ve gösteri yürüyüşü gibi bir dizi etkinlik gerçekleştirmeyi
planlamışlardır.
10. Bu etkinliklere katılmak isteyen kişiler bulundukları
şehirlerden Suruç'a doğru 19/7/2015 tarihinden itibaren hareket etmişler ve
basın açıklaması yapmak amacıyla 20/7/2015 günü saat 12.00 sıralarında Suruç
Belediyesine ait Amara Kültür Merkezinin bahçesinde toplanmışlardır.
11. Basın açıklaması yapılırken üzerindeki patlayıcı
maddeleri patlatan bir kişi çok sayıda kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden
olmuştur.
12. Olay hakkında Suruç Cumhuriyet Başsavcılığı derhâl
soruşturma başlatmıştır.
13. Birkaç soruşturma işlemi sonrasında Suruç Cumhuriyet
Başsavcılığı, soruşturmaya konu fiillerin ağır ceza mahkemesinin görevine giren
suçlardan olduğu gerekçesiyle fezleke düzenleyip soruşturma evrakını 22/7/2015
tarihinde Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığına (Cumhuriyet Başsavcılığı)
göndermiştir.
14. Cumhuriyet Başsavcılığı 24/1/2017 tarihinde; bombalı
saldırıyı gerçekleştiren Ş.A.A.nın olay esnasında öldüğü, bu kişiye talimat
veren Y.D. ve H.İ.D.nin üzerilerine yerleştirdikleri patlayıcı maddeleri
patlatmak suretiyle güvenlik güçlerine karşı gerçekleştirdikleri saldırılar
sonucu farklı tarihlerde öldükleri, N.D., H.T., H.Ş., F.T., S.T., E.İ., A.Ö.A.,
A.B. ve H.A.D.nin ise faillerle ve/veya olayla bağlantılarının bulunduğuna dair
delil elde edilemediği gerekçeleriyle adı geçenler hakkında ek kovuşturmaya yer
olmadığına dair karar vermiştir.
15. Başvurucuların ek kovuşturmaya yer olmadığına dair
karara yönelik itirazları Şanlıurfa 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 29/3/2017 tarihli
kararıyla reddedilmiştir.
16. Cumhuriyet Başsavcılığı 25/1/2017 tarihinde;
saldırının DEAŞ terör örgütünün emir ve talimatları doğrultusunda Ş.A.A.
tarafından gerçekleştirildiği, Ş.A.A.ya Y.D. ve H.İ.D.nin bizzat talimat
verdiği, bu şüphelilere ise talimatın örgütün haklarında yakalama kararı olan
yönetici kadrosundaki D.B. ve İ.B. tarafından verildiği, olayın şüphelileri ile
birlikte DEAŞ adına birtakım eylemlere karışan ve olay hakkında detaylı bilgiye
sahip olan Y.Ş.nin de olaya dahlinin olduğuna dair şüphelerin bulunduğu
iddiasıyla Y.Ş., D.B. ve İ.B. hakkında bir iddianame düzenlemiştir. Olay nedeniyle
otuz dört kişinin öldüğü, yetmiş kişinin ise yaralandığı belirtilen iddianamede
şüphelilerin bir kez anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme
suçunu, bir kez silahlı terör örgütü kurma veya yönetme suçunu, otuz dört kez
tasarlayarak ve yangın, su baskını, tahrip, batırma, bombalama ya da nükleer,
biolojik, kimyasal silah kullanarak öldürme suçunu, yetmiş kez teşebbüs
aşamasında kalmış tasarlayarak ve yangın, su baskını, tahrip, batırma,
bombalama ya da nükleer, biolojik, kimyasal silah kullanarak öldürmeye teşebbüs
etme suçunu ve bir kez de tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el
değiştirme suçunu işledikleri iddia edilmiştir.
17. İddianame Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesince (Ceza
Mahkemesi) 7/2/2017 tarihinde kabul edilmiştir.
18. Yargılama, Ceza Mahkemesince açık olarak yürütülmekte
olup henüz sonuçlandırılmamıştır.
19. Başvurucular anılan ek kovuşturmaya yer olmadığına
dair karara (bkz. § 14) yönelik itirazlarının reddedilmesinin ardından
15/5/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
20. Mahkemenin 30/6/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
21. Başvurucular, Cumhuriyet Başsavcılığınca eksik
inceleme sonucunda ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi
nedeniyle yaşam, etkili başvuru ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüşlerdir.
22. Bakanlık görüşünde; Cumhuriyet Başsavcılığının olayın
hemen sonrasında resen harekete geçerek soruşturmaya başladığına, soruşturmanın
etkili bir şekilde yürütüldüğüne, soruşturma yükümlülüğünün sonuç yükümlülüğü
olmadığına dikkat çekilerek başvurucuların iddialarının açıkça dayanaktan
yoksun olduğu ifade edilmiştir.
B. Değerlendirme
23. Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, yaşama, maddi ve manevi
varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.”
24. Anayasa'nın “Devletin temel amaç ve görevleri”
kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, …
Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve
mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti
ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve
sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için
gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16).
26. Başvurucuların adil yargılanma ve etkili başvuru
haklarıyla bağlantı kurarak ileri sürdükleri de dâhil tüm şikâyetlerinin özü,
yakınlarının ölümüyle sonuçlanan olayla ilgili etkili bir soruşturma
yapılmaması nedeniyle yaşama hakkının ihlal edilmesine ilişkin olduğundan
incelemenin Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının
etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu kapsamında yapılması
gerekir.
1. Başvurucu
Şennur Ünlü Yönünden
27. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını
kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı
nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 41).
28. Yaşam hakkı kapsamında incelenmesi gereken, ancak
ölümle sonuçlanmayan bir olaya ilişkin başvuru ise olaydan doğrudan etkilenen
kişiler tarafından yapılabilir.
29. Başvuru formu ve eklerinden başvurucu Şennur Ünlü'nün
Ulusal Yargı ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen nüfus kaydından
3/4/2018 tarihinde öldüğü tespit edilmiştir.
30. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuruların
kabul edilebilirlik incelemesi ve şartları" kenar başlıklı 48.
maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
"(5) Kabul edilebilirlik şartları ve incelemesinin usul ve
esasları ile ilgili diğer hususlar İçtüzükle düzenlenir."
31. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 80. maddesinin ilgili
kısımları şöyledir:
"(1) Bölümler ya da Komisyonlarca
yargılamanın her aşamasında aşağıdaki hâllerde düşme kararı verilebilir:
...
ç) Bölümler ya da Komisyonlarca saptanan
herhangi bir başka gerekçeden ötürü, başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini
haklı kılan bir neden görülmemesi.
(2) Bölümler ya da Komisyonlar;
yukarıdaki fıkrada belirtilen nitelikteki bir başvuruyu, Anayasanın uygulanması
ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya
da insan haklarına saygının gerekli kıldığı hâllerde incelemeye devam
edebilir."
32. Başvurucunun ölümünden sonra başvuruya mirasçı olarak
devam edilmek istendiğine dair bir talepte bulunulmadığı anlaşılmaktadır. Öte
yandan başvurucunun eşi Şemsettin Ünlü ile oğlu Doğukan Ünlü başvuruda
başvurucu sıfatıyla zaten yer almaktadır. Bu nedenle başvurucu Şennur Ünlü
yönünden başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden
bulunmamaktadır.
33. Açıklanan gerekçelerle başvuru yapılmasından sonra
vefat eden başvurucu Şennur Ünlü yönünden düşme kararı verilmesi
gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
2. Başvurucu
Ezilenlerin Sosyalist Partisi Yönünden
34. 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkralarının ilgili kısımları şöyledir:
"(1) Bireysel başvuru ancak ihlale
yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel
bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir.
(2)... Özel hukuk tüzel kişileri sadece
tüzel kişiliğe ait haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda
bulunabilir."
35. Somut başvuru Ezilenlerin Sosyalist Partisine ait
haklarla ilgili olmadığından bu özel hukuk tüzel kişisinin yaşam hakkı yönünden
mağdur sıfatı bulunmamaktadır.
36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından
yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekmektedir.
3. Diğer
Başvurucular Yönünden
37. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı,
Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve
negatif ödevler yükler (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 50).
38. Yaşam hakkını koruyan hukukun etkili bir şekilde
uygulanmasını ve varsa sorumluların hesap vermelerini sağlamak amacıyla
devletin doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve
gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütmesi
gerektiğini kabul eden Anayasa Mahkemesi, etkili soruşturma yükümlülüğünün
yerine getirilip getirilmediğini incelerken bazı kriterleri dikkate almaktadır.
Bu kriterler şöyledir:
-Yetkili makamların resen ve derhâl harekete geçerek ölüm
olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün
delilleri tespit etmeleri (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 57)
-Kamu görevlilerinin güç kullanımı sonucu gerçekleşen
ölümler yönünden soruşturma makamlarının olaya karışmış olabilecek kişilerden
bağımsız olması (Cemil Danışman, B. No: 2013/6319, 16/7/2014, § 96)
-Soruşturma sürecinin kamu denetimine açık olması ve ölen
kişinin yakınlarının soruşturmaya gerekli olduğu ölçüde, etkili katılımlarının
sağlanması (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 58)
-Soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi (Salih
Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013, § 30).
39. Anayasa'nın yaşama hakkını güvence altına alan 17.
maddesi ile devletin temel amaç ve görevlerini belirten 5. maddesi birlikte
değerlendirildiğinde meydana gelen ölüm olaylarının sorumlularının
belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir ceza
soruşturması yürütülmesi gerekmektedir. Ancak yürütülen bu soruşturma, belirli
bir kişinin sorumlu olup olmadığıyla sınırlı olmamalı; olayın tüm yönlerini
ortaya koyacak kapsamda ve nitelikte olmalıdır. Nitekim soruşturmanın etkili
olup olmadığına ilişkin değerlendirme -somut olayın kendine özgü koşulları
dikkate alınarak- belirli bir kişi hakkında verilen kararla sınırlı olarak
değil yürütülen soruşturma bir bütün olarak incelendikten sonra
yapılabilecektir (Gülcan Keleş ve diğerleri, B. No: 2014/797,
22/03/2017, § 30).
40. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son
cümlesi şöyledir:
“Başvuruda bulunabilmek için olağan
kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”
41. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar
başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“İhlale neden olduğu ileri sürülen
işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru
yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması
gerekir.”
42. Anılan Anayasa ve Kanun hükümleri uyarınca Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuru ikincil nitelikte bir hak arama yolu olup
bu yola başvurulmadan önce kural olarak olağan kanun yollarının tüketilmiş
olması şarttır.
43. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm
organlarının uyması gereken bir ilke olup bu ilkeye uygun davranılmadığı
takdirde, ortaya çıkan ihlale karşı öncelikle yetkili idari mercilere ve derece
mahkemelerine başvurulmalıdır (Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, §
17). Bu kapsamda temel hak ve hürriyetlerle ilgili hukuk sisteminin koruma
mekanizmalarının öncelikle işletilmesi gerekmektedir. Bu nedenle ihlal
iddialarına ilişkin olarak öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi
gerekmektedir. Ancak somut olayın koşulları itibarıyla başvuru yollarının
tüketilmesinin yarar sağlamayacağı veya etkili olmadığının anlaşılması hâlinde
anılan yollar tüketilmeden yapılan bir başvuru incelenebilir (Şehap Korkmaz,
B. No. 2013/8975, 23/7/2014, § 33).
44. Başvuru yollarının tüketilmesi meselesine ilişkin
anılan içtihadın ortaya çıkışında, ihlal iddiasına konu olaya dair sorumluluğu
bulunduğu iddia edilen kişilerden her birine atfedilebilecek kusur durumu ile
her bir kişi için adli süreçte elde edilecek delil durumunun farklı
değerlendirilebileceğinin ve soruşturmanın etkililiği araştırılırken olayın tüm
boyutlarıyla ele alınarak bir bütün olarak irdelenmesi gerekliliğinin gözönünde
bulundurulduğu anlaşılmaktadır (Dilek Genç ve diğerleri [GK], B.
No: 2014/3944, 1/2/2018, § 55).
45. Bir ceza soruşturması veya yargılaması sürecinde
kovuşturmasızlık, beraat, mahkûmiyet veya hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kararları ile farklı zamanlarda neticelenmiş aşamalar bulunması
durumunda -bu aşamaların tek bir olay için farklı kişilerin sorumluluklarına
yönelik olduğu gözetildiğinde- soruşturmaların bir bütün olarak
değerlendirilmesi gerekebileceğinden (S.D. B. No: 2013/3017, 16/12/2015,
§ 69) hareket eden Anayasa Mahkemesi, aynı olaya ilişkin sorumluluğu bulunduğu
iddia edilen birden fazla kişi hakkında yürütülen adli süreçlerin bir kısmı
devam ederken bazı şüpheliler/sanıklar bakımından sürecin sona ermesi üzerine
yapılan bireysel başvurularda somut olayın ve tüm adli sürecin bir bütün olarak
değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle başvuru yollarının tüketilmediği
sonucuna ulaşmıştır (Bilal Turan ve diğerleri (3), B. No: 2013/7418,
31/3/2016, § 72; Bülent Kurt, B. No: 2013/7408, 20/1/2016, § 40; Gülcan
Keleş ve diğerleri, §§ 30, 31).
46. Somut olayın failleri olduğu iddia edilen üç sanık
hakkındaki ceza yargılamasının devam ettiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar
soruşturma aşamasında yeterli inceleme yapılmadan bazı şüpheliler hakkında
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği ileri sürülmüşse de devam
etmekte olan yargılama sürecinin maddi olayın koşullarını belirleyebilecek,
sorumluların tespitini ve cezalandırılmalarını sağlayabilecek nitelikte
olmadığına ilişkin bir veri bulunmamaktadır.
47. Başvurucular ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığı
tarafından olayla ilgili olarak yürütülen soruşturma sonucunda olayda
sorumluluğu bulunan bazı kişiler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair
karar verilmesi nedeniyle soruşturmanın etkili olmadığını ileri sürmüşlerse de
devam eden yargılama sürecinde olayda sorumlulukları bulunan kişiler tespit
edilerek haklarında kamu davasının açılmasının sağlanmasının her zaman mümkün
olduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda haklarında kovuşturmaya yer olmadığına dair
karar verilen kişilerin de sorumluluklarının tespit edilmesi hâlinde haklarında
kamu davası açılması önünde bir engel bulunmadığı görülmektedir.
48. Dolayısıyla başvuru konusu olay hakkında devam eden
yargılama sürecini kapsayacak şekilde bir bütün olarak soruşturmanın
etkisizliği yönünden bir iddia olmadığı dikkate alındığında yaşam hakkı
kapsamında başvuru yolunun tüketilmediği sonucuna varılmıştır.
49. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1.Başvurucu Şennur Ünlü yönünden başvurunun DÜŞMESİNE,
2. Başvurucu Ezilenlerin Sosyalist Partisinin yaşam
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kişi bakımından yetkisizlik
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Diğer başvurucuların yaşam haklarının ihlal edildiğine
ilişkin iddialarının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderinin başvurucular üzerinde
BIRAKILMASINA 30/6/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.