TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
FERHAT ÇATUK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2017/25628)
Karar Tarihi: 16/9/2020
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Burhan ÜSTÜN
Muammer TOPAL
Selahaddin MENTEŞ
Raportör
Zehra GAYRETLİ
Başvurucu
Ferhat ÇATUK
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza davasında başvurucunun (sanığın) hazır bulunma talebi reddedilerek ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya katılımının sağlanması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 26/5/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. 1985 doğumlu olan başvurucu, bireysel başvuru konusu olayların geçtiği tarihte Hakkâri'nin Yüksekova ilçesinde ikamet etmektedir.
10. Açık kimliği belirtilmeyen bir şahıs tarafından 27/2/2015 tarihinde 155 Polis İhbar telefon hattına yapılan bir ihbarda PKK/KONGRA-GEL terör örgütüne eleman kazandırmak için "Ferhat Çatuk [başvurucu] isimli bir şahsın yanında bulunan bir kadını örgüte götüreceği" iddia edilmiştir. Aynı ihbarda başvurucunun söz konusu kadınla birlikte Şemdinli ilçesindeki bir pastanede beklediği ve buradan Derecik ilçesine gidecek olan minibüse binecekleri belirtilmiştir.
11. İhbar üzerine Şemdinli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kolluk görevlilerince Derecik yolu üzerinde bulunan polis kontrol noktasında bahsi geçen minibüs durdurulmuştur.
12. Yapılan incelemede başvurucunun yanında bulunan kadının isminin Ö.D. olduğu tespit edilmiştir. Başvurucu ve Ö.D. 27/2/2015 tarihinde gözaltına alınmıştır.
13. 28/2/2015 tarihinde mağdur sıfatıyla Ö.D.nin beyanına başvurulmuştur. Ö.D. beyanında özetle Başkale ilçesindeki bir öğrenci yurdunda kalmakta olduğu sırada bazı arkadaşlarının örgüte katılmış olmalarından etkilenerek kendisinin de örgüte katılmaya karar verdiğini ve bu amaçla Başkale'den Yüksekova'ya geldiğini, burada bir gece başvurucunun evinde kaldığını, örgüte katılımı konusunda başvurucunun kendisine yardım ettiğini ifade etmiştir. Ö.D.nin avukat eşliğinde alınan 28/2/2015 tarihli beyanının ilgili kısmı şöyledir:
"Ben Başkale İlçesi Kız Teknik ve Meslek Lisesi Yurdunda kalırım. Ailem ise, Başkale İlçesi Güroluk Köyünde [ikamet eder]. (...) Arkadaşım olan [Y.A.] geçen yaz tatilinde örgüte katılmıştı. (...) Moralim çok bozuktu. Ben de ertesi gün gitmeye karar verdim.
Şahısla beraber Yüksekova'ya geldik. Yolda hiçbir şey konuşmadık. Beni Ferhat ÇATUK'un dükkanına yakın bir yerde indirdi. Başka birisi geldi beni Ferhat'ın dükkânına götürdü. Ben dükkanın içerisinde bilgisayar olan küçük bir bölmede yarım saat oturdum. Daha sonra Ferhat yanıma geldi. Bana sen tek mi geldin, arkadaşların neden gelmedi, dedi. Daha sonra beni evine götürdü. Evi bir apartmanın dördüncü katındaydı. Evde hanımı, baldızı ve oğlu vardı. O gece Ferhat ÇATUK'un evinde kaldım.
(...)
Burada Ferhat bana sorarlarsa birbirimizi tanımadığımızı söyleyelim. Çünkü kimlik istiyorlar dedi. Güvenlik güçleri durdurursa hiçbir şey söyleme Koryürek Köyü'nde [A.] isimli bir akrabamın yanına gidiyorum dersin dedi. Daha sonra minibüse binip, yola çıktık."
14. Soruşturma kapsamında minibüs şoförü M.E.M.nin tanık sıfatıyla beyanına başvurulmuştur. M.E.M. beyanında özetle başvurucunun kendisine Derecik ilçesine gitmek üzere bir yolcunun pastanede beklediğini söylemesi üzerine başvurucu ile birlikte pastaneye gidip Ö.D.yi aldıklarını, Ö.D ile başvurucunun minibüste yan yana oturarak kendi aralarında konuştuklarını ifade etmiştir.
15. Başvurucu 28/2/2015 tarihli Savcılık sorgusunda suçlamaları reddetmiştir. Başvurucu; sorgusunda özetle Yüksekova'da ikamet ettiğini, bazı alacaklarını tahsil etmek amacıyla 27/2/2015 tarihinde Şemdinli ilçesine geldiğini, buradan bir minibüs ile Derecik ilçesine gideceğini, bir pastanede minibüsün hareket saatini beklerken Ö.D. ile tanıştığını ve sohbet ettiğini, Ö.D.yi önceden tanımadığını ileri sürmüştür. Başvurucunun 28/2/2015 tarihli Savcılık ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Ben Yüksekova Akasya Sokak (...) [adresinde] ikamet ederim. Yüksekova İlçesinde bilardo salonu işletmekteyim. Bu gün Şemdinli İlçesi Samanlı Köyünde [A.T.] isimli şahıstan 13.000 TL alacağımı almak için Yüksekova'dan minibüsle Şemdinli'ye geldim. Şemdinli İlçesinde minibüs yazıhanesinin kapalı olması nedeniyle yan taraftaki [B.] Pastahanesi'ne geçtim. Bu arada orada benim gibi minibüs bekleyen [Ö.D.] ile karşılaştım. Kendisi bana Derecik minibüslerin nerede kalktığını sordu. Bende aynı minibüse bineceğim için kendisine yardımcı oldum. Kendisine pastahanede bir çay ısmarladım. Bu arada muhabbet ettik. (...) O bana kendisiyle ilgili herhangi bir bilgi vermedi. Ben [Ö.D.yi] daha önceden tanımam aramızda herhangi bir husumet yoktur."
16. Soruşturma kapsamında silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği şüphesiyle 28/2/2015 tarihinde tutuklanan başvurucu, Hakkâri Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderilmiştir.
17. Şemdinli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olay hakkında düzenlenen fezleke Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) gönderilmiştir. Başsavcılığın 24/3/2015 tarihli iddianamesi ile başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kamu davası açılmıştır.
18. İddianamede başvurucunun terör örgütüne eleman temin etmek amacıyla mağdur Ö.D.ye yardımcı olduğu, bu eylemi nedeniyle örgütün hiyerarşik yapısına dâhil olduğu iddiasına yer verilmiştir.
19. Yüksekova Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülen yargılamada Mahkemece 11/4/2015 tarihinde tensip incelemesi yapılmıştır. Tensip Tutanağı'nda duruşmanın 12/5/2015 tarihinde yapılması ve duruşma tarihinde başvurucunun öncelikle Mahkeme huzurunda hazır edilmesinin sağlanması, bunun mümkün olmaması hâlinde ise duruşmanın Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yöntemiyle yapılması karara bağlanmıştır. Ara kararında Mahkeme"4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 147. ve 196. maddeleri, Adalet Bakanlığının Ceza Muhakemesinde ses ve görüntü bilişim sisteminin kullanılması hakkında yönetmelik hükümleri ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Marcello viola kararındaki video konferans yoluyla sanığın ifadesinin alınması durumunda sanığın mahkemede hazır bulunma şartının gerçekleştiği hususları dikkate alınarak sanığın sorgusunun SEGBİS yöntemiyle yapılması" şeklinde gerekçeye yer vermiştir.
20. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden ulaşılan bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucu başvurucunun Van F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (İnfaz Kurumu) sevk edildiği ve Tensip Tutanağı ile iddianamenin başvurucuya İnfaz Kurumunda 14/4/2015 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.
21. Duruşmada hazır edilememesi hâlinde duruşmaya katılımının video konferans yöntemiyle sağlanacağına ilişkin Tensip Tutanağı'nı tebellüğ eden başvurucu 5/5/2015 tarihinde Mahkemeye hitaben bir dilekçe göndererek "kamera, video gibi sesli ve görüntülü cihazlar karşısında kekeleme, titreme, heyecanlanma yaşaması ve kendisini bu şekilde iyi ifade edememesi" nedeniyle video konferans yöntemiyle duruşmaya katılmak istemediğini beyan etmiş ve avukatı eşliğinde duruşma salonunda savunma yapmayı talep etmiştir.
22. Yargılamanın 12/5/2015 tarihli celsesinde başvurucu, İnfaz Kurumunun SEGBİS odasında hazır bulundurulmuş ve duruşmaya SEGBİS aracılığı ile katılmıştır. 12/5/2015 tarihli Duruşma Tutanağı'na göre başvurucu, SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılmak istemediği ve/veya duruşma salonunda bizzat hazır bulunmak istediği yönünde herhangi bir beyanda bulunmamıştır. Mahkeme, başvurucunun SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılmak istemediğine ilişkin 5/5/2015 tarihli dilekçesi ile ilgili herhangi bir değerlendirmede bulunmamıştır.
23. Mahkeme 12/5/2015 tarihli celsede Şemdinli Asliye Ceza Mahkemesi ile SEGBİS üzerinden bağlantı kurarak tanık M.E.M.yi dinlemiştir. Tanık M.E.M. soruşturma aşamasında verdiği beyanı tekrar etmiştir. Aynı celsede duruşma salonunda hazır bulunan savunma tanıkları da dinlenmiştir.
24. Tanık beyanlarına karşı savunması sorulan başvurucu, beyanlarda geçen bazı ifadelerin hatalı olduğunu belirterek düzeltilmesini talep etmiş ve dinlenen tanık beyanlarına karşı başka bir diyeceğinin bulunmadığını belirtmiştir.
25. Mahkeme duruşmayı 4/6/2015 tarihine erteleyerek başvurucunun duruşma tarihinde öncelikle Mahkeme huzurunda hazır edilmesine, bunun mümkün olmaması hâlinde duruşmanın SEGBİS yöntemiyle yapılmasına karar vermiştir.
26. 12/5/2015 tarihli Duruşma Tutanağı başvurucuya tebliğ edilmiştir. Bunun üzerine başvurucu 28/5/2015 tarihli dilekçesinde SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılmak istemediğini beyan ederek duruşma salonunda hazır bulundurulmasına ilişkin talebini Mahkemeye iletmiştir.
27. Mahkemece başvurucunun 4/6/2015 tarihli duruşmada hazır edilmesinin istenmesi üzerine Jandarma Genel Komutanlığına bağlı T Tipi Cezaevi Jandarma Bölük Komutanlığı tarafından İnfaz Kurumu Müdürlüğüne hitaben gönderilen 2/6/2015 tarihli yazıda "ülkemizde son zamanlarda yaşanan ve özellikle Van ve Hakkâri illeri ile ilçelerinde daha şiddetli meydana gelen toplumsal olaylar ile araç ve iş yeri yakma, yol kesme, mayınlama ve silahlı çatışma gibi terör olayları göz önüne alındığında başvurucunun Yüksekova ilçesine sevkinin güvenlik açısından sakıncalı olduğu" belirtilmiştir. Bunun üzerine İnfaz Kurumunca Mahkemeye gönderilen 4/6/2015 tarihli yazıda başvurucunun güvenlik nedeniyle duruşmada hazır edilemeyeceği, duruşma tarihinde ve saatinde SEGBİS üzerinden duruşmaya katılımının sağlanacağı bildirilmiştir.
28. Yargılamanın 4/6/2015 tarihli celsesinde başvurucu, İnfaz Kurumunun SEGBİS odasında hazır bulundurulmuş ve duruşmaya SEGBİS aracılığı ile katılmıştır. Başvurucu, SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılmak istemediği ve/veya duruşmada bizzat hazır bulunmak istediği yönünde herhangi bir beyanda bulunmamıştır.
29. Mahkeme, mağdur Ö.D.nin şikâyetlerinin dinlenmesi için ikamet ettiği yerdeki mahkemeye talimat yazılmasına karar vererek duruşmayı 15/6/2015 tarihine ertelemiştir. Mahkeme, İnfaz Kurumuna müzekkere yazarak duruşma tarihinde başvurucunun öncelikle Mahkeme huzurunda hazır edilmesinin sağlanmaya çalışılmasını, bunun mümkün olmaması hâlinde ise SEGBİS odasında hazır edilmesini istemiştir.
30. Başvurucu, yargılamanın 15/6/2015 tarihinde yapılan son duruşmasına da SEGBİS aracılığı ile katılmıştır. Bu duruşmada Savcılık makamı esas hakkındaki mütalaasını Mahkemeye sunmuştur. Başvurucu, esas hakkındaki mütalaaya karşı yaptığı savunmada önceki savunmalarını tekrar etmiştir.
31. Aynı duruşmada, terör örgütüne katılmış olma ihtimali nedeniyle mağdur Ö.D.ye ulaşılmasının mümkün olmadığı değerlendirilerek yargılamanın sürüncemede kalmaması amacıyla Ö.D.nin dinlenilmesinden vazgeçilmiştir.
32. Mahkemenin 15/6/2015 tarihli kararı ile başvurucunun atılı suçtan 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmedilmiştir. Gerekçeli kararda "ihbar tutanağı, mağdur beyanları, sanık savunması ve tüm dosya kapsamından başvurucunun örgüte eleman temin etme eyleminin sabit olduğu" sonucuna ulaşıldığı, bu eylem nedeniyle başvurucunun örgütün hiyerarşik yapısına dâhil olduğunun ve silahlı terör örgütü üyesi olma suçunu işlediğinin anlaşıldığı ifade edilmiştir.
33. Başvurucu 17/6/2015 tarihli dilekçesi ile gerekçeli kararın tebliğini müteakip ayrıntılı temyiz dilekçesi sunacağını belirterek hükmü temyiz etmiştir.
34. Başvurucu, gerekçeli kararın kendisine tebliğ edilmesinden sonra ayrıntılı temyiz dilekçesi sunmuştur. 6/8/2015 havale tarihli ayrıntılı temyiz dilekçesinde başvurucu; delillerin takdirinde hata yapıldığını, hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek hükmü temyiz etmiştir.
35. UYAP üzerinden ulaşılan bilgi ve belgelere göre temyiz incelemesi devam etmekte iken başvurucu, temyiz mahkemesine gönderilmek üzere İnfaz Kurumu Müdürlüğüne 26/4/2016 tarihli bir dilekçe vermiştir. Başvurucu; bu dilekçede kabul etmemesine rağmen Mahkemenin SEGBİS aracılığı ile duruşma yapmakta ısrar ettiğini, video konferans yöntemiyle duruşmalara katılmak zorunda bırakılması nedeniyle duruşmalarda kendisini doğru şekilde ifade edemediğini ileri sürmüştür.
36. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 27/2/2017 tarihli kararı ile hüküm onanmıştır.
37. Başvurucu 26/5/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
38. Öte yandan başvuruya konu şikâyetin değerlendirilmesi bakımından ülkemizde özellikle 2015 yılı Haziran ayı itibarıyla yoğunlaşan terör saldırılarına ilişkin bazı bilgilere yer verilmesi uygun görülmüştür.
39. Anayasa Mahkemesi Gülser Yıldırım (2) ([GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, §§ 7-33) kararında silahlı bir terör örgütü olan PKK'nın 2015 yılının Haziran ayından itibaren yoğunlaşan ve kamuoyunda hendek olayları olarak bilinen terör saldırılarına ilişkin açıklamalarda bulunmuştur. Bahsi geçen tarihlerde PKK tarafından Şırnak il merkezi ile Cizre, Silopi ve İdil ilçelerinde, Hakkâri'nin Yüksekova ilçesinde, Diyarbakır'ın Silvan, Sur ve Bağlar ilçelerinde, Mardin'in Dargeçit, Nusaybin ve Derik ilçelerinde, Muş'un Varto ilçesinde cadde ve sokaklara hendekler kazılıp barikatlar kurularak ve bu barikatlara bomba ve patlayıcılar yerleştirilerek teröristler tarafından bu yerleşim yerlerinin bir kısmında öz yönetim adı altında hâkimiyet sağlanmaya çalışılmıştır. Güvenlik güçleri, hendeklerin kapatılması ve barikatların kaldırılması suretiyle yaşamın normale dönmesini sağlamak amacıyla operasyonlar yapmış ve teröristlerle çatışmaya girmiştir. Aylarca devam eden bu operasyon ve çatışmalar sırasında yaklaşık 200 güvenlik görevlisi hayatını kaybetmiş, tonlarca bomba ve patlayıcı imha edilmiştir (Gülser Yıldırım (2), § 29).
IV. İLGİLİ HUKUK
40. İlgili hukuk kaynakları için bkz. Şehrivan Çoban [GK], B. No: 2017/22672, 6/2/2020.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
41. Mahkemenin 16/9/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Duruşmada Hazır Bulunma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
42. Başvurucu; duruşmada bizzat hazır bulunarak ifade vermek istediğini yazılı olarak Mahkemeye bildirdiği hâlde talebinin değerlendirilmediğini, tüm oturumlara SEGBİS aracılığı ile katılmak zorunda bırakıldığını, video konferans yöntemiyle sağlıklı bir savunma yapamadığını ileri sürmüştür.
43. Bakanlık görüşünde, başvurucunun bireysel başvurusuna konu ettiği şikâyetleri derece mahkemesi önünde ileri sürmediği gibi ayrıntılı temyiz dilekçesinde de bu şikâyetlere yer vermediği belirtilerek bu durumun başvuru yollarının tüketilmesi bakımından dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Esas yönünden ise SEGBİS ile ifadesi alınanların duruşma salonundakileri görebilme ve söylenenleri duyabilme imkânı bulunduğu, yargılama makamının ve duruşmada hazır bulunan diğer kişilerin de aynı şekilde ifade alma, beyanda bulunma ve soru yöneltme gibi yargısal işlemleri karşılıklı olarak gerçekleştirebilme imkânına sahip olduğu, başka bir ifadeyle SEGBİS'in içerdiği bu özellikler sayesinde yargılamanın unsurlarından biri olan yüz yüzelik ilkesinin gerçekleştiği belirtilmiştir.
44. Bakanlık görüşünde ayrıca başvurucunun güvenlik nedeniyle duruşma salonuna sevkinin mümkün olmadığı, SEGBİS aracılığı ile duruşmalara katılan başvurucunun duruşma salonunda bulunan müdafii yardımıyla kendisini savunma ve delillere itiraz etme imkânı bulduğu, başvurucunun bu duruşmalarda SEGBİS aracılığı ile yargılamaya katılmasına bir itiraz ileri sürmediği gibi teknik aksaklıklar nedeniyle sağlıklı bir şekilde savunma yapamadığına ilişkin herhangi bir şikâyet de dile getirmediği ifade edilmiştir.
2. Değerlendirme
45. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
46. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları, adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkı yönünden incelenmiştir.
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
47. Başvurucunun kovuşturma aşamalarında sunduğu yazılı dilekçelerinde video konferans yöntemiyle kendisini sağlıklı bir şekilde savunamadığını beyan ederek duruşmalarda bizzat hazır bulunmak istediğine ilişkin talebini derece mahkemesine bildirdiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla başvurucunun bireysel başvuru konusu yaptığı şikâyetlerini öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürdüğü, böylece başvuru yollarını usulüne uygun olarak tükettiği değerlendirilmiştir.
48. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
49. Anayasa Mahkemesi aynı mahiyetteki şikâyetleri Şehrivan Çoban (aynı kararda bkz. §§ 72-104) kararında incelemiş olup anılan karardaki ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durumun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi Şehrivan Çoban kararında Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının duruşmada hazır bulunma hakkını da kapsadığını belirterek ceza adaletinin hakkaniyete uygun şekilde gerçekleşebilmesi için sanığın mahkemenin huzuruna çıkarılmasının büyük önem arz ettiğini vurgulamıştır (Şehrivan Çoban, §§ 73, 74). Anayasa Mahkemesi anılan kararda sanığın ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya katılımının sağlanmaya çalışılmasının duruşmada hazır bulunma hakkına yönelik bir müdahale teşkil ettiğini tespit ederek bu müdahalenin Anayasa'nın 36. maddesini ihlal edip etmediğine ilişkin değerlendirmenin ise kanun tarafından öngörülme, haklı bir sebebe dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşulları yönünden yapılacak inceleme sonucunda belirlenebileceğini ifade etmiştir (Şehrivan Çoban, §§ 78-81). Buna göre sanığın SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılımının sağlanması şeklindeki müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için kanuni bir temelinin bulunması, meşru bir amaca dayalı ve ölçülü olması gerekmektedir (Şehrivan Çoban, §§ 82-88).
50. Anayasa Mahkemesi Şehrivan Çoban kararında söz konusu müdahalenin ölçülü bir müdahale olarak kabul edilebilmesi için gerekli olan genel ilkeleri de ortaya koymuştur (Şehrivan Çoban, §§ 89-95). Bu genel ilkelere göre sanığın duruşmada hazır bulunma hakkına yapılan müdahalenin ölçülü bir müdahale olup olmadığı ölçülülük ilkesinin alt ilkeleri olan elverişlilik, gereklilik ve orantılılık ilkeleri yönünden yapılacak değerlendirmenin sonucuna göre belirlenebilecektir. Buna göre duruşmada hazır bulunma hakkına yapılan müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olması, ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olduğunun gösterilmesi ve orantılılık yönünden bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede özellikle gereklilik ilkesi uyarınca suç isnadına ilişkin yargılamalarda duruşmada hazır bulunma hakkını sınırlayan herhangi bir tedbirin öncelikle gerekli olduğunun gösterilmesi gerekir. Bu çerçevede sanığın duruşmada hazır bulunmamasını zorunlu kılan bir olgunun varlığı derece mahkemelerince somut ve olaya uygun bir gerekçeyle ortaya konulmalıdır (Şehrivan Çoban, §§ 89-93).
51. Müdahalenin gerekli olduğunun ortaya konulduğu hâllerde ise sanığın duruşmada hazır bulunmamasının yargılamanın adilliğine bir bütün hâlinde zarar verip vermediği orantılılık açısından incelenmelidir. Bu kapsamda duruşmada bizzat hazır bulundurulmayan tarafın diğer tarafça ileri sürülen görüşler ve kanıtlar hakkında bilgi sahibi olup olamadığı veya bunlara yorum yapıp yapamadığı, dezavantajlı duruma düşürülmeksizin davaya etkili katılımının sağlanmasında makul bir fırsata sahip olup olmadığı hususları detaylı bir incelemeye tabi tutulmalıdır. Orantılılık açısından yapılacak değerlendirmede, yokluğunda gerçekleştirilen işlemin sanığın duruşmada fiziken hazır bulunmasını gerektiren (esaslı) nitelikte bir işlem olup olmadığına da bakılmalıdır (Şehrivan Çoban, § 94).
52. Somut olayda başvurucunun duruşmada bizzat hazır bulunma talebinin Mahkemece reddedilmesi 4/12/2004 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 196. maddesinin (4) numaralı fıkrasına dayandığından anılan müdahale kanunilik ölçütünü karşılamaktadır.
53. Başvurucunun duruşmaya bizzat katılma talebi, transfer esnasında kendisinin ve kamu görevlilerinin yaşamı yönünden risk oluşturduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. Buna göre müdahalenin kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması, bunun yanı sıra gerek tutuklu kişinin gerekse tutukluya refakat edecek güvenlik görevlilerinin yaşamının ve vücut bütünlüğünün korunması amacını taşıdığı, bunun da Anayasa'nın 17. maddesi kapsamında meşru bir amaç olduğu sonucuna varılmıştır.
54. Ölçülülük ilkesi açısından ilk olarak müdahalenin elverişli olup olmadığı incelenmelidir. Somut olayda başvurucunun SEGBİS yoluyla duruşmaya katılımının sağlanmak istenmesinin amacı, Mahkemenin bulunduğu il ve ilçelerinde meydana gelen terör olayları nedeniyle duruşma salonuna transfer sırasında başvurucunun ve görevlilerin güvenliği açısından zorluk yaşanmamasıdır. Buna göre başvurucunun transferi nedeniyle oluşabilecek güvenlik kaygısı gibi meşru bir amaca ağırlık verilerek duruşmada hazır bulunma hakkına sınırlama getirilmesi anlaşılabilir bir durumdur. Başvurucunun duruşmada hazır bulunma hakkına yapılan müdahalenin başvurucunun ve kamu görevlilerinin yaşam haklarının korunması amacına ulaşılması bakımından elverişli bir araç olduğu söylenebilir.
55. İkinci olarak müdahalenin gerekli olup olmadığı incelenmelidir. Ölçülülük denetiminde gereklilik ölçütü, müdahalede bulunulurken en hafif aracın seçilmesi anlamına gelmektedir (Şehrivan Çoban, § 90). Gereklilik ölçütü yönünden duruşmada hazır bulunma hakkı ancak olayın koşullarının zorunlu kıldığı durumlarda sınırlanabilecektir (Şehrivan Çoban, § 91). Bu çerçevede sanığın duruşmada hazır bulunmamasını zorunlu kılan bir olgunun varlığı derece mahkemelerince somut ve olaya uygun bir gerekçeyle ortaya konulmalıdır. Başvuru konusu olayda, Mahkemenin bulunduğu il ve ilçelerinde yargılamanın görüldüğü tarihlerde terör olaylarının yoğunlaştığı, kamuoyunda hendek olayları olarak bilinen terör olaylarının yaşandığı bu dönemde PKK tarafından bazı yerleşim yerlerinde cadde ve sokaklara hendekler kazıp barikatlar kurmak, bu barikatlara bomba ve patlayıcılar yerleştirmek suretiyle şehirlerin bir kısmında hâkimiyet kurulmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır. Güvenlik görevlileri, bu hendeklerin kapatılmasını ve barikatların kaldırılmasını, böylelikle yaşamın normale dönmesini sağlamak amacıyla operasyonlar yapmıştır (bkz.§ 39). Buna göre Mahkemenin başvurucunun duruşma salonuna transferinin güvenlik açısından sakıncalı olduğu yönündeki değerlendirmesinin temelsiz olduğu söylenemez. Dolayısıyla başvurucunun ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya katılımının sağlanması yönündeki müdahalenin gerekli olduğu derece mahkemelerince somut bir biçimde ortaya konulmuştur.
56. Müdahalenin gerekli olduğunun ortaya konulduğu hâllerde ise sanığın duruşmada hazır bulunmamasının yargılamanın adilliğine bir bütün hâlinde zarar verip vermediği ölçülülük ilkesinin diğer bir unsuru olan orantılılık açısından gözönüne alınmalıdır (Şehrivan Çoban, § 94). Terör örgütü üyeliği gibi nitelikli bir suçtan yargılanan ve değişik tarihlerde sunduğu yazılı dilekçeler ile duruşmalara bizzat katılmak istediğini ısrarla dile getiren başvurucu, yargılamanın tüm oturumlarına sesli ve görüntülü iletişim tekniği ile katılmıştır. Başvurucunun yokluğunda tanık dinlenmiş, mağdurun dinlenilmesinden vazgeçilmiş, Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki görüşünü bildirmiş ve Mahkemece hüküm verilmiştir. Diğer bir ifadeyle esas hakkındaki mütalaanın okunduğu ve başvurucu hakkında hüküm verildiği yani esaslı işlemlerin yapıldığı tüm oturumlarda başvurucu duruşmada hazır bulunamamıştır. Buna göre terör örgütü üyeliği suçundan yargılanan başvurucunun esaslı işlemlerin yapıldığı oturumların hiçbirinde hazır bulundurulmaması yargılamanın adilliğine zarar vermiştir.
57. Kaldı ki sanığın duruşmada hazır edilmemesi, yargılamanın görüldüğü tarihlerde yürürlükte olan 5271 sayılı 196. maddesinin (4) numaralı fıkrasının uygulanmasına ilişkin Yargıtay içtihatlarıyla da bağdaşmamaktadır. Zira anılan içtihatlarda sanığın esasa ilişkin işlemlerin yapıldığı oturumlara sanığın SEGBİS yolu ile duruşmaya katılmasının açık kabulüne bağlı olduğu ifade edilmiştir ( bkz. § 40).
58. Bu çerçevede başvurucunun esas hakkında işlemlerin yapıldığı duruşmalarda hazır bulunma talebinin reddedilmesinin orantılı olmadığı sonucuna varılmıştır.
59. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
Selahaddin MENTEŞ bu sonuca katılmamıştır.
B. Diğer İhlal İddiaları
60. Başvurucunun duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği ve yargılamanın sonucunun adil olmadığı yönündeki diğer şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
61. 30/11/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
62. Başvurucu, ihlalin tespit edilmesi talebinde bulunmuştur.
63. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).
64. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural, mümkün olduğunca eski hâle getirmenin, yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).
65. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı veya mahkemenin ihlali gideremediği durumlarda Anayasa Mahkemesi, 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı olarak ihlali ortadan kaldırmak amacıyla yeniden yargılama sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak ilgili mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir kararın kendisine ulaştığı mahkemenin yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir (Mehmet Doğan, §§ 58, 59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), §§ 57-59, 66, 67).
66. İncelenen başvuruda duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
67. Bu durumda duruşmada hazır bulunma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise bireysel başvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş, yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Yüksekova Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.
68. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 257,50 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE Selahaddin MENTEŞ'in karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
C. Kararın bir örneğinin duruşmada hazır bulunma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Yüksekova Ağır Ceza Mahkemesine (E.2015/140, K.2015/248) GÖNDERİLMESİNE,
D. 257,50 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/9/2020 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY
1. Mahkemenin Sayın çoğunluğu tarafından başvurucunun adil yargılama kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkını ihlal edildiğine karar verilmiştir. Başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki çoğunluk kararına belirtilen gerekçelerle katılmadım.
2. Olay ve olgular mahkememizin gerekçeli kararında ayrıntılı olarak özetlenmiştir. Başvurucu hakkında terör örgütüne üye olmak suçundan dolayı Yüksekova Ağır Ceza Mahkemesi’ne kamu davası açılmıştır. Mahkeme tensip tutanağında başvurucunun öncelikle mahkemede hazır edilmesini hazır edilmediği takdirde savunmanın SEGBİS sistemiyle alınmasına karar verilmiştir.
3. Başvurucuya iddianame ve tensip tutanağının 14/04/2015 tarihinde Van Ceza İnfaz Kurumu’na tebliğ edilmiştir. Başvurucu 05/05/2015 tarihli dilekçesinde kamera video gibi sesli görüntülü cihazlar karşısında kekelediğini heyecanlandığını bu nedenle mahkeme huzurunda ifade vermek isteğini talep etmiştir.
4. Yargılamanın 12/05/2015 tarihli celsede başvurucu infaz kurumunun SEGBİS odasında hazır bulundurulmuş ve duruşmaya SEGBİS aracılığıyla katılmıştır. Bu celsede savunmasını yapmış mahkemede bizzat hazır bulundurulma gibi bir talepte bulunmamıştır.
5. Mahkemece tanık beyanları da SEGBİS aracılığıyla alınmıştır.
6. Başvurucunun mahkemede hazır bulundurulması talebi üzerine mahkemece kolluğa yazı yazılmış kolluk tarafından “ülkemizde son zamanlarda yaşanan ve özellikle Van ve Hakkari illeri ile ilçelerinde daha şiddetli meydana gelen toplumsal olaylar ile araç ve işyeri yakma yol kesme mayınlama ve silahlı çatışma gibi terör olayları göz önüne alındığında başvurucunun Yüksekova ilçesine sevkinin güvenlik açısından sakıncalı olduğu” gerekçesiyle sevkinin yapılmadığı anlaşılmıştır.
7. Başvurucu duruşmalara SEGBİS aracılığıyla katılmış 15/06/2015 tarihli celsede de SEGBİS üzerinden esas hakkındaki savunmasını yapmıştır.
8. Başvurucu mahkemeye sunduğu dilekçelerle mahkemede hazır bulundurulmasını talep etmiş ise de savunmasını ve esas hakkındaki savunmasını SEGBİS üzerinden yapmıştır.
9. UYAP; teknolojik gelişmeleri kullanarak Adalet Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatının, bağlı ve ilgili kuruluşların, adli ve idari tüm yargı veya yargı destek birimlerinin donanım veya yazılım olarak iç otomasyonunu benzer şekilde bilgi otomasyonun sistemlerini kurmuş kamu kurum ve kuruluşları ile dış entegrasyonu sağlayan bir bilişim sistemidir. Elektronik imza alt yapısına uygun olarak geliştirilmiş merkezi bir bilgi sistemi kurulmuş bu sistemde yargı ve yargı destek birimleri arasında fonksiyonel tam entegrasyon sağlanmıştır. Sistemde elektronik imza rolleri bulunan hâkim, savcı, avukat, zabıt kâtibi, vatandaş yetkileri çerçevesinde her türlü bilgi belge sisteme aktarmakta sistemde aktif ve güvenli işleyişi sağlamaktadır. Daha önce yazışma ve ara kararı gerektiren bilgi ve belgeler e devlet sisteminden güvenli olarak doğrudan temin edilebilmektedir.
10. UYAP ile ilgili kanuni alt yapı başta 5271 sayılı Kanun (CMK) olmak üzere Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve ilgili bütün kanunlara ve yönetmeliklere düzenlemeler konularak sağlanmıştır. Bu bağlamda CMK’nın “Elektronik işlemler” kenar başlıklı 38/A maddesinde UYAP ile ilgili olarak (ayrıntılı hükümler içeren) şu düzenlemeye yer verilmiştir.
“(1) Her türlü ceza muhakemesi işlemlerinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kullanılır. Bu işlemlere ilişkin her türlü veri, bilgi, belge ve karar, UYAP vasıtasıyla işlenir, kaydedilir ve saklanır.
(2) Kanunlarda gösterilen istisnalar hariç olmak üzere, dosyalar güvenli elektronik imza kullanılarak UYAP’tan incelenebilir ve her türlü ceza muhakemesi işlemi yapılabilir.
(3) Bu Kanun kapsamında fiziki olarak hazırlanması öngörülen her türlü belge ve karar elektronik ortamda düzenlenebilir, işlenebilir, saklanabilir ve güvenli elektronik imza ile imzalanabilir.
(4) Güvenli elektronik imza ile imzalanan belge ve kararlar diğer kişi veya kurumlara elektronik ortamda gönderilir. Güvenli elektronik imza ile imzalanarak gönderilen belge veya kararlar, gerekmedikçe fiziki olarak ayrıca düzenlenmez ve ilgili kurum ve kişilere gönderilmez.
(5) Elektronik imzalı belgenin elle atılan imzalı belgeyle çelişmesi halinde UYAP’ta kayıtlı olan güvenli elektronik imzalı belge geçerli kabul edilir.
(6) Güvenli elektronik imza ile imzalanan belge ve kararlarda, mühürleme işlemi ile kanunlarda birden fazla nüshanın düzenlenmesini öngören hükümler uygulanmaz.
(7) Zorunlu nedenlerle fiziki olarak düzenlenmiş belge veya kararlar, yetkili kişilerce taranarak UYAP’a aktarılır ve gerektiğinde ilgili birimlere elektronik ortamda gönderilir.
(8) Elektronik ortamdan fiziki örnek çıkartılması gereken hallerde tutanak veya belgenin aslının aynı olduğu belirtilerek hâkim, Cumhuriyet savcısı veya görevlendirilen yetkili kişi tarafından imzalanır ve mühürlenir.
(9) Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter.
(10) Yargı birimlerinin ihtiyaç duyduğu nüfus, tapu, adlî sicil kaydı gibi dış bilişim sistemlerinden UYAP vasıtasıyla temin edilen bilgi, belge ve kayıtlar, zorunlu olmadıkça ayrıca fiziki olarak istenilmez. UYAP’tan dış bilişim sistemlerine gönderilen bilgi ve belgeler ayrıca zorunlu olmadıkça fiziki ortamda gönderilmez.
(11) Ceza muhakemesi işlemlerinin UYAP’ta yapılmasına dair usul ve esaslar, Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.”
11. CMK’nın 147. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (h) bendinde ise ifade alma ve sorgu işlemlerinde kaydında teknik imkanlardan yararlanılacağı hükmüne yer verilmiştir. Aynı kanunun 196. maddesinde de “Sanığın duruşmadan bağışık tutulması” kenar başlığı altında sanığın aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusunun ve savunmasının yapılabileceği belirtilmiştir.
12. SEGBİS ise sistemi ulusal ağı yargı sisteminde ses ve görüntünün aynı anda elektronik ortamda iletildiği, kaydedildiği bir bilişim sistemidir. SEGBİS teknik özellikleri ve donanımı itibariyle UYAP’ta görüntülü kayıt yapıldığı takdirde duruşma salonunun bir parçası olarak işlev görmektedir. Sistemde ifade alınırken SEGBİS ile duruşma salonuna bağlanan kişiler duruşma salonundakileri görmekte duruşmada yapılanları takip edebilmekte konuşulanları duyabilmektedir.
13. SEGBİS sistemine ilişkin esas ve usulleri düzenlemek amacıyla çıkarılan ve 29/9/2011 tarihli ve 28060 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza Muhakemesinde Ses ve Görüntü Bilişim Sisteminin Kullanılması Hakkında Yönetmelik’in 9. maddesinde görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması imkânın varlığı halinde kanunlardaki usul esaslar dairesinde soruşturma veya kovuşturma aşamasındaki yapılan her türlü işlemin SEGBİS ile kayda alınacağı belirtilmiştir. Aynı Yönetmeliğin ceza infaz kurumunda bulunanlar başlığı altında ceza infaz kurumunda bulunan kişinin SEGBİS ile dinlenebileceği ve bu sistem ile duruşmaya katılabileceği düzenlenmiştir.
14. Öte yandan Anayasa’nın 141. maddesinde son fıkrasında “Davaların az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırması yargının görevidir.” denmektedir. Bunun bir yansıması olarak CMK’nın temel yaklaşımı duruşmanın tekliği (tek bir celsede tamamlanması) ilkesidir. UYAP ve SEGBİS sistemi teknik alt yapısı ve sağladığı imkanlar ile bilgi ve belgeye ulaşım kolaylığı göz önüne alındığında tümüyle bu sistemi sağlamaya yönelik olarak tasarlandığı söylenebilir. Dolayısıyla SEGBİS sistem olarak Anayasa’nın bu kuralına uygun ve kuralla öngörülen meşru amacı sağlamaya yönelik olarak işlemektedir.
15. Başvurucunun yargılandığı mahkemeye sunmuş olduğu dilekçelerde savunmasını mahkemede yapmak istediğini bildirmesine rağmen savunmasını ve esas hakkındaki savunmasını SEGBİS üzerinden yapmıştır. Bu celselerde hakları hatırlatılmış usulüne uygun SEGBİS aracılığıyla duruşmalara katılmıştır. Yüksekova AğırCeza Mahkemesi dava tarihi itibariyle güvenlik gerekçesiyle başvurucuyu duruşmada hazır edememiş ancak SEGBİS üzerinden usul kurallarına uyarak yargılama faaliyetini neticelendirmiştir. Bu yargılama Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleşmiştir.
16. Bu açıklamalar ışığında somut olayı değerlendirildiğinde başvurucunun duruşmaya SEGBİS yoluyla katılımının sağlanması başlı başına adil yargılanma hakkına aykırı bir durum olmadığından sayın çoğunluğun görüşüne katılmadım.
Üye