TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
FERHAT ÇATUK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/25628)
|
|
Karar Tarihi: 16/9/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Zehra GAYRETLİ
|
Başvurucu
|
:
|
Ferhat ÇATUK
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, ceza davasında başvurucunun (sanığın) hazır
bulunma talebi reddedilerek ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya
katılımının sağlanması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 26/5/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmamıştır.
III. OLAY VE
OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. 1985 doğumlu olan başvurucu, bireysel başvuru konusu
olayların geçtiği tarihte Hakkâri'nin Yüksekova ilçesinde ikamet etmektedir.
10. Açık kimliği belirtilmeyen bir şahıs tarafından
27/2/2015 tarihinde 155 Polis İhbar telefon hattına yapılan bir ihbarda
PKK/KONGRA-GEL terör örgütüne eleman kazandırmak için "Ferhat Çatuk [başvurucu]
isimli bir şahsın yanında bulunan bir kadını örgüte götüreceği"
iddia edilmiştir. Aynı ihbarda başvurucunun söz konusu kadınla birlikte
Şemdinli ilçesindeki bir pastanede beklediği ve buradan Derecik ilçesine
gidecek olan minibüse binecekleri belirtilmiştir.
11. İhbar üzerine Şemdinli Cumhuriyet Başsavcılığı
tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kolluk görevlilerince Derecik yolu
üzerinde bulunan polis kontrol noktasında bahsi geçen minibüs durdurulmuştur.
12. Yapılan incelemede başvurucunun yanında bulunan
kadının isminin Ö.D. olduğu tespit edilmiştir. Başvurucu ve Ö.D. 27/2/2015
tarihinde gözaltına alınmıştır.
13. 28/2/2015 tarihinde mağdur sıfatıyla Ö.D.nin beyanına
başvurulmuştur. Ö.D. beyanında özetle Başkale ilçesindeki bir öğrenci yurdunda
kalmakta olduğu sırada bazı arkadaşlarının örgüte katılmış olmalarından
etkilenerek kendisinin de örgüte katılmaya karar verdiğini ve bu amaçla
Başkale'den Yüksekova'ya geldiğini, burada bir gece başvurucunun evinde
kaldığını, örgüte katılımı konusunda başvurucunun kendisine yardım ettiğini
ifade etmiştir. Ö.D.nin avukat eşliğinde alınan 28/2/2015 tarihli beyanının
ilgili kısmı şöyledir:
"Ben Başkale İlçesi Kız Teknik
ve Meslek Lisesi Yurdunda kalırım. Ailem ise, Başkale İlçesi Güroluk Köyünde [ikamet
eder]. (...) Arkadaşım olan [Y.A.] geçen yaz tatilinde örgüte
katılmıştı. (...) Moralim çok bozuktu. Ben de ertesi gün gitmeye karar verdim.
Şahısla beraber Yüksekova'ya geldik.
Yolda hiçbir şey konuşmadık. Beni Ferhat ÇATUK'un dükkanına yakın bir yerde
indirdi. Başka birisi geldi beni Ferhat'ın dükkânına götürdü. Ben dükkanın
içerisinde bilgisayar olan küçük bir bölmede yarım saat oturdum. Daha sonra
Ferhat yanıma geldi. Bana sen tek mi geldin, arkadaşların neden gelmedi, dedi. Daha
sonra beni evine götürdü. Evi bir apartmanın dördüncü katındaydı. Evde hanımı,
baldızı ve oğlu vardı. O gece Ferhat ÇATUK'un evinde kaldım.
(...)
Burada Ferhat bana sorarlarsa
birbirimizi tanımadığımızı söyleyelim. Çünkü kimlik istiyorlar dedi. Güvenlik
güçleri durdurursa hiçbir şey söyleme Koryürek Köyü'nde [A.] isimli bir akrabamın yanına
gidiyorum dersin dedi. Daha sonra minibüse binip, yola çıktık."
14. Soruşturma kapsamında minibüs şoförü M.E.M.nin tanık
sıfatıyla beyanına başvurulmuştur. M.E.M. beyanında özetle başvurucunun kendisine
Derecik ilçesine gitmek üzere bir yolcunun pastanede beklediğini söylemesi
üzerine başvurucu ile birlikte pastaneye gidip Ö.D.yi aldıklarını, Ö.D ile
başvurucunun minibüste yan yana oturarak kendi aralarında konuştuklarını ifade
etmiştir.
15. Başvurucu 28/2/2015 tarihli Savcılık sorgusunda
suçlamaları reddetmiştir. Başvurucu; sorgusunda özetle Yüksekova'da ikamet
ettiğini, bazı alacaklarını tahsil etmek amacıyla 27/2/2015 tarihinde Şemdinli
ilçesine geldiğini, buradan bir minibüs ile Derecik ilçesine gideceğini, bir
pastanede minibüsün hareket saatini beklerken Ö.D. ile tanıştığını ve sohbet
ettiğini, Ö.D.yi önceden tanımadığını ileri sürmüştür. Başvurucunun 28/2/2015
tarihli Savcılık ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Ben Yüksekova Akasya Sokak (...)
[adresinde] ikamet ederim. Yüksekova İlçesinde bilardo salonu işletmekteyim.
Bu gün Şemdinli İlçesi Samanlı Köyünde [A.T.] isimli şahıstan 13.000 TL
alacağımı almak için Yüksekova'dan minibüsle Şemdinli'ye geldim. Şemdinli
İlçesinde minibüs yazıhanesinin kapalı olması nedeniyle yan taraftaki [B.] Pastahanesi'ne
geçtim. Bu arada orada benim gibi minibüs bekleyen [Ö.D.] ile
karşılaştım. Kendisi bana Derecik minibüslerin nerede kalktığını sordu. Bende
aynı minibüse bineceğim için kendisine yardımcı oldum. Kendisine pastahanede
bir çay ısmarladım. Bu arada muhabbet ettik. (...) O bana kendisiyle ilgili
herhangi bir bilgi vermedi. Ben [Ö.D.yi] daha önceden tanımam aramızda
herhangi bir husumet yoktur."
16. Soruşturma kapsamında silahlı terör örgütüne üye olma
suçunu işlediği şüphesiyle 28/2/2015 tarihinde tutuklanan başvurucu, Hakkâri
Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderilmiştir.
17. Şemdinli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olay
hakkında düzenlenen fezleke Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) gönderilmiştir.
Başsavcılığın 24/3/2015 tarihli iddianamesi ile başvurucu hakkında silahlı
terör örgütüne üye olma suçundan kamu davası açılmıştır.
18. İddianamede başvurucunun terör örgütüne eleman temin
etmek amacıyla mağdur Ö.D.ye yardımcı olduğu, bu eylemi nedeniyle örgütün
hiyerarşik yapısına dâhil olduğu iddiasına yer verilmiştir.
19. Yüksekova Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülen
yargılamada Mahkemece 11/4/2015 tarihinde tensip incelemesi yapılmıştır. Tensip
Tutanağı'nda duruşmanın 12/5/2015 tarihinde yapılması ve duruşma tarihinde
başvurucunun öncelikle Mahkeme huzurunda hazır edilmesinin sağlanması, bunun
mümkün olmaması hâlinde ise duruşmanın Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS)
yöntemiyle yapılması karara bağlanmıştır. Ara kararında Mahkeme"4/12/2004
tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 147. ve 196. maddeleri,
Adalet Bakanlığının Ceza Muhakemesinde ses ve görüntü bilişim sisteminin
kullanılması hakkında yönetmelik hükümleri ile Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin Marcello viola kararındaki video konferans yoluyla sanığın
ifadesinin alınması durumunda sanığın mahkemede hazır bulunma şartının
gerçekleştiği hususları dikkate alınarak sanığın sorgusunun SEGBİS yöntemiyle
yapılması" şeklinde gerekçeye yer vermiştir.
20. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden
ulaşılan bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucu başvurucunun Van F Tipi Yüksek
Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (İnfaz Kurumu) sevk edildiği ve Tensip
Tutanağı ile iddianamenin başvurucuya İnfaz Kurumunda 14/4/2015 tarihinde
tebliğ edildiği görülmüştür.
21. Duruşmada hazır edilememesi hâlinde duruşmaya
katılımının video konferans yöntemiyle sağlanacağına ilişkin Tensip Tutanağı'nı
tebellüğ eden başvurucu 5/5/2015 tarihinde Mahkemeye hitaben bir dilekçe
göndererek "kamera, video gibi sesli ve görüntülü cihazlar karşısında
kekeleme, titreme, heyecanlanma yaşaması ve kendisini bu şekilde iyi ifade
edememesi" nedeniyle video konferans yöntemiyle duruşmaya katılmak
istemediğini beyan etmiş ve avukatı eşliğinde duruşma salonunda savunma yapmayı
talep etmiştir.
22. Yargılamanın 12/5/2015 tarihli celsesinde başvurucu,
İnfaz Kurumunun SEGBİS odasında hazır bulundurulmuş ve duruşmaya SEGBİS
aracılığı ile katılmıştır. 12/5/2015 tarihli Duruşma Tutanağı'na göre başvurucu,
SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılmak istemediği ve/veya duruşma salonunda
bizzat hazır bulunmak istediği yönünde herhangi bir beyanda bulunmamıştır.
Mahkeme, başvurucunun SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılmak istemediğine
ilişkin 5/5/2015 tarihli dilekçesi ile ilgili herhangi bir değerlendirmede
bulunmamıştır.
23. Mahkeme 12/5/2015 tarihli celsede Şemdinli Asliye
Ceza Mahkemesi ile SEGBİS üzerinden bağlantı kurarak tanık M.E.M.yi
dinlemiştir. Tanık M.E.M. soruşturma aşamasında verdiği beyanı tekrar etmiştir.
Aynı celsede duruşma salonunda hazır bulunan savunma tanıkları da dinlenmiştir.
24. Tanık beyanlarına karşı savunması sorulan başvurucu,
beyanlarda geçen bazı ifadelerin hatalı olduğunu belirterek düzeltilmesini
talep etmiş ve dinlenen tanık beyanlarına karşı başka bir diyeceğinin
bulunmadığını belirtmiştir.
25. Mahkeme duruşmayı 4/6/2015 tarihine erteleyerek
başvurucunun duruşma tarihinde öncelikle Mahkeme huzurunda hazır edilmesine,
bunun mümkün olmaması hâlinde duruşmanın SEGBİS yöntemiyle yapılmasına karar
vermiştir.
26. 12/5/2015 tarihli Duruşma Tutanağı başvurucuya tebliğ
edilmiştir. Bunun üzerine başvurucu 28/5/2015 tarihli dilekçesinde SEGBİS
aracılığı ile duruşmaya katılmak istemediğini beyan ederek duruşma salonunda
hazır bulundurulmasına ilişkin talebini Mahkemeye iletmiştir.
27. Mahkemece başvurucunun 4/6/2015 tarihli duruşmada
hazır edilmesinin istenmesi üzerine Jandarma Genel Komutanlığına bağlı T Tipi
Cezaevi Jandarma Bölük Komutanlığı tarafından İnfaz Kurumu Müdürlüğüne hitaben
gönderilen 2/6/2015 tarihli yazıda "ülkemizde son zamanlarda yaşanan ve
özellikle Van ve Hakkâri illeri ile ilçelerinde daha şiddetli meydana gelen
toplumsal olaylar ile araç ve iş yeri yakma, yol kesme, mayınlama ve silahlı
çatışma gibi terör olayları göz önüne alındığında başvurucunun Yüksekova
ilçesine sevkinin güvenlik açısından sakıncalı olduğu" belirtilmiştir.
Bunun üzerine İnfaz Kurumunca Mahkemeye gönderilen 4/6/2015 tarihli yazıda
başvurucunun güvenlik nedeniyle duruşmada hazır edilemeyeceği, duruşma
tarihinde ve saatinde SEGBİS üzerinden duruşmaya katılımının sağlanacağı
bildirilmiştir.
28. Yargılamanın 4/6/2015 tarihli celsesinde başvurucu,
İnfaz Kurumunun SEGBİS odasında hazır bulundurulmuş ve duruşmaya SEGBİS
aracılığı ile katılmıştır. Başvurucu, SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılmak
istemediği ve/veya duruşmada bizzat hazır bulunmak istediği yönünde herhangi
bir beyanda bulunmamıştır.
29. Mahkeme, mağdur Ö.D.nin şikâyetlerinin dinlenmesi
için ikamet ettiği yerdeki mahkemeye talimat yazılmasına karar vererek
duruşmayı 15/6/2015 tarihine ertelemiştir. Mahkeme, İnfaz Kurumuna müzekkere
yazarak duruşma tarihinde başvurucunun öncelikle Mahkeme huzurunda hazır
edilmesinin sağlanmaya çalışılmasını, bunun mümkün olmaması hâlinde ise SEGBİS
odasında hazır edilmesini istemiştir.
30. Başvurucu, yargılamanın 15/6/2015 tarihinde yapılan
son duruşmasına da SEGBİS aracılığı ile katılmıştır. Bu duruşmada Savcılık
makamı esas hakkındaki mütalaasını Mahkemeye sunmuştur. Başvurucu, esas
hakkındaki mütalaaya karşı yaptığı savunmada önceki savunmalarını tekrar
etmiştir.
31. Aynı duruşmada, terör örgütüne katılmış olma ihtimali
nedeniyle mağdur Ö.D.ye ulaşılmasının mümkün olmadığı değerlendirilerek
yargılamanın sürüncemede kalmaması amacıyla Ö.D.nin dinlenilmesinden
vazgeçilmiştir.
32. Mahkemenin 15/6/2015 tarihli kararı ile başvurucunun
atılı suçtan 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmedilmiştir.
Gerekçeli kararda "ihbar tutanağı, mağdur beyanları, sanık savunması ve
tüm dosya kapsamından başvurucunun örgüte eleman temin etme eyleminin sabit
olduğu" sonucuna ulaşıldığı, bu eylem nedeniyle başvurucunun örgütün
hiyerarşik yapısına dâhil olduğunun ve silahlı terör örgütü üyesi olma suçunu
işlediğinin anlaşıldığı ifade edilmiştir.
33. Başvurucu 17/6/2015 tarihli dilekçesi ile gerekçeli
kararın tebliğini müteakip ayrıntılı temyiz dilekçesi sunacağını belirterek
hükmü temyiz etmiştir.
34. Başvurucu, gerekçeli kararın kendisine tebliğ
edilmesinden sonra ayrıntılı temyiz dilekçesi sunmuştur. 6/8/2015 havale
tarihli ayrıntılı temyiz dilekçesinde başvurucu; delillerin takdirinde hata
yapıldığını, hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek hükmü temyiz
etmiştir.
35. UYAP üzerinden ulaşılan bilgi ve belgelere göre
temyiz incelemesi devam etmekte iken başvurucu, temyiz mahkemesine gönderilmek
üzere İnfaz Kurumu Müdürlüğüne 26/4/2016 tarihli bir dilekçe vermiştir.
Başvurucu; bu dilekçede kabul etmemesine rağmen Mahkemenin SEGBİS aracılığı ile
duruşma yapmakta ısrar ettiğini, video konferans yöntemiyle duruşmalara
katılmak zorunda bırakılması nedeniyle duruşmalarda kendisini doğru şekilde ifade
edemediğini ileri sürmüştür.
36. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 27/2/2017 tarihli kararı
ile hüküm onanmıştır.
37. Başvurucu 26/5/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
38. Öte yandan başvuruya konu şikâyetin değerlendirilmesi
bakımından ülkemizde özellikle 2015 yılı Haziran ayı itibarıyla yoğunlaşan
terör saldırılarına ilişkin bazı bilgilere yer verilmesi uygun görülmüştür.
39. Anayasa Mahkemesi Gülser Yıldırım (2)
([GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, §§ 7-33) kararında silahlı bir terör
örgütü olan PKK'nın 2015 yılının Haziran ayından itibaren yoğunlaşan ve
kamuoyunda hendek olayları olarak bilinen terör saldırılarına ilişkin
açıklamalarda bulunmuştur. Bahsi geçen tarihlerde PKK tarafından Şırnak il
merkezi ile Cizre, Silopi ve İdil ilçelerinde, Hakkâri'nin Yüksekova ilçesinde,
Diyarbakır'ın Silvan, Sur ve Bağlar ilçelerinde, Mardin'in Dargeçit, Nusaybin
ve Derik ilçelerinde, Muş'un Varto ilçesinde cadde ve sokaklara hendekler
kazılıp barikatlar kurularak ve bu barikatlara bomba ve patlayıcılar
yerleştirilerek teröristler tarafından bu yerleşim yerlerinin bir kısmında öz
yönetim adı altında hâkimiyet sağlanmaya çalışılmıştır. Güvenlik güçleri,
hendeklerin kapatılması ve barikatların kaldırılması suretiyle yaşamın normale
dönmesini sağlamak amacıyla operasyonlar yapmış ve teröristlerle çatışmaya
girmiştir. Aylarca devam eden bu operasyon ve çatışmalar sırasında yaklaşık 200
güvenlik görevlisi hayatını kaybetmiş, tonlarca bomba ve patlayıcı imha
edilmiştir (Gülser Yıldırım (2), § 29).
IV. İLGİLİ
HUKUK
40. İlgili hukuk kaynakları için bkz. Şehrivan Çoban
[GK], B. No: 2017/22672, 6/2/2020.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
41. Mahkemenin 16/9/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Duruşmada
Hazır Bulunma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
42. Başvurucu; duruşmada bizzat hazır bulunarak ifade
vermek istediğini yazılı olarak Mahkemeye bildirdiği hâlde talebinin
değerlendirilmediğini, tüm oturumlara SEGBİS aracılığı ile katılmak zorunda
bırakıldığını, video konferans yöntemiyle sağlıklı bir savunma yapamadığını
ileri sürmüştür.
43. Bakanlık görüşünde, başvurucunun bireysel başvurusuna
konu ettiği şikâyetleri derece mahkemesi önünde ileri sürmediği gibi ayrıntılı
temyiz dilekçesinde de bu şikâyetlere yer vermediği belirtilerek bu durumun
başvuru yollarının tüketilmesi bakımından dikkate alınması gerektiği ifade
edilmiştir. Esas yönünden ise SEGBİS ile ifadesi alınanların duruşma
salonundakileri görebilme ve söylenenleri duyabilme imkânı bulunduğu, yargılama
makamının ve duruşmada hazır bulunan diğer kişilerin de aynı şekilde ifade
alma, beyanda bulunma ve soru yöneltme gibi yargısal işlemleri karşılıklı
olarak gerçekleştirebilme imkânına sahip olduğu, başka bir ifadeyle SEGBİS'in
içerdiği bu özellikler sayesinde yargılamanın unsurlarından biri olan yüz
yüzelik ilkesinin gerçekleştiği belirtilmiştir.
44. Bakanlık görüşünde ayrıca başvurucunun güvenlik
nedeniyle duruşma salonuna sevkinin mümkün olmadığı, SEGBİS aracılığı ile
duruşmalara katılan başvurucunun duruşma salonunda bulunan müdafii yardımıyla
kendisini savunma ve delillere itiraz etme imkânı bulduğu, başvurucunun bu
duruşmalarda SEGBİS aracılığı ile yargılamaya katılmasına bir itiraz ileri
sürmediği gibi teknik aksaklıklar nedeniyle sağlıklı bir şekilde savunma
yapamadığına ilişkin herhangi bir şikâyet de dile getirmediği ifade edilmiştir.
2. Değerlendirme
45. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar
başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşrû vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
46. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun iddiaları, adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada
hazır bulunma hakkı yönünden incelenmiştir.
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
47. Başvurucunun kovuşturma aşamalarında sunduğu yazılı
dilekçelerinde video konferans yöntemiyle kendisini sağlıklı bir şekilde
savunamadığını beyan ederek duruşmalarda bizzat hazır bulunmak istediğine
ilişkin talebini derece mahkemesine bildirdiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla
başvurucunun bireysel başvuru konusu yaptığı şikâyetlerini öncelikle derece
mahkemeleri önünde ileri sürdüğü, böylece başvuru yollarını usulüne uygun
olarak tükettiği değerlendirilmiştir.
48. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
49. Anayasa Mahkemesi aynı mahiyetteki şikâyetleri Şehrivan
Çoban (aynı kararda bkz. §§ 72-104) kararında incelemiş olup anılan
karardaki ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durumun bulunmadığı
anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi Şehrivan Çoban kararında Anayasa'nın
36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının duruşmada hazır bulunma
hakkını da kapsadığını belirterek ceza adaletinin hakkaniyete uygun şekilde
gerçekleşebilmesi için sanığın mahkemenin huzuruna çıkarılmasının büyük önem
arz ettiğini vurgulamıştır (Şehrivan Çoban, §§ 73, 74). Anayasa
Mahkemesi anılan kararda sanığın ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya
katılımının sağlanmaya çalışılmasının duruşmada hazır bulunma hakkına yönelik
bir müdahale teşkil ettiğini tespit ederek bu müdahalenin Anayasa'nın 36. maddesini
ihlal edip etmediğine ilişkin değerlendirmenin ise kanun tarafından öngörülme,
haklı bir sebebe dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşulları yönünden
yapılacak inceleme sonucunda belirlenebileceğini ifade etmiştir (Şehrivan
Çoban, §§ 78-81). Buna göre sanığın SEGBİS aracılığıyla duruşmaya
katılımının sağlanması şeklindeki müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için
kanuni bir temelinin bulunması, meşru bir amaca dayalı ve ölçülü olması
gerekmektedir (Şehrivan Çoban, §§ 82-88).
50. Anayasa Mahkemesi Şehrivan Çoban kararında söz
konusu müdahalenin ölçülü bir müdahale olarak kabul edilebilmesi için gerekli
olan genel ilkeleri de ortaya koymuştur (Şehrivan Çoban, §§ 89-95). Bu
genel ilkelere göre sanığın duruşmada hazır bulunma hakkına yapılan müdahalenin
ölçülü bir müdahale olup olmadığı ölçülülük ilkesinin alt ilkeleri olan elverişlilik,
gereklilik ve orantılılık ilkeleri yönünden yapılacak
değerlendirmenin sonucuna göre belirlenebilecektir. Buna göre duruşmada hazır
bulunma hakkına yapılan müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli
olması, ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olduğunun gösterilmesi
ve orantılılık yönünden bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak
istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekmektedir. Bu
çerçevede özellikle gereklilik ilkesi uyarınca suç isnadına ilişkin
yargılamalarda duruşmada hazır bulunma hakkını sınırlayan herhangi bir tedbirin
öncelikle gerekli olduğunun gösterilmesi gerekir. Bu çerçevede sanığın
duruşmada hazır bulunmamasını zorunlu kılan bir olgunun varlığı derece
mahkemelerince somut ve olaya uygun bir gerekçeyle ortaya konulmalıdır (Şehrivan
Çoban, §§ 89-93).
51. Müdahalenin gerekli olduğunun ortaya konulduğu
hâllerde ise sanığın duruşmada hazır bulunmamasının yargılamanın adilliğine bir
bütün hâlinde zarar verip vermediği orantılılık açısından
incelenmelidir. Bu kapsamda duruşmada bizzat hazır bulundurulmayan tarafın
diğer tarafça ileri sürülen görüşler ve kanıtlar hakkında bilgi sahibi olup
olamadığı veya bunlara yorum yapıp yapamadığı, dezavantajlı duruma
düşürülmeksizin davaya etkili katılımının sağlanmasında makul bir fırsata sahip
olup olmadığı hususları detaylı bir incelemeye tabi tutulmalıdır. Orantılılık
açısından yapılacak değerlendirmede, yokluğunda gerçekleştirilen işlemin
sanığın duruşmada fiziken hazır bulunmasını gerektiren (esaslı) nitelikte bir
işlem olup olmadığına da bakılmalıdır (Şehrivan Çoban, § 94).
52. Somut olayda başvurucunun duruşmada bizzat hazır
bulunma talebinin Mahkemece reddedilmesi 4/12/2004 ve 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanunu'nun 196. maddesinin (4) numaralı fıkrasına dayandığından
anılan müdahale kanunilik ölçütünü karşılamaktadır.
53. Başvurucunun duruşmaya bizzat katılma talebi,
transfer esnasında kendisinin ve kamu görevlilerinin yaşamı yönünden risk
oluşturduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. Buna göre müdahalenin kamu düzeni ve
güvenliğinin sağlanması, bunun yanı sıra gerek tutuklu kişinin gerekse tutukluya
refakat edecek güvenlik görevlilerinin yaşamının ve vücut bütünlüğünün
korunması amacını taşıdığı, bunun da Anayasa'nın 17. maddesi kapsamında meşru
bir amaç olduğu sonucuna varılmıştır.
54. Ölçülülük ilkesi açısından ilk olarak müdahalenin
elverişli olup olmadığı incelenmelidir. Somut olayda başvurucunun SEGBİS
yoluyla duruşmaya katılımının sağlanmak istenmesinin amacı, Mahkemenin
bulunduğu il ve ilçelerinde meydana gelen terör olayları nedeniyle duruşma
salonuna transfer sırasında başvurucunun ve görevlilerin güvenliği açısından
zorluk yaşanmamasıdır. Buna göre başvurucunun transferi nedeniyle oluşabilecek
güvenlik kaygısı gibi meşru bir amaca ağırlık verilerek duruşmada hazır
bulunma hakkına sınırlama getirilmesi anlaşılabilir bir durumdur. Başvurucunun
duruşmada hazır bulunma hakkına yapılan müdahalenin başvurucunun ve kamu
görevlilerinin yaşam haklarının korunması amacına ulaşılması bakımından elverişli
bir araç olduğu söylenebilir.
55. İkinci olarak müdahalenin gerekli olup
olmadığı incelenmelidir. Ölçülülük denetiminde gereklilik ölçütü,
müdahalede bulunulurken en hafif aracın seçilmesi anlamına gelmektedir (Şehrivan
Çoban, § 90). Gereklilik ölçütü yönünden duruşmada hazır bulunma
hakkı ancak olayın koşullarının zorunlu kıldığı durumlarda
sınırlanabilecektir (Şehrivan Çoban, § 91). Bu çerçevede sanığın
duruşmada hazır bulunmamasını zorunlu kılan bir olgunun varlığı derece
mahkemelerince somut ve olaya uygun bir gerekçeyle ortaya konulmalıdır. Başvuru
konusu olayda, Mahkemenin bulunduğu il ve ilçelerinde yargılamanın görüldüğü
tarihlerde terör olaylarının yoğunlaştığı, kamuoyunda hendek olayları
olarak bilinen terör olaylarının yaşandığı bu dönemde PKK tarafından bazı
yerleşim yerlerinde cadde ve sokaklara hendekler kazıp barikatlar kurmak, bu
barikatlara bomba ve patlayıcılar yerleştirmek suretiyle şehirlerin bir
kısmında hâkimiyet kurulmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır. Güvenlik görevlileri,
bu hendeklerin kapatılmasını ve barikatların kaldırılmasını, böylelikle yaşamın
normale dönmesini sağlamak amacıyla operasyonlar yapmıştır (bkz.§ 39). Buna
göre Mahkemenin başvurucunun duruşma salonuna transferinin güvenlik
açısından sakıncalı olduğu yönündeki değerlendirmesinin temelsiz olduğu
söylenemez. Dolayısıyla başvurucunun ses ve görüntü aktarımı suretiyle
duruşmaya katılımının sağlanması yönündeki müdahalenin gerekli olduğu
derece mahkemelerince somut bir biçimde ortaya konulmuştur.
56. Müdahalenin gerekli olduğunun ortaya konulduğu
hâllerde ise sanığın duruşmada hazır bulunmamasının yargılamanın adilliğine bir
bütün hâlinde zarar verip vermediği ölçülülük ilkesinin diğer bir unsuru olan orantılılık
açısından gözönüne alınmalıdır (Şehrivan Çoban, § 94). Terör örgütü
üyeliği gibi nitelikli bir suçtan yargılanan ve değişik tarihlerde sunduğu
yazılı dilekçeler ile duruşmalara bizzat katılmak istediğini ısrarla dile
getiren başvurucu, yargılamanın tüm oturumlarına sesli ve görüntülü iletişim
tekniği ile katılmıştır. Başvurucunun yokluğunda tanık dinlenmiş, mağdurun
dinlenilmesinden vazgeçilmiş, Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki görüşünü
bildirmiş ve Mahkemece hüküm verilmiştir. Diğer bir ifadeyle esas hakkındaki
mütalaanın okunduğu ve başvurucu hakkında hüküm verildiği yani esaslı
işlemlerin yapıldığı tüm oturumlarda başvurucu duruşmada hazır bulunamamıştır.
Buna göre terör örgütü üyeliği suçundan yargılanan başvurucunun esaslı
işlemlerin yapıldığı oturumların hiçbirinde hazır bulundurulmaması yargılamanın
adilliğine zarar vermiştir.
57. Kaldı ki sanığın duruşmada hazır edilmemesi,
yargılamanın görüldüğü tarihlerde yürürlükte olan 5271 sayılı 196. maddesinin
(4) numaralı fıkrasının uygulanmasına ilişkin Yargıtay içtihatlarıyla da
bağdaşmamaktadır. Zira anılan içtihatlarda sanığın esasa ilişkin işlemlerin
yapıldığı oturumlara sanığın SEGBİS yolu ile duruşmaya katılmasının açık
kabulüne bağlı olduğu ifade edilmiştir ( bkz. § 40).
58. Bu çerçevede başvurucunun esas hakkında işlemlerin
yapıldığı duruşmalarda hazır bulunma talebinin reddedilmesinin orantılı
olmadığı sonucuna varılmıştır.
59. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır
bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
Selahaddin MENTEŞ bu sonuca katılmamıştır.
B. Diğer İhlal
İddiaları
60. Başvurucunun duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal
edildiğine karar verildiğinden tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği ve
yargılamanın sonucunun adil olmadığı yönündeki diğer şikâyetleri hakkında kabul
edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek
görülmemiştir.
C. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
61. 30/11/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin
ilgili kısmı şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
62. Başvurucu, ihlalin tespit edilmesi talebinde bulunmuştur.
63. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B.
No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl
ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi
diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine
getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına
geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına da
işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).
64. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal
edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural, mümkün olduğunca eski hâle
getirmenin, yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için
ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması,
ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan
kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların
giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması
gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).
65. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı veya
mahkemenin ihlali gideremediği durumlarda Anayasa Mahkemesi, 6216 sayılı
Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün
79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın
bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal düzenleme,
usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı olarak ihlali ortadan
kaldırmak amacıyla yeniden yargılama sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya
özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi
tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde
usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak ilgili
mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir
takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir kararın kendisine
ulaştığı mahkemenin yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden
ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir (Mehmet
Doğan, §§ 58, 59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), §§ 57-59, 66, 67).
66. İncelenen başvuruda duruşmada hazır bulunma hakkının
ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin mahkeme kararından
kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
67. Bu durumda duruşmada hazır bulunma hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki
yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise bireysel başvuruya özgü
düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına
göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda
yapılması gereken iş, yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini
ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere
uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin
yeniden yargılama yapılmak üzere Yüksekova Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine
karar verilmesi gerekmektedir.
68. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 257,50 TL harçtan
oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır
bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA
OYBİRLİĞİYLE,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE
Selahaddin MENTEŞ'in karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
C. Kararın bir örneğinin duruşmada hazır bulunma hakkının
ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak
üzere Yüksekova Ağır Ceza Mahkemesine (E.2015/140, K.2015/248) GÖNDERİLMESİNE,
D. 257,50 TL harçtan oluşan yargılama giderinin
başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 16/9/2020 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY
1. Mahkemenin Sayın çoğunluğu tarafından başvurucunun
adil yargılama kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkını ihlal edildiğine
karar verilmiştir. Başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
yönündeki çoğunluk kararına belirtilen gerekçelerle katılmadım.
2. Olay ve olgular mahkememizin gerekçeli kararında
ayrıntılı olarak özetlenmiştir. Başvurucu hakkında terör örgütüne üye olmak
suçundan dolayı Yüksekova Ağır Ceza Mahkemesi’ne kamu davası açılmıştır.
Mahkeme tensip tutanağında başvurucunun öncelikle mahkemede hazır edilmesini
hazır edilmediği takdirde savunmanın SEGBİS sistemiyle alınmasına karar
verilmiştir.
3. Başvurucuya iddianame ve tensip tutanağının 14/04/2015
tarihinde Van Ceza İnfaz Kurumu’na tebliğ edilmiştir. Başvurucu 05/05/2015
tarihli dilekçesinde kamera video gibi sesli görüntülü cihazlar karşısında
kekelediğini heyecanlandığını bu nedenle mahkeme huzurunda ifade vermek
isteğini talep etmiştir.
4. Yargılamanın 12/05/2015 tarihli celsede başvurucu
infaz kurumunun SEGBİS odasında hazır bulundurulmuş ve duruşmaya SEGBİS
aracılığıyla katılmıştır. Bu celsede savunmasını yapmış mahkemede bizzat hazır
bulundurulma gibi bir talepte bulunmamıştır.
5. Mahkemece tanık beyanları da SEGBİS aracılığıyla
alınmıştır.
6. Başvurucunun mahkemede hazır bulundurulması talebi
üzerine mahkemece kolluğa yazı yazılmış kolluk tarafından “ülkemizde son
zamanlarda yaşanan ve özellikle Van ve Hakkari illeri ile ilçelerinde daha
şiddetli meydana gelen toplumsal olaylar ile araç ve işyeri yakma yol kesme
mayınlama ve silahlı çatışma gibi terör olayları göz önüne alındığında
başvurucunun Yüksekova ilçesine sevkinin güvenlik açısından sakıncalı olduğu”
gerekçesiyle sevkinin yapılmadığı anlaşılmıştır.
7. Başvurucu duruşmalara SEGBİS aracılığıyla katılmış
15/06/2015 tarihli celsede de SEGBİS üzerinden esas hakkındaki savunmasını
yapmıştır.
8. Başvurucu mahkemeye sunduğu dilekçelerle mahkemede
hazır bulundurulmasını talep etmiş ise de savunmasını ve esas hakkındaki
savunmasını SEGBİS üzerinden yapmıştır.
9. UYAP; teknolojik gelişmeleri kullanarak Adalet
Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatının, bağlı ve ilgili kuruluşların, adli ve
idari tüm yargı veya yargı destek birimlerinin donanım veya yazılım olarak iç
otomasyonunu benzer şekilde bilgi otomasyonun sistemlerini kurmuş kamu kurum ve
kuruluşları ile dış entegrasyonu sağlayan bir bilişim sistemidir. Elektronik
imza alt yapısına uygun olarak geliştirilmiş merkezi bir bilgi sistemi kurulmuş
bu sistemde yargı ve yargı destek birimleri arasında fonksiyonel tam
entegrasyon sağlanmıştır. Sistemde elektronik imza rolleri bulunan hâkim,
savcı, avukat, zabıt kâtibi, vatandaş yetkileri çerçevesinde her türlü bilgi
belge sisteme aktarmakta sistemde aktif ve güvenli işleyişi sağlamaktadır. Daha
önce yazışma ve ara kararı gerektiren bilgi ve belgeler e devlet sisteminden
güvenli olarak doğrudan temin edilebilmektedir.
10. UYAP ile ilgili kanuni alt yapı başta 5271 sayılı
Kanun (CMK) olmak üzere Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve ilgili bütün kanunlara ve
yönetmeliklere düzenlemeler konularak sağlanmıştır. Bu bağlamda CMK’nın “Elektronik
işlemler” kenar başlıklı 38/A maddesinde UYAP ile ilgili olarak (ayrıntılı
hükümler içeren) şu düzenlemeye yer verilmiştir.
“(1) Her türlü ceza muhakemesi
işlemlerinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kullanılır. Bu işlemlere
ilişkin her türlü veri, bilgi, belge ve karar, UYAP vasıtasıyla işlenir,
kaydedilir ve saklanır.
(2) Kanunlarda gösterilen istisnalar
hariç olmak üzere, dosyalar güvenli elektronik imza kullanılarak UYAP’tan
incelenebilir ve her türlü ceza muhakemesi işlemi yapılabilir.
(3) Bu Kanun kapsamında fiziki olarak
hazırlanması öngörülen her türlü belge ve karar elektronik ortamda
düzenlenebilir, işlenebilir, saklanabilir ve güvenli elektronik imza ile
imzalanabilir.
(4) Güvenli elektronik imza ile
imzalanan belge ve kararlar diğer kişi veya kurumlara elektronik ortamda
gönderilir. Güvenli elektronik imza ile imzalanarak gönderilen belge veya
kararlar, gerekmedikçe fiziki olarak ayrıca düzenlenmez ve ilgili kurum ve
kişilere gönderilmez.
(5) Elektronik imzalı belgenin elle
atılan imzalı belgeyle çelişmesi halinde UYAP’ta kayıtlı olan güvenli
elektronik imzalı belge geçerli kabul edilir.
(6) Güvenli elektronik imza ile
imzalanan belge ve kararlarda, mühürleme işlemi ile kanunlarda birden fazla
nüshanın düzenlenmesini öngören hükümler uygulanmaz.
(7) Zorunlu nedenlerle fiziki olarak
düzenlenmiş belge veya kararlar, yetkili kişilerce taranarak UYAP’a aktarılır
ve gerektiğinde ilgili birimlere elektronik ortamda gönderilir.
(8) Elektronik ortamdan fiziki örnek
çıkartılması gereken hallerde tutanak veya belgenin aslının aynı olduğu
belirtilerek hâkim, Cumhuriyet savcısı veya görevlendirilen yetkili kişi
tarafından imzalanır ve mühürlenir.
(9) Elektronik ortamda yapılan
işlemlerde süre gün sonunda biter.
(10) Yargı birimlerinin ihtiyaç duyduğu
nüfus, tapu, adlî sicil kaydı gibi dış bilişim sistemlerinden UYAP vasıtasıyla
temin edilen bilgi, belge ve kayıtlar, zorunlu olmadıkça ayrıca fiziki olarak
istenilmez. UYAP’tan dış bilişim sistemlerine gönderilen bilgi ve belgeler
ayrıca zorunlu olmadıkça fiziki ortamda gönderilmez.
(11) Ceza muhakemesi işlemlerinin
UYAP’ta yapılmasına dair usul ve esaslar, Adalet Bakanlığı tarafından
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.”
11. CMK’nın 147. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (h)
bendinde ise ifade alma ve sorgu işlemlerinde kaydında teknik imkanlardan
yararlanılacağı hükmüne yer verilmiştir. Aynı kanunun 196. maddesinde de “Sanığın
duruşmadan bağışık tutulması” kenar başlığı altında sanığın aynı anda
görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusunun ve
savunmasının yapılabileceği belirtilmiştir.
12. SEGBİS ise sistemi ulusal ağı yargı sisteminde ses ve
görüntünün aynı anda elektronik ortamda iletildiği, kaydedildiği bir bilişim
sistemidir. SEGBİS teknik özellikleri ve donanımı itibariyle UYAP’ta görüntülü
kayıt yapıldığı takdirde duruşma salonunun bir parçası olarak işlev
görmektedir. Sistemde ifade alınırken SEGBİS ile duruşma salonuna bağlanan
kişiler duruşma salonundakileri görmekte duruşmada yapılanları takip
edebilmekte konuşulanları duyabilmektedir.
13. SEGBİS sistemine ilişkin esas ve usulleri düzenlemek
amacıyla çıkarılan ve 29/9/2011 tarihli ve 28060 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza Muhakemesinde Ses ve Görüntü Bilişim
Sisteminin Kullanılması Hakkında Yönetmelik’in 9. maddesinde görüntülü ve sesli
iletişim tekniğinin kullanılması imkânın varlığı halinde kanunlardaki usul
esaslar dairesinde soruşturma veya kovuşturma aşamasındaki yapılan her türlü
işlemin SEGBİS ile kayda alınacağı belirtilmiştir. Aynı Yönetmeliğin ceza infaz
kurumunda bulunanlar başlığı altında ceza infaz kurumunda bulunan kişinin
SEGBİS ile dinlenebileceği ve bu sistem ile duruşmaya katılabileceği
düzenlenmiştir.
14. Öte yandan Anayasa’nın 141. maddesinde son fıkrasında
“Davaların az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırması yargının
görevidir.” denmektedir. Bunun bir yansıması olarak CMK’nın temel yaklaşımı
duruşmanın tekliği (tek bir celsede tamamlanması) ilkesidir. UYAP ve SEGBİS
sistemi teknik alt yapısı ve sağladığı imkanlar ile bilgi ve belgeye ulaşım
kolaylığı göz önüne alındığında tümüyle bu sistemi sağlamaya yönelik olarak
tasarlandığı söylenebilir. Dolayısıyla SEGBİS sistem olarak Anayasa’nın bu
kuralına uygun ve kuralla öngörülen meşru amacı sağlamaya yönelik olarak
işlemektedir.
15. Başvurucunun yargılandığı mahkemeye sunmuş olduğu dilekçelerde
savunmasını mahkemede yapmak istediğini bildirmesine rağmen savunmasını ve esas
hakkındaki savunmasını SEGBİS üzerinden yapmıştır. Bu celselerde hakları
hatırlatılmış usulüne uygun SEGBİS aracılığıyla duruşmalara katılmıştır.
Yüksekova AğırCeza Mahkemesi dava tarihi itibariyle güvenlik gerekçesiyle
başvurucuyu duruşmada hazır edememiş ancak SEGBİS üzerinden usul kurallarına
uyarak yargılama faaliyetini neticelendirmiştir. Bu yargılama Yargıtay
denetiminden de geçerek kesinleşmiştir.
16. Bu açıklamalar ışığında somut olayı
değerlendirildiğinde başvurucunun duruşmaya SEGBİS yoluyla katılımının
sağlanması başlı başına adil yargılanma hakkına aykırı bir durum olmadığından
sayın çoğunluğun görüşüne katılmadım.