TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
ORHAN ALAGÖZ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2017/26845)
Karar Tarihi: 20/9/2018
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Recep KÖMÜRCÜ
Celal Mümtaz AKINCI
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Raportör
Gülsüm Gizem GÜRSOY
Başvurucu
Orhan ALAGÖZ
Vekili
Av. İbrahim TOKTAMIŞ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; eğitim gören çocuklarının tutukluyu hafta sonu ziyaret edememesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/6/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
6. Türkiye 15 Temmuz 2016 gecesi silahlı bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve Bakanlar Kurulu tarafından ülke genelinde 21/7/2016 tarihinden itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hâl (OHAL) ilan edilmesine karar verilmiştir. Üç aylık sürelerle uzatılan OHAL süreci devam etmektedir. Darbe teşebbüsüne ilişkin süreç, OHAL ilanı, OHAL döneminin gerektirdiği tedbirlere ilişkin detaylı açıklamalar Anayasa Mahkemesinin Aydın Yavuz ve diğerleri ([GK] B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-20, 47-66) kararında yer almaktadır.
7. Başvurucu, 15 Temmuz 2016 tarihli darbe teşebbüsü sonrasında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu gerekçesiyle(kapatılan) İzmir 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11/10/2016 tarihli ve 2016/428 sayılı kararıyla tutuklanarak Menemen T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) konulmuştur. İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2/11/2017 tarihli kararıyla tahliye edilen başvurucu evli ve üç çocukludur. Başvurucu 11/10/2016-2/11/2017 tarihleri arasında yaklaşık bir yıl tutuklu kalmış olup bu tarihler arasında çocuklarından en büyüğünün yedi sekiz yaş aralığında, ortanca olanın beş altı yaş aralığında, en küçüğünün ise bir iki yaş aralığında olduğu nüfus kayıt örneği bilgilerinden tespit edilmiştir.
8. Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının (İdare ve Gözlem Kurulu) 24/11/2016 tarihli ve "Hükümlü ve Tutukluların Öğrenim Gören Çocuklarının Hafta Sonu Ziyareti" başlıklı kararıyla tutuklu ve hükümlülerin öğrenim gören çocuklarının ziyaretleri OHAL süresince hafta içi ile sınırlandırılmıştır. Kararın ilgili bölümü şöyledir:
"Ceza infaz kurumumuzda 24/11/2016tarihi itibariyle toplamda 1158 hükümlü ve tutuklu bulunmakta olup, bu tutuklulardan yaklaşık 800'nünFETÖ/PDY ve PKK terör örgütlerine yardım yataklık, üye olma, anayasal düzeni bozma, vb. gibi suçlardan tutuklu oldukları,bu hükümlü ve tutuklu sayısının kısa süre içerisinde hızla arttığı, buna karşılık olarak kurumlarımızda gerek tayin ve gerekse de diğer nedenlerden dolayı kurumlarımızın özellikle güvenlik ve gözetim servisinde çalışan personel sayısında ciddi azalmalar meydana gelmiştir. Kurumumuzda hafta sonları yaptırılan hükümlü ve tutukluların öğrenim gören çocuk ziyaretlerinin de bu şekilde hızla artış gösterdiği, ziyaret yapan hükümlü ve tutuklu sayısı ile hafta sonu görevli personel sayısı dikkate alındığında, kurumda hafta sonu meydana gelebilecek bir müessif olayı bastırmada ciddi sıkıntıların oluşabileceği, ayrıca yeterli sayıda personel ve zamanın olmaması nedeniyle de, hafta sonu yaptırılan hükümlü ve tutukluların öğrenim gören çocuk ziyaretlerinin tekrar değerlendirilmesi ihtiyacı duyulmuştur.
Bu nedenle yukarıda izah edilen ilgili maddeler ve gerekçeler nedeniyle kurum mevcudu, düzeni, görüş sıklığı, ziyaretçi sayısı,güvenlik ve asayiş durumu göz önüne alınarak kurumumuzda bulunan tüm hükümlü ve tutukluların hafta sonu öğrenim gören çocuk ziyaretlerinin, OHAL süresince yasaklanmasına..."
9. İdare ve Gözlem Kurulu kararında 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile bu Kanun dayanak alınarak çıkarılan ve 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik (Ziyaret Yönetmeliği) kapsamında hükümlü ve tutukluların ziyaretçileri ile görüştürüldüğü, ziyaret günleri ve saatleri ile ziyaretçi sayısının fiziki yapı ve kapasite dikkate alınarak ceza infaz kurumu tarafından belirleneceği vurgulanmıştır. Kararda, meydana gelebilecek müessif bir olayı bastırmada zorluklar yaşanabileceği ve yeterli zaman aralığının olmadığı ifade edilerek Ceza İnfaz Kurumunun mevcudu, düzeni, ziyaretçi görüş sıklığı, ziyaretçi sayısı, güvenlik ve asayiş durumu dikkate alınarak bu yöndeki kararın tüm tutuklu ve hükümlüler yönünden ve OHAL süresi ile sınırlı olmak üzere verildiği belirtilmiştir.
10. Başvurucunun ilgili İdare ve Gözlem Kurulu kararına karşı yaptığı itiraz İnfaz Hâkimliğinin 23/3/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Karar gerekçesinde, İdare ve Gözlem Kurulunca anılan kararın gerekçesi tekrarlanmış ve kararın mevzuata uygun şekilde verildiği belirtilmiştir. İnfaz Hâkimliği kararına karşı yapılan itiraz, kararın usule ve mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle Ağır Ceza Mahkemesinin 14/4/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
11. Nihai karar 23/5/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu 5/6/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
13. 5275 sayılı Kanun'un "Hükümlüyü ziyaret" kenar başlıklı 83. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"(1) Hükümlü, belgelendirilmesi koşuluyla eşi, üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile vasisi veya kayyımı tarafından haftada bir kez ve ayrıca kuruma kabullerinde, zorunlu hâller dışında bir daha değiştirilmemek üzere, ad ve adreslerini bildirdiği en fazla üç kişi tarafından, yarım saatten az ve bir saatten fazla olmamak üzere çalışma saatleri içinde ziyaret edilebilir.
....
(3) Görüşler, koşul ve süreleri Adalet Bakanlığınca hazırlanan yönetmelikle kapalı ve açık olmak üzere iki biçimde yaptırılır."
14. 5275 sayılı Kanun'un "Tutukluların hakları" kenar başlıklı 114. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"(2) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinde tutuklular, kurumun bu husustaki genel düzenine uymak suretiyle ziyaretçi kabul edebilirler..."
15. Ziyaret Yönetmeliği'nin "Ziyaret gün ve saatleri" kenar başlıklı 10. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Ziyaret günleri ve saatleri ile bir hükümlü ve tutuklunun görüşebileceği ziyaretçi sayısı, kurumun fiziki yapısı ve kapasitesi dikkate alınarak, kurumca belirlenir..."
16. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün (CTE) 02/04/2013 tarihli ve 77204178.20799/2708/44047 sayılı yazısı şöyledir:
"Hükümlü ve tutukluların öğrenim gören çocuğu bulunanların çocukları tarafından yapılacak haftalık ziyaretlerin belgelendirilmesi koşuluyla 83. maddede sayılan yetişkin birinin refakatinde Cumartesi veya Pazar günleri yaptırılabileceği..."
B. Uluslararası Hukuk
17. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Özel ve aile hayatına saygı hakkı" kenar başlıklı 8. maddesi şöyledir:
"(1) Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
(2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir."
18. AİHM'e göre özel hayat, özel bir sosyal hayat sürdürmeyi yani kişinin sosyal kimliğini geliştirme hakkı anlamında bir özel hayatı güvence altına almaktadır. Bu yönü ile birlikte değerlendirildiğinde bahsi geçen hak, ilişki kurmak ve geliştirmek üzere çevresinde bulunanlarla temas kurma hakkını da içermektedir (Özpınar/Türkiye, B. No: 20999/04, 19/10/2010, § 45; Oleksandr Volkov/Ukrayna, B. No: 21722/11, 9/1/2013, §§ 165-167; Niemietz/Almanya, B. No: 13710/88, 16/12/1992, § 29).
19. AİHM'e göre hükümlü ve tutuklular Sözleşme kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptirler (Hirst/Birleşik Krallık (No. 2) [BD], B. No: 74025/01, 6/10/2005, § 69).
20. AİHM'e göre suçun mahiyeti haklı gösteriyorsa bir tutuklunun özel bir hapishane rejimine veya sınırlayıcı ziyaret düzenlemelerine tabi tutulması onun Sözleşme'nin 8. maddesi kapsamındaki hakkına müdahale teşkil eder ancak kendiliğinden bu hakkın ihlali anlamına gelmez (Vlasov/Rusya, B. No: 78146/01, 12/6/2008, § 123).
21. AİHM'e göre hükümlü ve tutukluların özelve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, ceza infaz kurumu idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam ettirecek önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır (Messina/İtalya (No. 2), B. No: 25498/94, 28/9/2000, § 61; Ouinas/Fransa (k.k.), B. No: 13756/88, 12/3/1990; Kučera/Slovakya, B. No: 48666/99, 17/7/2007, § 127). Bu hakka getirilen sınırlamalar, suç ve düzensizliğin önlenmesi için güvenlik nedeniyle uygulamaya konulmuş olsa da haklı bir gerekçeye dayanmalıdır (Gülmez/Türkiye, B. No: 16330/02, 20/5/2008, § 46).
22. AİHM, ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda mahkûmların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebileceğini kabul etmiştir. Ancak bu durumda dahi hükümlü ve tutukluların haklarına yönelik herhangi bir sınırlama makul ve ölçülü olmalıdır (Silver ve diğerleri/Birleşik Krallık, B. No: 5947/72 ..., 25/3/1983, §§ 99-105).
23. Federal Alman Anayasa Mahkemesinin benzer yöndeki bir kararında; aileyle uzun görüşe izin verilmemesi şeklindeki ceza infaz kurumu kararına yapılan itirazda, Mahkemenin geçici hukuki koruma tedbiriyle ilgili olarak kurumun kararına ilişkin gerekçeleri belirleme yükümlülüğünü standartlaştırmaktan kaçınılmıştır. Bir mahkeme kararının, itiraza konu yasa uygulaması ya da onun için kullanılan prosedür kusurlu olsa bile keyfîlik yasağını ihlal etmeyeceği belirtilmiştir. Ancak buna ek olarak verilen kararın bariz bir şekilde açık hukuk kurallarına aykırı olmaması ve keyfî değerlendirmelere dayanmaması gerektiği vurgulanmıştır (Federal Alman Anayasa Mahkemesi, 2 BvR 2530-31/16, 21/12/2016).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
24. Başvurucu, tutuklu olması nedeniyle başvuru harç ve giderlerini ödeyecek gelirinin bulunmadığını belirterek adli yardımdan faydalandırılma talebinde bulunmuştur.
25. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
26. Başvurucu; kendisinin İzmir Menemen’de tutuklu bulunduğunu, çocuklarının Antalya’da yaşadığını, öğrenim gören çocuklarının hafta sonu ziyaret hakkının kaldırılması nedeniyle çocuklarıyla yedi aydır görüşemediğini, devletin bu konuda yükümlülüklerini yerine getirmediğini ileri sürmüştür. Ziyaret günü sınırlandırılmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek bu uygulamanın kaldırılması talebiyle İnfaz Hâkimliğine yaptığı itirazın Anayasa’ya aykırı olarak reddedildiğini belirtmiştir.Bu nedenle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile eğitim hakkının ihlal edildiğini iddia etmiş; ihlalin tespiti ile lehine tazminata hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.
2. Değerlendirme
27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetinin merkezinde aile bireyleriyle hafta sonları görüşmesinin kısıtlandığı iddiası yer almakta olduğundan başvurucunun iddialarının aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
28. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması" kenar başlıklı 15. maddesi şöyledir:
"Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.
Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucumeydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz."
29. Anayasa Mahkemesi, olağanüstü yönetim usullerinin uygulandığı dönemlerde alınan tedbirlere ilişkin bireysel başvuruları incelerken Anayasa'nın 15. maddesinde ortaya konulan temel hak ve özgürlüklere ilişkin güvence rejimini dikkate alacağını belirtmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 187-191). Başvuru konusu olayda ziyaret hakkının sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemenin OHAL ilanını gerekli kılan olaylarla ilgili olduğu değerlendirilmiştir.
30. Bu itibarla başvurucunun öğrenim gören çocuklarıyla görüştürülmesine ilişkin ziyaret hakkının sınırlandırılmasının incelenmesi sırasında Anayasa'nın 15. maddesi de dikkate alınacaktır. Bu inceleme sırasında öncelikle sınırlamanın Anayasa'nın 13. ve 20. maddelerinde yer alan güvencelere aykırı olup olmadığı tespit edilecek; aykırılık saptanması hâlinde ise Anayasa'nın 15. maddesindeki ölçütlerin bu aykırılığı meşru kılıp kılmadığı değerlendirilecektir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 193-195, 242).
a. Hakkın Kapsamı ve Müdahalenin Varlığı
31. Başvurucu, ziyaret hakkının sınırlandırılması nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
32. Değerlendirmede dayanak alınacak Anayasa'nın 20. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes ... aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir."
33. Anayasa’nın “Ailenin korunması ve çocuk hakları” kenar başlıklı 41. maddesi şöyledir:
"Aile, Türk toplumunun temelidir...
...Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir."
34. Aile hayatına saygı hakkı Anayasa’nın 20. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınmıştır. Madde gerekçesi de dikkate alındığında resmî makamların özel hayata ve aile hayatına müdahale edememesi ile kişinin ferdî ve aile hayatını kendi anladığı gibi düzenleyip yaşayabilmesi gereğine işaret edildiği görülmekte olup söz konusu düzenleme Sözleşme’nin 8. maddesi çerçevesinde korunan aile hayatına saygı hakkının Anayasa’daki karşılığını oluşturmaktadır (Murat Atılgan, B. No: 2013/9047, 7/5/2015, § 22).
35. Anayasa'nın 19. maddesi gereğince hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatının sınırlandırılması hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur. Öte yandan hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, ceza infaz kurumu idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam ettirecek önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır (Mehmet Zahit Şahin, B. No: 2013/4708, 20/4/2016, § 36). Bununla beraber bu yükümlülük yerine getirilirken ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal sonuçlarının gözetilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi ile aile hayatına saygı hakkı arasında adil bir denge sağlanmalıdır. Ancak ceza infaz kurumunda bulunmanın doğal sonucu olarak idarenin müdahale konusunda takdir yetkisinin daha geniş olduğu gözetilmelidir (Mehmet Koray Eryaşa, B. No: 2013/6693, 16/4/2015, § 89).
36. Başvurucunun şikâyeti öğrenim gören çocuklarının hafta sonu ziyaret hakkının sınırlandırılması nedeniyle çocuklarıyla görüşemediği iddiasına ilişkindir. Ziyaret hakkı söz konusu olduğunda aile hayatına saygı hakkı kapsamında mahpusların yakınlarıyla görüşebilmesine imkân sağlamak esastır. Aynı zamanda, mahpusların dış dünyayla olan ilişkilerini kontrol etmek için bazı önlemlerin gerekli olduğu da kabul edilmelidir. Mahpusun bireysel özellikleri ya da suçun niteliği gereği, farklı infaz rejimi kuralları düzenlenebilir. Bu düzenlemeler farklı ziyaret kuralları uygulanmasını da kapsar. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, düzenlemelerin mutlaka gerekli görülmesi, makul olması ve meşru bir temele dayanmasıdır. Bir başka deyişle devletin mahpusun özel hayatını ve aile hayatına saygı hakkını sınırlandırmaktan başka çaresi kalmamış olmalıdır.
37. Somut olayda başvurucunun çocuklarıyla görüştürülmediğine ilişkin bir şikâyeti bulunmamaktadır. Başvurucu, çocuklarıyla hafta sonu görüşemediğini, hafta içi görüş hâlinde de çocuklarının okullarından geri kaldıklarını ileri sürmektedir.
38. Belirli suçlardan hükümlü ve tutuklular için açık görüş hakkının İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla sınırlandırılması aile hayatına saygı hakkına müdahale oluşturmaktadır.
b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
39. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ...demokratik toplum düzeninin gereklerine... ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
40. Anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 20. maddesini ihlal edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Halil Berk, B. No: 2017/8758, 21/3/2018, § 49).
i. Kanunilik
41. 5275 sayılı Kanun'un 83. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ziyaretçilerin kimler olabileceği ve görüşme usulleri belirlenmiştir. Bunun yanı sıra yine aynı Kanun'un 114. maddesinin (2) numaralı fıkrasında bu hakkın ne şekilde sınırlanabileceği düzenlenmiştir. 5275 sayılı Kanun dayanak alınarak çıkarılan Ziyaret Yönetmeliği'nin 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendinde,5237 sayılı Kanun ile düzenlenmiş olan bir kısım suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan hükümlü ve tutuklular için ceza infaz kurumlarındaki açık görüşlerin idare ve gözlem kurulu kararıyla sınırlandırılabileceği hüküm altına alınmıştır. Bu bağlamda FETÖ/PDY üyeliği iddiasıyla tutuklanmış olan başvurucuya uygulanan düzenlemenin kanuni dayanağının bulunduğu anlaşılmaktadır.
ii. Meşru Amaç
42. 3713 sayılı Kanun kapsamına giren suçların ağırlığı, devam eden OHAL koşulları, Ceza İnfaz Kurumunun mevcudu ile personel sayısı dikkate alındığında kamu düzenini ve Ceza İnfaz Kurumu güvenliğini sağlama amacıyla bir kısım suçtan tutuklu ve hükümlü olanlar için ziyaret hakkının sınırlandırılmasının meşru amaç taşıma koşulunu karşıladığı değerlendirilmiştir.
iii. Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk ve Ölçülülük
43. Hükümlü ve tutukluların ziyaret hakkı değerlendirilirken ceza infaz kurumlarının güvenliğinin ve düzeninin sağlanması ile hükümlü ve tutukluların dış dünyayla iletişim kurmaları ve sosyalleşmeleri suretiyle iyileştirilmesi ilkeleri arasında makul bir dengenin kurulması gerekir (Mehmet Zahit Şahin, § 62).
44. Hükümlü ve tutukluların temel haklarına yapılan müdahalelere gerekçe olarak gösterilebilecek makul nedenlerin somut olayın tüm koşulları çerçevesi dâhilinde olaya özgü olgu ve bilgilerle gerekçelendirilmesi gerekmektedir. Bunun yanı sıra yapılacak değerlendirmede kişinin itham edildiği suçun ve tutuklama sebeplerinin de dikkate alınması gerekmektedir (Mehmet Zahit Şahin, § 63). Bu bağlamda başvuru konusu olay bakımından yapılacak değerlendirmelerin temel ekseni, müdahaleye neden olan idari makamlar ve derece mahkemelerinin kararlarında dayandıkları gerekçelerin özel hayata saygı hakkının kısıtlanması bakımından demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine uygun olduğunu inandırıcı bir şekilde ortaya koyup koyamadığı olacaktır (Mehmet Zahit Şahin, § 64; Ahmet Temiz, B. No: 2013/1822, 20/5/2015, § 68).
45. Demokratik bir toplumda, güvenliğin ve disiplinin sağlanması amacıyla ceza infaz kurumlarında hafta sonu ziyaret hakkının sınırlandırılması mümkün olmakla birlikte mahpusların kişisel durumlarının da dikkate alınması ve bu hususta somut olayın koşullarının gerektirdiği esnekliğin temin edilmesi gerekir. Bu anlamda ceza infaz kurumlarında güvenliğin ve disiplinin sağlanmasındaki kamu yararı ile mahpusların sosyal ilişkiler kurabilmelerindeki bireysel yarar arasında makul bir denge gözetilmelidir.
46. Mevzuatta mahpusların ziyaret haklarının ne şekilde yapılacağı belirlenmiş, Ziyaret Yönetmeliği'nin 10. maddesinde bu hakkın gerektiğinde sınırlandırılabileceği konusunda takdir kamu makamlarına bırakılarak bu konuda esneklik sağlanmıştır. Bunun yanı sıra CTE'nin 2/4/2013 tarihli yazısıyla öğrenim gören çocuklar bakımından ziyaret günlerinin hafta içi ile sınırlı olarak gerçekleştirileceği belirtilmiştir.
47. Somut olayda başvurucu, öğrenim gören çocuklarının hafta içinde okullarının aksaması nedeniyle yaklaşık yedi aydır başvurucuyu ziyaret edemedikleri iddia edilmektedir. Başvurucunun, öğrenim gören çocuklarının ziyaretlerinin hafta içi ile sınırlandırılması kararının kaldırılması talebinde bulunduğu görülmektedir. İnfaz Hâkimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi kararlarında başvuruya konu talep hakkında anılan mevzuat ve Ziyaret Yönetmeliği hükümleri kapsamında, somut bir değerlendirme yapılmıştır. Kararlarda, Ceza İnfaz Kurumunda -hafta sonları yaptırılan- hükümlülerin ve tutukluların öğrenim gören çocuk ziyaretlerinin hızla artış gösterdiği, ziyaret yapan hükümlü ve tutuklu sayısı ile hafta sonu görevli personel sayısı dikkate alındığında Ceza İnfaz Kurumunda hafta sonu meydana gelebilecek müessif olayı bastırmada ciddi sıkıntıların oluşabileceği, bu nedenle İdare ve Gözlem Kurulunca verilen kararın kanun ve yönetmeliklere uygun olduğu belirtilmiştir.
48. Buna göre İdare ve Gözlem Kurulu ile derece mahkemesi kararlarında, başvurucunun hafta sonu ziyaret hakkının sınırlandırılmasına ilişkin itirazlarının tümünün değerlendirildiği, ziyaret sınırlandırmasına ilişkin sebeplerin ilgili mevzuat ve Ziyaret Yönetmeliği hükümleri kapsamında tartışıldığı, Ceza İnfaz Kurumunda disiplinin ve güvenliğin sağlanmasına yönelik kabul edilebilir makul gerekliliklerin somut olgulara dayalı olarak ortaya konulduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla başvurucunun hafta sonu ziyaret hakkının sınırlandırılması suretiyle aile hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin ilgili ve yeterli gerekçelere dayandırıldığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda başvuruya konu müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olmadığı söylenemez.
49. Başvurucuya yönelik hafta sonu ziyaret hakkının sınırlandırılmasında yapılacak ölçülülük değerlendirmesinde anılan sınırlandırmanın sadece OHAL'in devamı süresince hafta sonları ile sınırlı olduğu, Ceza İnfaz Kurumunda bulunan hükümlülere ve tutuklulara yönelik olduğu ve ziyaret hakkına ilişkin herhangi bir kısıtlama getirmediği de dikkate alınmalıdır. Ayrıca başvurucunun, çocukları ile hafta içi görüşme imkânına herhangi bir kısıtlama getirilmemiştir. Başvurucunun çocuklarıyla hafta içi görüşmesinin engellendiğine dair bir iddiası da bulunmamaktadır.
50. Tüm bu hususlar gözönüne alındığında OHAL koşulları kamu düzeninin korunması ihtiyacı gerektirmiştir. Ceza İnfaz Kurumunun güvenliğini ve disiplinini sağlama amacı doğrultusunda -isnat edilen suçun ağırlığı da dikkate alınarak- başvurucunun çocuklarıyla olan ilişkisinin sürdürülmesini engellemeyen hafta sonu ziyaret hakkının sınırlandırılması yönünde tedbir alınmıştır. Söz konusu müdahalede kamu makamları tarafından güdülen meşru amaç ile başvurucunun bireysel yararı arasında adil bir dengenin kurulduğu, demokratik toplumda gerekli olan müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır.
51. Açıklanan gerekçelerle bir ihlalin bulunmadığı açık olan başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
52. Buna göre başvurucunun aile hayatına saygı kapsamında yapılan müdahalenin, bu hakka dair Anayasa'da (13., 20. ve 22. maddelerde) yer alan güvencelere aykırılık oluşturmadığı görüldüğünden Anayasa'nın 15. maddesinde yer alan ölçütler yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 20/9/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.