TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ORHAN ALAGÖZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/26845)
|
|
Karar Tarihi: 20/9/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Gülsüm Gizem
GÜRSOY
|
Başvurucu
|
:
|
Orhan ALAGÖZ
|
Vekili
|
:
|
Av. İbrahim
TOKTAMIŞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; eğitim gören çocuklarının tutukluyu hafta sonu
ziyaret edememesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/6/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Türkiye 15 Temmuz 2016 gecesi silahlı bir darbe teşebbüsüyle
karşı karşıya kalmış ve Bakanlar Kurulu tarafından ülke genelinde 21/7/2016
tarihinden itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hâl (OHAL) ilan edilmesine
karar verilmiştir. Üç aylık sürelerle uzatılan OHAL süreci devam etmektedir.
Darbe teşebbüsüne ilişkin süreç, OHAL ilanı, OHAL döneminin gerektirdiği
tedbirlere ilişkin detaylı açıklamalar Anayasa Mahkemesinin Aydın Yavuz ve diğerleri ([GK] B. No:
2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-20, 47-66) kararında yer almaktadır.
7. Başvurucu, 15 Temmuz 2016 tarihli darbe teşebbüsü sonrasında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması
(FETÖ/PDY) üyesi olduğu gerekçesiyle(kapatılan) İzmir 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin
11/10/2016 tarihli ve 2016/428 sayılı kararıyla tutuklanarak Menemen T Tipi
Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) konulmuştur. İzmir 2. Ağır Ceza
Mahkemesinin 2/11/2017 tarihli kararıyla tahliye edilen başvurucu evli ve üç
çocukludur. Başvurucu 11/10/2016-2/11/2017 tarihleri arasında yaklaşık bir yıl
tutuklu kalmış olup bu tarihler arasında çocuklarından en büyüğünün yedi sekiz
yaş aralığında, ortanca olanın beş altı yaş aralığında, en küçüğünün ise bir
iki yaş aralığında olduğu nüfus kayıt örneği bilgilerinden tespit edilmiştir.
8. Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının (İdare
ve Gözlem Kurulu) 24/11/2016 tarihli ve "Hükümlü
ve Tutukluların Öğrenim Gören Çocuklarının Hafta Sonu Ziyareti"
başlıklı kararıyla tutuklu ve hükümlülerin öğrenim gören çocuklarının
ziyaretleri OHAL süresince hafta içi ile sınırlandırılmıştır. Kararın ilgili
bölümü şöyledir:
"Ceza infaz kurumumuzda 24/11/2016tarihi
itibariyle toplamda 1158 hükümlü ve tutuklu bulunmakta olup, bu tutuklulardan
yaklaşık 800'nünFETÖ/PDY ve PKK terör örgütlerine yardım yataklık, üye olma,
anayasal düzeni bozma, vb. gibi suçlardan tutuklu oldukları,bu
hükümlü ve tutuklu sayısının kısa süre içerisinde hızla arttığı, buna karşılık
olarak kurumlarımızda gerek tayin ve gerekse de diğer nedenlerden dolayı
kurumlarımızın özellikle güvenlik ve gözetim servisinde çalışan personel
sayısında ciddi azalmalar meydana gelmiştir. Kurumumuzda hafta sonları
yaptırılan hükümlü ve tutukluların öğrenim gören çocuk ziyaretlerinin de bu
şekilde hızla artış gösterdiği, ziyaret yapan hükümlü ve tutuklu sayısı ile
hafta sonu görevli personel sayısı dikkate alındığında, kurumda hafta sonu
meydana gelebilecek bir müessif olayı bastırmada ciddi sıkıntıların
oluşabileceği, ayrıca yeterli sayıda personel ve zamanın olmaması nedeniyle de,
hafta sonu yaptırılan hükümlü ve tutukluların öğrenim gören çocuk
ziyaretlerinin tekrar değerlendirilmesi ihtiyacı duyulmuştur.
Bu nedenle yukarıda izah edilen ilgili
maddeler ve gerekçeler nedeniyle kurum mevcudu, düzeni, görüş sıklığı,
ziyaretçi sayısı,güvenlik ve
asayiş durumu göz önüne alınarak kurumumuzda bulunan tüm hükümlü ve
tutukluların hafta sonu öğrenim gören çocuk ziyaretlerinin, OHAL süresince
yasaklanmasına..."
9. İdare ve Gözlem Kurulu kararında 13/12/2004 tarihli ve 5275
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile bu Kanun
dayanak alınarak çıkarılan ve 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hükümlü ve
Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik (Ziyaret Yönetmeliği)
kapsamında hükümlü ve tutukluların ziyaretçileri ile görüştürüldüğü, ziyaret
günleri ve saatleri ile ziyaretçi sayısının fiziki yapı ve kapasite dikkate
alınarak ceza infaz kurumu tarafından belirleneceği vurgulanmıştır. Kararda,
meydana gelebilecek müessif bir olayı bastırmada zorluklar yaşanabileceği ve
yeterli zaman aralığının olmadığı ifade edilerek Ceza İnfaz Kurumunun mevcudu,
düzeni, ziyaretçi görüş sıklığı, ziyaretçi sayısı, güvenlik ve asayiş durumu
dikkate alınarak bu yöndeki kararın tüm tutuklu ve hükümlüler yönünden ve OHAL
süresi ile sınırlı olmak üzere verildiği belirtilmiştir.
10. Başvurucunun ilgili İdare ve Gözlem Kurulu kararına karşı
yaptığı itiraz İnfaz Hâkimliğinin 23/3/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
Karar gerekçesinde, İdare ve Gözlem Kurulunca anılan kararın gerekçesi
tekrarlanmış ve kararın mevzuata uygun şekilde verildiği belirtilmiştir. İnfaz
Hâkimliği kararına karşı yapılan itiraz, kararın usule ve mevzuata uygun olduğu
gerekçesiyle Ağır Ceza Mahkemesinin 14/4/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
11. Nihai karar 23/5/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
12. Başvurucu 5/6/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
13. 5275 sayılı Kanun'un
"Hükümlüyü ziyaret" kenar başlıklı 83. maddesinin ilgili
kısımları şöyledir:
"(1) Hükümlü, belgelendirilmesi koşuluyla
eşi, üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile vasisi veya kayyımı
tarafından haftada bir kez ve ayrıca kuruma kabullerinde, zorunlu hâller
dışında bir daha değiştirilmemek üzere, ad ve adreslerini bildirdiği en fazla
üç kişi tarafından, yarım saatten az ve bir saatten fazla olmamak üzere çalışma
saatleri içinde ziyaret edilebilir.
....
(3)
Görüşler, koşul ve süreleri Adalet Bakanlığınca hazırlanan yönetmelikle kapalı
ve açık olmak üzere iki biçimde yaptırılır."
14. 5275 sayılı Kanun'un "Tutukluların
hakları" kenar başlıklı 114. maddesinin (2) numaralı fıkrası
şöyledir:
"(2) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinde
tutuklular, kurumun bu husustaki genel düzenine uymak suretiyle ziyaretçi kabul
edebilirler..."
15. Ziyaret Yönetmeliği'nin
"Ziyaret gün ve saatleri" kenar başlıklı 10. maddesinin
ilgili kısmı şöyledir:
"Ziyaret günleri ve saatleri ile bir
hükümlü ve tutuklunun görüşebileceği ziyaretçi sayısı, kurumun fiziki yapısı ve
kapasitesi dikkate alınarak, kurumca belirlenir..."
16. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri
Genel Müdürlüğünün (CTE) 02/04/2013 tarihli ve 77204178.20799/2708/44047 sayılı
yazısı şöyledir:
"Hükümlü ve tutukluların öğrenim gören
çocuğu bulunanların çocukları tarafından yapılacak haftalık ziyaretlerin
belgelendirilmesi koşuluyla 83. maddede sayılan yetişkin birinin refakatinde
Cumartesi veya Pazar günleri
yaptırılabileceği..."
B. Uluslararası Hukuk
17. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Özel ve aile hayatına saygı hakkı" kenar
başlıklı 8. maddesi şöyledir:
"(1) Herkes özel ve aile hayatına,
konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
(2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu
makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir
toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin
korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının
hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz
konusu olabilir."
18. AİHM'e göre özel hayat, özel bir
sosyal hayat sürdürmeyi yani kişinin sosyal kimliğini geliştirme hakkı
anlamında bir özel hayatı güvence
altına almaktadır. Bu yönü ile birlikte değerlendirildiğinde bahsi geçen hak,
ilişki kurmak ve geliştirmek üzere çevresinde bulunanlarla temas kurma hakkını
da içermektedir (Özpınar/Türkiye, B. No: 20999/04, 19/10/2010, §
45; Oleksandr Volkov/Ukrayna, B. No: 21722/11, 9/1/2013, §§
165-167; Niemietz/Almanya, B. No: 13710/88, 16/12/1992, §
29).
19. AİHM'e göre hükümlü ve tutuklular
Sözleşme kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak
sahiptirler (Hirst/Birleşik Krallık (No. 2) [BD], B. No:
74025/01, 6/10/2005, § 69).
20. AİHM'e göre suçun mahiyeti haklı
gösteriyorsa bir tutuklunun özel bir hapishane rejimine veya sınırlayıcı
ziyaret düzenlemelerine tabi tutulması onun Sözleşme'nin 8. maddesi
kapsamındaki hakkına müdahale teşkil eder ancak kendiliğinden bu hakkın ihlali
anlamına gelmez (Vlasov/Rusya, B. No: 78146/01, 12/6/2008, §
123).
21. AİHM'e göre hükümlü ve tutukluların
özelve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, ceza
infaz kurumu idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını
devam ettirecek önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır (Messina/İtalya (No. 2),
B. No: 25498/94, 28/9/2000, § 61; Ouinas/Fransa (k.k.),
B. No: 13756/88, 12/3/1990; Kučera/Slovakya, B. No: 48666/99, 17/7/2007, §
127). Bu hakka getirilen sınırlamalar, suç ve düzensizliğin önlenmesi için
güvenlik nedeniyle uygulamaya konulmuş olsa da haklı bir gerekçeye dayanmalıdır
(Gülmez/Türkiye, B. No: 16330/02,
20/5/2008, § 46).
22. AİHM, ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonucu
olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi güvenliğin ve düzenin
korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda mahkûmların
sahip olduğu haklara sınırlama getirilebileceğini kabul etmiştir. Ancak bu
durumda dahi hükümlü ve tutukluların haklarına yönelik herhangi bir sınırlama
makul ve ölçülü olmalıdır (Silver ve
diğerleri/Birleşik Krallık, B. No: 5947/72 ..., 25/3/1983, §§
99-105).
23. Federal Alman Anayasa Mahkemesinin benzer yöndeki bir
kararında; aileyle uzun görüşe izin verilmemesi şeklindeki ceza infaz kurumu
kararına yapılan itirazda, Mahkemenin geçici hukuki koruma tedbiriyle ilgili
olarak kurumun kararına ilişkin gerekçeleri belirleme yükümlülüğünü
standartlaştırmaktan kaçınılmıştır. Bir mahkeme kararının, itiraza konu yasa
uygulaması ya da onun için kullanılan prosedür kusurlu olsa bile keyfîlik yasağını ihlal etmeyeceği belirtilmiştir. Ancak
buna ek olarak verilen kararın bariz bir şekilde açık hukuk kurallarına aykırı
olmaması ve keyfî değerlendirmelere dayanmaması gerektiği vurgulanmıştır (Federal Alman Anayasa Mahkemesi, 2 BvR 2530-31/16, 21/12/2016).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
A. Adli Yardım Talebi
Yönünden
24. Başvurucu, tutuklu olması nedeniyle başvuru harç ve
giderlerini ödeyecek gelirinin bulunmadığını belirterek adli yardımdan
faydalandırılma talebinde bulunmuştur.
25. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Aile Hayatına Saygı
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
26. Başvurucu; kendisinin İzmir Menemen’de tutuklu bulunduğunu,
çocuklarının Antalya’da yaşadığını, öğrenim gören çocuklarının hafta sonu
ziyaret hakkının kaldırılması nedeniyle çocuklarıyla yedi aydır görüşemediğini,
devletin bu konuda yükümlülüklerini yerine getirmediğini ileri sürmüştür.
Ziyaret günü sınırlandırılmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek bu
uygulamanın kaldırılması talebiyle İnfaz Hâkimliğine yaptığı itirazın
Anayasa’ya aykırı olarak reddedildiğini belirtmiştir.Bu
nedenle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile eğitim hakkının ihlal
edildiğini iddia etmiş; ihlalin tespiti ile lehine tazminata hükmedilmesi
talebinde bulunmuştur.
2. Değerlendirme
27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetinin merkezinde aile
bireyleriyle hafta sonları görüşmesinin kısıtlandığı iddiası yer almakta
olduğundan başvurucunun iddialarının aile hayatına saygı hakkı kapsamında
incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
28. Anayasa'nın "Temel
hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması" kenar
başlıklı 15. maddesi şöyledir:
"Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya
olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl
edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin
kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada
öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.
Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucumeydana
gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının
bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya
zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez;
suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz."
29. Anayasa Mahkemesi, olağanüstü yönetim usullerinin
uygulandığı dönemlerde alınan tedbirlere ilişkin bireysel başvuruları
incelerken Anayasa'nın 15. maddesinde ortaya konulan temel hak ve özgürlüklere
ilişkin güvence rejimini dikkate alacağını belirtmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 187-191).
Başvuru konusu olayda ziyaret hakkının sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemenin
OHAL ilanını gerekli kılan olaylarla ilgili olduğu değerlendirilmiştir.
30. Bu itibarla başvurucunun öğrenim gören çocuklarıyla
görüştürülmesine ilişkin ziyaret hakkının sınırlandırılmasının incelenmesi
sırasında Anayasa'nın 15. maddesi de dikkate alınacaktır. Bu inceleme sırasında
öncelikle sınırlamanın Anayasa'nın 13. ve 20. maddelerinde yer alan güvencelere
aykırı olup olmadığı tespit edilecek; aykırılık saptanması hâlinde ise
Anayasa'nın 15. maddesindeki ölçütlerin bu aykırılığı meşru kılıp kılmadığı
değerlendirilecektir (Aydın Yavuz ve
diğerleri, §§ 193-195, 242).
a. Hakkın Kapsamı ve
Müdahalenin Varlığı
31. Başvurucu, ziyaret hakkının sınırlandırılması nedeniyle aile
hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
32. Değerlendirmede dayanak alınacak Anayasa'nın 20. maddesinin
birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes ... aile hayatına saygı
gösterilmesini isteme hakkına sahiptir."
33. Anayasa’nın “Ailenin
korunması ve çocuk hakları” kenar başlıklı 41. maddesi şöyledir:
"Aile,
Türk toplumunun temelidir...
...Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma,
yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan
ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir."
34. Aile hayatına saygı hakkı Anayasa’nın 20. maddesinin birinci
fıkrasında güvence altına alınmıştır. Madde gerekçesi de dikkate alındığında
resmî makamların özel hayata ve aile hayatına müdahale edememesi ile kişinin
ferdî ve aile hayatını kendi anladığı gibi düzenleyip yaşayabilmesi gereğine
işaret edildiği görülmekte olup söz konusu düzenleme Sözleşme’nin 8. maddesi
çerçevesinde korunan aile hayatına saygı hakkının Anayasa’daki karşılığını
oluşturmaktadır (Murat Atılgan,
B. No: 2013/9047, 7/5/2015, § 22).
35. Anayasa'nın 19. maddesi gereğince hükümlü ve tutukluların
özel ve aile hayatının sınırlandırılması hukuka uygun olarak ceza infaz
kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur. Öte yandan hükümlü ve
tutukluların özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, ceza infaz kurumu
idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam
ettirecek önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır (Mehmet Zahit Şahin, B. No: 2013/4708, 20/4/2016, § 36).
Bununla beraber bu yükümlülük yerine getirilirken ceza infaz kurumunda
tutulmanın kaçınılmaz ve doğal sonuçlarının gözetilmesi gerekmektedir. Bu
bağlamda kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi ile aile hayatına saygı
hakkı arasında adil bir denge sağlanmalıdır. Ancak ceza infaz kurumunda
bulunmanın doğal sonucu olarak idarenin müdahale konusunda takdir yetkisinin
daha geniş olduğu gözetilmelidir (Mehmet
Koray Eryaşa, B. No: 2013/6693, 16/4/2015, § 89).
36. Başvurucunun şikâyeti öğrenim gören çocuklarının hafta sonu
ziyaret hakkının sınırlandırılması nedeniyle çocuklarıyla görüşemediği
iddiasına ilişkindir. Ziyaret hakkı söz konusu olduğunda aile hayatına saygı
hakkı kapsamında mahpusların yakınlarıyla görüşebilmesine imkân sağlamak
esastır. Aynı zamanda, mahpusların dış dünyayla olan ilişkilerini kontrol etmek
için bazı önlemlerin gerekli olduğu da kabul edilmelidir. Mahpusun bireysel
özellikleri ya da suçun niteliği gereği, farklı infaz rejimi kuralları
düzenlenebilir. Bu düzenlemeler farklı ziyaret kuralları uygulanmasını da
kapsar. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, düzenlemelerin mutlaka gerekli
görülmesi, makul olması ve meşru bir temele dayanmasıdır. Bir başka deyişle
devletin mahpusun özel hayatını ve aile hayatına saygı hakkını
sınırlandırmaktan başka çaresi kalmamış olmalıdır.
37. Somut olayda başvurucunun çocuklarıyla görüştürülmediğine
ilişkin bir şikâyeti bulunmamaktadır. Başvurucu, çocuklarıyla hafta sonu
görüşemediğini, hafta içi görüş hâlinde de çocuklarının okullarından geri
kaldıklarını ileri sürmektedir.
38. Belirli suçlardan hükümlü ve tutuklular için açık görüş
hakkının İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla sınırlandırılması aile hayatına
saygı hakkına müdahale oluşturmaktadır.
b. Müdahalenin İhlal
Oluşturup Oluşturmadığı
39. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca
Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak
kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ...demokratik toplum düzeninin
gereklerine... ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
40. Anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen
koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 20. maddesini ihlal
edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve
somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma,
demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine aykırı
olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Halil Berk, B. No: 2017/8758, 21/3/2018, §
49).
i. Kanunilik
41. 5275 sayılı Kanun'un 83. maddesinin (1) numaralı fıkrasında
ziyaretçilerin kimler olabileceği ve görüşme usulleri belirlenmiştir. Bunun
yanı sıra yine aynı Kanun'un 114. maddesinin (2) numaralı fıkrasında bu hakkın
ne şekilde sınırlanabileceği düzenlenmiştir. 5275 sayılı Kanun dayanak alınarak
çıkarılan Ziyaret Yönetmeliği'nin 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e)
bendinde,5237 sayılı Kanun ile düzenlenmiş olan bir kısım suçlar ile 12/4/1991
tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan
hükümlü ve tutuklular için ceza infaz kurumlarındaki açık görüşlerin idare ve
gözlem kurulu kararıyla sınırlandırılabileceği hüküm altına alınmıştır. Bu
bağlamda FETÖ/PDY üyeliği iddiasıyla tutuklanmış olan başvurucuya uygulanan
düzenlemenin kanuni dayanağının bulunduğu anlaşılmaktadır.
ii. Meşru Amaç
42. 3713 sayılı Kanun kapsamına giren suçların ağırlığı, devam
eden OHAL koşulları, Ceza İnfaz Kurumunun mevcudu ile personel sayısı dikkate
alındığında kamu düzenini ve Ceza İnfaz Kurumu güvenliğini sağlama amacıyla bir
kısım suçtan tutuklu ve hükümlü olanlar için ziyaret hakkının
sınırlandırılmasının meşru amaç taşıma koşulunu karşıladığı
değerlendirilmiştir.
iii. Demokratik Toplum
Düzeninin Gereklerine Uygunluk ve Ölçülülük
43. Hükümlü ve tutukluların ziyaret hakkı değerlendirilirken
ceza infaz kurumlarının güvenliğinin ve düzeninin sağlanması ile hükümlü ve
tutukluların dış dünyayla iletişim kurmaları ve sosyalleşmeleri suretiyle
iyileştirilmesi ilkeleri arasında makul bir dengenin kurulması gerekir (Mehmet Zahit Şahin, § 62).
44. Hükümlü ve tutukluların temel haklarına yapılan müdahalelere
gerekçe olarak gösterilebilecek makul nedenlerin somut olayın tüm koşulları
çerçevesi dâhilinde olaya özgü olgu ve bilgilerle gerekçelendirilmesi
gerekmektedir. Bunun yanı sıra yapılacak değerlendirmede kişinin itham edildiği
suçun ve tutuklama sebeplerinin de dikkate alınması gerekmektedir (Mehmet Zahit Şahin, § 63). Bu bağlamda
başvuru konusu olay bakımından yapılacak değerlendirmelerin temel ekseni,
müdahaleye neden olan idari makamlar ve derece mahkemelerinin kararlarında
dayandıkları gerekçelerin özel hayata saygı hakkının kısıtlanması bakımından demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk
ve ölçülülük ilkesine uygun
olduğunu inandırıcı bir şekilde ortaya koyup koyamadığı olacaktır (Mehmet Zahit Şahin, § 64; Ahmet Temiz, B. No: 2013/1822, 20/5/2015,
§ 68).
45. Demokratik bir toplumda, güvenliğin ve disiplinin sağlanması
amacıyla ceza infaz kurumlarında hafta sonu ziyaret hakkının sınırlandırılması
mümkün olmakla birlikte mahpusların kişisel durumlarının da dikkate alınması ve
bu hususta somut olayın koşullarının gerektirdiği esnekliğin temin edilmesi
gerekir. Bu anlamda ceza infaz kurumlarında güvenliğin ve disiplinin
sağlanmasındaki kamu yararı ile mahpusların sosyal ilişkiler kurabilmelerindeki
bireysel yarar arasında makul bir denge gözetilmelidir.
46. Mevzuatta mahpusların ziyaret haklarının ne şekilde
yapılacağı belirlenmiş, Ziyaret Yönetmeliği'nin 10. maddesinde bu hakkın
gerektiğinde sınırlandırılabileceği konusunda takdir kamu makamlarına
bırakılarak bu konuda esneklik sağlanmıştır. Bunun yanı sıra CTE'nin 2/4/2013 tarihli yazısıyla öğrenim gören çocuklar
bakımından ziyaret günlerinin hafta içi ile sınırlı olarak gerçekleştirileceği
belirtilmiştir.
47. Somut olayda başvurucu, öğrenim gören çocuklarının hafta
içinde okullarının aksaması nedeniyle yaklaşık yedi aydır başvurucuyu ziyaret
edemedikleri iddia edilmektedir. Başvurucunun, öğrenim gören çocuklarının
ziyaretlerinin hafta içi ile sınırlandırılması kararının kaldırılması talebinde
bulunduğu görülmektedir. İnfaz Hâkimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi kararlarında
başvuruya konu talep hakkında anılan mevzuat ve Ziyaret Yönetmeliği hükümleri
kapsamında, somut bir değerlendirme yapılmıştır. Kararlarda, Ceza İnfaz
Kurumunda -hafta sonları yaptırılan- hükümlülerin ve tutukluların öğrenim gören
çocuk ziyaretlerinin hızla artış gösterdiği, ziyaret yapan hükümlü ve tutuklu
sayısı ile hafta sonu görevli personel sayısı dikkate alındığında Ceza İnfaz
Kurumunda hafta sonu meydana gelebilecek müessif olayı bastırmada ciddi
sıkıntıların oluşabileceği, bu nedenle İdare ve Gözlem Kurulunca verilen
kararın kanun ve yönetmeliklere uygun olduğu belirtilmiştir.
48. Buna göre İdare ve Gözlem Kurulu ile derece mahkemesi
kararlarında, başvurucunun hafta sonu ziyaret hakkının sınırlandırılmasına
ilişkin itirazlarının tümünün değerlendirildiği, ziyaret sınırlandırmasına
ilişkin sebeplerin ilgili mevzuat ve Ziyaret Yönetmeliği hükümleri kapsamında
tartışıldığı, Ceza İnfaz Kurumunda disiplinin ve güvenliğin sağlanmasına
yönelik kabul edilebilir makul gerekliliklerin somut olgulara dayalı olarak
ortaya konulduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla başvurucunun hafta sonu ziyaret
hakkının sınırlandırılması suretiyle aile hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin
ilgili ve yeterli gerekçelere dayandırıldığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda
başvuruya konu müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olmadığı söylenemez.
49. Başvurucuya yönelik hafta sonu ziyaret hakkının
sınırlandırılmasında yapılacak ölçülülük değerlendirmesinde anılan
sınırlandırmanın sadece OHAL'in devamı süresince
hafta sonları ile sınırlı olduğu, Ceza İnfaz Kurumunda bulunan hükümlülere ve
tutuklulara yönelik olduğu ve ziyaret hakkına ilişkin herhangi bir kısıtlama
getirmediği de dikkate alınmalıdır. Ayrıca başvurucunun, çocukları ile hafta
içi görüşme imkânına herhangi bir kısıtlama getirilmemiştir. Başvurucunun
çocuklarıyla hafta içi görüşmesinin engellendiğine dair bir iddiası da
bulunmamaktadır.
50. Tüm bu hususlar gözönüne
alındığında OHAL koşulları kamu düzeninin korunması ihtiyacı gerektirmiştir.
Ceza İnfaz Kurumunun güvenliğini ve disiplinini sağlama amacı doğrultusunda
-isnat edilen suçun ağırlığı da dikkate alınarak- başvurucunun çocuklarıyla
olan ilişkisinin sürdürülmesini engellemeyen hafta sonu ziyaret hakkının
sınırlandırılması yönünde tedbir alınmıştır. Söz konusu müdahalede kamu
makamları tarafından güdülen meşru amaç ile başvurucunun bireysel yararı
arasında adil bir dengenin kurulduğu, demokratik toplumda gerekli olan müdahalenin
ulaşılmak istenen amaçla ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır.
51. Açıklanan gerekçelerle bir ihlalin bulunmadığı açık olan
başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
52. Buna göre başvurucunun aile hayatına saygı kapsamında
yapılan müdahalenin, bu hakka dair Anayasa'da (13., 20. ve 22. maddelerde) yer
alan güvencelere aykırılık oluşturmadığı görüldüğünden Anayasa'nın 15.
maddesinde yer alan ölçütler yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek
bulunmamaktadır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 20/9/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.