TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HALİL BERK BAŞVURUSU (2)
|
(Başvuru Numarası: 2017/13338)
|
|
Karar Tarihi: 19/9/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör
|
:
|
Ali KOZAN
|
Başvurucu
|
:
|
Halil BERK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, bir kısım mahpusun kapalı görüş hakkının
sınırlandırılması nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 23/1/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmiştir. Bakanlık görüşüne
karşı başvurucu cevap vermemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Türkiye 15 Temmuz 2016 gecesi silahlı bir darbe teşebbüsüyle
karşı karşıya kalmış ve Bakanlar Kurulu tarafından ülke genelinde 21/7/2016
tarihinden itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hâl (OHAL) ilan edilmesine
karar verilmiştir. Üç aylık sürelerle uzatılan OHAL süreci devam etmektedir.
Darbe teşebbüsüne ilişkin süreç, OHAL ilanı, OHAL döneminin gerektirdiği
tedbirlere ilişkin detaylı açıklamalar Anayasa Mahkemesinin Aydın Yavuz ve diğerleri ( [GK], B. No: 2016/22169, 20/06/2017, §§ 12-20,
47-66) kararında yer almaktadır.
8. Eski vali yardımcısı olan başvurucu 15 Temmuz 2016 tarihli
darbe teşebbüsü sonrasında terör örgütü Fetullahçı
Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu gerekçesiyle
Nevşehir Sulh Ceza Hâkimliğinin 25/7/2016 tarihli kararıyla tutuklanarak
Nevşehir E TipiKapalı Ceza İnfaz Kurumuna
konulmuştur.
9. Başvurucu 10/8/2016 tarihinde Sincan T Tipi Kapalı Ceza İnfaz
Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) nakledilmiştir. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının
3/8/2016 tarihli talimatı doğrultusunda, Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem
Kurulu (İdare ve Gözlem Kurulu)28/7/2016 tarihinde kapalı görüşlerin iki
haftada bir yapılmasına karar vermiştir. Kararda bu uygulamanın devletin
güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine işlenen
suçlar terörle mücadele kanunu kapsamına giren suçlar ile toplu işlenen
suçlardan tutuklu olanlara yönelik olduğu belirtilmiştir.
10. Başvurucu 28/11/2016 tarihli şikâyet dilekçesi ile infaz hâkimliğinebaşvurmuştur. Anılan dilekçesinde diğer
tutukluların haftada bir kez kapalı görüş hakkını kullanabilmelerine rağmen
kendisinin iki haftada bir bu haktan yararlandırıldığını ileri sürmüştür.
Başvurucu, görüş hakkının mevzuattahaftada bir olacak
şekilde düzenlendiğini, kapalı görüş hakkını ortadan kaldıran yasal bir
düzenleme bulunmamasına rağmen bu haktan yararlandırılmaması nedeniyleailesiyle görüşemediğini belirterek, kapalı görüş
hakkından haftada bir yararlandırılması talebinde bulunmuştur.
11. Ankara Batı İnfaz Hâkimliğinin (İnfaz Hâkimliği) 5/12/2016
tarihli kararıyla şikâyetin reddine karar verilmiştir. Kararda; uygulamanın
hukuka aykırı olmadığı, mevzuata ve ceza infaz kurumu kurallarına uygun olduğu
belirtilmiştir.
12. Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesinin (Ağır Ceza Mahkemesi)
29/12/2016 tarihli kararıyla İnfaz Hâkimliği kararının gerekçesi yerinde
görülerek anılan karara yapılan itiraz reddedilmiştir.
13. Nihai karar 6/1/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
14. Başvurucu 23/1/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
15. Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/3/2017 tarihli ara
kararıyla başvurucunun tahliyesine karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesinin
19/6/2018 tarihli müzekkeresiyle ilgili Ceza İnfaz Kurumundan başvurucunun
tutuklu kaldığı sürede yaptığı tüm görüşlerin sıklığına ilişkin bilgi ve
belgeler talep edilmiştir. 20/6/2018 tarihli cevap yazısından, başvurucunun
Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunduğu 10/8/2016 ile 22/3/2017 tarihleri
arasında aile fertleriyle (eşi, çocukları, annesi, babası, kardeşleri ve
kayınvalidesi) on iki kez kapalı ve üç kez açık görüş yaptığı anlaşılmaktadır.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
16. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Hükümlüyü
ziyaret" kenar başlıklı 83. maddesinin ilgili kısımları
şöyledir:
"(1) Hükümlü, belgelendirilmesi koşuluyla
eşi, üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile vasisi veya kayyımı
tarafından haftada bir kez ve ayrıca kuruma kabullerinde, zorunlu hâller
dışında bir daha değiştirilmemek üzere, ad ve adreslerini bildirdiği en fazla
üç kişi tarafından, yarım saatten az ve bir saatten fazla olmamak üzere çalışma
saatleri içinde ziyaret edilebilir...
...
(3)
Görüşler, koşul ve süreleri Adalet Bakanlığınca hazırlanan yönetmelikle kapalı
ve açık olmak üzere iki biçimde yaptırılır."
17. 5275 sayılı Kanun'un "Tutukluların hakları" kenar
başlıklı 114. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"(2) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinde
tutuklular, kurumun bu husustaki genel düzenine uymak suretiyle ziyaretçi kabul
edebilirler. Ancak soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma
evresinde hâkim veya mahkeme, soruşturmanın veya davanın selameti bakımından
tutuklunun ziyaretçi kabulünü yasaklayabilir veya bu hususta kısıtlamalar
koyabilir."
18. 5275 sayılı Kanun’un "Tutukluların
yükümlülükleri" kenar başlıklı 116. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
"(1) Bu Kanunun; yüksek güvenlikli kapalı
ceza infaz kurumları,...ziyaret, yabancı hükümlüleri
ziyaret, ziyaret ve görüşlerde uygulanacak esaslar, beden eğitimi, kütüphane ve
kurslardan yararlanma konularında 9, 16, 21, 22, 26 ilâ 28, 34 ilâ 53, 55 ilâ
62, 66 ilâ 76 ve 78 ila 88 inci maddelerinde düzenlenmiş hükümlerin tutukluluk
hâliyle uzlaşır nitelikte olanları tutuklular hakkında da uygulanabilir."
19. 22/7/2016 tarihli ve 23/7/2016 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 667 sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde
Kararname'nin (OHAL KHK'sı) "Soruşturma
ve kovuşturma işlemleri" kenar başlıklı 6. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (e) bendi şöyledir:
"e) Tutuklu olanlar, belgelendirilmesi
koşuluyla sadece eşi, ikinci dereceye kadar kan ve birinci derece kayın
hısımları ile vasisi veya kayyımı tarafından ziyaret edilebilir. Adalet
Bakanlığı ile Cumhuriyet başsavcılığının yetkileri saklıdır. Tutuklular
telefonla haberleşme hakkından ancak onbeş günde bir
ve bu bentte sayılan kişilerle sınırlı olarak on dakikayı geçmemek üzere
faydalanabilirler."
20. 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri
Hakkında Yönetmelik'in (Ziyaret Yönetmeliği) "Temel
ilkeler" kenar başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasının olay
tarihinde yürürlükte olan (d) bendi şöyledir:
"(d) Hükümlü ve tutuklular, bu
Yönetmelikte belirtilen yakınları ile haftada bir kez olacak şekilde, üçü
kapalı biri açık görüş olmak üzere görüşme yapabilir."
21. Ziyaret Yönetmeliği'nin 13/9/2017 tarihli ve 30179 sayılı
Resmî Gazete'de yayımlanarak değiştirilen "Temel ilkeler" kenar başlıklı
5. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi şöyledir:
"(d) Kurum idaresinin uygun göreceği bir
hafta açık görüş, ayın diğer haftaları kapalı görüş olmak üzere, hükümlü ve
tutuklular bu Yönetmelikte belirtilen yakınları ile haftada bir kez olacak
şekilde görüşme yapabilir."
22. Ziyaret Yönetmeliği'nin "Temel
ilkeler" kenar başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasına
eklenen, 18/8/2016 tarihli ve 29805 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren (e) bendi şöyledir:
"(e) Kurum mevcudu, güvenliği ve düzeni
dikkate alınmak suretiyle 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk
Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve
Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle
Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan, hükümlü ve tutuklular için ceza
infaz kurumlarındaki açık görüşler idare ve gözlem kurulu kararıyla iki ayda
bir yaptırılabilir."
23. Ziyaret Yönetmeliği'nin "Ziyaret gün ve saatleri"
kenar başlıklı 10. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Ziyaret günleri ve saatleri ile bir
hükümlü ve tutuklunun görüşebileceği ziyaretçi sayısı, kurumun fiziki yapısı ve
kapasitesi dikkate alınarak, kurumca belirlenir..."
24. Ziyaret Yönetmeliği'nin "Kapalı görüş" kenar
başlıklı 7. maddesi şöyledir:
"Kapalı görüş, hükümlü ve tutuklular ile
ziyaretçilerinin her türlü maddi temasının önlendiği, konuşulanların hazır
bulunan görevli tarafından işitilebilecek şekilde izlenebildiği ve ceza infaz
kurumu idaresinin bu iş için tahsis ettiği özel bölümde yapılan
görüşmelerdir."
B. Uluslararası Hukuk
25. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS/Sözleşme) "Özel ve aile hayatına saygı hakkı" kenar
başlıklı 8. maddesi şöyledir:
"(1) Herkes özel ve aile hayatına,
konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
(2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu
makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir
toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin
korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının
hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz
konusu olabilir."
26. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) göre özel hayata
saygı hakkı, özel bir sosyal hayat sürdürmeyi yani kişinin sosyal kimliğini
geliştirme hakkı anlamında bir özel hayatı
güvence altına almaktadır. Bu yönü ile birlikte değerlendirildiğinde bahsi
geçen hak, ilişki kurmak ve geliştirmek üzere çevresinde bulunanlarla temas
kurma hakkını da içermektedir (Özpınar/Türkiye,
B. No: 20999/04, 19/10/2010, § 45; Oleksandr Volkov/Ukrayna, B. No: 21722/11,
9/1/2013, §§ 165-167; Niemietz/Almanya, B. No: 13710/88, 16/12/1992, §
29).
27. AİHM'e göre hükümlü ve tutuklular
Sözleşme kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak
sahiptirler (Hirst/Birleşik Krallık (No. 2), [BD], B. No:
74025/01, 6/10/2005, § 69).
28. AİHM'e göre suçun mahiyeti haklı
gösteriyorsa bir tutuklunun özel bir hapishane rejimine veya sınırlayıcı
ziyaret düzenlemelerine tabi tutulması onun Sözleşme'nin 8. maddesi
kapsamındaki hakkına müdahale teşkil eder ancak kendiliğinden bu hakkın ihlali
anlamına gelmez (Vlasov/Rusya, B. No: 78146/01, 12/6/2008, §
123).
29. AİHM, ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonucu
olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi güvenliğin ve düzenin
korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda
mahkûmların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebileceğini kabul etmiştir.
Ancak bu durumda dahi hükümlü ve tutukluların haklarına yönelik herhangi bir
sınırlama makul ve ölçülü olmalıdır (Silver
ve diğerleri/Birleşik Krallık, B. No: 5947/72 ..., 25/3/1983, §§
99-105).
30. AİHM'e göre hükümlü ve
tutukluların özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, ceza infaz
kurumu idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam
ettirecek önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır (Messina/İtalya (No. 2),
B. No: 25498/94, 28/9/2000, § 61; Ouinas/Fransa (k.k.), B. No: 13756/88, 12/3/1990; Kučera/Slovakya, B. No: 48666/99, 17/7/2007, §
127). Bu hakka getirilen sınırlamalar, suç ve düzensizliğin önlenmesi için
güvenlik nedeniyle uygulamaya konulmuş olsa da haklı bir gerekçeye dayanmalıdır
(Gülmez/Türkiye, B. No: 16330/02,
20/5/2008, § 46).
31. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Üye Devletlere Avrupa
Cezaevleri Kuralları Hakkında REC (2006) 2 sayılı tavsiye kararlarının hükümlü
ve tutukluların dış dünya ile ilişkilerine dair kısmı şöyledir:
"Dış Dünya ile İlişki
24.1. Mahpusların mümkün olabilen sıklıkta
mektup, telefon veya diğer iletişim vasıtalarıyla aileleriyle, başka kişilerle
ve dışarıdaki kuruluşların temsilcileriyle haberleşmelerine ve bu kişilerin
mahpusları ziyaret etmelerine izin verilmelidir.
24. 2 Devam etmekte olan bir ceza
soruşturması, emniyet, güvenlik ve düzeninin muhafaza edilmesi, suç
işlenmesinin önlenmesi ve suç mağdurunun korunması için gerekli görülmesi
halinde, haberleşme ve ziyaretlere kısıtlamalar konabilir ve izlenebilir. Ancak
adli bir merci tarafından konulan özel kısıtlamalar da dahil olmak üzere, bu
tür kısıtlamalar yine de kabul edilebilir asgari bir iletişime izin vermelidir.
24.3. Ulusal hukuk, mahpuslarla iletişim
kurması kısıtlanamayacak olan ulusal ve uluslararası kuruluşları
belirlemelidir,
24.4. Ziyaretler için yapılan düzenlemeler,
mahpuslara aile ilişkilerini mümkün olduğunca normal bir düzeyde sürdürmelerine
ve geliştirmelerine izin verecek bir tarzda olmalıdır.
24.5. Cezaevi yetkilileri, dış dünyayla
yeterli bir iletişim sürdürmelerinde mahpuslara yardım etmelidirler ve bunun
için onlara uygun destek ve yardım sağlamalıdırlar. ..."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
32. Mahkemenin 19/9/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru
incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi
Yönünden
33. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013, §§ 22-27) kararında
belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma
düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan
başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne
karar verilmesi gerekir.
B. Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
34. Başvurucu; tutuklu olarak bulunduğu süre boyunca kapalı
görüş hakkının haksız şekilde sınırlandırıldığını, görüş hakkının
sınırlandırılmasına ilişkin OHAL KHK'larında bir düzenleme olmadığını
belirtmiştir. Başvurucu; eşi ve üç çocuğu ile sağlıklı koşullarda
görüşemediğini ve ailesiyle sürdürülebilir bir ilişki kuramadığını, masumiyet
karinesi göz ardı edilerek gerçekleştirilen sınırlayıcı uygulama nedeniyle aile
hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
35. Bakanlık görüşünde; öncelikle uygulamanın 17/05/2018
tarihinde sonlandırıldığını, Ceza İnfaz Kurumundaki kapalı görüşlerin tekrar
haftada birolacak şekilde uygulanmaya başladığını
ifade etmiştir. Görüşte kapalı görüşlerin iki haftada bir yapılması yönündeki Ceza
İnfaz Kurumu kararının, 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü
sonrası yaşanan olağanüstü kapasite artışı nedeniyle personel başına düşen
hükümlü ve tutuklu sayısının artmasına bağlı olarak güvenlik önlemlerinin
arttırılması gerekliliğinden doğduğu belirtilmiştir. Ayrıca savunma hakkının
öncelikli olması nedeniyle avukat görüşlerinde aksama yaşanmaması için
tutukluların aileleriyle olan görüşlerinin iki haftada bir yapılması
kararlaştırıldığı vurgulanmıştır. Bakanlık görüşünde; söz konusu kararın, ceza
infaz kurumlarının güvenliği, düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesinin yanında
savunma hakkının zedelenmemesi gayesini taşıdığı da belirtilmiştir.
2. Değerlendirme
36. Anayasa'nın 20. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı
şöyledir:
"Herkes ... aile hayatına saygı
gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. ... aile hayatının gizliliğine
dokunulamaz."
37. Anayasa’nın 41. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"Aile, Türk toplumunun temelidir ...
Devlet, ailenin huzur ve refahı ... için
gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.
Her çocuk, ... yüksek yararına açıkça aykırı
olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme
hakkına sahiptir..."
38. Aile hayatına saygı hakkı Anayasa’nın 20. maddesinin birinci
fıkrasında güvence altına alınmıştır. Madde gerekçesi de dikkate alındığında
resmî makamların özel hayata ve aile hayatına müdahale edememesi ile kişinin
ferdî ve aile hayatını kendi anladığı gibi düzenleyip yaşayabilmesi gereğine işaret
edildiği görülmekte olup söz konusu düzenleme Sözleşme’nin 8. maddesi
çerçevesinde korunan aile hayatına saygı hakkının Anayasa’daki karşılığını
oluşturmaktadır (Murat Atılgan,
B. No: 2013/9047, 7/5/2015, § 22; Marcus Frank Cerny [GK], B. No: 2013/5126, 2/7/2015, § 36).
39. Anayasa'nın 19. maddesi gereğince hükümlü ve tutukluların
özel ve aile hayatının sınırlanması hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda
tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur. Öte yandan hükümlü ve
tutukluların özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, ceza infaz kurumu
idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam
ettirecek önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır. Nitekim Avrupa Konseyi
Bakanlar Komitesinin Üye Devletlere Avrupa Cezaevleri Kuralları Hakkında REC
(2006) 2 sayılı tavsiye kararlarında da hükümlü ve tutukluların aileleri, başka
kişiler ve dışarıdaki kuruluşların temsilcileri tarafından ziyaret edilmelerine
izin verilmesi gerektiği belirtilmiştir (Mehmet
Zahit Şahin, B. No: 2013/4708, 20/4/2016, § 36). Söz konusu tavsiye
kararında, koşulların oluşması ve gerekli görülmesi hâlinde ziyaretlere
kısıtlamalar konulabileceği ancak bu tür kısıtlamaların kabul edilebilir asgari
bir iletişime imkân tanıyacak nitelikte olması gerektiği ifade edilmiştir.
40. Bununla beraber bu yükümlülük yerine getirilirken ceza infaz
kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal sonuçlarının gözetilmesi
gerekmektedir. Bu bağlamda kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi ile özel
hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı arasında adil bir denge
sağlanmalıdır. Ancak ceza infaz kurumunda bulunmanın doğal sonucu olarak
idarenin tutuklu ve hükümlülerin özel ve aile hayatına müdahale konusunda
takdir yetkisinin daha geniş olduğu gözetilmelidir (Mehmet Koray Eryaşa, B. No:
2013/6693, 16/4/2015, § 89).
41. Belirli suçlardan hükümlü ve tutuklular için kapalı görüş
hakkının ilgili Cumhuriyet savcısının kararı doğrultusunda alınan idare ve
gözlem kurulu kararlarıyla sınırlandırılması aile hayatına saygı hakkına müdahale
oluşturmaktadır.
42. Anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen
koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 20. maddesini ihlal
edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve
somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma,
demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine aykırı
olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
43. Somut olayda hükümlü ve tutukluların yakınlarıyla iki haftada
bir görüşme yapabileceği şeklindeki düzenlemenin Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının 3/8/2016 tarihli karar ve talimatı doğrultusunda alınan İdare
ve Gözlem Kurulunun 28/7/2016 tarihli kararıyla yapıldığı anlaşılmaktadır.
Anılan kararlarda uygulamanın dayanağı olarak 5275 sayılı Kanun, ZiyaretYönetmeliği ve 667 sayılı OHAL KHK'sı
gösterilmiştir. İnfaz Hâkimliği de aynımevzuata
dayanarak ve İdare ve Gözlem Kurulunun karar gerekçelerini tekrarlayarak
başvurucunun itirazını reddetmiştir.
44. 5275 sayılı Kanun'un83. maddesinde, ziyaret hakkı olanlar
sayıldıktan sonrahükümlünün haftada bir ziyaret
edilebileceği genel kural olarak düzenlenmiştir.Kanun'un114.
maddesi ile soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının soruşturmanın selameti
bakımından tutuklunun ziyaretçi kabulünü yasaklayabileceği veya bu hususta
sınırlama getirebileceği belirtilerek tutuklular yönünden genel kurala istisna
getirilmiştir. 667 sayılı OHAL KHK'sının "Soruşturma
ve kovuşturma işlemleri" kenar başlıklı 6. maddesiyle ziyaret
hakkı düzenlenirken, Cumhuriyet başsavcılığının yetkileri saklı tutularak
Kanun'un 114. maddesinde tanımlanan yetkinin korunduğu görülmektedir. Kanun'da
ayrıca, ziyaretlerin kapalı ve açık görüş olarak yapılacağı hüküm altına
alınmakla yetinilmiş, görüşlere ilişkin koşul ve sürelerin Bakanlıkça
hazırlanan yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir. Bakanlık tarafından
çıkarılan ve başvuru tarihi itibariyle de yürürlükte olan Ziyaret
Yönetmeliği'nde Kanun'un haftada bir kez ziyaret yapılabileceği yönündeki
hükmüne uygun düzenleme yapılmıştır.
45. Başvuru konusu uygulamaya dayanak olan Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının kapalı görüşlerin iki haftada bir yapılmasına ilişkin kararında
5275 sayılı Kanun'un 114. maddesinde verilen ve 667 sayılı OHAL KHK'sı ile korunan
görüşlerin sınırlandırılmasına yönelik yetkiye dayanıldığı ancak bu durumun
ayrıntılı şekilde açıklanmadığı görülmüştür. Öte yandan ilgili kararda, ülke
genelinde uygulanan olağanüstü hâlden devam eden olağan dışı koşullardan bahsedilereksınırlamanın kanuni dayanakları gösterilmek
suretiyle güvenlik gerekçesine dayanıldığı ve sadece tutuklular yönünden geçici
bir tedbir öngörüldüğü dikkate alındığında, anılan yetkinin kullanımı için
Kanun'da öngörülen koşulların somut olayda oluştuğunun yeterli gerekçe ile
ortaya konulduğu kabul edilmelidir. Bu durumda Kanun'un 114. maddesinde
Cumhuriyet savcısına verilen yetkiye dayanılarak silahlı terör örgütüne üye
olmak suçundan tutuklu olan başvurucuya anılandüzenlemelerin
uygulandığı ve bu düzenlemelerin kanunla
sınırlama koşulunu karşıladığı sonucuna varılmıştır.
46. Öte yandan isnat edilen suçların ağırlığına göre tutuklu ve
hükümlülere tanınan birtakım hak ve imkânların farklılaşması doğaldır.
12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren
suçların ağırlığı, devam eden OHAL koşulları, Ceza İnfaz Kurumunun mevcudu ile
personel sayısı dikkate alındığında kamu düzenini, Ceza İnfaz Kurumu
güvenliğini ve soruşturmaların etkin bir şekilde yürütülmesinisağlama
amacıyla bir kısım suçtan tutuklu olanlar için kapalı görüş hakkının
sınırlandırılmasının meşru amaç taşıma koşulunu karşıladığı
değerlendirilmiştir.
47. Hükümlü ve tutukluların temel haklarına yapılan müdahalelere
gerekçe olarak gösterilebilecek makul nedenlerin somut olayın tüm koşulları
çerçevesi dâhilinde olaya özgü olgu ve bilgilerle gerekçelendirilmesi
gerekmektedir. Bunun yanı sıra yapılacak değerlendirmede kişinin itham edildiği
suçun ve tutuklama sebeplerinin de dikkate alınması gerekmektedir (Mehmet Zahit Şahin, § 63). Bu durumda
başvuru konusu olay bakımından yapılacak değerlendirmelerin temel ekseni,
müdahaleye neden olan idari makamlar ve derece mahkemelerinin kararlarında
dayandıkları gerekçelerin aile hayatına saygı hakkının kısıtlanması bakımından demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk
ve ölçülülük ilkesine uygun
olduğunu inandırıcı bir şekilde ortaya koyup koyamadığı olacaktır (Mehmet Zahit Şahin, § 64; Ahmet Temiz, B. No: 2013/1822, 20/5/2015,
§ 68).
48. Bu bağlamda başvuruya konu kapalı görüş hakkının
sınırlandırılmasını 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen askerî darbe
teşebbüsü ve sonrasındaki gelişmeler ile birlikte değerlendirmek gerekmektedir.
49. 15 Temmuz darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke
genelinde Cumhuriyet başsavcılıklarının talimatı ile darbe girişimiyle
bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY ile
bağlantılı olduğu değerlendirilen çok sayıda kişi hakkında soruşturma
başlatılmıştır. Bu soruşturmalar kapsamında başta Türk Silahlı Kuvvetleri,
emniyet ve yargı mensupları olmak üzere çok sayıda kamu görevlisi ve ayrıca
sivil kişi hakkında yakalama ve gözaltına alma tedbirleri uygulanmış; bu
kişilerin önemli bir bölümü mahkeme kararıyla tutuklanmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 51). Öte
yandan tutukluların ve hükümlülerin güvenliğini ve muhafazasını sağlamakla
görevli ceza infaz koruma memurlarının ve jandarma personelinin bir kısmı,
ayrıca gerektiğinde tutukluların güvenliğinin sağlanmasında
görevlendirilebilecek olan emniyet görevlilerinin önemli bir bölümü terör
örgütleri ile olan ilgileri nedeniyle kamu görevinden çıkarılmış veya
uzaklaştırılmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri,
§ 57).
50. FETÖ/PDY üyeliği suçlamasıyla tutuklu olan başvurucu 667
sayılı OHAL KHK'sının 6. maddesinde tahdidi olarak sayılan aile fertleri ile
mevzuatta açıkça öngörülen koşullarda görüşebilmektedir. Görüş hakkının
kullandırılmadığına ya da tamamen kaldırıldığına ilişkin bir iddiası bulunmayan
başvurucunun, Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunduğu 7 ay 12 günlük
sürede üç kez açık görüş ve on iki kez de kapalı görüş hakkından
yararlandırıldığı görülmektedir. Başvurucunun bu görüşlerde eşi, üç çocuğu,
annesi, babası, kardeşleri ve kayınvalidesi ile görüşebildiği, dolayısıyla aile
fertleriyle doğrudan temasını sürdürme imkânından yararlandığı anlaşılmaktadır.
51. Ziyaret Yönetmeliği'nin 10. maddesinde de ziyaret günleri ve
saatleri ile hükümlü ve tutuklunun görüşebileceği ziyaretçi sayısının kurumun
fiziki yapısı ve kapasitesi dikkate alınarak ilgili ceza infaz kurumlarınca
belirleneceği düzenlenmektedir. 15 Temmuz 2016 tarihli darbe teşebbüsü sonrası
terör örgütüyle ilgili soruşturma ve kovuşturmalar nedeniyle artan tutuklu
sayısına rağmen personel sayısının azalması dikkate alındığında, darbe
teşebbüsünden sonra artan soruşturmaların etkin bir şekilde yürütülmesi
amacıyla ceza infaz kurumlarında ziyaretçilere yönelik alınan tedbirlerin ve
geçici sınırlandırmaların olağanüstü koşulardan doğan acil bir ihtiyaç olarak
ortaya çıktığı görülmektedir. Bu bağlamda isnat edilen suçların ağırlığı ve
sayısı artan soruşturmaların selameti gözönüne alınaraktutuklular hakkında getirilen birtakım
sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk koşuluna
aykırılık oluşturmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca silahlı terör örgütüne üye olmak
suçundan tutuklanan başvurucunun kapalı görüş hakkına getirilen sınırlamanın,
görüşme hakkını ortadan kaldırmayan geçici bir tedbir olması ve yakınlarıyla
temasını sürdürebilecek şekilde uygulandığı hususları gözetildiğinde makul
olduğu değerlendirilmektedir.
52. Tüm bu hususlar gözönüne
alındığında OHAL koşullarının gerektirdiği kamu düzeninin korunması ihtiyacı
ile soruşturmaların etkin bir şekilde yürütülmesini ve Ceza İnfaz Kurumu
güvenliğini sağlama amaçları doğrultusunda -isnat edilen suçun ağırlığı da
dikkate alınarak- başvurucunun aile fertleriyle olan ilişkisinin sürdürülmesini
engellemeyen kapalı görüş hakkının sınırlandırılması şeklindeki söz konusu müdahalede,
kamu makamları tarafından güdülen meşru amaç ile başvurucunun bireysel yararı
arasında adil bir dengenin kurulduğu, demokratik toplumda gerekli olan
müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır.
53. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasına göre Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemez olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını
temellendiremediği, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken
hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya
müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama
şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
54. Açıklanan gerekçelerle bir ihlalin bulunmadığı açık olan
başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA, 19/9/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.