TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
OSMAN YALÇIN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/27438)
|
|
Karar Tarihi: 12/2/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Murat GÜVEN
|
Başvurucu
|
:
|
Osman YALÇIN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının, gözaltındaki bazı muameleler nedeniyle kötü
muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 8/6/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekli ile Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
A. Genel Bilgiler
8. Türkiye 15/7/2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle
karşı karşıya kalmış, bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü
hâl ilan edilmesine karar verilmiş ve olağanüstü hâl bugüne kadar birçok kez
uzatılmıştır. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak-
bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden
ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet
Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu
değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve
diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).
9. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe
girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile
FETÖ/PDY'nin kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık,
ticaret, sivil toplum ve medya gibi farklı alanlardaki yapılanmasına yönelik
olarak Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından soruşturmalar yürütülmüş; çok
sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri uygulanmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 51, Mehmet Hasan Altan (2) [GK], B. No:
2016/23672, 11/1/2018, § 12).
B. Başvurucuya İlişkin
Süreç
10. Anılan süreçte darbe teşebbüsü kapsamında Özel Kuvvetler
Komutanlığında (ÖKK) gerçekleşen faaliyetlerinin
de soruşturma konusu edildiği anlaşılmaktadır.
11. ÖKK'da astsubay olarak görev yapmakta olan başvurucu, Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığınca anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme
suçu hakkında yürütülen bir soruşturma kapsamında 27/7/2016 tarihinde gözaltına
alınmıştır.
12. Başvurucunun ifadesi 3/8/2016 tarihinde Gölbaşı Cumhuriyet
Başsavcılığında alınmıştır.
13. Başvurucunun sorgusu Gölbaşı Sulh Ceza Hâkimliğince 3/8/2016
tarihinde yapılmıştır.
14. Başvurucu Gölbaşı Sulh Ceza Hâkimliğince yapılan sorgusunun
ardından 3/8/2016 tarihinde anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme
suçundan tutuklanmıştır.
15. Başvurucu tutuklama kararına itiraz etmiş, itirazı inceleyen
Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliği tutuklama kararının yerinde olduğu gerekçesiyle
itirazı 18/8/2016 tarihinde reddetmiştir.
16. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 15/12/2016 tarihli
iddianamesi ile başvurucunun anayasal
düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçunu işlediğinden bahisle
cezalandırılması istemiyle Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) kamu
davası açmıştır.
17. Başvurucu devam eden süreçte tahliye talebinde bulunmuş,
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi 23/5/2017 tarihli karar ile talebi reddetmiştir.
18. Başvurucu, anılan karara karşı Ankara 15. Ağır Ceza
Mahkemesine itiraz etmesine rağmen itirazdan herhangi bir sonuç alamadığını
belirterek 8/6/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
19. Mahkeme yargılamanın 28/10/2017 tarihli duruşmasında
başvurucunun tahliyesine karar vermiştir.
20. Mahkeme 8/4/2019 tarihinde yaptığı duruşmada başvurucunun
üzerine atılı suçu işlediğine dair mahkûmiyetine yeter, her türlü şüpheden
uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, yüklenen suçun başvurucu
tarafından işlendiği sabit olmadığından bahisle anayasayı ihlal, yasama
organına karşı suç, Hükûmete karşı suç ve silahlı terör örgütüne üye olma
suçlarından beraatine karar vermiştir.
21. Başvurucu suçu işlemediğinin sabit olduğu yönünde karar
verilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf talebinde bulunmuştur.
22. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla
istinaf aşamasında derdesttir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
23. Mahkemenin 12/2/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
24. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve masraflarını
karşılayacak geliri olmadığını beyan ederek adli yardım talebinde bulunmuştur.
25. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
B. Tutuklamanın Hukuki
Olmadığına İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
26. Başvurucu, isminin darbe teşebbüsüne katılan bir albaydan el
geçirilen listede çıkmasının iradesi dışında olduğunu ve darbe teşebbüsüyle
hiçbir ilgisi olmadığını belirterek hakkında kuvvetli suç şüphesi olmadan
tutuklanmasının kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını ihlal ettiğini iddia
etmiştir.
27. Bakanlık görüşünde; başvurucu hakkında verilen tutuklama
nedenlerinin olgusal temellerinin bulunduğu, bu sonuca varmasının keyfî ve
temelsiz olmadığı değerlendirilmiştir. Ayrıca başvurucu hakkında Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede başvurucu ile ilgili
değerlendirmelere de detaylı yer verildiği, bu nedenle tutuklamanın hukuki
olduğu belirtilmiştir.
2. Değerlendirme
28. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak
ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek
ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincillik
niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle
olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403,
26/3/2013, §§ 16, 17).
29. Somut olayda Mahkemenin başvurucu tarafından başvuru formuna
ek olarak sunulan ve bu itibarla ihlal iddiasına dayanak olarak gösterilen
23/5/2017 tarihli ara kararı ile dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda
başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir. Anılan karara karşı
itiraz yolu açık olup bu husus, kararda açıklanmış ve karara karşı tebliğ
tarihinden itibaren yedi gün içinde Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz
yoluna başvurulabileceği belirtilmiştir.
30. Başvurucu, anılan tutukluluğun devamı kararına itiraz
ettiğini fakat itirazının sonuçsuz kaldığını ileri sürmüştür.
31. Tüketilmesi gereken başvuru yollarının ulaşılabilir olması
yanında telafi kabiliyetini haiz olması ve tüketildiğinde başvurucunun
şikâyetlerini gidermede makul başarı şansı tanıması gerekir. Dolayısıyla
mevzuatta bu yollara yer verilmesi tek başına yeterli olmayıp uygulamada da etkili
olduğunun gösterilmesi ya da en azından etkili olmadığının kanıtlanmamış olması
gerekir (Ramazan Aras, B. No:
2012/239, 2/7/2013, § 29). Özellikle daha önce birçok kez tutukluluğun devamı
kararlarına itiraz edilmiş ve sonuç alınamamışsa somut olayın koşulları
gözetilerek en son verilen tutukluluğun devamı kararına itiraz edilmediği,
dolayısıyla başvuru yollarının tüketilmediği gerekçesiyle başvurunun
reddedilmemesi de mümkündür (Serdar Ziriğ
[GK], B. No: 2013/7766, 2/7/2015, § 27).
32. Başvuru konusu olay dikkate alındığında yargılamayı yapan
Mahkemece hakkında verilen tutukluluğun devamı kararlarından hiçbirine karşı
-bireysel başvuruda bulununcaya kadar- itiraz yoluna gittiği tespit edilmeyen
başvurucu yönünden başvuru yollarının tüketilmesi kuralına istisna tanınmasını
gerektiren bir durumun olmadığı görülmektedir.
33. Başvurucunun iddiasında belirttiği gibi tutukluluğun devamı
kararına itiraz etmesi fakat ilgili yargı mercilerince itirazı hakkında bir
karar verilmemesi söz konusu ise başvuru yollarının tüketildiğinin kabul
edilmesi gerekir. Ancak bu durumda başvurucu -en azından- hakkında verilen
tutukluluğun devamı kararına itiraz ettiğine ilişkin belgeleri Anayasa
mahkemesine sunmalıdır. Başvurucunun söz konusu karara itiraz ettiği ve bu
itirazının karara bağlanmadığı yönündeki iddiası yönünden denetime elverişli
hiçbir bilgi ve belge sunmaması durumunda başvurunun başvuru yollarını tüketmek
veya bunlardan sonuç alamadığını ortaya koymak yükümlülüğünü yerine getirdiği
kabul edilemez. Somut olayda başvurucu, hakkında verilen 23/5/2017 tarihli
tutukluluğunun devamı kararına itiraz ettiğine dair hiçbir bilgi ve belge
sunmamıştır. Bu kapsamda itiraz dilekçesinin bir örneği, ceza infaz kurumunun
dilekçeyi gönderme üst yazısı gibi bir belgenin olduğu dahi belirtilmemiştir.
UYAP üzerinden yapılan incelemede de başvurucunun söz konusu karara yönelik
olarak itirazda bulunduğuna dair bir kayda rastlanmamıştır. Bu durumda başvuru
yollarının tüketilmesi bağlamında özen yükümlülüklerini yerine getirdiği
söylenemez.
34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Gözaltında Kötü
Muameleye Maruz Kalındığına İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
35. Başvurucu gözaltına alındıktan tutuklanıncaya kadar geçen
zamanda kendisine yapılan bazı uygulamalar nedeniyle kötü muamele yasağının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
36. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa
Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının
tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini
öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak
iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara
sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni
göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek,
B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
37. Bireyin bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı ve
Anayasa'nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna
ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde etkili bir soruşturma
yapılması gerekmektedir. Bu soruşturma, sorumluların belirlenmesini ve
cezalandırılmasını sağlamaya da elverişli olmalıdır (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 25).
38. Devletin sahip olduğu etkili soruşturma yükümlülüğü
kapsamında, işkence veya kötü muameleyi gösteren yeterli kesin belirtiler
mevcut olduğunda -kişilere müdahale üçüncü kişilerden gelmiş olsa dahi- şikâyet
ya da ihbarda bulunulmadığında bile resen soruşturma açılmasının sağlanması
gerektiği açıktır (Tahir Canan, §
25).
39. Başvuruya konu olayda başvurucu, genel olarak insani olmayan
gözaltı koşullarında kasti bir şekilde tutulduğunu ve gözaltı süresince kamu
görevlileri tarafından kötü muameleye maruz bırakıldığını ileri sürmektedir.
İddialar bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun yakalandığı andan
itibaren kamu görevlilerinin kendisine kötü muamelede bulunduğundan şikâyetçi
olduğu görülmektedir. Bu kapsamda başvurucu, gözaltında tutma koşullarının
yetersizliğinden bahsetmişse de maruz kaldığını ileri sürdüğü kötü muamelenin
kamu görevlilerinin kasıt ve/veya ihmalinden mi yoksa salt tutulma
koşullarından mı kaynaklandığını açıkça belirtmemiştir. Dolayısıyla söz konusu
iddiaların Anayasa Mahkemesince doğrudan incelenebilmesi için yeterli bilgi ve
belge bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda somut olayın koşullarının
başvurucunun anılan iddialarının kamu görevlilerinin kasıt ve/veya ihmalinden
kaynaklanıp kaynaklanmadığına dair adli ve/veya idari bir soruşturmayla ortaya
konması gerekmektedir. Başvurucunun anılan iddialarını herhangi bir adli
ve/veya idari bir merciye ilettiğine dair bilgi veya belge sunmadığı da
gözetildiğinde hukuk sisteminde mevcut yargısal yolları tüketmeksizin bireysel
başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Alparslan Altan [GK], B. No: 2016/15586,
11/1/2018, § 183).
40. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. 1. Tutuklamanın hukuki olmamasından dolayı kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 12/2/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.