TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GÜLİZAR GÖKMEN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/27471)
|
|
Karar Tarihi:15/9/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Cafiye Ece YALIM
|
Başvurucu
|
:
|
Gülizar GÖKMEN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru; delil toplanması talebinin reddedilmesi,
delillerin hatalı değerlendirilmesi sonucu haksız şekilde mahkûmiyet hükmü
verilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 7/6/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. 1996 doğumlu olan başvurucu, olayların geçtiği tarihte
Manisa'nın Turgutlu ilçesinde ikamet etmektedir.
9. 2/9/2014 tarihinde suça sürüklenen çocuk M.Ş. ile
birlikte yaşları küçük olan Y., H., O., E. isimli mağdurlardan tehdit ve cebir
yoluyla toplamda 150 TL para aldığı iddiasıyla başvurucu hakkında Turgutlu
Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) soruşturma başlatılmıştır.
10.M.Ş., Cumhuriyet savcısı tarafından müdafii huzurunda
alınan ifadesinde özetle şunları beyan etmiştir.
"... Olay günü mahalleden
Gülizar, C. ve kardeşim ile birlikteyken Gülizar bizi zorla çarşıya götürdü.
Çarşıda gezerken Gülizar mağdurları yanımıza çağırdı. Mağdurlara '25 kuruşunuz
var mı' diye sordu. Gülizar çocuklardan paralarını almak için ''paranız varsa
verin yoksa sizi delik deşik ederim'' dedi. Biz Gülizar'a parayı alma dedik
ancak bizi dinlemedi. Çocuk cebinden cüzdanını çıkardı, 25 kuruş verecekti
ancak Gülizar cüzdanı isteyince C. de cüzdanı çocuktan alarak Gülizar'a verdi.
Bütün parayı Gülizar aldı. Gülizar parayı aldıktan sonra yürüyün gidin dedi. Kardeşim,
ben ve C. olaya karışmadık. Tüm parayı Gülizar tek başına harcadı. Mağdurlardan
biri Gülizar'a direnecekti ancak Gülizar çocuğa ''çek elini'' dedi. Gülizar'da
ya da bizde bıçak yoktu. Çocuklardan birisi Gülizar'ın aldığı parayı geri
isteyince Gülizar çocuğu korkutmak için C.'e bıçağı çıkar dedi ancak C. de
bıçak yoktu. Ben mağdurların hiçbirine dokunmadım..."
11. Cumhuriyet savcısı, Manisa Ruh Sağlığı ve
Hastalıkları Hastanesinden (Hastane) başvurucu hakkında rapor düzenlenmesini
istemiştir. 17/11/2014 tarihli raporda başvurucunun "yağma suçuna karşı
olay ile rahatsızlık arasında tam bir bağlantı kurulamadığı için cezai
ehliyetinin tam olduğu" görüşü bildirilmiştir.
12. Başsavcılıkça 19/10/2015 tarihli iddianame ile
başvurucu hakkında yağma suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açılmıştır.
İddianamede mağdur beyanlarına, şüphelilerin savunmasına ve kamera kayıtlarına
dayanıldığı açıklanmıştır. 19/10/2015 tarihli iddianamenin ilgili kısmı
şöyledir:
"...Şüpheli Gülizar Gökmen'in
Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinden düzenlenen 17/11/2014 ve
30/09/2015 tarihli raporlarında yağma suçuna karşı olay ile rahatsızlık
arasında bir bağlantı kurulamadığı için Cezai ehliyetinin tam olduğunun
bildirildiği,
İstanbul Adli Tıp Kurumunun 09/10/2015
tarihli raporunda; şüphelinin cezai sorumluluğunu müessir ve kişide şuur ve
harekat serbestisini ortadan kaldıracak veya azaltacak mahiyet ve derecede
herhangi bir akıl hastalığı ve zeka geriliği saptanmadığı, şüphelinin mezkur
suçu işlediği sırada fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak etme ve bu fiil
ile ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini ortadan kaldıracak
boyutta bir akli arızanın içinde olduğuna delalet edecek herhangi bir tıbbi
bulgu ve belgeye rastlanılmadığı, bu duruma göre şüphelinin 05/09/2014
tarihinde sanığı bulunduğu suça karşı cezai sorumluluğunun tam olduğunun tespit
edildiği,
Yapılan soruşturma, mağdur beyanları,
şüpheli savunması, kamera kayıtları ve tüm dosya kapsamı birlikte
değerlendirildiğinde, şüphelinin olay tarihinde diğer SSÇ'ler ile fikir ve
eylem birliği içerisinde hareket ederek mağdurlara karşı üzerine atılı yağma
suçunu işlediği anlaşılmış olmakla,
Şüphelinin yargılamasının yapılarak,
eylemine uyan yukarıda yazılı sevk maddesi gereğince
cezalandırılmasına..."
13. Turgutlu Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) yapılan
yargılamada başvurucu; müdafii eşliğinde yaptığı savunmasında zorla para
aldığını kabul etmediğini, çocuklardan para alıp almadığını hatırlamadığını
ifade etmiştir.
14. Hastaneden 17/11/2014 ve 25/6/2015 tarihlerinde
alınan iki raporda başvurucunun ceza ehliyetinin tam olduğu bildirilmiştir.
Mahkemece Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Dairesinden (Adli Tıp Kurumu) de
rapor istenmiş, 9/10/2015 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda da başvurucunun
"cezai sorumluluğunu azaltacak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl
hastalığı ve zeka geriliği saptanmadığı, işlediği suça karşı cezai
sorumluluğunun tam olduğu kanaatine varıldığı" bildirilmiştir.
15. Başvurucu, her ne kadar Hastane raporlarında ve Adli
Tıp Kurumu raporunda suç tarihi itibarıyla ceza ehliyetini etkileyecek herhangi
bir durumun bulunmadığı belirtilip ceza ehliyetinin tam olduğu kabul edilmişse
de daha önce başka suçlardan hakkında yapılan yargılamalarda da alınmış
raporlarının bulunduğunu ve anılan raporlarda ceza ehliyetinin olmadığının
tespit edildiğini belirterek Mahkemeden ceza ehliyeti hususunda yeniden
araştırma yapılmasını talep etmiştir.
16. Mahkemece başvurucunun talebi reddedilmiştir.
Mahkemenin başvurucu hakkında yeniden rapor alınması talebinin reddine dair
kararı şöyledir:
"Dosya içerisinde bulunan
09/10/2015 tarihli ATK 4. İhtisas Dairesinden alınan raporda, suç tarihinde
sanığın işlediği iddia edilen yağma suçu yönünden yapılan değerlendirmede,
sanığın ceza sorumluluğunun tam olduğu yönünde sonuç ve kanaat bildirildiği,
raporun ATK'nun ilgili ihtisas dairesinden alınmış olmasının yanında, sanık
müdafi tarafından da dile getirilen ve sanıkta bipolar bozukluk bulunduğuna
ilişkin tespite yer veren raporlarda dahil olmak üzere dosyanın tetkiki başlığı
altında 18 kalem olarak değerlendirmelerin yapıldığı, bu değerlendirmeler
içerisinde sınır zeka potansiyeli, bipolar afektif bozukluk, remisyonda tanısı,
epilepsi, kişilik bozukluğu, engellilik raporu vs. şeklinde tanıların konulduğu
raporların ve sanıkta var olduğu belirtilen patolojilerin irdelenerek raporun
düzenlendiği anlaşılmakla, yeniden rapor aldırılması yönündeki sanık müdafi
talebinin reddine oybirliğiyle karar verildi."
17. Mahkemece İlçe Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılarak
başvurucunun sosyal, ekonomik durumu ve kişiliği hakkında bilgi verilmesi
istenmiş, İlçe Emniyet Müdürlüğünden gelen yazı cevabında başvurucunun
görevlilerce bilinen şahıslardan olduğu, on dört adet suç kaydının olduğu, bu
suçlardan dördünün yağma, birinin kapkaç ve ikisinin de hırsızlık olduğu,
kendisinin bayan olmasına rağmen saçı ve giyim tarzıyla erkeksi görünüm vermeye
çalıştığı, çevrede erkek Güzi olarak bilindiği, çevresinin sabıkalı ve
suç işlemeye meyilli kişilerden oluştuğu bildirilmiştir.
18. Mahkeme 18/12/2015 tarihinde başvurucunun 5 kez 4 yıl
hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Gerekçeli kararın ilgili
kısmı şöyledir:
"...Bu dosya yönünden Adli Tıp
Kurumu Başkanlığı 4.İhtisas Kurulu'nun 09/10/2015 tarih ve 2015/4400 sayılı
raporunda, "dosyanın tetkiki " başlıklı bölümün 18 madde halinde
düzenlendiği, bu maddelerde sanığın daha önce tedavi gördüğü, sağlık
kuruluşlarınca tespit edilip, raporlara yansıyan sanık müdafiinin vurguladığı,
bipolar bozukluk ve akıl hastalığı tanıları da dahil olmak üzere birçok
patolojik bulguya değinilinerek (epilepsi, mentaldertasyon, ilaç kullanımı,
davranış bozukluğu, sınır zekavs.) tüm raporlarınirdelendiği, ayrıca mevcutlu
olarak gönderilen sanık muayene edilerek düzenlenen bu raporun sonuç kısmında,
sanığın cezai sorumluluğunu müessir ve kişide şuur ve harekât serbestîsini
ortadan kaldıracak veya azaltacak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl
hastalığı ve zekâ geriliği saptanmadığının ve sanığın mezkûr suçu işlediği
sırada fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak etme ve bu fiil ile ilgili
olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini ortadan kaldıracak boyutta bir
akli arızanın içinde olduğuna delalet edecek herhangi bir tıbbi bulgu ve
belgeye rastlanmadığının ve sanık Gülizar Gökmen’in[başvurucu] 02.09.2014 tarihinde
bulunduğu suça karşı cezai sorumluluğunun tam olduğunun bildirildiğinin
anlaşılması karşısında, dosyadaki mevcut ATK 4.İhtisas Dairesinden alınan
raporun yetkili ve ehil resmi kuruluştan sanık muayene edilerek ve daha önce
hakkında yapılan tedaviler ile tespit edilenbulgular irdelenerek suç
tarihindeki atılı eylemlere ilişkin olarak düzenlenmiş olması karşısında
yeterli kabul edilerek sanık hakkında yeniden rapor aldırılması yönünde
taleplerin reddine karar verilmiştir...
...sanığın mağdurlardan para istemesi ve
mağdurların ilk önce para vermeyi kabul etmemeleri karşısında TCK nun 148.
maddesi anlamında bir malı teslim etmeye veya vermeye mecbur kılma kapsamında
kabul edilecek şekilde önce "vermezseniz sizi delik deşik ederim"
şeklinde tehdit içeren söz kullanmış olması ve mağdurların yine para vermek
istememeleri üzerine bu defa sanki yanında duran diğer s.s.çocuklarda bıçak
varmış kanaati uyandırarak mağdurların üzerinde korku ve endişe yaratarak para
vermeye zorlamayı yönelik olarak"bıçağı ver" şeklinde beyanda
bulunması ve sonucunda çocuklardan para alması şeklinde gerçekleşen eylemin TCK
nun 148. maddesinde düzenlenen yağma suçunu oluşturduğu kabul edilip, buna göre
uygulama yapılmıştır.
Kovuşturma aşamasında mağdurlardan
alınan paranın sanık Gülizar tarafından iade edilmesi karşısında, sanık
hakkında etkin pişmanlık hükümleri uygulanması gerekmiştir.
...
Yukarıda değinilen yargısal içtihatlar
ve uygulama görüşleri ile sanıkların adli sicil kaydında birden çok sayıda
hüküm bulunması dikkate alınarak, durumlarının araştırılması için İlçe Emniyet
Müdürlüğü'ne yazılan müzekkereye verilen cevabi yazının sonuç kısmında özetle
"...sanığın görevlilerce bilinen şahıslardan olduğu, 14 adet suç kaydının
bulunduğu (4 adet yağma, 1 adet kapkaç, 5 adet kasten yaralama, 2 adet evde
hırsızlık, 1 adet özel belgede sahtecilik, 1 adet kullanmak için uyuşturucu
madde bulundurmak), kendisinin bayan olmasına rağmen saç traşı ve giyim
tarzıyla erkeksi görünüm vermeye çalıştığı ve çevrede "erkek Güzi "
lakabıyla bilindiği ve tanındığı, çevresinin suç kaydı bulunan sapıkalı ve suça
mehilli insanlardan oluştuğu, çevresiyle iyi geçinen insanlardan olmadığı,
geçimsiz biri olarak tanındığı.." ibaresine yer verildiği anlaşılmıştır.
Bu doğrultuda yapılan değerlendirmede,
sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası
etkileri dikkate alınarak, hakkında TCK.nun 62. Maddesindeki takdiri indirim
maddesinin uygulanmamasının hakkaniyete, ceza adaletine ve dosya kapsamına
uygun olacağı değerlendirilmiş ve uygulama buna göre yapılmıştır..."
19. Başvurucu; Adli Tıp raporları arasındaki çelişkinin
giderilmediğini, mahkûmiyet kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek
temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
20. Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 7/3/2017 tarihli kararı
ile hüküm onanmıştır.
21. Başvurucu 29/5/2017 tarihinde onama kararını
öğrendiğini bildirmiş, 7/6/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
22. Mahkemenin 15/9/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Silahların
Eşitliği İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
23. Başvurucu; ceza ehliyetine ilişkin yeniden rapor
alınması talebinin reddedildiğini, daha önce alınan raporlarda ceza ehliyetinin
olmadığının tespit edildiğini, raporlar arasında çelişki olduğunu belirterek
adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamında silahların
eşitliği ilkesi yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
25. Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes iddia,
savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir. Anayasa'nın anılan
maddesinde adil yargılanma hakkından ayrı olarak iddia ve savunma
hakkına birlikte yer verilmesi, taraflara iddia ve savunmalarını mahkeme önünde
dile getirme fırsatı tanınması gerektiği anlamını da içermektedir (Mehmet
Fidan, B. No: 2014/14673, 20/9/2017, § 37). Nitekim Anayasa
Mahkemesi de Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok
kararında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadıyla adil yargılanma hakkının
kapsamına dâhil edilen silahların eşitliği ilkesine Anayasa'nın 36.
maddesi kapsamında yer vermektedir. Bu itibarla anılan ilkenin adil yargılanma
hakkının kapsam ve içeriğine dâhil olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Anılan
ilkeye uygun yürütülmeyen bir yargılamanın hakkaniyete uygun olması mümkün
değildir (Mehmet Fidan, § 38).
26. Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının
usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan
birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve
savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip
olması anlamına gelir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, §
32). Silahların eşitliği ilkesi kapsamında yapılacak inceleme, başvuru konusu
yargılamanın bir bütün olarak adil olup olmadığının değerlendirilmesidir (Yüksel
Hançer, B. No: 2013/2116, 23/1/2014, § 19).
27. Kural olarak Anayasa Mahkemesinin görevi herhangi bir
davada bilirkişi raporu veya uzman mütalaasının gerekli olup olmadığına karar
vermek değildir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800,
18/6/2014, § 68). Kural olarak hâkim ya da mahkeme, bilirkişi incelemesi
yaptırmak zorunda olmadığı gibi bilirkişilerce hazırlanan raporlarla da bağlı
değildir. Derece mahkemesi, bilirkişi mütalaasına uymayan bir karar da
verebilir (Yahya Murat Demirel ve Hüsnü Barbaros Olcay, B. No:
2013/7996, 17/2/2016, § 54).
28. Yargılama makamları, yargılamanın taraflarının ileri
sürdüğü iddiaları ve gösterdikleri delilleri gereği gibi incelemek zorundadır.
Bununla birlikte belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve
gösterilmek istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi
esasen derece mahkemelerine aittir. Mevcut yargılamada geçerli olan delil sunma
ve inceleme yöntemlerinin adil yargılanma hakkına uygun olup olmadığını
denetlemek Anayasa Mahkemesinin görevi kapsamında olmayıp Anayasa Mahkemesinin
görevi başvuru konusu yargılamanın bütünlüğü içinde adil olup olmadığının
değerlendirilmesidir (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt
Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., B. No:
2013/1213, 4/12/2013, § 27).
29. Mahkemece başvurucunun ceza ehliyeti konusunda
yeniden rapor alınması talebi reddedilerek ret kararı gerekçelendirilmiştir.
Mahkeme gerekçeli kararında, Adli Tıp Kurumunun 9/10/2015 tarihli raporunun
"Dosyanın Tetkiki" başlıklı bölümün 18 madde hâlinde
düzenlendiği, bu maddelerde başvurucunun daha önce tedavi gördüğü sağlık
kuruluşlarınca tespit edilen ve raporlara yansıyan tüm teşhis ve tedavilerin
incelendiği değerlendirilmiştir. Mahkeme ayrıca başvurucunun mevcutlu
gönderilerek muayene edildiğini, başvurucuda akıl hastalığı ve zeka geriliğinin
tespit edilmediğini, daha önce sağlık raporları ile tespit edilen tüm bulguların
irdelenerek raporun ona göre oluşturulduğunu belirtmiştir. Mahkeme tüm bu
değerlendirmeleri yaptıktan sonra başvurucunun ceza sorumluluğunun tam olduğuna
dair raporlar nedeniyle yeniden rapor alınması yönündeki talebin reddine karar
verdiğini belirtmiştir.
30. Başvurucunun Adli Tıp Kurumunun raporuna karşı
itirazlarını sunma imkânı bulduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca yargılama sürecine
bir bütün olarak bakıldığında başvurucunun delillerini ve iddialarını sunma
fırsatı bulamadığına dair bir olguya rastlanmadığı dikkate alındığında
silahların eşitliği ilkesine yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu
anlaşılmaktadır.
31. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal
İddiaları
32. Başvurucu; delillerin hatalı değerlendirildiğini,
ceza ehliyeti olmadığı hâlde mahkûmiyet kararı verildiğini ileri sürmüştür.
33. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında,
kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel
başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu
kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
34. Somut olayda başvurucunun iddialarının ilk derece
mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet
olmadığına, esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu görülmektedir.
Yapılan yargılama sonucu verilen kararda bariz takdir hatası veya açık bir
keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilmemiştir.
35. Başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının
yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu
sonucuna varıldığından başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğine
ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA,
C. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 15/9/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.