logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Dilek Hatipoğlu ve Nurullah Çiftçi (2) [1.B.], B. No: 2017/30120, 18/10/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

DİLEK HATİPOĞLU VE NURULLAH ÇİFTÇİ BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2017/30120)

 

Karar Tarihi: 18/10/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

Raportör

:

Denizhan HOROZGİL

Başvurucu

:

1. Dilek HATİPOĞLU

 

 

2. Nurullah Çiftçi

Başvurucu Vekili

:

Av. Mikail DEMİROĞLU

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; ceza davasında başvurucuların (sanıkların) hazır bulunma talepleri reddedilerek ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya uzaktan katılımlarının sağlanması nedeniyle duruşmada hazır bulunma haklarının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma haklarının, tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle de kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucular katıldıkları bir basın açıklaması nedeniyle devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma suçundan 14/8/2015 tarihinde tutuklanmış ve haklarında aynı suçtan kamu davası açılmıştır. Yargılamayı yürüten Hakkâri 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 10/11/2015 tarihinde düzenlediği Tensip Tutanağı'nda başvurucuların beraber yargılandığı çok sayıdaki diğer tutuklu sanıkla birlikte -güvenlik açısından sakıncalı olmaması hâlinde- duruşma gününde ve saatinde duruşma salonunda hazır edilmesini istemiştir.

3. Yargılamanın ilk celsesinde personel sayısının yetersiz olması ve duruşmaya sevkinin güvenlik açısından sakıncalı olması nedeniyle sanıkların bizzat hazır edilemediğine ilişkin ceza infaz kurumunun cevap yazısı okunmuştur. Başvurucu Nurullah Çiftçi, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile hazır edilmiş ancak mahkemede bizzat hazır bulundurulduğunda savunma yapacağını belirterek savunmasını yapmamıştır. Başvurucu Dilek Hatipoğlu ise mahkemede bizzat hazır bulunmak istediğini ve duruşmaya SEGBİS'le katılmayı kabul etmediğini belirterek duruşmaya katılmamıştır. İlk celsede dosya kapsamında başvurucular ile birlikte yargılanan diğer sanıklardan ikisinin savunmaları alınmıştır. Mahkeme, güvenlik açısından sakıncası yoksa sanıkların yargılamanın ikinci celsesinde bizzat hazır bulundurulması için ceza infaz kurumuna yazı yazmıştır.

4. Yargılamanın ikinci celsesinde başvurucu Nurullah Çiftçi'nin güvenlik nedeniyle bizzat hazır edilemediğine ilişkin ceza infaz kurumunun cevap yazısı okunmuştur. Başvurucu Nurullah Çiftçi, SEGBİS yoluyla hazır edilmiş ve yine mahkemede bizzat hazır bulundurulduğunda savunma yapacağını belirterek savunmasını yapmamıştır. Başvurucu Dilek Hatipoğlu ise mahkemede bizzat hazır bulunmak istediğini ve duruşmaya SEGBİS'le katılmayı kabul etmediğini belirterek duruşmaya katılmamıştır. Mahkeme, ceza infaz kurumuna yazı yazılarak sanıkların bir sonraki celse bizzat hazır edilmelerinin istenmesine ve yazılacak yazıya Yargıtayın SEGBİS'e ilişkin bozma ilamının da eklenmesine karar vermiştir.

5. Yargılamanın üçüncü celsesinde başvurucu Nurullah Çiftçi yeniden SEGBİS yoluyla hazır edilmiş ancak bu kez savunmasını yapmıştır. Başvurucu Dilek Hatipoğlu ise duruşmada bizzat hazır edilmiş ve savunması alınmıştır. Bu celsede başvurucular dışında yedi sanığın savunması ve bir tanığın da beyanı alınmıştır. Ayrıca sanıklar hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 314. maddesinin (2) numaralı fıkrasının uygulanma ihtimaline binaen sanıkların ek savunmaları alınmıştır. Mahkeme, ceza infaz kurumuna yazı yazarak sanıkların bir sonraki celsede bizzat hazır edilmelerinin istenmesine ve yazılacak yazıya Yargıtayın SEGBİS'e ilişkin bozma ilamının da eklenmesine karar vermiştir.

6. Yargılamanın dördüncü celsesinde başvurucular bizzat hazır edilmiş ve önceki savunmalarını tekrar ettiklerini belirtmiştir. Bu celsede iki tanığın beyanı alınmış ve sanıklar hakkında 5237 sayılı Kanun'un 39. ve 214. maddesi ile 220. maddesinin (6) numaralı fıkralarının uygulanma ihtimaline binaen sanıkların ek savunmaları alınmıştır. Cumhuriyet savcısı esas hakkında mütalaasında sanıkların cezalandırılmasını talep etmiş, başvurucular ve müdafilerine diyecekleri sorulmuştur. Başvurucular, mütalaayı kabul etmediklerini belirterek önceki savunmalarını tekrar etmiş; sanık müdafileri ise esas hakkında mütalaaya karşı süre talep etmiştir. Mahkeme, sanık müdafilerine mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamaları için süre verilmesine ve ceza infaz kurumuna yazı yazılarak sanıkların bir sonraki celsede bizzat hazır edilmelerinin istenmesine karar vermiştir.

7. Yargılamanın beşinci celsesinde başvurucuların güvenlik nedeniyle bizzat hazır edilemediğine ilişkin ceza infaz kurumunun cevap yazıları okunmuştur. Başvurucular yargılamaya SEGBİS yoluyla katılmak istemediklerini belirttikleri için duruşmada hazır bulunmamışlardır. Bu celsede başvurucu müdafilerinin müvekkillerinin duruşma salonunda hazır edilmesini talep ettiğine dair dilekçeleri okunmuş ve bir gizli tanığın dinlenmesinden vazgeçilmiştir. Mahkeme, hazır bulunmayan başvurucuların son sözü yerine geçmek üzere önceki savunmalarını okumuş ve yargılamaya son vermiştir. Mahkeme 25/3/2016 tarihinde başvurucuların suç işlemeye tahrik suçundan 5 yıl, terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan 10 yıl hapis cezasıyla mahkûmiyetine karar vermiştir.

8. Başvurucuların duruşmalara SEGBİS aracılığı ile katılımının neden gerekli görüldüğü hususunda Mahkemenin gerekçeli kararında herhangi bir açıklama yer almamıştır. Başvurucular; celse aralarında Mahkemeye ilettikleri, duruşmada hazır bulunma talebini içeren dilekçelerinin dikkate alınmadığını, duruşmalarda bizzat hazır bulundurulmamaları nedeniyle savunma haklarını etkili bir şekilde kullanamadıklarını da belirterek hükme karşı kanun yollarına müracaat etmiştir.

9. Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 4/4/2017 tarihinde, suç işlemeye tahrik suçundan verilen mahkûmiyet hükümlerinin onanmasına karar vermiş ve bu suç yönünden hüküm kesinleşmiştir. Başvurucular nihai kararı 20/7/2017 tarihinde öğrendikten sonra 28/7/2017 tarihinde 2017/30120 ve 2017/32741 numaralı bireysel başvurularda bulunmuştur.

10. Yargıtay ayrıca başvurucular hakkında terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan verilen mahkûmiyet hükümlerini, eylemin silahlı terör örgütü üyesi olma suçunu oluşturacağından bahisle bozmuştur. Bozma sonrası yargılamanın tensip tutanağında Mahkeme, sanıkların -güvenlik açısından sakıncalı olmaması hâlinde- bir sonraki duruşma gününde ve saatinde duruşma salonunda hazır edilmesini istemiştir.

11. Bozma sonrası ilk celsede başvurucular, duruşmada bizzat hazır edilmemiş; yargılamaya SEGBİS yoluyla katılmak istemediklerini belirttikleri için duruşmada hazır bulunmamıştır. Bu celse başvurucular dışındaki beş sanığın bozmaya karşı diyeceği sorulmuştur. Mahkeme, sanıkların -güvenlik açısından sakıncalı olmaması hâlinde- bir sonraki duruşma gününde ve saatinde duruşma salonunda hazır edilmesini istemiştir.

12. Bozma sonrası yargılamanın ikinci celsesinde başvurucular, duruşmada bizzat hazır edilmemiş; yargılamaya SEGBİS yoluyla katılmak istemediklerini belirttikleri için duruşmada hazır bulunmamıştır. Bu celse Cumhuriyet savcısı esas hakkında mütalaasında sanıkların devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan cezalandırılmasını talep etmiştir. Mahkeme başvurucuların hazır edilmeleri hususunda şu şekilde bir ara kararı vermiştir:

"Mahkememizde yapılan yargılama sonucunda ilk derece mahkemesi olarak verilen kararın Yargıtay tarafından bozulduğu Yargıtay ilamından anlaşılacağı üzere bozma gerekçesinin bir fiilin olup olmamasına ilişkin olmadığı, iddianamede belirtilen fiillerle ilgili sadece suç niteliği yönünde tartışma yapılması gerektiği, yani iddianamede belirtilen bir kısım sanıkların basın açıklamasına izleyici olarak katılanların hukuki durumlarının tartışılması niteliğinde olduğu, Hakkari'nin ülkenin en güneydoğusunda olan il olduğu, yeryüzü şekilleri nedeniyle kış mevsiminin en sert geçen illerden biri olmasının yanında aşamalarda sanıkların hazır edilmesi için yazılan müzekkere cevaplarından anlaşılması üzerine güvenlik kuvvetlerine yapılan saldırılar nedeniyle güvenlik açısından da ayrıca sorun yaşandığı, bir kısım sanıkların uzunca süredir tutuklu olduğu, CMK'da sanığın isnat edilen suçlamayla ilgili açıklama yükümlülüğünün bulunmadığından yani susma hakkının da olması nedeniyle bu celse duruşma zaptının cezaevinde bulunan sanıklara tebliğ edilerek duruşmaya katılmak istemeleri yönünden mevcut durumun susma hakkı kapsamında değerlendirilebileceğinin sanıklara ihtarına..."

13. Bozma sonrası yargılamanın üçüncü celsesinde başvurucular, duruşmada bizzat hazır edilmemiş; yargılamaya SEGBİS yoluyla katılmak istemediklerini belirttikleri için duruşmada hazır bulunmamıştır. Bu celse bir gizli tanığın dinlenmesine karar verilmiştir.

14. Bozma sonrası 26/1/2018 tarihli dördüncü ve son celsede başvurucuların yokluğunda Mahkeme, başvurucuları ayrı ayrı terör örgütüne üye olma suçundan 11 yıl 3 ay hapis cezasına mahkûm etmiş ve tutukluluk hâllerinin hükümle birlikte devamına karar vermiştir. Mahkeme böylelikle bozma sonrası toplam dört celse yapmış ancak başvurucuların duruşmalara bizzat katılmak istemeleri ve SEGBİS'i kabul etmemeleri nedeniyle bu celselerin hiçbirinde başvurucuları hazır etmemiştir.

15. Başvurucuların duruşmalara SEGBİS aracılığı ile katılımının neden gerekli görüldüğü hususunda Mahkemenin gerekçeli kararında herhangi bir açıklama yer almamıştır. Başvurucular; celse aralarında Mahkemeye ilettikleri ve duruşmada hazır bulunma talebini içeren dilekçelerinin dikkate alınmadığını, duruşmalarda bizzat hazır bulundurulmamaları nedeniyle savunma haklarını etkili bir şekilde kullanamadıklarını da belirterek hükme karşı yeniden kanun yollarına müracaat etmiştir.

16. Yargıtay 8/4/2019 tarihinde başvurucuların temyiz itirazlarını reddetmiş ve mahkûmiyete ilişkin hükümlerin onanmasına karar vermiştir. Başvurucular nihai kararı 3/7/2019 tarihinde öğrendikten sonra 30/7/2019 tarihinde 2019/25795 ve 2019/25798 numaralı bireysel başvurularda bulunmuştur.

17. Kişi ve konu yönünden hukuki irtibat bulunması nedeniyle 2019/25795, 2019/25798 ve 2017/32741 numaralı bireysel başvuru dosyalarının 2017/30120 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine, incelemenin 2017/30120 numaralı dosya üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.

18. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Duruşmada Hazır Bulunma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

19. Başvurucular; yargılamanın başından beri tutuklu olmalarına rağmen esaslı duruşmalarda hazır edilmediklerini, son sözlerinin sorulmadığını ve yüz yüzelik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde, başvurucu Nurullah Çifçi'nin bizzat hazır bulunmadığı ve SEGBİS sisteminden yararlanılarak yapılan duruşmalarda başvurucuya duruşma salonundakileri net bir biçimde görebilme, söylenenleri duyabilme ve avukat yardımından yararlanmak suretiyle her türlü açıklamayı yapma ve hakkında ileri sürülen delillere itiraz edebilme imkânı sunulduğu, dava dosyasına erişimine yönelik herhangi bir kısıtlamanın olmadığı ifade edilmiştir. Ayrıca her iki başvurucu yönünden başvurucuların duruşmada hazır bulunma haklarından feragat edip etmediklerinin dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında genel olarak bireysel başvuru formlarında ileri sürdükleri iddiaları yinelemiştir.

20. Başvurucuların iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkı yönünden incelenmiştir.

21. Anayasa Mahkemesi, Şehrivan Çoban ([GK], B. No: 2017/22672, 6/2/2020) ve Emrah Yayla ([GK], B. No: 2017/38732, 6/2/2020) kararlarında duruşmada hazır bulunma hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir. Anayasa Mahkemesi bu kararlarda öncelikle kişilerin istemine aykırı olarak SEGBİS yoluyla duruşmaya katılmasının duruşmada hazır bulunma hakkına yönelik bir müdahale teşkil ettiğini tespit etmiştir. Bu müdahalenin kanunilik, meşru amaç ve ölçülülük yönünden inceleneceğini ifade etmiştir. Anılan kararlarda, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 196. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı ve müdahalenin usul ekonomisinin gerçekleştirilmesine yönelik meşru bir amaca dayandığı sonucuna ulaşmıştır (Şehrivan Çoban, §§ 72-104; Emrah Yayla, §§ 58-86).

22. Anılan kararlarda ölçülülük yönünden yapılan incelemede ise başvurucunun duruşmada hazır bulunma talebinin hangi zorlayıcı nedene dayalı olarak kabul edilmediğinin ortaya konulmaması ve başvurucuların SEGBİS yoluyla katıldığı celselerde esaslı işlemlerin yapılması nedeniyle müdahalenin gerekli olmadığı değerlendirilmiştir. Öte yandan 5271 sayılı Kanun'un 307. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, sanık hakkında verilecek cezanın bozmaya konu olan cezadan daha ağır olması hâlinde sanığın her hâlde dinlenmesi gerektiği düzenlenmiştir. Buna karşılık Yargıtayın bozma kararı sonrası başvurucular hakkında verilen ceza miktarı artmasına rağmen Mahkeme -başvurucuların duruşmaya SEGBİS yoluyla katılmak istememeleri hâlinde mevcut durumun susma hakkı kapsamında değerlendirileceği gerekçesiyle- sanıkları duruşmada hazır etmeksizin karar vermiştir.

23. Bu çerçevede somut olayda yukarıda anılan (bkz. §§ 21, 22) kararlarda yer alan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır.

24. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

Selahaddin MENTEŞ bu görüşe katılmamıştır.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

25. Başvurucular, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

26. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirildiği veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı gibi birtakım tedbirlerin uygulandığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak ise suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetiyle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (B.E., B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 34). Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (B.E., § 29).

27. Somut olayda başvurucular hakkındaki soruşturmanın 14/8/2015 tarihinde başladığı ve yargılama sürecinin 8/4/2019 tarihinde Yargıtay tarafından verilen onama kararı ile sonlandığı anlaşılmıştır. Başvuruya konu yargılama süreci incelendiğinde davanın iki dereceli bir yargılama sisteminde toplam 3 yıl 7 ay 24 gün sürdüğü, yargılama sürecinin bütünü dikkate alındığında başvurucuların haklarını ihlal edecek bir gecikme olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

28. Açıklanan gereklerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

29. Başvurucular, tutukluluğun makul süreyi aştığını ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde öncelikle başvurucuların olağan yargı yollarını tüketip tüketmediklerinin dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Bakanlık ayrıca şikâyetin esasına yönelik olarak ilk derece mahkemelerinin gerekçelerinde tutuklama şartlarına ilişkin ayrıntılı değerlendirmeler yapıldığına vurgu yapmıştır. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında genel olarak bireysel başvuru formlarında ileri sürdükleri iddiaları yinelemiştir.

30. Bir suç isnadına bağlı olarak tutuklulukla ilgili şikâyetleri içeren bireysel başvurunun hükümle birlikte verilen tutukluluğun devamı kararı sonrasında yapılması hâlinde tutukluluğun devamı kararına itiraz edilmemiş ise kararın verildiğinin öğrenildiği tarihten itibaren, itiraz edilmiş ise itiraz merciince verilen kararın öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir (Fırat İşgören, B. No: 2014/6425, 17/11/2016, § 34).

31. Somut olayda başvurucular, ilk derece mahkemesince 26/1/2018 tarihindeki hükümle birlikte verilen tutukluluğun devamı kararına itiraz ettiğine yönelik bir bilgi ve/veya belge sunmamıştır. Bu nedenlerle başvurunun ilk derece mahkemesinin nihai kararının başvurucular müdafilerine tefhim edildiği 26/1/2018 tarihinden itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir. Buna göre somut olayda 30/7/2019 tarihinde yapılan bireysel başvuruda süre aşımı olduğu sonucuna varılmıştır.

32. Açıklanan gerekçelerle kararın öğrenilmesinden itibaren otuz gün içinde yapılmayan bireysel başvurunun bu kısmının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

D. Diğer İhlal İddiaları

33. Başvurucuların duruşmada hazır bulunma haklarının ihlal edildiğine karar verildiğinden ifade özgürlüğü ile adil yargılanma hakkının çeşitli güvencelerinin ihlal edildiğine ilişkin diğer şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

III. GİDERİM

34. Başvurucular; ihlalin tespiti, yeniden yargılama ve 450.000 TL maddi tazminat ile 5.000.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

35. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği mahkemece yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

36. İhlalin niteliğine göre yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucuların manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir. Ayrıca başvurucuların uğradıklarını iddia ettikleri maddi zararla ilgili bilgi ve belge sunulmadığından maddi tazminat talepleri reddedilmiştir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

3. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE Selahaddin MENTEŞ'in karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

C. Kararın bir örneğinin duruşmada hazır bulunma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Hakkâri 2. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2017/272, K.2018/25) GÖNDERİLMESİNE,

D. 1.244,20 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 11.144,20 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

E. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 18/10/2022 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞIOY

1. Mahkemenin Sayın çoğunluğu tarafından başvurucunun adil yargılama kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkını ihlal edildiğine karar verilmiştir. Başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki çoğunluk kararına belirtilen gerekçelerle katılmadım.

2. Olay ve olgular mahkememizin gerekçeli kararında ayrıntılı olarak özetlenmiştir. Başvurucu hakkında; silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Hakkari 2.Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açılmıştır.

3. Mahkemece başvurucunun savunmasının SEGBİS sistemiyle alınmasına karar verilmiştir.

4. Başvurucu SEGBİS sistemiyle mahkemede hazır bulunarak savunmasını yapmıştır. Yargılamanın diğer celselerine de SEGBİS aracılığıyla katılmıştır. Esas hakkındaki savunmaya ilişkin savunmasını da SEGBİS aracılığıyla yapmıştır.

5. UYAP; teknolojik gelişmeleri kullanarak Adalet Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatının, bağlı ve ilgili kuruluşların, adli ve idari tüm yargı veya yargı destek birimlerinin donanım veya yazılım olarak iç otomasyonunu benzer şekilde bilgi otomasyonun sistemlerini kurmuş kamu kurum ve kuruluşları ile dış entegrasyonu sağlayan bir bilişim sistemidir. Elektronik imza alt yapısına uygun olarak geliştirilmiş merkezi bir bilgi sistemi kurulmuş bu sistemde yargı ve yargı destek birimleri arasında fonksiyonel tam entegrasyon sağlanmıştır. Sistemde elektronik imza rolleri bulunan hâkim, savcı, avukat, zabıt kâtibi, vatandaş yetkileri çerçevesinde her türlü bilgi belge sisteme aktarmakta sistemde aktif ve güvenli işleyişi sağlamaktadır. Daha önce yazışma ve ara kararı gerektiren bilgi ve belgeler e devlet sisteminden güvenli olarak doğrudan temin edilebilmektedir.

6. UYAP ile ilgili kanuni alt yapı başta 5271 sayılı Kanun (CMK) olmak üzere Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve ilgili bütün kanunlara ve yönetmeliklere düzenlemeler konularak sağlanmıştır. Bu bağlamda CMK’nın “Elektronik işlemler” kenar başlıklı 38/A maddesinde UYAP ile ilgili olarak (ayrıntılı hükümler içeren) şu düzenlemeye yer verilmiştir.

 “(1) Her türlü ceza muhakemesi işlemlerinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kullanılır. Bu işlemlere ilişkin her türlü veri, bilgi, belge ve karar, UYAP vasıtasıyla işlenir, kaydedilir ve saklanır.

 (2) Kanunlarda gösterilen istisnalar hariç olmak üzere, dosyalar güvenli elektronik imza kullanılarak UYAP’tan incelenebilir ve her türlü ceza muhakemesi işlemi yapılabilir.

 (3) Bu Kanun kapsamında fiziki olarak hazırlanması öngörülen her türlü belge ve karar elektronik ortamda düzenlenebilir, işlenebilir, saklanabilir ve güvenli elektronik imza ile imzalanabilir.

 (4) Güvenli elektronik imza ile imzalanan belge ve kararlar diğer kişi veya kurumlara elektronik ortamda gönderilir. Güvenli elektronik imza ile imzalanarak gönderilen belge veya kararlar, gerekmedikçe fiziki olarak ayrıca düzenlenmez ve ilgili kurum ve kişilere gönderilmez.

 (5) Elektronik imzalı belgenin elle atılan imzalı belgeyle çelişmesi halinde UYAP’ta kayıtlı olan güvenli elektronik imzalı belge geçerli kabul edilir.

 (6) Güvenli elektronik imza ile imzalanan belge ve kararlarda, mühürleme işlemi ile kanunlarda birden fazla nüshanın düzenlenmesini öngören hükümler uygulanmaz.

 (7) Zorunlu nedenlerle fiziki olarak düzenlenmiş belge veya kararlar, yetkili kişilerce taranarak UYAP’a aktarılır ve gerektiğinde ilgili birimlere elektronik ortamda gönderilir.

 (8) Elektronik ortamdan fiziki örnek çıkartılması gereken hallerde tutanak veya belgenin aslının aynı olduğu belirtilerek hâkim, Cumhuriyet savcısı veya görevlendirilen yetkili kişi tarafından imzalanır ve mühürlenir.

 (9) Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter.

 (10) Yargı birimlerinin ihtiyaç duyduğu nüfus, tapu, adlî sicil kaydı gibi dış bilişim sistemlerinden UYAP vasıtasıyla temin edilen bilgi, belge ve kayıtlar, zorunlu olmadıkça ayrıca fiziki olarak istenilmez. UYAP’tan dış bilişim sistemlerine gönderilen bilgi ve belgeler ayrıca zorunlu olmadıkça fiziki ortamda gönderilmez.

 (11) Ceza muhakemesi işlemlerinin UYAP’ta yapılmasına dair usul ve esaslar, Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.”

7. CMK’nın 147. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (h) bendinde ise ifade alma ve sorgu işlemlerinde kaydında teknik imkanlardan yararlanılacağı hükmüne yer verilmiştir. Aynı kanunun 196. maddesinde de “Sanığın duruşmadan bağışık tutulması” kenar başlığı altında sanığın aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusunun ve savunmasının yapılabileceği belirtilmiştir.

8. SEGBİS sistemi ulusal ağı yargı sisteminde ses ve görüntünün aynı anda elektronik ortamda iletildiği, kaydedildiği bir bilişim sistemidir. SEGBİS teknik özellikleri ve donanımı itibariyle UYAP’ta görüntülü kayıt yapıldığı takdirde duruşma salonunun bir parçası olarak işlev görmektedir. Sistemde ifade alınırken SEGBİS ile duruşma salonuna bağlanan kişiler duruşma salonundakileri görmekte duruşmada yapılanları takip edebilmekte konuşulanları duyabilmektedir.

9. SEGBİS sistemine ilişkin esas ve usulleri düzenlemek amacıyla çıkarılan ve 29/9/2011 tarihli ve 28060 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza Muhakemesinde Ses ve Görüntü Bilişim Sisteminin Kullanılması Hakkında Yönetmelik’in 9. maddesinde görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması imkânın varlığı halinde kanunlardaki usul esaslar dairesinde soruşturma veya kovuşturma aşamasındaki yapılan her türlü işlemin SEGBİS ile kayda alınacağı belirtilmiştir. Aynı Yönetmeliğin ceza infaz kurumunda bulunanlar başlığı altında ceza infaz kurumunda bulunan kişinin SEGBİS ile dinlenebileceği ve bu sistem ile duruşmaya katılabileceği düzenlenmiştir.

10. Öte yandan Anayasa’nın 141. maddesinde son fıkrasında “Davaların az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırması yargının görevidir.” denmektedir. Bunun bir yansıması olarak CMK’nın temel yaklaşımı duruşmanın tekliği (tek bir celsede tamamlanması) ilkesidir. UYAP ve SEGBİS sistemi teknik alt yapısı ve sağladığı imkanlar ile bilgi ve belgeye ulaşım kolaylığı göz önüne alındığında tümüyle bu sistemi sağlamaya yönelik olarak tasarlandığı söylenebilir. Dolayısıyla SEGBİS sistem olarak Anayasa’nın bu kuralına uygun ve kuralla öngörülen meşru amacı sağlamaya yönelik olarak işlemektedir.

11. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde başvurucunun duruşmaya SEGBİS yoluyla katılımın sağlanması başlı başına adil yargılanma hakkına aykırı bir durum değildir.

12. Yukarıda belirttiğim gerekçelerle Sayın çoğunluğun görüşüne katılmadım.

 

 

 

 

Üye

 Selahaddin MENTEŞ

 

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Dilek Hatipoğlu ve Nurullah Çiftçi (2) [1.B.], B. No: 2017/30120, 18/10/2022, § …)
   
Başvuru Adı DİLEK HATİPOĞLU VE NURULLAH ÇİFTÇİ (2)
Başvuru No 2017/30120
Başvuru Tarihi 28/7/2017
Karar Tarihi 18/10/2022
Birleşen Başvurular 2019/25795, 2019/25798, 2017/32741

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru; ceza davasında başvurucuların (sanıkların) hazır bulunma talepleri reddedilerek ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya uzaktan katılımlarının sağlanması nedeniyle duruşmada hazır bulunma haklarının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma haklarının, tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle de kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Makul sürede yargılanma hakkı (ceza) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutukluluk (suç süphesi ve tutuklama nedeni) Süre Aşımı
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Sözlü yargılanma hakkı (aleni yargılanma, duruşmada hazır bulunma vs.) İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi