TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MESUT ÇELEBİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/30836)
|
|
Karar Tarihi: 20/10/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Fatma Gülbin ÖZCÜRE
|
Başvurucu
|
:
|
Mesut ÇELEBİ
|
Vekili
|
:
|
Av. Denizcan DEMİRKILIÇ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, başvurucunun sosyal medya hesabından yapmış
olduğu paylaşımlar nedeniyle terör örgütünün propagandasını yapma suçundan
cezalandırılmasının adil yargılanma hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 13/7/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu 1987 doğumlu olup olayların gerçekleştiği
tarihte serbest meslek erbabı olduğunu belirtmektedir.
8. PKK terör örgütünün gençlik yapılanması olarak bilinen
Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketine (YDG-H) karşı yürütülen soruşturmalar
kapsamında başvurucunun ikametgâhında arama yapılmış ve başvurucuya ait
Facebook isimli sosyal medya hesabı incelenmiştir. Yapılan incelemeler sonucu
başvurucunun Facebook hesabından yapıldığı belirtilen 12/102015 tarihli "Ya
Onurlu Bir Barış ya Görkemli bir Direniş", 8/10/2014 tarihli
"Kerboran Şehitleri Ölümsüzdür.", 20/8/2014 tarihli "YDG-H Amed
Suriçi Uyuşturucu Operasyonu" şeklindeki paylaşımların terör örgütü
propagandası niteliğinde olduğu belirtilerek başvurucu hakkında kamu davası
açılmıştır.
9. Yargılama İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme)
tarafından yapılmıştır. Mahkeme, başvurucunun terör örgütünün propagandasını
yapma suçundan 1 yıl 6 ayhapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Gerekçeli kararda; PKK terör örgütünün amacı, bu amacı gerçekleştirmek için
icra ettiği eylemlerin cebir, tehdit ve yoğun şiddet içeren niteliğiyle
paylaşımların içeriği birlikte değerlendirilmiş, başvurucunun ilgili
paylaşımları sebebi ile terör örgütünün propagandasını yapma suçunu işlediği
kabul edilmiştir.
10. Başvurucu, söz konusu karara karşı istinaf kanun
yoluna başvurmuştur. Başvurucunun istinaf talebi İstanbul Bölge Adliye
Mahkemesi 3. Ceza Dairesi tarafından incelenmiş ve ilk derece mahkemesinin
kararı yerinde bulunarak başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Ret
kararı başvurucuya 27/6/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.
11. Başvurucu 13/7/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
12. Mahkemenin 20/10/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
13. Başvurucu; kullandığı cep telefonuna ev araması
sırasındahukuka aykırı olarak el konulup telefondaki Facebook uygulamasına
erişildiğini, cezalandırılmasına konu edilen paylaşımların kendisi tarafından
yapılmadığına ilişkin savunmasına itibar edilmediğini, gerek yerel mahkemenin
gerekse istinaf mahkemesinin kararında hiçbir gerekçe bulunmadığını, hakkında
hiçbir gerekçe açıklanmaksızın lehe hükümlerin uygulanmadığını belirterek suç
ve cezaların kanuniliği ilkesi ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
14. 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 29.
maddesiyle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 286.
maddesine eklenen (3) numaralı fıkra uyarınca -temyiz edilemeyecek kararlar
kapsamında olsa bile- sayılan suçlar nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi
ceza dairelerinin kararları temyiz edilebilecektir. Anılan fıkrada sayılanlar
arasında 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 7.
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan suç da bulunmaktadır.
15. 7188 sayılı Kanun'un 31. maddesi ile 5271 sayılı Kanun'a
eklenen geçici 5. maddeye göre de 5271 sayılı Kanun'un 286. maddesinin (3)
numaralı fıkrasında yapılan düzenleme -on beş gün içinde talep etmek koşuluyla-
aynı suçlarla ilgili olarak bölge adliye mahkemelerince verilmiş kesin
nitelikteki kararlar hakkında da uygulanacaktır.
16. Yukarıda belirtilen değişiklikler gözetildiğinde
başvurucular hakkındaki kesinleşmiş hükümlerin -belli sürede başvurmak
koşuluyla- temyiz edilebilme olanağına kavuştuğu anlaşılmaktadır.
17. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son
cümlesi şöyledir:
"Başvuruda
bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
18. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru
hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale
neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş
idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce
tüketilmiş olması gerekir."
19. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel
başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm
organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya
çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu
nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine ilişkin iddiaların
öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından
değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve
Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).
20. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen
hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek
ikincil nitelikte bir başvuru yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil
niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için
öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca
başvurucunun şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal
mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve
kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve
başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Ayşe
Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, § 17).
21. Başvuru yollarının tüketilip tüketilmediği, ilke
olarak Anayasa Mahkemesine başvurunun yapıldığı tarihteki duruma bakılarak
değerlendirilir. Ancak Anayasa Mahkemesi bazı durumlarda bireysel başvuru
yapıldıktan sonra oluşturulan yeni başvuru yollarının tüketilmesi gerektiğine
de karar verebilir. Özellikle belli konulardaki sorunlara çözüm bulmak amacıyla
sonradan oluşturulmuş bir yol söz konusu ise ikincillik ilkesi, o konudaki
temel hak ve özgürlüklerin ihlali iddialarının -bu yol vasıtasıyla- öncelikle
idari ve yargısal makamlarca değerlendirilmesine imkân tanınmasını gerekli
kılabilir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Sait Orçan, B. No:
2016/29085, 19/7/2017, § 35).
22. Her hâlükârda bir başvuru yolunun tüketilmesinin
gerekli olması için ulaşılabilir olması, ihlal iddiaları yönünden makul bir
başarı şansı sunması ve yeterli giderim sağlaması gerekir. Dolayısıyla bireysel
başvuru yapıldıktan sonra yeni bir başvuru yolunun oluşturulması hâlinde
Anayasa Mahkemesinin görevi söz konusu başvuru yolunun düzenleniş şekli
itibarıyla ulaşılabilir olup olmadığını, ihlal iddiaları yönünden makul bir
başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama niteliğini haiz olup olmadığını
değerlendirmektir (Sait Orçan, §§ 36, 37).
23. Somut olayda 7188 sayılı Kanun ile 5271 sayılı
Kanun'un 286. maddesine eklenen (3) numaralı fıkra kapsamındaki suçlarla ilgili
olarak daha önce bölge adliye mahkemeleri ceza dairelerince verilen kesin
nitelikteki kararlar bakımından temyiz kanun yolu açılmıştır. Sonradan açılan
temyiz kanun yolunun ulaşılabilir olmadığı, ihlal iddialarıyla ilgili başarı
şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunmadığı söylenemez.
Sonradan açılan bu yol, usul hukukundaki temyiz kanun yolunun başvuru süresi ve
kesinlik sınırında kalan mahkûmiyetler açısından genişletilmiş şeklini
oluşturmaktadır.
24. Sonuç olarak anılan başvuru yolu tüketilmeden yapılan
başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile
bağdaşmayacağı açıktır.
25. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 20/10/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.