TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
RAMAZAN ÖZÇELİK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/35818)
|
|
Karar Tarihi: 20/10/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Elif ÇELİKDEMİR ANKITCI
|
Başvurucu
|
:
|
Ramazan ÖZÇELİK
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda tutulma koşulları
nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 6/10/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonunca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE
OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olduğu
gerekçesiyle 1/10/2016 tarihinde tutuklanmış ve Menemen T Tipi Kapalı Ceza
İnfaz Kurumuna (İnfaz Kurumu) yerleştirilmiştir.
10. Bir kısım hükümlü ve tutuklunun odalarda kalan kişi
sayısının azaltılması ve temizlik hususundaki taleplerini içerir başvurusu
hakkında İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı tarafından "yapılacak
herhangi bir işlemin olmadığı" gerekçesiyle 7/6/2017 tarihinde karar
verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı
şöyledir:
" Ceza İnfaz Kurumumuz İdaresince
zaman zaman ilgili mercilere gerekli bilgilendirme yapılarak başka ceza infaz
kurumlarına hükümü ve tutuklu naklinin yapılmasına sağlamaya çalıştığı,
bilindiği üzere hükümlü ve tutuklu sevk işlemleri ile, ceza infaz kurumunun
kapasitesini belirleme durumunun Kurumumuz İdaresince görev alanına girmediği,
ayrıca koğuş ve odaların temizliğinin sağlanması mevzuatımız gereği hükümlü ve
tutuklularca sağlanması gerektiği, Kurumumuz İdaresince koğuş ve odalar dışında
kalan alanların temizliği sağlanmaktadır.
Yukarıda izah edilen nedenlerle koğuş ve
odaların mevcudunun kalabalık olması konusunda Kurumumuz İdaresi üzerine düşen
görevi yerine getirdiği, temizlik konusunda hükümlü ve tutuklularında gayretli
olması gerektiği..."
11. Başvurucu tutulmakta olduğu odada kalan kişi
sayısının fazlalığı nedeniyle koşulların uygun olmadığını iddia ederek anılan
İdare ve Gözlem Kurulu kararına karşı Karşıyaka İnfaz Hâkimliğine (Hâkimlik)
başvurmuştur. Hâkimlik 20/6/2017 tarihli kararı ile başvurucunun talebini
reddetmiştir. Karar gerekçesi şöyledir:
"15 Temmuz Darbe Girişiminden sonra
İzmir ili içerisindeki FETÖ/PDY terör örgütü mensubu şüphelilerin tutuklanarak
Ceza İnfaz Kurumuna alındığı, Ceza İnfaz Kurumunda barındırılan hükümlü ve
tutuklu sayısının mevcut kapasite üzerine çıkmış olması, FETÖ/PDY, PKK/KCK gibi
terör örgütü mensubu hükümlü ve tutukluların kurumda barındırılmasından dolayı
terör örgütü mensubu hükümlü ve tutukluların gruplandırılarak belirlenen koğuş
ve odalarda cezalarının infazının sağlanmasının gerektiği, Ceza İnfaz Kurumu
koğuş ve odalarda barındırılan hükümlü ve tutuklu mevcudunun fazla olduğu, bu
nedenle kurum tarafından zaman zaman diğer kurumlara nakiller yapıldığı,
...
Ceza İnfaz Kurumunda barındırılan
hükümlü ve tutukluların, barındırıldıkları koğuş, oda ve ortak etkinlik
alanlarının temizliğini kendilerinin yapmakla mükellef olduğu, Ceza İnfaz
Kurumu Kantininde ihtiyaç duydukları temizlik malzemelerini temin
edebilecekleri,
Ceza İnfaz Kurumu İdaresince zaman zaman
ilgili mercilere gerekli bilgilendirmenin yapılarak başka ceza infaz
kurumlarına hükümlü ve tutuklu naklinin yapılmasının sağlanmaya çalışıldığı,
bilindiği üzere hükümlü ve tutuklu sevk işlemleri ile, ceza infaz kurumunun
kapasitesini belirleme durumunun kurum idaresinin görev alanına girmediği,
ayrıca koğuş ve odaların temizliğinin mevzuat gereği hükümlü ve tutuklularca
sağlanmasının gerektiği, kurum idaresince koğuş ve odalar dışında kalan
alanların temizliğinin sağlandığı, koğuş ve odaların mevcudunun kalabalık
olması konusunda kurum idaresinin üzerine düşen görevi yerine getirdiği,
temizlik konusunda hükümlü ve tutuklularında gayretli olması gerektiği,
belirtilen konularda ceza infaz kurumunca yapılacak herhangi bir işlemin
olmadığı yönünde karar verildiği verilen kararın yasa ve yönetmeliklere uygun
olduğu anlaşılmakla itirazın reddine,
Ancak yeterli ranza bulunmaması
sebebiyle yerde yatma itirazlarının yerinde olduğu tutuklu ve hükümlülerin
yerde yatmak zorunda bırakılamayacakları anlaşıldığından bu konudaki itirazın
kabulüne"
12. Başvurucunun da aralarında bulunduğu tutuklu ve
hükümlüler ile İnfaz Kurumu -Savcılık aracılığıyla- Hâkimlik kararına itiraz
etmiştir. Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesinin (Ağır Ceza Mahkemesi) 2/8/2017
tarihli kararıyla başvurucunun itirazı reddedilmiş, İnfaz Kurumunun -Savcılık-
itirazı ise kabul edilerek İnfaz Hâkimliğinin kararı kısmen iptal edilmiştir.
Kararın gerekçesi şöyledir:
"Menemen T Tipi Kapalı Ceza İnfaz
Kurumunda 14 kişilik 62 oda, 8 kişilik 8 oda, 1 kişilik 18 odadan olmak üzere
950 kişilik olarak planlanmasına rağmen 14 kişilik odalar kapasitesini aşarak
22-23 kişiye ulaştığı, bu durum nedeniyle 33 m2'lik alana sahip olan odalarda
ilave olarak koyulacak yatak, yemek, yemek masası, buzdolabı vb. araç ve
gereçlere yer kalmadığı, koğuş ve koğuş odalarda ek ranza koyacak yer
olmadığından dolayı hükümlü ve tutukluların yer yatağında yatırılarak koğuş ve
odalarda barındırıldığı, Ceza İnfaz Kurumunda yeterli ranza bulunduğu ancak
İzmir ve çevre illerde tutuklanan şahısların Ceza İnfaz Kurumuna nakillerinin
yapıldığından dolayı koğuş ve odalarda sevk, tahliye olan hükümlü ve
tutuklulardan boşalan ranzalara yerde yatan hükümlü ve tutukluların koğuş ve
odaları değiştirilerek ranzada yatmalarının sağlandığı, kurum idaresinin bu
konuda üzerine düşen görevi yerine getirdiği, koğuş ve odalarda kalan hükümlü
ve tutuklu sayısının eşit bir şekilde dağılımının sağlandığı, Ceza İnfaz
Kurumunda hükümlü ve tutukluların gruplandırılması Gözlem ve Sınıflandırma
Merkezleri Yönetmeliğinin 22. maddesi hükümleri doğrultusunda yapıldığından
dolayı Karşıyaka İnfaz Hakimliğinin kararının uygulanması durumunda yapılan
sınıflandırmanın hükmünün kalmayacağı, farklı suç grubundaki hükümlü ve
tutukluların aynı koğuşta kalmasına neden olabileceği, bu durumunda ceza infaz
kurumunun güvenliğini tehlikeye düşürebileceği dosya içeriğinden anlaşılmakla,
Menemen T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü C.Savcılığının itirazının
kabulüne, Ceza İnfaz Kurumu İdaresince zaman zaman ilgili mercilere gerekli
bilgilendirmenin yapılarak başka ceza infaz kurumlarına hükümlü ve tutuklu
naklinin yapılmasının sağlanmaya çalışıldığı, bilindiği üzere hükümlü ve
tutuklu sevk işlemleri ile ceza infaz kurumunun kapasitesini belirleme
durumunun kurum idaresinin görev alanına girmediği, ayrıca koğuş ve odaların
temizliğinin mevzuat gereği hükümlü ve tutuklularca sağlanmasının gerektiği,
kurum idaresinde koğuş ve odalar dışında kalan alanların temizliğinin
sağlandığı, koğuş ve odaların mevcudunun kalabalık olması konusunda kurum
idaresinin üzerine düşen görevi yeterince getirdiği, temizlik konusunda hükümlü
ve tutuklularında gayretli olması gerektiği, belirtilen konularda ceza infaz
kurumunca yapılacak herhangi bir işlemin olmadığı anlaşıldığından tutuklular [A.K.], [S.B.], Ramazan Özçelik,
[Y.Ş], [M.K.], [A.G.], [Z.E.] ve [Y.Ş.nin] itirazlarının reddine Karşıyaka
İnfaz Hakimliğinin ... kararının iptaline "
13. Nihai karar, başvurucuya 7/9/2017 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
14. Başvurucu 6/10/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
15. Menemen T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan
başvurucunun tutulma koşullarına ilişkin ayrıntılı bilgi talep edilmesi üzerine
İnfaz Kurumu tarafından gönderilen yazılı cevaplar ile Bakanlıkla yapılan
yazışma sonucuna göre;
i. Başvurucu tutuklanarak İnfaz Kurumuna geldiği tarihten
itibaren resmî kapasitesi 14 kişi olan odalarda kalmıştır. Bu odalarda
havalandırma (bahçe kısmı), ortak yaşam alanı ve yatakhane bulunmaktadır.
Odanın ortak yaşam alanı 8,24 m², tuvalet ve lavabo bölümü 10,08 m², koğuş
bahçeleri 34,68 m² ve yatakhane 44,88 m² olup oda toplamda 107,88 m²dir.
Başvurucunun bu odalarda en fazla kişi ile kaldığı tarihler 3/10/2016 ile
6/11/2018 tarihleri arası olup toplamda yirmi beş kişi barınmaktadır. İnceleme
tarihi itibarıyla başvurucu, yirmi üç kişiyle birlikte kalmaktadır.
ii. Koğuş ve odaların bahçe kapıları kış aylarında sabah
07.00 ile akşam 16.40 arasında, yaz aylarında ise sabah 07.00 ile akşam saat
19.00 arasında açık tutulmaktadır. Başvurucu bu sürede havalandırma hakkından
yararlanmaktadır.
iii. Koğuşlarda ranzada yatamayan hükümlü ve tutuklular
yer yatağından (mekan yatak) faydalanmakta, sevk veya tahliye olan hükümlü ve
tutuklulardan boşalan ranzalara yer yatağında yatan hükümlü ve tutukluların
koğuş ve odaları değiştirilerek yatmaları sağlanmaktadır. Başvurucunun
barındırıldığı odada yapılan incelemede kendisine ait dolabının bulunduğu
tespit edilmiştir.
iv. Başvurucu, Kurumda bulunduğu süreler içinde avukatı
ve yakınları ile çok sayıda açık ve kapalı görüş gerçekleştirmiştir.
v. Başvurucunun Kurumda bulunduğu süreler içinde süreli
ve süresiz yayınlardan faydalanma hakkını kullanabildiği anlaşılmıştır. Bu
kapsamda İnfaz Kurumunda bulunduğu süre içinde başvurucunun talep ettiği
kitaplar tarafına verilmiş, başvurucu farklı tarihlerde Kurum kütüphanesinden
35 kitap almıştır. Ayrıca ulusal bir gazeteye başvurucunun abonelik işlemleri
yapılmıştır.
vi. Hükümlü ve tutuklular, 6/4/2006 tarihli ve 26131
sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün 83. maddesi gereği
barındırıldıkları koğuş, oda ve ortak etkinlik alanlarının temizliğini
kendileri yapmakta olup İnfaz Kurumu kantininden temizlik malzemelerini temin
edebilmektedir.
IV. İLGİLİ
HUKUK
16. İlgili ulusal ve uluslararası hukuk için bkz. Mehmet
Hanifi Baki, B. No: 2017/36197, 27/6/2018, §§ 14-27.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
17. Mahkemenin 20/10/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım
Talebi Yönünden
18. Başvurucu, tutuklu olması nedeniyle bir gelire sahip
olamadığını belirterek adli yardım talep etmiştir. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate
alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme
gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan
adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
1. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
19. Başvurucu, İnfaz Kurumundaki tutulma koşullarından
şikâyet etmiş; bu bağlamda tutulduğu odanın kalabalık olduğunu, ranza sayısının
yetersizliği nedeniyle dönüşümlü olarak yerde uyumak zorunda bırakıldığını,
Hâkimlikçe yerde yatma uygulaması iptal edilmesine rağmen İnfaz Kurumunca
kararın uygulanmadığını iddia etmiştir.
20. Başvurucu ayrıca İnfaz Kurumunca temizlik yapılmadığı
gibi temizlik malzemesi de verilmediğini, hükümlü ve tutukluların kendi
imkânlarıyla malzeme alarak temizlik yaptıklarını, tutulan kişi sayısının fazla
olması nedeniyle yapılan temizliğin yetersiz kaldığını belirtmiş; tutulma
koşullarından psikolojik olarak etkilendiğini ve depresyon ilacı (antidepresan
hap) kullandığını ifade ederek kötü muamele yasağı ile eşitlik ilkesi,
masumiyet karinesi ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
21. Bakanlık, İnfaz Kurumunda tutulduğu koğuşlarda
başvurucuya yeterli alanın düştüğünü, kendisine ait yatağının bulunduğunu,
yeterli havalandırma, hijyen ve sosyalimkânlarının sağlandığını belirterek
başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olduğu yönünde görüş bildirmiştir.
22. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı cevabında başvuru
formunda dile getirdiği şikayetleri yinelemiş; yirmi iki kişi kaldıkları odada
on altı ranza bulunduğunu, dolayısıyla altı kişinin dönüşümlü olarak yerde
yatmaya devam ettiğini belirtmiştir.
2. Değerlendirme
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun şikâyetlerini dile getiriş biçimi dikkate alındığında
iddialarının özünün tutulduğu Ceza İnfaz Kurumundaki koşulların kötü muamele
yasağını ihlal ettiğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle başvurucunun
eşitlik ilkesi, masumiyet karinesi ve etkili başvuru hakkı ile ilişkilendirerek
ileri sürdüğü iddiaları da Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan söz
konusu yasak kapsamında incelenmiştir.
24. Anayasa’nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve
manevî varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
"Kimseye işkence ve eziyet
yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi
tutulamaz."
25. Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve
geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu
hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen
şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını
gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme
yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi Demir ve diğerleri,
B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 81).
26. Diğer taraftan Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü
fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 3. maddesi herhangi
bir sınırlama öngörmemekte ve işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve
cezaların yasaklanmasının mutlak mahiyetini belirtmektedir. Kötü muamele
yasağının mutlak mahiyeti Anayasa’nın 15. maddesi kapsamında belirtilen savaş
veya ulusun varlığını tehdit eden başka bir genel tehlike hâlinde dahi istisna
öngörmemiştir. Aynı şekilde Sözleşme’nin 15. maddesi de benzer bir düzenleme
ile kötü muamele yasağına ilişkin herhangi bir istisna öngörmemiştir (Turan
Günana, B. No: 2013/3550, 19/11/2014, § 33).
27. Tutulma koşulları, tutulanlara yapılan bazı
uygulamalar, ayrımcı davranışlar, devlet görevlileri tarafından sarf edilen
hakaretamiz ifadeler, kişiye normal olmayan bazı şeyleri yedirme, içirme gibi
muameleler kötü muamele olarak ortaya çıkabilir (Cezmi Demir ve diğerleri,
§ 90). Mahpuslar, Anayasa’nın 19. maddesi kapsamında hukuka uygun olarak kişi
özgürlüğü ve güvenliği hakkından mahrum bırakılabilirken (İbrahim Uysal,
B. No: 2014/1711, 23/7/2014, §§ 29-33) genel olarak Anayasa ve Sözleşme’nin
ortak alanı kapsamında kalan diğer temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Bununla
birlikte ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun
önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi ceza infaz kurumunda güvenliğin
sağlanmasına yönelik kabul edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda
sahip olunan haklar sınırlanabilir. Dolayısıyla verilen bir mahkûmiyet veya
tutuklama kararının infazında mahkûmlar veya tutuklular için sağlanacak şartlar
insan onuruna saygıyı koruyacak nitelikte olmalıdır (Turan Günana, §§
35, 36)
28. Ceza infaz kurumlarında kötü muamele olarak kabul
edilecek hususlar farklı şekillerde tezahür edebilir. Bunlar ceza infaz kurumu
idaresi ve görevlilerinin kasıtlı davranışlarından kaynaklanabileceği gibi
yönetimsel hatalar veya yetersiz kaynaklar sebebiyle de ortaya çıkabilir. Ceza
infaz kurumlarındaki yaşam, mahpuslara sunulan aktivitelerin genişliğinden
mahpuslar ve ceza infaz görevlileri arasındaki ilişkilerin genel durumuna kadar
geniş bir alanda değerlendirilmelidir. İnfazın yöntemi ve infaz sürecindeki
davranışların mahpusları özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan
kaçınılmaz elem seviyesinden daha fazla sıkıntılı veya eziyetli bir duruma
sokmaması gerekir (Turan Günana, §§ 37, 39).
29. Yukarıda ifade edilen tüm hususlara ilave olarak bir
muamelenin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına girebilmesi
için asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olmasının gerektiği ifade
edilmelidir.Her olayda asgari eşiğin aşılıp aşılmadığı somut olayın özellikleri
dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda muamelenin süresi, fiziksel
ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi faktörler
önem taşımaktadır (Tahir Canan, § 23).
30. Başvurucu, İnfaz Kurumundaki tutulma koşullarından
şikâyet etmektedir. Başvurucunun şikâyetlerinin özünü özellikle kalabalık odada
tutulması, bu nedenle zaman zaman yerde yatmak zorunda kalması ile temizliğin
yeterli olmaması oluşturmaktadır. Başvurucunun tutulma koşullarının kötü
muamele olarak nitelendirilmesi bakımından aranan eşiğin aşılıp aşılmadığına
yönelik yapılacak değerlendirme koşulların bütün olarak incelenmesi sonucuna
bağlı olmakla birlikte koşullar incelenirken özellikle başvurucunun şikâyetleri
dikkate alınacaktır.
31. Başvurucu, 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen
askerî darbe teşebbüsünden yaklaşık üç ay sonra tutuklanarak İnfaz Kurumuna
yerleştirilmiştir. Aynı dönemde darbe teşebbüsü nedeniyle ülke genelinde
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması ile bağlantılı olduğu
değerlendirilen kişiler hakkında soruşturma başlatılıp bu soruşturmalar
kapsamında pek çok kişi hakkında tutuklama tedbiri uygulandığı bilinen bir gerçektir.
Bu gerçek karşısında ceza infaz kurumlarının kapasiteleri artırılmış, yeni
infaz kurumları faaliyete geçirilerek hükümlü ve tutukluların barınma
koşullarının iyileştirilmesi yönünde tedbirler alınmıştır.
32. Darbe teşebbüsünden itibaren geçen yaklaşık dört
yıllık sürede anılan terör örgütü ile ilgili soruşturmaların devam ettiği, buna
bağlı olarak gözardı edilmeyecek sayıda kişinin tutuklanarak ceza infaz
kurumlarına yerleştirildiği gözlemlenmektedir. Bu olağan dışı şartlar altında
başvurucunun tutulduğu odanın her birey için -mevcudun en fazla olduğu hâl
dikkate alınmıştır- mutfak ve açık havalandırma alanları gibi ortak yaşam
alanları ile birlikte 4,29 m²lik kullanım alanının bulunması nedeniyle Mehmet
Hanifi Baki kararındaki kıstaslar doğrultusunda yeterli standartlara sahip
olabildiği sonucuna varılmıştır.
33. Bakanlık tarafından doğrulanmamış ise de başvurucu,
odadaki kalabalık nedeniyle yeterli sayıda ranza bulunmadığından tutuklandığı
tarihten beri diğer tutulanlarla dönüşümlü olarak yerdeki yatakta uyumak
zorunda kaldığını ileri sürmüştür.
34. Bu mesele, Anayasa Mahkemesince daha önce Mehmet
Hanifi Baki kararında incelenmiştir. Anılan kararda, kendisine
tahsis edilen yatağın yer veya ranza olup olmadığına bakılmaksızın tek başına,
temiz bir yatakta uyuma imkânı bulunan başvurucunun uyuma koşullarının
kötüleştiğine ilişkin şikâyetinin de olmaması gözetilerek zaman zaman kendisine
ayrılmış yerdeki yatakta uyuyup ranzadaki yataklarda uyuyamamasının
başvurucunun üzerinde ağır bir bedensel ve ruhsal yük oluşmadığı
değerlendirilmiştir. Başvuruya yansıyan olgular bakımından söz konusu karardan
farklı sonuca ulaşmayı gerektiren bir husus saptanmamıştır.
35. Diğer taraftan hükümlü ve tutukluların yaşadıkları
odaların temizliğinin infaz kurumunca yapılmamasının tek başına kötü muamele
olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. İnfaz kurumunun idari işleyişine
ilişkin düzenlemelerde odaların temizliğinden odalarda kalan bireylerin sorumlu
olduğunun belirtilmesi karşısında bu kişilerin ihtiyaç duydukları malzemelere
ulaşma sıkıntılarının bulunmaması veya en azından bu yönde şikâyet olmaması da
gözetilerek süregelen uygulamanın anayasal sorun oluşturmadığı
değerlendirilmiştir.
36. Ayrıca temizliğin sadece İnfaz Kurumunda tutulan
bireylerce yapılması nedeniyle yetersiz görülmesinin başvurucuda yarattığı
rahatsız olma etkisinin dışındaki sonuç somut olarak ortaya konulmamıştır.
Bu durumda İnfaz Kurumundaki hükümlü ve tutukluların bulundukları odalar
dışındaki kısımların temizliğinin Kurum idaresi tarafından yapıldığı da nazara
alındığında oda temizliklerinin Kurumda tutulan kişilerce yapılması şeklinde
devam eden uygulamanın kötü muamele olarak nitelendirilmeyeceği
değerlendirilmiştir.
37. Sonuç olarak İnfaz Kurumu tutulma koşulları ayrı ayrı
ve başvurucu üzerindeki toplu etkileri hesaba katıldığında söz konusu asgari
eşik derecesinin aşılmadığı sonucuna varılmıştır.
38. Açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağına ilişkin
bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşıldığından başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun
yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 20/10/2020 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.