TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BURHAN KESKİN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/30851)
|
|
Karar Tarihi: 16/9/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Mahmut ALTIN
|
Başvurucular
|
:
|
1. Burhan KESKİN
|
|
|
2. İsmail BİLİK
|
|
|
3. Mehmet Emin AYDEMİR
|
|
|
4. Salahattin KAPAR
|
|
|
5. Şerif ATILĞAN
|
Başvurucular
Vekilleri
|
:
|
Av. Ziver AKSEL
|
|
|
Av. Rudi SÜMER
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, arsa vasfını haiz taşınmazların bir bölümü üzerinden
kamulaştırma yapılmaksızın bir kısmından yol bir kısmından enerji nakil hattı
geçirilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurulara ait başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemelerinden sonra başvurular Komisyonlara sunulmuştur.
3. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından başvuruların kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Konularının aynı olması nedeniyle 2017/30861, 2017/30870,
2017/30876 ve 2017/30878numaralıbaşvuru dosyalarının 2017/30851 numaralı
bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine ve incelemenin bu dosya
üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirilmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucular Mehmet Emin Aydemir, Şerif Atılğan, Burhan
Keskin, Salahattin Kapar, İsmail Bilik sırasıyla 1950, 1939, 1954, 1964, 1975
doğumlu olup Batman'ın Gercüş ilçesinde ikamet etmektedirler.
9. Batman'ın Gercüş ilçesi Pınarbaşı ve Bağlarbaşı
mahallelerinde bulunan başvuruculara ait taşınmazlarının bir kısmı üzerinden
kamulaştırma yapılmadan 2012 yılında yol veya enerji nakil hatları
geçirilmiştir.
10. Başvurucular müdahalenin türüne göre Karayolları Genel
Müdürlüğü (KGM) ve Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (TEDAŞ) aleyhine
Gercüş Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) kamulaştırmasız el atma nedeniyle
tazminat davaları açmışlardır. Başvurucular dava dilekçesinde; arsa vasfında
olan taşınmazlarının değerli bir muhitte yer aldığını, müdahale edilen
taşınmazlarından tasarruf imkânlarının kısıtlandığını ifade etmişlerdir.
Dilekçede, arsa vasfında olan taşınmazları üzerinde imar, inşa çalışmaları
yapamadıklarını, taşınmazlarının değerinde ciddi anlamda değer düşüklüğü
oluştuğunu, tazminat ödenmesi gerektiğini belirtmişlerdir.
11. Davalı idareler ise savunmasında, taşınmazın arsa olarak
değerlendirilmemesi ve davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür.
12. Mahkemece bilirkişilerle birlikte mahallinde keşifler
yapılmıştır. İnşaat ve ziraat mühendisi üç bilirkişi tarafından hazırlanan
raporlarda öncelikle emsal alınması gereken satış bedeli tespit edilmeye
çalışılmıştır.
13. Mahkemece davaların kabulüne ve kamulaştırmasız el atma
tazminatının davalı idarelerden alınarak başvuruculara ödenmesine, el atılan
kısmın başvurucular adına olan tapu kayıtlarının iptali ile ilgili idare lehine
tesciline/terkinine karar verilmiştir.
14. Kararın temyizi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesi (Daire)
mahkeme kararlarını onamıştır. Nihai kararlar başvuruculara tebliğ edilmiştir.
15. Başvurucular, nihai kararların tebliği üzerine bireysel
başvuruda bulunmuşlardır.
IV. İLGİLİ HUKUK
16. Konu ile ilgili hukuk için bkz. Şevket Karataş [GK], B. No: 2015/12554, 25/10/2018, §§
20-33.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 16/9/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları
18. Başvurucular ilk olarak taşınmazlarına kamulaştırmasız el
atılmasına rağmen kendilerine tazminat ödenmemesinden yakınmışlardır.
Başvuruculara göre Anayasa'nın 13., 35. ve 46. maddelerine aykırı biçimde
4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nda belirlenmiş süreçler
takip edilmeden mülkiyetlerinde bulunan taşınmazlara kamulaştırmasız olarak el
atılmıştır. Başvurucular, idarelere resmî kamulaştırma kurallarının ötesine
geçme imkânı sağlayan böyle bir uygulamanın taşınmaz sahipleri için
öngörülemeyen ve hukuki olmayan müdahale riski taşıdığını vurgulamışlardır.
Diğer taraftan başvurucular kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası
açmak zorunda bırakıldıklarını, bunun ise mülkiyet hakkı ihlalini de aşan bir
sonuca yol açtığını belirtmişlerdir. Başvurucular sonuç olarak bu gerekçelerle
adil yargılanma, mahkemeye erişim, etkili başvuru ve mülkiyet hakları ile
kamulaştırma ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
19. Anayasa'nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı
35. maddesi şöyledir:
"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına
sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına
aykırı olamaz."
20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucular adil yargılanma, mahkemeye
erişim ve etkili başvuru hakları ile kamulaştırma ilkesinin de ihlal edildiğini
belirtmiş iseler de kamulaştırmasız el atmaya ilişkin belirtilen şikâyetlerinin
esas itibarıyla ilgili olduğu mülkiyet hakkının ihlali iddiası kapsamında
incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
21. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
22. Somut olayda başvurucuların taşınmazına kamulaştırma
yapılmaksızın el atılmış ve başvurucuların açtığı davada yargı kararıyla
taşınmazların ilgili idareler lehine tapuda terkinine/tesciline hükmedilmiştir.
Başvuruculara ait taşınmazdan kamulaştırma yapılmaksızın yol/enerji nakil
yardımı geçirilmesi mülkiyet hakkına müdahale teşkil etmekle birlikte bu
müdahalenin mülkten yoksun bırakmaya ilişkin ikinci kural çerçevesinde
incelenmesi gerekir.
23. İlgili yargılama sürecinden de anlaşılacağı üzere idare,
başvurucuların taşınmazına kamulaştırmasız olarak el atmıştır. Anayasa'nın 13.,
35. ve 46. maddelerine aykırı biçimde 2942 sayılı Kanun'da belirlenmiş süreçler
takip edilmeden başvurucuların mülkiyetinde bulunan taşınmazlara
kamulaştırmasız olarak el atıldığı yargı kararlarıyla da sabittir.
24. Anayasa Mahkemesi, daha önce çeşitli kararlarında
kamulaştırmasız el atma yoluyla yapılan müdahalelerin kanuni bir dayanağı
bulunmadığından mülkiyet hakkının ihlaline yol açtığını kabul etmiştir (Celalettin Aşçıoğlu, B. No: 2013/1436,
6/3/2014; Mustafa Asiler, B. No:
2013/3578, 25/2/2015; İbrahim Oğuz ve
diğerleri, B. No: 2013/5926, 6/10/2015).
25. Kamulaştırmasız el atma, idareye, taşınmazı kullanma ve
kamulaştırma işlemi yapmadan taşınmazı elde etme imkânı sağlamaktadır. Böyle
bir kamulaştırma işlemi olmadığından, kullanılan taşınmazın devrini
meşrulaştırma ve belli bir hukuki güvence sağlama imkânı sunan tek unsur, idare
tarafından kullanımın yasal olmadığını tespit eden ve bireylere
“kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat” ödenmesine hükmeden mahkeme kararıdır.
Kamulaştırmasız el atma uygulaması, hukuki planda taşınmazların maliki olarak
kalan başvuranları, herhangi bir kamu yararı gerekçesi ile eylemini haklı
kılmayan idareye karşı dava açmak zorunda bırakmaktadır. Böyle bir kamu yararı
gerekçesinin gerçekliği ancak daha sonra mahkemeler tarafından
değerlendirilmektedir. Başka bir deyişle, kamulaştırmasız el atma, her ne
olursa olsun, idare tarafından isteyerek oluşturulmuş kanuna aykırı bir durumu
hukuki olarak kabul etmeye ve idareye, kanuna aykırı davranışından fayda
sağlama imkânı sunmaya yol açmaktadır. İdareye resmi kamulaştırma kurallarının
ötesine geçme imkânı sağlayan böyle bir uygulama, kişilere öngörülemez ve keyfi
durumlarla karşılaşma tehlikesi taşımaktadır. Söz konusu uygulama, yeterli derecede
hukuki güvence temin edecek ve gerektiği şekilde gerçekleştirilen bir
kamulaştırmanın alternatifini oluşturacak nitelikte değildir (Celalettin Aşçıoğlu, § 57).
26. Somut olayda da anılan ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir
durum bulunmamaktadır. Sonuç olarak başvurucuların söz konusu taşınmazlarına
yapılan kamulaştırmasız el atmanın Anayasa'nın 13., 35. ve 46. maddeleriyle
2942 sayılı Kanun'da belirtilen usule uymayan bir müdahale olduğu ve mülkiyet
hakkına yapılan müdahalenin kanunilik ilkesini ihlal ettiği kanaatine
ulaşılmıştır.
27. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 35. maddesinde güvence
altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
28. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir."
29. Başvurucular ihlalin tespit edilmesini istemiş ve tazminat
talebinde bulunmuşlardır.
30. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Doğan kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan
kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir (B. No: 2014/8875,
7/6/2018, [GK]). Mahkeme diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal
kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin
devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle
sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül
Alkaya ve diğerleri (2), B.No: 2016/12506, 7/11/2019).
31. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal
edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle
getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için
ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması,
ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan
kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların
giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması
gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§
55, 57).
32. İncelenen başvuruda kamulaştırmasız el atma nedeniyle
mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin
idarenin eyleminden kaynaklandığı anlaşılmıştır.
33. Kamulaştırmasız el atma uygulaması Anayasa'nın 13. ve 35.
maddeleri yanında doğrudan 46. maddesine aykırı olarak mülkiyet hakkının
ihlaline yol açan çok önemli bir sorundur. 5/1/1961 tarihli ve 221 sayılı Amme
Hükmi Şahısları veya Müesseseleri Tarafından Fiilen Amme Hizmetlerine Tahsis
Edilmiş Gayrimenkuller Hakkında Kanun'un 1. maddesi ile 9/10/1956 tarihine
kadar; 2942 sayılı Kanun'un geçici 6. maddesi ile de 9/10/1956 ile 4/11/1983
tarihleri arasındaki kamulaştırmasız el atma uygulamalarının tasfiyesi amacıyla
düzenlemeler yapılmıştır. Buna rağmen 4/11/1983 tarihi sonrasında da idarelerce
kamulaştırmasız el atma uygulamasına başvurulduğu gözlemlenmektedir.
Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi temel bir hak olarak güvence altına alınan
mülkiyet hakkının ihlaline sebebiyet veren kamulaştırmasız el atma
uygulamasının ülkemizde yapısal bir sorun teşkil ettiğine dikkati çekmektedir.
34. Buna karşın derece mahkemelerince yalnızca kamulaştırma
bedelinden ibaret olan maddi tazminata hükmedilmesi ve manevi tazminat gibi
başka yaptırımların uygulanmaması idarelerin olağan kamulaştırma usulüne
başvurmak yerine kamulaştırmasız el atma uygulamasını tercih etmesine yol
açmaktadır. Hâlbuki kanuni bir dayanağı bulunmayan kamulaştırmasız el atma
uygulaması, Anayasa'nın öngördüğü mülkiyet hakkının korunmasının
gerekliliklerini de içermediğinden olağan kamulaştırma usulünün bir alternatifi
olamaz. Nitekim 1/3/2014 tarihli ve 28928 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan
Bakanlar Kurulu kararına ekli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İhlallerinin Önlenmesine
İlişkin Eylem Planı'nda da idarelerin kamulaştırmasız el atma yoluna
başvurmalarının önlenmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması öngörülmüştür.
Anayasa Mahkemesi kamulaştırmasız el atma uygulamasına son verilmesi bakımından
öngörülen bu tedbirlerin ve düzenlemelerin gerçekleştirilmesinin önemine vurgu
yapmaktadır.
35. Sonuç olarak başvurucuların maddi zararları giderilmiş olsa
dahi Anayasa'nın doğrudan sözüne aykırı olduğu ve kanuna dayalı olmadığı tespit
edilen kamulaştırmasız el atma suretiyle mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin
yukarıda değinildiği üzere yapısal bir sorun teşkil ettiği dikkate alınmalıdır.
Buna göre Anayasa ile güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlaline yol
açıldığının bilinerek idari anlamda gerekli tedbirlerin alınması ve benzeri
nitelikte yeni ihlallere yol açılmaması için kararın bir örneğinin taşınmaza el
atan KGM'nin bağlı olduğu Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına ve TEDAŞ'ın bağlı
olduğu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına gönderilmesi gerekir.
36. Öte yandan somut olayda ihlalin tespit edilmesinin
başvurucuların uğradığı zararların giderilmesi bakımından yetersiz kalacağı
açıktır. Dolayısıyla eski hâle getirme
kuralı çerçevesinde ihlalin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılabilmesi için
mülkiyet hakkının ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek
olan manevi zararları karşılığında başvuruculara müştereken net 6.000 TL manevi
tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
37. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 257,50 TLharcın ayrı
ayrı, ayrıca 3.000 TL vekâlet
ücretinin başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvuruculara net 6.000 TL manevi tazminatın MÜŞTEREKEN
ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 257,50 TL harcın başvuruculara AYRI AYRI, 3.000 TL vekâlet ücretininbaşvuruculara
MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine
ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Karayolları Genel Müdürlüğünün bağlı
olduğu Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına ve Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim
Şirketinin bağlı olduğu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için Gercüş Asliye Hukuk
Mahkemesine (E.2016/31, K.2016/101; E.2016/19, K.2016/161; E.2016/30,
K.2016/107; E.2016/25, K.2016/156; E.2016/27, K.2016/139) GÖNDERİLMESİNE,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
16/9/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.