TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
B.K. VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/31465)
|
|
Karar Tarihi: 10/3/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Umut FIRTINA
|
Başvurucular
|
:
|
1. B.K.
|
|
|
2. B.Y.
|
|
|
3. C.A.
|
|
|
4. H.T.
|
|
|
5. H.K.
|
|
|
6. M.Ö.
|
|
|
7. M.S.
|
|
|
8. N.K.
|
|
|
9. R.K.
|
|
|
10. R.D.
|
Vekili
|
:
|
Av. Bülent KARABULUT
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ihtiyati tedbirin uzun sürmesi nedeniyle mülkiyet
hakkının; yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal
edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Ekli tabloda sıralanan başvurulara ait başvuru formu ve
eklerinin idari yönden yapılan ön incelemelerinden sonra başvurular
Komisyonlara sunulmuştur.
3. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından başvuruların kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Konularının aynı olması nedeniyle ekli tabloda numaraları
belirtilen başvuru dosyalarının 2017/31465 numaralı bireysel başvuru dosyası
ile birleştirilmesine ve incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar
verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 71.
maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu alana
ilişkin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenmeden incelenmesine
karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Yalova'nın Altınova ilçesi Kaytazdere köyü Saraycık mevkiinde
bulunan 1352, 1353, 1354, 1355, 1356, 1357, 1358, 1359, 1360 ve 1361 parsel
sayılı taşınmazlar tapuda başvurucuların murisine ait Saraycık mevkili eski
tapu kaydına ve bir kısmı da rızai taksim ve zilyetlik hükümlerine göre başvurucular
adına tespit görmüştür.
9. Kadastro tespiti kesinleştikten sonra ellerinde karye mevkili
eski tapu kaydı bulunan kişiler tarafından bu yerin kendi tapu kayıtlarına
uyduğu iddiasıyla Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesinde 9/11/1973 tarihinde tapu
iptali ve tescil davası açılmıştır.
10. Davacıların talebi üzerine Karamürsel Asliye Hukuk
Mahkemesince 1/2/1982 tarihinde uyuşmazlık konusu taşınmazların üçüncü kişilere
devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir konulmasına ve Tapu Sicil
Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına karar verilmiştir.
11. Karamürsel Asliye Hukuk Hukuk Mahkemesi 5/4/1996 tarihli
kararıyla davanın reddine karar vermiş, davacılar tarafından temyiz edilen
hüküm Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 17/12/1998 tarihli ilamıyla bozulmuştur. Bozma
kararının ardından dava dosyası Karamürsel Asliye Hukuk Hukuk Mahkemesinin
E.2004/295 sayılı dosyasına kaydedilmiştir. Altınova ilçesinin Yalova ili adli
sınırları içine alınması nedeniyle bu dosya üzerinden verilen 23/1/2013 tarihli
yetkisizlik kararıyla dava dosyası Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin
(Mahkeme) E.2013/337 sayılı dosyasına kaydedilerek yargılamaya devam
edilmiştir.
12. Mahkeme 2/2/2015 tarihinde davanın reddine karar vermiştir.
Kararda ihtiyati tedbire ilişkin bir hükme yer verilmemiştir. Bir kısım davacı
tarafından temyiz edilen karar, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin (Daire)
17/2/20156 tarihli kararıyla onanmış, karar düzeltme istemi de aynı Dairenin
15/6/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
13. Başvurucular, nihai kararın tebliği üzerine bireysel
başvuruda bulunmuşlardır.
14. Tapu Müdürlüğü tarafından Mahkemeye gönderilen 22/7/2017
tarihli yazıdan başvurucuların mal varlığı yönünden uygulanan tedbirin bu
tarihte kaldırıldığı anlaşılmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. Konu ile ilgili hukuk için bkz. İbrahim Geçer (B. No: 2014/19056, 19/2/2019, §§ 19-31).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 10/3/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
17. Başvurucular, makul sürede yargılanma haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
18. Bireysel başvurular sonrasında 31/7/2018 tarihli ve 30495
sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Kanun'un 20.
maddesiyle 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'a
geçici madde eklenmiştir.
19. 6384 sayılı Kanun'a eklenen geçici maddeye göre
yargılamaların uzun sürmesi, yargı kararlarının geç veya eksik icra edilmesi ya
da icra edilmemesi şikâyetiyle Anayasa Mahkemesine yapılan ve bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan
bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul
edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat
üzerine Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı (Tazminat
Komisyonu) tarafından incelenmesi öngörülmüştür.
20. Ferat Yüksel
(B. No: 2014/13828, 12/9/2018) kararında Anayasa Mahkemesi yargılamaların makul
sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra
edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce
gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna
başvuru yolunun ilk bakışta ulaşılabilir ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı
şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğunu değerlendirmiştir.
Buna göre Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun
incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil
niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının
tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 27-36).
21. Mevcut başvuruda söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren
bir durum bulunmamaktadır.
22. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Mülkiyet Hakkının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
23. Başvurucular ihtiyati tedbir sürecinin makul sürede
sonuçlanmaması nedeniyle mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
a. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan
mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
25. Anayasa Mahkemesi daha önce benzer bir şikâyeti Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San.
ve Tic. Ltd. Şti. (B. No: 2014/17196, 25/10/2018) başvurusunda
incelemiş ve sonuca bağlamıştır.
26. Anayasa Mahkemesi muhtemel bir alacağın güvence altına
alınarak etkisizleşmesinin önüne geçilmesi amacıyla ihtiyaç duyulan tedbirlerin
alınması ve bu tedbirler kapsamında kamu makamlarının mülk üzerinde belirli bir
süreyle hukuki tasarruflarda bulunulmasının sınırlandırılması bakımından geniş
bir takdir yetkisi bulunduğunu kabul etmiştir. Ancak söz konusu tedbirlerin
uygulanmasının mülk sahibine kaçınılmaz olandan aşırı bir külfet de yüklememesi
gerektiği vurgulanmıştır. Bu doğrultuda hukuki ilişkinin diğer tarafının
haklarını korumak için tedbiri uygulayan kamu makamlarının söz konusu tedbirin
başvurucunun mülkiyet hakkına etkilerini de gözetmesi ve ölçüsüz bir müdahaleye
yol açmaması gerekmektedir (Hesna Funda
Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San. ve Tic. Ltd. Şti., § 79).
27. Buna göre mülkiyet hakkını sınırlandıran bir tedbirin
uygulanmasının ölçülü olabilmesi için gerek kapsamı gerekse de süresi
itibarıyla orantılı olarak uygulanması gerekmektedir. Mülkiyet hakkına müdahale
teşkil eden tedbirler uygulanması ve bu tedbirlerin belirli bir süre de devam
etmesi ancak bireye şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği takdirde ölçülü
görülebilir. Diğer bir deyişle mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden
tedbirlerin söz konusu olduğu durumlarda tedbiri uygulayan kamu makamlarının
ivedi olarak ve özenli bir biçimde davranma yükümlülükleri bulunmaktadır. Aksi
hâlde yani tedbirin makul olmayan bir süre devam etmesi, mülkiyet hakkının
tanındığı yetkilerin kullanılmasının belirsiz olacak şekilde ötelenmesi
suretiyle mülk sahibine orantısız bir külfet yüklemiş olur (Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San.
ve Tic. Ltd. Şti., §§ 73-80).
28. Benzer nitelikteki somut olay bakımından da bu ilkelerden
ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Somut olayda başvurucuların
taşınmazlarının tapu kaydına 1/2/1982 tarihinde ihtiyati tedbir şerhi konulmuş
ve bu şerh ancak 27/7/2017 tarihinde kaldırılabilmiştir. Dolayısıyla olayda
mülkiyet hakkını sınırlandıran tedbir sürecinin yaklaşık 35 yıl 6 ay sürdüğü
tespit edilmiştir. Bu tedbir süreci bir bütün olarak ele alındığında söz konusu
sürenin makul olmadığı kuşkusuzdur. Bu durumda mülkiyet hakkını sınırlandıran
tedbirin başvuruculara aşırı bir külfet yüklediği sonucuna varılmıştır.
29. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 35. maddesinde güvence
altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
30.
30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
31. Başvurucular ihlalin tespit edilmesini istemiş ve tazminat
talebinde bulunmuşlardır.
32. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna
varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler
belirlenmiştir. Mahkeme diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal
kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin
devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle
sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül
Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).
33. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal
edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle
getirmenin, yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için
ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması,
ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan
kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların
giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması
gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§
55, 57).
34. İncelenen başvuruda mülkiyet hakkının ihlal edildiği
sonucuna ulaşılmıştır.
35. Öte yandan somut olayda ihlalin tespit edilmesinin
başvurucunun uğradığı zararların giderilmesi bakımından yetersiz kalacağı
açıktır. Dolayısıyla eski hâle getirme
kuralı çerçevesinde ihlalin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılabilmesi için
mülkiyet hakkının ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek
olan manevi zararları karşılığında başvuruculara müştereken net 20.000 TL
manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
36. Dosyadaki belgelerden tespit edilen -ekli tabloda
belirtilen- harçların, ayrıca 3.000 TL vekâlet ücretinin başvuruculara
müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucuların kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Başvuruculara müştereken net 20.000 TL manevi tazminat
ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. Ekli tabloda belirtilen harçların başvuruculara AYRI AYRI
ÖDENMESİNE, 3.000 TL vekâlet
ücretinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
F.
Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına
başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması
hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için
yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesine
(E.2013/337, K.2015/64) GÖNDERİLMESİNE,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
10/3/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.