TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEHMET GÜZELOGLU BAŞVURUSU (3)
|
(Başvuru Numarası: 2017/33273)
|
|
Karar Tarihi: 11/12/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üyeler
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M.Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Cafiye Ece YALIM
|
Başvurucu
|
:
|
Mehmet
GÜZELOGLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Korhan
Murat HOCAOĞULLARI
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, aracı kiraya veren hakkında da idari para cezası
uygulanması nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 1/8/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Altınözü İlçe Jandarma Komutanlığı Trafik Tescil ve Denetleme
Büro Amirliğince, sürücü belgesi olmaksızın araç kullanan sürücünün aynı
zamanda araç sahibi olmaması nedeniyle aracı kiraya veren firma sahibi olan
başvurucuya da 1.763 TL idari para cezası verilmiştir.
9. Başvurucu, anılan idari para cezasına itiraz etmiş; itiraz
Hatay 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 12/6/2017 tarihli kararıyla kesin olarak
reddedilmiştir.
10. Anılan karar 7/7/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.
11. Başvurucu 1/8/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
12. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 1/6/2010
tarihinden geçerli olmak üzere 14. Protokol'le değişik 35. maddesinin (3)
numaralı fıkrası şöyledir:
“Aşağıdaki hallerde Mahkeme, 34. madde
uyarınca sunulan bireysel başvuruları kabul edilemez bulur:
a) Başvurunun konu bakımından Sözleşme veya
Protokollerinin hükümleriyle bağdaşmaması, açıkça dayanaktan yoksun veya
bireysel başvuru hakkının kötüye kullanılması niteliğinde olması veya;
b) Başvurucunun önemli bir zarar görmemiş
olması; meğer ki Sözleşme ve Protokolleri ile güvence altına alınan insan
haklarına saygı ilkesi başvurunun esastan incelenmesini gerektirsin. Ancak
ulusal bir mahkeme tarafından gereği gibi incelenmemiş hiçbir dava bu gerekçe
ile reddedilemez."
13. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Sözleşme'nin 35.
maddesine 14. Protokol'le eklenerek 1/6/2010 tarihinde yürürlüğe giren önemsiz
zarar kriterine ilişkin içtihadında, bu yeni kriterin Sözleşme ve eki
protokollerle güvence altına alınan hakların Avrupa düzeyinde hukuksal açıdan
korunmasını sağlama yönündeki temel görevine yoğunlaşması için önemsiz
başvuruları ivedilikle inceleme olanağı vermesi amacıyla oluşturulduğunu
belirtmektedir (Stefanescu/Romanya (k.k.),
B. No: 11774/04, 12/4/2011, § 35). Bu kriter, ne denli gerçek olursa olsun bir
hak ihlalinin uluslararası bir mahkeme tarafından incelenebilmesi için asgari
bir ağırlık düzeyine ulaşması gerektiği görüşüne dayanır (Korolev/Rusya (k.k.), B. No: 25551/05,
1/7/2010). Bu kriterin incelenmesinde, ihlal edildiği iddia edilen hakkın
mahiyetini ve ihlal iddiasının ciddiyeti ve/veya ihlalin başvuranın kişisel
durumu üzerinde oluşturacağı olası sonuçları da gözönünde
bulundurmak gerekir (Giusti/İtalya, B. No: 13175/03, 18/10/2011, §
34).
14. AİHM, söz konusu kriteri uygularken Sözleşme ve eki
protokollerin güvence altına aldığı insan haklarına saygının başvurunun esastan
incelenmesini gerektirip gerektirmediği hususunu da incelemektedir. Bu kapsamda
AİHM, önem kriteri getirilmeden önce de, önüne gelmiş olan Sözleşme ile ilgili
hususta açık ve çokça uygulanmış olan bir içtihadın bulunması durumunda bu
incelemenin yapılmasının gerekli olmadığına hükmettiğini (Van Houten/Hollanda
(kayıttan düşürme), B. No: 25149/03, 29/9/2005, §§ 33-38; Kavak/Türkiye (k.k.),
B. No: 34719/04 ve 37472/05, 19/5/2009) hatırlatarak mahkeme içtihatlarını
genişletebilecek veya bunlara katkı sağlayabilecek nitelikte olmayan
başvuruları incelememektedir (Tayfun
Görgün/Türkiye (k.k.), B. No: 42978/06,
16/9/2014).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 11/12/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu; araç kiralama şirketi sahibi olduğunu, aracını
kiralayan Suriye uyruklu U.C. isimli kişinin ehliyetinin geçersiz olması
nedeniyle ehliyetsiz araç kullandırdığı iddiasıyla
hakkında idari para cezası uygulandığını, idari para cezasına itirazının
reddedildiğini belirterek suç ve cezaların kanuniliği ve şahsiliği ilkelerinin
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
17. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının masumiyet karinesi
kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
18. Başvurucunun ileri sürdüğü ihlal iddialarının niteliği
nazara alınarak başvurunun kabul edilebilirlik kriterlerinden olan anayasal ve
kişisel önemden yoksun olma kriteri yönünden incelenmesi gerekir.
19. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında anayasal açıdan önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara
uğramadığı başvuruların esastan incelenmeksizin reddedilebileceği hüküm altına
alınmıştır.
20. Anılan hükümle anayasal ve kişisel önemden yoksun
başvuruların esastan incelenmemesine imkân tanıyan ek bir kabul edilebilirlik
kriteri getirilmiştir. Dolayısıyla diğer tüm kabul edilebilirlik kriterlerini
taşısa, hatta esas hakkında incelemeye geçildiğinde ihlal kararı verilebilecek
nitelikte olsa bile 6216 sayılı Kanun’da belirtilen nitelikteki bir başvuru
kabul edilemez bulunabilecektir (K.V.
[GK], B. No: 2014/2293,
1/12/2016, § 55).
21. 6216 sayılı Kanun’da anayasal ve kişisel önemden yoksun
başvuruların kabul edilemez bulunabilmesi için iki koşul öngörülmüştür. Anayasal önem olarak adlandırılabilecek
olan birinci koşul başvurunun Anayasa’nın
uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının
belirlenmesi açısından önem taşımaması, kişisel önem olarak adlandırılabilecek olan ikinci koşul ise
başvurucunun önemli bir zarara uğramamasıdır
(K.V. § 57).
22. Anayasa hükümlerinin yorumlanması açısından önem taşıma
unsurunun, başta Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru yoluyla daha önce
yorumlamadığı meseleleri kapsadığında kuşku bulunmamaktadır. Bununla birlikte
Anayasa Mahkemesi, bir meseleyle ilgili olarak daha önce Anayasa’nın ilgili
hükümlerini yorumlamış olsa bile değişen durumları dikkate alarak yeniden
yorumlama ihtiyacı duyabilir. Bu durumda da o meseleye ilişkin başvurunun
anayasal öneminin bulunduğunu kabul etmek gerekir(K.V., § 63).
23. Anayasa hükümlerinin uygulanması açısından başvurunun önem
taşıdığının söylenebilmesi için kamu makamları ve derece mahkemelerinin belli
bir meseleye ilişkin uygulamalarının Anayasa Mahkemesi yorumlarından farklı
olması ve bu farklılığın da önemli olması gerekir (K.V., § 64).
24. Kişisel önemin bulunmaması koşulu ise -başvurucunun içinde
bulunduğu koşullar da dâhil olmak üzere- her olayın kendine özgü koşulları
dikkate alınarak ve objektif verilerden hareket edilerek Anayasa Mahkemesi
tarafından değerlendirilir (K.V.,
§§ 66, 67).
25. Anayasa Mahkemesi, önüne gelen iddialara ilişkin birçok
başvuruda masumiyet karinesinin kapsam ve içeriğini belirlemiştir. Bu kapsamda,
somut başvuruda dile getirilen şikâyetlere benzer şekildeki ihlal iddialarına
ilişkin başvurularda (Taner Koyuncu, B.
No: 2015/11678, 24/5/2018, §§ 30-33; Mehmet
Güzeloğlu, B. No: 2014/3134, 7/6/2017, §§ 38-41; Mehmet Şirin
Akın, B. No: 2015/17644, 3/7/2018, §§ 33-36) ilgili Anayasa
kuralları yorumlanmıştır.
26. Buna göre Anayasa Mahkemesinin sıklıkla uygulanmış açık bir
içtihadının bulunduğu masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin
başvurunun, genel bir soruna işaret etmediği gibi Anayasa'nın uygulanması ve
yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi
açısından da önem taşıdığının ortaya konulamadığı sonucuna varılmıştır.
27. Başvurucu, maddi zararının 1.763 TL olduğunu ve 5.000 TL
manevi zarara uğradığını ifade etmektedir.
28. Maddi ve manevi zarar olarak belirtilen miktarın araç
kiralama şirketi sahibi olan başvurucunun mali durumuna ciddi anlamda zarar
verdiği ve kendisi için ne denli önemli olduğu hususunda herhangi bir
açıklamasının olmadığı da gözetildiğinde başvuru konusu miktarın başvurucu
açısından önemli bir zarar olduğu kanaatine ulaşılamamıştır.
29. Sonuç olarak somut olayda başvurunun Anayasa'nın
yorumlanması ve uygulanması açısından önem taşımadığı gibi başvurucunun da
önemli bir zarara uğramadığı sonucuna varılmıştır.
30. Açıklanan gerekçelerle anayasal ve kişisel önemden yoksun
olduğu anlaşılan başvurunun, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden
incelenmeksizin kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun anayasal ve
kişisel önemden yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
11/12/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLEkarar verildi.