TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
KEMAL KEKEÇ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/33316)
|
|
Karar Tarihi: 30/9/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Muzaffer KORKMAZ
|
Başvurucu
|
:
|
Kemal KEKEÇ
|
Vekili
|
:
|
Av. Kasım ER
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, tutuklu olan başvurucunun avukatıyla
görüşmesinin teknik araçlarla kayda alınması ve infaz memurunun görüşmeyi izlemesi
nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 14/8/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
A. Genel
Bilgiler
8. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî bir darbe
teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke
genelinde olağanüstü hâl ilan edilmiştir. Olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihinde
son bulmuştur. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak-
bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden
ve son yıllarda Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet
Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu
değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169,
20/6/2017, §§ 12-25).
9. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde
darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa
bile FETÖ/PDY ile bağlantılı olan çok sayıda kişi hakkında Cumhuriyet
başsavcılıkları tarafından soruşturma başlatılmıştır (Aydın Yavuz ve
diğerleri, § 51).
B. Başvurucuya
İlişkin Süreç
10. Başvurucu hakkında darbe teşebbüsünden sonra İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından FETÖ/PDY'nin hiyerarşik
yapılanmasında yer aldığı iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır.
11. Başvurucu, Başsavcılığın talimatıyla 30/3/2017
tarihinde gözaltına alınmıştır.
12. İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği 31/3/2017 tarihinde
başvurucunun terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmasına karar
vermiştir.
13. Başsavcılık 26/4/2017 tarihli iddianameyle
başvurucunun terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle aynı
yer ağır ceza mahkemesinde kamu davası açmıştır.
14. İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme)
iddianameyi kabul etmiş ve E.2017/65 sayılı dosya üzerinden kovuşturma aşaması
başlamıştır.
15. Mahkeme 13/7/2017 tarihinde yaptığı duruşmada verdiği
ara kararla başvurucunun tutukluluğunun devamına ve avukatıyla görüşmesinin
teknik araçlarla kayda alınması ve infaz memurunun görüşmeyi izlemesi
şeklindeki kısıtlamanın devamına karar vermiştir.
16. Başvurucu anılan kararı 13/7/2017 tarihinde
öğrendiğini bildirmiştir.
17. Başvurucu 14/8/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
18. Mahkeme 3/7/2019 tarihinde, başvurucunun terör
örgütüne üye olma suçundan beraatine karar vermiş ve hüküm kesinleşmiştir.
IV. İLGİLİ
HUKUK
19. İlgili hukuk için bkz. Emre Ayhan, B.
No: 2016/80704, 13/2/2020, §§ 32-57.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
20. Mahkemenin 30/9/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
21. Başvurucu, tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumunda
avukatıyla yaptığı görüşmelerin teknik araçlarla kayda alınması ve bu sırada
iki infaz memurunun görüşmeyi izlemesi nedenleriyle tutukluluğa itiraz
bağlamında savunma hakkının kısıtlandığını ve etkili bir şekilde hukuki
yardımdan yararlandırılmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı
ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
22. Bakanlık görüşünde; öncelikle başvurucunun 4/12/2004
tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinde ve 16/5/2001
tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu'nda öngörülen başvuru yollarını
tüketmeden bireysel başvuru yaptığı belirtilerek başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle kabul edilemezlik kararı verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
23. Bakanlık, şikâyetin esasına ilişkin olarak ise
olağanüstü hâl döneminde çıkarılan kanun hükmünde kararname (KHK) ile getirilen
ve bireysel başvuruya konu müdahalenin dayanağını oluşturan düzenlemenin
yeterli güvenceleri bünyesinde taşıdığını ve denetim mekanizmalarını ortaya
koyduğunu belirtmiştir. Bakanlığa göre düzenlemenin amacı kamu düzeninin
sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesidir. Bakanlık, başvurucunun üzerine atılı
suçun niteliği (FETÖ/PDY üyelerinde örgütsel davranış bilincinin yoğunluğu ve
faaliyetlerini gizli icra etmeleri) dikkate alındığında toplumun ve ceza infaz
kurumunun güvenliğinin tehlikeye düşürülmesi, terör örgütü veya diğer suç
örgütlerinin yönlendirilmesi, bunlara emir veya talimat verilmesi ya da
yorumlarıyla gizli, açık veya şifreli mesajlar iletilmesi şüphesinin varlığı
hâlinde söz konusu tedbirin uygulandığını belirterek anılan tedbirin orantılı
ve ölçülü olduğunu, dolayısıyla başvurunun açıkça dayanaktan yoksunluk
nedeniyle kabul edilemez bulunması gerektiğini ifade etmiştir.
24. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında,
tüketilmesi gerektiği ifade edilen kanun yollarının etkili olmadığını
belirtmiştir.
B. Değerlendirme
25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013 §
16). Başvurucunun şikâyetinin özü, müdafi ile görüşmesinin teknik kayda alınması
ve bu görüşme sırasında iki infaz memurunun hazır bulunması nedeniyle etkili
bir şekilde tutukluluğa itiraz hakkının engellendiğine ilişkindir. Dolayısıyla
başvurucunun bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci
fıkrası bağlamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi
gerekir.
26. Anayasa Mahkemesi 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra
ilan edilen olağanüstü hâl döneminde çıkarılan 22/7/2016 tarihli ve 667 sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin KHK'nın 6. maddesi uyarıca
terör suçları dâhil olmak üzere bazı suçlardan tutuklanan kişiler hakkında
uygulanan avukatla görüşmelerin kayda alınması ve ceza infaz kurumu görevlileri
aracılığıyla izlenmesi tedbirine ilişkin olarak -ilgili kanun hükümleri ve ülke
genelinde derece mahkemelerinin karar ve uygulamalarından hareketle- infaz
hâkimliklerine şikâyet yolunun tüketilmesi gereken ulaşılabilir ve etkili bir
başvuru yolu olduğu sonucuna varmıştır (İsmail Solmaz, B. No:2017/15251,
12/2/2020, §§102-106; Emre Ayhan, §§ 132-136). Somut olayda Bakırköy
Cumhuriyet Başsavcılığı, başvurucunun tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumunda
FETÖ/PDY bağlantılı suçlardan tutuklanan kişilerin avukatları ile yapacakları
görüşmelerin teknik araçlarla kayda alınması ve infaz memurunun görüşmeleri
izlemesine karar vermiştir. Bu karar doğrultusunda FETÖ/PDY bağlantılı suçtan
tutuklu bulunan başvurucunun avukatıyla yaptığı görüşmeler teknik araçlarla
kayda alınmış ve bir infaz memuru görüşmeleri izlemiştir. Başvurucunun anılan tedbirin
kaldırılmasına ilişkin olarak infaz hâkimliğine şikâyet yoluna gitmediği
görülmektedir. Diğer yandan başvurucunun bireysel başvuruya konu tedbirin
kaldırılması talebinin Mahkeme tarafından reddedilmesinin -söz konusu tedbir
bakımından etkili başvuru yolunun infaz hâkimlikleri olması dolayısıyla- bir
önemi bulunmamaktadır. Bu kapsamda infaz hâkimliğine şikâyet yoluna gidilmeden
yapılan başvuruda başvuru yollarının tüketilmediği sonucuna ulaşılmıştır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının
tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Tutukluluğun hukukiliğine etkili bir şekilde itiraz
edilememesi dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 30/9/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.