TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
AHMET SİL VE TANER YAY BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2017/35227)
Karar Tarihi: 30/9/2020
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Basri BAĞCI
Raportör
Ömer MENCİK
Başvurucular
1. Ahmet SİL
2. Taner YAY
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucuların bir dergiye abonelik taleplerinin kabul edilmemesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 25/9/2017 ve 28/9/2017 tarihlerinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonlarca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvuruların kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. 2017/35227 sayılı bireysel başvuru dosyasında başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamışlardır.
8. Yapılan incelemede 2017/35302 numaralı başvurunun aynı konuyla bağlantılı olarak yapıldığının anlaşılması nedeniyle 2017/35227 sayılı başvuru ile birleştirilmesine ve incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir. İncelemenin yürütüldüğü 2017/35227 numaralı başvuruda Bakanlıktan görüş istenmiş olması ve birleştirilen 2017/35302 numaralı başvurunun konu bakımından aynı olması gözönünde bulundurularak bu dosya yönünden ayrıca Bakanlıktan görüş istenmesine gerek görülmeyerek başvurunun incelenmesine geçilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
A. 2017/35227 Numaralı Başvuru Yönünden
10. Başvurucu Ahmet Sil, Osmaniye 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) Fetullahçı Terör Örgütü ve/veya Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçundan tutuklu olarak bulunmaktadır.
11. Başvurucu, "National Geographic" isimli bir dergiye abone olmak istemiştir. Adı geçen derginin coğrafya, kültür, keşifler, popüler bilim ve tarihle ilgili makalelerin ağırlıkla yer aldığı dünyaca bilinen bir yayın olduğu anlaşılmaktadır. Aynı zamanda derginin uzun yıllar sadece İngilizce olarak yayımlandıktan sonra ilk kez 1995 yılında başka dillerde de yayımlanmaya başladığı, günümüzde ise aralarında Türkçenin de bulunduğu yaklaşık otuz üç dilde yayımlandığı tespit edilmiştir. Öte yandan derginin 12 milyona yakın aylık tirajı bulunmaktadır.
12. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde başvurucunun talebini Ceza İnfaz Kurumuna sözlü olarak ilettiği, Ceza İnfaz Kurumunca talebinin olumsuz karşılanması üzerine Osmaniye İnfaz Hâkimliğine (Hâkimlik) şikâyet başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Başvurucunun şikâyet dilekçesini Hâkimliğe bir yazıyla gönderen Ceza İnfaz Kurumu, anılan derginin alınmamasının sebebinin Ceza İnfaz Kurumu Eğitim Kurulu Başkanlığının (Eğitim Kurulu) 7/2/2017 tarihli bir kararı olduğunu ifade etmiş ve yazının ekine söz konusu kararı eklemiştir.
13. Eğitim Kurulu kararında öncelikle Bakanlığın bazı genelgelerine yer verilmiştir. 16/11/2016 tarihli ilk genelgede 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 62. maddesine değinilmiştir. Genelgenin devamında, eğitimini sürdüren tutuklu ya da hükümlülerin ziyaretçileri aracılığıyla veya kargo aracılığıyla gelen ders kitaplarının gerekli incelemelerden geçirildikten sonra hükümlü ya da tutuklulara verileceği, yayının yabancı dilde yazılmış olması durumunda ise içeriğinin anlaşılması ve orijinal olduğunun tespit edilmesinin gerektiği ifade edilmiştir. Bundan başka genelgede, mevzuat metinlerinin ve kurum kütüphanesinde bulunmayan yayınların -ücretinin tutuklu ya da hükümlülerce karşılanması koşuluyla- ceza infaz kurumları aracılığıyla temin edilebileceği belirtilmiştir.
14. Daha sonra Eğitim Kurulu 24/11/2016 tarihli bir genelgeye değinmiştir. Söz konusu genelgede 22/11/2016 tarihli ve 29896 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 677 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname gereğince, terör örgütüne üye olma suçundan ve terör örgütlerinin faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlardan hükümlü ya da tutuklu olanların olağanüstü hâlin devamı süresince sınavlara giremeyeceklerinin belirtildiği ifade edilmiştir. Son olarak ise Eğitim Kurulu 23/12/2016 tarihli bir genelgeden bahsetmiştir. Bu genelgede ise terör örgütüne üye olma suçundan ve terör örgütlerinin faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlardan hükümlü ya da tutuklu olanların olağanüstü hâlin devamı süresince sınav başvurularının alınmaması ve öğrenci kayıt sistemlerine öğrencilik durumlarının girilmemesi istenmiştir.
15. Eğitim Kurulu söz konusu genelgeden yola çıkarak bazı kararlar almıştır. Söz konusu kararlar şu şekildedir:
i. Terör örgütüne üye olma suçundan hükümlü ya da tutuklu olanların ailesi tarafından gönderilen veya bu kişilere kargo yoluyla gelen kitapların Kuruma alınmaması
ii. Terör örgütüne üye olma suçundan hükümlü ya da tutuklu olanların olağanüstü hâl süresince eğitimlerini devam ettiremeyecekleri gerekçesiyle, ailesi tarafından gönderilen veya bu kişilere kargo yoluyla gelen ders kitaplarının kuruma alınmaması hatta ücreti ödenmek suretiyle olsa dahi tutuklu ya da hükümlülere ders kitaplarının verilmemesi
iii. Mevzuat içeren kitap ya da internet çıktıları ile Kurum kütüphanesinde bulunmayan kitapların -ücretinin hükümlü ve tutuklularca ödenmesi koşuluyla- Ceza İnfaz Kurumunca temin edilmesi
iv. Terör örgütüne üye olma suçundan hükümlü ya da tutuklu olanların başka ceza infaz kurumlarından gelirken yanlarında getirdiği yayınların ne şekilde temin edildiğinin anlaşılamaması veya yayınlarda ceza infaz kurumu kaşesinin bulunmaması durumunda hükümlü ya da tutukluya verilmemesi
16. Hâkimlik, başvurucunun şikâyetini Eğitim Kurulunun almış olduğu karar ışığında incelemiştir. Hâkimlik, Ceza İnfaz Kurumu uygulamasının mevzuata uygun olduğunu belirterek şikâyeti 29/6/2017 tarihinde reddetmiştir. Başvurucu, Hâkimlik kararına karşı itiraz yoluna başvurmuştur. İtirazı inceleyen Osmaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Hâkimlik kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek başvurucunun itirazının reddine 15/9/2017 tarihinde karar vermiştir.
17. Başvurucu, nihai karardan 22/9/2016 tarihinde haberdar olduğunu belirtmiş; 25/9/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. 2017/35502 Numaralı Başvuru Yönünden
18. Başvurucu Taner Yay, Osmaniye 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan tutuklu olarak bulunmaktadır.
19. Başvurucu, "Beşiktaş" isimli dergiye abone olmak istemiştir. Açık kaynak araştırmalarına göre adı geçen dergi, Beşiktaş Jimnastik Kulübünün resmî yayın organıdır. Söz konusu derginin içeriğinde ise genel olarak ülkemizin spor kulüplerinden olan Beşiktaş'a ilişkin bazı röportaj, tarihî bilgi ve resimlere yer verildiği, bunun yanında bazı spor faaliyetleriyle ilgili yazılar bulunduğu görülmektedir.
20. UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde başvurucunun talebini Ceza İnfaz Kurumuna sözlü olarak ilettiği, Ceza İnfaz Kurumunca talebinin olumsuz karşılanması üzerine Osmaniye İnfaz Hâkimliğine (Hâkimlik) şikâyet başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Başvurucunun şikâyet dilekçesini Hâkimliğe bir yazıyla gönderen Ceza İnfaz Kurumu, söz konusu derginin alınmamasının sebebinin Eğitim Kurulunun 7/2/2017 tarihli kararı olduğunu ifade etmiş ve yazının ekine söz konusu kararı eklemiştir (Eğitim Kurulu kararının içeriğine ilişkin olarak bkz. §§ 13-15).
21. Hâkimlik, başvurucunun şikâyetini Eğitim Kurulunun almış olduğu karar ışığında incelemiştir. Hâkimlik, Ceza İnfaz Kurumu uygulamasının mevzuata uygun olduğunu belirterek şikâyeti 21/7/2017 tarihinde reddetmiştir. Başvurucu, Hâkimlik kararına karşı itiraz yoluna başvurmuştur. İtirazı inceleyen Osmaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Hâkimlik kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek başvurucunun itirazının reddine 15/9/2017 tarihinde karar vermiştir.
22. Başvurucu, nihai karardan 22/9/2016 tarihinde haberdar olduğunu belirtmiş; 28/9/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
23. 5275 sayılı Kanun’un "Süreli veya süresiz yayınlardan yararlanma hakkı" kenar başlıklı 62. maddesi şöyledir:
"(1) Hükümlü, mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla süreli ve süresiz yayınlardan bedelini ödeyerek yararlanma hakkına sahiptir.
(2) Resmî kurumlar, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler tarafından çıkartılan gazete, kitap ve basılı yayınlar, hükümlülere ücretsiz olarak ve serbestçe verilir. Eğitim ve öğretimine devam eden hükümlülerin ders kitapları denetime tâbi tutulamaz.
(3) Kurum güvenliğini tehlikeye düşüren veya müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsayan hiçbir yayın hükümlüye verilmez."
24. İlgili diğer ulusal hukuk için bkz. İbrahim Kaptan (2), B. No: 2017/30723, 12/9/2018, §§ 15-19; ilgili uluslararası hukuk için ise bkz. Ahmet Temiz (6), B. No: 2014/10213, 1/2/2017, §§ 17, 18.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
25. Mahkemenin 30/9/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
26. Başvurucular adli yardım talebinde bulunmuşlardır. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun oldukları anlaşılan başvurucuların açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. İfade Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü
27. Başvurucular; dergilere kurum aracılığıyla abone olma taleplerinin kabul edilmediğini, yapılan uygulamaya karşı şikâyet ve itiraz haklarını kullandıklarını ancak derece mahkemelerinin gerekçesiz kararlarıyla taleplerinin reddedildiğini ifade etmişlerdir. Başvurucular ayrıca açık kanuni düzenlemeye rağmen abone olma isteklerinin karşılanmadığını, her iki dergi hakkında herhangi bir yasaklama kararı olmadığını belirterek ifade ve basın özgürlüğü ile maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
28. Bakanlık görüşünde öncelikle başvurucuların ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin kanuni dayanağının ve meşru amacının bulunduğu belirtilmiştir. Bakanlık görüşünün devamında, müdahalenin demokratik toplumda gereklilik ve orantılılık ilkeleri çerçevesinde bir değerlendirmesi yapılmıştır.
29. Bakanlık; yapılan uygulamanın olağanüstü hâl döneminde gerçekleştiğini, bu dönemde birçok ceza infaz kurumu personelinin FETÖ/PDY ile irtibatı nedeniyle ihraç edildiğini ifade etmiştir. Bakanlık bu durum karşısında söz konusu dönemde personellerin güvenilirliği ile ilgili yeterli bilgi bulunmadığını, örgütsel faaliyetin ve iletişimin engellenmesini, devam eden soruşturmaların selametini ve ceza infaz kurumlarının güvenliğini sağlamak amacıyla bu dönemde geçici önlemler alındığını belirtmiştir.
30. Öte yandan Bakanlık; FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan tutuklu olanların kurum içinde bazı yayınları şifreli haberleşme için kullandıklarını, mevzuattaki düzenlemelere göre de kurum güvenliğini tehlikeye düşürebilecek nitelikteki yayınların ceza infaz kurumlarına alınmaması gerektiğini ifade etmiştir. Bu açıklamalar sonrasında Bakanlık derece mahkemelerinin kararlarındaki tespit ve sonuçların Anayasa'da yer alan hak ve özgürlükler açısından değerlendirilmesinin Anayasa Mahkemesi tarafından yapılması gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
31. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Anayasa Mahkemesi daha önce vermiş olduğu birçok kararında, hükümlü ve tutuklulara kargo yoluyla ya da ziyaretçileri aracılığıyla getirilen veya hükümlü ve tutukluların kendi satın aldıkları süreli ya da süresiz yayınların ceza infaz kurumlarına kabul edilmemesini ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmiştir (ilgili kararlar için bkz. Recep Bekik ve diğerleri [GK], B. No: 2016/12936, 27/3/2019, § 24; İbrahim Kaptan (2), § 23). Söz konusu kararlar çerçevesinde bir değerlendirme yapıldığında bir ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucuların dergiye abone olma taleplerinin kabul edilmemesinin haber veya fikir alma özgürlüğü, dolayısıyla ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerekir.
32. Anayasa’nın 26. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...
Bu hürriyetlerin kullanılması, ... kamu düzeni, kamu güvenliği, ... suçların önlenmesi, ... gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir...
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.”
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
33. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Müdahalenin Varlığı
34. Herkes gibi hükümlü ve tutuklular da Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65) ve bu bağlamda ifade özgürlüğüne de sahiptirler (Murat Karayel (5), B. No: 2013/6223, 7/1/2016, § 27).
35. Tutuklu ve hükümlülerin süreli veya süresiz yayınlara ulaşabilmesi de bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğünün somut yansıması olarak ifade özgürlüğünün koruması altındadır (Kamuran Reşit Bekir [GK], B. No: 2013/3614, 8/4/2015, § 43; Hüseyin Sürensoy, B. No: 2013/749, 6/10/2015, § 44; İbrahim Bilmez, B. No: 2013/434, 26/2/2015, § 74; Ahmet Temiz (6), § 34).
36. Bu bağlamda bir ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucuların bir dergiye abone olma taleplerinin kabul edilmemesinin haber veya fikir alma özgürlüğüne, dolayısıyla ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğu kabul edilmiştir.
ii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
37. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Temel hak ve hürriyetler, ...yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ...demokratik toplum düzeninin ...gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
38. Sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
(1) Kanunilik
39. Somut olayın değerlendirilme yöntemi gözönüne alındığında mevcut başvurunun koşullarında ilgili normun (bkz. § 23) kanunla sınırlama ölçütünü karşılayıp karşılamadığına ilişkin nihai bir değerlendirme yapmaya değil müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığının değerlendirilmesine ihtiyaç bulunduğu anlaşılmıştır. Bu sebeple mevcut başvuruda müdahalenin kanuniliği hususunda kesin bir sonuca varmaya gerek olmadığı kanaatine varılmıştır.
(2) Meşru Amaç
40. Başvuruya konu yayınlara abonelik talebi, ceza infaz kurumlarının düzeninin ve güvenliğinin sağlanması ve suçun önlemesi amaçlarıyla kabul edilmemiştir. Anılan müdahalenin Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır.
(3) Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk
(a) Genel İlkeler
41. Anayasa Mahkemesi ifade özgürlüğü bağlamında demokratik toplum düzeninin gerekleri ifadesinden ne anlaşılması gerektiğini daha önce pek çok kez açıklamıştır. İfade özgürlüğü kişinin haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilmesi, düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanmaması, bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir. Çoğunluğa muhalif olanlar da dâhil olmak üzere düşüncelerin her türlü araçla açıklanması, açıklanan düşünceye paydaş sağlanması, düşünceyi gerçekleştirme ve gerçekleştirme konusunda başkalarını ikna etme çabaları ve bu çabaların hoşgörüyle karşılanması çoğulcu demokratik düzenin gereklerindendir. Dolayısıyla toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak, her türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifade edilebilmesine bağlıdır. Bu itibarla düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 33-35; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 42, 43; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, §§ 35-38).
42. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydın, §§ 70-72; AYM, E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007). Müdahaleyi oluşturan tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığının kabul edilebilmesi için amaca ulaşmaya elverişli olması, başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif önlem olarak kendisini göstermesi gerekmektedir (bazı farklılıklarla birlikte bkz. Bekir Coşkun, § 51; Mehmet Ali Aydın, § 68; Tansel Çölaşan, § 51). Orantılılık ise bireyin hakkı ile kamunun menfaatleri veya müdahalenin amacı başkalarının haklarını korumak ise diğer bireylerin hak ve menfaatleri arasında adil bir dengenin kurulmasına işaret etmektedir (bazı farklılıklarla birlikte bkz. Bekir Coşkun, § 57; Tansel Çölaşan, §§ 46, 49, 50; Hakan Yiğit, B. No: 2015/3378, 5/7/2017, §§ 59, 68).
(b) Ceza İnfaz Kurumlarında Yayınlara Erişim ile İlgili Anayasa Mahkemesi İçtihadı
43. Ceza infaz kurumunda bulunan hükümlü ve tutukluların yayınlardan yararlanmasına ilişkin esaslar 5275 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri de gözetilerek Anayasa Mahkemesi tarafından İbrahim Kaptan (2) kararında belirlenmiştir. Belirlenen yöntemlerden biri mahpusun, ceza infaz kurumunda bulunan emanet hesabına yatırılan paradan karşılanması koşuluyla herhangi bir yayının kurumca satın alınarak kendisine verilmesini istemesi yöntemidir (İbrahim Kaptan (2), § 31). Ceza infaz kurumu idarelerinin mahpusların yararlanabilecekleri belirtilen bu yayınları ise 5275 sayılı Kanun'un 3. ve 62. maddelerinde öngörülen koşulları sağlayıp sağlamadığı yönünden bir denetime tabi tutması gerekir. Söz konusu denetimin Anayasa Mahkemesi içtihadında ortaya konulan ilkeler uyarınca yapılması ve inceleme sonucunda yayınların kuruma kabul edilmesinin uygun olup olmadığına karar verilmesi gerekmektedir (İbrahim Kaptan (2), § 32).
(c) Başvurunun Değerlendirilmesi
44. Somut olayda başvurucuların iki ayrı dergiye abone olma taleplerinin kabul edilmediği anlaşılmaktadır. Dergilerden ilki olan National Geographic'te coğrafya, kültür, keşifler, popüler bilim ve tarihle ilgili makalelerin ağırlıkla yer aldığı ve dünyaca bilinen bir yayın olduğu anlaşılmaktadır. Diğer derginin ise ülkemizde tanınan bir spor kulübünün yayın organı olduğu, içinde sporun çeşitli alanlarına ilişkin bilgilerin yer aldığı tespit edilmiştir (bkz. §§ 11, 19).
45. Anayasa Mahkemesi daha önce vermiş olduğu birçok kararda tutuklu ya da hükümlülerin süreli veya süresiz yayınlardan yararlanma yöntemlerini teker teker sıralamıştır. Bu yöntemlerden birinin kanunun açık hükmünün de emrettiği gibi ücretinin hükümlü ve tutuklarca karşılanması koşuluyla herhangi bir yayının kurumca satın alınması olduğu anlaşılmaktadır (İbrahim Kaptan (2), § 31; Recep Bekik ve diğerleri, § 38). Somut olayda başvurucuların talebinin de bahis konusu yöntem kapsamında olduğu açıktır.
46. Bu bağlamda başvuru konusu olayda ücretleri başvurucular tarafından ödenmek ve kurum tarafından temin edilmek suretiyle istenen, ayrıca hakkında herhangi bir toplatma kararı bulunmadığı anlaşılan süreli yayınlara öncelikle aboneliğin gerçekleştirilmesi gerekir. Dergiler kuruma geldiğinde ise kamu otoritelerinin Anayasa Mahkemesi içtihadında kabul edilen ilke ve kriterler ışığında (Recep Bekik ve diğerleri, §§ 41-45) 5275 sayılı Kanun'un 3. ve 62. maddeleri uyarınca bir denetim yapması beklenir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. İbrahim Kaptan (2), § 32; hakkında toplatma kararı bulunmayan yayınlar yönünden 5275 sayılı Kanun'un 3. ve 62. maddeleri uyarınca yapılması gereken denetime ilişkin ilkeler için bkz. Halil Bayık, B. No: 2014/20002, 30/11/2017, § 45).
47. Talebin reddine gerekçe yapılan Eğitim Kurulu kararında (bkz. §§ 15, 20), Kurum kütüphanesinde bulunmayan yayınların -ücretleri tutuklu ve hükümlülerin emanet hesabından karşılanması koşuluyla- alınmasına karar verilmiş olmasına rağmen ulusal ve uluslararası alanda kabul gören birer yayın oldukları anlaşılan başvuruya konu dergilerin kurum güvenliğini ne şekilde tehlikeye düşüreceği veya içinde ne gibi müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumlar bulunduğu noktasında hiçbir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmıştır.
48. Öte yandan derece mahkemelerinin kararlarında, sadece bir önceki mercinin kararının hukuka uygun bulunmasının haricinde bir değerlendirmenin olmadığı görülmektedir. Somut başvuru bağlamında hükümlü ve tutukluların haber ve fikir alma özgürlüğüne güvence sağlama hususunda asıl yetkili ve görevlinin ilgili ceza infaz kurumu idaresinin olduğu açıktır. Bununla birlikte süreli yayınlara erişim noktasında Hâkimliğin de idarenin gerekçesiz uygulamalarını engelleme görevinin bulunduğu unutulmamalıdır (benzer bir değerlendirme için bkz. Recep Bekik ve diğerleri, § 54).
49. Sonuç olarak Ceza İnfaz Kurumu idaresi ve derece mahkemeleri, konu ile tamamen bağlantısız gerekçelerle dergilerin niteliğine ilişkin bir değerlendirme yapmaksızın başvurucuların taleplerini reddetmişlerdir. Başka bir deyişle Ceza İnfaz Kurumu idaresi ve derece mahkemeleri, başvuruya konu dergilere abonelik taleplerinin reddedilmesinin demokratik bir toplumda gerekli olduğunu gösterilebilmiş değillerdir.
50. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
C. Diğer İhlal İddiaları Yönünden
51. Başvurucular; yapılan uygulamanın sadece terör suçlarından tutuklu ya da hükümlülere uygulanması nedeniyle eşitlik ilkesinin, derece mahkemelerince alınan Cumhuriyet savcısı görüşlerinin taraflarına bildirilip görüşlerinin alınmaması nedeniyle adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
52. Somut başvuruda, ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaşıldığından bu şikâyetlerin ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
D. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
53. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
54. Başvurucular, ihlalin tespiti ve tazminat talebinde bulunmuştur.
55. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir (B. No: 2014/8875, 7/6/2018, [GK]). Mahkeme diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).
56. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).
57. Başvurucuların ücreti emanet hesabından karşılanmak suretiyle Kurum idaresi aracılığıyla bir dergiye abone olma taleplerinin kabul edilmemesi işlemine dair yaptığı şikâyet ve itirazın derece mahkemelerince reddedilmesi nedeniyle başvurucuların ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte başvurucuların tahliye edildiği görüldüğünden yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmadığı tespit edilmiştir.
58. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılabilmesi için ifade özgürlüğünün ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvuruculara ayrı ayrı net 1.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Diğer ihlal iddialarının incelenmesine GEREK BULUNMADIĞINA,
E. Başvuruculara ayrı ayrı net 1.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için Osmaniye İnfaz Hâkimliğine (E.2017/1729, 2017/2548 ve E.2017/2864, K.2017/3118 sayılı kararlar) GÖNDERİLMESİNE,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 30/9/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.