TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
PETER FRANK STEUDTNER BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/33442)
|
|
Karar Tarihi: 4/11/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Fatih HATİPOĞLU
|
Başvurucu
|
:
|
Peter Frank STEUDTNER
|
Vekili
|
:
|
Av. Murat Deha BODUROĞLU
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 18/8/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan
ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyon tarafından bu kararda incelenen şikâyet
haricindeki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna karar verilmiş, bu şikâyet
yönünden ise başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına
karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve
belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
8. Terör örgütlerine (FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C) yardım
etme suçunu işlediği değerlendirilen başvurucunun da aralarında bulunduğu çok
sayıda kişi hakkında Adalar Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma
başlatılmıştır.
9. Başvurucu, İstanbul Büyükada'daki bir otelde yapılan
toplantı sırasında Başsavcılığın talimatı ile 5/7/2017 tarihinde gözaltına
alınmıştır.
10. Adalar Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma
işlemlerinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) yürütülmesi
gerektiğini belirterek soruşturma dosyasını 6/7/2017 tarihli fezleke ile anılan
Başsavcılığa göndermiştir.
11. Başvurucu, soruşturma işlemlerinin yürütüldüğü
İstanbul Emniyet Müdürlüğüne getirilerek ilk ifadesinin alındığı 16/7/2017
tarihine kadar burada gözaltında tutulmuştur.
12. Başvurucu ifadesi alınmak üzere 17/7/2017 tarihinde
Başsavcılıkta hazır edilmiştir.
13. Başsavcılık başvurucuyu silahlı terör örgütüne üye
olmamakla beraber örgüt adına faaliyette bulunarak örgüte yardım etme suçundan
tutuklanması istemiyle aynı tarihte İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğine
(Hâkimlik) sevk etmiştir.
14. Başvurucu, Hâkimliğin 18/7/2017 tarihli kararıyla
anılan suçtan tutuklanmıştır.
15. Başvurucu, müdafii aracılığıyla 21/7/2017 tarihinde
tutuklama kararına itiraz etmiş; İstanbul 11. Sulh Ceza Hâkimliği, tutuklama
kararındaki gerekçelere atfen tutuklamanın usul ve yasaya uygun olduğu
gerekçesiyle 1/8/2017 tarihinde itirazın kesin olarak reddine karar
vermiştir.
16. Başvurucu 18/8/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
17. Başsavcılığın 4/10/2017 tarihli iddianamesi ile
başvurucu ve diğer şüphelilerin terör örgütlerine (FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C)
yardım etme suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılması istemiyle aynı yer
ağır ceza mahkemesinde dava açılmıştır.
18. İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 17/10/2017
tarihinde iddianamenin kabulüne karar vermiş ve E.2017/100 sayılı dosya
üzerinden kovuşturma başlamıştır.
19. Mahkeme 25/10/2017 tarihinde yapılan birinci
duruşmada başvurucunun savunmasını almış ve duruşma sonunda tahliyesine karar
vermiştir.
20. Savcılık 27/11/2019 tarihinde esas hakkındaki
mütalaasını sunmuştur. Esas hakkındaki mütalaada başvurucunun beraatini talep
etmiştir.
21. Mahkeme 3/7/2020 tarihinde yaptığı duruşmada
başvurucunun beraatine karar vermiştir. Mahkeme ayrıca beraat eden başvurucuya
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesi
uyarınca tazminat davası açabileceği yönünde bilgilendirmede bulunmuştur.
Anılan karar 14/7/2020 tarihinde istinaf edilmeden kesinleşmiştir.
22. Öte yandan başvurucu; tahliyesinin ardından 24/1/2018
tarihinde haksız olarak yakalanması, gözaltına alınması ve tutuklanması
iddiasıyla Ağır Ceza Mahkemesine tazminat davası açmıştır. Söz konusu dava
İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 8/3/2018 tarihli kararıyla başvurucu
hakkındaki ceza davasının derdest olması ve bu nedenle 5271 sayılı Kanun'un
141. ve devamı maddelerindeki yasal şartları taşımadığından bahisle
reddedilmiştir. Bu kararın istinaf incelemesini gerçekleştiren İstanbul Bölge
Adliyesi 19. Ceza Dairesi de 6/7/2018 tarihinde aynı gerekçeyle istinaf
başvurusunun esastan reddine karar vermiştir. Tazminat davası Yargıtayda
derdesttir.
IV. İLGİLİ
HUKUK
23. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat istemi"
kenar başlıklı 141. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkrasının ilgili kısmı
şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar
dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
...
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan
veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya
beraatlerine karar verilen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler.
(2) Birinci fıkranın (e) ve (f)
bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları
bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir."
24. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat isteminin
koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
"Karar veya hükümlerin
kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya
hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde
bulunulabilir."
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
25. Mahkemenin 4/11/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
26. Başvurucu; kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama
nedenleri olmaksızın tutuklandığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
27. Bakanlık görüşünde, öncelikle 5271 sayılı Kanun'un
141. maddesinde düzenlenen tazminat davası açılmadan başvuru yapıldığından
başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemezlik kararı
verilebileceği ileri sürülmüş; Anayasa Mahkemesi tarafından esastan inceleme
yapılacak olması durumunda ise tutuklama kararında kuvvetli suç şüphesinin
ortaya konulduğu, tutuklama nedenlerinin bulunduğu ve tutuklamanın ölçülü
olduğu belirtilerek tutuklamanın hukuki olmadığına dair şikâyetin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez bulunması gerektiği ifade
edilmiştir.
28. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru
dilekçesindeki iddialarını yinelemiştir.
B. Değerlendirme
29. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen
hak ihlallerinin olağan başvuru yollarında düzeltilmemesi hâlinde
başvurulabilecek ikincil nitelikte bir hak arama yoludur. Bireysel başvuru
yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulabilmesi için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No:
2012/403, 26/3/2013, §§ 16, 17).
30. Anayasa Mahkemesi, yakalandıktan veya tutuklandıktan
sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen
kişilerin tutuklanmalarının hukuki olmadığı iddialarına ilişkin olarak
-bireysel başvurunun karara bağlandığı tarih itibarıyla verilen kararların
kesinleşmiş olması kaydıyla- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen
tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu
sonucuna varmıştır (Kamil Erdoğan, B. No: 2017/4023, 19/4/2018, §§
39-42, Hüseyin Hançer, B. No: 2013/8319, 7/1/2016, §§ 38-40).
31. Somut olayda, başvurucu hakkında açılan davada
yargılama sonunda başvurucunun beraatine karar verilmiş ve anılan karar
kesinleşmiştir (bkz. § 21). Bu bağlamda başvurucunun 5271 sayılı Kanun'un 141.
maddesinde öngörülen tazminat davasının da derdest olduğu görülmektedir (bkz. §
22). Dolayısıyla başvurucu yönünden tutuklamanın hukuki olmadığına ilişkin
iddiasıyla ilgili olarak yukarıda anılan kararlarda varılan sonuçtan ayrılmayı
gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle,
A. Tutuklamanın hukuki olmaması dolayısıyla kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 4/11/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.