TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HATİCE HATİPOĞLU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/33867)
|
|
Karar Tarihi: 10/3/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Volkan ÇAKMAK
|
Başvurucu
|
:
|
Hatice HATİPOĞLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Mustafa ERCAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, uzman öğretmen unvanı verilmesi istemiyle yapılan
başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali için açılan davada yargı kararları
dikkate alınmadan hüküm verilmesi ve yargılamanın makul sürede tamamlanmaması
nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 23/8/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuşlardır.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Öğretmen olarak görev yapan başvurucu, uzman öğretmen unvanı
verilmesi istemiyle Millî Eğitim Bakanlığına başvuruda bulunmuştur.
7. Başvurucu talebin reddi üzerine Adana 1. İdare Mahkemesi
(Mahkeme) nezdinde iptal davası açmıştır.
8. Mahkeme 26/3/2015 tarihli kararı ile davayı reddetmiştir.
9. Ret gerekçesinde öncelikle 14/6/1973 tarihli ve 1739 sayılı
Milli Eğitim Temel Kanunu'nun görevde yükselme hususlarını düzenleyen
maddelerinin Anayasa Mahkemesinin 21/5/2008 tarihli ve E.2004/83, K.2008/107 sayılı kararıyla iptal edilmesi
üzerine uzman öğretmenliğe atanma hususundaki bütünlüğün bozulduğunu, Anayasa
Mahkemesinin iptal kararından sonra yasal bir düzenleme yapılmamış olmasının bu
konuda boşluk yarattığını ve bu boşluğun yargı içtihadıyla doldurulmasının da
olanaklı olmadığını tespit etmiştir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararından
sonra sadece eğitim bilimleri alanında tezli yüksek lisans eğitimine veya
sınavdan alınan nota dayanılarak uzman öğretmen unvanının kazanılmasına olanak
bulunmadığını vurgulayan Mahkeme, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun
28/3/2013 tarihli ve E.2010/2397, K.2013/1123 sayılı kararını da emsal
göstererek dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını belirtmek
suretiyle davayı reddetmiştir.
10. Başvurucunun temyiz ve karar düzeltme talepleri Danıştay
İkinci Dairesi tarafından reddedilmiştir.
11. Başvurucu nihai kararı 2/8/2017 tarihinde tebellüğ etmesinin
ardından 23/8/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 10/3/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
13. Başvurucu, yargılamanın makul sürede tamamlanmadığını ileri
sürmektedir.
2. Değerlendirme
14. Ferat Yüksel
(B. No: 2014/13828, 12/9/2018) kararında Anayasa Mahkemesi yargılamaların makul
sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra
edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce
gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna
başvuru imkânının getirilmesine ilişkin yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı
sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden
inceleyerek bu yolun etkililiğini tartışmıştır.
15. Ferat Yüksel
kararında özetle anılan başvuru yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması
ve başvuruda kolaylık sağlaması nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş
şekli itibarıyla ihlal iddialarına makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden
mahrum olmadığı vetazminat ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün
olmadığında başka türlü telafi olanakları sunması nedenleriyle potansiyel
olarak yeterli giderim sağlama imkânına sahip olduğu hususunda
değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat
Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi,
ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma
ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna
başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun
ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının
tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).
16. Mevcut başvuruda söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren
bir durum bulunmamaktadır.
17. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
1. Başvurucuların İddiaları
18. Başvurucu, Mahkemenin hatalı yorumla hukuka aykırı karar
verdiğini, Anayasa Mahkemesi kararının ve benzer durumda lehe verilen
kararların dikkate alınmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Şikâyetlerin özü dava konusu işlemin hukuka
aykırı olduğu ve Mahkeme tarafından hatalı bir yorumla karar verildiği, Anayasa
Mahkemesi kararının dikkate alınmadığı iddialarına yönelik olduğundan şikâyetin
yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı iddiası kapsamında
değerlendirilmesi uygun görülmüştür.
20. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu
kapsamda değildir (Ahmet Sağlam,
B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
21. Somut olayda iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı incelenerek
ilgili kısımları yukarıda belirtilen (bkz. § 9) gerekçe ile kanun yolu mercii
tarafından verilen bozma hükmü doğrultusunda hüküm kurulmuştur. Kararda,
Anayasa Mahkemesi kararından da bahsedilerek normun iptali nedeniyle oluşan
boşluğun yargı içtihadı ile doldurulmasının mümkün olmadığı ve sadece eğitim
bilimleri alanında alınan tezli yüksek lisans eğitimine ya da sınavdan alınan
nota dayanılarak uzman öğretmen unvanının kazanılmasına olanak bulunmadığı
ifade edilmiştir.
22. Mevzuatın, somut olayın ve delillerin yorumlanması yukarıda
anılan ilkeler uyarınca uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkemenin takdirinde olup
bireysel başvuruda değerlendirmeye konu edilemez.Bu hâle göre başvurucu
tarafından ileri sürülen iddialar, delillerin değerlendirilmesi ve hukuk
kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup kararda bariz takdir hatası veya açık
bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal
iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir..
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
10/3/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.