TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
MURAT AYGÜN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2017/34123)
Karar Tarihi: 9/7/2020
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
Celal Mümtaz AKINCI
Recai AKYEL
Basri BAĞCI
Raportör
Mustafa EKİM
Başvurucu
Murat AYGÜN
Vekili
Av. Ayten İZMİRLİ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda tutulma koşulları nedeniyle adil yargılanma hakkının ve kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/9/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden tespit edilen şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan 16/7/2016 tarihinde tutuklanmış ve Sincan 1 No.lu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (İnfaz Kurumu) konulmuştur.
9. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi 9/4/2018 tarihli kararıyla başvurucunun anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçundan mahkûmiyetine karar vermiştir. Başvurucu hakkındaki dava istinaf aşamasında derdesttir.
10. Sincan 1 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının 6/6/2017 tarihli kararıyla başvurucunun tehlikeli tutuklu grubuna dâhil edilmesi, özel gözetim ve denetim altında bulundurulması gerektiğine karar verilmiştir. Bu gerekçeyle başvurucunun saat 09.30 ve 10.30 arasında havalandırmaya çıkmasına izin verilmesine, zorunlu hâller durumunda odasından çıkarılması durumunda ise diğer tutuklu ve hükümlülerle karşılaştırılmamasına özen gösterilmesi ve kurum içi faaliyetlere çıkarılırken gerekli önlemlerin alınması hususunda ilgili birimlere yazı yazılmasına karar verilmiştir.
11. Başvurucunun bu kararın hücreye koyma cezası anlamına geldiğini ileri sürerekAnkara Batı İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) kararın kaldırılması talebinde bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği İnfaz Kurumundan başvurucunun tutulma koşulları hakkında bilgi istemiş ve gelen yazıya istinaden 28/6/2017 tarihli kararı ile başvurucunun talebini reddetmiştir.
12. Başvurucunun anılan karara karşı yaptığı itiraz 28/7/2017 tarihinde Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesince reddedilmiştir. Nihai karar, başvurucuya 21/8/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.
13. Başvurucu 5/9/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
14. Anayasa Mahkemesi İnfaz Kurumundan başvurucunun tutulma sürecine ilişkin olarak 24/12/2018 tarihinde ayrıntılı bilgi verilmesini istemiştir. İnfaz Kurumu Anayasa Mahkemesinin sorduğu hususlara 31/12/2018 tarihli yazısıyla cevap vermiştir.
15. Bakanlık görüşünde ve Ceza İnfaz Kurumu tarafından İnfaz Hâkimliği ile Anayasa Mahkemesine gönderilen bilgilerde özetle şu hususlara yer verilmiştir:
i. Başvurucunun tutulmakta olduğu Sincan 1 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 103 adet üç kişilik, 61 adet tek kişilik odalardan oluşmakta olup Kurumun toplam kapasitesi 368 kişidir. Tek kişilik odalar 10 m² olup yan yana bulunan iki ya da üç oda aynı havalandırma bahçesini kullanmaktadır. Tek kişilik odaların havalandırma bahçesi ise 42 m² ile 50 m² arasında değişmektedir.
ii. Başvurucu 20/7/2016-9/9/2016 tarihleri arasında A6-16 No.lu üç kişilik odada, 9/9/2016 tarihinden itibaren C13-56 No.lu tek kişilik odada barındırılmıştır.
iii. Başvurucunun kalmakta olduğu C-13-56 No.lu tek kişilik odanın içinde havalandırma penceresi, kapı, duş ve tuvalet bulunmakta olup başvurucu havalandırma hakkından her gün bir saat olarak yararlandırılmaktadır. Başvurucunun odasına merkezî yayın sistemine bağlı olarak radyo yayını verilmektedir. Başvurucu, havalandırma bahçesinden C-13-57 No.lu odada bulunan H.T. ve C-13-58 No.lu odada bulunan S.K. ile ortak yararlanmaktadır.
iv. Başvurucunun barındırılmakta olduğu oda ve kısımlarda -iklim koşulları gözönüne alınarak- yeterli yer, ışık, ısınma, havalandırma ve hijyen sağlanmakta; hükümlü ve tutuklulara 24 saat sıcak su temin edilmektedir.
v. Başvurucunun avukat görüşmeleri 26/7/2016-14/5/2018 tarihleri arasında teknik cihazla sesli veya görüntülü olarak kayıt altına alınmış ve görüşmelerde görevli memur hazır bulundurulmuştur.
vi. Başvurucu, Ankara 1 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda barındırıldığı süre içinde toplamda otuz yedi defa müdafii ile görüşme yapmıştır. Bu görüşmelerden on altısı 18/10/2016 tarihli ve 6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun kapsamında gerçekleştirilmiştir. Görüşmelerden yirmi biri ise teknik cihazla veya sesli görüntülü olarak kayıt altına alınmamış, görevli memur eşliğinde yapılmamıştır. Bu görüşmelerin toplam süresi 5.143 dakikadır.
vii. Ceza İnfaz Kurumunda bulunduğu süre içinde başvurucuya, avukatlarının getirdiği savunma evraklarının teslimi yapılmış; buna ilişkin olarak teslim-tesellüm belgesi düzenlenmiştir.
viii. Başvurucu, Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılamasına devam edilen dosya kapsamında savunmasını etkin ve kapsamlı bir şekilde hazırlayabilmesi amacıyla Kurum Eğitim Servisi tarafından hazırlanan program çerçevesinde toplam 209 gün bilgisayar sınıfında programa katılım göstermiştir.
ix. Başvurucuya 16/7/2019 tarihinde avukatının gönderdiği APS teslim edilmiştir. Bunun yanı sıra Ceza İnfaz Kurumunda bulunduğu süre içinde başvurucuya ait gelen-giden faks, taahhütlü mektup, iadeli taahhütlü mektup, acele posta ve pullu normal mektup olmak üzere toplam altmış üç gönderiye işlem yapılmıştır.
x. Başvurucu Ceza İnfaz Kurumunda bulunduğu süre içinde seksen dokuz defa kapalı ziyaret, yirmi dört defa açık ziyaret ve on sekiz defa Bakanlık emirli açık ziyaret olmak üzere toplamda 131 defa açık ve kapalı ziyaret gerçekleştirmiş; başvurucunun açık ve kapalı görüş haklarına herhangi bir sınırlama getirilmemiştir.
xi. Başvurucu, anılan Kurumda barındırıldığı süre içinde eşi ve babası adına kayıtlı numaralar ile 118 defa 10 dakikayı geçmemek üzere telefon görüşmesi yapmış; dolayısıyla telefonla haberleşme hakkından da faydalanmıştır.
xii. Ceza İnfaz Kurumu kütüphanesinde 11.159 kitap bulunmaktadır. Başvurucuya dışarıdan ziyaretçisi ve avukatı tarafından getirilen, gerekli kontrolleri yapılan ve sakıncalı görülmeyen 121 kitap ile Kurum kütüphanesinden talep ettiği 108 kitap teslim edilmiştir.
xiii. Kurumda barındırılmakta olan hükümlü ve tutukluların odalarında demirbaş olarak Diyanet İşleri Başkanlığına ait bir Kuran-ı Kerim, Diyanet İşleri Başkanlığına ait İslam İlmihali ve Kuran-ı Kerim Meali olmak üzere üç dinî kitap bulunmaktadır.
xiv. İnfaz Kurumunda barındırılan tutuklu ve hükümlülere verilen yemekler günlük 2.300 kaloriye denk gelecek şekilde Sincan Açık Ceza İnfaz Kurumu tarafından hazırlanarak gönderilmekte olup Kurumda görevli personel tarafından yönetmelik hükümlerince herkese eşit miktarda dağıtılmaktadır. Dağıtılan yemekler belirlenen iaşe tutarına göre ayarlanmakta ve Sincan Açık Ceza İnfaz Kurumu aşçıları, diyetisyenleri, gıda mühendisleri ve görevli personelin kontrolüyle düzenlenmekte olup yemek çeşitliliği yeterli düzeydedir.
IV. İLGİLİ HUKUK
16. İlgili hukuk için bkz. Raşit Konya, B. No: 2017/26780, 28/6/2018, §§ 15-30; Timur Demir, B. No: 2018/33190, 9/5/2019, §§ 14-31.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 9/7/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar
1. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu; kendisine hücreye koyma cezası verildiğini, havalandırma süresinin sekiz saatten bir saate düşürüldüğünü, yakınlarıyla açık ve kapalı görüş hakkının sınırlandırıldığını belirterek ayrımcılık yasağının, adil yargılanma hakkının, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
2. Değerlendirme
19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp, olay ve olguların hukuki nitelendirmesini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda ihlal iddiaları özü itibarıyla kötü muamele yasağı kapsamında değerlendirilmiştir.
20. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“…
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.
…”
21. Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 81).
22. Diğer taraftan Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 3. maddesi herhangi bir sınırlama öngörmemekte ve işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve cezaların yasaklanmasının mutlak mahiyetini belirtmektedir. Kötü muamele yasağının mutlak mahiyeti Anayasa’nın 15. maddesi kapsamında belirtilen savaş veya ulusun varlığını tehdit eden başka bir genel tehlike hâlinde dahi istisna öngörmemiştir. Aynı şekilde Sözleşme’nin 15. maddesi benzer bir düzenleme ile kötü muamele yasağına ilişkin herhangi bir istisna öngörmemiştir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11/2014, § 33).
23. Tutulma koşulları, tutulanlara yapılan uygulamalar, ayrımcı davranışlar, devlet görevlileri tarafından sarf edilen hakaretamiz ifadeler, kişiye normal olmayan bazı şeyleri yedirme, içirme gibi muameleler kötü muamele olarak ortaya çıkabilir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 90). Mahpuslar, Anayasa’nın 19. maddesi kapsamında hukuka uygun olarak kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkından mahrum bırakılabilirken (İbrahim Uysal, B. No: 2014/1711, 23/7/2014, §§ 29-33) genel olarak Anayasa ve Sözleşme’nin ortak alanı kapsamında kalan diğer temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Bununla birlikte ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi ceza infaz kurumunda güvenliğin sağlanmasına yönelik kabul edilebilir, makul gerekliliklerin olması durumunda sahip olunan haklar sınırlanabilir. Dolayısıyla verilen bir mahkûmiyet veya tutuklama kararının infazında mahkûmlar veya tutuklular için sağlanacak şartlar insan onuruna saygıyı koruyacak nitelikte olmalıdır (Turan Günana,§§ 35, 36).
24. Ceza infaz kurumlarında kötü muamele olarak kabul edilecek hususlar farklı şekillerde tezahür edebilir. Bunlar ceza infaz kurumu idaresi ve görevlilerinin kasıtlı davranışlarından kaynaklanabileceği gibi yönetimsel hatalar veya yetersiz kaynaklar sebebiyle de ortaya çıkabilir. Ceza infaz kurumlarındaki yaşam, mahpuslara sunulan aktivitelerin genişliğinden mahpuslar ve ceza infaz görevlileri arasındaki ilişkilerin genel durumuna kadar geniş bir alanda değerlendirilmelidir. İnfazın yöntemi ve infaz sürecindeki davranışların mahpusları özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinden daha fazla sıkıntılı veya eziyetli bir duruma sokmaması gerekir (Turan Günana, §§ 37, 39).
25. Yukarıda ifade edilen tüm hususlara ilave olarak bir muamelenin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına girebilmesi için asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olmasının gerektiğini ifade etmek gerekir.Her olayda asgari eşiğin aşılıp aşılmadığı somut olayın özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda muamelenin süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi faktörler önem taşımaktadır (Tahir Canan, § 23).
26. Ceza infaz kurumlarında hükümlü ya da tutuklu statüsüyle tutulan kişilerin hücre hapsine alınmasının ya da diğer tutulanlardan ayrılmasının tek başına Anayasa'nın 17. maddesine aykırı bir durum oluşturmadığı Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında belirtilmiştir. Buna göre disiplinin sağlanması, güvenlik gerekçesi veya ayrı tutulan kişiyi diğer tutulan kişilerden korumak kaygısıyla bu tür uygulamalar yapılması mümkündür (Turan Günana § 43; Ahmet Yeter, B. No: 2014/5100, 16/2/2017, § 39). Ayrıca tek başına tutma tedbirinin sadece güvenlik veya disiplini sağlama kaygısıyla değil mahpusların devam eden soruşturmalarda hileli iş birliği yapmalarını veya dışarıdakilerle yeni bir suç işlemek için iş birliği yapmalarını önleme gibi amaçlarla uygulanması da mümkündür (Raşit Konya, B. No: 2017/26780, 28/6/2018, § 44).
27. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası çerçevesinde ceza infaz kurumlarında tutulma koşullarını değerlendirirken başvurucular tarafından ileri sürülen somut olaylara ilişkin iddialarla birlikte koşulların bir bütün olarak gözetilmesi ve bu kapsamda önlemlerin şiddeti, süresi, amacı ve bireyler için sonuçlarının birlikte değerlendirilmesi gerektiğini de kabul etmiştir (Turan Günana, § 38). Dolayısıyla her başvuruda somut olayın özel koşulları, alınan tedbirin niteliği ve süresi, amacı ve söz konusu kişi üzerindeki etkisi değerlendirilmelidir.
28. Ceza infaz kurumlarında kötü muamele olarak kabul edilecek hususlar farklı şekillerde tezahür edebilir. Bu bağlamda tek kişilik bir odada tutulmaya ilişkin koşullarolayın kendine özgü koşullarına göre kötü muamele yasağı kapsamında gerçek bir sorun olarak ortaya çıkabilir. Bununla birlikte bu koşulların söz konusu uygulamanın niteliğinden kaynaklanan ve özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinin ötesinde asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olması gerekmektedir (Raşit Konya, § 50).
29. Somut olayda başvurucu tutuklanarak ilgili düzenlemeler gereğince Sincan 1 No.lu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna konulmuştur. Başvurucunun tutulduğu odanın hücre statüsünde bir oda olmadığı, büyüklüğü, havalandırma penceresi, tuvalet ve duş için ayrılmış uygun ve yeterli bölümleri olduğu dikkate alındığında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından kabul edilen Avrupa Cezaevi Kurallarına (Raşit Konya, §§ 14-27) uygun koşullarda bulunduğu anlaşılmaktadır (benzer yöndeki kararlar için bkz. Raşit Konya, § 46; Timur Demir, § 45).
30. Başvurucu, açık havaya çıkma imkânından günde bir saat olmak üzere bir diğer tutuklu/hükümlüler ile ortak bir avluyu kullanmak suretiyle faydalandırılmıştır. Başvurucunun iddiasının aksine açık havadan yararlandırılma süresi ile koşullarının yetersiz olduğunun söylenemeyeceği kanaatine varılmıştır. Diğer yandan başvurucu, tek başına tutulduğu süre boyunca ailesi avukatı ile açık ve kapalı çok sayıda görüş gerçekleştirmiştir. Sonuç olarak karar tarihi itibariyle yaklaşık 3 yıl 11 ay süre ile tek kişilik odada barındırılmış olmakla birlikte ailesiyle, dış dünyayla ve diğer tutulanlarla iletişimi bütünüyle kesilmeyen başvurucunun duyusal ve sosyal olarak izole edildiği sonucuna bu aşamada ulaşılması mümkün değildir.
31. Tek kişilik odada kalma süresinin uzunluğu ve bu sürenin tutulan kişi üzerindeki etkilerinin kötü muamele yasağı açısından aranan asgari eşik seviyesine ulaşıp ulaşmadığı hususu, somut olaya özgü koşullar çerçevesinde her başvurucuya veya aynı başvurucunun her başvurusuna göre ayrı değerlendirilmektedir. Somut olayda başvurucunun şikâyet ettiği tutulma koşulları ve süresi bakımından söz konusu asgari eşik derecesinin aşılmadığı sonucuna varılmıştır
32. Açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağına ilişkin bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
33. Başvurucu, avukatıyla görüşme imkânının kısıtlanması ve tek kişilik hücrede tutuluyor olması nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamında savunmasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara sahip olma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
34. Bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulabilmesi için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, §§ 16, 17).
35. Somut olayda başvurucu, hakkında yargılama devam ederken Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesince inceleme yapıldığı tarih itibarıyla da başvurucu hakkındaki davanın istinaf süreci devam etmektedir. Başvurucunun hakkındaki soruşturma ve yargılama süreçlerinde yapılan uygulamalar nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkin şikâyetlerini kanun yollarında ileri sürebilme ve ileri sürmüş ise şikâyetlerinin bu aşamalarda incelenme imkânı bulunmaktadır. Bu çerçevede başvurucu tarafından temyiz süreçlerinin sonuçlanması beklenmeden ileri sürülen adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki şikâyetlerin bireysel başvuruya konu edildiği görülmüştür (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Ahmet Sil (2), B. No: 2017/20969, 28/6/2018, § 39).
36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 9/7/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.