TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
GENEL KURUL
|
|
KARAR
|
|
M.Ç. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/34600)
|
|
Karar Tarihi: 6/2/2020
|
R.G. Tarih ve Sayı: 20/3/2020 - 31074
|
|
GENEL KURUL
|
|
KARAR
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Başkanvekili
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Engin GÜNDÜZ
|
Başvurucu
|
:
|
M.Ç.
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, evli olan mahpusun eşi ile mahrem görüşme talebinin
reddi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının; reddedilen hâkimin davaya bakması
nedeniyle bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 31/8/2017 ve 8/2/2019 tarihlerinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. 2019/4918 numaralı başvuru dosyasının kişi ve konu
yönlerinden hukuki irtibat nedeniyle 2017/34600 numaralı başvuru dosyası ile
birleştirilmesine, incelemenin 2017/34600 numaralı başvuru dosyası üzerinden
yapılmasına ve diğer dosyanın kapatılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
8. Birinci Bölüm tarafından 29/1/2020 tarihinde yapılan
toplantıda, niteliği itibarıyla Genel Kurul tarafından karara bağlanması gerekli
görüldüğünden başvurunun Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 28. maddesinin (3)
numaralı fıkrası uyarınca Genel Kurula sevkine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
10. Silahlı terör örgütü FETÖ/PDY üyesi olma şüphesiyle
21/7/2016 tarihinde tutuklanan başvurucu, tutukluluğunun 21/9/2016-10/6/2017
tarihleri arasındaki dönemini Sincan 2 No.lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda
geçirmiştir. Başvurucu 10/6/2017 tarihinden itibaren de Antalya L Tipi Kapalı
Ceza İnfaz Kurumunda bulunmaktadır.
11. Başvurucu; Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/3/2018 tarihli
kararıyla silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezasıyla
cezalandırılmış, karara karşı istinaf başvurusu Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2.
Ceza Dairesinin 21/5/2018 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Yargıtay 16. Ceza
Dairesinin 28/11/2018 tarihli onama kararıyla başvurucu hakkındaki hüküm
kesinleşmiştir.
A. 2017/34600 Numaralı Başvuruyla İlgili Süreç
12. Başvurucu, Sincan 2 No.lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna
sunduğu 6/1/2017 ve 23/1/2017 tarihli dilekçeleriyle ceza infaz kurumundaki
ödül uygulamasından yararlandırılarak eşiyle mahrem görüşme yapma talebinde
bulunmuştur. Yetkililerin talebine yazılı olarak cevap vermediğini ve terör
suçundan şüpheli olanlara ödül verilmeyeceğini söylediklerini beyan eden
başvurucu 17/2/2017 tarihli dilekçesi ile adi suçlardan tutuklu ve hükümlü
olanlara tanınan ödül uygulamasından kendisinin yararlandırılmamasının eşitliğe
aykırı olduğu iddiasıyla Ankara Batı İnfaz Hâkimliğine (Hâkimlik) şikâyet
başvurusunda bulunmuştur. Başvurucu ayrıca daha önce verdiği bir karar
nedeniyle Ankara Batı İnfaz Hâkimi M.D.den şikâyetçi olduğunu, aralarında
husumet oluştuğundan adil karar vermeyeceğini ileri sürerek hâkimin reddi
talebinde bulunmuştur.
13. Hâkimlik 27/2/2017 tarihli kararıyla hâkimin reddi talebi
hakkında karar verilmek üzere dosyanın Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesine
gönderilmesine karar vermiştir. Ağır Ceza Mahkemesi 22/3/2017 tarihli kararıyla
dosyada iddiaya ilişkin bir belgenin yer almadığını belirterek soyut iddianın
ötesine geçmeyen talebin reddine karar vermiş ve dosyayı Hâkimliğe iade
etmiştir.
14. Hâkimlik 5/6/2017 tarihli kararıyla şikâyetin reddine karar
vermiştir. Kararda; personel yetersizliği, güvenlik riski ve kapasitenin
aşılması nedenleriyle Kasım ayı ödül toplantısının yapılmaması yönündeki
28/11/2016 tarihli Kurum kararına değinildikten sonra yapılan uygulamanın
kurallara uygun olduğu ve hukuka aykırılığın söz konusu olmadığı
belirtilmiştir.
15. Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/7/2017 tarihli
kararıyla Hâkimlik kararı yerinde görülerek başvurucu tarafından yapılan itiraz
reddedilmiş, nihai karar 31/7/2017 tarihindetebliğ edilmiştir.
16. Başvurucu 31/8/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. 2019/4918 Numaralı Başvuruyla İlgili Süreç
17. Başvurucu, Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz
Kurumu) bulunduğu 23/8/2017 tarihinde Antalya İnfaz Hâkimliğine hitaben yazdığı
dilekçede İnfaz Kurumundaki ödül uygulamasından yararlandırılarak eşiyle mahrem
görüşme yapma talebinde bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği 22/2/2018 tarihli
kararıyla talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve talebin
değerlendirilmek üzere İnfaz Kurumuna gönderilmesine karar vermiştir. Kararın
gerekçesinde ödül talebinin öncelikleİnfaz Kurumu tarafından değerlendirilmesi
gerektiği, başvurucunun talebi hakkında tutulduğu Kurum tarafından henüz bir
karar alınmadığı belirtilmiştir.
18. Antalya İnfaz Hâkimliğinin kararı üzerine konuyu
değerlendiren İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı (Kurul) 20/11/2018
tarihli kararıyla başvurucunun talebini reddetmiştir. Kararda, başvurucunun
disiplin cezası bulunmamakla birlikte 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî
Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hükümlü ve Tutukluların Ödüllendirilmesi
Hakkında Yönetmelik'in (Ödül Yönetmeliği) 8. maddesinde sayılan
ödüllendirilebilecek tutum ve davranışları sergilemediği, ayrıca İnfaz
Kurumunda kapasitenin üzerinde hükümlü ve tutuklu barındırıldığı, İnfaz
Kurumunun fizikî yapısı, personel sayısı, malî ve sosyal imkânları ile mevcut
doluluk durumunun dikkate alındığı belirtilmiştir. Başvurucu 7/12/2018 tarihli
dilekçesi ile kararda belirtilen hususların gerçeği yansıtmadığını, bazı hükümlü
ve tutukluların ödül uygulamasından yararlandırıldığını, ayrımcılık yasağına
aykırı uygulama yapıldığını ileri sürerek Kurul kararına karşı Antalya 2. İnfaz
Hâkimliğine şikâyet başvurusunda bulunmuştur.
19. İnfaz Hâkimliği 19/12/2018 tarihli kararıyla şikâyetin
reddine karar vermiştir. Kararda; ödüllendirmenin infazı devam etmekte olan
hükümlülerin yeniden sosyalleşmesini sağlamak suretiyle hukuki ve toplumsal
kurallara bağlı bireyler olmalarını teşvik etmek amacıyla Kurula tanınmış bir
yetki ve görev niteliğinde olduğu, bu hususta verilecek ödülün niteliği ve
süresinin münhasıran Kurulun takdirinde bulunduğu, hükümlünün kazanılmış hakkı
olmadığı, infaz hâkimliğinin ödül kararının hukuki denetimini yapmakla görevli
olduğu, Ödül Yönetmeliği'nin 5., 8., 9. ve 10. maddeleri gereğince usulüne
uygun oluşturularak toplanan Kurul tarafından verildiğinden başvuru konusu
kararın usul ve yasaya uygun olduğu belirtilmiştir.
20. İnfaz Hâkimliği kararına yapılan itiraz, Antalya 1. Ağır
Ceza Mahkemesinin 9/1/2019 tarihli kararıyla reddedilmiş ve nihai karar
22/1/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir.
21. Başvurucu 8/2/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
22. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Ödüllendirme"
kenar başlıklı 51. maddesi şöyledir:
"(1) Hükümlüler, kurum içindeki veya
dışındaki genel durumları, eğitim ve iyileştirme faaliyetlerine etkin
katılımları, kurum düzenine karşı tutumları ve kendilerine verilen işlerdeki
gayretleri dikkate alınarak teşvik esaslı ödüllerden yararlandırılabilirler.
(2) Bu madde hükümleri, çocuk hükümlüler için
de geçerlidir.
(3) Hükümlülere verilebilecek ödüller
şunlardır:
a) Kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan evli
hükümlüler, en geç üç ayda bir kez olmak üzere, üç saatten yirmidört saate
kadar eşleri ile kurum veya eklentilerinde ceza infaz kurumu personelinin yakın
nezareti olmaksızın mahrem şekilde görüştürülebilir.
b) Çocuk hükümlülere, en geç iki ayda bir kez
olmak üzere, üç saatten yirmidört saate kadar ana ve babasıyla veya vasisiyle
kurum ya da eklentilerinde ceza infaz kurumu personelinin yakın nezareti
olmaksızın aile görüşmesi yaptırılabilir.
c) Haftalık ziyaret süresi iki saate kadar
uzatılabilir.
d) Kapalı ziyaret yerine açık ziyaret
yaptırılabilir.
e) Üst üste kullanılmayan en fazla üç haftalık
ziyaret süresi toplu olarak kullandırılabilir.
f) Haftalık telefonla
görüşme süresi veya sayısı iki katına kadar artırılabilir.
g) Sosyal, kültürel veya sportif etkinliklerden
öncelikli veya daha uzun süreli yararlanmaları sağlanabilir.
h) Haftalık harcama miktarı yarı oranında
artırılabilir.
ı) Tek kişilik odalarda televizyon bulundurma
imkânı verilebilir.
j) Hediye verilebilir.
k) Takdir belgesi veya tavsiye mektubu
verilebilir.
(4) Ödüllendirme sisteminin usul ve esasları
ile bu ödüllerden yararlanmanın kapsam ve şartları, suç türleri dikkate
alınarak yönetmelikle belirlenir."
23. 6/4/2006 tarihli ve 26131 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün (Tüzük) "Ödüllendirme" kenar başlıklı
159. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Kurum içindeki veya dışındaki genel
durumları, iyileştirme etkinliklerine ilgileri ve uyumları, kurum düzenine
karşı tutumları, kendilerine verilen işlerdeki gayretleri gibi beklenen
davranış ve tutumları gösteren hükümlülere teşvik esaslı ayrıcalıklar
tanınır."
24. Tüzük'ün "Ödüllendirilecek
tutum ve davranışlar" kenar başlıklı 160. maddesi şöyledir:
"(1) Hükümlülerin ödüllendirilecek tutum
ve davranışları şunlardır:
a) Katılması gereken iş, eğitim, öğretim ve
benzeri faaliyetlerde devamsızlığı bulunmamak,
b) Davranışları ile arkadaşları ve çevresine
iyi örnek olmak,
c) Kurum içi ve dışındaki spor, sanat, kültür
ve sosyal faaliyetlerde veya yarışmalarda başarı göstermek,
d) İyileştirme faaliyetlerinde gösterdiği
davranışlarla bu çalışmalara katkı sağlamak,
e) Kurumun araç, gereç ve donanımlarını koruma
ve kullanmada örnek olmak,
f) Sağlık ve güvenlik konularında örnek tutum
ve davranışlar içerisinde olmak."
25. Ödül Yönetmeliği'nin "Tanımlar"
kenar başlıklı 4. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Bu Yönetmelikte geçen; ...
ç) Kurul: İdare ve Gözlem Kurulunu, ... ifade
eder."
26. Ödül Yönetmeliği'nin "Temel
ilkeler" kenar başlıklı 5. maddesi şöyledir:
"(1) Bu Yönetmeliğin uygulanması ile
ilgili olarak aşağıdaki ilkelere uyulur:
a) Hükümlü ve tutukluların ödüllendirilmesi
ile ulaşılmak istenen temel amaç; bu kişilerin yeniden sosyalleşmesini sağlamak
suretiyle insan haklarına saygılı, hukukî ve toplumsal kurallara bağlı bireyler
olmalarını teşvik etmektir.
b) Hükümlü ve tutuklulara; ırk, dil, din,
mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, felsefî inanç, millî veya sosyal köken ve
siyasî görüşleri ile ekonomik güçleri ve diğer toplumsal konumları yönünden
ayrım yapılamaz ve sırf bu nedenlerle ayrıcalık tanınamaz.
c) Hükümlü ve tutuklulara ödül verilirken
bunların bir hak değil, teşvik esaslı ayrıcalık olarak verilebileceği göz ardı
edilemez.
ç) Hükümlü ve tutuklulara; işledikleri suçun
türü, koşullu salıverilme tarihi, kişisel özellikleri ve ihtiyaçları, bedensel
ve psikolojik yapısı, eğitim durumu ve mesleği göz önünde bulundurularak en
uygun ödül verilir ve bu karar ilgiliye bildirilir.
d) Ödüllendirmede; kurumun fizikî yapısı,
personel sayısı, malî ve sosyal imkânları ile mevcut doluluk durumu dikkate
alınır.
e) Hükümlü ve tutuklulara, gerekli şartları
taşımaları hâlinde aynı anda birden fazla ödül verilebilir.
f) Aynı odada kalan veya ortak etkinliklere
katılan hükümlü ve tutuklulara, gerekli şartları taşımaları hâlinde birlikte
yararlanabilecekleri bir ödül verilebilir.
g) Hükümlü ve tutuklular hakkında disiplin
soruşturmasına başlanılması veya ödüllendirilen tutum ve davranışlarının
ortadan kalkması hâlinde ödüllendirme kararı Kurul tarafından derhâl geri
alınır ve bu karar ilgiliye tebliğ edilir.
ğ) Hükümlü ve tutuklular, kuruma kabul
işlemleri sırasında bu Yönetmelikte yer alan düzenlemeler hakkında
bilgilendirilir."
27. Ödül Yönetmeliği'nin "Ödül
türleri" kenar başlıklı 7. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
"Hükümlü ve tutuklulara;
a) Kapalı ceza infaz kurumlarındaki evli
hükümlü ve tutuklulara, kurum personelinin yakın nezareti olmaksızın eşleri ile
mahrem görüşme,
b) Haftalık açık veya kapalı ziyaret süresini
uzatma,
c) Kapalı ziyaret yerine açık ziyaret yapma,
ç) Üst üste kullanılmayan ziyaret sürelerini
toplu olarak kullanma,
d) Haftalık telefonla görüşme sayı veya süresini
artırma,
e) Sosyal, kültürel veya sportif
etkinliklerden öncelikli ve daha uzun süreli yararlanma,
f) Haftalık harcama miktarını yarı oranında
artırma,
g) Tek kişilik odada televizyon bulundurma,
ğ) Hediye,
h) Takdir belgesi,
ı) Tavsiye mektubu,
ödülü verilebilir."
28. Ödül Yönetmeliği'nin "Ödüllendirilebilecek
tutum ve davranışlar" kenar başlıklı 8. maddesi şöyledir:
"(1) Disiplin cezası almamış veya
kaldırılmış hükümlü ve tutuklulardan aşağıda sayılan tutum ve davranışların bir
veya birkaçını sergileyenler, diğer davranış türlerine de açıkça aykırı
davranmamaları hâlinde ödüllendirilebilir:
a) Tutum ve davranışları ile diğer hükümlü ve
tutuklulara iyi örnek olmak,
b) İyileştirme faaliyetlerine geçerli mazeret
dışında sürekli ve etkin bir şekilde katılarak kişisel gelişim göstermek,
c) İş, eğitim ve öğretim faaliyetlerine
geçerli mazeret dışında sürekli katılarak üstün başarı göstermek,
ç) Kurumdaki kişisel ve ortak kullanım
alanları ile bu yerlerde bulunan eşyaların temizlik, düzen ve korunmasına azami
özen göstermek,
d) Kurum içi ya da dışındaki sosyal, kültürel
veya sportif faaliyetlere sürekli ve etkin bir şekilde katılarak kişisel
gelişim göstermek,
e) Kurum işleyişini sürdürmek için gerekli
olan kurum iç hizmetlerinin yerine getirilmesinde istekli olmak ve üstün gayret
göstermek,
f) Uyuşturucu, alkol veya sigara bağımlısı
olup da bu bağımlılıktan kurtulmak için kurumca yürütülen eğitim veya tedavi
programlarına katılarak bu konuda gelişim göstermek,
g) Kurum asayiş ve düzenini tehlikeye
düşürebilecek hukuka aykırı bir eylemin ortaya çıkarılmasını sağlamak."
29. Ödül Yönetmeliği'nin "Ödüllendirmede
yetkili merci" kenar başlıklı 9. maddesi şöyledir:
"(1) Hükümlü ve tutukluların
ödüllendirilmesi ile verilecek ödülün türüne, sayısına, süresine veya geri
alınmasına Kurul tarafından Ek-1’de yer alan form doldurulmak suretiyle karar
verilir."
30. Ödül Yönetmeliği'nin "Ödüllendirme
usulü" kenar başlıklı 10. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Kurul, resen veya kurumda görev
yapan servislerin teklifi üzerine ilgililerin ödüllendirilmesine karar
verebilir.
(2) Kurul, ödül verilecek hükümlü ve
tutukluları ayda en az bir kez yapacağı toplantıda oy çokluğuyla kararlaştırır
ve ödülün niteliğine göre uygun şekilde ilgililere bildirir..."
31. Ödül Yönetmeliği'nin "Eş görüşmesi ödülü" kenar
başlıklı 11. maddesi şöyledir:
"(1) Kapalı ceza infaz kurumundaki
hükümlü ve tutuklulara, en geç üç ayda bir kez olmak üzere, üç saatten yirmi
dört saate kadar eşleriyle kurumun bu tür ziyaretler için ayrılan bölümünde ve
personelin yakın nezareti olmaksızın mahrem şekilde eş görüşmesi ödülü
verilebilir."
32. Ödül Yönetmeliği'nin "Eş
görüşmesi ödülü ile ilgili genel hükümler" kenar başlıklı 12.
maddesi şöyledir:
"(1) Eş görüşmesi için kuruma gelen
ziyaretçilerden; Türk vatandaşı olanların Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasını
içeren resimli bir kimlik belgesini, yabancı uyruklu olanların ise pasaport
veya yerine geçebilecek bir kimlik belgesi ile birlikte hükümlü veya tutuklu
ile evli olduğunu ispatlayan Türkçe tercüme edilmiş resmî onaylı belgeyi
göstermesi zorunludur.
(2) Kurul, her bir ödüllendirme kararı ile bir
kez eş görüşmesi ödülü verebilir.
(3) Cinsel saldırı, cinsel istismar veya aile
içi şiddet suçu işlemiş hükümlü ve tutuklular ile eş görüşmesi ödülü
verilmesinin hükümlü, tutuklu veya eşi açısından riskli görüldüğü diğer
durumlarda kurumda bulunan veya başka kurumlardan temin edilen psiko-sosyal
yardım servisi personeli eşlerle öncelikle ayrı ayrı görüşür. Gerekli hâllerde eşlerle
birlikte de görüşme yapılabilir. Görüşme sonucunda hazırlanacak değerlendirme
raporunun Kurul tarafından dikkate alınması zorunludur.
(4) Aynı kampüs veya kurumda barındırılan
hükümlü veya tutuklu eşlerin bu ödülden yararlanmaları için her ikisi hakkında
da ayrı ayrı ödüllendirme kararı verilmesi gerekir."
B. Uluslararası Hukuk
33. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Özel ve aile hayatına saygı hakkı" kenar
başlıklı 8. maddesi şöyledir:
"(1) Herkes özel ve aile hayatına,
konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
(2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu
makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir
toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin
korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının
hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz
konusu olabilir."
34. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) göre özel hayata
saygı hakkı, özel bir sosyal hayat sürdürmeyi, yani kişinin sosyal kimliğini
geliştirme hakkı anlamında bir özel hayatı
güvence altına almaktadır. Bu yönü ile birlikte değerlendirildiğinde bahsi
geçen hak, ilişki kurmak ve geliştirmek üzere çevresinde bulunanlarla temas
kurma hakkını da içermektedir (Özpınar/Türkiye,
B. No: 20999/04, 19/10/2010, § 45; Oleksandr
Volkov/Ukrayna, B. No: 21722/11, 9/1/2013, §§ 165-167; Niemietz/Almanya, B. No: 13710/88,
16/12/1992, § 29).
35. AİHM'e göre hükümlü ve tutuklular Sözleşme kapsamında kalan
temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptir (Hirst/Birleşik Krallık (No. 2), B. No:
74025/01, 6/10/2005, § 69). Suçun mahiyeti haklı gösteriyorsa bir tutuklunun
özel bir hapishane rejimine veya sınırlayıcı ziyaret düzenlemelerine tabi
tutulması onun Sözleşme'nin 8. maddesi kapsamındaki hakkına müdahale teşkil
eder, ancak kendiliğinden bu hakkın ihlali anlamına gelmez (Vlasov/Rusya, B. No: 78146/01, 12/6/2008,
§ 123).
36. AİHM, ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonucu
olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi güvenliğin ve düzenin
korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda
mahkûmların haklarına sınırlama getirilebileceğini kabul etmiştir. Ancak bu
durumda dahi hükümlü ve tutukluların haklarına yönelik herhangi bir sınırlama
makul ve ölçülü olmalıdır (Silver ve
diğerleri/Birleşik Krallık, B. No: 5947/72, 25/3/1983, §§ 99-105).
37. AİHM'e göre hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatına
saygı gösterilmesi hakkı, ceza infaz kurumu idaresinin hükümlü ve tutukluların
ailesi ve yakınlarıyla temasını devam ettirecek önlemleri almasını zorunlu
kılmaktadır (Messina/İtalya (No. 2), B. No: 25498/94, 28/9/2000, § 61;
Ouinas/Fransa (k.k.), B. No:
13756/88, 12/3/1990; Kučera/Slovakya,
B. No: 48666/99, 17/7/2007, § 127). Bu hakka getirilen sınırlamalar, suç ve
düzensizliğin önlenmesi için güvenlik nedeniyle uygulamaya konulmuş olsa da
haklı bir gerekçeye dayanmalıdır (Gülmez/Türkiye,
B. No: 16330/02, 20/5/2008, § 46).
38. AİHM’e göre tutulma, doğası gereği özel hayat ve aile hayatı
üzerinde birtakım sınırlandırmalara yol açsa da yakın aile üyeleriyle etkili
ilişki kurmasına ceza infaz kurumunca imkân sağlanması, mahpusun aile hayatına
saygı hakkının önemli bir yönünü oluşturmaktadır. Ancak mahpusun dış dünya ile
bağlantı kurmasını kontrol altına almaya yönelik birtakım tedbirler alınması
tek başına sözleşmeyi ihlal etmemektedir (Aliev/Ukrayna,
B. No: 41220/98, 29/4/2003, § 187). AİHM 2003 yılında verdiği Aliev/Ukrayna kararında, bazı Avrupa
ülkelerinde eşle mahrem görüşmenin kolaylaştırılması suretiyle ceza infaz
kurumu koşullarının iyileştirilmesi yönünde reform çalışmalarının yapıldığını
vurgulamakla birlikte mahrem görüşme talebinin reddedilmesinin anılan tarihteki
koşullar bağlamında Sözleşme’nin 8. maddesinin ikinci fıkrası anlamında ceza
infaz kurumunun düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi amaçları
çerçevesinde haklı görülebileceğini kabul etmiştir (Aliev/Ukrayna, § 188). AİHM anılan kararında bu gerekçeyle
başvurucunun eşle mahrem görüşme talebinin reddedilmesinin ölçülü bir müdahale
olduğu sonucuna ulaşmıştır (Aliev/Ukrayna,
§ 189).
39. AİHM'in 2013 yılında verdiği Varnas/Litvanya (B. No: 42615/06, 9/7/2013) ve 2015 yılında
verdiği Costel Gaciu/Romanya (B.
No: 39633/10, 23/6/2015) kararlarında da mahrem ziyarete ilişkin olarak bu
görüşünü devam ettirdiği anlaşılmaktadır. Anılan kararlarda AİHM, Sözleşme'ye
taraf devletlerden yarısından fazlasının eşle mahrem ziyareti kabul ettiğini
vurgulamıştır. Fakat AİHM mahrem görüşmeyle ilgili bu evrime rağmen henüz
Sözleşme'nin devletlere mahrem görüşmeyi düzenleme yükümlülüğü yüklediği
biçiminde yorumlamadığının altını çizmiştir. AİHM bu nedenle mahrem görüşmenin,
devletlerin bireylerin ve toplumun gelişimini ve ihtiyaçlarını gözetmek
suretiyle Sözleşme'yle uyumu sağlamak gayesiyle atacağı adımları belirlerken
geniş takdir marjına sahip bulundukları bir alan olduğunu belirtmektedir (Varnas/Litvanya,§ 109; Costel Gaciu/Romanya, § 50).
40. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Üye Devletlere Avrupa
Cezaevleri Kuralları Hakkında REC (2006) 2 sayılı tavsiye kararının hükümlü ve
tutukluların dış dünya ile ilişkilerine dair kısmı şöyledir:
"Dış Dünya ile İlişki
24.1. Mahpusların mümkün olabilen sıklıkta
mektup, telefon veya diğer iletişim vasıtalarıyla aileleriyle, başka kişilerle
ve dışarıdaki kuruluşların temsilcileriyle haberleşmelerine ve bu kişilerin
mahpusları ziyaret etmelerine izin verilmelidir.
24. 2 Devam etmekte olan bir ceza
soruşturması, emniyet, güvenlik ve düzeninin muhafaza edilmesi, suç
işlenmesinin önlenmesi ve suç mağdurunun korunması için gerekli görülmesi
halinde, haberleşme ve ziyaretlere kısıtlamalar konabilir ve izlenebilir. Ancak
adli bir merci tarafından konulan özel kısıtlamalar da dahil olmak üzere, bu
tür kısıtlamalar yine de kabul edilebilir asgari bir iletişime izin vermelidir.
24.3. Ulusal hukuk, mahpuslarla iletişim
kurması kısıtlanamayacak olan ulusal ve uluslararası kuruluşları
belirlemelidir.
24.4. Ziyaretler için yapılan düzenlemeler,
mahpuslara aile ilişkilerini mümkün olduğunca normal bir düzeyde sürdürmelerine
ve geliştirmelerine izin verecek bir tarzda olmalıdır.
24.5. Cezaevi yetkilileri, dış dünyayla
yeterli bir iletişim sürdürmelerinde mahpuslara yardım etmelidirler ve bunun
için onlara uygun destek ve yardım sağlamalıdırlar...."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
41. Mahkemenin 6/2/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi
Yönünden
42. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak, geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
B. Aile Hayatına Saygı
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
43. Başvurucu, Kurulun ayda en az bir kez yapacağı toplantıda
ödül verilecek hükümlü ve tutukluları kararlaştırması gerekirken bu konuda bir
karar almadığını, diğer hükümlü ve tutuklulara çeşitli ödüller verilmesine
karşın kendisinin ödül talebinin somut bir gerekçe olmaksızın reddedildiğini
belirtmiştir. Başvurucu ayrıca derece mahkemesi kararlarının gerekçe
içermediğini, hakkındaki kararın aralarında husumet bulunan hâkim tarafından
verildiğini, bu nedenlerle adil yargılanma hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
44. Bakanlık görüşünde; ceza infaz kurumunda tutulmanın
kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi güvenliğin
ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması
durumunda mahkûmların haklarına sınırlama getirilebileceğine dikkat
çekilmiştir. Ayrıca eş ile görüşme yaptırılmasının bir ödül olduğu, hükümlü ve
tutuklulara ödül verilirken bunların bir hak değil teşvik esaslı ayrıcalık
olarak verilebileceğinin gözardı edilemeyeceği, somut başvuruda İnfaz Hâkimliği
ile Ağır Ceza Mahkemesinin talebi reddederken Kurul kararının ve kullanılan
takdir yetkisinin usul ve yasaya uygun olup olmadığını değerlendirdiği,
karardaki tespit ve sonuçların mevzuatta yer alan hükümlerin uygulanması
niteliğinde olduğu, adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyfilik
içermediği ifade edilmiştir.
45. Başvurucu Bakanlığın görüşüne karşı beyanında, mahrem görüş
uygulamasının eşler arasındaki iletişim eksikliğinden kaynaklanabilecek
anlaşmazlıkların önüne geçmeyi ve ailenin korunmasını amaçladığını, dolayısıyla
eş ve çocuklar yönünden de sonuç doğurduğunu, Kanun'un idareye keyfilikten
uzak, objektif bir uygulama yapma görevi yüklediğini belirtmiştir.
2. Değerlendirme
46. Anayasa'nın ''Özel
hayatın gizliliği'' kenar başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasının
ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes ... aile hayatına saygı
gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. ... aile hayatının gizliliğine
dokunulamaz."
47. Anayasa’nın "Ailenin
korunması ve çocuk hakları" kenar başlıklı 41. maddesinin
ilgili kısmı şöyledir:
“Aile, Türk toplumunun temelidir ...
Devlet, ailenin huzur ve refahı ... için
gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.
Her çocuk, ... yüksek yararına açıkça aykırı
olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme
hakkına sahiptir...”
48. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun esas olarak eş ile mahrem
görüşme ödülünden yararlandırılmayı talep ettiği dikkate alındığında başvurunun
aile hayatına saygı hakkı kapsamında ele alınması gerekmektedir.
49. Öte yandan eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri süren
başvurucunun, kendisiyle benzer durumdaki başka kişilere yapılan muamele ile
kendisine yapılan muamele arasında bir farklılığın bulunduğunu ve bu farklılığın
meşru bir temeli olmaksızın ırk, renk, cinsiyet, din, dil vb. ayırımcı bir
nedene dayandığını makul delillerle ortaya koyması gerekir. Somut olayda
başvurucu, benzer olaylar ile kendi durumunun aynı olduğunu ortaya koyamadığı
gibi kendisine nasıl bir ayrımcılık yapıldığına ilişkin açıklayıcı bir beyanda
da bulunmamıştır. Bu nedenle başvurucunun ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine
ilişkin iddiası ayrıca incelenmemiştir.
a. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
50. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile
hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Genel İlkeler
51. Aile hayatına saygı hakkı Anayasa’nın 20. maddesinin birinci
fıkrasında güvence altına alınmıştır. Madde gerekçesi de dikkate alındığında
resmî makamların özel hayata ve aile hayatına müdahale edememesi ile kişinin
ferdî ve aile hayatını kendi anladığı gibi düzenleyip yaşayabilmesi gereğine
işaret edildiği görülmekte olup söz konusu düzenleme, Sözleşme’nin 8. maddesi
çerçevesinde korunan aile hayatına saygı hakkının Anayasa’daki karşılığını
oluşturmaktadır. Ayrıca Anayasa’nın 41. maddesinin -Anayasa’nın bütünselliği
ilkesi gereği- özellikle aile hayatına saygı hakkına ilişkin pozitif
yükümlülüklerin değerlendirilmesi bağlamında dikkate alınması gerektiği açıktır
(Murat Atılgan, B. No: 2013/9047,
7/5/2015, § 22; Marcus Frank Cerny
[GK], B. No: 2013/5126, 2/7/2015, § 36).
52. Anayasa'nın 19. maddesi gereğince hükümlü ve tutukluların
özel ve aile hayatının sınırlanması hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda
tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur. Öte yandan hükümlü ve
tutukluların özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, ceza infaz kurumu
idaresinin hükümlü ve tutukluların, aileleri ve yakınları ile temasını devam
ettirecek önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır. Nitekim Avrupa Konseyi
Bakanlar Komitesinin Üye Devletlere Avrupa Cezaevleri Kuralları Hakkında REC (2006)
2 sayılı tavsiye kararında da hükümlü ve tutukluların, aileleri ve başka
kişiler ile dışarıdaki kuruluşların temsilcileri tarafından ziyaret
edilmelerine izin verilmesi gerektiği belirtilmiştir (Mehmet Zahit Şahin, B. No: 2013/4708,
20/4/2016, § 36). Söz konusu tavsiye kararında, koşulların oluşması ve gerekli
görülmesi hâlinde ziyaretlere kısıtlamalar konulabileceği, ancak bu tür
kısıtlamaların kabul edilebilir asgari bir iletişime imkân tanıyacak nitelikte
olması gerektiği ifade edilmiştir.
53. Aile hayatına saygı hakkının korunması çerçevesinde
mahpusların ceza infaz kurumunda tutulmalarının kaçınılmaz ve doğal
sonuçlarının gözetilmesi gerekmektedir. Buna göre ceza infaz kurumunun
güvenliği ve düzeni ile mahpusların aile hayatına saygı hakkının korunması
arasında adil bir denge sağlanmalıdır (Mehmet
Koray Eryaşa, B. No: 2013/6693, 16/4/2015, § 89).
54. Ceza infaz kurumlarının güvenliği ve düzeninin sağlanmasıyla
sınırlı olarak mahpusların aile hayatlarının korunması için hangi tedbirlerin
alınacağı ve bu tedbirlerin nasıl uygulanacağı konusunda kamu makamlarının
geniş bir takdir yetkisi bulunmaktadır. Bu bağlamda mahpusların aileleriyle
açık ve kapalı ziyaret, mektupla ve telefonla haberleşme gibi imkânlara
yeterince sahip olup olmadıkları önem taşımaktadır. Aile hayatına saygı hakkı
belirtilen asgari imkânlar dışında hükümlü ve tutukluların ayrıca eşleriyle
mahrem görüşme yapmalarına imkân sağlanması şeklinde açık bir güvence
sağlamamaktadır. Devlet mahrem görüşme imkânını düzenleyip düzenlememe konusunda
geniş takdir yetkisine sahiptir.
55. Bununla birlikte 5275 sayılı Kanun'un 51. maddesi ile
mahpuslara belirli koşulların yerine getirilmesi kaydıyla ve teşvik esasına
dayalı olarak eşleriyle mahrem görüşme yapma imkânının tanındığı görülmektedir.
Dolayısıyla kanun koyucunun hükümlü ve tutukluların aile hayatına saygı
hakkının korunması kapsamında getirdiği bu güvencenin yerine getirilmesinde
yukarıda değinilen adil dengenin sağlanıp sağlanmadığı belirlenmelidir.
56. Aile hayatına saygı hakkının korunması müdahalenin kanun
dışı veya keyfî ya da makul olmayan şekilde uygulandığına ilişkin savunma ve
itirazlarını sorumlu makamlar önünde etkin bir biçimde ortaya koyabilme
olanağının tanınması güvencesini de kapsamaktadır. Aile hayatına saygı hakkının
korunmasının söz konusu olduğu durumlarda usule ilişkin güvencelerin somut
olayda sağlandığından söz edilebilmesi için yargı makamlarının kararlarında
konu ile ilgili ve yeterli gerekçe bulunmalıdır. Bu zorunluluk idarenin
kendisine tanınan takdir yetkisini objektif olarak kullanıp kullanmadığının ve
keyfî veya olaya uygun düşmeyen bir değerlendirmede bulunup bulunmadığının
yargılama makamlarınca özenli bir şekilde değerlendirilmesini gerektirmektedir.
ii. İlkelerin Olaya
Uygulanması
57. 5275 sayılı Kanun'un 51. maddesinde mahpuslar için
ödüllendirme sistemi düzenlenmiştir. Buna göre mahpuslar, ceza infaz kurumu
içinde veya dışındaki genel durumları, eğitim ve iyileştirme faaliyetlerine
katılımları, ceza infaz kurumu düzenine karşı tutumları ile verilen işlerdeki
gayretleri değerlendirilmek suretiyle Kanun'da sayılan teşvik esaslı ödüllerden
yararlanabilmektedir. Ödüllendirme sisteminin usul ve esasları ile bu
ödüllerden yararlanmanın kapsam ve şartları ise, suç türleri dikkate alınarak
Ödül Yönetmeliği'nde belirlenmiştir.
58. Ödül Yönetmeliği'ndeki ilkelere göz atılacak olursa
öncelikle ödüllendirmenin bir hak değil teşvik esaslı ayrıcalık olduğu,
ödüllendirmede ceza infaz kurumunun fiziki yapısı, personel sayısı, malî ve
sosyal imkânları ile mevcut doluluk durumunun dikkate alınacağı
anlaşılmaktadır. Öte yandan mahpusun ödüllendirilebilmesi için disiplin cezası
almamış veya cezasının kaldırılmış olması, Ödül Yönetmeliği'nin 8. maddesinde
belirtilen tutum ve davranışların bir veya birkaçını sergilemesi, diğer davranış
türlerine de açıkça aykırı davranmaması gerekmektedir.
59. Kapsam dâhilindeki ödüllerden biri olan eşle mahrem görüşme,
evli mahpusların en geç üç ayda bir kez olmak üzere üç saatten yirmi dört saate
kadar eşleri ile ceza infaz kurumu veya eklentilerinde personelin yakın
nezareti olmaksızın mahrem şekilde görüşmesine imkân tanıyan özel bir ziyaret
türüdür.
60. 5275 sayılı Kanun'un 51. maddesi ödüllendirme konusunda
karar alma yetkisini Kurula tanımıştır. Kurulun ödüllendirme konusunda
kendisine tanınan takdir yetkisini kullanırken mahpusun kişisel özelliklerini,
tutum ve davranışlarını, İnfaz Kurumunun imkânlarını ve güvenliğini de
gözönünde bulunduracağı kuşkusuzdur.
61. Somut olayda başvurucunun ödül talebini ilettiği kamu
makamları, İnfaz Kurumunun kapasitesi, mevcudu, fizikî yapısı ve personel
sayısı gibi unsurları dikkate alarak öncelikle ceza infaz kurumunun güvenliği
yönünden değerlendirme yapmıştır. Kamu makamları ayrıca başvurucunun İnfaz
Kurumundaki tutum ve davranışları ile kişisel hâllerini de dikkate almış,
sonuçta mahrem görüşme ödülünün verilmesine ilişkin olumsuz kanaate varmıştır.
Öte yandan şikâyet yoluyla İnfaz Hâkimliğine yapılan başvuru üzerine
başvurucunun öznel durumu ve mevzuattaki ödüllendirme koşulları
değerlendirilmek suretiyle ödül verilmemesi yolundaki Kurul kararları hukuka
uygun bulunmuştur. Bu durumda ödüllendirme konusunda geniş takdir yetkisine
sahip olan kamu makamlarınca verilen kararlara dayanak yapılan gerekçenin
keyfîlik içerdiği, konuyla ilgili ve yeterli olmadığı söylenemez.
62. Mahrem görüşmenin mahpusların aile hayatlarını sürdürmeleri
bakımından her hâl ve koşulda tanınması gereken, mahpuslar için aile hayatına
saygı hakkının olmazsa olmaz bir unsuru olmadığı AİHM tarafından da kabul
edilmiştir. Bununla birlikte mahrem görüşme, ödül mahiyetinde ve belli
koşullara tabi olan bir imkân olarak düzenlenmiştir. Somut olayda başvurucunun
bu imkândan yararlanma talebinin olayın koşullarına göre makul ve kabul
edilebilir nedenlere dayalı olarak reddedildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca
başvurucunun açık ve kapalı ziyaret, mektup ve telefonla haberleşme gibi aile
bağlarını canlı tutan diğer imkânlardan yararlanamadığı yönünde iddialarının
bulunmadığının da altı çizilmelidir. Bu durumda, mahrem görüşme yapma talebi
uygun görülmeyen başvurucunun aile hayatına saygı hakkının ihlal edilmediği
sonucuna ulaşılmıştır.
63. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20 . maddesinde güvence
altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi
gerekir.
C. Bağımsız ve Tarafsız
Mahkemede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
64. Başvurucu; hâkimin reddine yönelik talebinin gerekçeli
olduğunu, şikâyetiyle ilgili savcılık belge numarasını belirtmesine rağmen
talebinin reddedildiğini, davasına husumet nedeniyle tarafsız olamayacağı açık
olan hâkimin bakmasının adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini iddia etmiştir.
65. Sözleşme'nin 6. maddesinde açıkça, adil yargılanma hakkının
bir unsuru olarak davanın tarafsız bir mahkemede görülmesini isteme hakkından
söz edilmiştir. Anayasa’nın 36. maddesinde mahkemelerin tarafsızlığından açıkça
bahsedilmemekle beraber, Anayasa Mahkemesi içtihadı uyarınca, bu hak da adil
yargılanma hakkının zımni bir unsurudur (AYM, E.2002/170, K.2004/54, 5/5/2004).
Ayrıca, mahkemelerin tarafsızlığı ve bağımsızlığının birbirini tamamlayan iki
unsur olduğu nazara alındığında Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği
Anayasa'nın 138., 139. ve 140. maddelerinin de tarafsız bir mahkemede
yargılanma hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulması gerektiği
açıktır (AYM, E.2005/55, K.2006/4, 5/1/2006; E.1992/39, K.1993/19, 29/4/1993).
66. Genel olarak tarafsızlık, davanın çözümünü etkileyecek bir
ön yargı, tarafgirlik ve menfaatin bulunmamasını ve davanın tarafları
karşısında ve onların leh ve aleyhlerinde bir düşünce veya menfaate sahip
olunmamasını ifade eder (Tahir Gökatalay,
B. No: 2013/1780, 20/3/2014, § 61).
67. Somut olayda başvurucu, hâkimi daha önce hakkında verdiği
kararlar nedeniyle şikâyet ettiğini ve aralarında husumet oluştuğunu ileri
sürmüş ise de reddedilen hâkimin yargılama sürecinde kendisine yönelik ön
yargılı ve taraflı bir tutumunun, kişisel bir kanaat veya menfaatinin, bu
bağlamda kişisel bir taraflılığının bulunduğunu ortaya koyan bir delilin
başvurucu tarafından sunulmadığı anlaşılmıştır.
68. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Başvurucunun kamuya açık belgelerde kimliğinin gizli
tutulmasına ilişkin talebin KABULÜNE,
C. 1. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
D. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile
hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
E. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyete neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
6/2/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.