TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
DURSUN SARI BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/19448)
|
|
Karar Tarihi: 13/2/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Mahmut ALTIN
|
Başvurucu
|
:
|
Dursun SARI
|
Vekili
|
:
|
Av. Tahsin Murat PULAK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında
aleyhe vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle mülkiyet ve adil yargılanma
haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 28/3/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, başvuru hakkında görüş bildirilmesine
gerek olmadığını belirtmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucu, Konya'nın Hadim ilçesine bağlı Bolat köyünde
bulunan 17,19 m2 yüz ölçümlü bahçe vasfındaki 174
ada 103 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına göre malikidir.
9. Bağbaşı Barajı, Mavi Tüneli ve Hidroelektrik Santrali projesi
çerçevesinde Bakanlar Kurulunun 18/12/2008 tarihli ve 27084 sayılı Resmî
Gazete'de yayımlanan kararı ile anılan taşınmazın da bulunduğu alanda acele
kamulaştırma yapılmasına karar verilmiştir. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
(DSİ) tarafından 19/12/2008 tarihinde başvurucuya ait bu taşınmazın
kamulaştırılmasına karar verilmiştir.
10. DSİ Kıymet Takdir Komisyonu 14/1/2009 tarihinde söz konusu
taşınmazın kamulaştırma bedelini 118,61 TL olarak belirlemiş, başvurucu ile
anlaşma sağlanamadığından satın alma usulü başarısız olmuştur.
11. DSİ 10/2/2009 tarihinde taşınmaza acele elkoyma talebinde
bulunmuş, Hadim Asliye Hukuk Mahkemesi (Mahkeme) 27/3/2009 tarihinde bu talebi
kabul etmiştir. Mahkeme, mahallinde yapılan keşif sonucu taşınmazın değerini
175,43 TL olarak belirlemiş ve bu bedelin ödenmesi karşılığında taşınmaza acele
el konulmasına karar vermiştir.
12. DSİ 30/12/2013 tarihinde başvurucu aleyhine aynı Mahkemede
kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası açmıştır.
13. Mahkeme 14/4/2014 tarihinde dava konusu taşınmazda,
Bilirkişi Kurulu eşliğinde keşif yapmıştır. Bilirkişi Kurulunun 18/4/2014
tarihli raporunda bahçe niteliğinde olduğu değerlendirilen taşınmaz yönünden
net gelir yöntemine göre yapılan hesaplama sonucu kamulaştırma bedelinin 223,37
TL olduğu görüşü bildirilmiştir.
14. Mahkeme 21/7/2014 tarihinde davanın kabulüne, taşınmazın
tapu kaydının iptaline ve DSİ adına tapuya tesciline hükmetmiştir. Mahkeme
kamulaştırma bedelinin ise 274,94 TL olarak tespitine ve daha önce ödenen
175,43 TL'nin mahsubu ile banka şubesine depo edilen bakiye 99,51 TL'nin
başvurucuya ödenmesine karar vermiştir. Kararda ayrıca bu bedele 1/5/2014
tarihinden itibaren kanuni faiz işletilmesi öngörülmüştür. Bunun yanında davacı
idare lehine davalı başvurucudan alınmak üzere 1.500 TL ve başvurucu lehine
davacı idareden alınmak üzere yine 1.500 TL vekâlet ücreti ödenmesine karar
verilmiştir.
15. Başvurucu tarafından temyiz edilen karar Yargıtay 18. Hukuk
Dairesi (Daire) tarafından 9/6/2016 tarihinde düzeltilerek onanmıştır. Kararın
gerekçesinde; karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret
Tarifesi'nin 12.maddesi gereğince, hükmedilen vekâlet ücretinin davanın kabul
veya reddedilen miktarını geçemeyeceği açıklanarak başvurucu aleyhine
hükmedilen vekâlet ücretinin 1.500 TL yerine 274,94 TL olarak düzeltildiği
belirtilmiştir.
16. Nihai karar 1/3/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.
17. Başvurucu 28/3/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
18. İlgili hukuk için bkz. Sadettin
Ekiz, B. No: 2016/9364, 9/5/2019, §§ 20-34.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 13/2/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Mülkiyet Hakkının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu; kamulaştırma kapsamında uzlaşma görüşmelerinde
kendisine 118,61 TL teklif edildiğini, yapılan yargılama neticesinde ise
Mahkemenin bu tutarın iki katından fazla olan 274,94 TL'yi kamulaştırma bedeli
olarak belirlediğini ifade etmiştir. Başvurucu buna rağmen 274,94 TL tutarında
vekâlet ücreti ödemek zorunda bırakıldığından yakınarak davanın açılmasında
kendisinin bir kusuru bulunmadığı gibi uzlaşma sırasında teklif edilen bedelin
düşük olduğu ve doğru kamulaştırma bedeli ancak yargılama sonucunda tespit
edilebildiğine göre haklı çıktığının mahkemelerce tespit edildiğini
belirtmiştir. Başvurucu ayrıca 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma
Kanunu'nun 29. maddesine göre yargılama giderlerinin davacı idare üzerinde
bırakılması gerektiğini vurgulamış ve sonuç olarak taşınmazının
kamulaştırılmasına rağmen hükmedilen kamulaştırma bedelinin vekâlet ücreti adı
altında idareye ödenmesine karar verilmesi suretiyle azaltıldığını belirterek
mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
21. Anayasa’nın
"Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
“Herkes, mülkiyet ve miras haklarına
sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına
aykırı olamaz.”
22. Başvuruya konu dava öncesinde kamulaştırmayı yapan idare
tarafından satın alma görüşmeleri yürütülmüş, ancak taraflar arasında uzlaşma
sağlanamadığı için idarekamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası
açmıştır. Satın alma usulünde idare tarafından takdir edilen bedel 118,61 TL
olup yapılan yargılama neticesinde başvurucu lehine 274,94 TL kamulaştırma
bedeli ödenmesine ve aleyhine 1.500 TL vekâlet ücretine hükmedilmiştir. Temyiz
edilen karar, Dairece düzeltilerek onanmış ve başvuru aleyhine 274,94 TL vekâlet
ücretine hükmedilmiştir. Bu tutar hükmedilen kamulaştırma bedelinin tamamına
tekabül etmektedir.
23. Anayasa Mahkemesi benzer bir konu ile ilgili şikâyetleri
daha önce incelemiş ve uygulanacak ilkeleri ortaya koymuştur (Sadettin Ekiz, §§ 44-58).
24. Sadettin Ekiz başvurusunda,
kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davasında aleyhe hükmedilen vekâlet
ücretinin başvurucudan tahsiline hükmedilen bir miktar para olduğu,
başvurucunun mal varlığına dâhil olan bu paranın da Anayasa'nın 35. maddesi anlamında
mülk teşkil ettiği kabul edilmiştir (Sadettin
Ekiz, § 44). Anılan kararda başvurucunun bu vekâlet ücretini ödemek
zorunda kalması suretiyle daha az kamulaştırma bedeli elde etmesinin mülkiyet
hakkına müdahale teşkil ettiği vurgulanmış ve söz konusu müdahalenin
mülkiyetten barışçıl yararlanmaya ilişkin genel kural çerçevesinde incelenmesi
gerektiği değerlendirilmiştir (Sadettin
Ekiz, §§ 45-46).
25. Anılan kararda baraj yapımı amacıyla kamulaştırma
yapılmasında ve bu süreçte idarenin hukuki temsil giderlerinin karşı tarafa
yükletilmesinde kamu yararının bulunduğu ifade edilmiştir (Sadettin Ekiz, § 52).
26. Kanunilik incelemesinde müdahalenin niteliğini gözeten
Anayasa Mahkemesi müdahalenin ihlal oluşturup oluşturmadığını ölçülülüğünü
sorgulamak suretiyle tespit edeceğini ifade etmiştir (Sadettin Ekiz, § 50). Orantılılık
incelemesinde ilk derece mahkemelerince hükmedilen kamulaştırma bedelinin satın
alma usulünde teklif edilen bedelin yaklaşık iki katı olduğuna vurgu yapılarak
başvurucunun davanın açılmasına sebebiyet vermediği, başvurucunun idareyi dava
açmaya zorlayarak kamulaştırma bedelinin taşınmazın gerçek değeri üzerinden
ödenmesini sağladığı belirtilmiştir (Sadettin
Ekiz, § 65).
27. Sözü edilen başvuruda sonuç olarak taşınmazı kamulaştırılan başvurucunun
satın alma usulündeki bedeli kabul etmediği olayda derece mahkemelerince daha
yüksek bir bedelin tespit edilmesiyle başvurucunun haksız olmadığının
anlaşıldığı ve kamulaştırmayı yapan idareye başvurucunun vekâlet ücreti ödemek
zorunda bırakılmasıyla kamulaştırma bedelinin önemli ölçüde azalmasına
sebebiyet verildiği belirtilmiştir. Buna göre bu sonuca başvurucunun
davranışının yol açtığı gösterilemediğinden müdahalenin başvurucuya şahsi
olarak aşırı bir külfet yükleyerek müdahalenin dayandığı kamu yararı ile
başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasındaki adil dengenin başvurucu
aleyhine bozulmuş olduğu, başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin
ölçüsüz olduğu değerlendirilmiştir (Sadettin
Ekiz, § 70).
28. Somut olayda da satın alma usulünde teklif edilenden fazla
bir tutarın kamulaştırma bedeli olarak tespit edildiği ve başvurucunun
kamulaştırma bedelinin tamamı tutarında vekâlet ücretini ödemek durumunda
kaldığı anlaşılmıştır. Buna göre somut başvuruda da -yukarıdaki ilkelerden ayrılmayı
gerektirir bir durumun söz konusu olmadığı dikkate alındığında- mülkiyet
hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
29. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence
altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
30. Başvurucu, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil
davasında aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
31. Başvurucunun belirtilen şikâyetleri mülkiyet hakkı
bağlamında incelenmiş ve ihlal sonucuna varılmıştır. Buna göre adil yargılanma
hakkının ihlali iddiası yönünden ayrıca bir değerlendirme yapılmasına gerek
görülmemiştir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
32. 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
33. Başvurucu ihlalin tespit edilmesini istemiş ve tazminat
talebinde bulunmuştur.
34. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Doğan kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan
kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir (B. No: 2014/8875,
7/6/2018, [GK]). Mahkeme diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal
kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin
devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle
sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül
Alkaya ve diğerleri (2), B.No: 2016/12506, 7/11/2019).
35. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal
edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle
getirmenin, yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için
ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması,
ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan
kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların
giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması
gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§
55, 57).
36. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda Anayasa
Mahkemesi, 6216 sayılı Kanunun 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile
İçtüzük’ün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca, ihlalin
ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın
bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal düzenleme,
usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı olarak, ihlali ortadan
kaldırmak amacıyla yeniden yargılama sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya
özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi
tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde,
usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak ilgili
mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir
takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir karar kendisine ulaşan
mahkemenin yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden
ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir. (Mehmet Doğan, §§ 58-59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), §§ 57-59,
66-67).
37. Mahkememizce kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil
davasında kamulaştırmayı yapan idareye başvurucunun 274,94 TL vekâlet ücreti
ödemesine karar verilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır. Dolayısıyla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı
anlaşılmıştır.
38. Bu durumda mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması
için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak
yeniden yargılama ise bireysel başvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayılı
Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının
ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş yeniden
yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran
nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar
verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama
yapılmak üzere Hadim Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi
gerekmektedir.
39. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden
yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin
reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
40. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 257,50 TL harç ve 3.000
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.257,50 TL tutarındaki yargılama giderinin
başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
ayrıca incelenmesine YER OLMADIĞINA,
D. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Hadim
Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2013/1749, K.2014/424) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
F. 257,50 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
3.257,50 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
G. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
13/2/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.