TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEHMET ALİ ENEZE BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/35352)
|
|
Karar Tarihi: 23/5/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Recep KAPLAN
|
Başvurucu
|
:
|
Mehmet Ali
ENEZE
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, terör suçlarından hükümlü olarak ceza infaz
kurumunda bulunan başvurucunun olağanüstü hâlin devamı süresince uzaktan eğitim
sınavlarına girişine izin verilmemesinin eğitim hakkını ihlal ettiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 23/8/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
6. 1974 doğumlu olan ve anayasal düzeni zorla değiştirmeye
kalkışmak suçundan Siverek T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak
bulunan başvurucu, İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi Tarih
Bölümü öğrencisidir (Derece mahkemelerinin kararlarında yer alan bilgilere göre
başvurucu Hizbullah terör örgütü üyesidir. Başvurucu da başvuru formunda
Hizbullah hükümlüsü olduğunu belirtmektedir).
7. 6/2/2018 tarihli ve 7083 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı
Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair
Kanun'la kabul edilerek yasalaşan, 22/11/2016 tarihli ve 29896 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 677 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK) 4. maddesinde yer
alan yasaklayıcı hüküm gereğince başvurucunun okumakta olduğu bölümün
sınavlarına katılma talebi kabul edilmemiştir.
8. Talebin kabul edilmemesine dair işleme karşı infaz
hâkimliğine yapılan başvuru, anılan hüküm gerekçe gösterilerek reddedilmiştir.
Başvurucu tarafından bu karara karşı yapılan itiraz da 16/6/2017 tarihinde
reddedilmiştir. Red kararı başvurucuya 31/7/2017
tarihinde tebliğ edilmiştir.
9. Başvurucu 23/8/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
10. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 67. maddesinin (3) ve (4) numaralı
fıkraları şöyledir:
"(3) Kapalı ve açık ceza infaz kurumları
ile çocuk eğitim evlerinde ancak, eğitim ve iyileştirme programları
çerçevesinde kurum yönetimince belirlenen yerlerde görsel ve işitsel eğitim
araç ve gereçlerinin kullanımına izin verilebilir. Eğitim ve iyileştirme
programları gerekli kıldığı takdirde denetim altında internetten
yararlanılabilir. Hükümlü, odasında bilgisayar bulunduramaz. Ancak, Adalet
Bakanlığının uygun görmesi hâlinde eğitim ve kültürel amaçlı olarak
bilgisayarın ceza infaz kurumuna alınmasına izin verilebilir.
(4) Bu haklar, tehlikeli hâlde bulunan veya
örgüt mensubu hükümlüler bakımından kısıtlanabilir."
11. 20/3/2006 tarihli ve 2006/10218 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün (Tüzük) 90.
maddesinin (3), (4) ve (5) numaralı fıkraları şöyledir:
"(3) Kapalı ve açık kurumlar ile çocuk eğitim
evlerinde ancak, eğitim ve iyileştirme programları çerçevesinde kurum
yönetimince belirlenen yerlerde görsel ve işitsel eğitim araç ve gereçlerinin
kullanımına izin verilebilir. Eğitim ve iyileştirme programları gerekli kıldığı
takdirde denetim altında internetten yararlanılabilir. Hükümlü, odasında
bilgisayar bulunduramaz. Ancak, Bakanlığın uygun görmesi hâlinde eğitim ve
kültürel amaçlı olarak bilgisayarın kuruma alınmasına izin verilebilir.
(4) Bu haklar, idare ve gözlem kurulu kararı
ile tehlikeli hükümlü oldukları saptananlar veya örgüt mensubu hükümlüler
bakımından kısıtlanabilir.
(5) İşlediği suçun nitelik ve işleniş biçimi
göz önüne alındığında, toplum için ciddi bir tehlike oluşturan, kurumdaki tutum
ve davranışlarıyla, suç işlemek amacıyla kurulan silâhlı
örgütün yöneticiliğini yapmaya devam eden, bu konuda herhangi bir yöntemle,
kurum içi veya dışındaki kişilere talimat veya mesaj veren hükümlülerin, idare
ve gözlem kurulu kararıyla televizyon yayınlarını izlemesine ve bilgisayar ile
internetten yararlanmasına izin verilmez."
12. Adalet Bakanlığının Genç ve Yetişkin Hükümlü ve Tutukluların
Eğitim ve İyileştirilme İşlemleri ve Diğer Hükümlere ilişkin 46/1 Sayılı
Genelgesi’nde (Genelge) uzaktan eğitime katılacak öğrencilerin, personel
nezaretinde internetten yararlandırılabilecekleri belirtilmiştir.
13. 7083 sayılı Kanun'un "Sınavlara
ilişkin tedbirler" kenar başlıklı 4. maddesi şöyledir:
"(1) Terör örgütü üyeliği veya bu örgütlerin faaliyeti
çerçevesinde işlenen suçlar sebebiyle tutuklu veya hükümlü olarak ceza infaz
kurumunda bulunanlar, olağanüstü halin devamı ve kurumda barındırıldıkları süre
zarfında, ülke genelinde uygulanan merkezî sınavlar ile örgün veya yaygın her
türlü eğitim ve öğretim kurumları ile kamu kurum ve kuruluşları tarafından ceza
infaz kurumu içinde veya dışında yapılan ya da yaptırılan sınavlara
giremezler."
B. Uluslararası Hukuk
14. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu
Protokol’ün 2. maddesinin (P1-2) birinci cümlesi söyledir:
"Hiç kimse eğitim
hakkından yoksun bırakılamaz."
15. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) göre ceza infaz
kurumunda bulunan kişiler, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı dışında eğitim
hakkı da dâhil olmak üzere temel hak ve hürriyetlerin tamamına sahip olmaya
devam ederler (Hirst/Birleşik Krallık (No. 2) [BD], B. No:
74025/01, 6/10/2005, § 69).
16. AİHM P1-2'nin ilk cümlesindeki düzenleme uyarınca taraf
devletlerin belirli bir zamanda var olan eğitim kurumlarına erişim hakkını
garanti ettiklerini, buna karşılık kendilerini belirli bir tipte veya seviyede
eğitimi kurmak ya da desteklemekle yükümlü kılacak bir hakkı kabul
etmediklerini ifade etmektedir (Belçika
Eğitim Dili Davası [GK],
B. No: 1474/62, 1677/62, 1691/62, 1769/63, 1994/63, 2126/64, 23/7/1968, "1.
Protokol'ün 2. maddesi ile Sözleşme'nin 8. ve 14. maddelerinin anlam ve
kapsamı" başlığı altında, "B. Mahkeme tarafından benimsenen
yorum" başlığı, §§ 3, 4). Diğer bir ifadeyle AİHM'e
göre, P1-2'nin ilk cümlesindeki düzenleme devletlerin belirli bir tipte veya
seviyede eğitimi kurmak ya da desteklemekle yükümlü oldukları şeklinde
yorumlanamaz. Buna karşın devletlerin kurdukları veya destekledikleri eğitim
kurumlarına etkili bir biçimde erişimi sağlama yükümlülükleri vardır (Ponomaryovi/Bulgaristan, B. No: 5335/05, 21/6/2011, §
49). AİHM, belli bir zamanda var olan eğitim kurumlarına erişimin P1-2'nin ilk
cümlesindeki düzenlenen hakkın doğal bir parçası olduğu görüşündedir (Kjeldsen, Busk Madsen
ve Pedersen/Danimarka, B. No: 5095/71, 5920/72, 5926/72, 7/12/1976,
§ 52; Mürsel Eren/Türkiye, B. No:
60856/00, 7/2/2006, § 41; İrfan Temel ve
diğerleri/Türkiye, B. No: 36458/02, 3/3/2009, § 39).
17. AİHM, eğitimin taşıdığı öneme karşın mutlak bir hak olmadığı
görüşündedir. Eğitimin niteliği gereği devlet tarafından düzenleme yapılmasını
gerektirdiğinden hakkın özüne dokunmayan bazı kısıtlamalara tabi tutulması da
doğaldır (Velyo Velev/Bulgaristan, B. No: 16032/07,
27/5/2014, § 32). AİHM, getirilen sınırlamaların "hakkın özüne zarar
verecek ve etkililiğini azaltacak" genişlikte olmaması gerektiğini
belirtmekte; bunu temin etmek amacıyla da sınırlamaların ilgili kişiler
açısından "öngörülebilir" olduğuna ve "meşru bir amaç
güttüğüne" ikna olması gerektiğine işaret etmektedir (Leyla Şahin/Türkiye [BD], B. No: 44774/98,
10/11/2005, § 154). Ancak AİHM'e göre devlet,
Sözleşme'nin 8. ile 11. maddelerinde olduğunun aksine P1-2 kapsamında bir meşru
amaçlar listesi ile bağlı değildir (Catan ve diğerleri/Moldova Cumhuriyeti ve Rusya [BD], B. No:
43370/04, 8252/05 ve 18454/06, 19/10/2012, § 140). AİHM, bir sınırlamanın ancak
kullanılan araç ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir orantılılık
ilişkisi bulunduğu takdirde bu türden bir kısıtlamanın P1-2 ile uyumlu
olacağını kabul etmektedir (Leyla
Şahin/Türkiye, § 154). Devletin bu alandaki takdir aralığı eğitimin
-bu eğitimin ilgili kişiler ve daha genel olarak toplum için taşıdığı önemin
derecesine ters orantılı olacak şekilde- seviyesine bağlı olarak artar (Ponomaryovi/Bulgaristan, § 56). AİHM; Velyo Velev/Bulgaristan kararında başvurucunun
ceza infaz kurumundaki mevcut bir ceza infaz kurumunun okuluna kayıt talebinin
herhangi bir hukuki temele dayanmadan ve kaynak yetersizliği gibi bir nedene de
dayanmadan reddedilmesinin yeterli ölçüde öngörülebilir olmadığı, meşru bir
amaç taşımadığı ve orantılı olmadığı sonucuna ulaşmıştır (Velyo Velev/Bulgaristan, § 42).
18. AİHM'e göre eğitim, modern
devletlerdeki en önemli kamu hizmetlerinden biridir. Bununla birlikte eğitim
yetkili organların bu hizmete ayırabilecekleri kaynaklar sınırlı olmasına
karşın organizasyonu karmaşık ve sürdürülmesi maliyetli bir faaliyettir. (Ponomaryovi/Bulgaristan, § 55). Devlet, eğitime
erişimi nasıl düzenleyeceğine karar vermek için eğitim ihtiyaçları ile bunları
karşılayacak sınırlı imkânlar arasında denge kurmak zorundadır. Ancak diğer
kamu hizmetlerinden farklı olarak eğitim, Sözleşme tarafından doğrudan güvence
altına alınmış bir haktır. Ayrıca, eğitim çok özel bir kamu hizmeti olarak
sadece doğrudan faydaları olan bir hizmet değil geniş sosyal fonksiyonları da
olan bir hizmettir. Demokratik bir toplumda insan haklarının sağlamlaşması ve
devamı için eğitim hakkının vazgeçilmez ve temel bir rolü olduğu da aşikârdır (Velyo Velev/Bulgaristan, § 33).
19. Bununla birlikte AİHM, “hükümlüler”in
bir mahkeme tarafından verilen mahkûmiyetin infazı için tutuldukları süreyekarşılık gelen süre boyunca (Epistatu/Romanya, B. No: 29343/10, 24/9/2013, § 62); “tutuklular”ın ise devam etmekte olan bir yargılama
esnasındaki yasal tutukluluk süresi zarfında (Boltan/Türkiye [k.k.], B. No: 32777/09,
27/3/2012) tam zamanlı eğitime erişimlerinin engellenmesinin P1-2 kapsamında
eğitimden yoksun bırakma olarak değerlendirilemeyeceği görüşündedir. Bu
kapsamda AİHM, hükümlü veya tutukluların, ceza infaz kurumunda bulundukları
süre zarfında fiilen eğitimlerine devam edememelerinin eğitim hakkını ihlal
ettiğine ilişkin başvuruları açıkça dayanaktan yoksun bulmaktadır (Aynı yönde
bir başka karar için bkz. Durmaz, Işık,
Unutmaz ve Sezal/Türkiye [k.k.], B. No:
46506/99, 46569/99 46570/99, 46939/99, 4/9/2001).
20. AİHM; Özel/Türkiye
([k.k.], B. No: 4243/09, 22/10/2013) kararında,
hükümlü ve uzaktan eğitim kapsamında öğrenci olan başvurucunun İngilizce dersi
çalışmaları için ihtiyaç duyduğu taşınabilir medya oynatıcı cihazı edinme
talebinin reddedilmesinin eğitim hakkından yoksun bırakma olarak
değerlendirilemeyeceği kanaatine varmış ve başvuruyu açıkça dayanaktan yoksun
bulmuştur.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 23/5/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi
Yönünden
22. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini
ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun
olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Eğitim Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
23. Başvurucu 677 sayılı KHK ile getirilen sınava giriş
yasağının orantısız bir tedbir olduğunu, sınavlara girmesinin kurumun güvenliği
tehlikeye düşürmeyeceğini, on yıldan fazla bir süredir ceza infaz kurumunda
sınavlara girmesine karşın ceza infaz kurumu güvenliğini tehlikeye düşürecek
tek bir eyleminin olmadığını belirtmiştir. Başvurucu ayrıca, KHK'daki
düzenlemede terör örgütleri arasında ayrım yapılmaması ve düzenlemenin 15
Temmuz darbe teşebbüsünden sorumlu "Fetullahçı
Terör Örgütü" (FETÖ) ve/veya "Paralel Devlet Yapılanması" (PDY)
ile sınırlı tutulmamasının aşırı ve orantısız olduğu iddiasındadır. Başvurucu,
sınavlara girememesi nedeniyle emeklerinin boşa gittiğini ve okulunun uzadığını
ifade etmiştir. Başvurucu tüm bu sebeplerle eğitim hakkının, ceza
sorumluluğunun şahsiliği ilkesinin ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
2. Değerlendirme
24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetlerinin eğitim hakkının
ihlal edildiği iddiası kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
25. Anayasa'nın 42. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından
yoksun bırakılamaz."
26. Anayasa Mahkemesi önceki kararlarında eğitim hakkının;
yükseköğrenim seviyesini de kapsadığına (Hikmet
Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013,
§ 28; İhsan Asutay, B. No:
2012/606, 20/2/2014, § 36), belli bir zamanda mevcut olan eğitim kurumlarına
etkili bir biçimde erişimin sağlanmasını güvence altına aldığına (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No:
2013/583, 10/12/2014, § 68) ve kamu otoritelerine bireyin eğitim ve öğrenim
almasını engellememe şeklinde bir negatif ödev yüklediğine (Adem Öğüt ve diğerleri, B. No: 2014/20527,
22/11/2017,§ 44; Yüksel Baran, B.
No: 2012/782, 26/6/2014, § 36) karar vermiştir.
27. Eğitim hakkını düzenleyen Anayasa’nın 42. maddesinin ceza
infaz kurumlarında tutuklu ve hükümlülere eğitim ve öğrenim faaliyeti imkânları
sağlanması için bir düzenleme yapılmasını güvence altına aldığı söylenemez (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, § 71).
Başka bir ifadeyle Anayasa’nın 42. maddesi devlete ceza infaz kurumlarında
tutuklu ve hükümlülere eğitim öğrenim imkânı sağlanması yönünde pozitif bir
yükümlülük yüklememiştir.
28. Anayasa’nın 42. maddesi; devlete ceza infaz kurumlarında
tutuklu ve hükümlülere eğitim öğrenim imkânı sağlanması yönünde pozitif bir
yükümlülük yüklememiş olmamasına karşın 5275 sayılı Kanun’da, Tüzük'te ve Adalet Bakanlığı Genelgesi'nde yer verilen
düzenlemeler çerçevesinde devlet, mahkûmların ceza infaz kurumunun olanakları
çerçevesinde uzaktan eğitime devam edebilmesine imkân tanınabilmesini
öngörmüştür (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri,
§ 72). Bu kapsamda ceza infaz kurumlarında tutuklu ve hükümlülerin uzaktan
eğitime erişimlerine yönelik müdahalelerin Anayasa'nın 42. maddesi çerçevesinde
belli bir zamanda mevcut olan eğitim kurumlarına erişimin sağlanması ve kamu
otoritelerinin bireyin eğitim ve öğrenim almasını engellememe şeklindeki
negatif ödevi bakımından Anayasa’nın 13. maddesindeki ölçütlere uygunluğu
değerlendirilmelidir.
a. Uygulanabilirlik
Yönünden
29. Anayasa'nın "Temel
hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması" kenar
başlıklı 15. maddesi şöyledir:
"Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya
olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl
edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin
kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada
öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.
Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da,
savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin
yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din,
vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı
suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez;
suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz."
30. Anayasa Mahkemesi, olağanüstü yönetim usullerinin
uygulandığı dönemlerde alınan tedbirlere ilişkin bireysel başvuruları
incelerken Anayasa'nın 15. maddesinde ortaya konulan temel hak ve özgürlüklere
ilişkin güvence rejimini dikkate alacağını belirtmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No:
2016/22169, 20/6/2017, §§ 187-191). Başvuru konusu olaydaki uzaktan eğitim
sınavlarına giriş yasağının olağanüstü hâl (OHAL) ilanını gerekli kılan
olaylarla ilgili olduğu değerlendirilmiştir.
31. Bu itibarla başvurucu hakkında uygulanan sınava giriş
yasağının incelenmesi Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında yapılacaktır. Bu
inceleme sırasında öncelikle başvurucuya yönelik uzaktan eğitim sınavlarına
giriş yasağının başta Anayasa'nın 13. ve 42. maddeleri olmak üzere diğer
maddelerinde yer alan güvencelere aykırı olup olmadığı tespit edilecek;
aykırılık saptanması hâlinde ise Anayasa'nın 15. maddesindeki ölçütlerin bu
aykırılığı meşru kılıp kılmadığı değerlendirilecektir (Kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkı bağlamında bkz. Aydın Yavuz
ve diğerleri, §§ 193-195, 242).
b. Müdahalenin Varlığı
32. Başvurucunun uzaktan eğitim suretiyle okumakta olduğu
bölümün sınavlarına katılma talebinin reddedilmesi eğitim hakkına yönelik bir
müdahaledir.
c. Müdahalenin İhlal
Oluşturup Oluşturmadığı
33. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:
“Temel hak ve hürriyetler,
... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak
ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... ölçülülük ilkesine aykırı
olamaz.”
34. Yukarıda anılan müdahale Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 42. maddesinin
ihlalini teşkil edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde
öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen kanun tarafından öngörülme, Anayasa’nın
42. maddesinde ya da ilgili diğer maddelerinde belirtilen haklı sebeplerden bir
veya daha fazlasına dayanma ve demokratik toplum düzeninin gereklerine ve
ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının
belirlenmesi gerekir.
i. Kanunilik
35. Başvurucunun eğitim hakkına yönelik müdahale 7083 sayılı
Kanun'la kabul edilerek yasalaşan 677 sayılı KHK'nın 4. maddesindeki
yasaklayıcı hükme dayanmaktadır. Anayasa Mahkemesi norm denetimi çerçevesinde
verdiği kararlarında, Anayasa’nın 121. maddesine dayanılarak OHAL'in geçerli olduğu dönem içerisinde çıkarılmış olan
OHAL KHK’larındaki hükümlerin Anayasa’nın 148. maddesinin birinci fıkrasının
üçüncü cümlesinde yer alan “… olağanüstü
hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde
kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla,
Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz.” şeklindeki hüküm karşısında
yargısal denetiminin yapılmasının mümkün olmadığına karar vermiş ve anılan
KHK'lara karşı açılan davalardaki iptal taleplerini yetkisizlik nedeniyle
reddetmiştir (bkz. AYM, E.2016/167, K.2016/160, 12/10/2016, §§ 25, 26; AYM,
E.2016/166, K.2016/159, 12/10/2016, §§ 25, 26). İptal davası kapsamında
inceleme konusu yapılamayacağı kabul edilen OHAL KHK'larında yer alan hükümlere
dayanılarak tesis edilen bireysel işlemlerin bireysel başvuru kapsamında
inceleme konusu yapılıp yapılamayacağı hususunun değerlendirilmesi gerekir.
Ancak Anayasa Mahkemesi 677 sayılı KHK'nın 7083 sayılı Kanun ile yasalaştığını
göz önünde bulundurarak bu aşamada bu konuda daha ileri bir inceleme yapmaya
gerek görmemektedir. Bu kapsamda 7083 sayılı Kanun'un 4. maddesindeki hükmün
kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır.
ii. Meşru Amaç
36. Anayasa’nın 42. maddesinde eğitim hakkının
sınırlandırılmasına ilişkin açık bir düzenleme yapılmamıştır. Bununla birlikte
Anayasa’nın 42. maddesinde “Öğrenim hakkının
kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir.” ifadesi ile yasama
organına bir takdir alanı yaratılmıştır. Bu takdir alanı, eğitim kurumlarını
düzenleyen kuralların toplumun ihtiyaç ve kaynakları ile eğitimin farklı
düzeylerine özgü nitelikleri açısından zaman ve mekâna göre değişebilmesinden
kaynaklanmaktadır (Mehmet Reşit Arslan ve
diğerleri, § 69). Eğitim hakkının kısıtlanmasında Anayasa'da açıkça
belirtilmiş bir meşru amaçlar listesi bulunmamaktadır. Bu nedenle eğitim hakkı
bakımından yapılacak düzenlemelerde Anayasa’nın 13. maddesinde düzenlenen genel
ilkeler çerçevesinde meşru amaçların ne olabileceği hususunda devletin geniş
bir takdir alanı bulunmaktadır (Selçuk
Taşdemir [GK], B. No: 2013/7860, 3/3/2016, § 75).
37. Bu kapsamda ceza infaz kurumunda disiplinin ve güvenliğin
sağlanması amacıyla terör suçlarından hükümlü bulunan başvurucunun OHAL
süresince ve ceza infaz kurumlarında barındırıldığı süre zarfında uzaktan
eğitim sınavlarına girişinin engellenmesinin meşru bir amaç taşıdığı
anlaşılmaktadır.
iii. Demokratik Toplum
Düzeninin Gereklerine Uygunluk ve Ölçülülük
(1) Genel İlkeler
(a) Demokratik Toplum
Düzeninin Gerekleri Kavramı
38. Anayasa Mahkemesi "demokratik toplum düzeninin
gerekleri" ifadesinden ne anlaşılması gerektiğini daha önce pek çok kez
açıklamıştır. Buna göre temel hak ve özgürlükleri sınırlayan tedbir, toplumsal
bir ihtiyacı karşılamalı ve başvurulabilecek en son çare niteliğinde olmalıdır.
Bu koşulları taşımayan bir tedbir, demokratik toplum düzeninin gereklerine
uygun bir tedbir olarak değerlendirilemez (Sedat
Oktar, B. No: 2014/20151, 8/2/2018, § 28). Derece mahkemelerinin
böyle bir ihtiyacın bulunup bulunmadığını değerlendirmede belirli bir takdir
yetkisi bulunmaktadır. Ancak bu takdir payı, Anayasa Mahkemesinin
denetimindedir.
(b) Ölçülülük
39. Öte yandan temel hak ve özgürlüklere yönelik herhangi bir
sınırlamanın -demokratik toplum düzeni için gerekli nitelikte olmakla birlikte-
temel haklara en az müdahaleye olanak veren ölçülü bir sınırlama niteliğinde
olup olmadığının da incelenmesi gerekir(AYM, E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007; Sedat Oktar, 8/2/2018, § 29).
40. Bu sebeple eğitim hakkı alanında getirilen müdahalelerde,
hedeflenen amaca ulaşabilmek için seçilen müdahalenin ölçülü olup olmadığı
değerlendirilmelidir.
(c) Eğitim Hakkının Önemi
ve Kısıtlanması
41. Eğitim, Anayasa tarafından doğrudan güvence altına alınmış
bir haktır. Ayrıca, eğitim çok özel bir kamu hizmeti olarak sadece doğrudan
faydaları olan bir hizmet değil geniş sosyal fonksiyonları da olan bir
hizmettir. Demokratik bir toplumda insan haklarının sağlamlaşması ve devamı
için eğitim hakkının vazgeçilmez ve temel bir katkısı olduğu da aşikârdır (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, § 66).
Taşıdığı öneme karşın eğitim hakkı niteliği gereği bazı düzenlemelere tabidir.
Şüphesiz eğitim kurumlarını düzenleyen kurallar, toplumun ihtiyaç ve kaynakları
ile eğitimin farklı düzeylerine has özelliklere göre değişiklik gösterebilir.
Bu nedenle devletin bu konuda yapacağı düzenleme ve uygulamalarda belli bir
takdir alanına sahip olduğunun kabulü gerekir (Ünal
Yıldırım, B. No: 2013/6776, 5/11/2014, § 42 ; Savaş Yıldırım, B. No: 2013/6258, 10/6/2015,
§ 42). Devletin bu takdir alanı, eğitim kurumunun seviyesi yükseldikçe artar,
buna karşılık eğitimin birey ve toplum bakımından önemine bağlı olarak azalır (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, § 67).
(d) Tutuklu ve
Hükümlülerin Uzaktan Eğitime Erişimlerinin Kısıtlanması
42. Tutuklu ve hükümlülerin uzaktan eğitime erişimlerinin
kısıtlanmasına yönelik değerlendirmelerde tutuklu ve hükümlüler açısından ceza
infaz kurumunda bulunmanın doğal ve kaçınılmaz sonuçları gözönünde
tutulmalıdır. Zira tutuklu ve hükümlülerin temel hak ve hürriyetlere genel
olarak sahip olmaları, bu hakların tutuklu ve hükümlüler için ceza infaz kurumu
dışındaki bireyler kadar güvence altına alındığı anlamında
değerlendirilmemelidir. Ceza infaz kurumlarının işlevi ve amacı kapsamında
tutuklu ve hükümlülerin hakları ceza infaz kurumuna girmekle zaten
sınırlanmıştır. Eğitim hakkı için de aynı değerlendirme mümkündür (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, § 73).
(2) İlkelerin Olaya
Uygulanması
43. 7083 sayılı Kanun öncesi geçerli olan yasal rejim
çerçevesinde; ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin uzaktan eğitime
katılımına yönelik bazı olanaklar sağlanmıştır. Terör suçlarından hükümlü olan
başvurucu da anılan yasal rejim çerçevesinde İstanbul Üniversitesi Açık ve
Uzaktan Eğitim Fakültesi Tarih Bölümünde eğitime başlamıştır.
44. Daha sonra yürürlüğe giren 7083 sayılı Kanun ile terör
örgütü üyeliği veya bu örgütlerin faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar
sebebiyle hükümlü olarak ceza infaz kurumunda bulunanların OHAL süresince ve
ceza infaz kurumlarında barındırıldıkları süre boyunca, ülke genelinde
uygulanan merkezî sınavlar ile örgün veya yaygın her türlü eğitim ve öğretim
kurumları ile kamu kurum ve kuruluşları tarafından ceza infaz kurumu içinde
veya dışında yapılan ya da yaptırılan sınavlara girişleri yasaklanmıştır.
Başvurucu da bu yasaklayıcı hükme dayalı işlemler nedeniyle uzaktan eğitim
sınavlarına katılamamıştır.
45. Bu bağlamda, başvuruya konu sınava giriş yasağını
anlayabilmek bakımından 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen askerî darbe
teşebbüsü ve sonrasındaki gelişmeler hakkındaki bazı bilgileri hatırlatmak
gerekmektedir.
46. Türkiye'de uzun yıllardır devam eden bir terör sorunu
bulunmaktadır. Cumhuriyet tarihinin önemli bir bölümü, devletin örgütlü ve
silahlı şiddet hareketlerini bastırma çabalarıyla geçmiştir. Son otuz beş yıl
da ağırlıklı olarak PKK ile mücadele edilmekle birlikte diğer bir kısım terör
örgütlerinin (DHKP/C, TKP/ML, El Kaide, DAEŞ, Hizbullah gibi) de saldırılarına
maruz kalınmış ve bu örgütlere yönelik olarak da mücadelede bulunulmuştur. 15
Temmuz 2016 tarihinde ise FETÖ/PDY isimli bir yapılanma tarafından
gerçekleştirilen (Aydın Yavuz ve diğerleri
, §§ 12-25) askerî bir darbe teşebbüsü yaşanmıştır.
47. 15 Temmuz darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke
genelinde Cumhuriyet Başsavcılıklarının talimatı ile darbe girişimiyle
bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY ile
bağlantılı olduğu değerlendirilen çok sayıda kişi hakkında soruşturma
başlatılmıştır. Bu soruşturmalar kapsamında başta Türk Silahlı Kuvvetleri,
emniyet ve yargı mensupları olmak üzere çok sayıda kamu görevlisi ve ayrıca
sivil kişi hakkında yakalama ve gözaltına alma tedbirleri uygulanmış; bu
kişilerin önemli bir bölümü mahkeme kararıyla tutuklanmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 51). Öte
yandan, tutukluların ve hükümlülerin güvenliğini ve muhafazasını sağlamakla
görevli ceza infaz koruma memurlarının ve jandarma personelinin bir kısmı,
ayrıca gerektiğinde tutukluların güvenliğinin sağlanmasında
görevlendirilebilecek olan emniyet görevlilerinin önemli bir bölümü terör
örgütleri ile olan ilgileri nedeniyle kamu görevinden çıkarılmış veya
uzaklaştırılmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri,
§ 357).
48. Başvuru konusu olayda, sınavlara girme bakımından
başvurucuya suç temelinde bir kısıtlama yapılmıştır. Bu kısıtlamada esas alınan
hususun cezaevi disiplini ve güvenliği için terör suçlularının bir araya
getirilmemesi olduğu anlaşılmaktadır. Cezaevlerinde güvenliğin ve disiplinin
sağlanması sadece idare için değil mahkûmların güvenliği için de önemlidir. Bu
nedenle belirli suçlardan tutuklu veya hükümlü olanların veya disiplin
açısından tehlikeli durumu olan tutuklu veya mahkûmların bir arada bazı
faaliyetlere katılmasının engellenmesi kabul edilebilir bir durumdur (aynı
yönde değerlendirmeler için bkz. Mehmet
Reşit Arslan ve diğerleri, § 80). Eğitimin, organizasyonu karmaşık
ve sürdürülmesi maliyetli bir faaliyet olduğu, darbe teşebbüsü sonrasında terör
suçları kapsamında çok sayıda kişinin tutuklandığı ve mahkum olduğu ve
tutukluların ve hükümlülerin güvenliğini ve muhafazasını sağlamakla görevli
kamu görevlilerinin sayısının da önemli ölçüde azalmış olduğu hususları dikkate
alındığında başvuruya konu müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olmadığı
söylenemez.
49. Başvurucuya yönelik uzaktan eğitim imkanının kısıtlanmasında
yapılacak ölçülülük değerlendirmesinde, anılan kısıtlamanın sadeceOHAL'in
devamı ve başvurucunun cezaevinde barındırıldığı süre ile sınırlı olduğu
dikkate alınmalıdır. Ayrıca başvurucu, uzaktan eğitim ile katıldığı programdan
mezun olması için belirli bir süre sınırlaması olduğuna dair bir iddia da ileri
sürmemiştir. Dolayısıyla, cezaevinde güvenlik ve disiplinin sağlanması amacıyla
yapıldığı anlaşılan uzaktan eğitim imkanına yönelik kısıtlamanın ölçülü olduğu
değerlendirilmektedir.
50. Açıklanan nedenlerle başvurucunun eğitim hakkının ihlali
iddialarına ilişkin olarak bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
51. Buna göre başvurucunun eğitim hakkına sınava giriş yasağı
yoluyla yapılan müdahalenin, bu hakka dair Anayasa'da (13. ve 42. maddelerde)
yer alan güvencelere aykırılık oluşturmadığı görüldüğünden Anayasa'nın 15. maddesinde
yer alan ölçütler yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek
bulunmamaktadır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA, 23/5/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.