TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
ABBAS SİLLE BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2017/35678)
Karar Tarihi: 26/2/2020
Başkan
:
Recep KÖMÜRCÜ
Üyeler
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Raportör
Ali Rıza SÖNMEZ
Başvurucu
Abbas SİLLE
Vekili
Av. Dudu ERTUNÇ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 4/10/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyon tarafından başvurucunun tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiası bakımından kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, diğer temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine yönelik iddiaların ise kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir. Komisyon ayrıca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar vermiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
8. Türkiye 15/7/2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış, bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine karar verilmiş ve olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihinde yeniden uzatılmayarak son bulmuştur. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).
9. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY'nin kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık, ticaret, sivil toplum ve medya gibi farklı alanlardaki yapılanmasına yönelik olarak Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından soruşturmalar yürütülmüş; çok sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri uygulanmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 51; Mehmet Hasan Altan (2) [GK], B. No: 2016/23672, 11/1/2018, § 12).
10. Bu kapsamda Hatay Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık); FETÖ/PDY ile iltisaklı olduğu değerlendirilen, akabinde de 22/7/2016 tarihli ve 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnameyle (667 sayılı KHK) kapatılmasına karar verilen Özel Reyhanlı Reyhan Etüt Merkezi isimli özel eğitim kurumu ile bu kurumun bünyesinde faaliyet gösterdiği Akasya Organizasyon Turizm Yayıncılık Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine yönelik olarak başvurucunun da aralarında bulunduğu şüpheliler hakkında soruşturma başlatılmıştır.
11. Başsavcılıkça, anılan şirketin yönetim kurulu başkanı olan ve FETÖ/PDY üyesi olma suçundan hakkında soruşturma yürütülen başvurucunun kardeşi H.S.nin 3/8/2016 tarihinde şüpheli sıfatıyla ifadesi alınmıştır. H.S.nin ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...Abim Abbas SİLLE mali müşavir olduğu için onun yanında muhasebeci olarak görev yapmaktayım. İsmini O. olarak bildiğim M. N. B., abim Abbas SİLLE'ye etüt merkezi açmalarını önerdi. Abim Abbas SİLLE, kendisinin mali müşavir olduğunu, bu işi bırakamayacağını ancak kardeşi H.S.nin birikmiş parası olduğu için bu işi yapabileceğini kendisine söylemiş.Etüt merkezini para kazandıracağını düşünerek Akasya Org. Tur. Yay. San. Ve Tic. Anonim şirketini, ortak olan M. N. B. ile birliktekurarak etüt merkezi açmaya karar verdiler. Şirketin yönetim kurulu başkanı olarak ben görülmekteyim.Şirketin mali müşaviri ise abim Abbas SİLLE'dir. Açtığımız etüt merkezi yeni olduğu için herhangi bir faaliyet göstermedi. ...Benim FETÖ/PDY terör örgütü ile herhangi bir bağlantım bulunmamaktadır. Ben bu işlerden ve evrak işlerindenpek anlamamaktayım. Abimin tavsiyesi üzerine bu şirkete ortak oldum. Ve muhasebe işleri ile uğraşmaktayım. Abim Abbas SİLLE'nin Fettullah gülen cemaati ile bağlantılı olup olmadığını bilmiyorum ancak kendisi zaman gazetesi alıyordu ve bazen sohbetlere gidiyordu. Abim Abbas SİLLE en son hatırladığım kadarıyla 1 yıl önce Çavuşoğlu Yurdundasohbetlere katılmıştı. Bundan sonra herhangi bir sohbete katılmadı..."
12. Serbest muhasebeci-malî müşavir olarak görev yapmakta olan başvurucu, yürütülen aynı soruşturma çerçevesinde 23/4/2017 tarihinde gözaltına alınmıştır.
13. Cumhuriyet savcısınca 3/5/2017 tarihinde ifadesi alınan başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanması istemiyle sulh ceza hâkimliğine sevk edilmiştir.
14. Başvurucunun sorgusu Hatay 2. Sulh Ceza Hâkimliğince (Hâkimlik) aynı tarihte yapılmıştır. Hatay Barosunca görevlendirilen başvurucunun müdafii de sorgu esnasında hazır bulunmuştur. Başvurucunun sorgu sırasındaki ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...Ben mali müşavirlik yaparım. M.N.B. yi tanımam. H.S. ise benim kardeşim olur.Kardeşim bana ait muhasebe bürosundayanımda çalışır.Akasya Organize A.Ş. isimli şirketin kuruluş işlemlerini ben yaptım.Benim mükellefim olan H.D.ye ait yeriM.N.B. kiralamak istemiş. Daha sonra Etüt merkezi açacağını ve şahıs olarakiş yerini üzerine alacağını ve kendisinekimin yardımcı olabileceğini sormuş. H.D. de benim yardımcı olabileceğimi söylemiş. Ben M.N.B. nin Avukat olduğunu öğrenince kendi mesleğimiz açısından şahıs adına iş yeri açmanınsakıncalı olduğunubildiğim için Avukatlarda da aynı sorun olabilir diye söyledim ve şirket kurmasını söyledim. Şirket kurulması için ana sözleşmeyi hazırladım. Mersis üzerinden kayıtyaptırdık ve noterden tasdik ettirdik ve şirketikurmuş oldu. Şirket faaliyete geçemedi. Sadece vergi dairesi tarafından iş yeri yoklama işlemi yapıldı. Milli Eğitimileİtfaiye Müdürlüğünden gerekli izinler alınamamıştı.Şirketin kuruluştahaaüt edilen sermayesi hatırladığım kadarıylayüzde doksan beşiM.N.B. tarafından tahaaüt edilmişti. Yüzdebeşi ise H.S. tarafından tahaaüt edilmişti.H.S. aynı zamanda yönetim kurulu başkanı ve müdür yetkiliydi.Benim,kardeşim yadayanında çalışanelamanlarından hiç kimseninbu şekildeşirket ortağı olarak görevi yoktu.Sadece bu şirketkurulurkenkardeşim ortak oldu.Daha önceden başka şirket ortaklarınınbazı işlemleri yapmak üzere bize vekalet verdiği olmuştu. Biz mali müşavir olarak şirket kuruluşlarından kar ediyorum. Şirket kurulurken M.N.B. şirket kurulduktan kısa bir süre sonrakardeşime ait hisseyi başkasına devredeceğini sözlü olarak taahhüt etmişti..."
15. Başvurucu, Hâkimlikçe yapılan sorgusunun ardından 3/5/2017 tarihinde FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan tutuklanmıştır. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"... üzerine atılısilahlı terör örgütüne üye olma suçunun vasıf ve mahiyeti, atılı suçun şüpheli tarafından işlendiğine ilişkin somut delile dayalı kuvvetli suç şüphesinin bulunması (şüpheli beyanı, dosya kapsamındaki diğer ifade tutanak ve belgeler) birlikte değerlendirildiğinde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin var olduğu, şüphelinin beyanlarının suçtan kurtulmaya dönük olduğu kanaatine varılmış olup, şüphelinin üzerine atılı suçun CMK 100/3 maddesinde bulunan katalog suçlardan olması, delillerin tamamen toplanmamış olması, atılı suç için kanunda öngörülen cezanın alt ve üst haddi de dikkate alındığında hakkında adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının bu aşamada ölçülü olmayacağına dair varılan kanaate binaen ... tutuklanmasına ... [karar verildi.]"
16. Başvurucu karara itiraz etmiş, Hatay 1. Sulh Ceza Hâkimliğince 23/5/2017 tarihinde "Hatay 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin kararının usul ve yasaya uygun olduğu" gerekçesiyle itirazın kesin olarak reddine karar verilmiştir.
17. Başsavcılığın 26/5/2017 tarihli iddianamesi ile başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle aynı yer ağır ceza mahkemesinde dava açılmıştır.
18. İddianamede ilk olarak FETÖ/PDY'nin kuruluşuna ve tarihçesine, hangi amaç ve saikle kurulduğuna, hangi alanlarda faaliyet gösterdiğine, hiyerarşik yapısına ve hangi tür hukuka aykırı eylemlerde bulunduğuna değinilmiştir. Devamında ise başvurucu yönünden bir değerlendirme yapılmıştır.
19. Bu kapsamda iddianamede başvurucuya yöneltilen suçlamanın dayandığı olgunun, soruşturma mercilerince FETÖ/PDY ile bağlantılı olduğu değerlendirilen ve 667 sayılı KHK ile kapatılan Özel Reyhanlı Reyhan Etüt Merkezi isimli özel eğitim kurumu ile bu kurumun bünyesinde faaliyet gösterdiği tespit edilen Akasya Organizasyon Turizm Yayıncılık Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinde malî müşavir olarak çalışması olduğu görülmektedir.
20. Hatay 3. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 2/6/2017 tarihinde iddianamenin kabulüne karar vermiş ve E.2017/52 sayılı dosya üzerinden kovuşturma başlamıştır.
21. Mahkeme 20/7/2017 tarihli duruşmada başvurucunun savunmasını almıştır. Başvurucu savunmasında özetle; Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde serbest muhasebeci-malî müşavir olarak çalıştığını, ortalama 120-130 mükellefi olduğunu,kendisine işi gereği müracaat edilmesi nedeniyle Akasya Organizasyon Turizm Yayıncılık Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin kuruluş işlemlerini takip ettiğini, bu şirket bünyesinde etüt merkezi açılabilmesi için il millî eğitim müdürlüğüne başvuruda bulunulduğunu, bazı eksiklikler olduğu gerekçesiyle adı geçen şirketin açılışının yapılamadığını ve açılış yapılmadan 15 Temmuz darbe teşebbüsünün meydana geldiğini, bahse konu şirketle irtibatlı olmasının tamamen iş amaçlı olduğunu, şirket kuruluşlarından muhasebeci olarak para kazandığını ve bu şekilde gelir elde ettiğini, her kurduğu şirketten muhasebe ücreti aldığını, anılan şirket hakkında önceden bilgi sahibi olmadığını, ayrıca adı geçen şirketin bağımlı malî müşaviri de olmadığını, serbest olarak çalıştığını, kendisine ait ofisinin bulunduğunu, kolluk birimlerince aleyhine düzenlenen tutanak nedeniyle sanki soruşturmaya konu edilen şirketin bağımlı muhasebecisiymiş gibi yanlış bir algının oluştuğunu, isnat edilen suçlamayı kabul etmediğini ifade etmiştir.
22. Mahkemece 18/8/2017 tarihinde başvurucunun tutukluluk durumu resen değerlendirilmiş ve tutukluluğun devamına karar verilmiştir. Başvurucunun, müdafii aracılığıyla tutukluluğun devamı kararına yaptığı itiraz Hatay 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/9/2017 tarihli kararıyla kesin olarak reddedilmiştir.
23. Başvurucunun müdafii anılan kararı 22/9/2017 tarihinde öğrendiğini beyan etmiştir.
24. Başvurucu 4/10/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
25. Mahkeme 27/2/2018 tarihinde yapılan duruşmada; başvurucunun savunmasının alınmış olması, tutuklulukta geçirdiği süre, tutuklamadan beklenen amacın bu aşamadan sonra adli kontrol ile sağlanabileceği ve mevcut delil durumu gerekçeleriyle başvurucunun tahliyesine karar vermiştir.
26. Başsavcılık 13/2/2019 tarihinde esas hakkında mütalaasını sunmuştur. Esas hakkında mütalaanın başvurucu ile ilgili kısımları şöyledir:
"...Reyhanlı İlçesinde faaliyet gösteren özel Reyhanlı Reyhan Etüt Merkezi isimli kurumun ve kurumun bünyesinde faaliyet gösterdiği Akasya Organizasyon anonim şirketinin feto PDY silahlı terör örgütü ile bağlantılı olduğunun tespit edildiği ve etüt merkezinin KHK ile kapatıldığı, şirketin ve etüt merkezinin kurulduğu dönemde örgütün, dershanelerin kapatılmasına ilişkin karara önlem alma amacıyla örgüt mensuplarının yada örgütle bağlantısı bulunmayan üçüncü kişilere etüt merkezi kurdurduğunun, bu etüt merkezlerinin görünürdeki ortak ve yetkililerden başka kişiler tarafından örgüt adına işlemlerinin takip edildiğinin, başka soruşturma ve yargılama dosyaları ile sabit olduğu, tüm sanıkların örgüt içi talimat doğrultusunda meskur şirketi ve etüt merkezini birlikte kurdukları, H.S.nin şirketin yönetim kurulu başkanı ve ortağı olduğu, M.N.B.nin şirketin diğer ortağı olduğu, örgüt adına şirket işlemleri çıkarılan vekaletname doğrultusunda sanık T.S. tarafından yürütüldüğü ... Abbas Sille'nin şirketin mali müşaviri olduğu, kuruluş işlemlerini gerçekleştirdiği ... HTS analiz raporlarında sanıkların hakkında örgüt üyeliğinden işlem yapılan kişilerle görüşme kayıtlarının tespit edildiği,
Sanıklardan Abbas Sille'nin bankasyada eski tarihli hesaplarının bulunduğu, örgüt liderinin talimatı doğrultusunda bankasyaya yeni hesap açıp aynı talimat doğrultusunda para yatırdığı, sanıktan ele geçirilen dijitallerin incelenmesinde örgütün yayın organlarını takip ettiğine ilişkin verilerin ve örgüt liderine ait fotoğrafların tespit edildiği, sanığın örgütle iltisaklı olması sebebiyle hakkında işlem yapılan Andak Özel Eğitim Anonim Şirketinin bir dönem hissedarı olduğu, örgütle iltisaklı olması sebebiyle hakkında kapatma kararı verilen birsiad üyesi olduğu, sanıklardan H.S.nin soruşturma aşamasındaki beyanlarında sanığın örgüt toplantılarına katıldığını, en son ifadesinin alındığı 2016 yılından bir sene öncesinde Çavuşoğlu yurdunda yapılan örgüt sohbetlerine katıldığını beyan ettiği ... [anlaşılmıştır.]"
27. Kovuşturma aşamasında başvurucu hakkında Cumhuriyet savcısı tarafından Mahkemeye sunulan mütalaada başvurucunun isnat edilen suçu (silahlı terör örgütü üyesi olma) işlediğine dair delil olarak -ayrıntıları belirtilmeksizin- FETÖ/PDY liderinin talimatına uyarak Bank Asya'da hesap açtırdığı ve bu hesaba para yatırdığı ileri sürülmüştür. Bu kapsamda UYAP üzerinde yapılan incelemede; Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) tarafından düzenlenen 19/7/2017 tarihli rapor içeriğine göre başvurucunun 29/1/2014 tarihinde adı geçen Bankada hesap açtırdığı, akabinde de Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. nezdindeki hesabından anılan Bankadaki hesabına 22/1/2014 tarihinde 50.000 TL ve 20.000 TL olmak üzere iki işlemle toplam 70.000 TL, 26/8/2014 tarihinde ise 70.000 TL EFT yapmak suretiyle para yatırdığı belirlenmiştir.
28. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemesinde derdesttir.
IV. İLGİLİ HUKUK
29. İlgili hukuk için bkz. Metin Evecen, B. No: 2017/744, 4/4/2018, §§ 31-35.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
30. Mahkemenin 26/2/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
31. Başvurucu, kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedeni bulunmadığı hâlde tutuklandığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
32. Bakanlık görüşünde özetle; başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin hukuki olup olmadığının Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında incelenmesi ve başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı değerlendirilirken tutuklama kararının verildiği andaki genel koşulların gözardı edilmemesi gerektiği, darbe teşebbüsü sonrasında teşebbüsle veya FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlara ilişkin soruşturmalarda delillerin sağlıklı bir şekilde toplanabilmesi ve soruşturmaların güvenlik içinde yürütülebilmesi için tutuklama dışındaki koruma tedbirlerinin yetersiz kalmasının söz konusu olabileceği, somut olayda başvurucunun tutuklanmasına dair verilen kararda yer alan gerekçeler kapsamında başvurucunun tutukluluğunun keyfî olduğunun savunulamayacağının değerlendirildiği, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunun ikincil bir yol olduğu, Anayasa'ya bariz şekilde aykırı yorumlar ile delillerin takdirinde açık bir keyfîlik hâlinde hak ve özgürlük ihlaline sebebiyet veren durumlar hariç olmak üzere isnat edilen eylemlerin suç oluşturup oluşturmadığının, tutuklamaya ilişkin olanlar da dâhil kanun hükümlerinin yorumu ve bunların somut olaylara uygulanmasının derece mahkemelerinin takdir yetkisi kapsamında olduğu belirtilmiştir.
33. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanında özetle; suç şüphesi ve bunu haklı kılan deliller olmamasına rağmen hakkında tutuklama kararı verildiğini, ilk tutuklamadan tahliye anına kadar birbirinin aynı şablon gerekçelerle tutukluluk hâlinin devam ettirildiğini, kendisine isnat edilen suçlamanın tek dayanağının soruşturma konusu yapılan şirketin malî müşavirliğini yapmasından kaynaklandığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
34. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
35. Anayasa'nın "Kişi hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.
...
Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir."
36. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu itibarla başvurucun tutuklamanın hukuki olmadığına yönelen bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamında, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
1. Uygulanabilirlik Yönünden
37. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması" kenar başlıklı 15. maddesi şöyledir:
"Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.
Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz."
38. Anayasa Mahkemesi, olağanüstü yönetim usullerinin uygulandığı dönemlerde alınan tedbirlere ilişkin bireysel başvuruları incelerken Anayasa'nın 15. maddesinde ortaya konulan temel hak ve özgürlüklere ilişkin güvence rejimini dikkate alacağını belirtmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 187-191). Soruşturma mercilerince başvurucuya yöneltilen ve tutuklama tedbirine konu olan suçlama, darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanma olduğu belirtilen FETÖ/PDY üyesi olduğu iddiasıdır. Anayasa Mahkemesi, anılan suçlamanın olağanüstü hâl ilanını gerekli kılan olaylarla ilgili olduğunu değerlendirmiştir (Selçuk Özdemir [GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017, § 57).
39. Bu itibarla başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin hukuki olup olmadığının incelenmesi Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında yapılacaktır. Bu inceleme sırasında öncelikle başvurucunun tutuklanmasının Anayasa'nın başta 13. ve 19. maddeleri olmak üzere ilgili maddelerinde yer alan güvencelere aykırı olup olmadığı tespit edilecek, aykırılık saptanması hâlinde ise Anayasa'nın 15. maddesindeki ölçütlerin bu aykırılığı meşru kılıp kılmadığı değerlendirilecektir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 193-195, 242; Selçuk Özdemir, § 58).
2. Kabul Edilebilirlik Yönünden
a. Genel İlkeler
40. Genel ilkeler için bkz. Metin Evecen, §§ 47-52.
b. İlkelerin Olaya Uygulanması
41. Başvurucu, FETÖ/PDY üyesi olma suçundan 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır. Dolayısıyla başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.
42. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.
43. Hatay 2. Sulh Ceza Hâkimliğince verilen tutuklama kararında başvurucu yönünden kuvvetli suç şüphesini oluşturan somut olguların bulunduğuna genel olarak değinilmiş ancak bu somut olguların neler olduğu açıklanmamıştır (bkz. § 15).
44. Başvurucu hakkında hazırlanan iddianamede ise; soruşturma makamlarınca FETÖ/PDY yapılanmasıyla bağlantısı olduğu değerlendirilen ve 667 sayılı KHK ile kapatılan Özel Reyhanlı Reyhan Etüt Merkezi isimli özel eğitim kurumu ile bu kurumun bünyesinde faaliyet gösterdiği anlaşılan Akasya Organizasyon Turizm Yayıncılık Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinde başvurucunun mali müşavir olarak çalışması olgusuna dayanılmıştır (bkz. § 19).
45. Öte yandan aynı soruşturma dosyası kapsamında şüpheli olarak ifadesi alınan ve başvurucunun kardeşi olan H.S.nin, başvurucunun FETÖ/PDY'nin sohbet adı verilen toplantılarına bazı zamanlarda iştirak etmesinin yanı sıra anılan bu toplantılara son olarak 2015 yılı içerisinde katıldığına yönelik anlatımlarda bulunduğu görülmektedir (bkz. § 11). Yargılama aşamasında ise FETÖ/PDY lideri Fetullah Gülen'in ve diğer örgüt yöneticilerinin örgüt üyelerine yönelik olarak Bank Asyaya para yatırılması yönündeki çağrılarından hemen sonra başvurucunun da bu çağrıya uyarak Bank Asyada yeni bir hesap açtırarak bir başka bankada bulunun hesabından adı geçen Bankadaki mevcut bu hesabına iki farklı tarihte toplam 140.000 TL yatırdığı belirlenmiştir (bkz. § 27).
46. Başvurucu hakkında beyanda bulunan tanık H.S., ağabeyi olan başvurucunun bazı dönemlerde sohbet toplantılarına gittiğini ifade etmektedir. Tanığın ifadesinden başvurucunun bu toplantılara son olarak 2015 yılında katıldığı ve toplantılarda örgütsel bir görüşme veya konuşma geçtiğine dair bir bilgisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte yargılama safahatında alınan MASAK raporuna göre başvurucunun -aynı suçlamaya ilişkin bir delil olmak üzere- Bank Asya'da yeni bir hesap açtırmasının ardından farklı bir bankada bulunan hesabından EFT yoluyla yüklü miktardaki parayı Bank Asya'daki hesabına naklederek bu bankayı ekonomik olarak desteklemeye çalıştığı tespit edilmiştir. Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında, FETÖ/PDY'nin malî kaynağını oluşturduğu, örgüte bu yolla gelir sağladığı tespit edilen Bankaya örgüt liderinin ve yöneticilerinin çağrıları üzerine para yatırılmasının (Metin Evecen, § 59; Ali Biray Erdoğan, B. No: 2016/16189, 18/4/2018, § 40) soruşturma makamlarınca suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesinin temelsiz ve keyfî olmayacağı sonucuna varmıştır. Buna göre somut olayda soruşturma makamlarınca FETÖ/PDY üyesi olmakla suçlanan başvurucunun örgütün malî kaynağını oluşturan Bank Asyadaki para artışının -kardeşi olan tanığın anlatımları da dikkate alındığında- somut olayın koşullarına göre suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesi temelsiz ve keyfî bir tutum olarak değerlendirilemez.
47. Sonuç olarak başvurucu yönünden suç şüphesinin varlığını doğrulayan kuvvetli belirtinin dosya kapsamında bulunduğu görülmektedir.
48. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan ve kuvvetli suç şüphesinin bulunması ön koşulu yerine gelmiş olan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar gözardı edilmemelidir.
49. Darbe teşebbüsü sonrasında teşebbüsle veya FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlara ilişkin soruşturmalarda, delillerin sağlıklı bir şekilde toplanabilmesi ve soruşturmaların güvenlik içinde yürütülebilmesi için tutuklama dışındaki koruma tedbirlerinin yetersiz kalması söz konusu olabilir. Yine FETÖ/PDY ile bağlantılı kişilerin teşebbüs sırasında veya sonrasında ortaya çıkan kargaşadan yararlanmak suretiyle kaçma imkânı ve bu dönemde delillere etki edilmesi ihtimali normal zamanda işlenen suçlara göre çok daha fazladır (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 271, 272; Selçuk Özdemir, §§ 78, 79).
50. Başvurucunun tutuklanmasına karar verilen silahlı terör örgütü üyesi olma suçu, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen suç tipleri arasında olup isnat edilen suça ilişkin cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrıca anılan suç, 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen suçlar arasındadır (bkz. Gülser Yıldırım (2), [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, § 148).
51. Somut olayda Hatay 2. Sulh Ceza Hâkimliğince başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken işlendiği iddia olunan silahlı terör örgütüne üye olma suçunun niteliğine, suçun tutuklama nedeni olduğu varsayılan katalog suçlardan olmasına ve delillerin henüz toplanmamış olmasına dayanıldığı görülmektedir (bkz. § 15).
52. Dolayısıyla tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar ve somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile Hatay 2. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde dayanılan tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olduğu söylenebilir.
53. Başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır (Gülser Yıldırım (2), § 151).
54. Öncelikle terör suçlarının soruşturulması kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir şekilde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmamalıdır (Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756, 16/11/2016, § 214; Devran Duran, § 64). Özellikle darbe teşebbüsüyle veya FETÖ/PDY ile bağlantılı soruşturmaların kapsamı ve niteliği ile FETÖ/PDY'nin özellikleri de -gizlilik, hücre tipi yapılanma, her kurumda örgütlenmiş olma, kendisine kutsallık atfetme, itaat ve teslimiyet temelinde hareket etme gibi- dikkate alındığında bu soruşturmaların diğer ceza soruşturmalarına göre çok daha zor ve karmaşık olduğu ortadadır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 350).
55. Somut olayın yukarıda belirtilen özellikleri dikkate alındığında Hatay 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin isnat edilen suç için öngörülen yaptırımın ağırlığını, işin niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.
56. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
57. Buna göre başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına tutuklama yoluyla yapılan müdahalenin Anayasa'nın 13. ve 19. maddelerinde yer alan güvencelere aykırılık oluşturmadığı görüldüğünden, 15. maddesinde yer alan ölçütler yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Tutuklamanın hukuki olmaması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 26/2/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.