TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ABBAS SİLLE BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/35678)
|
|
Karar Tarihi: 26/2/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Ali Rıza SÖNMEZ
|
Başvurucu
|
:
|
Abbas SİLLE
|
Vekili
|
:
|
Av. Dudu ERTUNÇ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 4/10/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyon tarafından başvurucunun tutuklamanın hukuki olmaması
nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiası
bakımından kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına,
diğer temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine yönelik iddiaların ise kabul
edilemez olduğuna karar verilmiştir. Komisyon ayrıca başvurucunun adli yardım
talebinin kabulüne karar vermiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
8. Türkiye 15/7/2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle
karşı karşıya kalmış, bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü
hâl ilan edilmesine karar verilmiş ve olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihinde
yeniden uzatılmayarak son bulmuştur. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal
temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır
faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)
ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın
olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz
ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).
9. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe
girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile
FETÖ/PDY'nin kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık,
ticaret, sivil toplum ve medya gibi farklı alanlardaki yapılanmasına yönelik
olarak Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından soruşturmalar yürütülmüş; çok
sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri uygulanmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 51; Mehmet Hasan Altan (2) [GK], B. No:
2016/23672, 11/1/2018, § 12).
10. Bu kapsamda Hatay Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık);
FETÖ/PDY ile iltisaklı olduğu değerlendirilen, akabinde de 22/7/2016 tarihli ve
667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde
Kararnameyle (667 sayılı KHK) kapatılmasına karar verilen Özel Reyhanlı Reyhan
Etüt Merkezi isimli özel eğitim kurumu ile bu kurumun bünyesinde faaliyet
gösterdiği Akasya Organizasyon Turizm Yayıncılık Sanayi ve Ticaret Anonim
Şirketine yönelik olarak başvurucunun da aralarında bulunduğu şüpheliler
hakkında soruşturma başlatılmıştır.
11. Başsavcılıkça, anılan şirketin yönetim kurulu başkanı olan
ve FETÖ/PDY üyesi olma suçundan hakkında soruşturma yürütülen başvurucunun
kardeşi H.S.nin 3/8/2016 tarihinde şüpheli sıfatıyla ifadesi alınmıştır.
H.S.nin ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...Abim Abbas SİLLE mali müşavir olduğu
için onun yanında muhasebeci olarak görev yapmaktayım. İsmini O. olarak
bildiğim M. N. B., abim Abbas SİLLE'ye etüt merkezi açmalarını önerdi. Abim
Abbas SİLLE, kendisinin mali müşavir olduğunu, bu işi bırakamayacağını ancak
kardeşi H.S.nin birikmiş parası olduğu için bu işi yapabileceğini kendisine
söylemiş.Etüt merkezini para kazandıracağını düşünerek Akasya Org. Tur. Yay.
San. Ve Tic. Anonim şirketini, ortak olan M. N. B. ile birliktekurarak etüt
merkezi açmaya karar verdiler. Şirketin yönetim kurulu başkanı olarak ben
görülmekteyim.Şirketin mali müşaviri ise abim Abbas SİLLE'dir. Açtığımız etüt
merkezi yeni olduğu için herhangi bir faaliyet göstermedi. ...Benim FETÖ/PDY
terör örgütü ile herhangi bir bağlantım bulunmamaktadır. Ben bu işlerden ve evrak
işlerindenpek anlamamaktayım. Abimin tavsiyesi üzerine bu şirkete ortak oldum.
Ve muhasebe işleri ile uğraşmaktayım. Abim Abbas SİLLE'nin Fettullah gülen
cemaati ile bağlantılı olup olmadığını bilmiyorum ancak kendisi zaman gazetesi
alıyordu ve bazen sohbetlere gidiyordu. Abim Abbas SİLLE en son hatırladığım
kadarıyla 1 yıl önce Çavuşoğlu Yurdundasohbetlere katılmıştı. Bundan sonra
herhangi bir sohbete katılmadı..."
12. Serbest muhasebeci-malî müşavir olarak görev yapmakta olan
başvurucu, yürütülen aynı soruşturma çerçevesinde 23/4/2017 tarihinde gözaltına
alınmıştır.
13. Cumhuriyet savcısınca 3/5/2017 tarihinde ifadesi alınan
başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanması istemiyle sulh
ceza hâkimliğine sevk edilmiştir.
14. Başvurucunun sorgusu Hatay 2. Sulh Ceza Hâkimliğince
(Hâkimlik) aynı tarihte yapılmıştır. Hatay Barosunca görevlendirilen
başvurucunun müdafii de sorgu esnasında hazır bulunmuştur. Başvurucunun sorgu
sırasındaki ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...Ben mali müşavirlik yaparım. M.N.B.
yi tanımam. H.S. ise benim kardeşim olur.Kardeşim bana ait muhasebe
bürosundayanımda çalışır.Akasya Organize A.Ş. isimli şirketin kuruluş
işlemlerini ben yaptım.Benim mükellefim olan H.D.ye ait yeriM.N.B. kiralamak istemiş.
Daha sonra Etüt merkezi açacağını ve şahıs olarakiş yerini üzerine alacağını ve
kendisinekimin yardımcı olabileceğini sormuş. H.D. de benim yardımcı
olabileceğimi söylemiş. Ben M.N.B. nin Avukat olduğunu öğrenince kendi
mesleğimiz açısından şahıs adına iş yeri açmanınsakıncalı olduğunubildiğim için
Avukatlarda da aynı sorun olabilir diye söyledim ve şirket kurmasını söyledim.
Şirket kurulması için ana sözleşmeyi hazırladım. Mersis üzerinden
kayıtyaptırdık ve noterden tasdik ettirdik ve şirketikurmuş oldu. Şirket
faaliyete geçemedi. Sadece vergi dairesi tarafından iş yeri yoklama işlemi
yapıldı. Milli Eğitimileİtfaiye Müdürlüğünden gerekli izinler
alınamamıştı.Şirketin kuruluştahaaüt edilen sermayesi hatırladığım
kadarıylayüzde doksan beşiM.N.B. tarafından tahaaüt edilmişti. Yüzdebeşi ise
H.S. tarafından tahaaüt edilmişti.H.S. aynı zamanda yönetim kurulu başkanı ve
müdür yetkiliydi.Benim,kardeşim yadayanında çalışanelamanlarından hiç
kimseninbu şekildeşirket ortağı olarak görevi yoktu.Sadece bu şirketkurulurkenkardeşim
ortak oldu.Daha önceden başka şirket ortaklarınınbazı işlemleri yapmak üzere
bize vekalet verdiği olmuştu. Biz mali müşavir olarak şirket kuruluşlarından
kar ediyorum. Şirket kurulurken M.N.B. şirket kurulduktan kısa bir süre
sonrakardeşime ait hisseyi başkasına devredeceğini sözlü olarak taahhüt
etmişti..."
15. Başvurucu, Hâkimlikçe yapılan sorgusunun ardından 3/5/2017
tarihinde FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan tutuklanmıştır. Kararın ilgili kısmı
şöyledir:
"... üzerine atılısilahlı terör örgütüne
üye olma suçunun vasıf ve mahiyeti, atılı suçun şüpheli tarafından işlendiğine
ilişkin somut delile dayalı kuvvetli suç şüphesinin bulunması (şüpheli beyanı,
dosya kapsamındaki diğer ifade tutanak ve belgeler) birlikte
değerlendirildiğinde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut
delillerin var olduğu, şüphelinin beyanlarının suçtan kurtulmaya dönük olduğu
kanaatine varılmış olup, şüphelinin üzerine atılı suçun CMK 100/3 maddesinde
bulunan katalog suçlardan olması, delillerin tamamen toplanmamış olması, atılı
suç için kanunda öngörülen cezanın alt ve üst haddi de dikkate alındığında
hakkında adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının bu aşamada ölçülü
olmayacağına dair varılan kanaate binaen ... tutuklanmasına ... [karar
verildi.]"
16. Başvurucu karara itiraz etmiş, Hatay 1. Sulh Ceza
Hâkimliğince 23/5/2017 tarihinde "Hatay
2. Sulh Ceza Hâkimliğinin kararının usul ve yasaya uygun olduğu" gerekçesiyle
itirazın kesin olarak reddine
karar verilmiştir.
17. Başsavcılığın 26/5/2017 tarihli iddianamesi ile başvurucunun
silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle aynı yer
ağır ceza mahkemesinde dava açılmıştır.
18. İddianamede ilk olarak FETÖ/PDY'nin kuruluşuna ve
tarihçesine, hangi amaç ve saikle kurulduğuna, hangi alanlarda faaliyet
gösterdiğine, hiyerarşik yapısına ve hangi tür hukuka aykırı eylemlerde
bulunduğuna değinilmiştir. Devamında ise başvurucu yönünden bir değerlendirme
yapılmıştır.
19. Bu kapsamda iddianamede başvurucuya yöneltilen suçlamanın
dayandığı olgunun, soruşturma mercilerince FETÖ/PDY ile bağlantılı olduğu
değerlendirilen ve 667 sayılı KHK ile kapatılan Özel Reyhanlı Reyhan Etüt
Merkezi isimli özel eğitim kurumu ile bu kurumun bünyesinde faaliyet gösterdiği
tespit edilen Akasya Organizasyon Turizm Yayıncılık Sanayi ve Ticaret Anonim
Şirketinde malî müşavir olarak çalışması olduğu görülmektedir.
20. Hatay 3. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 2/6/2017 tarihinde
iddianamenin kabulüne karar vermiş ve E.2017/52 sayılı dosya üzerinden
kovuşturma başlamıştır.
21. Mahkeme 20/7/2017 tarihli duruşmada başvurucunun savunmasını
almıştır. Başvurucu savunmasında özetle; Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde serbest
muhasebeci-malî müşavir olarak çalıştığını, ortalama 120-130 mükellefi
olduğunu,kendisine işi gereği müracaat edilmesi nedeniyle Akasya Organizasyon
Turizm Yayıncılık Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin kuruluş işlemlerini takip
ettiğini, bu şirket bünyesinde etüt merkezi açılabilmesi için il millî eğitim
müdürlüğüne başvuruda bulunulduğunu, bazı eksiklikler olduğu gerekçesiyle adı
geçen şirketin açılışının yapılamadığını ve açılış yapılmadan 15 Temmuz darbe
teşebbüsünün meydana geldiğini, bahse konu şirketle irtibatlı olmasının
tamamen iş amaçlı olduğunu, şirket kuruluşlarından muhasebeci olarak para
kazandığını ve bu şekilde gelir elde ettiğini, her kurduğu şirketten muhasebe
ücreti aldığını, anılan şirket hakkında önceden bilgi sahibi olmadığını, ayrıca
adı geçen şirketin bağımlı malî müşaviri de olmadığını, serbest olarak
çalıştığını, kendisine ait ofisinin bulunduğunu, kolluk birimlerince aleyhine
düzenlenen tutanak nedeniyle sanki soruşturmaya konu edilen şirketin bağımlı
muhasebecisiymiş gibi yanlış bir algının oluştuğunu, isnat edilen suçlamayı
kabul etmediğini ifade etmiştir.
22. Mahkemece 18/8/2017 tarihinde başvurucunun tutukluluk durumu
resen değerlendirilmiş ve tutukluluğun devamına karar verilmiştir.
Başvurucunun, müdafii aracılığıyla tutukluluğun devamı kararına yaptığı itiraz
Hatay 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/9/2017 tarihli kararıyla kesin olarak
reddedilmiştir.
23. Başvurucunun müdafii anılan kararı 22/9/2017 tarihinde
öğrendiğini beyan etmiştir.
24. Başvurucu 4/10/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
25. Mahkeme 27/2/2018 tarihinde yapılan duruşmada; başvurucunun
savunmasının alınmış olması, tutuklulukta geçirdiği süre, tutuklamadan beklenen
amacın bu aşamadan sonra adli kontrol ile sağlanabileceği ve mevcut delil
durumu gerekçeleriyle başvurucunun tahliyesine karar vermiştir.
26. Başsavcılık 13/2/2019 tarihinde esas hakkında mütalaasını
sunmuştur. Esas hakkında mütalaanın başvurucu ile ilgili kısımları şöyledir:
"...Reyhanlı İlçesinde faaliyet gösteren
özel Reyhanlı Reyhan Etüt Merkezi isimli kurumun ve kurumun bünyesinde faaliyet
gösterdiği Akasya Organizasyon anonim şirketinin feto PDY silahlı terör örgütü
ile bağlantılı olduğunun tespit edildiği ve etüt merkezinin KHK ile
kapatıldığı, şirketin ve etüt merkezinin kurulduğu dönemde örgütün,
dershanelerin kapatılmasına ilişkin karara önlem alma amacıyla örgüt
mensuplarının yada örgütle bağlantısı bulunmayan üçüncü kişilere etüt merkezi
kurdurduğunun, bu etüt merkezlerinin görünürdeki ortak ve yetkililerden başka
kişiler tarafından örgüt adına işlemlerinin takip edildiğinin, başka soruşturma
ve yargılama dosyaları ile sabit olduğu, tüm sanıkların örgüt içi talimat
doğrultusunda meskur şirketi ve etüt merkezini birlikte kurdukları, H.S.nin
şirketin yönetim kurulu başkanı ve ortağı olduğu, M.N.B.nin şirketin diğer
ortağı olduğu, örgüt adına şirket işlemleri çıkarılan vekaletname doğrultusunda
sanık T.S. tarafından yürütüldüğü ... Abbas Sille'nin şirketin mali müşaviri
olduğu, kuruluş işlemlerini gerçekleştirdiği ... HTS analiz raporlarında
sanıkların hakkında örgüt üyeliğinden işlem yapılan kişilerle görüşme
kayıtlarının tespit edildiği,
Sanıklardan Abbas Sille'nin bankasyada eski
tarihli hesaplarının bulunduğu, örgüt liderinin talimatı doğrultusunda
bankasyaya yeni hesap açıp aynı talimat doğrultusunda para yatırdığı, sanıktan
ele geçirilen dijitallerin incelenmesinde örgütün yayın organlarını takip
ettiğine ilişkin verilerin ve örgüt liderine ait fotoğrafların tespit edildiği,
sanığın örgütle iltisaklı olması sebebiyle hakkında işlem yapılan Andak Özel
Eğitim Anonim Şirketinin bir dönem hissedarı olduğu, örgütle iltisaklı olması
sebebiyle hakkında kapatma kararı verilen birsiad üyesi olduğu, sanıklardan
H.S.nin soruşturma aşamasındaki beyanlarında sanığın örgüt toplantılarına
katıldığını, en son ifadesinin alındığı 2016 yılından bir sene öncesinde
Çavuşoğlu yurdunda yapılan örgüt sohbetlerine katıldığını beyan ettiği ... [anlaşılmıştır.]"
27. Kovuşturma aşamasında başvurucu hakkında Cumhuriyet savcısı
tarafından Mahkemeye sunulan mütalaada başvurucunun isnat edilen suçu (silahlı
terör örgütü üyesi olma) işlediğine dair delil olarak -ayrıntıları belirtilmeksizin-
FETÖ/PDY liderinin talimatına uyarak Bank Asya'da hesap açtırdığı ve bu hesaba
para yatırdığı ileri sürülmüştür. Bu kapsamda UYAP üzerinde yapılan incelemede;
Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) tarafından düzenlenen 19/7/2017 tarihli rapor
içeriğine göre başvurucunun 29/1/2014 tarihinde adı geçen Bankada hesap
açtırdığı, akabinde de Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. nezdindeki hesabından anılan
Bankadaki hesabına 22/1/2014 tarihinde 50.000 TL ve 20.000 TL olmak üzere iki
işlemle toplam 70.000 TL, 26/8/2014 tarihinde ise 70.000 TL EFT yapmak
suretiyle para yatırdığı belirlenmiştir.
28. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla ilk
derece mahkemesinde derdesttir.
IV. İLGİLİ HUKUK
29. İlgili hukuk için bkz. Metin Evecen, B. No: 2017/744,
4/4/2018, §§ 31-35.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
30. Mahkemenin 26/2/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
31. Başvurucu, kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedeni bulunmadığı
hâlde tutuklandığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
32. Bakanlık görüşünde özetle; başvurucu hakkında uygulanan
tutuklama tedbirinin hukuki olup olmadığının Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında
incelenmesi ve başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin meşru bir
amacının olup olmadığı değerlendirilirken tutuklama kararının verildiği andaki
genel koşulların gözardı edilmemesi gerektiği, darbe teşebbüsü sonrasında
teşebbüsle veya FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlara ilişkin soruşturmalarda
delillerin sağlıklı bir şekilde toplanabilmesi ve soruşturmaların güvenlik
içinde yürütülebilmesi için tutuklama dışındaki koruma tedbirlerinin yetersiz
kalmasının söz konusu olabileceği, somut olayda başvurucunun tutuklanmasına
dair verilen kararda yer alan gerekçeler kapsamında başvurucunun tutukluluğunun
keyfî olduğunun savunulamayacağının değerlendirildiği, Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuru yolunun ikincil bir yol olduğu, Anayasa'ya bariz şekilde
aykırı yorumlar ile delillerin takdirinde açık bir keyfîlik hâlinde hak ve
özgürlük ihlaline sebebiyet veren durumlar hariç olmak üzere isnat edilen
eylemlerin suç oluşturup oluşturmadığının, tutuklamaya ilişkin olanlar da dâhil
kanun hükümlerinin yorumu ve bunların somut olaylara uygulanmasının derece
mahkemelerinin takdir yetkisi kapsamında olduğu belirtilmiştir.
33. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanında özetle; suç
şüphesi ve bunu haklı kılan deliller olmamasına rağmen hakkında tutuklama
kararı verildiğini, ilk tutuklamadan tahliye anına kadar birbirinin aynı şablon
gerekçelerle tutukluluk hâlinin devam ettirildiğini, kendisine isnat edilen
suçlamanın tek dayanağının soruşturma konusu yapılan şirketin malî
müşavirliğini yapmasından kaynaklandığını belirterek kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
34. Anayasa'nın "Temel
hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi
şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine
dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın
sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine
ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
35. Anayasa'nın "Kişi
hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin birinci
fıkrası ile üçüncü fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine
sahiptir.
...
Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan
kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini
önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda
gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir."
36. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu itibarla başvurucun tutuklamanın hukuki
olmadığına yönelen bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü
fıkrası bağlamında, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi
gerekir.
1. Uygulanabilirlik
Yönünden
37. Anayasa'nın "Temel
hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması" kenar
başlıklı 15. maddesi şöyledir:
"Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya
olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl
edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin
kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada
öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.
Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da,
savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin
yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din,
vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı
suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile
saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz."
38. Anayasa Mahkemesi, olağanüstü yönetim usullerinin
uygulandığı dönemlerde alınan tedbirlere ilişkin bireysel başvuruları
incelerken Anayasa'nın 15. maddesinde ortaya konulan temel hak ve özgürlüklere
ilişkin güvence rejimini dikkate alacağını belirtmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 187-191).
Soruşturma mercilerince başvurucuya yöneltilen ve tutuklama tedbirine konu olan
suçlama, darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanma olduğu belirtilen FETÖ/PDY
üyesi olduğu iddiasıdır. Anayasa Mahkemesi, anılan suçlamanın olağanüstü hâl
ilanını gerekli kılan olaylarla ilgili olduğunu değerlendirmiştir (Selçuk Özdemir [GK], B. No: 2016/49158,
26/7/2017, § 57).
39. Bu itibarla başvurucu hakkında uygulanan tutuklama
tedbirinin hukuki olup olmadığının incelenmesi Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında
yapılacaktır. Bu inceleme sırasında öncelikle başvurucunun tutuklanmasının
Anayasa'nın başta 13. ve 19. maddeleri olmak üzere ilgili maddelerinde yer alan
güvencelere aykırı olup olmadığı tespit edilecek, aykırılık saptanması hâlinde
ise Anayasa'nın 15. maddesindeki ölçütlerin bu aykırılığı meşru kılıp kılmadığı
değerlendirilecektir (Aydın Yavuz ve
diğerleri, §§ 193-195, 242; Selçuk
Özdemir, § 58).
2. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
a. Genel İlkeler
40. Genel ilkeler için bkz. Metin
Evecen, §§ 47-52.
b. İlkelerin Olaya
Uygulanması
41. Başvurucu, FETÖ/PDY üyesi olma suçundan 5271 sayılı Kanun'un
100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır. Dolayısıyla başvurucu hakkında uygulanan
tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.
42. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin
meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın
ön koşulu olan suçun işlendiğine dair
kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.
43. Hatay 2. Sulh Ceza Hâkimliğince verilen tutuklama kararında
başvurucu yönünden kuvvetli suç şüphesini oluşturan somut olguların bulunduğuna
genel olarak değinilmiş ancak bu somut olguların neler olduğu açıklanmamıştır
(bkz. § 15).
44. Başvurucu hakkında hazırlanan iddianamede ise; soruşturma
makamlarınca FETÖ/PDY yapılanmasıyla bağlantısı olduğu değerlendirilen ve 667
sayılı KHK ile kapatılan Özel Reyhanlı Reyhan Etüt Merkezi isimli özel eğitim
kurumu ile bu kurumun bünyesinde faaliyet gösterdiği anlaşılan Akasya Organizasyon
Turizm Yayıncılık Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinde başvurucunun mali müşavir
olarak çalışması olgusuna dayanılmıştır (bkz. § 19).
45. Öte yandan aynı soruşturma dosyası kapsamında şüpheli olarak
ifadesi alınan ve başvurucunun kardeşi olan H.S.nin, başvurucunun FETÖ/PDY'nin
sohbet adı verilen toplantılarına bazı zamanlarda iştirak etmesinin yanı sıra
anılan bu toplantılara son olarak 2015 yılı içerisinde katıldığına yönelik
anlatımlarda bulunduğu görülmektedir (bkz. § 11). Yargılama aşamasında ise
FETÖ/PDY lideri Fetullah Gülen'in ve diğer örgüt yöneticilerinin örgüt
üyelerine yönelik olarak Bank Asyaya para yatırılması yönündeki çağrılarından
hemen sonra başvurucunun da bu çağrıya uyarak Bank Asyada yeni bir hesap
açtırarak bir başka bankada bulunun hesabından adı geçen Bankadaki mevcut bu
hesabına iki farklı tarihte toplam 140.000 TL yatırdığı belirlenmiştir (bkz. §
27).
46. Başvurucu hakkında beyanda bulunan tanık H.S., ağabeyi olan
başvurucunun bazı dönemlerde sohbet
toplantılarına gittiğini ifade etmektedir. Tanığın ifadesinden başvurucunun bu
toplantılara son olarak 2015 yılında katıldığı ve toplantılarda örgütsel bir
görüşme veya konuşma geçtiğine dair bir bilgisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte yargılama safahatında alınan MASAK raporuna göre başvurucunun
-aynı suçlamaya ilişkin bir delil olmak üzere- Bank Asya'da yeni bir hesap
açtırmasının ardından farklı bir bankada bulunan hesabından EFT yoluyla yüklü
miktardaki parayı Bank Asya'daki hesabına naklederek bu bankayı ekonomik olarak
desteklemeye çalıştığı tespit edilmiştir. Anayasa Mahkemesi daha önceki
kararlarında, FETÖ/PDY'nin malî kaynağını oluşturduğu, örgüte bu yolla gelir
sağladığı tespit edilen Bankaya örgüt liderinin ve yöneticilerinin çağrıları
üzerine para yatırılmasının (Metin Evecen,
§ 59; Ali Biray Erdoğan, B. No:
2016/16189, 18/4/2018, § 40)
soruşturma makamlarınca suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul
edilmesinin temelsiz ve keyfî olmayacağı sonucuna varmıştır. Buna göre somut
olayda soruşturma makamlarınca FETÖ/PDY üyesi olmakla suçlanan başvurucunun
örgütün malî kaynağını oluşturan Bank Asyadaki para artışının -kardeşi olan
tanığın anlatımları da dikkate alındığında- somut olayın koşullarına göre suçun
işlendiğine dair kuvvetli belirti
olarak kabul edilmesi temelsiz ve keyfî bir tutum olarak değerlendirilemez.
47. Sonuç olarak başvurucu yönünden suç şüphesinin varlığını
doğrulayan kuvvetli belirtinin dosya kapsamında bulunduğu görülmektedir.
48. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan ve kuvvetli suç
şüphesinin bulunması ön koşulu yerine gelmiş olan tutuklama tedbirinin meşru
bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede
tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar gözardı edilmemelidir.
49. Darbe teşebbüsü sonrasında teşebbüsle veya FETÖ/PDY ile
bağlantılı suçlara ilişkin soruşturmalarda, delillerin sağlıklı bir şekilde
toplanabilmesi ve soruşturmaların güvenlik içinde yürütülebilmesi için
tutuklama dışındaki koruma tedbirlerinin yetersiz kalması söz konusu olabilir.
Yine FETÖ/PDY ile bağlantılı kişilerin teşebbüs sırasında veya sonrasında
ortaya çıkan kargaşadan yararlanmak suretiyle kaçma imkânı ve bu dönemde
delillere etki edilmesi ihtimali normal zamanda işlenen suçlara göre çok daha
fazladır (Aydın Yavuz ve diğerleri,
§§ 271, 272; Selçuk Özdemir, §§
78, 79).
50. Başvurucunun tutuklanmasına karar verilen silahlı terör
örgütü üyesi olma suçu, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar
öngörülen suç tipleri arasında olup isnat edilen suça ilişkin cezanın ağırlığı
kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir (benzer yöndeki
değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak,
B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran
Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrıca anılan suç,
5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun
gereği tutuklama nedeni varsayılabilen
suçlar arasındadır (bkz. Gülser Yıldırım
(2), [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, § 148).
51. Somut olayda Hatay 2. Sulh Ceza Hâkimliğince başvurucunun tutuklanmasına
karar verilirken işlendiği iddia olunan silahlı terör örgütüne üye olma suçunun
niteliğine, suçun tutuklama nedeni olduğu varsayılan katalog suçlardan olmasına
ve delillerin henüz toplanmamış olmasına dayanıldığı görülmektedir (bkz. § 15).
52. Dolayısıyla tutuklama kararının verildiği andaki genel
koşullar ve somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile Hatay 2. Sulh
Ceza Hâkimliği tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde
dayanılan tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olduğu söylenebilir.
53. Başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup
olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa'nın 13.
ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm
özellikleri dikkate alınmalıdır (Gülser
Yıldırım (2), § 151).
54. Öncelikle terör suçlarının soruşturulması kamu makamlarını
ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize
olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir şekilde mücadelesini
aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmamalıdır (Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, B. No:
2015/9756, 16/11/2016, § 214; Devran Duran,
§ 64). Özellikle darbe teşebbüsüyle veya FETÖ/PDY ile bağlantılı
soruşturmaların kapsamı ve niteliği ile FETÖ/PDY'nin özellikleri de -gizlilik,
hücre tipi yapılanma, her kurumda örgütlenmiş olma, kendisine kutsallık
atfetme, itaat ve teslimiyet temelinde hareket etme gibi- dikkate alındığında
bu soruşturmaların diğer ceza soruşturmalarına göre çok daha zor ve karmaşık
olduğu ortadadır (Aydın Yavuz ve diğerleri,
§ 350).
55. Somut olayın yukarıda belirtilen özellikleri dikkate
alındığında Hatay 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin isnat edilen suç için öngörülen
yaptırımın ağırlığını, işin niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak
başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol
uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının keyfî ve temelsiz olduğu
söylenemez.
56. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutuklamanın hukuki
olmadığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan
başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
57. Buna göre başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına
tutuklama yoluyla yapılan müdahalenin Anayasa'nın 13. ve 19. maddelerinde yer
alan güvencelere aykırılık oluşturmadığı görüldüğünden, 15. maddesinde yer alan
ölçütler yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Tutuklamanın hukuki olmaması dolayısıyla kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 26/2/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.