TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
BİLAL AÇIKGÖZ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2017/37790)
Karar Tarihi: 8/9/2020
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Burhan ÜSTÜN
Muammer TOPAL
Selahaddin MENTEŞ
Raportör
Volkan SEVTEKİN
Başvurucu
Bilal AÇIKGÖZ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarına gönderilmek üzere ceza infaz kurumuna verilen dilekçelerin fotokopileri ve evrak kayıt numaralarının verilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/11/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
9. Türkiye 15 Temmuz 2016 gecesi silahlı bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve Bakanlar Kurulu tarafından ülke genelinde 21/7/2016 tarihinden itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hâl (OHAL) ilan edilmesine karar verilmiştir. OHAL üçer aylık sürelerle uzatılarak 18/7/2018 tarihine kadar devam etmiştir. Darbe teşebbüsüne ilişkin süreç, OHAL ilanı, OHAL döneminin gerektirdiği tedbirlere ilişkin detaylı açıklamalar Anayasa Mahkemesinin Aydın Yavuz ve diğerleri ([GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-20, 47-66) kararında yer almaktadır.
10. Darbe teşebbüsü öncesinde Cumhuriyet savcısı olan başvurucu, darbe teşebbüsü sonrasında silahlı terör örgütüne [Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)] üye olma ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçları kapsamında yürütülen soruşturma sürecinde Yalvaç Sulh Ceza Hâkimliğinin 17/7/2016 tarihli kararıyla tutuklanmış ve sonrasında İzmir 3 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) konulmuştur.
11. Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulunun (Kurul) 11/8/2017 tarihli kararıyla bir kısım hükümlü/tutuklunun çeşitli kurum ve kuruluşlara gönderdikleri dilekçe ve yazışmaların fotokopisinin çekilmesi ve dilekçe çıkış numaralarının kendilerine verilmesi taleplerinin reddine karar verilmiştir. Karar gerekçesinde; Ceza İnfaz Kurumunda barındırılan hükümlü/tutuklularca günlük 500-600 talep ve şikâyet dilekçesi yazıldığı, günlük 300-350 dilekçenin ilgili makamlara gönderildiği ve hâlen hükümlü/tutuklu mevcudunun 1.400 civarında olduğu belirtilmiştir. Gerekçede; Kurum kapasitesi ile iş yoğunluğunun fazlalığına (kapalı-açık görüş, avukat, noter görüşü, duruşma, hastane sevk işlemi, sağlık işlemleri, telefon görüşü gibi) vurgu yapılmıştır. Bu iş yoğunluğu içinde işlem gören ve çıkışı yapılan dilekçelerin tekrar çıkış numarası verilerek fotokopisinin çekilmesinin ve tekrar hükümlü/tutuklu odalarına dağıtılmasının mevcut iş yükünü daha da artırmakta olduğu ifade edilmiştir. Diğer yandan mahkemelere ve çeşitli kurum ve kuruluşlara aynı gün gönderilmesi gereken süreli dilekçelerin gönderilmesinde aksaklıklar yaşandığı, çıkış numarası ve evrak fotokopisi işlemlerinin hükümlü tutukluların avukatları, vasileri, yasal temsilcileri tarafından ilgili kurum ve kuruluşlardan takibinin yapılabileceği dile getirilmiştir.
12. Başvurucu 14/8/2017 tarihli dilekçesinde, Kurul kararının hukuka aykırı olduğunu ve bilgi edinme hakkı çerçevesinde kanunla verilmiş bir hakkın idarenin kararı ile kısıtlanamayacağını belirterek Karşıyaka İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyet başvurusunda bulunmuştur. Başvurucu, şikâyetinde somut olarak hangi amaçla ve hangi makama göndermek istediği dilekçenin fotokopisi ve kayıt numarasının verilmediğine ilişkin bir açıklamada bulunmamıştır.
13. Başvurucunun Kurul kararının kaldırılması talebiyle yaptığı şikâyet başvurusu İnfaz Hâkimliğinin 15/9/2017 tarihli kararı ile reddedilmiştir. Karar gerekçesinde, Kurul kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmayıp hukuka uygun olduğu ve takdir hakkının kötüye kullanıldığına dair bir delilin de bulunmadığı açıklanmıştır.
14. Başvurucunun anılan karara itirazı Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesinin (Ağır Ceza Mahkemesi) 25/10/2017 tarihli kararı ile reddedilmiştir. Kararda, İnfaz Hâkimliği kararının usul ve yasaya uygun olduğuna ilişkin değerlendirmeye yer verilmiştir.
15. Nihai karar 8/11/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucu 13/11/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
17. UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgelerden Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 28/6/2017 tarihli iddianamesi ile başvurucu hakkında kamu davasının açıldığı, Antalya 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada 1/2/2018 tarihli karar ile FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan başvurucunun mahkûmiyetine ve hükmen tutukluluk hâlinin devamına karar verildiği anlaşılmaktadır. Anılan karara karşı başvurucunun istinaf başvurusu Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 24/5/2018 tarihli kararı ile esastan reddedilmiş ve başvurucunun temyiz istemi de Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 10/6/2019 tarihli kararı ile esastan reddedilerek hüküm onanmıştır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 8/9/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
19. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğunu belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.
20. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
21. Başvurucu, çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarına gönderilmek üzere Ceza İnfaz Kurumuna verdiği ve başka yerlere yapılacak başvurularda da kullanılacağını belirttiği dilekçe ve belgelerin fotokopi ve evrak kayıt numaralarının tarafına verilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki hak arama hürriyeti ile dilekçe ve bilgi edinme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
22. Bakanlık görüşünde; Kurul kararının yaşanan yoğunluk ve Kurum içindeki idari işlerin aksamaması nedenleriyle alındığı vurgulanarak bu durumun ceza infaz kurumunda güvenliğin ve disiplinin sağlanması amacının doğal bir sonucu olduğu belirtilmiştir. Ayrıca Kurul kararı ile İnfaz Hâkimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi kararlarının ilgili ve yeterli gerekçeler içerdiği ifade edilerek hak ve özgürlükleri ihlal eder nitelikte olmadığı, adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyfîlik içermediği belirtilmiştir.
23. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı verdiği cevapta önceki iddialarını tekrar etmiştir.
2. Değerlendirme
24. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).
26. Başvurucu, dilekçe ve bilgi edinme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasını Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ortak koruma alanında bulunan bir temel hak ve hürriyet ile bağlantılı olarak ileri sürmemiştir. Diğer yandan başvurucunun çeşitli kurum ve kuruluşlara göndermek istediği dilekçe ve belgelerin gönderilmediğine ilişkin herhangi bir iddiası da bulunmamaktadır. Bu durumda başvurucunun yalnızca adil yargılanma hakkının ihlali iddiası kapsamındaki şikâyetinin incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
27. Anayasa Mahkemesine başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki iddialarını kanıtlamak ve dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını ortaya koymak başvurucuya düşer. Başvurucunun kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların neler olduğunu başvuru dilekçesinde belirtmesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği, buna ilişkin gerekçe ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).
28. Başvurucunun şikâyeti, çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarına gönderilmek üzere Ceza İnfaz Kurumuna verilen dilekçe ve belgenin fotokopi ve evrak kayıt numaralarının kendisine verilmemesi ve bunun sonucunda söz konusu dilekçe ve belgelerin başka başvurularda kullanılamaması iddiasına dayanmaktadır. Başvurucu, hangi makama gönderilmek üzere Ceza İnfaz Kurumuna dilekçe ya da belge verdiğini ve bunun hangi temel hak ve hürriyetle ilgili olduğunu somut olarak açıklamamış; bu konuda herhangi bir bilgi vermemiştir. Öte yandan bu dilekçe ve belgelerin fotokopi ve evrak kayıt numaralarının verilmemesi nedeniyle hangi makamlara başvuru yapamadığına ilişkin bir açıklamada da bulunmamıştır. Başka bir deyişle başvurucunun adaleti bulma, hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme yollarından biri olarak hak arama özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasını soyut ve genel ifadelerle dile getirdiği anlaşılmaktadır.
29. Somut olayda başvurucu, Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkin delillerini sunma ve açıklamalarda bulunma yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Dolayısıyla başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların temellendirilemediği sonucuna ulaşılmıştır.
30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 8/9/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.