TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
BAYRAM ŞEKER BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2017/37823)
Karar Tarihi: 12/9/2018
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Raportör
Heysem KOCAÇİNAR
Başvurucu
Bayram ŞEKER
Vekili
Av. Hande CEYLAN YANARAL
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, işe iade davasında kanun yolu incelemesi yapan mercinin kararının gerekçesiz olması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 24/11/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu 1/2/2011 tarihli iş sözleşmesi ile Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş.de (TUSAŞ) teknik öğretmen olarak çalışmaya başlamıştır.
7. TUSAŞ noter vasıtasıyla gönderdiği 20/9/2016 tarihli yazıyla başvurucunun iş sözleşmesini feshetmiştir. Fesih bildirimi ''Yönetim Kurulu'nun 2 Eylül 2016 tarihli ve 2016/XII/13 sayılı kararı gereği oluşturulan kurul kararı ile 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25. maddesinin II-e bendine göre işveren ve işçi arasında güven temelinin çökmesi nedeni ile sözleşmeniz 20 Eylül 2016 Salı günü sona erdirilmiştir.'' şeklindedir.
8. Başvurucu 10/10/2016 tarihli dava dilekçesiyle somut bir olay ve fiil belirtilmeksizin güven temelinin çökmesi şeklinde bir sebeple iş sözleşmesinin sona erdirilmesinin geçersiz olduğunu belirterek işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
9. Ankara Batı 3. İş Mahkemesi (Mahkeme) 3/3/2017 tarihli kararla davayı reddetmiştir. Mahkeme gerekçeli kararında başvurucunun iş akdinin 15/7/2016 tarihinde darbe teşebbüsünde bulunan Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu şüphesiyle sonlandırıldığını belirterek başvurucunun örgüt liderinin talimatından sonra Bank Asya adlı bankadaki hesap hareketlerini bu şüpheye dayanak göstermiş ve çalıştığı kurumun özel durumunu esas alarak davanın reddine karar vermiştir. Mahkeme gerekçeli kararında ayrıca, feshin Kanun Hükmünde Kararnameye(KHK) dayalı olması nedeniyle işe iade isteğinin kanunen mümkün olmadığına da değinmiştir.
10. Başvurucu karara karşı istinaf kanun yoluna gitmiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi (BAM) 9. Hukuk Dairesi 9/5/2017 tarihli kararla ''Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından faaliyet izni kaldırılan Bank Asya adlı bankadaki hesap hareketleri nedeniyle başvurucu hakkında şüphe oluştuğu, TUSAŞ'ın en önemli müşterisinin Türk Silahlı Kuvvetleri olup kurumda millî savunma ve devletin güvenliğini ilgilendiren gizli nitelikte projelerin yürütüldüğü ve bu itibarla davalı TUSAŞ'tan şüpheli bir şahısla çalışmasını sürdürmesinin beklenmeyeceği'' gerekçesiyle istinaf isteğinin reddine karar vermiştir.
11. BAM tarafından verilen karar başvurucu tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 5/10/2017 tarihinde BAM kararındaki gerekçeye atıf yaparak hükmü onamıştır.
12. Nihai karar 3/11/2017 tarihinde tebliğ edilmiş ve başvurucu 24/11/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 12/9/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
14. Başvurucu, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin onama kararının herhangi bir gerekçe içermediğini ileri sürmüştür.
15. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).
16. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu, § 76).
17. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51). Kanun yolu incelemesi yapan mercinin, yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterlidir (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 57).
18. Somut olayda kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararda değerlendirme konusu derece mahkemesinin hüküm ve gerekçesinin uygun bulunduğu dikkate alındığında gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
19. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
20. Başvurucu; iş sözleşmesinin feshine neden olarak gösterilen banka hesabını bu banka ya da terör örgütüyle olan herhangi bir bağı nedeniyle açmadığını, mahkemeye sunmuş olduğu hesabın açıldığı tarih ve hesap hareketlerini gösterir belgelerin incelenmesi hâlinde bu hususun ortaya çıkacağını, bu hesap nedeniyle hakkında ceza soruşturması başlatılmışsa da yargılamanın henüz sonuçlanmadığını ve derece mahkemelerince bu yöndeki savunma ve delilleri dikkate alınmadan karar verildiğini belirterek adil yargılanma hakkı ile çalışma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, anılan karar sonucunda çalışma hakkının da ihlal edildiğini ileri sürmüşse de şikâyetlerin özü işe iade isteğinin reddine dair kararın sonucuna yönelik olduğundan iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
22. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren yorum, uygulama ve sonuçlar Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
23. Başvurucu, iş sözleşmesinin feshine neden olarak belirtilen hususların gerçeği yansıtmaması nedeniyle işe iadesi yönünde bir karar verilmesi gerektiğini ileri sürmektedir.
24. Derece mahkemeleri başvurucu tarafından ileri sürülen hususları gerekçeli kararında tartışmıştır. Söz konusu kararlarda FETÖ/PDY tarafından gerçekleştirilen 15/7/2016 tarihli darbe teşebbüsünden sonra ülkenin istisnai ve olağanüstü koşullar altında bulunduğu belirtilerek davalı TUSAŞ tarafından geliştirilen projelerin millî savunma ve devletin güvenliğini ilgilendirdiği, bu projelerin aynı zamanda askerî açıdan gizli nitelik taşıdığı ve bu mahiyeti itibarıyla ülkenin güvenliği için önem arzeden davalı kurumdan terör örgütü ile ilişkisi olduğu yönünde şüphe duyduğu kişilerle iş ilişkisini devam ettirmesinin beklenemeyeceği sonucuna varılmıştır.
25. Hukuk kurallarının yorumlama yetkisi derece mahkemelerine aittir. Somut olayda iş hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hangi nedenlerin haklı ve geçerli fesih nedeni oluşturduğuna ilişkin derece mahkemelerinin yorum ve değerlendirmesinin mevzuata uygun olup olmadığını denetlemek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Bu itibarla başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, mahkemelerce delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir hususun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Adil yargılanma kapsamındaki diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 12/9/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.