TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
İSMAİL KARATAŞ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/38629)
|
|
Karar Tarihi: 28/1/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Mahmut ALTIN
|
Başvurucu
|
:
|
İsmail KARATAŞ
|
Vekili
|
:
|
Av. Mehmet DUMANLI
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; kamulaştırma bedelinin düşük belirlenmesi nedeniyle
mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 1/12/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucu, Yozgat'ın Boğazlıyan ilçesine bağlı Eğlence
köyünde bulunan kıraç tarla vasfındaki 109 ada 53 parsel, 119 ada 167 parsel ve
120 ada 23 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydına göre hissedarıdır.
9. Anılan taşınmazların da bulunduğu Aldridge Mineral Madencilik
Ltd. Şirketi uhdesinde bulunan IV. Grup (altın, bakır, gümüş, çinko, kurşun)
ruhsat sahasında madencilik faaliyetlerinde bulunabilmesi için Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığınca kamu yararı ve kamulaştırma kararı verilmiştir.
10. Kıymet Takdir Komisyonunca söz konusu taşınmazların
kamulaştırma bedeli belirlenmiş, başvurucu ile anlaşma sağlanamadığından satın
alma usulü başarısız olmuştur.
11. Başvurucuya karşı 9/2/2016 tarihinde Boğazlıyan 1. Asliye
Mahkemesinde (Mahkeme) kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası
açılmıştır. Mahkeme 14/9/2017 tarihinde davanın kabulüne, taşınmazların tapu
kaydının iptaline ve Hazine adına tapuya tesciline, toplam kamulaştırma
bedelinin ise 98.085,23 TL olarak tespitine karar vermiştir. Ayrıca kararın
tescil hükmü yönünden kesin, bedel tespiti yönünden istinaf yolunun açık olduğu
belirtilmiştir.
12. Gerekçeli karar 23/11/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.
13. Başvurucu 1/12/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
14. Başvurucu ve diğer davalılar tarafından 1/12/2017 tarihinde
istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP)
üzerinden yapılan incelemede Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin
(Daire) 9/10/2019 tarihinde Mahkeme kararını kaldırarak 104.728,26 TL kamulaştırma
bedeline kesin olarak hükmettiği anlaşılmıştır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 28/1/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu; başvuru konusu taşınmazların maden sahası olarak
kamulaştırıldığını, taşınmazlar üzerinde bağlar ve lavanta bitkisinin olduğunu
ve birçok kez talep etmelerine rağmen maden mühendisi ve bahçe bitkileri
konusunda deneyimli ziraat mühendisi eşliğinde yeniden keşif icra edilmediğini
belirtmiştir. Başvurucu ayrıca benzer dosyalarda maden mühendisinden rapor
alınmadan verilen kararların bozulduğunu ifade etmiştir.
17. Başvurucu, maden sahasında bulunan taşınmazlarının sadece
tarım arazisi olarak değerlendirilerek kamulaştırma bedelinin düşük
belirlendiğinden yakınmıştır. Başvurucu, kamu yararı kararında söz konusu
taşınmazların maden sahası olarak kullanılması durumunda getireceği değerin
zirai olarak kullanılmasına göre 645 kat fazla olduğunun ifade edilmesine
rağmen itiraz ve taleplerinin dikkate alınmadığını da vurgulamıştır.
18. Sonuç olarak başvurucu mülkiyet ve adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
19. Anayasa'nın "Mülkiyet
hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına
sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına
aykırı olamaz."
20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki
nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi
takdir eder (Tahir Canan, B. No:
2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiası
yanında adil yargılanma hakkının da ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Ancak
başvurucunun kamulaştırma bedelinin düşük tespit edildiği yönündeki
şikâyetinin, özü itibarıyla ilgili olduğu mülkiyet hakkının ihlal edildiği
iddiası kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür.
21. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru
yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması gerekir.
22. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa
Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının
tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun, bireysel başvuru konusu şikâyetini
öncelikle yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu
konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu
süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması
gerekir (İsmail Buğra İşlek, B.
No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
23. Başvuru yollarının tüketilmesi gereğinden söz edilebilmesi
için öncelikle hukuk sisteminde hakkının ihlal edildiğini iddia eden kişinin
başvurabileceği idari veya yargısal bir hukuki yolun öngörülmüş olması
gerekmektedir. Ayrıca bu hukuki yolun iddia edilen ihlalin sonuçlarını
giderici, etkili ve başvurucu açısından makul bir çabayla ulaşılabilir
nitelikte olması ve sadece kâğıt üzerinde kalmayıp fiilen de işlerliğe sahip
bulunması gerekmektedir. Olmayan bir hukuki yolun tüketilmesi başvurucudan beklenemeyeceği
gibi hukuken veya fiilen etkili bulunmayan, ihlalin sonuçlarını düzeltici bir
vasıf taşımayan veya aşırı ve olağan olmayan birtakım şeklî koşulların
öngörülmesi nedeniyle fiilen erişilebilir ve kullanılabilir olmaktan uzaklaşan
başvuru yollarının tüketilmesi zorunluluğu da bulunmamaktadır (Fatma Yıldırım, B. No: 2014/6577,
16/2/2017, § 39).
24. Somut olayda başvurucunun asıl şikâyeti kamulaştırma
bedelinin düşük tespit edilmesine ilişkindir. Mahkemece ziraat
bilirkişilerinden oluşan heyet ile keşif yapılmış ve bilirkişi raporları
alınarak kamulaştırma bedeli tespit edilmiştir. Gerekçeli kararda tescil
hükmünün kesin olduğu ifade edildikten sonra bedel tespitine ilişkin karara
karşı istinaf yoluna başvurulabileceği belirtilmiştir. Başvurucu da süresinde
istinaf kanun yoluna başvurmuştur. UYAP kayıtlarından yapılan incelemede
Dairenin 9/10/2019 tarihinde Mahkeme kararını kaldırarak 104.728,26 TL
kamulaştırma bedeline kesin olarak hükmettiği anlaşılmıştır.
25. Sonuç olarak başvurucunun, iddialarının etkili bir biçimde
incelenebileceği istinaf kanun yoluna başvurduğu ve Dairece 9/10/2019 tarihinde
karar verildiği anlaşılmıştır. Bu sebeple mülkiyet hakkının ihlali iddiası
kapsamında ileri sürülen şikâyetler yönünden başvuru yolları usulünce tüketilmemiştir.
Etkin ve erişilebilir bir çözüm imkânı sunan anılan hukuk yolu tüketilmeksizin
yapılan başvuruların incelenmesi, bireysel başvuru yolunun ikincilliği ilkesi
gereği mümkün değildir.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun, diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
28/1/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.