TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ADEM KÖSE VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/34043)
|
|
Karar Tarihi: 28/1/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Zehra GAYRETLİ
|
Başvurucular
|
:
|
Adem KÖSE ve diğerleri [bkz. Ekli
tablo]
|
Vekili
|
:
|
bkz. Ekli Tablonun C Sütunu
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza davasında adil yargılanma hakkının ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Ekli tabloda sıralanan başvurulara ait başvuru formu ve
eklerinin idari yönden yapılan ön incelemelerinden sonra başvurular
Komisyonlara sunulmuştur.
3. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Ekli tabloda numaraları belirtilen başvuru dosyalarının konu
bakımından irtibat nedeniyle 2017/34043 numaralı başvuru dosyası ile
birleştirilmesine, incelemenin 2017/34043 numaralı dosya üzerinden yapılmasına
ve diğer dosyaların kapatılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 286. maddesine
eklenen (3) numaralı fıkra uyarınca bazı suçlar yönünden daha önce bölge adliye
mahkemeleri ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlara karşı temyiz
kanun yoluna başvurulması imkânı getirilmiştir.
8. Başvurucular, anılan kanun değişikliği kapsamındaki suçlardan
daha önce yargılanmış ve haklarında hapis cezasına hükmedilmiştir. Bu hükümler,
farklı bölge adliye mahkemelerince çeşitli tarihlerde onanmıştır.
9. Başvurucular 23/8/2017, 9/4/2018, 12/4/2018, 30/5/2018
tarihlerinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
IV. İLGİLİ HUKUK
10. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 286. maddesinin
ilgili kısmı şöyledir:
"(3) (Ek:17/10/2019-7188/29 md.) İkinci
fıkrada belirtilen temyiz edilemeyecek kararlar
kapsamında olsa bile aşağıda sayılan suçlar
nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi ceza
dairelerinin kararları temyiz edilebilir:
a) Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Hakaret (madde 125, üçüncü fıkra),
2. Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla
tehdit (madde 213),
3. Suç işlemeye tahrik (madde 214),
4. Suçu ve suçluyu övme (madde 215),
5. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya
aşağılama (madde 216),
6. Kanunlara uymamaya tahrik (madde 217),
7. Cumhurbaşkanına hakaret (madde 299),
8. Devletin egemenlik alametlerini aşağılama
(madde 300),
9. Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti
Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama (madde 301),
10. Silâhlı örgüt (madde 314),
11. Halkı askerlikten soğutma (madde 318),
suçları.
b) Terörle Mücadele Kanununun 6 ncı maddesinin
ikinci ve dördüncü fıkrası ile 7 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
suçlar.
c) Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun
28 inci maddesinin birinci fıkrası, 31 inci
maddesi ve 32 nci maddesinde yer alan
suçlar"
11. 5271 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
" ...
f) 286 ncı maddenin üçüncü fıkrasında yapılan
düzenleme, bu maddenin yayımlandığı tarihten itibaren on beş gün içinde talep
etmek koşuluyla aynı suçlarla ilgili olarak bölge adliye mahkemelerince
verilmiş kesin nitelikteki kararlar hakkında da uygulanır. Bu bendin
uygulandığı hâlde, cezası infaz edilmekte olan hükümlülerin, 100 üncü madde
uyarınca tutukluluğunun devam edip etmeyeceği hususu, hükmü veren ilk derece
mahkemesince değerlendirilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 28/1/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları
13. Başvurucular; bireysel başvuru konusu davalarda hakkaniyete
uygun yargılama yapılmadığını, benzer durumdaki kişiler hakkında beraat
kararları verildiği hâlde kendilerininmahkûm edildiğini, yargılamaların
bağımsız ve tarafız mahkemelerce yürütülmediğini belirterek adil yargılanma
hakkı, eşitlik ilkesi, suçların ve cezaların kanuniliği ilkesi ve diğer bazı
anayasal haklarının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.
B. Değerlendirme
14. 7188 sayılı Kanun'un 29. maddesiyle 5271 sayılı Kanun'un
286. maddesine eklenen (3) numaralı fıkra uyarınca -temyiz edilemeyecek
kararlar kapsamında olsa bile- sayılan suçlar nedeniyle verilen bölge adliye
mahkemesi ceza dairelerinin kararları temyiz edilebilecektir. Anılan fıkrada
sayılanlar arasında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda yer
alan "silâhlı örgüt" (314. madde) ve "Cumhurbaşkanına hakaret" (299. madde) suçları da bulunmaktadır.
15. 7188 sayılı Kanun'un 31. maddesi ile 5271 sayılı Kanun'a
eklenen geçici 5. maddeye göre de 5271 sayılı Kanun'un 286. maddesinin (3)
numaralı fıkrasında yapılan düzenleme -on beş gün içinde talep etmek koşuluyla-
aynı suçlarla ilgili olarak bölge adliye mahkemelerince verilmiş kesin nitelikteki kararlar hakkında da
uygulanacaktır.
16. Yukarıda belirtilen değişiklikler gözetildiğinde
başvurucular hakkındaki kesinleşmiş hükümlerin -belli sürede başvurmak
koşuluyla- temyiz edilebilme imkânına kavuştuğu anlaşılmaktadır.
17. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek
için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
18. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar
başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu
ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve
yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce
tüketilmiş olması gerekir."
19. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru
yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm
organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya
çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu
nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine ilişkin iddiaların
öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından
değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No:
2012/403, 26/3/2013, § 16).
20. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak
ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek
ikincil nitelikte bir başvuru yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği
gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle
olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca başvurucunun
şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne
uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu
makamlara sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için
gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Ayşe
Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, § 17).
21. Başvuru yollarının tüketilip tüketilmediği, ilke olarak
Anayasa Mahkemesine başvurunun yapıldığı tarihteki duruma bakılarak
değerlendirilir. Ancak Anayasa Mahkemesi bazı durumlarda bireysel başvuru
yapıldıktan sonra oluşturulan yeni başvuru yollarının tüketilmesi gerektiğine
de karar verebilir. Özellikle belli konulardaki sorunlara çözüm bulmak amacıyla
sonradan oluşturulmuş bir yol söz konusu ise ikincillik ilkesi, o konudaki
temel hak ve özgürlüklerin ihlali iddialarının -bu yol vasıtasıyla- öncelikle
idari ve yargısal makamlarca değerlendirilmesine imkân tanınmasını gerekli
kılabilir (bkz. bazı değişikliklerle Sait
Orçan, B. No: 2016/29085, 19/7/2017, § 35).
22. Her hâlükârda bir başvuru yolunun tüketilmesinin gerekli
olması için ulaşılabilir olması, ihlal iddiaları yönünden makul bir başarı
şansı sunması ve yeterli giderim sağlaması gerekir. Dolayısıyla bireysel
başvuru yapıldıktan sonra yeni bir başvuru yolunun oluşturulması hâlinde
Anayasa Mahkemesinin görevi söz konusu başvuru yolunun düzenleniş şekli
itibarıyla ulaşılabilir olup olmadığını, ihlal iddiaları yönünden makul bir
başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama niteliğini haiz olup olmadığını
değerlendirmektir (Sait Orçan, §§ 36, 37).
23. Somut olayda 7188 sayılı Kanun ile 5271 sayılı Kanun'un 286.
maddesine eklenen (3) numaralı fıkra kapsamındaki suçlarla ilgili olarak daha
önce bölge adliye mahkemeleri ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki
kararlar bakımından temyiz kanun yolu açılmıştır. Sonradan açılan temyiz kanun
yolunun ulaşılabilir olmadığı ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı
şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunmadığı söylenemez.
Sonradan açılan bu yol, usul hukukundaki temyiz kanun yolunun başvuru süresi ve
kesinlik sınırında kalan mahkûmiyetler açısından genişletilmiş şeklini oluşturmaktadır.
24. Sonuç olarak anılan başvuru yolu tüketilmeden yapılan
başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil
niteliği ile bağdaşmayacağı açıktır.
25. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
28/1/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.