TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
EMİNE HALAÇ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2017/38981)
Karar Tarihi: 15/9/2020
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Celal Mümtaz AKINCI
M. Emin KUZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Basri BAĞCI
Raportör
Eren Can BENAKAY
Başvurucular
1. Emine HALAÇ
2. Ercument HALAÇ
3. Ertan HALAÇ
4. Gülay ATALAY
5. Kenan SAĞ
6. Mukadder SAĞ
7. Tayfun SAĞ
Başvurucular Vekili
Av. Şule BOYRAZ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, dava değeri itibarıyla temyiz yolu açık olması gereken karara karşı temyiz yoluna başvurulamaması nedeniyle adil yargılanma hakkının; taşınmaz bedelinin haksız olarak düşük belirlenmesi nedeniyle de mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 12/12/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucular Eskişehir'in Odunpazarı ilçesi İmişehir Mahallesi, Taşlıdere mevkii, 508 parsel No.lu, arsa cinsi taşınmazın sahibi olan Ayşe Sağ'ın mirasçılarıdırlar. Anılan taşınmazın Eskişehir Sanayi Odası Organize Sanayi Bölgesi gelişme alanı sınırı içinde bulunması nedeniyle Eskişehir Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığının Eskişehir Valiliğine sunduğu 23/3/2016 tarihli olur ile taşınmazın kamulaştırmasına karar verilmiştir. Kıymet Takdir Komisyonunca söz konusu taşınmazların kamulaştırma bedeli belirlenmiş, başvurucular ile anlaşma sağlanamadığından satın alma usulü başarısız olmuştur.
9. Başvuruculara karşı 25/8/2016 tarihinde Eskişehir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davası açılmıştır. Mahkeme keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırmıştır.
10. 31/10/2016 tarihli kadastro bilirkişisince hazırlanan raporda taşınmazın 1/1000 ölçekli imar planı içinde kaldığı ve tamamının kamulaştırılmak istenildiği belirtilmiştir. Taşınmazın tarım arazisi olarak kullanıldığı ve belediye hizmetlerinden yararlanmadığı ifade edilmiştir. Raporda taşınmazın etrafının meskûn mahal olmadığı, Ankara-Eskişehir kara yoluna kuş uçuşu olarak 170 m kuzeyinde, İmişehir Mahallesi'nin kuş uçuşu olarak yaklaşık 3,5 km batısında, Yörükkaracaören Mahallesi'nin kuş uçuşu yaklaşık 4,8 km güneyinde, Vilayet Meydanı'nın kuş uçuşu yaklaşık 19,5 km doğusunda yer aldığı tespitlerine yer verilmiştir.
11. 1/11/2016 tarihli bilirkişi raporunda taşınmazın 1. sınıf tarım arazisi niteliğinde taşsız killi-tınlı toprak yapısına sahip kuru tarım arazisi olduğu belirtilmiştir. Taşınmazdaki değer değişimi başlığı altında taşınmazın 1/5000 ölçekli nazım imar planı içinde yer aldığı, toplu taşıma araçları ile ulaşımının sağlandığı, taşınmazın Ankara-Eskişehir kara yoluna yakın olduğu tespitlerine yer verilmiştir. Raporda taşınmazın değerini tarımsal yönden etkileyen faktör olarak taşınmazın bulunduğu bölgedeki yağış miktarı, topoğrafik yapı, ekolojik koşullar ve uygun tarım teknikleri uygulandığında kuru şartlarda yetişen kültür bitkileri yetişebileceği hususları belirtilmiştir. Taşınmazın objektif değerine objektif olarak etki eden faktörler olarak taşınmazın 1/1000 ölçekli plan içinde yer alması, elde edilen ürünlerin pazarlanması ve ulaşımında bir problem olmaması, mahalle yolu ile Ankara-Eskişehir kara yoluna yakın olması hususlarına yer verilmiş ve taşınmazın değerinde %100 objektif artış değeri yapılarak arazinin değeri yeniden hesaplanmıştır. Bilirkişiler arazinin çıplak değerinin hesabında AÇD = N/k ve AÇMD = AÇD/1000 formüllerini kullanmışlardır. Taşınmazın yer aldığı bölgedeki kapitalizasyon faiz oranı %6 olarak hesaplanmıştır. Raporda elde edilen ürünlere bu ürünler ait gider unsurlarının fiyat ve gider tespit kaynakları ile üretim desenine yer verildikten sonra taşınmazın m² değerinin değer tespiti için uygulanacak formülün arazinin çıplak değeri = oranlı net gelir/kapitalizasyon faiz oranı olduğu ve m² değerinin 3,13 TL olarak hesaplandığı, bu oranın %100 artırılması ile de 6,26 TL olduğu belirtilmiştir. Raporda sonuç olarak taşınmazın toplam bedelinin dava tarihi itibariyle ile üretici fiyat endeksi (ÜFE) uygulanmış bedeli 97.120,77 TL olarak belirlenmiştir.
12. Başvurucular tarafından bilirkişi raporlarına itiraz edilmesi üzerine Mahkeme 2/12/2016 tarihli ara kararıyla ek bilirkişi raporu alınmasına karar vermiştir.
13. 20/1/2017 tarihli kadastro bilirkişisince hazırlanan ek raporda dava konusu 508 parsel numaralı taşınmaza emsal olabilecek dokuz adet taşınmaza yer verilmiştir.
14. 28/2/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda dava konusu parselin organize sanayi bölgesi 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kısmen serbest organize sanayi alanına, kısmen yola isabet ettiği belirtilmiştir. Taşınmazın fiilî olarak tarla olarak kullanıldığı, meskûn mahal dışında belediyenin sunmuş olduğu hizmetlerden yararlanmadığı ifade edilmiştir. Taşınmazın arsa vasfında olduğunu belirten tek özelliğin imar planı içinde olduğu hususu vurgulanmıştır. Vergi değerinin 3.000 m² hissesi için beyan edilen değerin 2016 yılı itibarıyla 3.000 TL olduğu, 6.000 m² hissesi için ise 6.000 TL olduğu tespit edilmiştir. Taşınmazın emlak vergisine esas bedelinin 2016 yılı itibari ile 0,43 TL/m² olduğu söylenmiştir. Raporda taşınmazın özel amacı olmayan emsal satışlara göre karşılaştırılması yapıldıktan sonra dava tarihindeki arsa birim m² değerinin 23 TL olarak tespit edilmiştir. Bu tespitten hareketle taşınmazın yeni değeri 345.000 TL olarak hesaplanmıştır.
15. Mahkeme belirtilen ek raporları değerlendirdikten sonra 12/5/2017 tarihinde davanın kabulüne, taşınmazın tapu kaydının iptaline ve Eskişehir Sanayi Odası Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü adına tapuya tesciline, toplam kamulaştırma bedelinin ise 345.000 TL olarak belirlenmesine karar vermiştir.
16. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ondördüncü Hukuk Dairesinin 9/10/2019 tarihli kararıyla mahkeme kararındaki davanın esasına ilişkin gerekçe kısmı onanmış, yalnızca vekâlet ücreti ve yargılama gideri yönünden yeniden kesin olarak karar verilmiştir. Kararda her bir davalının payına düşen bedele göre kesin olduğu belirtilmiştir.
17. Nihai karar başvuruculara 17/11/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.
18. Başvurucular 12/12/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
19. İlgili hukuk için bkz. Ali Şimşek ve diğerleri, B. No: 2014/2073, 6/7/2017, §§ 18-33.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 15/9/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları
21. Başvurucular, karar tarihi itibarıyla taşınmazın gerçek değerinin tespit edilmemesi suretiyle kamulaştırma bedelinin düşük belirlendiğini iddia etmişlerdir. Başvurucular, bu kapsamda taşınmazının kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davasında kamulaştırma bedelinin taşınmazın konumu ile emsal taşınmazların rayiç fiyatları gibi objektif kriterler dikkate alınmadan ve yeterli inceleme yapılmadan emsal değerlerin çok altında olacak şekilde düşük değer tespit edilmesi suretiyle hatalı karar verildiğini belirterek adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
22. Anayasa'nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucular kamulaştırma bedelinin hatalı olarak düşük belirlenmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiası yanında adil yargılanma hakkının da ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Ancak başvurucunun kamulaştırma bedelinin düşük tespit edildiği yönündeki şikâyetinin özü itibarıyla ilgili olduğu mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiası kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür.
24. Anayasa'nın 13., 35. ve 46. maddeleri uyarınca kamu yararı bulunması, kamulaştırma kararının kanunda gösterilen esas ve usullerine uyulması, gerçek karşılığın peşin ve nakden ödenmesi kamulaştırmanın anayasal ögeleridir. Kamulaştırılan taşınmazın gerçek karşılığı olan bedelinin tespiti ise uzman mahkemelerin ve Yargıtayın bu konudaki uzman dairelerinin yetki ve görevindedir. Mülkiyet hakkına yapılan müdahale ile ödenen bedel arasındaki ilişki yönünden Anayasa Mahkemesinin yapacağı tespit, orantılılık incelemesinden ibarettir (Mukadder Sağlam ve diğerleri, B. No: 2013/2511, 22/1/2015, § 49; Abdülkerim Çakmak ve diğerleri, B. No: 2014/1964, 23/2/2017, § 52).
25. Başvuruya konu taşınmazın ilk bilirkişi raporunda kamulaştırma bedeli tarla vasfında kabul edilerek 97.120,77 TL olarak tespit edilmiştir. Daha sonra başvurucuların itirazı üzerine ek rapor alınmasına karar verilmiş ve bu raporda taşınmazın arsa vasfında olduğu kabul edilerek bedeli 345.000 TL'ye yükseltilmiştir. Mahkeme de bu raporu hükme esas almış ve başvurucular yararına kamulaştırma bedeline hükmedilmiştir.
26. Başvurucular taşınmazın yer aldığı bölgedeki taşınmazların bedeline ilişkin yerleşik içtihat ortaya koymadıkları gibi taşınmaz değerinin hesaplanmasında etkileyen faktörler, kapitalizasyon faiz oranı vb. hususlara ilişkin bir şikâyetleri de bulunmamaktadır. Öte yandan Mahkeme başvurucuların itirazlarını dikkate alarak ek bilirkişi raporu alınmasına karar vermiş ve ek rapordaki hususlar doğrultusunda karar vermiştir. Buradan hareketle Anayasa Mahkemesinin önceki içtihatlarında ortaya koyduğu ilkeler uyarınca derece mahkemelerince hükmedilen kamulaştırma bedelinin başvurucuların mülkiyet hakkına yapılan müdahaleyi orantılı kıldığı, müdahalenin taşıdığı kamu yararı ile başvurucuların mülkiyet hakkının korunması arasında olması gereken adil dengeyi bozmadığı sonucuna varılmıştır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların mülkiyet haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
28. Başvurucular, dava konusu kamulaştırma bedelinin temyiz sınırının üstünde olmasına karşın Bölge Adliye Mahkemesince kesin nitelikte verilen karara karşı temyiz yoluna başvuramadıklarını belirterek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
29. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Temyiz edilemeyen kararlar" kenar başlıklı 362. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi şu şekildedir:
"Bölge adliye mahkemelerinin aşağıdaki kararları hakkında temyiz yoluna başvurulamaz:
a) Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar."
30. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvuru formunda ifade edilen, dava değeri itibarıyla kesin nitelikte olan karara karşı temyiz yoluna başvurulamaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın mahkemeye erişim hakkı kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.
31. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52). Öte yandan mahkemeye erişim hakkı, sadece ilk derece mahkemesinde dava açma hakkını değil eğer iç hukukta itiraz, istinaf veya temyiz gibi kanun yollarına başvurma imkânı tanınmış ise üst mahkemelere başvurma hakkını da içerir (Ali Atlı, B. No: 2013/500, 20/3/2014, § 49).
32. Gereksiz başvuruların önlenerek dava sayısının azaltılması ve böylece mahkemelerin gereksiz yere meşgul edilmeksizin uyuşmazlıkların makul sürede bitirebilmesi amacıyla bir kısım mahkeme kararına karşı temyiz/karar düzeltme yolunun kapalı tutulmasının anayasal hakları ihlal ettiği söylenemez (Abdurrahman Şanda, B. No: 2014/3907, 7/12/2016, § 32).
33. Bu ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde taşınmazın kamulaştırma bedelinin 345.000 TL olarak belirlendiği ve söz konusu karara karşı yapılan istinaf talebinin Bölge Adliye Mahkemesince reddedildiği ve anılan kararın 6100 sayılı Kanun'un 362. maddesi uyarınca her bir başvurucunun payına düşen bedele göre kesin olarak verildiği anlaşılmaktadır. Başvurucular mahkemenin bu yöndeki uygulamasının aksi yönünde bir içtihat da sunmamıştır. Dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve miktarı nazara alındığında Kanun’da öngörülen bu sınırın adalet duygusunu rencide edecek boyutta olmadığı, bu itibarla başvuru konusu kararın temyiz edilmemesi dolayısıyla başvurucuların mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin bulunmadığının açık olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
34. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların mahkemeye erişim haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 15/9/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.