TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MUSTAFA ÖZÇELİK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/3927)
|
|
Karar Tarihi: 10/12/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Yusuf Enes
KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Mustafa ÖZÇELİK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti
ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 28/11/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca 2/9/2019 tarihinde tutuklamanın hukuki olmadığı
şikâyeti dışındaki iddialar yönünden kısmi kabul edilemezlik kararı verilmiş,
başvurunun tutuklamanın hukukiliğine ilişkin kısmının kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru
belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık)
gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
8. Türkiye 15/7/2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı
karşıya kalmış, bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl
ilan edilmesine karar verilmiş ve olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihine kadar
birçok kez uzatılmıştır. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere
dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine
devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü
(FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir
yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın
Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).
9. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe
girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile
FETÖ/PDY'nin kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı
sıra eğitim, sağlık, ticaret, sivil toplum ve medya gibi farklı alanlardaki
yapılanmasına yönelik olarak Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından
soruşturmalar yürütülmüş; çok sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama
tedbirleri uygulanmıştır (Aydın Yavuz ve
diğerleri, §§ 51; Mehmet Hasan
Altan (2) [GK], B. No: 2016/23672, 11/1/2018, § 12).
10. Başvurucu en son Yargıtay tetkik hâkimi olarak görev
yapmıştır.
11. Yargıtay tetkik hâkimi olarak görev yapmakta olan başvurucu,
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) İkinci Dairesinin 16/7/2016 tarihli
kararı ile görevden uzaklaştırılmış ve 24/8/2016 tarihinde meslekten ihraç
edilmiştir. Bu karar 29/11/2016 tarihinde kesinleşmiştir.
12. Başvurucu, FETÖ/PDY'ye yönelik
soruşturmalar kapsamında 19/7/2017 tarihinde gözaltına alınmıştır.
13. Başvurucu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca silahlı terör
örgütüne üye olma suçundan tutuklanması istemiyle 21/7/2016 tarihinde başka
şüphelilerle birlikte Ankara 2. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk edilmiştir.
14. Başvurucu, Ankara 2. Sulh Ceza Hâkimliğince yapılan
sorgusunun ardından 22/7/2016 tarihinde silahlı terör örgütüne üye olma
suçundan tutuklanmıştır.
15. Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliği 16/8/2016 tarihinde
başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.
16. Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz, Ankara 6. Sulh Ceza
Hâkimliğince 28/10/2016 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.
17. Başvurucu 28/11/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
18. Başvurucu, Ankara 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 6/3/2017 tarihli
kararıyla tahliye edilmiştir.
19. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 15/4/2019 tarihinde başvurucu
hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiş, bu karar itiraz edilmeksizin
17/7/2019 tarihinde kesinleşmiştir.
20. Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi üzerine
başvurucu 19/8/2019 tarihinde 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu'nun 141. maddesine dayanarak tazminat davası açmıştır.
21. Tazminat davası, Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesinin
E.2019/212 sayılı dosyasında derdesttir.
IV. İLGİLİ HUKUK
22. İlgili hukuk için bkz. Fatma
Maden (B. No: 2016/28719, 17/7/2018, §§ 21, 22) Kamil Erdoğan (B. No: 2017/4023, 19/4/2018, §§ 17, 18)
başvuruları hakkında verilen kararlar.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
23. Mahkemenin 10/12/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
24. Başvurucu, hukuka aykırı tutuklama nedeniyle kişi hürriyeti
ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca
görevinden kaynaklanan güvencelere riayet edilmeksizin tutuklandığını iddia
etmiş ve tazminat talebinde bulunmuştur.
25. Bakanlık görüşünde
B. Değerlendirme
26. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Başvuru hakkının kötüye kullanılması" kenar
başlıklı 51. maddesi şöyledir:
"Bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye
kullandığı tespit edilen başvurucular aleyhine, yargılama giderlerinin dışında,
ayrıca ikibin Türk Lirasından fazla olmamak üzere
disiplin para cezasına hükmedilebilir."
27. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün
(İçtüzük) "Başvuru hakkının kötüye
kullanılması" kenar başlıklı 83. maddesi şöyledir:
"Başvurucunun istismar edici, yanıltıcı
ve benzeri nitelikteki davranışlarıyla bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye
kullandığının tespit edilmesi hâlinde incelemenin her aşamasında başvuru
reddedilir ve yargılama giderleri dışında, ilgilinin ikibin
Türk Lirasından fazla olmamak üzere disiplin para cezasıyla cezalandırılmasına
karar verilebilir."
28. İçtüzük'ün "Bireysel başvuru formu ve ekleri"
kenar başlıklı 59. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
"Başvuru formunda belirtilen bilgilerde
ve başvuruyla ilgili koşullarda herhangi bir değişiklik olduğunda bunun
Mahkemeye bildirilmesi zorunludur."
29. Genel olarak bir hakkın öngörüldüğü amaç dışında ve
başkalarını zarara sokacak şekilde kullanılmasının hukuk düzenince himaye
edilmeyeceğini ifade eden hakkın kötüye kullanılmasının bireysel başvuru
alanında özel olarak ele alındığı açıkça görülmektedir. Bu bağlamda bireysel
başvuru usulünün amacına açıkça aykırı olan ve mahkemenin başvuruyu gereği gibi
değerlendirmesini engelleyen davranışların başvuru hakkının kötüye kullanılması
olarak değerlendirilmesi mümkündür (Mehmet
Güven Ulusoy [GK], B. No: 2013/1013, 2/7/2015, § 31; S.Ö., B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 28).
30. Bu kapsamda özellikle mahkemeyi yanıltmak amacıyla gerçek
olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge sunulması,
başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi
verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan ve söz konusu
değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında
mahkemenin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat
oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı kalmak
kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit veya
tahrik edici bir üslup kullanılması ile söz konusu başvuru yolu kapsamında
ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla
bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda başvuru
hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (Mehmet Güven Ulusoy, § 32; S.Ö.,
§ 29).
31. Somut olayda başvurucu, kovuşturmaya yer olmadığı kararından
sonra 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında 19/8/2019 tarihinde Ankara
Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesinde maddi ve manevi tazminat davası açmıştır. Dava,
bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla Ankara 1. Ağır Ceza
Mahkemesinin E.2019/212 sayılı dosyasında derdesttir. Başvurucu bireysel
başvuru formunda başvuruyla ilgili koşullarda herhangi bir değişiklik meydana
geldiğinde bunu Anayasa Mahkemesine bildireceğini beyan etmesine rağmen İçtüzük'ün 59. maddesinin (5) numaralı fıkrasında
belirtilen yükümlülüklerine açıkça aykırı olarak tazminat davası açtığına
ilişkin herhangi bir bildirimde bulunmamıştır. Koruma tedbiri nedeniyle
tazminat davası açılması, başvurunun değerlendirilmesini önemli ölçüde
etkileyebilecek nitelikte bir husustur. Başvurucu tazminat davası sonucunda
tazminat kazanmış ise ve dava kesinleşmişse tutuklamanın hukuki olmadığı ve
tutukluluğun makul süreyi aştığı iddiaları açısından ihlalin ve sonuçlarının
ortadan kalkmış olduğu gerekçesiyle başvurunun düşmesi sonucuna ulaşılabilir.
Öte yandan tazminat davasının devam ediyor olması hâlinde de başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğu sonucuna ulaşılması
söz konusu olabilecektir. Dolayısıyla başvurucunun başvurunun sonucunu
etkileyecek böyle bir davayı açtığı hususunda dava kesinleşmese bile Anayasa
Mahkemesini bilgilendirmesi gerekir (Engin
Çırakoğlu, B. No: 2014/8520, 10/10/2018, § 27; Bayram Türk, B. No: 2014/15613, 18/4/2018,
§ 29).
32. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun başvurunun
değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi vermediği, bu
süreçte vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve
önemli gelişmeler hakkında Anayasa Mahkemesini bilgilendirmemek suretiyle
başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasını engellediği anlaşıldığından
başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanımı
nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
33. 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi ve İçtüzük’ün
83. maddesi uyarınca başvurucu aleyhine disiplin para cezasına hükmedilmesine
gerek görülmemiştir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru
hakkının kötüye kullanılması nedeniyle REDDİNE,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
10/12/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.