TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
YILMAZ BENZER BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/40336)
|
|
Karar Tarihi: 28/11/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin
MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Yusuf Enes
KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Yılmaz
BENZER
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti
ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 18/12/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca 2/9/2019 tarihinde tutuklamanın hukuki olmadığı
şikâyeti dışındaki iddialar yönünden kısmi kabul edilemezlik kararı verilmiş,
başvurunun tutuklamanın hukukiliğine ilişkin kısmının kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına ve başvurucunun adli yardım
talebinin kabulüne karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, Fetullahçı Terör Örgütü
ve/veya Paralel Devlet Yapılanmasına yönelik soruşturmalar kapsamında 26/9/2017
tarihinde gözaltına alınmıştır.
9. Başvurucu, Kocaeli 3. Sulh Ceza Hâkimliğince yapılan
sorgusunun ardından 2/10/2016 tarihinde silahlı terör örgütüne üye olma
suçundan tutuklanmıştır.
10. Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz Kocaeli 5. Sulh Ceza
Hâkimliğinin 20/11/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
11. Başvurucu 18/12/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
12. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 11/10/2017 tarihli
iddianamesiyle başvurucu hakkında silahlı
terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası
açılmıştır.
13. Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesi 2/11/2017 tarihinde
iddianamenin kabulüne karar vermiş ve E.2017/621 sayılı dosya üzerinden
kovuşturma aşaması başlamıştır.
14. Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesi 28/12/2017 tarihli duruşmada
başvurucunun tahliyesine karar vermiştir.
15. Yapılan yargılama sonucunda Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesi
18/1/2018 tarihinde başvurucunun beraatine karar
vermiştir.
16. Beraat kararı istinaf yoluna başvurulmadığından 26/1/2018
tarihinde kesinleşmiştir.
17. Beraat kararının kesinleşmesi üzerine başvurucu 29/3/2018
tarihinde 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendine dayanılmak suretiyle haksız yere
tutuklandığını iddia ederek maddi ve manevi zararlarının giderilmesi için dava
açmıştır.
18. Dava bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla
Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2018/342 sayılı dosyasında derdesttir.
IV. İLGİLİ HUKUK
19. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
istemi" kenar başlıklı 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
ilgili kısımları şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında
yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
...
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya
tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
20. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin
ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde
karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat
isteminde bulunulabilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 28/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
22. Başvurucu, tutuklanmasının hukuki olmaması nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
23. Bakanlık görüşünde; başvurucunun açmış olduğu tazminat
davasının derdest olduğu, bu durumun başvuru yollarının tüketilmesi bakımından
dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Esas yönünden ise tutuklamaya dair
verilen kararlara ilişkin gerekçeler kapsamında başvurucunun tutukluluğunun
keyfî olduğunun savunulamayacağı belirtilmiş, ayrıca tutuklamanın hukukiliğinin
belirlenmesinde olağanüstü dönemin şartlarının ve terörle mücadelenin
zorluklarının dikkate alınması gerektiği vurgulanmıştır.
24. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında suç işlediğine
ilişkin herhangi bir delil olmadığını, savcılık tarafından lehine olan
hususların araştırılmadığını, hukuka aykırı bir şekilde tutuklu kaldığını
belirtmiştir.
B. Değerlendirme
25. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Başvuru hakkının kötüye kullanılması" kenar
başlıklı 51. maddesi şöyledir:
"Bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye
kullandığı tespit edilen başvurucular aleyhine, yargılama giderlerinin dışında,
ayrıca ikibin Türk Lirasından fazla olmamak üzere
disiplin para cezasına hükmedilebilir."
26. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün
(İçtüzük) "Başvuru hakkının kötüye
kullanılması" kenar başlıklı 83. maddesi şöyledir:
"Başvurucunun istismar edici, yanıltıcı
ve benzeri nitelikteki davranışlarıyla bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye
kullandığının tespit edilmesi hâlinde incelemenin her aşamasında başvuru
reddedilir ve yargılama giderleri dışında, ilgilinin ikibin
Türk Lirasından fazla olmamak üzere disiplin para cezasıyla cezalandırılmasına
karar verilebilir."
27. İçtüzük'ün "Bireysel başvuru formu ve ekleri"
kenar başlıklı 59. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
"Başvuru formunda belirtilen bilgilerde
ve başvuruyla ilgili koşullarda herhangi bir değişiklik olduğunda bunun
Mahkemeye bildirilmesi zorunludur."
28. Genel olarak bir hakkın öngörüldüğü amaç dışında ve
başkalarını zarara sokacak şekilde kullanılmasının hukuk düzenince himaye
edilmeyeceğini ifade eden hakkın kötüye kullanılmasının bireysel başvuru
alanında özel olarak ele alındığı açıkça görülmektedir. Bu bağlamda bireysel
başvuru usulünün amacına açıkça aykırı olan ve mahkemenin başvuruyu gereği gibi
değerlendirmesini engelleyen davranışların başvuru hakkının kötüye kullanılması
olarak değerlendirilmesi mümkündür (Mehmet
Güven Ulusoy [GK], B. No: 2013/1013, 2/7/2015, § 31; S.Ö., B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 28).
29. Bu kapsamda özellikle mahkemeyi yanıltmak amacıyla gerçek
olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge sunulması,
başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi
verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan ve söz konusu
değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında
mahkemenin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat
oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı kalmak
kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit veya
tahrik edici bir üslup kullanılması ile söz konusu başvuru yolu kapsamında
ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla
bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda başvuru
hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (Mehmet Güven Ulusoy, § 32; S.Ö.,
§ 29).
30. Somut olayda başvurucu, beraat kararından sonra 5271 sayılı
Kanun'un 141. maddesi kapsamında 29/3/2018 tarihinde Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinde
maddi ve manevi tazminat davası açmıştır. Dava, bireysel başvurunun incelendiği
tarih itibarıyla Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2018/342 sayılı dosyasında
derdesttir. Başvurucu bireysel başvuru formunda başvuruyla ilgili koşullarda
herhangi bir değişiklik meydana geldiğinde bunu Anayasa Mahkemesine
bildireceğini beyan etmesine rağmen İçtüzük'ün 59.
maddesinin (5) numaralı fıkrasında belirtilen yükümlülüklerine açıkça aykırı
olarak tazminat davası açtığına ilişkin herhangi bir bildirimde bulunmamıştır.
Koruma tedbiri nedeniyle tazminat davası açılması, başvurunun
değerlendirilmesini önemli ölçüde etkileyebilecek nitelikte bir husustur.
Başvurucu tazminat davası sonucunda tazminat kazanmış ise ve dava kesinleşmişse
tutuklamanın hukuki olmadığı ve tutukluluğun makul süreyi aştığı iddiaları
açısından ihlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış olduğu gerekçesiyle
başvurunun düşmesi sonucuna ulaşılabilir. Öte yandan tazminat davasının devam
ediyor olması hâlinde de başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemez olduğu sonucuna ulaşılması söz konusu olabilecektir. Dolayısıyla
başvurucunun başvurunun sonucunu etkileyecek böyle bir davayı açtığı hususunda
dava kesinleşmese bile Anayasa Mahkemesini bilgilendirmesi gerekir (Engin Çırakoğlu, B. No: 2014/8520,
10/10/2018, § 27; Bayram Türk, B.
No: 2014/15613, 18/4/2018, § 29).
31. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun başvurunun
değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi vermediği, bu
süreçte vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve
önemli gelişmeler hakkında Anayasa Mahkemesini bilgilendirmemek suretiyle
başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasını engellediği anlaşıldığından
başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanımı
nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
32. 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi ve İçtüzük’ün
83. maddesi uyarınca başvurucu aleyhine disiplin para cezasına hükmedilmesine
gerek görülmemiştir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru
hakkının kötüye kullanılması nedeniyle REDDİNE,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 28/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.