TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
İLHAN SARIYER BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/6130)
|
|
Karar Tarihi: 11/3/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üyeler
|
:
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Fatih HATİPOĞLU
|
Başvurucu
|
:
|
İlhan SARIYER
|
Vekili
|
:
|
Av. Gökhan GÜNAYDIN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutuklama tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 22/2/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyon tarafından bu kararda incelenen şikâyet haricindeki
şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna karar verilmiş, bu şikâyet yönünden ise
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Türkiye 15/7/2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle
karşı karşıya kalmış ve bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü
hâl ilan edilmiştir. Olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihinde son bulmuştur. Kamu
makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün
arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son
yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması
(PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No:
2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).
9. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe
girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile
FETÖ/PDY ile bağlantılı olan ve aralarında yargı mensuplarının da bulunduğu çok
sayıda kişi hakkında Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından soruşturma
başlatılmıştır. Bu kapsamda teşebbüsün savuşturulduğu gün Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığınca (Başsavcılık) -aralarında yüksek mahkeme üyelerinin de
bulunduğu- üç bine yakın yargı mensubu hakkında FETÖ/PDY ile bağlantılarının
bulunduğu iddiasıyla başlatılan soruşturmada bu kişilerin büyük bölümü hakkında
gözaltı ve tutuklama tedbirlerine başvurulmuştur (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 51, 350).
10. Cumhuriyet savcısı olarak görev yapan başvurucu hakkında
darbe teşebbüsünden sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık)
tarafından ağır cezalık suçüstü hâli bulunduğu değerlendirilerek FETÖ/PDY
hiyerarşik yapılanmasında yer aldığı iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır.
11. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) İkinci Dairesinin
16/7/2016 tarihli kararı ile görevden uzaklaştırılmasına karar verilen
başvurucu daha sonra da meslekten çıkarılmıştır.
12. Başvurucu, Başsavcılığın HSYK kararıyla görevden
uzaklaştırılanlar hakkında soruşturma işlemlerinin yapılması yönündeki yazısı
üzerine 18/7/2016 tarihinde gözaltına alınmıştır.
13. Başvurucu 20/7/2016 tarihinde Başsavcılıkta ifade vermiştir.
Başvurucu özetle FETÖ/PDY ile herhangi bir bağlantısının olmadığını ifade
ederek suçlamaları kabul etmemiştir.
14. Savcılık, başvurucuyu anayasal düzeni ortadan kaldırmaya
teşebbüs etme ve terör örgütüne üye olma suçlarından tutuklanması istemiyle
20/7/2016 tarihinde Ankara Batı 1. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk etmiştir.
15. Başvurucunun sorgusu Ankara Batı 1. Sulh Ceza Hâkimliğinde
21/7/2016 tarihinde yapılmıştır. Başvurucu; sorgudaki ifadesinde, önceki
beyanlarına benzer şekilde beyanda bulunmuş ve suçlamaları kabul etmemiştir.
16. Ankara Batı 1. Sulh Ceza Hâkimliği, başvurucunun anayasal
düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve terör örgütüne üye olma suçlarından
tutuklanmasına karar vermiştir.
17. Başvurucunun tutuklama kararına ve değişik tarihlerde
verilen tutukluluk hâlinin devamına dair kararlara karşı yaptığı itirazlar
Ankara Sulh Ceza Hâkimliklerince reddedilmiştir.
18. Son olarak Ankara 9. Sulh Ceza Hâkimliği 7/2/2017 tarihinde
başvurucunun itirazının reddine ve tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.
19. Başvurucu, anılan kararı 20/2/2017 tarihinde öğrendiğini
bildirmiştir.
20. Başvurucu 22/2/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
21. Başsavcılık 4/10/2017 tarihli iddianame ile başvurucunun
terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle aynı yer ağır ceza
mahkemesinde kamu davası açmıştır.
22. Ankara 18. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) iddianamenin
kabulüne karar vermiş ve Mahkemenin E.2017/385 sayılı dosyası üzerinden
kovuşturma aşaması başlamıştır.
23. Mahkeme 23/1/2018 tarihinde yaptığı duruşmada mevcut delil
durumunu nazara alarak başvurucunun tahliyesine karar vermiştir.
24. Mahkeme 16/10/2019 tarihinde yaptığı duruşmada başvurucunun
beraatine karar vermiş ve anılan karar istinaf kanun yoluna başvurulmadan
24/10/2019 tarihinde kesinleşmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
25. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı
141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında
yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
26. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin
ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin
kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde
bulunulabilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
27. Mahkemenin 11/3/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
28. Başvurucu; somut bir delil olmaksızın gerekçesiz bir kararla
tutuklanmasına karar verildiğini, tutuklama kararında tutuklama nedenlerinin
bulunduğunun somut gerekçelerle açıklanmadığını, kaçma şüphesinin olmadığını,
tüm bu nedenlerle tutuklanmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
29. Bakanlık görüşünde, öncelikle etkili bir başvuru yolu olan
5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde düzenlenen tazminat davası açma yolu
tüketilmeden başvuru yapıldığından başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemezlik kararı verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Görüş yazısında,
Anayasa Mahkemesi tarafından esastan inceleme yapılacak olması durumunda ise
tutuklama kararında kuvvetli suç şüphesinin ortaya konulduğu, tutuklama
kararının verildiği andaki genel koşullar ve somut olayın özel koşulları ile
Ankara Batı 1. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından verilen kararların içeriği
birlikte değerlendirildiğinde başvurucu yönünden kaçma ve delilleri etkileme
tehlikesine yönelik tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olmadığının
söylenemeyeceği ifade edilmiştir.
30. Bakanlık görüşünde ayrıca soruşturma konusu suç için
öngörülen yaptırımın ağırlığı, işin niteliği ve önemi de gözönünde tutulduğunda
başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol
uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varılmasının keyfî olduğunun
söylenemeyeceği, bu hususlar dikkate alınarak başvurucunun tutuklanmasında
herhangi bir keyfiliğin bulunmadığı ve şikâyetin açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle kabul edilemez bulunması gerektiği belirtilmiştir.
31. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru
formundakine benzer beyanlarda bulunmuştur.
B. Değerlendirme
32. Anayasa Mahkemesi, yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra
haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatine karar verilen kişilerin
tutuklanmalarının hukuki olmadığı iddialarına ilişkin olarak -bireysel
başvurunun karara bağlandığı tarih itibarıyla verilen kararların kesinleşmiş
olması ve dava açma sürelerinin sona ermemiş olması kaydıyla- 5271 sayılı
Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi
gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Kamil Erdoğan, B. No: 2017/4023,
19/4/2018, §§ 39-42, Hüseyin Hançer,
B. No: 2013/8319, 7/1/2016, §§ 38-40).
33. Somut olayda, başvurucu hakkında açılan davada yargılama
sonunda başvurucunun beraatine karar verilmiş ve anılan karar kesinleşmiştir
(bkz. § 24). Dolayısıyla başvurucu yönünden, tutuklamanın hukuki olmadığına
ilişkin iddiasıyla ilgili olarak yukarıda anılan kararlarda varılan sonuçtan
ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul
edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle,
A. Tutuklamanın hukuki olmaması dolayısıyla kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
11/3/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.