logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Vedat Demir [1.B.], B. No: 2017/7295, 29/5/2019, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

VEDAT DEMİR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/7295)

 

Karar Tarihi: 29/5/2019

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Burhan ÜSTÜN

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Hüseyin TURAN

Başvurucu

:

Vedat DEMİR (T.C. Kimlik No: 48136264880)

Vekili

:

Av. Suphi Uğur ÇÖREKÇİ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 30/12/2016 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış, bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine karar verilmiş ve olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihine kadar birçok kez uzatılmıştır. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).

9. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY'nin kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık, ticaret, sivil toplum ve medya gibi farklı alanlardaki yapılanmasına yönelik soruşturmalar yürütülmüş ve çok sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri uygulanmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 51, Mehmet Hasan Altan (2) [GK], B. No: 2016/23672, 11/01/2018, § 12).

10.Bu kapsamda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesinde Reklam Ana Bilim Dalında öğretim üyesi olarak görev yapan başvurucunun da aralarında bulunduğu bazı şüpheliler hakkında FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlardan soruşturma başlatılmıştır.

11. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 25/7/2016 tarihinde gözaltına alınmıştır. Başvurucunun ilk ifadesi 30/7/2016 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce alınmıştır. Bu ifade işlemi sırasında başvurucuya FETÖ/PDY örgütüyle ilgili isnatlar ve 15 Temmuz gecesi bazı kişilerle olan yazışmalarının içerikleri yöneltilmiştir.

12. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 2/8/2016 tarihinde FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan tutuklanması istemiyle diğer şüphelilerle birlikte başvurucuyu İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk etmiştir.

13. Başvurucu; İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğince alınan sorgusunda herhangi bir terör örgütüyle irtibatının bulunmadığı, Fetullah Gülen'in fikirlerini asla benimsemediğini, WhatsApp'ta yer alan yazışmaların dört arkadaş arasında geçtiğini ve bu yazışmaların içeriğinin 15 Temmuz darbe gecesinde yaşananları anlamaya yönelik olduğunu, yazışmaların terör örgütüyle bir bağlantısının bulunmadığını, İpek Medya Grubuna (Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturma kapsamında Paralel Devlet Yapılanmasına mali kaynak sağladığı gerekçesiyle bünyesinde İpek Medya Grubunu da barındıran Koza İpek Holdinge 26/10/2015 tarihinde kayyum atanmıştır. İpek Grubu gazete ve televizyon olarak Kanaltürk, Bugün TV, Bugün gazetesi, Millet gazetesi ve Kanaltürk Radyoyu barındırmaktaydı.) kayyum atanması ve el konulması üzerine kendisinden konuşma istendiğini, iletişim özgürlüğünü savunduğu için iletişim araçlarına el konulamayacağını ve müsadere edilemeyeceğini ifade ettiğini, ifade özgürlüğü çerçevesinde yapılanın yanlış olduğunu savunduğunu belirtmiştir.

14. Hâkimlik 3/8/2016 tarihinde başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmasına karar verilmiştir.

15. Hâkimliğin tutuklama kararının ilgili kısımları ise şöyledir:

"... Tüm dosya kapsamına göre; [başvurucu] ve F.A.nın Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hiyerarşik yapısı haricinde kamuoyunda FETÖ/PDY olarak bilinen ve hakkında birçok soruşturma dosyası bulunan silahlı terör örgütü ile bağlantılı olduğu, örgütün gerçekleştirdiği kalkışmayı destekler ve onaylar mahiyette sosyal paylaşım hesaplarından paylaşımlarda bulundukları, örgütün amaçları doğrultusunda faaliyette bulunduğu görülmüştür.

Adı geçen örgütün15/7/2016 günü başta Ankara ve İstanbul olmak üzere yurdun bir çok yerinde örgütün emir ve talimatları doğrultusunda yasadışı "Yurtta Sulh Konseyi" kurularak İstanbul ilinde Boğaz Köprülerinin Anadoludan Avrupaya geçisini, Silivri istikamatinden ise İstanbul iline Ispartakule mevkiinde yolu keserek İstanbul iline girişlerin engellendiği, bir kısım terör örgütü mensuplarının ise TRT binasını basarak yasadışı bildiri okuttukları, FETÖ/PDYörgüt mensuplarının 'Yurtta Sulh Konseyi' adına F-16 uçakları ve helikopterlerini uçurarak Ankara Gölbaşı'nda bulunan emniyet özel harekat binasına, mit müsteşarlığı binasına, TBMM'sine, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne, Türksat Yerleşkesine, Cumhurbaşkanının kalmış olduğu otele ve Cumhurbaşkanlığı sarayına silahlı ve bombalı saldırıda bulundukları, olaylar sırasında birçok insanın öldüğü ve yaralandığı ayrıca İstanbul Emniyet Müdürlüğünde ve Çengelköyde önlem alan polislerle silahlı çatışmayagirdikleri, havaalanlarını işgal ederek bombalama eyleminde bulundukları, kendilerine engel olmaya çalışan genel kurmay başkanı ve kuvvet komutanlarını silah zoru ile alıkoydukları, tüm bu eylemler sırasında görevli ya da sivil vatandaşların ölümüne ya da yaralanmalarına sebebiyet verdikleri, her iki şüphelinin yukarıda açıklandığı üzere eylemleri ile örgütün eylemlerini destekler mahiyette paylaşımlarda bulundukları , bu haliyle yasadışı FETÖ/PDY silahlı terör örgütü bünyesindeki eylemlere iştirak ettikleri üzerilerine atılı bulunan suçu işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesine dayanan delillerin bulunduğu anlaşılmıştır.

Şüphelilere isnat olunan suçlara ilişkin olarak yasada öngörülen yaptırım miktarı, mevcut delil durumu, şüphelilerin almaları muhtemel ceza göz önüne alındığında kaçma şüphelerinin bulunduğu, nitekim FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının fırsat bulduklarında yasal ve gayriyasal yollarla yurtdışına kaçtıklarını daha önceden yapılan soruşturma dosyalarında açıkça görüldü, mevcut hali ile şüphelilerin delilleri yok etme, gizleme şüphesinin bulunduğu, isnat olunan suçlamalar ve delil durumuna göre adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yeterli olmayacağı anlaşıldığından şüphelilerin üzerilerine atılı suçlardan ayrı ayrı tutuklanmalarına ... [karar verildi]"

16. Başvurucu 3/11/2016 tarihinde tutukluluğa itiraz ve tahliye talebinde bulunmuştur. İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliğince 2/12/2016 tarihinde "... üzerlerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu ve delillerin henüz toplanmamış olması, atılı suçların yasada öngörülen cezalarının miktarı, şüphelilerin üzerine atılı suçları işlediklerine ilişkin suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin varlığı, şüphelilerin kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut delillerin bulunması, soruşturma konusu suçun ağırlığı ve önemi dikkate alındığında adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı, suçun sabit görülmesi halinde verilmesi muhtemel ceza veya güvenlik tedbirleriyle tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu, bu suretle şüphelilerin tutukluluk halinin sonlandırılmasını gerektirecek nitelikte yeni bir delilin bulunmadığı, tutuklama nedenlerinin ortadan kalkmadığı ..." gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir.

17. Başvurucu 30/12/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

18. Başvurudan sonraki süreçte İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 15/12/2016 tarihli iddianamesi ile başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılması istemiyle aynı yer Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır. İddianamede başvurucu dışında kırk dört şüpheli hakkında da benzer suçlardan cezalandırma talebinde bulunulmuştur.

19. İddianamede başvurucuya yöneltilen eylemlere ilişkin deliller olarak "yakalama ve tespit tutanakları, arama el koyma tutanakları, açık kaynak tespitleri, Bank Asya dökümleri, şüpheli savunmaları, sorgu zabıtları, emanet makbuzu vetüm dosya kapsamı" gösterilmiştir.

20.İddianamede başvurucu ile ilgili tespitler ise şöyledir:

"[Başvurucu] İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesinde Prof.Dr. unvanıyla çalıştığı sırada 01/09/2016 tarihli 29818 sayılı (Mükerrer) Resmi Gazetede yayımlanan 672 sayılı KHK ile ihraç edildiği, İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliğinin 2016/3512 D. iş sayılı kararı ile ... sayılı adresinde 27/07/2016 günü arama yapıldığı, arama neticesinde aynı tarihli arama tutanağında belirtilen çok sayıda dijital materyaller ile birlikle 0603/2016 tarihli, 12/03/2016 tarihli, 11/03/2016 tarihli meydan gazeteleri, 11/04/2016 tarihli, 28/03/2016 tarihli. 11/03/2016 tarihli, 12/03/2016 tarihli, 09/05/2016 tarihli, 28/03/2016 tarihli, 11/04/2016 tarihli, 15/04/2016 tarihli, 18/04/2016 tarihli, 25/04/2016 tarihli, 21/05/2016 tarihli, 30/05/2016 tarihli, 02/05/2016 tarihli, Yarına Bakış gazetesi, 30/10/2015 tarihli, 27/12/2015 tarihli, 28/02/2016 tarihli, 28/10/2015 tarihli, 05/03/2016 tarihli, 04/03/2016 tarihli, 29/10/2015 tarihli, 11/11/2015 tarihli, 13/11/2015 tarihli, Zaman gazeteleri, 05/03/2016 tarihli, 08/03/2016 tarihli, 09/03/2016 tarihli, 11/03/2016 tarihli, 12/03/2016 tarihli Özgür Düşünce gazetesi, 29/10/2015 tarihli Millet gazetesi. 06/03/2016 tarihli Sözcü gazetesi, 06/03/2016 tarihli Cumhuriyet gazetesi, Laik Devlet ve Fethullah GÜLEN hareketi isimli M.Hakan YAVUZ ve John L. ESPOSITO isimli yazarlara ait 1 adet kitap. F79858345L, F79858346L, F79858347L, F79858348L, F79858349L seri nolu olmak Üzere 5 adet I (bir) Amerikan Doları elde edildiği,

...

 [Başvurucunun] ... cep telefonunda yapılan incelemede;

...

 [Başvurucu] ile E. U. isimli şahsın diyaloglarda 15 Temmuz gecesi gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişiminin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN tarafindan planlandığını ve yaşanan olayların bir tiyatro, müsamere, oyun olduğu belirtilmektedir.

...

 [Başvurucu] ile K. D. İsimli şahsın diyaloglarda 14 Temmuz Gecesi muhalefetin sokaklara inmesi gerektiği ve 15 Temmuz gecesi gerçekieşıirilmeye çalışılan darbe girişiminin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN tarafindan planlandığı ve yaşanan olayların bir tiyatro, müsamere, oyun olduğu, Cumhurbaşkanının uçak ile geldiği ve 1 jetlik İş olduğu, Emniyet güçlerinin direnemeyeceği, Cumhurbaşkanı hakkında [başvurucunun] geberip gitse, halk huzur bulur şeklinde beyanlarda bulunduğu tespit edilmiştir.

...

 [Başvurucu] ile K. D. isimli şahsın diyaloglarda 15 Temmuz gecesi başarısızlıkla gerçekleşen darbe girişiminden sonra [başvurucunun] FETÖ/PDY örgütü ile alakası olmadığını ve demokratik bir insan olduğunu belirtmek için yazı yazacağını ve bahse konu ile ilgili K. D. isimli şahıs ile istişare ettiği, yazarlık yaptığı gazeteye yazmayacağını K. D. isimli şahsa akıl danıştığı tespit edilmiştir.

...

 [Başvurucu] ile M E. E. isimli şahsın diyaloglarda 15 Temmuz gecesi gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişiminin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından planlandığını ve yaşanan olayların bir tiyatro, müsamere, oyun olduğu yönünde düşüncelerinin olduğunu belirtmişlerdir.

...

 [Başvurucu] ile A. C A. isimli şahsın diyaloglarda 15 Temmuz gecesi gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişiminin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından planlandığını ve yaşanan olayların bir tiyatro, müsamere, oyun olduğu yönünde düşüncelerinin olduğunu belirtmişlerdir.

...

 [Başvurucu] ile H.A. isimli şahsın diyaloglarda 15 Temmuz gecesi gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişiminin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından planlandığını ve yaşanan olayların bir tiyatro, müsamere, oyun olduğu yönünde düşüncelerinin olduğunu belirtmişlerdir.

...

 [Başvurucu] ile A.K. isimli şahsın diyaloglarda 15 Temmuz gecesi gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişimi ile ilgili olarak darbenin gerçekleşmemesi durumunda sıkıntıya düşeceklerini sayın Cumhurbaşkanına faşist yakıştırması yapıldığı, devleti yöneteceklerin devlet anlayışlı askerler olmasına razı olduğunu, ... Cumhurbaşkanına iç savaş istemi ile ithamda bulunulduğu tespit edilmiştir.

 [Başvurucu] ile Ş. B. isimli şahsın diyaloglarda 15 Temmuz gecesi gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişimi ile ilgili olarak Şener isimli şahsın [başvurucuya] FETÖ/PDY örgütünün yayın organlarından olan gazetede yazarlığı bırakıp bırakmadığını sorduğu ve [başvurucunun] da bırakmak için hazırlamış olduğu yazıyı paylaştığı tespit edilmiştir.

 [Başvurucu] ile E. isimli şahsın diyaloglarda 15 Temmuz gecesi gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişimi ile ilgili Yarına Bakış gazetesinde yazarlığı bırakarak son olarak yazmış olduğu yazı hakkında FETÖ/PDY örgütüne ait yayın kuruluşlarından Aksiyon dergisinde görevli E. O. isimli şahsın yazısına tepki gösterdiği,[başvurucunun] 'Hayırlısı olsun, önemli olan Twitter mesajı değil. Cemaatten çok dostum var. Hiçbirini üzmek istemem. Yazdığım her satırı inanarak yazdım. Cemaati suçlamadım. Şüphelerim var, dedim.

...

Cemaatten tanıdığım insanların hepsi çok iyi düzgün insanlar. Ama yukarıdaki yapıyı bilmiyorum. Bilinemeyen cuntalar, çeteler, kontrol dışı gruplar olabilir. Hepsi şüphe. Hiç hüküm belirtmedim. Temennim şüphelerimin doğru olmaması. Bu coğrafyada iktidar mücadelesi çok acımasız. Olan bizim gibi idealistlere oluyor. Oportünisıler her zaman kazanıyor. Bedelini bize ödetiyorlar. Şu anda idealleri savunabilecek bir zemin ve ortam yok..' cevap verdiği tespit edilmiştir.

[Başvurucunun] açık kaynaklar (internet, televizyon, gazeteler, sosyal paylaşım siteleri vb.) üzerinden hakkında yapılan araştırmalarda: FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile bağlantılı olan haber ve medya kuruluşlarından birisi olan ve bu nedenle kapatılan Samanyolu TV'dc yayınlanan bir programa yorumcu olarak katıldığı, 'KAYYUM KlYIMI DEVAM EDİYOR', 'BUNLARI ESKİDEN DERİN DEVLET YAPARDI SİMDİ DEVLET KURUMLARINA YAPTIRILIYOR', 'ÖZGÜR MEDYAYI KARARTTILAR', 'KAYYUM HEYETİ PERSONEL KlYIMINA DEVAM EDİYOR' başlıkları ile yorumlarda bulunduğu... '' belirtilmiştir.

21. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/2/2017 tarihli kararıyla başvurucunun "tutuklu kaldıkları süre, suç vasfının ve hukuki durumlarının değişme ihtimali" gerekçesiyle adli kontrol tedbiri ile serbest bırakılmasına karar verilmiştir.

22. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemesinde derdesttir

IV. İLGİLİ HUKUK

23. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tutuklama nedenleri" kenar başlıklı 100. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"(1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.

 (2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:

a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.

b) Şüpheli veya sanığın davranışları;

1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,

2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,

Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.

 (3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:

a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;

...

11. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),

..."

24. 5271 sayılı Kanun'un "Tutuklama kararı" kenar başlıklı 101. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

"(1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde sanığın tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re'sen mahkemece karar verilir. Bu istemlerde mutlaka gerekçe gösterilir ve adlî kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukukî ve fiilî nedenlere yer verilir.

 (2) Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda;

a) Kuvvetli suç şüphesini,

b) Tutuklama nedenlerinin varlığını,

c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu,

gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir. Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine verilir ve bu husus kararda belirtilir."

25. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat istemi" kenar başlıklı 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:

"Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;

a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,

b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,

...

Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler."

26. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir."

27. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Silâhlı örgüt" kenar başlıklı 314. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

"(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

 (2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir."

28. 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun "Cezaların artırılması" kenar başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:

"3 ve 4 üncü maddelerde yazılı suçları işleyenler hakkında ilgili kanunlara göre tayin edilecek hapis cezaları veya adlî para cezaları yarı oranında artırılarak hükmolunur."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

29. Mahkemenin 29/5/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Gözaltına Almanın Hukuka Olmadığına İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

30. Başvurucu, haksız ve hukuka aykırı olarak hakkında gözaltı tedbirinin uygulandığını belirterek Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

31. Bakanlık görüşünde, başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı verilmesi gerektiği belirtilmiştir.

2. Değerlendirme

32. Anayasa Mahkemesince kanunda öngörülen gözaltı süresinin aşıldığı veya gözaltına alınmanın hukuka aykırı olduğu iddialarına ilişkin iddialar birçok kararda incelenmiş; bu kararlarda bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla asıl dava sonuçlanmamış da olsa 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varılmıştır (diğerleri arasından bkz. Hikmet Kopar ve diğerleri [GK], B. No: 2014/14061, 8/4/2015, §§ 64-72; Hidayet Karaca [GK], B. No: 2015/144, 14/7/2015, §§ 53-64).

33. Bir suç isnadıyla gözaltına alınan ve daha sonra tutuklanan kişinin gözaltına alınmasının hukuka aykırı olduğu iddiasıyla yaptığı bireysel başvuruda ihlal sonucuna varılmasının -özgürlükten mahrum kalmanın sona ermesi bağlamında- başvurucunun kişisel durumuna bir etkisinin olması mümkün görünmemektedir. Dolayısıyla gözaltına alma kararı veya gözaltı süresi hukuka aykırı da olsa kişi, hâkim tarafından tutuklandığından gözaltı kararının hukuka aykırı olduğu yönündeki bir tespit ve ihlal kararı tutuklu kişinin serbest kalmasına tek başına imkân vermeyecektir. Bu nedenle bireysel başvuru kapsamında verilecek muhtemel bir ihlal kararı, ancak (talep etmesi hâlinde) başvurucu lehine tazminata hükmedilmesi sonucunu doğurabilecektir (Günay Dağ ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1631, 17/12/2015, § 147; İbrahim Sönmez ve Nazmiye Kaya, B. No: 2013/3193, 15/10/2015, § 44).

34. Somut başvuruda aynı mahiyetteki iddialara ilişkin olarak anılan kararlarda varılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Tutuklamanın Hukuki Olmadığına İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

36. Başvurucu, suç işlediğine dair herhangi bir delil olmamasına rağmen tutuklanmasına karar verildiğini, isnat edilen suçla bir ilgisinin olmadığını ve tutuklama kararının şartlarının bulunmadığını belirterek kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının, suçta kanunilik ilkesinin ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talebinde bulunmuştur.

37. Bakanlık görüşünde; Sulh Caza Hâkimliğince verilen tutuklama kararında kuvvetli suç şüphesine ve tutuklama nedenlerine yer verildiği ve ayrıca ölçülülüğe ilişkin değerlendirmelerde bulunulduğu belirtilmiştir.

2. Değerlendirme

38. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

39. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması" kenar başlıklı 15. maddesi şöyledir:

"Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.

Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz."

40. Anayasa'nın "Kişi hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:

"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.

...

Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir."

41. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B.No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetinin özü tutukluluğun hukuki olmadığına ilişkindir. Dolayısıyla başvurucunun bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.

a. Uygulanabilirlik Yönünden

42. Anayasa Mahkemesi, olağanüstü yönetim usullerinin uygulandığı dönemlerde alınan tedbirlere ilişkin bireysel başvuruları incelerken Anayasa'nın 15. maddesinde ortaya konulan temel hak ve özgürlüklere ilişkin güvence rejimini dikkate alacağını belirtmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 187-191). Soruşturma mercilerince başvurucuya yöneltilen ve tutuklama tedbirine konu olan suçlama, başvurucunun darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanma olduğu belirtilen FETÖ/PDY üyesi olduğu iddiasıdır. Anayasa Mahkemesi, anılan suçlamanın olağanüstü hâl ilanını gerekli kılan olaylarla ilgili olduğunu değerlendirmiştir (Selçuk Özdemir [GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017, § 57).

43. Başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin hukuki olup olmadığının incelenmesi Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında yapılacaktır. Bu inceleme sırasında öncelikle başvurucunun tutuklanmasının başta Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri olmak üzere diğer maddelerinde yer alan güvencelere aykırı olup olmadığı tespit edilecek, aykırılık saptanması hâlinde ise Anayasa'nın 15. maddesindeki ölçütlerin bu aykırılığı meşru kılıp kılmadığı değerlendirilecektir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 193-195, 242).

b. Kabul Edilebilirlik Yönünden

i. Genel İlkeler

44. Tutuklamanın hukukiliğinin incelenmesinde dikkate alınacak genel ilkeleri için için bkz. Metin Evecen (B. No: 2017/744, 4/4/2018, §§ 47-52) kararı.

ii. İlkelerin Olaya Uygulanması

45. Başvurucu, darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanma olduğu belirtilen FETÖ/PDY mensubu olduğu iddiasıyla yürütülen bir soruşturma kapsamında silahlı terör örgütü üyesi olma suçlamasıyla 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır. Dolayısıyla başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.

46. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.

47. Başvurucu hakkındaki tutuklama kararında başvurucunun FETÖ/PDY ile bağlantısının olduğu, bu örgüt tarafından gerçekleştirilmek istenen 15 Temmuz darbe teşebbüsünü destekleyici mahiyette sosyal paylaşımlarda bulunduğu, böylece örgütün amaçları doğrultusunda faaliyette bulunduğu belirtilmiştir (bkz. §§ 13, 14, 15).

48. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış, kamu makamları ve yargı organlarınca bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve FETÖ/PDY olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğu kabul edilmiştir (bkz. §§ 8, 9). Hükûmeti hedef alan darbe teşebbüsünün olduğu akşam başvurucunun bir kısım kişilerle yaptığı konuşmalarda ülkenin Cumhurbaşkanı hakkında "geberip gitse, halk huzur bulur" diyerek darbe teşebbüsünün bir müsamereden, bir tiyatrodan ibaret olduğunu ve seçilmiş hükûmet yerine "devleti yöneteceklerin devlet anlayışlı askerler olmasına razı olduğunu" ve Cumhurbaşkanı'nın "iç savaş istediğini" belirtmiştir.

49. Soruşturma mercilerince başvurucunun bu açıklamaları ile FETÖ/PDY arasında bir irtibat kurulmasının ve anılan konuşmaların suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesinin temelsiz ve keyfî bir tutum olarak değerlendirilemez.

50. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar göz ardı edilmemelidir.

51. Darbe teşebbüsü sonrasında teşebbüsle bağlantılı veya doğrudan teşebbüsle olmasa da FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlara ilişkin soruşturmalarda, delillerin sağlıklı bir şekilde toplanabilmesi ve soruşturmaların güvenlik içinde yürütülebilmesi için tutuklama dışındaki koruma tedbirlerinin yetersiz kalması söz konusu olabilir. Yine FETÖ/PDY ile bağlantılı kişilerin teşebbüs sırasında veya sonrasında ortaya çıkan kargaşadan yararlanmak suretiyle kaçma imkânı ve bu dönemde delillere etki edilmesi ihtimali normal zamanda işlenen suçlara göre çok daha fazladır (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 271, 272; Selçuk Özdemir,§§ 78, 79).

52.Başvurucunun tutuklanmasına karar verilen silahlı terör örgütü üyesi olma suçu, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen suç tipleri arasında olup (bkz. §§ 23-28) isnat edilen suça ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrıca anılan suç, 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun gereği "tutuklama nedeni varsayılabilen" suçlar arasındadır (bkz. § 19; Gülser Yıldırım (2) [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, § 148).

53. Somut olayda İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğince başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken işlendiği iddia olunan silahlı terör örgütüne üye olma suçunun niteliğine, suça ilişkin Kanun'da öngörülen yaptırımın ağırlığına ve suçun 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan katalog suçlar arasında olmasına dayanıldığı görülmektedir (bkz. § 15).

54. Dolayısıyla tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar ve somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde başvurucu yönünden özellikle kaçma şüphesine yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olduğu söylenebilir.

55. Başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır (Gülser Yıldırım (2), § 151).

56. Öncelikle terör suçlarının soruşturulması kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir şekilde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmamalıdır (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756, 16/11/2016, § 214; Devran Duran, § 64). Özellikle darbe teşebbüsüyle veya FETÖ/PDY ile bağlantılı soruşturmaların kapsamı ve niteliği ile FETÖ/PDY'nin özellikleri (gizlilik, hücre tipi yapılanma, her kurumda örgütlenmiş olma, kendisine kutsallık atfetme, itaat ve teslimiyet temelinde hareket etme gibi) de dikkate alındığında bu soruşturmaların diğer ceza soruşturmalarına göre çok daha zor ve karmaşık olduğu ortadadır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 350).

57. Somut olayın yukarıda belirtilen özellikleri dikkate alındığında İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin isnat edilen suç için öngörülen yaptırımın ağırlığını, işin niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının (bkz. § 15) keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.

58. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

59. Buna göre başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına tutuklama yoluyla yapılan müdahalenin bu hakka dair Anayasa'da (13. ve 19. maddelerde) yer alan güvencelere aykırılık oluşturmadığı görüldüğünden Anayasa'nın 15. maddesinde yer alan ölçütler yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Gözaltına almanın hukuka aykırı olması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Tutuklamanın hukuki olmaması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksunluk nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 29/5/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Vedat Demir [1.B.], B. No: 2017/7295, 29/5/2019, § …)
   
Başvuru Adı VEDAT DEMİR
Başvuru No 2017/7295
Başvuru Tarihi 30/12/2016
Karar Tarihi 29/5/2019

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Yakalama, gözaltı Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Tutukluluk (suç süphesi ve tutuklama nedeni) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 100
101
141
142
5237 Türk Ceza Kanunu 314
3713 Terörle Mücadele Kanunu 5
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi