TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SEYFULLAH ÇAKMAK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/14529)
|
|
Karar Tarihi: 15/12/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Volkan ÇAKMAK
|
Başvurucu
|
:
|
Seyfullah ÇAKMAK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel
Sekreterliği tarafından tesis edilen işleme karşı açılan davanın
incelenmeksizin reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 7/5/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, savcı olarak görev yapmakta iken Fetullahçı
Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanmasıyla (PDY) irtibatlı
olduğu gerekçe göstererek 24/8/2016 tarihli Hâkimler ve Savcılar Kurulu
(HSK/Kurul) kararı ile meslekten ihraç edilmiştir.
9. Başvurucu hakkında ceza kovuşturması da
başlatılmıştır. Ceza yargılaması süreci kapsamında başvurucu 20/7/2016
tarihinde tutuklanarak ceza infaz kurumuna konmuştur. Başvuru formunda, başvuru
tarihi itibarıyla ceza yargılamasının ve ihraç kararına ilişkin Danıştay
nezdinde açılan davanın devam ettiği ifade edilmiştir.
10. Başvurucu 1/8/2016 tarihinde, 2011 yılından itibaren
hakkında düzenlenmiş olan sicil fişlerinin, terfi raporlarının, performans ve
değerlendirme formlarının örneklerinin tarafına verilmesi istemiyle Kurul
nezdinde başvuruda bulunmuştur.
11. Başvurucunun bu talebi Kurul Genel Sekreterliği
tarafından 17/8/2016 tarihli işlemle reddedilmiştir. İşlemde ayrıca,
tebliğden itibaren altmış gün içinde idari yargı yoluna başvurulabileceği
başvurucuya bildirilmiştir.
12. Başvurucu bu ret işlemi üzerine Kurul nezdinde
talebini yenilemiş ise de Kurul Genel Sekreterliği tarafından 22/8/2016
tarihinde, talebin tekrar mahiyetinde olduğu belirtilerek işleme konulmadığı
bildirilmiştir.
13. Başvurucu bu sürecin ardından Başbakanlık Bilgi
Edinme Değerlendirme Kuruluna itirazda bulunmuştur. İtiraz 16/3/2017 tarihinde
süre aşımı nedeniyle reddedilmiştir. Gerekçede başvurucunun 17/8/2016 tarihinde
tebellüğ ettiği cevaba karşı yasal süre olan on beş gün içinde itiraz
başvurusunda bulunmadığı ifade edilmiştir.
14. Başvurucu 17/8/2016 tarihli işleme karşı iptal davası
açmıştır.
15. Ankara 17. İdare Mahkemesi 27/9/2017 tarihli kararı
ile davayı incelemeksizin reddetmiştir. Gerekçede öncelikle Anayasa'nın Kurula
ilişkin hükümleri ile 11/12/2010 tarihli ve 6087 sayılı Hakimler ve Savcılar
Kurulu Kanunu'nda yer alan düzenlemeler hatırlatılarak meslekten çıkarma cezası
hariç Kurul kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olduğu ifade edilmiştir.
Başvurucunun sicil, terfi raporu gibi gizli belgelerin örneğinin tarafına
verilmesi isteminin Kurul tarafından reddedildiği, söz konusu ret işlemine
karşı da yargı yolunun kapalı olduğu ve bu nedenle davanın esasının
incelenmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir.
16. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi
15/3/2018 tarihli kararı ile ret hükmünü onamıştır. Başvurucu nihai kararı
5/4/2018 tarihinde tebellüğ etmesinin ardından 7/5/2018 tarihinde bireysel
başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. İlgili Mevzuat
17. 6087 sayılı Kanun'un "Kurulun görevleri"
kenar başlıklı 4. maddesi şöyledir:
"(1) Kurulun görevleri şunlardır:
a) Bakanlığın, bir mahkemenin
kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini
karara bağlamak.
b) Hâkim ve savcılarla ilgili olarak;
1) Mesleğe kabul etme,
2)
Atama ve nakletme,
3) Geçici yetki verme,
4) Her türlü yükselme ve birinci sınıfa
ayırma,
5) Kadro dağıtma,
6) Meslekte kalmaları uygun
görülmeyenler hakkında karar verme,
7) Disiplin cezası verme,
8) Görevden uzaklaştırma,
işlemlerini yapmak.
c) Aşağıdaki alt bentlerde belirtilen
hâkim ve savcılar hariç olmak üzere, hâkim ve savcıların görevlerini; kanun ve
diğer mevzuata (hâkimler için idarî nitelikteki genelgelere) uygun olarak yapıp
yapmadıklarını denetlemek; görevlerinden dolayı veya görevleri sırasında suç
işleyip işlemediklerini, hâl ve eylemlerinin sıfat ve görevleri icaplarına uyup
uymadığını araştırmak ve gerektiğinde haklarında inceleme ve soruşturma
işlemlerini yürütmek.
1) Bakanlık merkez, bağlı ve ilgili
kuruluşları ile uluslararası mahkemeler veya kuruluşlarda görev yapan hâkim ve
savcılar.
2) Geçici yetki veya görevlendirme ile
başka bir kurum, kurul veya kuruluşta çalışan hâkim ve savcılar.
3) İdarî görevleri yönünden savcılar.
4) Komisyon işlerine yönelik görevleri
yönünden adalet komisyonu başkan ve üyeleri.
ç) (Değişik: 15/2/2014-6524/22 md.) Adli
ve idari yargı hâkim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme,
geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte
kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme,
görevden uzaklaştırma ile hâkim ve savcılar hakkında denetim, araştırma,
inceleme ve soruşturma yapılması konularına münhasır olmak üzere genelge
düzenlemek.
d) Yargıtay ve Danıştaya üye seçmek.
e) Anayasa ve kanunlarla verilen diğer
görevleri yerine getirmek.
(2) Kanunlarda açıkça Bakanlığa
verilenler dışında, hâkim ve savcıların tüm özlük işleri Kurul tarafından
yerine getirilir"
18. 6087 sayılı Kanun'un "Kurulun teşkilatı"
kenar başlıklı 5. maddesi şöyledir:
"(1)Kurul; Başkanlık, Genel Kurul,
daireler ve hizmet birimlerinden oluşur.
(2)Kurulun hizmet birimleri Genel
Sekreterlik ve Teftiş Kuruludur. "
19. 6087 sayılı Kanun'un "Genel Kurulun oluşumu
ve görevleri" kenar başlıklı 7. maddesi şöyledir:
"(1) Genel Kurul, Kurul üyelerinden
oluşur.
(2) Genel Kurulun görevleri şunlardır:
a) Başkanvekilini ve daire başkanlarını
seçmek.
b) Dairelerin kararlarına karşı yapılan
itirazları inceleyip karara bağlamak.
c) Daireler arasında çıkan görev ve
işbölümü uyuşmazlıklarını kesin olarak karara bağlamak.
ç) Kurulun görevine giren, fakat Genel
Kurul veya dairelerin görevleri arasında gösterilmeyen konularda karar merciini
belirlemek.
d) Hâkim ve savcıların uymaları gereken
etik davranış ilkelerini belirlemek.
e) Kurul üyeleri hakkındaki suç
soruşturması ile disiplin soruşturma ve kovuşturma işlemlerine ilişkin bu
Kanunla verilen görevleri yerine getirmek.
f) Bakanlığın, bir mahkemenin
kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini
karara bağlamak.
g) Yargıtay ve Danıştaya üye seçmek.
ğ) Genel Sekreterin atanması için
Başkana üç aday teklif etmek.
H) Teftiş Kurulu Başkanını, Teftiş
Kurulu başkan yardımcılarını, Kurul başmüfettişlerini, Kurul müfettişlerini ve
Kurulda geçici veya sürekli olarak görev yapacak tetkik hâkimlerini
atamak.(2)(3)
ı) Adli ve idari yargı hâkim ve
savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme
ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler
hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma ile hâkim ve
savcılar hakkında denetim, araştırma, inceleme ve soruşturma yapılması
konularına münhasır olmak üzere yönetmelik çıkarmak ve genelge düzenlemek.
i) Kurulun stratejik plânını onaylamak
ve uygulamasını takip etmek.
j) Görev alanını ilgilendiren kanun ve
diğer mevzuat taslakları hakkında görüş bildirmek.
k) Kanunlarla verilen diğer görevleri
yapmak."
20. 6087 sayılı Kanun'un "Dairelerin görevleri"
kenar başlıklı 9. maddesi şöyledir:
"(1) Birinci Dairenin görevleri
şunlardır:
a) Hâkim ve savcılarla ilgili olarak;
1) Atama ve nakletme,
2)
Geçici yetki verme,
3) Kadro dağıtma,
4) Müstemir yetkileri düzenleme,
5) Yıllık ve mazeret izinleri dışında
her türlü izin verme,
6) Eğitim programlarına katılmaya
ilişkin izin verme,
işlemlerini yapmak.
b) Hâkim ve savcıların görevlerini;
kanun ve diğer mevzuata (hâkimler için idarî nitelikteki genelgelere) uygun olarak
yapıp yapmadıklarına ilişkin denetleme işlemlerini Teftiş Kuruluna yaptırmak.
c) Hâkim ve savcılar hakkındaki ihbar ve
şikâyetleri inceleyip gereğini yapmak.
ç) Hâkim ve savcıların görevlerinden
dolayı veya görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini, hâl ve
eylemlerinin sıfat ve görevleri icaplarına uyup uymadığını Kurul müfettişleri
veya müfettiş yetkilerini haiz kıdemli hâkim veya savcı eliyle araştırma ve
gerektiğinde haklarında inceleme ve soruşturma işlemleri ile inceleme ve
soruşturma yapılmasına yer olmadığına ilişkin işlemler için teklifte bulunmak.
d) İlgili kanunlarda verilen görevlerin
yerine getirilmesi bakımından en yakın mahkeme veya hâkimlikleri belirlemek.
e) Meslek öncesi eğitimde staj
mahkemelerini belirlemek.
f)Bölge adliye ve bölge idare mahkemesi
daireleri arasındaki iş bölümü ile ilk derece mahkemeleri arasındaki iş
dağılımını karara bağlamak.
g) Genel Kurul tarafından verilen diğer
işleri yapmak.
(2) İkinci Dairenin görevleri şunlardır:
a) Hâkim ve savcıların;
1) Her türlü yükselme ve birinci sınıfa
ayırma işlemlerini yapmak,
2) Görevlerinden dolayı veya görevleri
sırasındaki suç soruşturması ile disiplin soruşturma ve kovuşturması sonucu
hakkında karar vermek,
3) Disiplin veya suç soruşturma ve
kovuşturması nedeniyle geçici yetkiyle yer değiştirmesine veya görevden
uzaklaştırılmasına karar vermek,
4) Meslekte kalmaları uygun
görülmeyenler hakkında karar vermek,
5) Diğer kurumların geçici görevlendirme
ve nakil taleplerine ilişkin izin işlemlerini yürütmek.
b) Hâkim ve savcı adaylarını mesleğe
kabul etmek.
c) Hâkimlik ve savcılık görevine tekrar
atanma ile diğer hizmetlerden mesleğe atanma talepleri hakkında karar vermek.
ç) Meslekten çekilme, çekilmiş sayılma
ve görevin sona ermesi hakkında karar vermek.
d) Genel Kurul tarafından verilen diğer
işleri yapmak. "
21. 6087 sayılı Kanun'un "Genel Sekreterliğin
oluşumu ve görevleri" kenar başlıklı 10. maddesinin (2) numaralı
fıkrası şöyledir:
"(2) Genel Sekreterliğin görevleri
şunlardır:
a) Kurulun büro işlemlerini yürütmek.
b) Kurulun taraf olduğu adlî ve idarî
davalar ile icra takiplerinde avukatlar vasıtasıyla
Kurulu temsil etmek, davaları takip
etmek, ettirmek, hukukî hizmetleri yürütmek.
c) Hâkim ve savcıların sicilleri ile
şahsî dosyalarını tutmak.
ç) Kurulun arşiv hizmetlerini yürütmek.
d) Kanunlarla malî hizmet ve strateji
geliştirme birimlerine verilen görevleri yapmak.
e) Hâkim ve savcıların izin ve emeklilik
işlemlerini yürütmek.
f) Kurul üyeleri ile Kurulda görev
yapanların özlük işlemlerini yürütmek.
g) Kurulun görev alanıyla ilgili
hususlarda Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminin (UYAP)
kullanılmasını sağlamak.
ğ) Kanunlarda gösterilen veya Başkanlık,
Genel Kurul veya daireler tarafından verilen
diğer işleri yapmak."
22. 6087 sayılı Kanun'un 33. maddesinin (5) numaralı
fıkrasının ilk cümlesi şöyledir:
"Genel Kurulun veya dairelerin,
meslekten çıkarma cezasına ilişkin kesinleşmiş kararlarına karşı yargı
mercilerine başvurulabilir; diğer kararları yargı denetimi dışındadır. "
B. Yargı Kararları
23. Ankara 13. İdare Mahkemesinin Kurul Genel
Sekreterliği işlemine karşı açılan davayı incelenmeksizin reddeden 23/10/2018
gün ve E.2018/522, K.2018/1892 sayılı kararını istinaf yoluyla inceleyerek
kaldıran Ankara Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesinin 10/10/2019
tarihli ve E. 2019/663, K.2019/1657 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
" ...
Anayasa ve6087 sayılı yasada geçen kurul
kararları tabirinden anlaşılması gereken Hakimler ve Savcılar Kurulunun
üyelerinden müteşekkil Hakimler ve Savcılar Kurulunun Genel Kurul Kararları ile
Daire kararlarıdır.
Hakimler
ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliği kanunda belirtildiği üzere bir hizmet
birimi olup, Genel Sekreterliğin iş ve işlemlerinin yargı denetimine kapalı
idari işlemler olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
Dava konusu olayda, Hakimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu 3.Dairesinin davacının şikayetine ilişkin gerekçeli kararının tebliğ
edilmeyeceği yönünde herhangi bir kararı bulunmamaktadır.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel
Sekreterliği tarafından tesis edilen dava konusu idari işlem, 4982 sayılı Bilgi
Edinme Hakkı Kanunu kapsamında tesis edilmiş bir idari işlem olup, idari davaya
konu olabilecek nitelikte bir işlem olduğunda kuşku yoktur. ..."
24. HSK bünyesinde yer alan ve Genel Sekreterlik gibi
hizmet birimi olan Teftiş Kurulu tarafından bir hakim hakkında düzenlenen performans
değerlendirme ve geliştirme formunun iptali için açılan dava, Ankara
9. İdare Mahkemesinin 11/10/2013 tarih ve E:2012/1752, K:2013/1438 sayılı
kararı ile esastan incelenerek işlem hukuka uygun bulunmuştur. Ankara 9.
İdare Mahkemesinin ret kararı, Danıştay İkinci Dairesinin 11/11/2014 tarih ve
E:2014/786, K.2014/9762 sayılı kararı ile dava konusu HSK Teftiş Kurulu
işleminin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur. Danıştay Beşinci
Dairesinin 21/3/2019 tarih ve E.2016/18720, K.2019/2150 sayılı kararı ile Konya
Bölge İdare Mahkemesi 1.Dava Dairesinin 9/4/2019 tarih ve E.2018/1527,
K.2019/561 sayılı kararları da HSK Teftiş Kurulu işlemine dair benzer bir esas
incelemesine ilişkindir.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
25. Mahkemenin 15/12/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım
Talebi Yönünden
26. Başvurucu, uzun süredir tutuklu olması
nedeniyle bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılayacak gelirinin
olmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.
27. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No:
2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini
önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun
olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım
talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin
İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
28. Başvurucu, Kurul Genel Sekreterliği işlemine karşı
açılan davanın esasının incelenmemesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
29. Bakanlık, Anayasa ve 6087 sayılı Kanun uyarınca Kurul
kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olduğunu ve yargı yolu kapalı olan
işlemlere ilişkin olarak bireysel başvuru yapılamayacağı yönünde görüş
bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
2. Değerlendirme
30. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes,
meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı
veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
31. Anayasa'nın 125. maddesinin ilk cümlesi şöyledir:
"İdarenin her türlü eylem ve
işlemlerine karşı yargı yolu açıktır."
32. Anayasa’nın "Hâkimler ve Savcılar Kurulu"
kenar başlıklı 159. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
" ...
Kurul, adlî ve idarî yargı hâkim ve
savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme
ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler
hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini
yapar; Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin
değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar; ayrıca, Anayasa ve
kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirir.
...
Kurulun meslekten çıkarma cezasına
ilişkin olanlar dışındaki kararlarına karşı yargı
mercilerine başvurulamaz.
Kurula bağlı Genel Sekreterlik kurulur.
Genel Sekreter, birinci sınıf hâkim ve savcılardan Kurulun teklif ettiği üç
aday arasından Kurul Başkanı tarafından atanır. Kurul müfettişleri ile Kurulda
geçici veya sürekli olarak çalıştırılacak hâkim ve savcıları, muvafakatlerini
alarak atama yetkisi Kurula aittir.
...
Kurul üyelerinin seçimi, dairelerin
oluşumu ve işbölümü, Kurulun ve dairelerin görevleri, toplantı ve karar yeter
sayıları, çalışma usul ve esasları, dairelerin karar ve işlemlerine karşı
yapılacak itirazlar ve bunların incelenmesi usulü ile Genel Sekreterliğin
kuruluş ve görevleri kanunla düzenlenir. "
33. 7/5/2010 tarihli ve 5982 sayılı Kanun'un Anayasa'nın
159. maddesine ilişkin değişiklik getiren ve bu değişikliklerle HSK tarafından
verilen meslekten çıkarma kararlarına karşı yargı yolunu açan, HSK Genel
Sekreterliğinin de kurulmasını öngören 22. maddesinin gerekçesinin ilgili kısmı
şöyledir:
"Yürürlükteki düzenlemede, Kurul
kararları tamamen yargı denetimine kapalı iken, yapılan değişiklikle meslekten
çıkarma cezalarına ilişkin kararlar yargı denetimine açılmaktadır. Kurulun
diğer kararları için ise etkili iç itiraz sistemi öngörülmektedir.
Mevcut düzenlemede, Kurulun kendi
sekreteryasının olmaması, bu işlemlerin Adalet Bakanlığı tarafından yapılması,
yine bina ve bağımsız bütçesinin bulunmaması eleştiri konusu yapılmaktaydı.
Getirilen düzenlemeyle Kurula bağlı bir Genel Sekreterlik kurulmaktadır. Genel
Sekreterlik, Kurulun tüm sekreterya işlemlerini yürütecektir. Yine Anayasa
hükmü olarak yazılmamışsa da ilgili kanunlarda yapılması düşünülen
değişikliklerle, Kurulun binasının ve bütçesinin olmasının sağlanması
öngörülmektedir. Kurul Genel Sekreterinin birinci sınıf hâkim ve savcılar
arasından, Kurulun teklif ettiği üç aday arasından Kurul Başkanı tarafından
atanması hükme bağlanmaktadır. Yukarıda da değinildiği gibi Kurul müfettişleri
ile Kurulda çalışacak hâkim ve savcıların atanması, muvafakatleri alınmak
koşuluyla, Kurul tarafından yapılacaktır."
34. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru
hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:
"Yasama işlemleri ile düzenleyici
idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa
Mahkemesi kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de
bireysel başvurunun konusu olamaz."
a. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
35. 6216 sayılı Kanun'un 45. maddesinin (3) numaralı
fıkrası gereğince Anayasa'nın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler
bireysel başvuru konusu olamaz. Anayasa'nın 159. maddesinin onuncu fıkrası ile
de Kurulun meslekten çıkarma cezası dışındaki kararları yargı denetimi dışında
bırakılmıştır. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Ankara 6. İdare Mahkemesinin
Kurul Genel Sekreterliği işlemine karşı açılan bir davayı temel alarak 4/2/1983
tarihli ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun Yargutay üyesi seçilmek için gereken
kıdem yılını belirleyen 29. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasıyla
yaptığı itiraz başvurusunu mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddetmiştir.
13/3/2014 tarihli ve E.2014/54, K.2014/53 sayılı kararın gerekçesinde "Kurul
Genel Sekreterliğinin, Kurulun idarî ve malî işleri ile sekreterya hizmetlerini
yerine getirmek üzere kurulmuş olan ve Kurul bünyesinde yer alan bir birim
olduğu; bu bağlamda bakılmakta olan davada iptali istenilen Kurul Genel
Sekreterliği işleminin Kurulun bir işlemi olduğu ve bu işleme karşı Anayasa'nın
159. maddesinin onuncu fıkrası uyarınca yargı yoluna başvurulamayacağı,
dolayısıyla bakılmakta olan davanın, itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin
görev alanına girmediği" ifade edilmiştir. Söz konusu karara temel
olan uyuşmazlık HSK Genel Sekreterliğinin Yargıtay üyeliği için aday listesini
yayımlanmasına ilişkindir. Yargıtay üyelerinin seçimi 6087 sayılı Kanun'un
7.maddesi uyarınca HSK Genel Kuruluna verilmiş bir görevdir. Dolayısıyla HSK
Genel Sekreterliğinin söz konusu işlemi Genel Kurulun görev alanı içinde
bulunan bir tasarrufa yönelik hazırlık işlemi niteliğindedir. Bir başka
ifadeyle Yargıtay üyelerinin seçim sürecine ilişkin bulunan işlemin, salt Genel
Sekreterliğin tek başına idari hizmet birimi olarak gerçekleştirdiği bir
tasarruf olarak kabul edilemeyeceği açıktır. Bu bağlamda anılan norm denetimi
kararının sahip olduğu arka planın, HSK Genel Sekreterliğinin bir hizmet birimi
olarak HSK daireleri ya da Genel Kurulunun görev alanına girmeyen bir alanda
tesis ettiği işlemi konu edinen somut başvurudaki arka plan ile farklılık arz
ettiğinin altı çizilmelidir.
36. Başvuruda başka bir kabul edilemezlik nedeni
bulunmamakla birlikte, uyuşmazlık konusu Kurul Genel Sekreterliği işleminin
Anayasa ile yargı denetimi dışında tutulup tutulmadığının bir başka ifadeyle
başvurunun konu bakımından Anayasa Mahkemesinin yetki alanı içinde bulunup
bulunmadığının -konu bakımından yetki kriterinin- değerlendirilmesi
gerekir. Ne var ki yapılacak bu değerlendirme, Kurulun sekretarya hizmetlerini
yürüten Genel Sekreterliğin işlemlerine karşı yargı yolunun açık olup
olmadığının tespitine bağlıdır. Anılan tespit de işin esasını incelemeyi
gerektirmektedir. Bu nedenle konu bakımından yetki meselesinin esas incelemesi
dahilinde değerlendirilmesi uygun bulunmuştur.
b. Esas
Yönünden
i. Hakkın
Kapsamı ve Müdahalenin Varlığı
37. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında,
herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve
savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim
hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün
bir unsurudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma
ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası
sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine
dâhil edildiği vurgulanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (Sözleşme)
yorumlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Sözleşme'nin 6. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının mahkemeye erişim hakkını içerdiğini belirtmektedir (Özbakım
Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156,
20/4/2017, § 34).
38. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak
arama özgürlüğü, bir temel hak olmanın yanında diğer temel hak ve
özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan
en etkili güvencelerden biridir. Bu bakımdan davanın bir mahkeme tarafından
görülebilmesi ve kişinin adil yargılanma hakkı kapsamına giren güvencelerden
faydalanabilmesi için ilk olarak kişiye iddialarını ortaya koyma imkânının
tanınması gerekir. Diğer bir ifadeyle dava yoksa adil yargılanma hakkının
sağladığı güvencelerden yararlanmak mümkün olmaz (Mohammed Aynosah, B.
No: 2013/8896, 23/2/2016, § 33). Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kapsamında
yaptığı değerlendirmelerde mahkemeye erişim hakkının bir uyuşmazlığı mahkeme
önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını
isteyebilmek anlamına geldiğini ifade etmiştir (Özkan Şen, B. No:
2012/791, 7/11/2013, § 52).
39. Somut olayda bir idari işleme karşı açılan davanın incelenmeksizin
reddedilmesi nedeniyle başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik bir
müdahalenin bulunduğu görülmektedir.
ii. Müdahalenin
İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
40. Adil yargılanma hakkının görünümlerinden biri olan
mahkemeye erişim hakkı, mutlak bir hak olmayıp bu hakkın sınırlandırılması
mümkündür. Ancak mahkemeye erişim hakkına müdahalede bulunulurken Anayasa'nın
temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri
düzenleyen 13. maddesinin gözönünde bulundurulması gerekmektedir.
41. Anayasa'nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, ...
yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve
ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... ölçülülük ilkesine aykırı
olamaz."
42. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşullara uygun olmadığı takdirde Anayasa’nın 36. maddesinin
ihlalini teşkil edecektir.
43. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde
öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, haklı bir
sebebe dayanma, ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup
olmadığının belirlenmesi gerekir.
44. Bu bakımdan öncelikle başvurucunun mahkemeye erişim
hakkına yapılan müdahalenin kanuni dayanağının bulunup bulunmadığının
incelenmesi gerekir.
45. Hak ve özgürlüklerin, bunlara yapılacak müdahalelerin
ve sınırlandırmaların kanunla düzenlenmesi bu haklara ve özgürlüklere keyfî
müdahaleyi engelleyen, hukuk güvenliğini sağlayan demokratik hukuk devletinin
en önemli unsurlarından biridir (Tahsin Erdoğan, B. No: 2012/1246,
6/2/2014, § 60).
46. Müdahalenin kanuna dayalı olması öncelikle şeklî
manada bir kanunun varlığını zorunlu kılar. Şeklî manada kanun, Türkiye Büyük
Millet Meclisi (TBMM) tarafından Anayasa'da belirtilen usule uygun olarak kanun
adı altında çıkarılan düzenleyici yasama işlemidir. Hak ve özgürlüklere
müdahale edilmesi ancak yasama organınca kanun adı altında çıkarılan
düzenleyici işlemlerde müdahaleye imkân tanıyan bir hükmün bulunması şartına
bağlıdır. TBMM tarafından çıkarılan şeklî anlamda bir kanun hükmünün
bulunmaması hakka yapılan müdahaleyi anayasal temelden yoksun bırakır (Ali
Hıdır Akyol ve diğerleri [GK], B. No: 2015/17510, 18/10/2017, § 56).
47. Kanunun varlığı kadar kanun metninin ve uygulamasının
da bireylerin davranışlarının sonucunu öngörebileceği kadar hukuki belirlilik
taşıması gerekir. Bir diğer ifadeyle kanunun kalitesi de kanunilik koşulunun
sağlanıp sağlanmadığının tespitinde önem arz etmektedir (Necmiye Çiftçi ve
diğerleri, B. No: 2013/1301, 30/12/2014, § 55). Müdahalenin kanuna dayalı
olması, iç hukukta müdahaleye ilişkin yeterince ulaşılabilir ve öngörülebilir
kuralların bulunmasını gerektirmektedir (Türkiye İş Bankası A.Ş. [GK],
B. No: 2014/6192, 12/11/2014, § 44).
48. Bir uyuşmazlıkta uygulanacak hukuk kurallarının ve
özellikle müdahalenin kanuni dayanağını oluşturan kanun hükümlerinin
yorumlanması derece mahkemelerinin takdirindedir. Derece mahkemelerince
mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin kanuni dayanağını oluşturduğu
ifade edilen hükümlerle ilgili olarak geliştirilen yorumların isabetli olup
olmadığını denetlemek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Bununla birlikte
derece mahkemelerinin yorumlarının kanunun açık lafzıyla çelişki içinde olduğu
veya kanun metni dikkate alındığında bireyler tarafından öngörülmesinin mümkün
olmadığı sonucuna ulaşıldığı hâllerde mahkemeye erişim hakkına yapılan
müdahalenin kanuni dayanağının bulunmadığı kanaatine varılması mümkündür (Ziya
Özden, B. No: 2016/67737, 19/11/2019, § 59).
49. Başvurucunun 2011 yılından itibaren hakkında
düzenlenmiş olan sicil fişlerinin, terfi raporlarının, performans ve
değerlendirme formlarının örneklerinin tarafına verilmesi istemiyle yaptığı
başvuru, Kurul Genel Sekreterliği tarafından reddedilmiştir. Açılan iptal
davası ise Anayasa ve 6087 sayılı Kanun temel alınarak işlemin yargı denetimine
tabi olmadığı gerekçesiyle incelenmeksizin reddedilmiştir.
50. Yukarıda alıntılanan normatif düzenlemelerden (bkz.
§§ 17-28) anlaşıldığı üzere Kurul, mesleğe kabullerinden görevden
uzaklaştırılmalarına, terfilerine ve yüksek yargı üyesi seçilmelerine kadar
meslek mensuplarına ve mesleğin yürütümüne ilişkin karar alan bir anayasal
kurumdur. Kurul Genel Sekreterliği ise 2010 yılında yapılan anayasa değişikliği
ile ihdas edilen ve (Anayasa'nın 159. maddesi hükmü, 6087 sayılı Kanun ve 5982
sayılı Kanun'un gerekçesinden anlaşıldığı üzere) Kurulun idari ve mali işleri
ile sekreterya hizmetlerini yürüten bir hizmet birimidir. Bununla birlikte
genel sekreterliğin genel kurul veya dairelerin kararına dayalı olarak tesis
edilen işlemleri söz konusu olabileceği gibi daire veya genel kurul kararına
hazırlık mahiyetinde işlemler de tesis etmesi mümkün olabilir.
51. Kurul kararlarına karşı yargı yolunun (meslekten
çıkarma kararları dışında) kapalı olduğunu belirleyen Anayasa'nın 159. madde
hükmünü yasal düzeyde somutlaştıran 6087 sayılı Kanun'un 33. maddesinde,
meslekten çıkarma dışında kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olduğu
belirtilen birimler Genel Kurul ve daireler olarak ifade edilmiştir. Kurul
kararlarına karşı yargı yolunun bir istisna dışında kapalı olduğunu belirleyen
bu hükümde Genel Sekreterlik zikredilmemiştir. Bu bağlamda gerek Kurula ilişkin
görev, yetki ve teşkilatı düzenleyen hükümler gerekse Kurul kararlarına dair
yargı yoluna ilişkin istisnayı belirleyen kurallar dikkate alındığında
kategorik olarak Genel Sekreterlik tarafından tesis edilen her türlü işleme
karşı yargı yolunun kapatılmadığı Genel Kurul veya dairelerin kararına dayalı
olarak tesis edilen işlemler ile Genel Kurul veya dairelerin kararlarına
hazırlık mahiyetinde olan işlemlerin yargı denetimine kapalı olduğu
anlaşılmaktadır.
52. Başvuru konusu olayda dava konusu işlem, evraktan
örnek verilmesi talebinin Genel Sekreterlik tarafından reddine ilişkin bir
tasarruftur. Genel Sekreterlik makamı tarafından talebin reddine dair işlem
başvurucuya bildirilirken, işleme karşı idari yargı yoluna başvurabileceği dahi
ifade edilmiştir. Bu süreçte başvurucunun evrak talebine dair karar organları
olan Genel Kurul veya daireler tarafından bir karar alınmadığı görülmektedir.
Ancak Mahkeme, ortada Kurul (Genel Kurul veya daireler) tarafından alınmış bir
karar bulunmamasına ve salt Genel Sekreterlik tarafından tesis edilen idari
işlemlerin yargı denetimine kapalı olduğunu belirleyen açık bir kanun hükmü
bulunmamasına karşın davayı incelenmeksizin reddetmiştir.
53. Bu bağlamda; Mahkemenin verdiği incelenmeksizin ret
kararı ile mahkemeye erişim hakkına yaptığı müdahalenin kanunilik unsurunu
taşımadığı sonucuna ulaşılmıştır.
54. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye
erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
c. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
55. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında
açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya
üzerinden karar verir.”
56. Başvurucu, yeniden yargılama yapılması ve tazminat
talebinde bulunmuştur.
57. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B.
No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl
ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi
diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine
getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına
geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına da
işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506,
7/11/2019).
58. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal
edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle
getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için
ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması,
ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan
kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların
giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir
(Mehmet Doğan, §§ 55, 57).
59. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda
Anayasa Mahkemesi 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi
uyarınca, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama
yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder.
Anılan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı
olarak, ihlali ortadan kaldırmak amacıyla yeniden yargılama sonucunu doğuran ve
bireysel başvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle
Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama
kararı verildiğinde usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı
olarak ilgili mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda
herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir karar
kendisine ulaşan mahkemenin yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek
devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine
getirmektir (Mehmet Doğan, §§ 58, 59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2),
§§ 57-59, 66, 67).
60. İncelenen başvuruda Ankara 17. İdare Mahkemesi
tarafından yapılan yargılama sonucu mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin mahkeme kararından
kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
61. Bu durumda mahkemeye erişim hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki
yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise usul hukukunda yer alan
benzer kurumlardan farklı ve bireysel başvuruya özgü bir düzenleme içeren 6216
sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yeniden yargılama
sürecinde mahkemelerce yapılması gereken iş, öncelikle hak ihlaline yol açan
mahkeme kararının ortadan kaldırılmasından ve Anayasa Mahkemesini ihlal
sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun
yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin
yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi
gerekir.
62. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat
talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının
ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak
üzere Ankara 17. İdare Mahkemesine (E.2017/1738, K.2017/2522) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 15/12/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.