TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEHMET AYÇİLEK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/14603)
|
|
Karar Tarihi: 10/12/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Akif
YILDIRIM
|
Başvurucu
|
:
|
Mehmet
AYÇİLEK
|
Vekili
|
:
|
Av. Mehmet
Fatih İÇER
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza davasında ispat yükü ters çevrilmek suretiyle
masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 8/5/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî darbe teşebbüsüyle
karşı karşıya kalmıştır.Kamu
makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün
arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son
yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya
Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın
olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz
ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).
8. Darbe teşebbüsü sonrasında Gaziantep İl Milli Eğitim
Müdürlüğü tarafından FETÖ/PDY ile irtibatlı ve iltisaklı olduğu gerekçesiyle
açığa alınan 411 kamu görevlisi hakkında 5/8/2016 tarihinde suç duyurusunda
bulunulmuştur. Olay tarihinde sınıf öğretmeni olarak görev yapan başvurucu da
hakkında suç duyurusunda bulunulan kişiler arasında yer almaktadır.
9. Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucunun FETÖ/PDY'ye üye olmak suçunu işlediği iddiasıyla Gaziantep Ağır
Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) kamu davası açılmıştır.
10. Başvurucu, Mahkemenin 14/12/2017 tarihli kararıyla silahlı
terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan 1 yıl 3 ay hapis
cezasına mahkûm edilmiştir.
11. Anılan hüküm, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza
Dairesince 18/4/2018 tarihinde onanmıştır.
12. Başvurucu 8/5/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 29. maddesi şöyledir:
"5271 sayılı Kanunun 286
ncı maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
(3)
İkinci fıkrada belirtilen temyiz edilemeyecek kararlar kapsamında olsa bile
aşağıda sayılan suçlar nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi ceza
dairelerinin kararları temyiz edilebilir:
a) Türk Ceza Kanununda
yer alan;
1. Hakaret (madde 125, üçüncü fıkra),
2. Halk arasında korku ve panik yaratmak
amacıyla tehdit (madde 213),
3. Suç işlemeye tahrik (madde 214),
4. Suçu ve suçluyu övme (madde 215),
5. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya
aşağılama (madde 216),
6. Kanunlara uymamaya tahrik (madde 217),
7. Cumhurbaşkanına hakaret (madde 299),
8. Devletin egemenlik alametlerini aşağılama
(madde 300),
9. Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti
Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama (madde 301),
10. Silâhlı örgüt
(madde 314),
11. Halkı askerlikten soğutma (madde 318),
suçları.
b) Terörle Mücadele
Kanununun 6 ncı maddesinin ikinci ve dördüncü
fıkrası ile 7 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer
alan suçlar.
c) Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun
28 inci maddesinin birinci fıkrası, 31 inci maddesi ve 32 nci maddesinde yer alan suçlar.”
14. Aynı Kanun'un 31. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...
f) 286 ncı
maddenin üçüncü fıkrasında yapılan düzenleme, bu maddenin yayımlandığı tarihten
itibaren on beş gün içinde talep etmek koşuluyla aynı suçlarla ilgili olarak
bölge adliye mahkemelerince verilmiş kesin nitelikteki kararlar hakkında da
uygulanır. Bu bendin uygulandığı hâlde, cezası infaz edilmekte olan
hükümlülerin, 100 üncü madde uyarınca tutukluluğunun
devam edip etmeyeceği hususu, hükmü veren ilk derece mahkemesince değerlendirilir."
15. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 220.
maddesinin (7) numaralı fıkrası şöyledir:
"Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil
olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi
olarak cezalandırılır. Örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza, yapılan
yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir."
16. 5237 sayılı sayılı Kanun'un 314. maddesi şöyledir:
"(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci
bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silâhlı
örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye
olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna
ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır."
17. 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun
5. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
"3 ve 4 üncü
maddelerde yazılı suçları işleyenler hakkında ilgili kanunlara göre tayin
edilecek hapis cezaları veya adlî para cezaları yarı oranında artırılarak
hükmolunur."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 10/12/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu, Bank Asyadaki katılım
hesabına kimsenin talimatı olmaksızın para yatırdığını, örgüte yardım kastıyla
katılım hesabının açıldığının ve bu hesaba para yatırıldığının varsayıma dayalı
olarak kabul edildiğini, suçun manevi unsuru olan kast ile ilgili bir araştırma yapılmadığını, ceza hukukunda
iddia edenin suçu ispat etmekle yükümlü olduğunu ancak ispat yükünün ters
çevrilmek suretiyle kendisinden masumiyetini ispat etmesinin istendiğini;
benzer durumdaki kişiler hakkında beraat kararı verildiği hâlde kendisi
hakkında mahkûmiyete hükmedildiğini belirterek suçların ve cezaların kanuniliği
ilkesinin, kişi hürriyeti ve güvenliği ile çalışma haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüş; ihlal tespiti ve tazminat talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
20. 7188 sayılı Kanun'un 29. maddesiyle 5271 sayılı Kanun'un
286. maddesine eklenen (3) numaralı fıkra uyarınca -temyiz edilemeyecek
kararlar kapsamında olsa bile- sayılan suçlar nedeniyle verilen bölge adliye
mahkemesi ceza dairelerinin kararları temyiz edilebilecektir. Anılan fıkrada
sayılanlar arasında 5237 sayılı Kanun'da geçen
silâhlı örgüt (314. madde) suçu da yer
almaktadır.
21. 7188 sayılı Kanun'un 31. maddesi ile 5271 sayılı Kanun'a
eklenen geçici 5. maddeye göre de 5271 sayılı Kanun'un 286. maddesinin (3)
numaralı fıkrasında yapılan düzenleme -on beş gün içinde talep etmek koşuluyla-
aynı suçlarla ilgili olarak bölge adliye mahkemelerince verilmiş kesin nitelikteki kararları hakkında da
uygulanacaktır.
22. Buna göre 7188 sayılı Kanun ile 5271 sayılı Kanun'un 286.
maddesine eklenen (3) numaralı fıkra kapsamındaki suçlarla ilgili olarak daha
önce bölge adliye mahkemeleri ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki
kararlar bakımından da temyiz kanun yoluna başvurulmasına olanak tanınarak temyiz
edilebilecek kararların kapsamı genişletilmiştir. Kanun koyucu, kesin
nitelikteki kararlara karşı temyiz kanun yolu açarak farklı uygulamaların önüne
geçmeyi ve yeknesak bir uygulama yapılmasını amaçlamıştır. Temyiz kanun yolu
açılan suçlar incelendiğinde (bkz. § 13), temel haklar ile bağlantılı olanların
esas alındığı görülmektedir. Buna göre kanun koyucunun anılan değişiklikle bu
konudaki hak ihlallerinin önüne geçmeyi amaçladığı söylenebilir.
23. Başvurucu, Gaziantep 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/12/2017
tarihli ve E.2017/284, K.2017/119 sayılı kararıyla 5237 sayılı Kanun'un 220.
maddesinin (7) numaralı fıkrasının yollamasıyla aynı Kanun'un 314. maddesinin
(2) numaralı fıkrası gereğince silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek
yardım etme suçundan mahkûm
edilmiştir. Anılan mahkûmiyet hükmü, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza
Dairesinin 18/4/2018 tarihli ve E.2018/147, K.2018/834 sayılı istinaf
başvurusunun esastan reddi kararıyla kesinleşmiştir. Yukarıda
belirtilen değişiklikler gözetildiğinde başvurucu hakkındaki kesinleşmiş hükmün
-belli sürede başvurmak koşuluyla- temyiz edilebilme olanağına kavuştuğu
anlaşılmaktadır.
24. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek
için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
25. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar
başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu
ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve
yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce
tüketilmiş olması gerekir."
26. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru
yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm
organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya
çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu
nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine ilişkin iddiaların
öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından
değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet
Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).
27. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak
ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek
ikincil nitelikte bir başvuru yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil
niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için
öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca
başvurucunun şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal
mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve
kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve
başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet
Yeşilyurt, § 17).
28. Başvuru yollarının tüketilip tüketilmediği, ilke olarak
Anayasa Mahkemesine başvurunun yapıldığı tarihteki duruma bakılarak
değerlendirilir. Ancak Anayasa Mahkemesi bazı durumlarda bireysel başvuru
yapıldıktan sonra oluşturulan yeni başvuru yollarının tüketilmesi gerektiğine
de karar verebilir. Özellikle belli konulardaki sorunlara çözüm bulmak amacıyla
sonradan oluşturulmuş bir yol söz konusu ise ikincillik ilkesi, o konudaki
temel hak ve özgürlüklerin ihlali iddialarının -bu yol vasıtasıyla- öncelikle
idari ve yargısal makamlarca değerlendirilmesine imkân tanınmasını gerekli
kılabilir (bazı değişikliklerle bkz. Sait Orçan, B. No: 2016/ 29085, 19/7/2017, § 35).
29.Her hâlükârda bir başvuru yolunun tüketilmesinin gerekli
olması için ulaşılabilir olması, ihlal iddiaları yönünden makul bir başarı
şansı sunması ve yeterli giderim sağlaması gerekir. Dolayısıyla bireysel
başvuru yapıldıktan sonra yeni bir başvuru yolunun oluşturulması hâlinde
Anayasa Mahkemesinin görevi söz konusu başvuru yolunun düzenleniş şekli
itibarıyla ulaşılabilir olup olmadığını, ihlal iddiaları yönünden makul bir
başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama niteliğini haiz olup olmadığını
değerlendirmektir (Sait Orçan,
§§ 36, 37).
30.
Somut olayda 7188 sayılı Kanun ile 5271 sayılı Kanun'un 286. maddesine eklenen
(3) numaralı fıkra kapsamındaki suçlarla ilgili olarak daha önce bölge adliye
mahkemeleri ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar bakımından
temyiz kanun yolu açılmıştır. Sonradan açılan temyiz
kanun yolunun ulaşılabilir
olmadığı ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim
sağlama kapasitesinin bulunmadığı söylenemez. Sonradan açılan bu yol, usul
hukukundaki temyiz kanun yolunun başvuru süresi ve belli sınırda kalan cezalar
açısından genişletilmiş şeklini oluşturmaktadır.
31. Sonuç olarak anılan başvuru yolu tüketilmeden yapılan
başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil
niteliği ile bağdaşmayacağı açıktır.
32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul
edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
10/12/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.