TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ERDOĞAN KARDEŞLER BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/15777)
|
|
Karar Tarihi: 7/4/2021
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
Raportör
|
:
|
Ömer MENCİK
|
Başvurucu
|
:
|
Erdoğan KARDEŞLER
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan
başvurucunun bazı dergilerin temin edilip kendisine verilmesi talebinin kabul
edilmemesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 7/5/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda
bulunmamıştır.
III. OLAY VE
OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
9. Başvurucu, olayların yaşandığı dönemde Menemen T Tipi
Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) anayasal düzeni ortadan
kaldırmaya teşebbüs etme suçundan tutuklu olarak bulunmaktadır.
A. Yayınların
Kuruma Kabul Edilmesine Dair Kısıtlamaya İlişkin Gelişmeler
10. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel
Müdürlüğünün (Genel Müdürlük) 16/11/2016 tarihli ve 3196/131111 esas sayılı
yazısında, 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun'un 62. maddesi uyarınca ceza infaz kurumlarında terör
suçundan tutuklu ve hükümlü olarak bulunanlara, öğretimine devam edenlere gelen
ders kitapları hariç kargo yoluyla ya da yakınları aracılığıyla gelen hiçbir
dokümanın teslim edilmemesi gerektiği belirtilmiştir. Söz konusu yazıda, talep
edilen hukuki mevzuatın ve kurum kütüphanesinde bulunmayan yayınların ise
-ücretleri tutuklu ve hükümlülerin emanet para hesabından karşılanması
koşuluyla- ceza infaz kurumu aracılığıyla temin edilebileceği ifade edilmiştir.
11. Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu (Kurul)
27/12/2016 tarihinde yukarıda yer verilen yazı doğrultusunda kurumda terör
suçundan tutuklu ve hükümlü olarak bulunanlara, öğretimine devam edenlere gelen
ders kitapları hariç kargo yoluyla ya da yakınları aracılığıyla gelen hiçbir
dokümanın teslim edilmemesine karar vermiştir. Kurul anılan kararda; örgütsel
faaliyetlerinin engellenebilmesi, terör örgütü veya diğer suç örgütlerinin
yönlendirilmesi ile bunlara emir ve talimat verilmesinin önüne geçilebilmesi ve
kurumda herhangi bir güvenlik zafiyeti yaşanmaması gerekçelerine de yer
vermiştir. Kararda, 5275 sayılı Kanun'un 61. maddesi uyarınca ihtiyacın kurum
bünyesindeki kütüphaneden giderilebileceği belirtilmiştir.
B. Başvurucu
Hakkındaki Olay ve Olgular
12. Başvurucu, kültürel ve mesleki yayınlar yaptığını
belirttiği Güncel Hukuk, Terazi, Analist ve Atlas gibi bazı
dergileri abone olmak suretiyle temin etmek istemiştir. Başvurucu, Ceza İnfaz
Kurumuna yaptığı başvuruda söz konusu abonelik işleminin Kurum tarafından
internet üzerinden yapılabileceği gibi ailesinin Ceza İnfaz Kurumunu adres
olarak göstererek kendisi adına abonelik işlemini yapabileceğini belirtmiştir.
13. Kurul, başvurucunun talebini 14/2/2018 tarihinde
değerlendirmiştir. Kurul kararında, öncelikle 6/4/2006 tarihli ve 26131 sayılı
Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi
ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün (Tüzük) bazı
maddelerine yer verilmiştir. Daha sonra Kurul, Ceza İnfaz Kurumunda
barındırılmakta olan tutuklu ve hükümlülerin bedelini ödemek koşuluyla gazete
alabildiklerini ancak gazete teminini sağlayan firmanın dergi ve kitap gibi
ürünleri satmadığını, YAYSAT isimli gazete ve dergi dağıtımı yapan şirketin bayilerinde
de başvurucunun talep ettiği dergilerin bulunmadığını belirtmiş; bu nedenle söz
konusu dergilerin temin edilemediğini ifade etmiştir.
14. Öte yandan Kurul, başvurucunun derginin nasıl temin
edilebileceğine dair açıklamalarına da değinmiştir. Kurul, başvurucunun
internet üzerinden yapılacak abonelik işlemi ile dergilerin temin
edilebileceğine dair açıklamasının mevzuatta bu hususta hüküm olmamasını
gerekçe göstererek yerinde olmadığı sonucuna varmıştır. Son olarak Kurul, terör
suçları kapsamında Ceza İnfaz Kurumunda bulunan kişilere ders kitapları
haricinde kitap verilemeyeceği noktasında 27/12/2016 tarihinde Kurulca bir
karar alındığını belirtmiş, söz konusu karardan yola çıkıldığında başvurucunun
ailesi aracılığıyla söz konusu dergileri temin edemeyeceğini kabul etmiştir. Bu
açıklamalar sonrasında Kurul, başvurucunun talebinin reddine karar vermiştir.
15. Başvurucu, anılan karara karşı Karşıyaka İnfaz
Hâkimliğine (Hâkimlik) başvurmuştur. Hâkimlik, başvurucunun şikâyetini Kurulun
almış olduğu karar ışığında incelemiştir. Hâkimlik, Ceza İnfaz Kurumu
uygulamasının mevzuata uygun olduğunu belirterek şikâyeti 2/3/2018 tarihinde
reddetmiştir. Başvurucu, Hâkimlik kararına karşı itiraz yoluna başvurmuştur.
İtirazı inceleyen Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Hâkimlik kararının usul ve
yasaya uygun olduğunu belirterek başvurucunun itirazının reddine 6/4/2018
tarihinde karar vermiştir.
16. Başvurucu, nihai karardan 24/4/2018 tarihinde
haberdar olduğunu belirtmiş; 7/5/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
17. 5275 sayılı Kanun'un "Süreli veya süresiz
yayınlardan yararlanma hakkı" kenar başlıklı 62. maddesinin olay
tarihindeki hâli şöyledir:
"(1) Hükümlü, mahkemelerce
yasaklanmamış olması koşuluyla süreli ve süresiz yayınlardan bedelini ödeyerek
yararlanma hakkına sahiptir.
(2) Resmî kurumlar, üniversiteler, kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile mahkemelerce yasaklanmamış olması
koşuluyla Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına
çalışan dernekler tarafından çıkartılan gazete, kitap ve basılı yayınlar,
hükümlülere ücretsiz olarak ve serbestçe verilir. Eğitim ve öğretimine devam
eden hükümlülerin ders kitapları denetime tâbi tutulamaz.
(3) Kurum güvenliğini tehlikeye düşüren
veya müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsayan hiçbir yayın
hükümlüye verilmez."
18. 5275 sayılı Kanun'un 62. maddesinin 2020 yılında
yapılan değişiklikten sonraki hâli şöyledir:
"(1) Hükümlü, mahkemelerce
yasaklanmamış olması koşuluyla süreli ve süresiz yayınlardan bedelini ödeyerek
yararlanma hakkına sahiptir.
(2) Resmî kurumlar, üniversiteler, kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile mahkemelerce yasaklanmamış olması
koşuluyla Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına
çalışan dernekler tarafından çıkartılan gazete, kitap ve basılı yayınlar,
hükümlülere ücretsiz olarak ve serbestçe verilir. Eğitim ve öğretimine devam
eden hükümlülerin ders kitapları denetime tâbi tutulamaz.
(3) (Değişik:14/4/2020-7242/32 md.)
Kurum disiplinini, düzenini veya güvenliğini bozan ya da tehlikeye düşüren,
hükümlülerin iyileştirilmesi amacına ulaşmayı zorlaştıran yahut müstehcen
haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsayan hiçbir yayın hükümlüye verilmez.
(4) (Ek:14/4/2020-7242/32 md.) Basın
İlân Kurumu aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmayan
gazeteler, ceza infaz kurumuna kabul edilmez. Ancak ilan ve reklamın geçici
süreyle kesilmesi hâli, bu hükmün dışındadır. Yabancı dilde yayımlanmış gazete
ve dergilerin ceza infaz kurumuna kabul edilmesinde Adalet Bakanlığı
yetkilidir."
19. İlgili diğer ulusal hukuk için bkz. İbrahim Kaptan
(2), B. No: 2017/30723, 12/9/2018, §§ 15-19; ilgili uluslararası hukuk için
ise bkz. Ahmet Temiz (6), B. No: 2014/10213, 1/2/2017, §§ 17, 18.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
20. Mahkemenin 7/4/2021 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım
Talebi Yönünden
21. Başvurucu adli yardım talebinde bulunmuştur. Anayasa
Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında
belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin
yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun
açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
B. İfade
Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
22. Başvurucu; süreli yayınların temin edilmemesine
yönelik uygulamanın Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle bağdaşmadığını, temel
hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırılması anlamını taşıdığını belirtmiştir.
Bundan başka başvurucu; Ceza İnfaz Kurumu uygulamasının bilim ve sanatı
serbestçe öğrenme anlamını taşıyan bilim ve sanat özgürlüğünü ihlal ettiğini,
hakkında yasaklama kararı olmayan dergilere yönelik olan söz konusu kararın
süreli yayınlara hiçbir şekilde ulaşamama sonucunu doğurduğunu ifade etmiştir.
Son olarak başvurucu; Ceza İnfaz Kurumunun "dış kantin",
"abonelik" veya "yakınlar aracılığıyla temin"
yöntemlerinden hiçbirine başvurmadan son çare olması gereken bir yola
başvurduğunu, ölçülü olmayan bir yöntemi tercih ettiğini ileri sürmüştür. Tüm
bu nedenlerle başvurucu; bilim ve sanat özgürlüğü ile eğitim hakkının, kişinin
maddi ve manevi varlığını koruması ve geliştirmesi hakkının ihlal edildiğini
iddia etmiştir.
23. Bakanlık görüşünde öncelikle, Fetullahçı Terör Örgütü
(FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) ile bağlantılı suçlardan ceza
infaz kurumlarında bulunan bazı tutuklu ve hükümlülerin, haberleşmek ve örgüt
içindeki motivasyonu yüksek tutmak amacıyla çeşitli yöntemlere başvurdukları
belirtilmiştir. Bakanlığa göre anılan yöntemlerden biri, hediye gelen veya
dışarıdan temin edilen kitaplarla şifreli mesajlar gönderilmesidir. Bakanlık
söz konusu yöntemlerden bahsettikten sonra ceza infaz kurumlarında düzeni ve
disiplini sağlamak amacıyla söz konusu yöntemlere başvurduğu ve bu nedenle
kurallara uymadığı tespit edilen kişiler yönünden bazı tedbirler alındığını
belirtmiştir.
24. Bakanlık genel açıklamalar sonrası somut olayı
değerlendirmiştir. Bakanlık, Ceza İnfaz Kurumunun kuruma yayın temin eden
firmanın yalnızca gazete satışı yapması, YAYSAT bayilerinde başvurucunun
talebine konu dergilerin bulunmaması ve ziyaretçiler tarafından getirmenin ise
birçok riski barındırması nedeniyle başvurucunun talebini yerine getiremediğini
ifade etmiştir. Öte yandan Bakanlık, Ceza İnfaz Kurumunca terör örgütü mensubu
kişilere ders kitabı haricinde bir kitap verilmemesi yönünde karar alındığını
vurgulamıştır. Bundan başka Bakanlık, internet üzerinden abonelik işleminin ise
ceza infaz kurumları üzerinde altından kalkılamayacak bir yük oluşturacağını
belirtmiştir.
25. Bakanlık son olarak dergilerin temin edilmesi
talebinin olayın gerçekleştiği tarihte karşılanamadığı ancak başvurucunun
farklı eserleri alma ve kütüphaneden yararlanma hakkının bulunduğunu hatta
başvurucunun bazı ders kitaplarını ve mensup olduğu dinin kutsal kitaplarını
aldığını ifade etmiştir. Bakanlık tüm bu açıklamalar sonrasında ifade
özgürlüğüne yönelik sınırlamanın, ifade özgürlüğüne en az müdahale eden ölçülü
bir sınırlama niteliğinde olduğunu vurgulamış ve başvurucunun şikâyetinin
incelenmesinde açıklanan hususların dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir.
2. Değerlendirme
26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Anayasa Mahkemesi daha önce vermiş olduğu birçok kararında, tutuklu ve
hükümlülere kargo yoluyla ya da ziyaretçileri aracılığıyla getirilen veya
tutuklu ve hükümlülerin kendi satın aldıkları süreli ya da süresiz yayınların
ceza infaz kurumlarına kabul edilmemesini ifade özgürlüğü kapsamında
değerlendirmiştir (ilgili kararlar için bkz. Recep Bekik ve diğerleri [GK],
B. No: 2016/12936, 27/3/2019, § 24; İbrahim Kaptan (2), § 23; Ahmet
Sil ve Taner Yay, B. No: 2017/35227, 30/9/2020, § 31). Söz konusu
kararlar çerçevesinde bir değerlendirme yapıldığında bir ceza infaz kurumunda
tutuklu olarak bulunan başvurucunun bazı dergilerin abone olmak suretiyle temin
edilmesine yönelik talebinin kabul edilmemesinin haber veya fikir alma
özgürlüğü, dolayısıyla ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerekir.
27. Anayasa’nın 26. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, düşünce ve kanaatlerini
söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve
yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın
haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...
Bu hürriyetlerin kullanılması, ... kamu
düzeni, kamu güvenliği, ... suçların önlenmesi, ... gereğine uygun olarak
yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir...
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin
kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir."
a. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
28. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas
Yönünden
29. Herkes gibi tutuklu ve hükümlüler de Anayasa ve
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan
temel hak ve hürriyetlerin tamamına (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri,
B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65) ve bu bağlamda ifade özgürlüğüne de sahiptir
(Murat Karayel (5), B. No: 2013/6223, 7/1/2016, § 27). Tutuklu ve
hükümlülerin süreli veya süresiz yayınlara ulaşabilmesi de bilgi ve kanaatlere
ulaşma özgürlüğünün somut yansıması olarak ifade özgürlüğünün koruması
altındadır (Kamuran Reşit Bekir [GK], B. No: 2013/3614, 8/4/2015, § 43; Hüseyin
Sürensoy, B. No: 2013/749, 6/10/2015, § 44; İbrahim Bilmez, B. No:
2013/434, 26/2/2015, § 74; Ahmet Temiz (6), § 34).
30. Somut olayda başvurucu; ücreti yatırılarak yayın
talep etme sisteminin düzgün işletilmediğinden, bu nedenle belirli bir haber
veya düşünceye erişiminin sağlanması için devletin sahip olduğu yükümlülükleri
yerine getirmediğinden şikâyetçi olmuştur. Bir ceza infaz kurumunda tutuklu
olarak bulunan başvurucunun bazı dergilerin temin edilmesine yönelik talebinin
kabul edilmemesinin haber veya fikir alma özgürlüğüne, dolayısıyla ifade
özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğu kabul edilmiştir.
31. Tutuklu ve hükümlülerin süreli veya süresiz yayınlara
ulaşabilmesi imkânına getirilecek bir sınırlandırmayla devletin ifade
özgürlüğüne gerçekleştireceği bir müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşullara uygun olması gerekmektedir. Söz konusu negatif
yükümlülüğün yanında somut olayın koşullarının gerektirmesi hâlinde kamu
otoritelerinin tutuklu ve hükümlülerin ifade özgürlüklerinden tam olarak
yararlanmalarını sağlama pozitif yükümlülüğü de bulunmaktadır. Tutuklu ve
hükümlülerin ceza infaz kurumunda bulunan emanet hesabına yatırılan paradan
karşılanması koşuluyla herhangi bir yayının kurumca satın alınarak kendisine
verilmesini isteyebilmesi, devletçe çerçevesi kanun ve diğer mevzuatla
çizilerek kabul edilmiş söz konusu pozitif yükümlülüklerden biridir.
32. İdari ve yargısal otoritelerin aldıkları kararlarla
kişilerin süreli veya süresiz yayınlara ulaşmasını engelleyici veya
zorlaştırıcı bir tutum sergilemeleri devletin ifade özgürlüğü kapsamındaki
pozitif yükümlülüğünün yerine getirilmemesi sonucunu doğurabilir (bireysel
başvuru hakkı bağlamında benzer değerlendirmeler için bkz. Candaş Kat,
B. No: 2015/18467, 19/11/2019, § 40). Öte yandan pozitif yükümlülük bağlamında
tutuklu ve hükümlülere bu imkânın kullandırılması işin teknik boyutu, devletin
olanakları, kurumların imkân ve kapasitesi ile infaz hukukunun gereklilikleri
gibi koşullarla da bağlantılıdır (Abdülmenaf Osman, B. No: 2015/5483,
10/5/2018, § 15).
33. Somut olayda başvurucunun kültürel ve mesleki
yayınlar yaptığını belirttiği Güncel Hukuk, Terazi, Analist ve Atlas gibi
bazı dergilerin abone olmak suretiyle temin edilmesine yönelik talebinin kabul
edilmediği anlaşılmaktadır.
34. Kurul başvurucunun talebini reddederken öncelikle
Kuruma gazete temin eden firma tarafından dergi satışı yapılmamasına ve YAYSAT
bayilerinde söz konusu dergilerin bulunmamasına dayanmıştır. Başvurucunun temin
yöntemine ilişkin açıklamalarına ilişkin olarak ise Kurul, internet üzerinden
Ceza İnfaz Kurumunca başvurucu adına abonelik işleminin yapılmasının mevzuatta
bu hususta bir düzenleme yer almaması nedeniyle gerçekleştirilemediğini, aile
tarafından aboneliğin gerçekleştirilmesine yönelik talebin ise Kurul tarafından
daha önce alınan karar gereğince bu yönteme başvurulmasının mümkün olmadığını
belirtmiştir. Söz konusu gerekçeler derece mahkemelerince de uygun bulunmuştur
(bkz. §§ 13-15).
35. Anayasa Mahkemesi daha önce vermiş olduğu birçok
kararda tutuklu ya da hükümlülerin süreli veya süresiz yayınlardan yararlanma
yöntemlerini teker teker sıralamıştır. Bu yöntemlerden birinin kanunun açık
hükmünün de emrettiği gibi ücretinin hükümlü ve tutuklularca karşılanması
koşuluyla herhangi bir yayının kurumca satın alınması olduğu anlaşılmaktadır (İbrahim
Kaptan (2), § 31; Recep Bekik ve diğerleri, § 38; Ahmet Sil ve
Taner Yay, § 45). Somut olayda başvurucunun talebinin de bahis konusu
yöntem kapsamında olduğu açıktır.
36. Ücretleri tutuklu ve hükümlüler tarafından ödenmek ve
kurum tarafından temin edilmek suretiyle istenen süreli yayınlara öncelikle
aboneliğin gerçekleştirilmesi gerekir. Dergiler kuruma geldiğinde ise kamu otoritelerinin
Anayasa Mahkemesi içtihadında kabul edilen ilke ve kriterler ışığında (Recep
Bekik ve diğerleri, §§ 41-45) 5275 sayılı Kanun'un 3. ve 62. maddeleri
uyarınca bir denetim yapması beklenir (benzer yöndeki değerlendirmeler için
bkz. İbrahim Kaptan (2), § 32; Ahmet Sil ve Taner Yay, § 46; hakkında
toplatma kararı bulunmayan yayınlar yönünden 5275 sayılı Kanun'un 3. ve 62.
maddeleri uyarınca yapılması gereken denetime ilişkin ilkeler için bkz. Halil
Bayık [GK], B. No: 2014/20002, 30/11/2017, § 45).
37. Ceza infaz kurumu idareleri üzerinde kurum düzeni ve
güvenliği ile suç işlenmesinin önlenmesi görevlerini layıkıyla yerine
getirmelerine engel olacak derecede yükümlülük oluşturulmasına yol açabilecek
uygulamaların arzu edilmeyeceği açıktır (Recep Bekik ve diğerleri, §
52). Nitekim İbrahim Kaptan (2) (aynı kararda bkz. §§ 32-37)
kararında Anayasa Mahkemesi, ceza infaz kurumu idarelerinin görevlerini
layıkıyla yerine getirmelerini zorlaştırması hususunu da gözönünde bulundurarak
tutuklu ve hükümlülere kargo yoluyla ya da ziyaretçileri aracılığıyla
getirilen, ders kitapları hariç süreli ya da süresiz yayınların tümünün
kategorik olarak ceza infaz kurumlarına kabul edilmemesinin ifade özgürlüğüne
yönelik bir ihlal oluşturmadığı sonucuna varmıştır. Bununla birlikte ceza infaz
kurumu idarelerin yaptığı uygulamaların tutuklu ve hükümlülerin bilgiye
ulaşmasını ve dolayısıyla ifade özgürlüğünü adil olmayan bir şekilde
kısıtlaması durumunda söz konusu gerekçe ile ifade özgürlüğünün ihlal
edilmediği sonucuna varılması mümkün olmayacaktır.
38. İdarenin başvuru konusu olayda başvurucunun talebinin
karşılanması için alternatif yolların bulunup bulunmadığını araştırmadığı
görülmektedir. Özellikle başvurucunun abonelik işleminin kendisi adına ailesi
tarafından yapılmasına yönelik talebinin idarece ilgili bir gerekçe gösterilmek
suretiyle değerlendirilmediği anlaşılmaktadır. İdare her ne kadar daha önce
verilen bir karara dayanarak bu talebi yerinde görmemiş ise de önceki kararın
tutuklu ve hükümlülere kargo yoluyla ya da ziyaretçileri aracılığıyla getirilen
yayınlara ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Oysa başvurucu, derginin ailesi
tarafından getirilmesini ya da postayla kendisine gönderilmesini talep
etmemekte abonelik işleminin idarece yerine getirilememesi durumunda buna
alternatif olarak kendi adına abonelik işleminin ailesince yapılmasını
istemektedir.
39. Öte yandan derece mahkemelerinin kararlarında, sadece
bir önceki mercinin kararının hukuka uygun bulunmasının haricinde bir
değerlendirmenin olmadığı görülmektedir. Somut başvuru bağlamında tutuklu ve
hükümlülerin haber ve fikir alma özgürlüğüne güvence sağlama hususunda asıl
yetkili ve görevlinin ilgili ceza infaz kurumu idaresinin olduğu açıktır.
Bununla birlikte süreli yayınlara erişim noktasında Hâkimliğin de idarenin
gerekçesiz uygulamalarını engelleme görevinin bulunduğu unutulmamalıdır (benzer
bir değerlendirme için bkz. Recep Bekik ve diğerleri, § 54; Ahmet Sil
ve Taner Yay, § 48).
40. Sonuç olarak başvurucunun dergilere ulaşması türlü
gerekçelerle reddedilmiş ancak her türlü ürüne internet üzerinden kolayca
ulaşıldığı, gelişmiş posta teşkilatlarının bulunduğu bir zamanda her türlü
çabanın gösterilmesine karşın söz konusu aboneliklerin yapılmadığı veya söz
konusu dergilere aboneliğin yapılması için çabalamasının ceza infaz kurumu
idaresi üzerinde orantısız yük olacağı gösterilememiştir.
41. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde
güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
C. Diğer İhlal
İddiaları Yönünden
42. Başvurucu; yapılan uygulamanın sadece terör
suçlarından tutuklu ya da hükümlülere uygulanması nedeniyle eşitlik ilkesinin
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
43. Somut başvuruda ifade özgürlüğünün ihlal edildiği
sonucuna ulaşıldığından bu şikâyetin ayrıca değerlendirilmesine gerek
görülmemiştir.
D. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
44. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
45. Başvurucu, ihlalin tespiti ve tazminat talebinde
bulunmuştur.
46. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan kararında
ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel
ilkeler belirlenmiştir (B. No: 2014/8875, 7/6/2018, [GK]). Mahkeme diğer bir
kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin
sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi
ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül
Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).
47. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal
edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle
getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için
ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması,
ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan
kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi,
ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet
Doğan, §§ 55, 57).
48. Başvurucunun bazı dergilerin abone olmak suretiyle
temin edilmesine yönelik talebinin kabul edilmemesi işlemine dair yaptığı
şikâyet ve itirazın derece mahkemelerince reddedilmesi nedeniyle başvurucunun
ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla somut
başvuruda ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bununla
birlikte başvurucunun tahliye edildiği görüldüğünden yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmadığı tespit edilmiştir.
49. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin
bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılabilmesi için ifade özgürlüğünün ihlali
nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvurucuya net 1.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade
özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Diğer ihlal iddialarının incelenmesine GEREK
BULUNMADIĞINA,
E. Başvurucuya net 1.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için Karşıyaka İnfaz
Hâkimliğine (E.2018/1188, K.2018/1127 sayılı karar) GÖNDERİLMESİNE,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 7/4/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.