TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
D.Ç. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/17212)
|
|
Karar Tarihi: 13/4/2022
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan y.
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
Üyeler
|
:
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
Raportör
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
D.Ç.
|
Vekili
|
:
|
Av. Vedat ÖZKAN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru; gözaltı tedbiri dolayısıyla ödenen tazminatın
yetersiz olması nedeniyle adil yargılanma ile kişi hürriyeti ve güvenliği
haklarının, vekâlet ücretinin yapılan düzenlemeyle azaltılması nedeniyle de
mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 5/6/2018 tarihinde yapılmıştır. Komisyon,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçlamasıyla
11/8/2017 tarihinde gözaltına alınmış ve 18/8/2017 tarihinde serbest
bırakılmıştır. Başvurucu hakkında yürütülen soruşturma sonucunda 7/12/2017
tarihinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiştir.
6. Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi
üzerine başvurucu 7 gün haksız yere gözaltında kaldığını, gözaltı kararı
nedeniyle çalışamayıp kazanç kaybına uğradığını, üzüntü ve sıkıntı çektiğini,
itibarının zedelendiğini, terörist muamelesi gördüğünü, soruşturma sürecinde
avukatla temsil edildiğinden bu avukatlık ücretinin maddi tazminata dâhil
edilmesi gerektiğini belirterek 12.000 TL maddi ve 13.000 TL manevi tazminatın
ödenmesi talebiyle dava açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu, gözaltının
haksız olduğu iddiasını 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu'nun 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendine açıkça belirtmek
suretiyle kovuşturmaya yer olmadığı kararına dayandırmıştır. Dilekçesinde
başvurucu, gözaltı işleminin hukuka aykırı olup olmadığına ilişkin bir
açıklamada bulunmamıştır.
7. Adana 10. Ağır Ceza Mahkemesi 28/2/2018 tarihli
kararıyla başvurucuya 327,61 TL maddi, 600 TL manevi tazminat ile 845 TL
vekâlet ücretinin ödenmesine karar vermiştir. Mahkeme başvurucunun soruşturma
aşamasında ödediğini iddia ettiği vekalet ücretine ilişkin serbest meslek
makbuzu sunmadığı gerekçesiyle vekalet ücretini maddi tazminata dahil
etmemiştir.
8. Başvurucu; hükmedilen tazminatların ve vekâlet
ücretinin düşük olduğunu, maddi tazminata soruşturma aşamasındaki vekâlet
ücretinin dâhil edilmemesinin yanlış olduğunu belirterek istinaf yoluna
başvurmuştur.
9. Bölge Adliye Mahkemesi 18/4/2018 tarihinde maddi
tazminatı 927,61 TL (soruşturma aşamasındaki 600 TL vekâlet ücretini eklemek
suretiyle) şeklinde düzelterek istinaf başvurusunun esastan reddine kesin
olarak karar vermiştir.
IV. İLGİLİ
HUKUK
10. İlgili hukuk için bkz. A.A. [GK], B. No:
2017/34502, 21/10/2021, §§ 22-46.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
11. Anayasa Mahkemesinin 13/4/2022 tarihinde yapmış
olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım
Talebi Yönünden
12. Ödeme gücünden yoksun olduğunu belirten başvurucunun
adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir (Mehmet Şerif Ay, B.
No: 2012/1181, 17/9/2013).
B. Kişi
Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
13. Başvurucu, haksız gözaltı nedeniyle kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca, isminin
kamuya açık belgelerde gizlenmesi talebinde bulunmuştur.
14. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun şikâyetinin Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü ve dokuzuncu
fıkraları kapsamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı yönünden incelenmesi
gerekir.
15. Anayasa Mahkemesi A.A. kararında Anayasa'nın
19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamındaki şikâyetler yönünden başvuru
yollarının tüketilmiş sayılabilmesi için başvurucuların ilk derece
mahkemelerinde yakalama, gözaltı veya tutuklama tedbirlerinin hukukiliğine
ilişkin iddialarını 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (a) bendi kapsamında- açıkça ileri sürerek dava açmaları gerektiğini
belirtmiştir. Anılan tedbirlerin hukuka uygun olmadığına dair iddialar dile
getirilmeden -Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası kapsamında olmadığı
değerlendirilen- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
(e) bendi uyarınca kovuşturmaya yer olmadığı ya da beraat kararına dayalı
olarak dava açılmasının başvuru yollarının tüketilmesi anlamına gelmediğine
karar vermiştir (A.A., §§ 70-90).
16. Gözaltının hukuka aykırı olduğu iddiasıyla 5271
sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca bir
tazminat davası açılmadığı anlaşılan somut olay yönünden anılan karardan
ayrılmayı gerektiren bir durum söz konusu değildir.
17. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
C. Adil
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
18. Başvurucu, gözaltına alma nedeniyle hükmedilen
tazminatların yetersiz olduğunu belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Anayasa Mahkemesi A.A.
kararında 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e)
bendi uyarınca açılan davalarda hükmedilen tazminatın yetersiz olduğu yönündeki
iddiaların adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiğini
belirtmiştir (A.A., § 87). Bu itibarla başvurucunun bu kısımdaki
şikâyetlerinin adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
20. Temel hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden ve
bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içeren durumlar dışında kanun yolunda
gözetilmesi gereken hususlara dair şikâyetler bireysel başvurunun incelemesi
kapsamında değildir (Ş.K., B. No: 2018/753 12/1/2022, § 19).
21. Somut olayda başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal
iddialarının yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti
niteliğinde olduğu ve bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan bir
durumun da bulunmadığı anlaşılan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
22. Diğer taraftan başvurucu; tazminat davasında adli
kontrol tedbiri konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, kendisine
herhangi bir tazminat ödenmediğini, adli kontrol nedeniyle uğradığı
mağduriyetin karşılanmadığını ileri sürmüş ise de tazminat davası sürecinde
adli kontrol tedbiriyle ilgili bir talebinin bulunmadığı anlaşıldığından bu
iddianın ayrıca incelenmesi mümkün görülmemiştir.
D. Mülkiyet
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
23. Başvurucu; koruma tedbirleri nedeniyle açtığı
tazminat davasında ağır cezalık işler için öngörülen miktar üzerinden vekâlet
sözleşmesi yapmasına rağmen yapılan düzenlemeyle sulh ceza hâkimliği için
öngörülen vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle mülkiyet, mahkemeye erişim ve
etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
24. Başvurucunun iddiaları mülkiyet hakkı kapsamında
incelenmiştir.
25. Anayasa Mahkemesi M.E. (B. No: 2018/696,
9/5/2019) kararında aynı mahiyetteki şikâyete ilişkin olarak başvurucunun
mevcut bir mülkü veya mülkü edinmeye yönelik meşru bir beklentisi olduğunu
ortaya koyamadığını, dolayısıyla mülkiyet hakkına ilişkin korumadan yararlandırılmasının
mümkün olmadığını belirterek konu bakımından yetkisizlik kararı vermiştir (M.E.,
§§ 36-38). Somut başvuru yönünden anılan kararda varılan sonuçtan ayrılmayı
gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının konu
bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
C. 1.Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
3. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun
yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 13/4/2022 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.