TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
İDRİS YEŞİLMEN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2018/18998)
Karar Tarihi: 20/9/2023
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Kenan YAŞAR
Raportör
Tuğçe TAKCI
Başvurucu
İdris YEŞİLMEN
Vekili
Av. Murat SADAK
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, gözaltı tedbiri dolayısıyla ödenen tazminatın yetersiz olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. 7/6/2016 tarihinde PKK/KCK terör örgütüyle bağlantılı olan TAK terör örgütünün gerçekleştirdiği belirlenen, İstanbul'da Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğüne ait iki araca yönelik bombalı saldırıda çok sayıda polis ve sivil vatandaş hayatını kaybetmiş, yaralanmış ve maddi hasar meydana gelmiştir.
3. Bombalı saldırıyı gerçekleştirdiği tespit edilen bu terör örgütünün üyesi oldukları belirlenen şahısların terör eylemlerini gerçekleştirmek için kullandıkları telefon hatlarının başvurucunun sahibi olduğu işyeri tarafından kullanıma açıldığı emniyet birimlerince tespit edilmiştir. Başvurucu 24/11/2016 tarihinde gözaltına alınmış, 25/11/2016 tarihinde serbest bırakılmıştır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 17/4/2017 tarihinde terör örgütüne üyelik suçundan başvurucu hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.
4. Başvurucu, Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) nezdinde hakkında hukuka aykırı olarak gözaltı tedbiri uygulandığı iddiasıyla tazminat ödenmesi talebiyle dava açmıştır. Başvurucu; haksız yere dört gün gözaltında tutulduğunu, hakkında kovuşturmasızlık kararı verildiğini belirterek 10.000 TL ve üstü meblağda manevi tazminat ödenmesini talep etmiştir.
5. Ağır Ceza Mahkemesi 21/12/2017 tarihli kararla başvurucu hakkında uygulanan 1 günlük gözaltı tedbiri nedeniyle 100 TL manevi tazminatın ödenmesine, ayrıca "...694 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 144.maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 142.maddesine eklenen fıkra gereğince tazminat davaları nedeni ile nisbi avukatlık ücreti ödeneceği, ancak ödenecek miktarın tarifede Sulh Ceza Hakimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, Ağır Ceza Mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamayacağı, somut davada nisbi tarifeye göre belirlenen avukatlık ücretinin miktarının tarifede Sulh Ceza Hakimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu vekalet ücretinden az olduğu gözetilerek, bu şekilde belirlenen 770.00 TL maktu vekalet ücretinin..." de ödenmesine hükmetmiştir. Karar istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.
6. Nihai kararın başvurucuya tebliğ edildiğine dair bir belgeye rastlanmamış olup başvurucu nihai kararı 20/5/2018 tarihinde öğrendiğini beyan etmiştir. Başvurucu 6/6/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
7. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Başvurucu; hakkında suç şüphesinin varlığını destekleyen delil olmadığı hâlde hukuka aykırı olarak gözaltına alındığını ve 4 gün süreyle keyfî olarak gözaltında tutulduğunu, bunu rağmen mahkemece hükmedilen manevi tazminatın yetersiz olduğunu belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini, koruma tedbiri nedeniyle açtığı tazminat davasında ağır cezalık işler için öngörülen miktar üzerinden vekâlet sözleşmesi yapmasına rağmen yapılan düzenlemeyle sulh ceza hâkimliği için öngörülen vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
9. Anayasa Mahkemesi Gülseren Çıtak ([G.K.], B.No:2020/1554, 27/4/2023, §§ 36-39) kararıyla haklarında kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararı verilen başvurucuların yakalama, gözaltı veya tutuklamanın hukuki olmadığı ve ödenen tazminatın yetersiz olduğu iddiasıyla yaptıkları bireysel başvurular bakımından 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi kapsamında tazminat davası açılmasının başvuru yollarının tüketilmesi için yeterli olduğunu kabul etmiştir. Buna göre 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi uyarınca başvuruculara tazminat ödenmesine karar verilmiş ise hukuka aykırılık ağır ceza mahkemesince tespit edilmiş olacağından Anayasa Mahkemesince bireysel başvuru sırasında Anayasa’nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası kapsamında yapılacak inceleme hükmedilen tazminat miktarının yeterli olup olmadığını belirlemekle sınırlıdır.
10. Anayasa Mahkemesinin Gülseren Çıtak kararındaki ilkeler gözetildiğinde başvuru yollarının tüketildiği sonucuna varılan ve açıkça dayanaktan yoksun olmayıp kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
11. Somut başvuruda da Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ihlal tespiti yapılmış ve bir miktar manevi tazminata hükmedilmiş olmakla başvuruda yapılacak inceleme hükmedilen tazminat miktarlarının yeterli olup olmadığını belirlemekle sınırlı olacaktır (M.E., B. No: 2018/696, 9/5/2019, § 47).
12. Bu bağlamda derece mahkemelerinin tazminat için somut olayın koşullarına göre takdir yetkisi bulunmakla birlikte meydana gelen ihlalle orantılı olmayan önemsiz miktarda bir tazminat Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasına aykırı olacaktır. Öte yandan tazminat miktarı Anayasa Mahkemesinin benzer davalarda verdiği tazminat miktarına göre kayda değer ölçüde düşük olmamalıdır. Bununla birlikte hükmedilen miktarın Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği tazminat miktarından belirli ölçüde düşük olması tek başına Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiği anlamına gelmez. Tazminatın Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasıyla uyumlu olup olmadığı değerlendirilirken somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerekir (M.E., § 48).
13. Somut başvuruya konu tazminat davasını inceleyen Ağır Ceza Mahkemesi kovuşturmasızlık kararıyla sona eren soruşturma sırasında başvurucunun 1 gün süreyle gözaltında tutulması nedeniyle 100 TL manevi tazminat ödenmesine hükmetmiştir. Başvurucunun gözaltına alınmasının hukuki olmadığı kabul edilmesine rağmen başvurucu lehine hükmedilen 100 TL manevi tazminatın ise Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda ödenmesini kararlaştırdığı tazminat miktarına göre oldukça düşük olduğu ortadadır (M.Ş.T., B. No: 2018/17073, 26/2/2020; U.Ç., B. No: 2018/17068, 7/11/2019 kararlarında 1 gün ve 7 gün gözaltı süreleri için 5.000 TL tazminata hükmedilmiştir.). Ağır Ceza Mahkemesince hükmedilen tazminatın Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği tazminat miktarıyla aynı olması gerekmemekle birlikte somut olayın koşullarında ödenmesine hükmedilen miktarın tazminat hakkının özünü zayıflatacak kadar düşük olduğu anlaşılmıştır. Buna göre başvurucuya ödenmesine hükmedilen tazminatın başvurucunun Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan esaslara aykırı bir durum söz konusu olmasına rağmen manevi zararını karşılamaktan uzak olduğu sonucuna varılmıştır.
14. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
15. Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edilmesi nedeniyle yeniden yargılamaya karar verildiğinden mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın ayrıca incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir .
III. GİDERİM
16. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 10.000 TL manevi tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur.
17. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır.
18. Anayasa Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Bu itibarla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla kararın ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir.
19. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
B. Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasında güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2017/339, K.2017/422) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
E. 294,70 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.194,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 20/9/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.