TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HAMİT ŞAHİNAL VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/1919)
|
|
Karar Tarihi: 7/4/2021
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
Raportör
|
:
|
Kamber Ozan TUTAL
|
Başvurucular
|
:
|
1. Hamit ŞAHİNAL
|
|
|
2. Haşim MURAT
|
|
|
3. Hayrullah SAF
|
|
|
4. Nuriye ÖZTÜRK
|
|
|
5. Ramazan ÖZKAN
|
Başvurucular
Vekilleri
|
:
|
1. Av. Hakan AKARKEN
|
|
|
2. Av. Zeynep DOĞAN
AKARKEN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, taşınmaza kamulaştırmasız el atılması,
kamulaştırma bedelinin düşük belirlenmesi ve tazminat kararının icra edilmemesi
nedeniyle mülkiyet hakkının; yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 23/1/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucuların da aralarında bulunduğu davacılar
14/7/2014 tarihinde Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı (Belediye) aleyhine
kamulaştırmasız el atmaya dayalı tazminat davası açmıştır. Dava dilekçesinde;
paylı malik oldukları Ankara'nın Yenimahalle ilçesi Yakacık mahallesi 44336 ada
1 parselde kayıtlı arsa vasıflı taşınmazın bir kısmına Belediye tarafından çöp
ve moloz dökmek suretiyle kamulaştırmasız olarak el atıldığını iddia etmiştir.
9. Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi (Mahkeme) 12/5/2015
tarihinde davayı kabul etmiş ve bilirkişi raporunda tespit edilen 106.040 TL
kamulaştırmasız el atma tazminatının payları oranında başvuruculara ödenmesine
karar vermiştir. Mahkeme, el atılan 482 metrekarenin davalı Belediye adına
tapuya kayıt ve tesciline hükmetmiştir. Mahkeme kararın gerekçesinde; yapılan
keşif ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda Belediyenin moloz ve hafriyat
dökerek taşınmaza kamulaştırmasız el attığının sabit olduğunu açıklamıştır.
Mahkeme, hüküm kurmaya elverişli olduğunu belirttiği bilirkişi raporunda gösterilen
bedel üzerinden tazminat miktarına hükmetmiştir.
10. Başvurucular 3/7/2015 tarihinde Ankara 1. İcra
Dairesinde Belediye aleyhine tazminat alacağı yargılama giderleri ve işlemiş
faiz olmak üzere toplam 128.005,47 TL üzerinden ilama dayalı icra takibi
başlatmıştır.
11. Davalı Belediye 6/10/2015 tarihinde kararı temyiz
etmiştir. Yargıtay 5. Hukuk Dairesi (Daire) 14/6/2016 tarihinde kamulaştırma
bedelinin belirlenmesi ve davalı Belediyeden tahsiline karar verilmesinde usul
ve yasaya aykırılık bulunmadığını belirterek kararı onamıştır.
12. Belediye 19/7/2016 tarihinde karar düzeltme talebinde
bulunmuştur. Daire 23/11/2017 tarihinde kamulaştırma bedelinin belirlenmesi ve
Belediyeden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığını belirtmiştir.
Bununla birlikte Daire, başvurucular dışındaki davacı M.Ö.nün hissesi üzerinde
bulunan takyidatların hükmedilen bedele yansıtılması hususunun Mahkeme kararına
eklenmesi suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermiştir.
13. Nihai karar 29/12/2017 tarihinde başvurucular
vekiline tebliğ edilmiştir.
14. Başvurucular vekili 23/1/2018 tarihinde bireysel
başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. Konu ile ilgili hukuk için bkz. Şevket Karataş
[GK], B. No: 2015/12554, 25/10/2018, §§ 20-33.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
16. Mahkemenin 7/4/2021 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Mülkiyet
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar
1. Kamulaştırma
Bedelinin Düşük Belirlendiği İddiası Yönünden
a. Başvurucuların
İddiaları
17. Başvurucular, derece mahkemelerince belirlenen
kamulaştırmasız el atmaya dayalı tazminat bedelinin düşük olduğunu belirterek
mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
18. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen
hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek
ikincil nitelikte bir hak arama yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincillik
niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için
öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve
Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, §§ 16, 17).
19. Somut olayda başvurucular, Mahkemece hükmedilen
tazminat miktarının düşük olduğundan yakınmaktadır. Buna karşın başvurucuların
Mahkeme kararına karşı açık olan temyiz yolunu tüketmedikleri görülmektedir.
Dolayısıyla başvurucuların tazminat bedelinin düşük belirlendiği şikâyetlerine
ilişkin hukuk sisteminde mevcut yargısal yolları tüketmeksizin bireysel
başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.
20. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Kamulaştırmasız
El Atma İddiası Yönünden
a. Başvurucuların
İddiaları
21. Başvurucular, kamulaştırma işlemleri yapılmaksızın
taşınmazlarına Belediye tarafından el atıldığını belirtmiştir. Başvurucular,
kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açmak zorunda
bırakıldıklarını ifade etmiştir. Başvurucular, sonuç olarak bu gerekçelerle
adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
22. Anayasa'nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak
alınacak "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
"Herkes, mülkiyet ve miras
haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla,
kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum
yararına aykırı olamaz."
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucular, adil yargılanma hakkının da ihlal edildiğini belirtmekte
ise de kamulaştırmasız el atmaya ilişkin belirtilen şikâyetinin esas itibarıyla
ilgili olduğu mülkiyet hakkının ihlali iddiası kapsamında incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
i. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
ii. Esas
Yönünden
25. Somut olayda başvurucuların taşınmazına kamulaştırma
yapılmaksızın el atılmış ve başvurucuların açtığı dava sonucunda yargı
kararıyla taşınmazın idare adına tapuya kayıt ve tesciline hükmedilmiştir.
Başvuruculara ait taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın el atılması mülkiyet
hakkına müdahale teşkil etmekle birlikte bu müdahalenin mülkten yoksun
bırakmaya ilişkin ikinci kural çerçevesinde incelenmesi gerekir.
26. Bu durumda olayda idare, ilgili yargılama sürecinden
de anlaşılacağı üzere başvurucuların taşınmazına kamulaştırmasız olarak el
atmıştır. Anayasa'nın 13., 35. ve 46. maddelerine aykırı biçimde 4/11/1983
tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nda belirlenmiş süreçler takip
edilmeden başvurucuların mülkiyetinde bulunan taşınmaza kamulaştırmasız olarak
el atıldığı yargı kararıyla da sabittir.
27. Anayasa Mahkemesi, daha önce çeşitli kararlarında
kamulaştırmasız el atma yoluyla yapılan müdahalelerin kanuni bir dayanağı
bulunmadığından dolayı mülkiyet hakkının ihlaline yol açtığını kabul etmiştir (Celalettin
Aşçıoğlu, B. No: 2013/1436, 6/3/2014; Mustafa Asiler, B. No:
2013/3578, 25/2/2015; İbrahim Oğuz ve diğerleri, B. No: 2013/5926,
6/10/2015).
28. Söz konusu kararlarda belirtildiği üzere
kamulaştırmasız el atma uygulaması, hukuki planda taşınmazların maliki olarak
kalan başvuranları, herhangi bir kamu yararı gerekçesi ile eylemini haklı
kılmayan idareye karşı dava açmak zorunda bırakmaktadır. Böyle bir kamu yararı
gerekçesinin gerçekliği ancak daha sonra mahkemeler tarafından
değerlendirilmektedir. Başka bir deyişle kamulaştırmasız el atma, her ne olursa
olsun, idare tarafından isteyerek oluşturulmuş kanuna aykırı bir durumu hukuki
olarak kabul etmeye ve idareye, kanuna aykırı davranışından fayda sağlama
imkânı sunmaya yol açmaktadır. İdareye resmî kamulaştırma kurallarının ötesine
geçme imkânı sağlayan böyle bir uygulama, kişilere öngörülemez ve keyfî
durumlarla karşılaşma tehlikesi taşımaktadır. Söz konusu uygulama, yeterli
derecede hukuki güvence temin edecek ve gerektiği şekilde gerçekleştirilen bir
kamulaştırmanın alternatifini oluşturacak nitelikte değildir (bkz. AİHM, Sarıca
ve Dilaver/Türkiye, 11765/05, 27/5/2010, §§ 40, 43, 45).
29. Anayasa’nın 35. ve 46. maddeleri taşınmaz mülkiyetine
son verecek müdahalelerin yasal olmasını zorunlu tutmaktadır. Bu zorunluluk
hukuk devletinin gereğidir. Anayasa’nın 46. maddesi hükmü ve 2942 sayılı Kanun
gereği asıl olan kamulaştırma işlemi yapmak suretiyle idarenin taşınmazı
iktisap etmesidir. Yöntem olarak Anayasa ve yasalara uygun bir kamulaştırma
işlemi yapılması söz konusu iken dayanağını Anayasa ve yasalardan almayan,
bireylerin mülkiyet hakkına son veren bir uygulama olan kamulaştırmasız el atma
yasalara uygun bir kamulaştırma ile aynı hukuki çerçeve içinde
değerlendirilemez. İdarelere resmî kamulaştırma kurallarının ötesine geçme
imkânı sağlayan böyle bir uygulama, taşınmaz sahipleri için öngörülemeyen ve
hukuki olmayan müdahale riski taşımaktadır.
30. Somut olayda da anılan ilkelerden ayrılmayı
gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Sonuç olarak başvurucuların söz konusu
taşınmazına yapılan kamulaştırmasız el atmanın Anayasa'nın 13., 35. ve 46.
maddeleriyle 2942 sayılı Kanun'da belirtilen usule uymayan bir müdahale olduğu
ve mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kanunilik ilkesini ihlal ettiği
kanaatine ulaşılmıştır.
31. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 35. maddesinde
güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
B. Diğer İhlal
İddiaları
1. Başvurucuların
İddiaları
32. Başvurucular, kamulaştırmasız el atmaya dayalı tazminat
bedelinin aradan geçen süreye rağmen ödenmemesi ve bu haliyle de yargı
kararının icra edilmemiş olması nedeniyle mülkiyet ve adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir. Başvurucular ayrıca
kamulaştırmasız el atmaya dayalı dava kapsamında icra aşamasının da henüz sona
ermemesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
33. Bireysel başvurular sonrasında, 31/7/2018 tarihli ve
30495 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 25/7/2018 tarihli ve
7145 sayılı Kanun'un 20. maddesiyle 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle
Çözümüne Dair Kanun'a geçici madde eklenmiştir.
34. 6384 sayılı Kanun'a eklenen geçici maddeye göre
yargılamaların uzun sürmesi ve yargı kararlarının geç veya eksik icra edilmesi
ya da icra edilmemesi şikâyetiyle Anayasa Mahkemesine yapılan ve bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan
bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul
edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat
üzerine Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı (Tazminat
Komisyonu) tarafından incelenmesi öngörülmüştür.
35. Anayasa Mahkemesi, yargılamaların makul sürede
sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği yahut
hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen
bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının
getirilmesine ilişkin mevzuata önceki içtihadında yer vermiştir (Ferat
Yüksel, B. No: 2014/13828, 12/9/2018, §§ 11-14).
36. Ferat Yüksel kararında Anayasa Mahkemesi;
yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç
veya eksik icra edildiği yahut hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018
tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat
Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin yolu, ulaşılabilir olma,
başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı
yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini tartışmıştır (Ferat Yüksel,
§ 26).
37. Ferat Yüksel kararında özetle anılan başvuru
yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması
nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına
makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı, tazminat
ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi
olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama
imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat
Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk
bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve
yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru
yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil
niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının
tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat
Yüksel, §§ 35, 36).
38. Somut olayda başvurucular yargı kararının icra
edilmemesi ve yargılamanın uzun sürmesinden yakınmaktadırlar. Başvurucuların
söz konusu şikâyetleri kapsamında Ferat Yüksel kararından ayrılmayı
gerektiren bir durum somut olayda bulunmamaktadır. Başvurucuların ihlal
iddiaları bakımından Tazminat Komisyonunun yeterli giderim sağlama imkânına
sahip olduğu anlaşılmıştır.
39. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
40. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
41. Başvurucular, ihlalin tespit edilmesini istemiş ve
her bir başvurucu için ayrı ayrı olmak üzere 250.000 TL maddi tazminat ile
250.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
42. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan kararında
ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel
ilkeler belirlenmiştir (B. No: 2014/8875, 7/6/2018, [GK]). Mahkeme diğer bir
kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin
sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi
ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül
Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).
43. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal
edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural, mümkün olduğunca eski hâle
getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için
ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması,
ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan
kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi,
ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet
Doğan, §§ 55, 57).
44. İncelenen başvuruda kamulaştırmasız el atma nedeniyle
mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin
idarenin eyleminden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
45. Kamulaştırmasız el atma uygulaması Anayasa'nın 13. ve
35. maddeleri yanında doğrudan 46. maddesine aykırı olarak mülkiyet hakkının
ihlaline yol açan çok önemli bir sorundur. Bununla birlikte 5/1/1961 tarihli ve
221 sayılı Amme Hükmi Şahısları veya Müesseseleri Tarafından Fiilen Amme
Hizmetlerine Tahsis Edilmiş Gayrimenkuller Hakkında Kanun'un 1. maddesi ile
9/10/1956 tarihine kadar, 2942 sayılı Kanun'un geçici 6. maddesi ile de
9/10/1956 ile 4/11/1983 tarihleri arasındaki kamulaştırmasız el atma
uygulamalarının tasfiyesi amacıyla düzenlemeler yapılmıştır. Buna rağmen
4/11/1983 tarihi sonrasında da idarelerce kamulaştırmasız el atma uygulamasına
başvurulduğu gözlemlenmektedir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi temel bir hak
olarak güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlaline sebebiyet veren
kamulaştırmasız el atma uygulamasının ülkemizde yapısal bir sorun teşkil
ettiğine dikkati çekmektedir.
46. Buna karşın derece mahkemelerince yalnızca
kamulaştırma bedelinden ibaret olan maddi tazminata hükmedilmesi ve manevi
tazminat gibi başka yaptırımların uygulanmaması idarelerin olağan kamulaştırma
usulüne başvurmak yerine kamulaştırmasız el atma uygulamasını tercih etmesine
yol açmaktadır. Hâlbuki kanuni bir dayanağı bulunmayan kamulaştırmasız el atma
uygulaması Anayasa'nın öngördüğü mülkiyet hakkının korunmasının
gerekliliklerini de içermediğinden olağan kamulaştırma usulünün bir alternatifi
olamaz. Nitekim 1/3/2014 tarihli ve 28928 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan
Bakanlar Kurulu kararına ekli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İhlallerinin
Önlenmesine İlişkin Eylem Planı'nda da idarelerin kamulaştırmasız el atma
yoluna başvurmalarının önlenmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması
öngörülmüştür. Anayasa Mahkemesi kamulaştırmasız el atma uygulamasına son
verilmesi bakımından öngörülen bu tedbirlerin ve düzenlemelerin
gerçekleştirilmesinin önemine vurgu yapmaktadır.
47. Sonuç olarak başvurucuların maddi zararları
giderilmiş olsa dahi Anayasa'nın doğrudan sözüne aykırı olduğu ve kanuna dayalı
olmadığı tespit edilen kamulaştırmasız el atma suretiyle mülkiyet hakkına
yapılan müdahalenin yukarıda değinildiği üzere yapısal bir sorun teşkil ettiği
dikkate alınmalıdır. Buna göre Anayasa ile güvence altına alınan mülkiyet
hakkının ihlaline yol açıldığının bilinerek idari anlamda gerekli tedbirlerin
alınması ve benzeri nitelikte yeni ihlallere yol açılmaması için kararın bir
örneğinin taşınmaza el atan sorumlu idare olan Ankara Büyükşehir Belediyesi
Başkanlığına da gönderilmesi gerekir.
48. Bunun yanında başvurucuların kamulaştırmasız el atma
sebebiyle uğradığı manevi zararlarının karşılığı olarak başvuruculara
müştereken net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
49. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve
3.600 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.894,70 TL yargılama giderinin
başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kamulaştırma bedelinin düşük belirlendiğine ilişkin
şikâyet yönünden mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Kamulaştırmasız el atmanın kanunilik ilkesine aykırı
olmasına ilişkin şikâyet yönünden mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
3. Diğer ihlal iddialarının başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan
mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvuruculara net 10.000 TL manevi tazminatın
MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 3.894,70 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihlerinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Ankara Büyükşehir Belediyesi
Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için Ankara 3. Asliye
Hukuk Mahkemesine (E.2014/375, K.2015/205) GÖNDERİLMESİNE,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 7/4/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.