TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
RAFET GÜNEY BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/20868)
|
|
Karar Tarihi: 11/2/2021
|
R.G. Tarih ve Sayı: 15/4/2021-31455
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Tuğba TUNA IŞIK
|
Başvurucu
|
:
|
Rafet GÜNEY
|
Vekili
|
:
|
Av. Murat KÜTÜKLÜ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, karar düzeltme talebinin temyiz yoluna
başvurulmadığı gerekçesiyle incelenmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 3/7/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu ve kayınbiraderi F.K. bir taşınmazı iki
ortak olarak satın almaya karar vermiştir. Fakat başvurucu ve F.K. tarafından
bankadan kredi çekilmesi mümkün olmadığı için başvurucunun kayınvalidesi G.K.
tarafından kredi çekilmek suretiyle taşınmazı G.K. adına almışlardır. Bankadan
G.K. adına çekilerek alınan kredinin ödemeleri başvurucu ve F.K. tarafından
yapılmıştır. Başvurucu ve eşinin aralarında meydana gelen anlaşmazlık sebebiyle
boşanmaları üzerine F.K. ile G.K. taşınmazı satacaklarını ve başvurucunun
hakkını ödemeyeceklerini beyan etmişlerdir.
8. Başvurucu, Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde
(Mahkeme) F.K. ve G.K. aleyhine tapu iptal ve tescil davası açmıştır.
Başvurucu; dava dilekçesinde, tapu iptal ve tescil talebinin kabul edilmediği
taktirde tazminat talebinin olduğunu da belirtmiştir. Mahkeme 8/4/2014 tarihli
kararında tapu iptal ve tescil talebinin reddine, tazminat davasının kısmen
kabulüne karar vermiştir. Tarafların temyiz talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk
Dairesi (Daire) hükmü bozmuştur.
9. Mahkeme 1/3/2016 tarihli kararıyla bozma ilamına
uymuş, tapu iptal ve tescil talebinin reddine ve tazminat davasının kısmen
kabulüne karar vermiştir. Karar gerekçesinde; tazminat talebinin F.K. yönünden
reddine, G.K. aleyhine 29.686 TL'nin kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine
hükmedildiği belirtilmiştir.
10. Başvurucu, mahkeme kararını 27/4/2016 tarihinde UYAP
üzerinden temyiz etmiş ve aynı tarihte temyiz harcını yatırmıştır.
11. Daire 22/12/2016 tarihinde mahkeme kararını
onamıştır. Kararda, temyiz incelemesinin davalının temyiz talebi dikkate
alınmak suretiyle yapıldığı belirtilmiştir.
12. Başvurucu temyiz kararına karşı karar düzeltme
başvurusunda bulunmuştur. Dilekçede, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu
belirtilmiş; temyiz kararının formal onama olduğu ve temyiz dilekçesindeki
itirazların karşılanmadığı ifade edilmiştir.
13. Başvurucunun karar düzeltme talebi Dairenin 5/4/2018
tarihli kararıyla reddedilmiştir. Karar gerekçesinde, başvurucunun hükme karşı
temyiz yoluna başvurmamış olması sebebiyle karar düzeltme isteminde
bulunulmasında hukuki yarar olmadığı belirtilmiştir.
14. Karar düzeltme talebinin reddine ilişkin karar
başvurucuya 5/6/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 3/7/2018 tarihinde
bireysel başvuruda bulunulmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu'nun geçici 3. maddesi şöyledir:
"(1) Bölge adliye mahkemelerinin,
26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge
Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci
maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar,
1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına
devam olunur.
(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve
başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar
hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236
sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin
uygulanmasına devam olunur.
(3) Bu Kanunda bölge adliye
mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine
kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır."
16. 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu'nun 432. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
" Temyiz süresi onbeş
gündür....Temyiz süreleri, ilamın usulen taraflardan her birine tebliği ile
işlemeye başlar.
17. 1086 sayılı mülga Kanun'un 440. maddesinin ilgili
kısmı şöyledir:
" Yargıtay kararlarına karşı tefhim
veya tebliğden itibaren 15 gün içinde aşağıdaki sebeplerden dolayı karar düzeltilmesi
istenebilir:
..."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 11/2/2021 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu; Mahkemenin 1/3/2016 tarihli kararını
27/4/2016 tarihinde UYAP üzerinden temyiz ettiğini, temyiz harç ve masraflarını
aynı tarihte yatırdığını açıklamıştır. Başvurucu temyiz talebinin Dairece
dikkate alınmadığını, yalnızca davalının temyiz talebi yönünden inceleme
yapılarak hükmün onanmasına karar verildiğini ifade etmiştir. Başvurucu, karar
düzeltme talebinin temyiz yoluna başvurmadığından karar düzeltme isteminde
bulunmanın hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle reddedilmesi sebebiyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
20. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
"... Başvuruda bulunabilmek için
olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı
fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen
işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru
yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması
gerekir."
22. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216
sayılı Kanun'un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmak için ihlale neden olduğu iddia edilen
işlem veya eylem için idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının tüketilmiş
olması gerekir.
23. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm
organlarının uyması gereken bir ilke olup bu ilkeye uygun davranılmadığı
takdirde ortaya çıkan ihlale karşı öncelikle yetkili idari mercilere ve derece
mahkemelerine başvurulmalıdır.
24. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, ikincil
nitelikte bir kanun yoludur. Temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği
iddialarının öncelikle genel yargı mercilerinde olağan yasa yolları ile çözüme
kavuşturulması esastır. Bireysel başvuru yoluna, iddia edilen hak ihlallerinin
bu olağan denetim mekanizması içinde giderilememesi durumunda başvurulabilir (Bayram
Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 18).
25. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle hukuk
sisteminde düzenlenen başvuru yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke
uyarınca başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği şikâyetini öncelikle ve
süresinde yetkili idari ve adli mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu
konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması, aynı
zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş
olması gerekir (Bayram Gök, § 19).
26. Bireysel başvurunun ikincil niteliğinin bir sonucu
olarak olağan kanun yollarında ve genel mahkemeler önünde dayanılmayan iddialar
Anayasa Mahkemesi önünde şikâyet konusu edilemeyeceği gibi genel mahkemelere
sunulmayan yeni bilgi ve belgeler de Anayasa Mahkemesine sunulamaz (Bayram
Gök, § 20).
27. Başvuruya konu somut olayda, başvurucunun karar
düzeltme dilekçesinde mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu belirttiği ve
temyiz dilekçesindeki itirazlarının Daire tarafından karşılanmayarak formal
onama kararı verildiğinden yakındığı tespit edilmiştir. 22/12/2016 tarihli temyiz
kararında davalının temyiz talebi üzerine inceleme yapıldığı belirtilmiştir.
Fakat başvurucunun karar düzeltme dilekçesinde temyiz başvurusunda bulunmasına
rağmen kendi temyiz talebi yönünden inceleme yapılmadığına ilişkin hiçbir
husustan bahsetmediği, buna ilişkin belge ve bilgi sunmadığı anlaşılmıştır.
Başvurucunun anılan iddiasını etkili bir iç hukuk yolu olarak başvurduğu karar
düzeltme aşamasında ileri sürmemiş olması neticesinde iddiaların Anayasa
Mahkemesince incelenmesi bireysel başvurunun ikincillik ilkesi gereği mümkün
değildir.
28. Açıklanan gerekçelerle anılan ihlal iddialarının
başvuru yolları usulüne uygun şekilde tüketilmeden bireysel başvuru konusu
yapıldığı anlaşıldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları
yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 11/2/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.