TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MUSTAFA BAYRAM BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/21080)
|
|
Karar Tarihi: 5/10/2022
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
Raportör
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Mustafa BAYRAM
|
Vekili
|
:
|
Av. Zekeriya ÇETİN
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, haksız olarak gözaltı tedbiri dolayısıyla açılan tazminat davasında hükmedilen tazminat miktarının yetersiz olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu polis memuru olarak görev yapmakta iken bir tanıdığı, kardeşine kumpas kurulduğunu söyleyerek başvurucudan yardım istemiştir. Başvurucunun konuyla ilgili olarak polis birimlerinden bilgi sorması nedeniyle hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından görevi kötüye kullanma suçundan soruşturma başlatılmış, bu kapsamda başvurucu 3/6/2016 tarihinde gözaltına alınmış ve bir gün süreyle gözaltında tutulmuştur.
3. Soruşturma sonucunda Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı 15/6/2016 tarihinde soruşturmaya konu suç bakımından başvurucu hakkında dava açılmasını gerektiren bir delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.
4. Başvurucu 26/7/2016 tarihli dilekçesiyle haksız gözaltı nedeniyle Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinde tazminat davası açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu; tanığı olduğu bir olayla ilgili olarak şüpheli sıfatıyla gözaltına alındığını, soruşturmanın sonunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, ayrıca bu olay nedeniyle bir süre görevinden uzaklaştırıldığını, bu haksız gözaltı nedeniyle manevi olarak zarar gördüğünü belirterek 20.000 TL manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
5. Başvurucu daha sonra Mahkemeye sunduğu bir dilekçede ise görevden uzaklaştırıldığı süreçte maaşının bir kısmından yoksun kaldığını dile getirerek bu zararına karşılık 5.000 TL maddi tazminat talebinde bulunmuştur.
6. Mahkeme yargılama sonunda 8/2/2017 tarihinde maddi tazminata yönelik talebin reddine, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulü ile başvurucuya 100 TL manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir. Kararda, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği için başvurucunun tazminat isteme hakkının bulunduğu belirtilmiştir.
7. Başvurucu karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstinaf dilekçesinde başvurucu; olayda sadece tanık olarak bulunması gerekirken gözaltına alınıp ertesi gün serbest bırakıldığını, bu süreçte görevinden uzaklaştırılmasının, üzüntüsünü artırdığını ve ayrıca gelirinde azalmaya sebebiyet verdiğini, hükmedilen tazminatın yetersiz olduğunu ifade etmiştir.
8. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi 13/4/2017 tarihinde istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar vermiştir.
9. Başvurucu, kararı 5/7/2018 tarihinde öğrendiğini bildirmiş ve 6/7/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
10. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
11. Başvurucu; tanığı olduğu bir olayla ilgili olarak haksız şekilde gözaltına alındığını ve bir gün boyunca gözaltında kaldığını, hakkındaki soruşturmanın da kovuşturmaya yer olmadığı kararıyla sonuçlandırıldığını, soruşturma konusu olay nedeniyle ayrıca görevinden uzaklaştırıldığını ve bu nedenle maaşının bir kısmını alamadığını, buna karşın 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesi uyarınca açtığı tazminat davasında maddi tazminat talebinin reddedildiğini, lehine hükmedilen 100 TL manevi tazminatın ise yetersiz olduğunu belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
12. Başvurucunun şikâyetinin Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü ve dokuzuncu fıkraları kapsamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı yönünden incelenmesi gerekir.
13. Başvurucunun hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi üzerine 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasına dayalı olarak tazminat davası açtığı ve bu tazminat davasında hakkında uygulanan gözaltı tedbirinin hukuka uygun olmadığını ileri sürdüğü görülmektedir. Bu bağlamda başvurucu, tanık konumunda bulunduğu bir olayla ilgili olarak şüpheli sıfatıyla gözaltına alınmasının haksız (hukuka aykırı) olduğunu ve ayrıca hakkındaki soruşturmanın da kovuşturmaya yer olmadığı kararıyla sonuçlandığını ileri sürerek tazminat talebinde bulunmuştur. Sonuç olarak başvurucunun başvuru yollarını tükettiği değerlendirilmiştir. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
14. Anayasa Mahkemesi tazminat davası yolu tüketildikten sonra Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiği iddiasıyla yapılan başvurularda nasıl bir inceleme yapılacağının ilkelerini Hicret Aksoy (B.No:2021/2107, 13/4/2022, §§ 48-51) kararında ortaya koymuştur. Buna göre Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasının uygulanabilmesi için başvurucunun anılan maddenin diğer fıkralarında belirtilen esaslar dışında bir işleme tabi tutulup tutulmadığının derece mahkemelerince ya da Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi gerekir. Kişinin Anayasa'nın 19. maddesinin ilk sekiz fıkrasında belirtilen esaslara aykırı bir işleme tabi tutulduğu derece mahkemeleri tarafından tespit edilmişse Anayasa Mahkemesinin yapacağı inceleme tazminat miktarının yeterli olup olmadığını belirlemekle sınırlı olacaktır. Derece mahkemesince bir tespit yapılmamışsa bu tespit Anayasa Mahkemesince yapılacak, varılan sonuca göre tazminat hakkının ihlal edilip edilmediği incelenecektir. Gözaltının hukukiliğinin değerlendirmesinde dikkate alınacak genel ilkeler ise Hasan Akboğa ([GK], B. No: 2016/10380, 27/3/2019, §§ 43-56) kararında ortaya konulmuştur. Buna göre gözaltının kanun tarafından öngörülme, suç işlendiğine dair somut belirtinin varlığı, hâkim kararı olmadan yakalanma söz konusuysa suçüstü hâlinin veya gecikmesinde sakınca bulunan hâlin varlığı, anayasal açıdan meşru bir amaca dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
15. Somut olayda derece mahkemesi, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği için 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi gereğince başvurucuya tazminat ödemiştir. Beraate hükmedilmesi dolayısıyla gözaltı tedbirinin haksız olduğu şeklinde bir tanımlama tedbirin hukuka aykırı olduğu anlamına gelmemektedir. Bu nedenle derece mahkemesince gözaltının hukuka uygun olup olmadığı yönünde bir belirlemede bulunulmadığı sonucuna varılmıştır. Bu durumda başvurucu hakkındaki gözaltı tedbirinin Anayasa'nın 19. maddesindeki esaslara uygun olup olmadığının Anayasa Mahkemesince değerlendirilmesi gerekmektedir.
16. Başvurucu hakkında uygulanan gözaltı tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır. Gözaltı tedbirinin ön koşulu olan başvurucunun suç işlediğine dair somut belirtilerin bulunup bulunmadığının irdelenmesi gerekir. Somut olayda başvurucu, görevi kötüye kullanma suçundan yürütülen bir soruşturma kapsamında 3/6/2016 tarihinde gözaltına alınmış ve bir gün süreyle gözaltında tutulmuştur. Başvurucu hakkındaki soruşturma sonucunda dava açılmasını gerektiren bir delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Bu itibarla gözaltı tedbirinin uygulanması için gerekli olan suç şüphesini doğrulayan olguların bulunmadığı ve dolayısıyla gözaltına alınma işleminin hukuki olmadığı sonucuna varılmıştır.
17. Somut olayda başvurucunun Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen esaslara aykırı bir işleme tabi tutulduğu sonucuna varıldığından Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası somut olayda uygulanabilir niteliktedir.
18. Ancak derece mahkemesi başvurucuya Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen esaslara aykırı bir işleme tabi tutulduğu gerekçesiyle ve hukuka aykırı bu işlemin karşılığı olarak bir tazminat ödememiştir. Derece mahkemesi tarafından başvurucu hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesine istinaden tazminata hükmedildiği ve mahkeme kararında başvurucunun gözaltına alınmasının hukuka aykırılığına yönelik herhangi bir tespit bulunmadığı görülmektedir. Sonuç olarak somut olayda başvurucuya kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlali için bir tazminat imkânı sağlanmamıştır.
19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
20. Başvurucu 5.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
21. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
22. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
23. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.194,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gözaltının hukuka aykırılığının incelenmemesi ve hukuka aykırı olmasına rağmen tazminat ödenmemesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Gözaltının hukuka aykırılığının incelenmemesi ve hukuka aykırı olmasına rağmen tazminat ödenmemesi nedeniyle Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak dokuzuncu fıkrasının- İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2016/364, K.2017/34) GÖNDERİLMESİNE,
D. Tazminata ilişkin talebin REDDİNE,
E. 294,70 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.194,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 5/10/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.