logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Fikirye Bayraktar ve diğerleri [2.B.], B. No: 2018/22018, 23/2/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

FİKİRYE BAYRAKTAR VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/22018)

 

Karar Tarihi: 23/2/2022

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Selçuk KILIÇ

Başvurucular

:

Fikirye BAYRAKTAR ve diğerleri

Başvurucular Vekili

:

Av. Alihan ÖZTÜRK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, iş akdinin feshedilmesine karşı açılan davada mevzuatın yorumlanmasında hata yapılması ve istinaf merci kararına karşı temyiz imkânı tanınmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvurular muhtelif tarihlerde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Ekli tablonun (A) sütununda numaraları belirtilen başvuruların konu yönünden irtibatları nedeniyle 2018/22018 numaralı başvuru ile birleştirilmesine ve incelemenin 2018/22018 numaralı başvuru üzerinden sürdürülmesine karar verilmiştir.

5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Van Büyükşehir Belediyesi (Belediye), M. Ltd. Şti. ve A. A.Ş.nin (Şirketler) oluşturduğu adi ortaklıkla 1/3/2016 tarihinde 36 ay süreli 49 işçi için hizmet alım sözleşmesi imzalamıştır. Başvurucular bu şirketlerin işçisi olarak Belediyeye hizmet vermekte iken Belediye 1/3/2017 tarihinde anılan adi ortaklıkla olan sözleşmeyi sonlandırmıştır. Belediyenin söz konusu sözleşmenin Belediye menfaatlerini önemli ölçüde ihlal ettiği gerekçesine dayanarak sözleşmeyi sonlandırdığı anlaşılmaktadır.

9. Başvurucular, iş akitlerinin usulüne uygun olarak feshedilmediğini ve fesih için somut bir olguya dayanılmadığını; işe alımlarının Belediyenin tasarrufunda olduğunu, gerçek bir alt işveren üst işveren ilişkisinin bulunmadığını ve bu nedenle Şirketler ile Belediye arasında yapılan sözleşmenin muvazaalı olduğunu belirterek işe iade istemiyle Şirketler ve Belediye aleyhine dava açmıştır. Davalı Belediye cevap dilekçesinde; davayı kabul etmediğini, başvurucuların alt işveren olan diğer davalıların bünyesinde çalıştığını, hizmet alım sözleşmesinin mevzuat kapsamında haklı olarak feshedildiğini, başvurucuların iş sözleşmesinin taraflarınca sonlandırılmadığını ve davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür.

10. Van İş Mahkemelerinin (Mahkeme) (Ekli tablonun D sütununda Mahkeme bilgilerine yer verilmiştir.) bir kısmı, işe iade kararı verirken bir kısmı davaların esastan reddine karar vermiştir. İşe iade kararı veren Mahkemeler, öncelikle başvurucuların yaptıkları işin yardımcı iş olduğunu ve yardımcı işin taşeron firma nezdinde yürütülmesinde kanuna aykırı bir durum olmadığını belirterek Şirketler ile Belediye arasında muvazaalı ilişki bulunmadığını vurgulamıştır. Başvurucuların şirket işçisi olarak 1/3/2016-1/3/2017 tarihleri arasında Belediyede çalışmakta iken belirli süreli iş sözleşmesi süresinin bitmesi nedeniyle Şirketler tarafından sözleşmelerinin feshedildiğini ifade etmiştir. İş akdinin feshedilmesinin en son başvurulacak bir yol olduğunu, meslekleri ve nitelikleri itibarıyla başvurucuların farklı bir yerde değerlendirme olanağının olup olmadığına bakılması gerekirken böyle değerlendirme yapılmadan Şirketler tarafından iş akitlerinin feshedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek başvurucuların adi ortaklığı oluşturan Şirketlerde işe iadesine karar vermiştir. Davanın reddine karar veren Mahkemeler ise başvurucuların bünyesinde çalıştığı Şirketler ile akdedilen hizmet alım sözleşmesinin Belediye menfaatini önemli ölçüde ihlal ettiğinin anlaşılmasından dolayı Belediye tarafından Şirketler ile hizmet alım sözleşmesinin feshedilmesine karar verildiğini ifade etmiştir. Bu kapsamda yasal düzenleme uyarınca başvurucuların iş akitlerinin de Şirketler tarafından sonlandırılmasında hukuka aykırılık olmadığı belirtilmiştir.

11. Kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Başvurucular tarafından davanın kabulüne ve Şirketlerde işe iadelerine yönelik ilk derece mahkemesi kararlarına karşı da istinaf talebinde bulunulmuştur. Söz konusu istinaf başvuru dilekçelerinde başvurucular, Belediye yönetiminde çalıştıklarını ve gerçek işverenin Belediye olduğunu belirterek Şirketler ile Belediye arasında muvazaalı ilişki bulunmadığı yönündeki kararın kaldırılmasını, Şirketlerde değil Belediye bünyesinde işe iade edilmelerine karar verilmesini talep etmiştir.

12. İstinaf başvurularını inceleyen Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi (Bölge Adliye Mahkemesi) işe iade kararlarını kaldırarak davaların esastan reddine karar vermiştir. Kararların gerekçesinde, Belediye tarafından Şirketlerle imzalanan hizmet alım sözleşmesinin 31/10/2016 tarihinde kararlaştırılan ve 22/11/2016 tarihli ve 29896 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 677 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin (677 sayılı KHK) 8. maddesi uyarınca feshedilmesi üzerine başvurucuların iş akitlerinin yasal düzenleme kapsamında sona erdirildiği, yasal yetki nedeniyle fesihlerde 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. ve devamı maddeleri uyarınca geçersizlik koşulları aranmayacağı ve iş akitlerinin geçerli nedenle feshedildiğinin kabulünün gerektiği belirtilmiş; Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin (Daire) 2/5/2018 tarihli ve E.2018/3794, K.2018/10301 sayılı ilamının emsal mahiyette olduğu hususuna yer verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi, davası reddedilen başvurucuların istinaf taleplerinin de reddine karar vermiştir.

13. Bölge Adliye Mahkemesi kararlarına karşı temyiz kanun yoluna başvurulmuştur. Daire tarafından 12/10/2017 tarihli ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi gereğince 4857 sayılı Kanun'un 20. maddesi uyarınca açılan fesih bildirimine itiraz davalarında verilen kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağı hususu vurgulanmıştır. Yine 7036 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesinin (4) numaralı fıkrasında, ilk derece mahkemeleri tarafından bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen kararların karar tarihindeki kanun yoluna ilişkin hükümlere tabi olduğunun düzenlendiği belirtilmiştir. Söz konusu düzenlemeler uyarınca ilk derece mahkemelerinin 25/10/2017 tarihinden sonra verdiği işe iade davalarındaki kararlar hakkındaki Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının kesin olduğu ve bu kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamayacağı belirtilmiş, ilgili mevzuat hükümleri kapsamında temyiz istemlerinin reddine karar verilmiştir.

14. Nihai kararların tebliğinin ardından başvurucular, süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

15. 4857 sayılı Kanun'un "Tanımlar" kenar başlıklı 2. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...

Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.

...

... Hizmet alımına dayanak teşkil edecek sözleşme ve şartnamelere;

a) İşe alınacak kişilerin belirlenmesi ve işten çıkarma yetkisinin kamu kurum, kuruluşları ve ortaklıklarına bırakılması,

b) Hizmet alım sözleşmeleri çerçevesinde ya da geçici işçi olarak aynı iş yerinde daha önce çalışmış olanların çalıştırılmasına devam olunması,

yönünde hükümler konulamaz."

16. 4857 sayılı Kanun'un "İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı" kenar başlıklı 25. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Süresi belirli olsun veya olmasın işveren, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:

I- Sağlık sebepleri

...

II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri

...

III- Zorlayıcı sebepler:

...

IV- İşçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın 17 nci maddedeki bildirim süresini aşması.

İşçi feshin yukarıdaki bentlerde öngörülen sebeplere uygun olmadığı iddiası ile 18, 20 ve 21 inci madde hükümleri çerçevesinde yargı yoluna başvurabilir.''

17. 7036 sayılı Kanun'un "Temyiz edilemeyen kararlar" kenar başlıklı 8. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, aşağıda belirtilen dava ve işlerde verilen kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamaz:

a) 4857 sayılı Kanunun 20 nci maddesi uyarınca açılan fesih bildirimine itiraz davalarında verilen kararlar.

..."

18. 7036 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesinin (4) numaralı fıkrası şöyledir:

"İlk derece mahkemeleri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen kararlar, karar tarihindeki kanun yoluna ilişkin hükümlere tabidir."

19. 677 sayılı KHK'nın "İptal edilecek ihaleler" kenar başlıklı 8. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 45 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre belediye başkanı veya başkan vekili görevlendirilen belediyeler ve bunların bağlı kuruluşları ile sermayesinin %50’sinden fazlası bu belediyelere ait ortaklıklarda, 5/1/2002 tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununa göre imzalanan her türlü mal veya hizmet alımları ile yapım işlerine ilişkin sözleşmelerdeki yüklenicilerin, terör örgütlerine iltisakı veya bunlarla irtibatı olduğunun Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından bildirilmesi ya da imzalanan bu sözleşmeler nedeniyle belediye menfaatinin önemli ölçüde ihlal edildiğinin belirlenmesi halinde bu sözleşmeler belediye başkanı veya belediye başkan vekili tarafından tek taraflı olarak resen feshedilir."

20. 677 sayılı KHK 6/2/2018 tarihli ve 7083 sayılı Kanun'un 8/3/2018 tarihli ve 30354 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmesi sonucunda aynı şekilde kanunlaşmıştır.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

21. Anayasa Mahkemesinin 23/2/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

22. Başvurucular, bireysel başvuru harç ve giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğunu belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.

23. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucuların açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü

24. Başvurucular; iş akitlerinin esas ve şekil yönünden hukuka aykırı olarak feshedildiğini, Belediyenin emir ve talimatları doğrultusunda çalıştıklarını ve Belediyenin doğrudan çalışanı olduklarını, Belediye ile alt işveren olarak gözüken şirketler arasında muvazaalı ilişki bulunmasına karşın muvazaa iddiaları ile dosyadaki bilgi ve belgelerin mahkemelerce yeterince incelenmediğini, belirtilen hususlar kapsamında Belediyenin doğrudan çalışanı olduklarından 677 sayılı KHK'nın kendilerine uygulanamayacağını belirterek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

25. Bakanlık görüşünde, başvurucuların iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğunu ifade etmiştir. Bunun yanı sıra başvurucular hakkında alınan tedbirlerin OHAL döneminde alınması nedeniyle yapılacak incelemede Anayasa'nın 15. maddesinin dikkate alınması gerektiğini ifade etmiştir.

2. Değerlendirme

26. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bununla birlikte bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğine ve buna ilişkin gerekçelere dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını ortaya koymak başvurucuya düşer (benzer yöndeki karar için bkz. Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20; Ünal Yiğit, B. No: 2013/1075, 30/6/2014, §§ 18, 19; Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi [GK], B. No: 2014/12727, 25/5/2017, § 19). Bir başka ifadeyle bireysel başvuru incelemesinde Anayasa Mahkemesi, kamu gücü eylem ve işlemleri ile mahkeme kararlarının Anayasa'ya uygunluğunun ve müdahale gerekçelerinin denetimini kendiliğinden yapmaz. Anayasa Mahkemesinin başvurucunun yerine geçerek ihlal iddialarını gerekçelendirme, olay ve olguları ortaya koyma, delil toplama görev ve yükümlülüğü bulunduğundan söz edilemez. Söz konusu yükümlülükler başvurucuya aittir (Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021, §§ 24, 25). Başvurucular, özellikle Belediye ile alt işveren olarak gözüken Şirketler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu ileri sürmekte, derece mahkemelerinin bu hususa yönelik yorumundan şikâyet etmektedir. Başvurucuların sözleşmenin feshine veya derece mahkemesi kararlarının içeriğine yönelik muvazaa iddiası dışında bir iddiası bulunmadığı görülmektedir. Bu nedenle başvurucuların şikâyeti adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.

28. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (konuya ilişkin birçok karar arasından bkz. Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013).

29. Ancak temel hak ve özgürlüklere müdahalenin söz konusu olduğu durumlarda derece mahkemelerinin takdir ve değerlendirmelerinin Anayasa'daki güvencelere etkisini nihai olarak değerlendirecek merci Anayasa Mahkemesidir. Bu itibarla Anayasa'da öngörülen güvenceler dikkate alınarak bireysel başvuru kapsamındaki temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmediğine ilişkin herhangi bir inceleme kanun yolunda gözetilmesi gereken hususun incelenmesi olarak nitelendirilemez (Şahin Alpay (2) [GK], B. No: 2018/3007, 15/3/2018, § 53).

30. Diğer taraftan Anayasa Mahkemesi çok istisnai durumlarda temel hak ve özgürlüklerden biri ile doğrudan ilgili olmayan bir şikâyeti kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin yasak kapsamına girmeden inceleyebilir. Açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsıldığı ve adil yargılama hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvencelerin anlamsız hâle geldiği çok istisnai hâllerde aslında yargılamanın sonucuna dair olan bu durumun bizatihi kendisi usule ilişkin bir güvenceye dönüşmüş olur. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin derece mahkemelerinin değerlendirmelerinin usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getirip getirmediğini ve açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsılıp sarsılmadığını incelemesi yargılamanın sonucunu değerlendirdiği anlamına gelmez. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi derece mahkemelerinin delillerle ilgili değerlendirmelerine ancak açık bir keyfîlik ve adil yargılanma hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getiren bir uygulama varsa müdahale edebilecektir (Ferhat Kara [GK], B. No: 2018/15231, 4/6/2020, § 149).

31. Somut olayda başvurucular, Belediyenin emir ve talimatları doğrultusunda çalıştıklarını ve bu kapsamda Belediyenin doğrudan çalışanı olduklarını ileri sürmekte, Belediye ile alt işveren olarak gözüken Şirketler arasında muvazaalı ilişki bulunmasına karşın söz konusu hususa yönelik iddialarının derece mahkemelerince yeterince incelenmediğinden yakınmaktadır.

32. Başvuruya konu olayda Mahkeme tarafından öncelikle Belediye ile Şirketler arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığının irdelendiği görülmektedir. Mahkemece, başvurucuların yaptıkları işin yardımcı iş olduğu ve yardımcı işin taşeron firma nezdinde yürütülmesinin kanuna aykırılık taşımadığı sonucuna varılarak Belediye ile Şirketler arasında muvazaalı ilişki bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır (bkz. § 10). Ayrıca Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi davaların reddine yönelik gerekçelerinde, Belediye tarafından menfaatini ihlal etmesi nedeniyle Şirketlerle imzalanan hizmet alım sözleşmesinin 677 sayılı KHK'nın 8. maddesi uyarınca feshedildiğini ve başvurucuların iş akitlerinin de yasal düzenleme kapsamında sona erdirildiğini vurgulamış, yasal yetki nedeniyle fesihlerde 4857 sayılı Kanun’un ilgili maddeleri uyarınca geçersizlik koşullarının aranmayacağını ve iş akitlerinin geçerli nedenle feshedildiğinin kabulünün gerektiğini belirtmişlerdir (bkz. § 12).

33. Buna göre derece mahkemelerince başvurucuların iddialarının değerlendirilmesi suretiyle Belediye ile Şirketler arasında muvazaalı bir ilişkinin söz konusu olmadığı yorumunda bulunulduğu, daha sonrasında da varılan sonuca hangi nedenle ulaşıldığının başvurucular ve üçüncü kişiler tarafından objektif olarak anlaşılmasına imkân verecek yeterli gerekçelerin sunulduğu anlaşılmıştır.

34. Tüm bu açıklamalar sonrasında kararların gerekçesi ve başvurucuların iddiaları incelendiğinde iddiaların özünün Mahkeme tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına, esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

35. Başvurucular, yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadıklarına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadıklarına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadıklarına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilememiştir.

36. Açıklanan gerekçelerle başvurucular tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, derece mahkemesi kararlarının bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik de içermediği anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Diğer İhlal İddiaları Yönünden

37. Başvurucular; istinaf kararıyla işe iade kararlarının kaldırıldığını ve verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvuruda bulunamadıklarını, istinaf merciince yerel mahkeme kararı kaldırılarak yeni ve ilk defa karar verildiğinden söz konusu karara karşı temyiz imkânının bulunmamasının iki dereceli yargılama hakkının ihlali sonucunu doğurduğunu belirterek adil yargılanma haklarının; işten çıkarılmaları nedeniyle gelir kaybı ve emeklilik haklarının ellerinden alındığını ileri sürerek mülkiyet ve çalışma haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

38. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucuların adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine yönelik iddiaları hükmün denetlenmesini talep etme hakkı kapsamında ele alınmıştır.

39. Anayasa Mahkemesinin içtihadı uyarınca hükmün denetlenmesini talep etme hakkının ihlal edildiği iddiaları yönünden (Ömer Şanlı, B. No: 2015/7304, 22/1/2019); mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiaları yönünden (Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi, B. No: 2012/636, 15/4/2014); çalışma hakkının ihlal edildiği iddiaları yönünden (Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013) kararlarından ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır.

40. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucuların adli yardım taleplerinin KABULÜNE,

B. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Diğer ihlal iddiaları yönünden konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucuların yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 23/2/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Fikirye Bayraktar ve diğerleri [2.B.], B. No: 2018/22018, 23/2/2022, § …)
   
Başvuru Adı FİKİRYE BAYRAKTAR VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2018/22018
Başvuru Tarihi 11/7/2018
Karar Tarihi 23/2/2022
Birleşen Başvurular 2018/22023, 2018/22028, 2018/22406, 2018/22408, 2018/22410, 2018/22411, 2018/21349, 2019/1602, 2019/1624, 2019/1640

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, iş akdinin feshedilmesine karşı açılan davada mevzuatın yorumlanmasında hata yapılması ve istinaf merci kararına karşı temyiz imkânı tanınmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (bariz takdir hatası, içtihat farklılığı vs.-hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Hükmün denetlenmesini talep etme hakkı Hükmün denetlenmesini talep Konu Bakımından Yetkisizlik
Mülkiyet hakkı Tazminat (kamu kurumlarının tarafı olduğu uyuşmazlıklar) Konu Bakımından Yetkisizlik
Kapsam dışı haklar Kapsam dışı (hak) Konu Bakımından Yetkisizlik

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 7036 İş Mahkemeleri Kanunu 8
geçici 1
4857 İş Kanunu 2
25
KHK 677 Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname 8
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi